Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
14 MAYIS1994 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA
KULTUR 13
Tiyatro Festivali'ne katılan Fransız Cosmos Kolej topluluğunun başına gelenler
Şvayk'ın akılalmazmaceralan
MEHMETBASUTÇU
PARİS - Günlerden 10 Mayıs 1994
Salı. Yer, Paris yakınlanndaki Genne-
villiers Tiyatrosu. Genç sanatçı
Wladyslaw Znorko, o gece tepeden ü-
rnağa mutlu...
Halbuki, Znorko'nun mutsuz ol-
ması için o kadar çok neden var ki!
Evet, bir dizi neden sıralanabilir,
çünkü Znorko'nun topluluğu Cos-
mos Kolej'in son on gün içinde başına
gelenler, herhalde pişmiş kazın başına
gelmemiştir... Zincirlemegelişen tatsız
olaylar nedeniyle akan göz yaşlan mi-
nik sellere dönüşmüş, sıkıntı ve üzün-
tüler baa yüreklerde güneş tutul-
masını çağnştıran çarpıntılara neden
olmuştur!
Ve adam yine de mutlu! Bakın, göz-
leri çakmak çakmak...
Avignon Festivali'nden, Doğu Av-
rupa ülkelerinden ve Türkiye'den son-
ra, Paris de fethedilmişti işte...
Ancak bu, o geceki kalabalığın gö-
züne çarpabilen ilk nedendi. Aslında.
Znorko'nun mutluluğunun temel ne-
deni bambaşkaydı: O gece oyun baş-
lamadan önce tiyatroya geldiklerinde,
İstanbul Kültür ve Sanat Vakfı'nın
düzenlediği tiyatro festivali yöneticile-
rinin gönderdikleri güzelim çiçeklerle
burun burunagelmişlerdi. YürekJerini
alevlendiriveren sıcacık bir mesajdı
bu; 'sevinçten ağladık' diyordu Wlady-
slaw...
Ve coşkuyla anlatıyordu: "Bugûne
dek dolaştığımız ülkeler içinde en sıcak.
en sevecen insanlara Türkiye'de rast-
ladık. Festivalin yönetkrileri çırpuııp
duran ımıhteşem insanlar. Türk seyirci-
si de öyle... Aksilikler, daha İstanbul'a
Festivalde 'Şvayk'la büyük beğeni toplayan topluluğun, dekorlannın Türkiye'ye geiişi ve dönüşü sonın olmuştu.
geldiğimiz gün yakamıza yaptşnuştı.
Kötii bir haber bekliyordu bizleri. De-
korları taşıyan kamyon. Biikreş'ten
İstanbul'a gelirken Romanya'da güm-
riiğe takılmıştı. Kasıtlı olarak her gün
yeni bir neden uydurarak bekletip duru-
yoriardı kamyonu. İstanbul'daki gös-
terileri iptal etmekten başka çıkar yol
kalmamıştı.
E\imizden cenaze çıkmış gibiydik
hepimiz. Festivali hazırlayan o güzel in-
sanlar büngür hüngiir ağlryorlardı. Bir
çözüm yolu bulmalıydık. Bir şeyler
y apmalıydık. Hemen, emprovize yeni
bir gösteri yapmak için kollan sıvadık.
Beni İstanbul operasının kostümJerinin
bulunduğu yere götüriip, al seç istedik-
lerini dediler.
Peşimde görevli kız, ben seçiyorum,
o not ediyor... Ve sonra bir mucize oldu.
Y'oktan yararmaya çalıştığımız oyunu
kafamdan kâğıda döknîeye hazırlam-
yordum ki, iyi haber geldi: Fransız Dı-
şişleri Bakanı Alain Juppe çok kızmtş
ve sert bir diplomatik çıktş yaparak
kamyonumuzun gümrükten çıkmasını
sağlamtştı.
Yirmi dört saat kalmışb ilk gösteri-
ye. Hepimiz kollan snadık... Ama şunu
itiraf edeyim ki, hazırlamaya çalıştığım
emprovize oyuna bir hayli ısınmıştım...
