25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumhuriyet70. S A N A T K Ü L T Ü R M A G A Z İ N T E L E V İ Z Y O N 1MAVIS1994PAZAR BBC'deki programda, onlann modern evliliklerin en değerli yardımcılan olduklan savunuldu KayınvaKdeyisevmekmoda Hillary Clinton, kocasına'Virginia'nın küçük bebeği' adını takmıştı. Çeviri Servisi - Bül Clinton'un an- nesi Yirginia Kelley. müstakbel geli- ni Hillary Rodham'la ilk tanıştınldı- ğında kelimenin tam anlamıyla deh- şete düşmüştü. Ycni yayımlanan günlüğünde Kelle>. geliniyle ilgili ilk izlenimlerini şö>le anlatmış: "Hiç makyaj yapmıyor. Şişe dibi gibi gözliik camları ve biçimsiz kahveren- gi saçları var." Hillary ise kocasının soyadını taşımayı reddederek \e Bille "Virginia'nın küçük bebeği" adını takarak kayınvalidesini göz- yaşlanna boğmuştu. Onlarla iyi geçinelim Yirmı yı! sonra bugün. kavınvali- deleri ve kayınpederleri sevmek, on- larla iyi geçinmek "in". Kaynana- larla ilgili fıkra anlatmak artık ayıp sayılıyor. BBC televizyonunun ge- çen ay hazırladığı bir belgeselde de onlann engel oluşturmak yerine modern evliliklerin en değerli yar- dımcılan olduklan görüşünün üze- rinde duruldu. Ancak eşlerimizin ai- leleriyle gerçekten de göründüğü kadar iyi geçiniyor muyuz? Bu konuda bır araştırma yürüten psikolog Estelle Philips'e göre eski- sine nazaran daha bakımh ve kendi- ne güvenli olan günümüz kaynana- lan aslında gelinlerivle hıç de iyi ge- çinemiyorlar: "AraJarındaki benzer- liklerin onları yaklaştıracağını diişü- nüyor olabilirsiniz, ama gerçekte bu- nun tam tersi yaşanıyor. Üstlenilen roller arasındaki sınırlar bundan iki kuşak önce çok daha belirgindi. Bi- linçaltına itilmiş bir rekabet söz ko- nusu olabilir." Cinsel rekabet Kuşaklar arası değişikliklerin çok azaldığını belirten Aile Terapisi Enstitüsü Başkanı Hugh Jenkins şöyle devam ediyor: "Ka>ımalide hala genç ise, özellikle de hâlâ çocuk doğurabilecek yaştavsa cinsel bir re- kabet bile söz konusu olabilir. Kav- nananın arka plana çekilmiş bir bîi- yükanne yerine kendine gü>enli, ba- şarılı ve rekabete girebilecek birisi ol- ması, genç kadını daha büyük güven- sizliğe itecektir." Kimse benim çocuğum için yete- rince iyi değil diyen anne babalarla hâlâ sık sık karşılaşabiliyoruz. Bu konuda oldukça şikayetçi bir da- mat. "Eşimin benden önceki erkek arkadaşınm ne kadar harika bir işi olduğu, ne müthiş bir arabası olduğu hakkında bir tek kelime daha duyar- sam düğiin hediyesi olarak «erilen ek- mek bıçağıyla intihar edcbilirim" di- yor. Jenkins'e göre. ailelerin bu tür yüksek beklcntilerinin çocuklannın olduğu kadar kendi gereksinimle- riylc dc büyük ilgisi var. Torun sahjbi olmak işleri düzeltir mi? Dr. Estelle Philips'in araştırması sırasında görüştüğü kaynanalann hepsi. çocuklannın evliliğinden do- la>ı mutsuzluğa düşmüşler ve torun sahibi olmalannın işleri düzekeceği- ni umuyorlar. Ancak Philips"in to- run sahibi insanlar üzerinde yaptığı araşlınnalar bunun boş bir umut ol- duğunu gösteriyor. Aslına bakarsa- nız, torunların doğumuvla sorunlar daha da artıyor. "Başta büyükanne- ler olmak üzere bu kişilerin torunları- nın iyi bir şekilde yetiştirilmediğini iddia etmeleriyle sorunlar daha da büyüyor. Anne ya da babanın bunu kendisine yöneltilmiş bir eleştiri ola- rak kabul etmesiyle savaş başlatılmış olur" di\ or Jenkins. Bill