ÖJü doğmuş bir bebeğin anası gibi his-
setrJm kendimi..."
Ne yazık ki, girişteki aksilikler,
çıkışta da sürmüş, tam İtalya'ya gide-
cek gemiye binmek üzereyken, kam-
yonlan yine gümrüğe takılmış. Bu kez
bizim gümrükçülerle boğuşmak zo-
runda kalmışlar. Sonuç olarak. beş
günlük gecikme, Parisli tiyatroseverle-
ri iki gece boyunca 'Şvayk'tan mah-
rum etmiş...
Wladyslaw'm dediğine göre İstan-
bul Festivali sorumlulan, Türkjye'-
deki gûmriik sorununu çözmek için
kendilerine çok yardımcı olmuşlar.
Sözde, kamyonun bir belgesi eksik-
miş... Bir çözüm yolu bulunmuş ve to-
mar tomar paralar ödenmiş... Pa-
ramızın pul olduğunun ayırdına pek
varamadığı için olsa gerek, tomarlan
büyücek bulmuş Znorko. Ve kamyon
denize açılmış...
Aslında, işin garibi şudur ki, Ro-
men ve Türk gümrükçülerin çıkardı-
klan sorunlar, Znorko'nun o gece Pa-
ris'te yaşadığı mutluluğu sanıyorum
daha da yoğunlaştıran öğe olmuş:
Öyle ya, eğer o gümrükçülerin azizliğj
tutmasaydı, ne Fransız Dışişlerinin il-
gisine ve işbitiriciliğine. ne de İstanbul
Festivali'ndeki karşılaştığı sımsıcak
dayanışmaya tanık olacaktı 'Cosmos
Kolef topluluğu.
Kıssadan hisse çıkaralım mı? Ger-
çek sanatçılan mutlu etmek, onlan üz-
mekten çok çok daha kolaydır!
Zorluk çıkarmayı meslek edinmiş
olan ve Şvayk'a hjç de benzemeyen
tüm insan tiplerine duyurulur!
6. ULUSLARARASI İSTANBUL TİYATRO FESTİVALİ
Nâzm Hikmet'tenyenibirderkmeKültür Servisi- 6. Uluslararası İstanbul Tiyatro
Festivali'nde bugün ve yann saat 18.3O"da Ses Ti-
yatrosu'nda "İnsanlarun" adlı oyun izlenebilir. Na-
zmı Hikmet'in şiırlennden Genco Erkal'ın sahneye
uyarladığı tek kişilik oyunda Genco Erkal rol alı-
yor. Oyunun, dekorlannı Duygu Sağıroğlu, ışık ve
ses düzenini ise Hakan Öripek ıle Şeref Güney ger-
çekleştirmiş. Seçkin Selvi, "Nasıl Şiir Yazdır?"
başiıklı yazısında "İnsanlanm" üzerine şunlan yaz-
mış: "tıtsanlar. bizim insanlanmız. Nazun'ın insan-
lan... Rumeli'de ve Anadolu'da. Afrika güneşinin
alhnda ve Rus tundralarında. Banşta ve savaşta.
tçerde ve dışarda.
Hapisane parmaklıklarının bu yanında ve öbür
yanında. İnsanlar, bizim insanlanmız, Nazım'ın in-
sanlan... Genco Erkal, Nazım Hikmet'in şiirlerin-
den yeni bir derieme sumıyor. "\1emleketimden
İnsan \lanzaralan"ndan, "Taranta Babu"dan,
"Kurtulıtş Savası Destanı"ndan dizeler, yepyeni bir
organik bütfinde buluşmuşlar.