Clinton'un annesi Virginia Kelley. Sosyal bilimlerde yaymsayısı çokaz İZMİR(AA)-Türkiye'nin sosyal bilımleralanındaki yayın sayısının çok az olduğu bildirildi. TÜBİTAK yetkılilerinden alınan bilgıye göre fen bilimleri, sosyal bilimler ile sanat ve beşen bilımleralanındaki toplam yayın sayısı 1974 yılında 249, 1980 yıhnda 439.1993'teise 1.758 olarak belirlendi. İstanbul Teknik, Ortadoğu ve Ankara üniversiteleri öğretim üyelerinin hazırladığı raporda, yayınlann ortalama yüzde 94'ünün fen. sağlık. ziraat ve orman alanlannda olduğu, sosyal bilimler alarundaki yayın sayısının diğer bilim dallanna göre önemsenmeyecek oranda olduğu belirtiliyor. Türkiye'deki her altı öğretim üyesinden sadece birinin uluslararası düzeyde yayın yapabildiğini belirten TUBİTAK yetkilileri, şunlan söylediler: "Son 12 yılda, Türkiye'de yayın sayısı 272'den, 1.651'e çıkarken sıralamadaki yeri 44. sıradan 37'nciliğe)ökselmiştir. 272'den 2.608'e, sıralamadaki yeri 47'ncilikten 40'ncıiığa, İspanya'nm yayın sayısı ise 4.165 ; ten 13İ853'e,siralamadaki yeri ise 20'ncilikten 12'nciliğe yükseuniştir. Son 10 yıl içinde bilimsel ürerim açtsından küçümsenme>ecek bir gelişme gösterilmiş olmasına rağmen ülkemizin bu bakımdan ileri ülkelerin çok gerisinde olduğu açıkça göriilmektedir.." Türkiye'ninçeşitli alanlarda uluslararası düzeydekı yayın sayısının yıllara göre değişimi hakkında da bilgi veren yetkililer. fen bilimleri alanında 1974 yılında dünyada 425 bin yayın bulunduğunu. Türkiye'de ise 222 yayın çıktığını ifade ettiler. Bu durumda Türkiye'nin payının on binde 52 olduğunu kaydeden TÜBİTAK yetkilileri. şunlan söylediler: "1992 yılında fen bilimleri alanında düny ada toplam 735 bin 591 yayın basılmıştır. Ülkemizde ise 1.651 yayın çıktı. 1992'de sosyal bilimler alanında dünyada 125.212 yayın basılırken Türkiye'de 85, sanat ve beşeri bilimler dalında dünyada 112.575 uluslararası yayın çıkarken ülkemizde 22 eser yayımlanmıştır." Mantarakarşı bol giysi tercihedin Baharda tutsak olmak Tel kafesin arkasında mahzun; bakışları kaçamak. L zatılan fıstıklan bile alırken isteksiz. tki arkadaşı biraz ilerde oynaşıyor. O isteksiz. Kim bilir kaçıncı baharı geciriyor tutsak olarak. Isınan havalarla biriikte hareketlenen \ aşam onun çok uzağında. Olması gerektiği yeri acaba bilebiliyor mu? İnsanlar ne kadar da kalabalık: şen şakrak. Yukanlara tınmandı. başını tel kafese dayadı. bakışları uzaklarda dondu. O özgürlüklerortamının tadına varamadan biryerlere kapatılmıştı. Baharda tutsak olmak zordu... (Fotoğraf: ÜMİTOTAN) GAZİANTEP (AA) - SSK Ga- zıantep Bölge Hastanesı cılt hasta- lıklan uzmanı Or. Gülten Kirman, vaz mevsiminde sık görülen man- tar hastalıklanndan korunmak için sentetık v e dargiysilerin yerine pamuklu ve bol gıvsılerin tercih edilmesi gerektiğini söyledi. Dr. Kirman. deri hastalıklannın büvük bölümünü mantarlann oluşturduğunu. hastalığa neden olan parazitlerin. havasız. sıcak ve nemli orumlan sevdiğini belirte- rek "Havaların ısınmaya başladığı bugünlerde insan tücudunun man- tar ha.staJtklarına karşı en zayıf anı- nı yaşadığı unutulmamalı, dikkatli davranılmalı" dedı. Mantar hasıalıklannda dünva ülkelen genehnde bir artış gözlen- diğini ifade eden Dr. Kirman. şöy- le konuştu: "Parmak aralarında oluşan ka- şıntılar, nayion bezlerle kundakla- nan bebeklerde görülen pişikler, ince derili ve fazla terleyen kişilerin derisinde görülen lekeler, sabun >e deterjaniarın ellerde yarattığı çat- laklar, tımaklann döküunesi, kırıl- ması. saçlardaki kepeklenme. ağız içinde oluşan pamukçuklar, en sık görülen mantar hastalıklarıdır. Mantar hastalıklannın büyük bölümü >anlış ayakkabı \e giysi kullanımından ka> nakJanmakta- dır. İnsanlara. kedi, köpek, kuş gibi hayvanlardan da bulaşabiien man- tar hastalıklarına, kortizon >e anri- biyotik türii ilaçlarm da fazla dozda alınması veya vücudun bağışıklık sisteminin zayıflaması da neden ol- maktadır." Mantar hastalıklanndan korun- mak için basıt önlemler alınması gerektiğini kaydeden Dr. Kirman. şöyle devam etti: "Yaz aylarında plastik \a da el- yaftan yapılan sentetik giysilerden uzak durulmalı. Bu tip giy siler yeri- ne pamuklu \e bol giy siler giyilmeli. Ayakları uzun süre ha\asız bırakan ayakkabılar tercih edilmemefi. Aşı- rı terieme sonrasında duş alınmalı, duştan sonra vücut iyice kunılan- malı. Başkalarına ait havlu, terlik gibi eşyalar kullamlmamalı. evde beslenen ha\\anlar veteriner kont- rolünden geçirilmeli. Temizlik maddeleri kullanırken eldi\en takıl- malı." Dr. Kirman. mantar hastalığın- da tedavinin belirtiler tamamen vok oluncaya kadar sürdürülmesi gerektiğini de kaydetti. Turizmicanlandırmakiçin herkeseAntalya kartpostalı BÜLENT ECEVTT ANTALYA - İç turizm hareketi- ni canlandırmak için taksitli tatil' formülü öneren turizmcıler. rezer- vasyonlara göre kötü bir sezon beklentisine karşı da Antalya'da oturanlann vurtıçinde ve yurt- dı- şında tanıdıklan herkese bir 'An- talya kartpostair göndermesini is- tivorlar. Türkive Seyahat Acenteleri Bir- liği Antalya Bölgesel Yürütme Kurulu Başkanı Nizamettin Şen, knzli dönem nedeniyle acenteci- nin. otelcinin ve ulaşımcının bir araya gelerek 1994 turizm sezonu- nu kurtarabileceklerini söyledi. Toplumda turizm bilincinin ver- lcştirilmesi amacında olduklannı bclirten Şen. "Sadece turistin gel- mesi şeklinde bir turizm düşlemiyo- ruz. Halkımızın da tatil yapmasını »e iç turizmin hareketlenmesini isti- yoruz. Bunun için sektöriin diğer dallanyla da işbirliği gerekmekte- dir" dedi. Şen. turizm sektörü için- de bulunanlann ilk önce iç turizmi harekctlendirmede atacaklan adı- mın 'taksitli tatil' olabılcceğıni be- lirterek "İşçi \e memurlanmızın da tatile gereksinmesi >ar. Ancak son ekonomik kararlar nedenivle kimse tatili düşünemjyor bile. O nedenle maaşlarından belli bir süre kesile- cek şekilde taksitle tatil olanağmın sağlanması gerekiyor" dive konuş- tu. Döuzin son avlarda hızla yük- selmesı nedeniyle de tatilin bedeli- nin çok ağırîaştığını hatırlatan Şen, otelcilerden Türk halkına farklı. yabancıya farklı fiyat uygu- lamalannı istedi. TÜRSAB Bölgesel Yürütme Kurulu Başkanı Nizamettin Şen. tanıtım konusuna değinerek "Ba- kanlığın tanıtım bütçesi dövizdeki artışlar nedeniyle yüzde 100 azal- mtş oldu. Ka\nak arttırıunazsa bu pay en kısa sürede bitecektir. Bütün dünyada uygulanan bölgesel ve nokta tanıtım yöntemi uyguianma- lı" dedi. Tanıtım için sadece bakanlığa göre\ düşmediğini anlatan Şen. turizmden para kazanan Antalva halkına da görev düştüğünü söyİe- >erek "Antalya'da oturan herkes, yurtiçinde veya yurtdışındaki tanı- dıklanna, dostlanna, yakınlarına bir Antalya kartpostalı göndermeli. Bu kartpostal da bir reklamdır. Ki- şiye direkt ulaşıldığı için de gazete ve televizvonlara verilecek reklam- lardan daha çok yararlı olacaktır. Antaiya halkına ve turizmcilere çok iş düşüyor" diye konuştu. 