Yepyeni diyorum. çünkü Erkal'ın bundan önceki
çeşitli Nazım u>arlamalannda da yer almış olan
kimi şiirier, "tnsanlarım"da daha farklı bir konum-
da, daha değişik bir bağlamda ve çok başka bir yo-
rumla sahneye aklanlmış. Hapisteki Nazım ile
Nazun'ın insanları aynı noktada buluşuyoriar. Çün-
kü bu, şiirleri ya da şiiriere konu olan kişileri anlatan
bir oyun degil: o şiirlerin yazılış sürecini yansıtan bir
yapıt. Parmaklıklar arkasındaki masasında Pira-
ye'ye mekrup yazan Nazun'ı göriiyonız. Kimi satı-
riannda karısına nazlanan; kimi mekruplarında onu
avutan; kiminde yüreklendiren,: kiminde dizelerini,
Piraye'nia bu konudaki fikrini soran. onuo yorum-
lannı bekleyen Nazun'ı... Yaşamın tüm yönlerini
Genco Erkal, bugün ve yann Ses Tiyatrosu'nda 'İnsanlarım' adlı yeni oyununu sunacak.
sevgi>le paylaşan insanı... Hücresinde volta atan dan hoşnut, bazen zor beğenir Nazun'ı... Eski söz-
Nazım'ı göriiyoruz. Kâh bir teknisyen ririzliğiyle he- cüklerden yeni anlamlar yaratan usta şairi... Arhavi-
celeri. uyakları ölçüp biçen. kurgula> an; kâh yü'reği- li İsmail'i göriiyonız, şoför Ahmet'i göriiyonız, ma-
nin coşkusunda savrulup taşan; bazen ya/dıkların- pus damında kendini savunacak sözcük, derdine der-
men arayanlan göriiyonız. tnsanlanmızı... Ve onlan
anlatan, onlara yakından ya da u/aktan kol kanat
geren deney imli hapisaneci, yürekten yurtsever, du-
yariı, insancıl Nazım'ı... Genco Erkal. "İnsanlanm"-
da, Nazım'ın neyi yazdığını değil. nasıl > azdığuu an-
latıyor. Nazım'ı ve İsmail'i ve Ahmet'i ve doktonı
ayrı ayn ve bir büyü halinde oynayarak anlahyor.
Büyük çoğunlugnnu ezbere bildiğimiz yüzlerce dize-
nin tek tek nasıl yaratıldığına adeta görgü tanığı ol-
makla kalmıyor, bunların ancak böyie yazılabilece-
ğine kalıbuuzı basacak durunıa geliyorsunuz.
Birbirinden çok başka nedenlerle, birbirinden çok
farklı durumlarda vazılan ve birbirinden çok değişik
ripleri konu edinen şiirier, bir ortak pa\dada organik
bünınlüğe ulaşıyor. O ortak payda, insan.
Genco Erkal, oyunu oynarken, şürlerini hep bu
ortak paydayı nirengi alarak ritizu'kie tarayıp seç-
miş. Sahnelerken de gerilimi sürekli tırmandıran, iz-
leyicinin gevşemesine olanak tanıvan supaplar kul-
laıunayan bir oyun düzeni geuştirmiş. l yarlama ve
yönetimde böyİe bir başan çerçevesi çizen Genco
Erkal, oyuncu olarak da, adeta bir epik oyunculuk
gösterisi sumıyor. epik oyunculuk dersi veriyor.
CanJandınlan kişilere ancak bu denli içinden ve
aynı anda bu denli dışından bakılabilir. Onca du-
yarlıuk içinde, ancak bu denli ustaca ay nı anda ka-
fanıza ve yüreğinize ulaşabilir. Genco'nun bugüne
dek okuduğu tüm Nazım şürterini dinledim, tüm
Nazım uyariamalannı izledim. Yine de bu kez, aynı
şürieri yeni anlatun ve aktanm biçimleriyle ilk kez
duyuyormusçasına taze bir heyecanla algıîadım. De-
diğim gibi, Genco, "İnsanlanm"da bir yandan Na-
zım'ın nasıl yazdığuıı anlatırken, bir yandan da şiirin
nasıl oynanacağını ve oyunun nasıl şürseileştirilece-
ğini örnekliyor."
Yabanıl yaşamın tüm gerçekleriKürtür Servisi - 6. Uluslararası İstanbul
Film Festivali'nde bugün İtalyan topluluk
Teatri Uniti-CRrnin "Çingeneler" adlı
oyunu izlenebilir. Oyun, bugün 21.15.
yann 18.30'da Kenter Tiyatrosu'nda sah-
neienecek. Rafaete Viviani'nin yazdığı
oyunun yönetmeni ve dekor tasanması
Toni ServiDo. Kostüm tasanmını Ortensia
De Francesco'nun gerçekleştırdığ] oyun-
da; Tonino Taiuti, Toni ServiUo. Maurizio
fiizzi, Anna Romano, VlarieUa Lo Sardo,
Gina Curcione, Lucia Ragni, Riccardo
Zinna, Laia Forte ve Toni Laudadio rol
ahyor.
Teatri Uniti, 1987'de üç yeni Napoliten
tiyatro grubunun birleşmesiyle kurulmuş.
İmaj ve sesi esas alan bu mix-media (teyp.
film, slayt, fonograf vb'nin kullanıldığı) ti-
yatronun deneysel çalışmalanndan sonra,
1987'de, Teatri Uniti sanatçılan, tekstle
aktörün bedeni arasındaki köklü ilişki
üzerine yoğunlaştılar. Ancak tekste bağü
yaratıcı, özgür çalışmalan ve görsel dilin
derinliğine inme çabalannı korudular.
Çingenelerin dün yalannda
dolaşan yazar....
1926'da Rafaek Vhiani tarafından
yazılan oyunda Napoli kökenli Çingene-
lerin büyü ve sihır dolu dünyalannda
dolaşan yazar, iyi ik kötü arasındaki çe-
kişroeyi iki erkeğin bir kadın için verdiği
mücadete üstüne kurar. Oyunun yönet-
meni ve Teatri Uniti-CRTnin kuruculan-
ndan olan Toni ServiDo, Viviani'nin bu
yaptını onun en güzel eserlerinden biri
olarak nitelendirir. Çingeneler, marjinal
bir topluluğu tüm gerçekleriyle anlatma-
ya çahşan bir yapıt. Çingeneleri etnik bir
grup olarak ele almamak gerektiğini vur-
gulayan Servülo, Çingeneleri oyunculara
benzettiğini söylüyor. Onlar da aktörler
gibi bir yerden digerine sürekli dolaşan
marjinal konumda insanlar. Bu yaşam-
lann grotesk bir çizgide sahnelendiğini
söyiemek yanlış olmaz.
Topluluğun yönetmenlerinden biri
olan Mario Martone'nın "Napoüli Bir
Matematikçûnn Ölümü" adlı fılmi geçtiği-
miz yıl Venedik Film Festivali'nde Eleştır-
menler Ödülü'nü almış ve Uluslararası
İstanbul Film Festivali'nde de gösteril-
miştı. "Çingeneler"i sahneye koyan Toni
Senilk) ise Leo De Berardinis ile birlikte
Eduardo De Flippo'nun "Ha Da Passa A
Nuttata" adlı oyunlan üstüne yaptığı çalı-
şmayla tiyatroda Narx>li geleneğine yeni
bir boyut getiriyordu. "Çingeneler"in ya-
zan Rafaete Viviani Napoli ve çevresinde-
kı Çingenelerin yaşamîaranını yakından
tanımıştı. Babasının zamansız ölümü onu
daha çocuk yaşında sirklerde çahşmak zo-
runda bırakmıştı. "Çingeneler"de karşı-
mıza çıkan tipler, yazann gençlik yıllan-
nda içinde bulunduğu bu ortarrun uzantı-
landır. Çizgisi zaman zaman Bertoit
Brecht'le karşılaşünlan Vhiani bu yapıü-
nda toplumsal gerçekleri alaycı, trajık ve
sanki biraz da düşsel bir dılle vurgular.
Oyunun yönetmeni Toni Senillo bir söy-
leşide. "Bana öyle geliyor ki" diyor "Rafa-
ella Viviani bu yapıtında gerçeğin artık
kendisine yetmediğine karar veriyor ve ona
karşı çıkıyor. Düş gücümüzü yakalayarak
bizi hipnotize ediyor \e bunu yaparken de
bir grup Çingenenin büyü ve sihir dolu dün-
yalanndan yararlanıyor. " Viviani'nin bu
metinde yarattığı atmosferin büyiile-
yıciliğine de değinen Servilk). "Yazar psi-
koiojik anauzlere girmek yerine kahra-
manlaruıı sürekli değişken bir ortam içinde
ele alıyor; düşlerden gerçeğe. çügınlığa
uzanan ve ardından bepsinin kaynaştığı bir
ortam bu. İzleyici gözlerinin önünde yaşa-
nan gerçekleri o an, orada sahnedekilerie
payiaşıyor" diyor ve "Çingeneler"in İtal-
yan tiyatrosunun ve Viviani'nin en güzel
eserlerinden biriolduğunu belirtiyor. "Çin-
geneler, yabanıl yaşamları tüm gerçekle-
riyle anlatmaktadır. Çingeneler içimizden
birileridir. Biz oyuncular gibi, bir verden di-
ğerine sürekli dolaşan marjinal konumdaki
insanlardır. Onların bu yaşamlaruıı belki
biraz grotesk biraz da cehennemi bir yak-
Teatri Uniti - CRT'nin 'Çingeneler'i bugün saat 21.15'te Kenter Tiyatrosu'nda.
laşonla sahnelemeyi amaçladun"
Duvarlan resımlerle süslenmiş bej bir
çadırda oturan Çingeneler çeşitli kılıklara
bürünüp, -özellikle Dolorosa Meryem ile
İsa kılığma- sarkı söyleyerek. büyü yapa-
rak. dilenerek hayatlannı kazanmakta-
dırlar. Topluluk. bir başkan, daha az ya-
bani olan sanşın bir kadın. iki erkek ço-
cuk. annesinin göğsüne asılmış bir yumur-
cak. masum bir genç kız, "IVİadonna'nın
oğlu" olarak çağınlan evlat edinilmiş bir
erkek çocuk ve bir travestiden oluşur.
Çünkü oyun Napoli'de, son derece maço
bir yerde geçmektedir. Ama burada gele-
nekler aynı zamanda kaçık bir kızın ailesi-
nin uğurunu oluşturduğunu belirtir. Ak-
sayan gerçekçilikten düşçülüğe doğru ka-
yar ve Napoli tiyatrosunda sık görüldüğü
gibi, kaynaklannı doğrudan doğruya
günlük yaşamın güçlüklerinden, katılığı-
ndan esinlenmiş olan skeç ve şarkılann
yayımlandığı dergilerden alır: "La Varie-
te".
Oyun. 20'li yıllarda geçiyor. O günden
bu güne, sefalet de içinde olmak üzere. de-
ğişen hiçbir şey yok. Temel entrika son
derece basit: Masum genç kız yüzünden
ailenin reisiyle Madonna'nın oğlu arası-
nda, oğulu ölüme götürecek olan bir aşk
rekabeti vardır. Çocuk, yan karanlıkta
bulunan ölüm döşeğinden yavaşça doğru-
lur ve kendini çok parlak bir uzamda bu-
lur. İki maymun ona bir silindir şapkayla
kuyruklu bir tören giysisi getirir. Masum
kız bir yükseltide onu beklemektedir; genç
çocuk ona gjdecektir. Başlan. boyunlan,
kollan, ayaklan ritm-karşıtı bir devinimle
hareket etmektedir. Bilincsizliğin gülüm-
seyişi içinde donmuşlardır. Hoffmann'ın
ya da Russelin düşlerindeki kuklalara
benzerler.. sahne insanı etkileyen garip bir
yabanılhktadır. Ardından ailenin reisi ge-
lir; yeniden genç kıa eline geçirir... Mila-
nolulann tümü Napoli diiini anlamıyor
ama, kentin Lique örgütünün -ülkenin
Kuzey'ini Güney'denayırmak isteyen "yö-
reci" dememek için milliyetçi olarak ad-
landırabileceğimiz partinin- eline geç-
mesıni anımsatması ölçüsünde, bu olağa-
nüstü gösteriden büyük bir keyif almakta.
Çizgi
Film
Festivali
Kültür Servisi - 6. Uluslarara-
sı Çizgi Film Festivali dün baş-
ladı. Demo Tanıtvn Organizas-
yon Ltd. Kültür Bakaniığı'nın
katkılanyla ve Çizgi Rbnciler
Derneği'nın himayesınde dü-
zenlenen festival, 20 mayıs tari-
hine kadar sürecek. Festival.
Beyoğhı Köçük Sahne'de ger-
çekleşecek.
Festivalde; Türkiye, Almanya,
Hotlanda. İngiltere. Amerika
Birieşik Devletleri, BeJcika. Slo-
vakya, Irak, Fransa, İtalya,
Macaristan. Hindistan, Dani-
marka, Çin Halk Cumhuriyeti'-
nden çeşitli çizgi filmler gösteri-
lecek. Festivalin amacı, "ülke-
ler arasındaki dostluk ve bansın
sürdürülmesi için yannları kura-
cak olan çocukların kendi ulke-
lerinin dışındaki kültürleri ve bu
kültürterin iirettiği yaprtlan ta-
mmaları, Türkiye çizgi film ya-
puncılannın dün\ aya açılmasına
olanak tanınması" olarak özet-
leniyor. Tamamen ücretsiz ola-
rak gerçekleştirilecek etkinlik-
lerde, aynca festival bünyesin-
de salon fuayesinde "Utelara-
rası Çizgi Fiun Afiş ve Fotoğraf-
lan Sergisj" ve "Çizgi Fflm
Mutfağuıdan" sergileri açıla-
cak. Festival süresince, konula-
n Çizgi Film Yapımcılan E)er-
neği'nce belirlenen "Türk Çizgi
FBm Sektöriinün Sorunlan" ad-
lı panel ve "BügKayar Destekli
Çizgi Fırnı Üretimi", "Türkiye
ve Dünyada Çizgi Film Sektö-
rü" konulu konferanslar dü-
zenlenecek. Yurtdışından 200'ü
aşkın çizgi film stüdyosu. 400
civannda animatör, 42 büyü-
kelçilik ve 8 uluslararası festivat
ile iletişim sağlanarak 16 ülke-
den 75'in üzerinde animasyon
yapıunın katılımı sağlandı.
DUŞUNCEYE SAYGI
MEMET FUAT
TıüevizyonlaEğidnı
Televizyonda gösterilen 'Kurtuluş' adlı dizi büyük bir
ilgiyle izlendi. Hiçbir şeyi beğenmeme eğiliminin ağır
bastığı sanat ortamımızda, bayağı olumlu bir yaklaşım-
da söz birliği edilmesi, insanı ister istemez nedenlerini
araştırmaya zorluyor.
Neden bu kadar beğenildi 'Kurtuluş?'
Yönetmen başarılı, film iyi çekilmiş, oyuncular iyi oy-
namışlar, sanat düzeyi yüksek bir yapıt, denebilir...
Böylesi beklenmiyordu, yiğitlik gösterileriyle, parlak
söylevlerle dolu, sıradan bir propaganda filmi olacağı
sanriıyordu, öyle olmadığının görülmesi herkesi etkile-
di, denebilir.
Atatürk'e, Atatürk ilkelerine, laikdüşünceyeçokçirkin
saldırıların yapıldığı bir döneme gelmesi filme güncel
bir siyasal boyut ekledi, sanki yapılan saldırılara bir ya-
nıtoldu, denebilir.
Şu anda aklıma gelmeyen, ya da bilmediğim, düşüne-
mediğim başka nedenler de vardır belki.
Ama, bence, bütün bunlardan önce, işin temelinde bir
eğitim olayı yatıyor...
'Kurtuluş'f\\m\, bir sanat yapıtı olmasına karşın, halkı-
mıza Kurtuluş Savaşı'mızla ilgili önemli bilgiler aktardı.
örgün eğitimde bu konuyla ilgili derslere katılmış, kitap-
lar okuyup ezberlemiş, sınavlara girip çıkmış olanlann
bile bilmedikleri, kafalarında canlandıramadıkları birta-
kım şeyleri gösterdi.
Türk halkı Kurtuluş Savaşı'nın ne güç koşullarda, ne
çetin engeller aşılarak, ne büyük özverilerle yürütülüp
kazanıldığını gözleriyle gördü...
Sanat yapıtlarının gerçeğin taşıyıcısı olmaları gerek-
mez. Çağdaş sanatçılar ile onlan izleyen eleştirmenler,
yapılan işe böyle bir sınırlama getirilmesinden hoşlan-
mazlar. Kurmaca' sözcüğü özellikle üstüne basa basa
kullanılır.
Ama sanat alanında hiçbir şeye yasak konamadığı gi-
bi, bu işe de yasak konamıyor: Bir sanatçının gerçekleri
yansıtan, gerçeklere tıpatıp uyan bir yapıt yaratmasma
kimse engel olamaz. isterse tarih anlatır, isterse coğraf-
ya dersi verir... Yapabildikten sonra...
Sinema sanatı bütün kurmaca özelliklerine karşın,
çağdaş insanın bilgilenmesine çok yardımcı olmuştur.
Yirminci yüzyıl insanlarının hem vazgeçemedikleri,
hem de Aptal Kutusu' diye niteledikleri televizyon da,
bugünkü acıklı durumundan kurtulabilirse, daha açık
söyleyelim, siyasa ile reklamın baskısından kurtulabilir-
se, yaygın eğitimin gelmiş geçmiş en güçlü aracı ola-
caktı r.
Okullarda verilen eğitim, örgün eğitim, belli bir sürey-
le sınırlı, üstelik de bir zorlamaya, baskıya dayalıdır.
Aslında çok meraklı olan, ögrenme özlemi içinde yanan
insanoğlunun bu yanının törpülenmesine bile neden
olabilir. Doğumdan ölüme kadar süren yaygın eğitim ise
bir özgürlük ortamında, bir seçme alanında gerçekleşir.
Araya çeşitli durumlarda, birtakım baskılar girse de,
bunlar gelip geçicidir.
Ne var ki televizyonla yapılacak yaygın eğitim, kesin-
likle örgün eğitimin ekrana getirilmesi değildir. Bugün
açık öğretim adı altında böyle bir uygulama var. Öğret-
menler sınıfta ders verir gibi, kamera karşısında ders
veriyorlar. Amacım bu uygulamayı yermek değil, yapı-
lan iş bir gereksinimin karşılanması, biliyorum, eldeki
olanaklarla bir hizmetveriliyor... Ama televizyonun yay-
gın eğitimde ne kadar yararlı olabileceğini DD uygula-
maya bakarak değerlendiremeyiz. Belgesellerden yola
çıkarak düşünmek, neler yapılabileceğinin daha gerçe-
ğe yakın olarak saptanmasını sağlayacaktır.
Televizyonun yaygın eğitimde başarıyla kullanılabil-
mesi için sanatçı ile bilim adamının birlikte çalışmalan
gerekiyor.
Günümüzde, sanat tarihindeki yanlış uygulamalara
duyulan güçlü tepki yüzünden bir daha dirilmemecesine
ölüp gittiği sanılan "Sanat eğlendirerek öğretir" anlayı-
şı, kanımca, önümüzdeki yüzyılda yeniden canlanacak-
tır. Yaygın eğitimle televizyonun işbirliği bunu iyice zor-
luyor...
'Kı/rfu/uş'örneğinde görüldüğü gibi...
'Püşündüren Çizgiler'
KültürServisi - Mimar Sinan Uruversitesi öğretim üyesi.
yüksek mimar Prof. Ruşen Dora'nın "Düşündüren
Çizgiler" başiıklı karikatür sergisi Karikatür ve Mizah
Müzesi'nde devam ediyor. Ancak Dora, yapıtlanna
karikatür yerine düşünsel çizgi ismini vermeyi yeğliyor.
Çevreyi konu alan bu "düşünsel cizgiler"inin amacmı şöyle
açıkhyor Dora: "Çevreyle hesaplaşmak. Herhangi bir
kimseyi yermek yerine kendimizin çevre ile ilgili
endişelerimizi, çevrenin kendimiz üzerindeki yansımalanru
sesiz olarak çizgiyle irdelemek." Fazla söz söyiemek yerine
çizgiyle mesaj vermeyi daha sağhklı bulduğunu belirten
Dora'nın sergisi 16 Mayıs tarirune kadar görülebilecek.
İnsoncıVın Mayıs Sayısı
Kültür Servisi - Ayhk kültür ve sanat dergisi İnsanal'ın
Mayıs ayı sayısı çıktı. İnsanal'ın kırk üçüncü sayısında
derginin genel yayın yönetmem Cengiz Gündoğdu'nun "O
Güneşler", İlhan Berk'in "Neden Sosyalizm?", Mehmet
Engin Ar'ın "Sosyoloji Neyin AvazT, Bülent Habora'run
"İzmir Bir Başka", Mustafa Bayram Mısırın "Bir Eylülist
Yazıcı: Bilge Karasu", Ozan Yılmaz'ın "Konuşmak",
Berrin Taş'ın "Bir Burjuva'nın Notlan", Jbrahim
Demircan'ın "Okur Yazar Bütünleşmesi İçin Görüş" ve
Temel Demirer'in "Paris'e Kar Yajarken" başiıklı
yazılannın yaru sıra İhsan Topçu, Ozgen Seçkin, Faruk •
Bal. Güngör Gençay, Türkan Ildeniz, Cengiz Bektaş. Ali
Yüoe, Selim Temo Ergül ve Ayhan Ergün'ün şiirleri de yer
alıyor. Behzat Ay'ın "Ölüm Kuşlan" isimli öyküsü ve
Metin İlkin ile gerçekleştirilen bir söyleşi de İnsancıl'ın
Mayıs sayısında okunabilecek diğeryazılar.
Sait Faik anıhyor
Kültür Servisi - Her yıl Sait Faik'in ölüm yıldönümünü
takip eden pazargünü Burgazada'da düzenlenen "Sait
Faik'i anma günü" yann yapılacak. Ada Dostlan Derneği
adına Perihan Ergun'un düzenlediği etkinlik, saat 12.00'de
Sait Faik Meydanı'nda başlayacak. Anma gününde, Asım
Mutlu. Perihan Ergun, Oktay Akbal, Şükran Kurdakul,
KonurErtop. "Selam Ateşleri" adlı kitabıyla Sait Faik
Öykü Ödülüne değer görülen Osman Şahin, MuzafTer
Uyguner, Bedri Baykam, Behlül Ablak, Yaşar Kemal,
Naim Tirali, Salim Şengil, Raşit Abasıyanık konuşma
yapacak. Sennur Sezer, Gülsüm Akyüz ve Adnan
Ozyalçıner yazann şiirve öykülerinden örnekler sunacak.
Burgazada'ya Kabataştan 09.15'te, Sirkeci'den 10.15'te,
Kadıköy'den 10.30'da ve Bostana'dan 10.00'davapurlar
kalkıyor.
Fransız Anadolu Araştırmaları
Enstitüsü'nün tanıtmagünü
Kültür Servisi - Fransız Anadolu Araştırmalan Enstitüsü
salı günü bir tanıtma düzenliyor. Beyoglu, Nuru Ziya
Sokak No 22 Fransız Sarayı'nda etkinliğıni sürdüren
enstitü, Türk-Fransız Kültür Eterneği'nin işbirliğiyle
düzenlediği tanıtma gününde, kapılannı 9.00'dan itibaren
ziyaretçilere acacak. Ziyaretçiler, gün boyunca enstitüde
neler yapıldığmı, nasıl çalışıldığını yakından görme fırsatı
bulacaklar, tanıtıa bilgiler alacaklar.
tı