3 yaşındaki çocuklariçin tasarlanmış bilgisayarlar, şu andaJaponya'da en çok satılan oyuncaklar arasında yer alıyor Okuma yazmayı öğrenmedenbilgisayar kullanıyorlar Çeviri Servisi - Minikler için bilgi- sayar dünyası erişkinlerin akıl erdi- remeyeceği bir hızla gelişiyor. Üç yaşındakiler için tasarlanmış ancak parlak bir usa sahip iki yaşındaki çocukJann da rahatlıkla kullanabi- leceği, şu anda Japonya'da en çok satılan oyuncak konumundaki bil- gisayarlar bu yaz İngiltere'de satışa sunuluyor. Tomy şirketinin ürettiği Pico, erişkinlerin kullandığı bir makine- nin minik bir modeli olmadığından, bu anlamda oyuncak tanımının dı- şında kalıyor. Pico, icindeki 16 bitlik birimiyle, işlev açısından gerçek an- lamda bir bilgisayar. İngiltere'deki yuvalann büyük bir çoğunluğunda. okul öncesi çocukla- n hazırlamak amaayla erişkinlere yönelik bilgisayarlar bu yaş gnıbu- nun kullanımına sunuluyor. Oku- ma yazmayı henüz sökmeden bilgi- sayar dilinin inceliklerine ulaşan yeni bir kuşak, şu anda kuluçka dö- nemini yaşıyor. Minikleri bilgisayar başında düşlemek bu olayı yaşa- maktan çok daha ürkütücü. Lond- ra'daki Margaret MacMillan anao- kulunda 2.5-5 yaş arasındaki cocuk- lann, oyun hamuru, kum, su ve bo- yanın yanı sıra bilgisayarla oyalan- maianna izin veriliyor. Gizli ayıyı bulma zevki Minicik iskemlesine kurulup otu- ran 3 yaşındaki Xanty elindekı fare- nin tuşlanna bastırarak ekranda gizli ayıyı bulmaya çabalarken son derece keyifli. Çevresinde toplanan öteki minikler son derece keyifli. Çevresinde toplanan öteki minikler de Xanty'nin ataklanndan oldukça hoşnut, "Aferin, başardın," diyerek arkadaşını yüceltiyorlar. Küçükler programlann nasıl kullanılacağını birbirlerinden kapmakla biriikte bilgisayarda herhangi bir değişiklik yapamıyor. Programlann çoğu ço- cuklann bildiği öyküler üzerine ku- rulu. Tümü de göz alıcı renklerle be- zenmiş resimlerden oluşmuş. Prog- ramlar. miniklerde kimi temel yete- neklerin geliştırilmesini amaçlıyor. Bu yeteneklerin bir bölümü ise "te- mel" sınırlannın oldukça ötesinde görünüyor. Kendi eserlerini oluşturdular Anaokulunun yöneticisi Hannah Fitzgibboas, "Çocuklan National Gallery'ye götürerek izlenimci sanatçılaruı sergisini gösterdik. Oku- la döndüklerinde onlar da bilgisayar grafik tekniğinden yararlanarak kendi izlenimci eserlerini oluşturdu- lar" diyor. Kimi uzmanlar. altı aylık bebek- lerden başlayarak küçük çocuklara yönelik elektronik oyuncuklann bir yığın mutsuz bebeğin oluşmasına neden olduğu görüşünde. Herkes bilgisayarlann yaşamımızın bir par- çası olduğuna inanıyor. Ancak ço- cuklarla teknoloji arasındaki sınınn nereye varacağı konusunu henüz kimse kestiremiyor. Artık çocuklar, kendi küçüklüğümüzde hiç karşılaş- madığımız bir yığın elektronik ay- gıtla haşır neşir. Neredeyse bunlann kullanımını ana babalarçocuklann- dan öğrenir duruma geldi. Tomy"- nin ürettiği yeni Pico bilgisayan, normal bir TV vericisi ile çalışan son derece renkli bir aygıt. O yaşta bir çocuk için QWERTY bir klavyenın gereksiz olduğu düşünülerek Pico klavyesizyapılmış. Yalnızca bircur- sor yardımıyla çaîışıyor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle