Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 2 26NİSAN1994SAU
KULTUR
Roger Spottisvvoode'un olaylıfilmi'Ve Orkestra Durmadan Çaldı' cuma günü gösterimde
'Filrnim herkesi eleştiriyor'TÜNAERDEM
Çagımızın en korkunç hastalığı AIDS'e bir isim
venlene kadar üç yıl geçmiş, kan bankalan, AIDS'-
in kanla bulaşüğını kabullenene kadar bmlerce ki-
şiye HIV virüslükan verilmiş. Amerikalılar ile
Fransızlar Nobel Ödülü'nü almak için kapışırken
virüsün keşfi yıllarca gecıkmiş, dönemin Amerika
Baskanı Ronald Reagan AIDS'in varlığını ilk kez
söze döktüğünde. ülkesinde 25 bin kişi AIDS'den
ölmüştü. Tüm bu gerçekleri geçtiğimiz şubat ayı-
nda AIDS'den ölen gazeteci Randy Shilts. 1987
yibnda yayımlanan "Ve Orkestra Durmadan
Çaldı" isimÜ kitabında dile getirmıştı. Kitabın sıne-
maya uyarlanması ise oyunculann rolleri kabul et-
memesi. senaryonun tekrar tekrar yazılmak zorun-
da kalması hatta yan yolda yönetmen değişikliği
gibi etkenlerle tam altı yıl sürdü. Sonuçta ortaya
çıkan filmde kitaptaki birçok gerçek çıkanlmış, va-
rolmayan "olgıTlar eklenmış, Hollyvvood yine yü-
zünün akıvla bir AIDSfilmigerçekleştirmeyi başa-
ramamıştı.
"Ateş Altında", "Dur Yoksa Annem Ates Ede-
cek" gibi fılmlerden tanıdığımız yönetmen Roger
SpottisHoode ile Istanbul Film Festivalı için geldiği
Istanbul'da 29 nisan cuma günü gösterime girecek
olan, olaylı filmi "Ve Orkestra Durmadan Çaldı"
üzerine konuştuk:
Postprodüksüyon aşamasında projeden
aynldınız. Bunun nedeni neydi? Neden ayrıldığuıız
haide isminiz jenerikte yer aîıyor?
Ben aynlmadım. Kendi kurgumu bitirdikten
sonra işten alındım ve yeniden kurgulanması için
benim yerime iki yönetmen görevlendırildi. Çünkü
benim filmde bulunmasını istediğim bazı sahnele-
rin çıkanlması için baskı yapıldı. İsmimi bıraktım
çünkü Amerika'da eğer isminizi çıkartırsanız bir
daha film hakkında tartışamazsınız. Ben de bunu
istemedim çünkü sonuçta bu benim filmım sadece
bazı bölümlen eksik. Sanki elimin parmaklan ko-
panlmış gibi ama elimi de reddedemıyorum. Film-
deki olaylar tamamen kitapta anlatılanlar üzerine
kurulu. Yani hepsi tarihi gerçekler ama bunlardan
baalan şimdi "siyasal duriistlük" ılkesine uygun
bulunmuyor. Örneğın filmin beş ayn yerinde eşcin-
sellerin tekeşli olduklan söyleniyor oysa bu doğru
değil. Eşcınsel örgütleri. tekeşli olarak gösterilırler-
se toplum tarafından daha kolay kabul edilecekle-
rini düşünüyorlar.
- Filmin tamamlanması neden
bu kadar güç oldu?
İlk yayımlandığında kitabın
haklannı NBC satın almıştı
ama sonra gösterdikleri başka
bir AIDS filmi hiç ilgi çekme-
yince vazgeçtiler. Hollyvvood
her konuda film yapar; yeter ki
para kazanacağını bilsin. O
yüzden önyargılar ne olursa ol-
sun para k'azandıracak olsaydı
çoktan AIDS fılmleri yapılmış
olurdu. Aslında o dönemde
AIDS'le ilgili birçok televizyon
filmi yapıldı. Aralannda çok iyi
filmler de vardı ama kimse sey-
retmek istemedi.
Belki seyirci için henüz çok
erfcendi. Vietnam savaşında da
aynı şey yaşanmıştı. Savaştan
hemen sonra Vietnam üzerine
birçok film yapılmış ama hiç
biri seyirci bulamamıştı. Ancak
üzerinden uzun bir süre geçince
Vietnam filmleri popüler oldu-
lar. Sanınm aynı şey AIDS içın-
de gecerli. Benim fılmim. her-
şeyden önce negatif bir film.
Doktorlara, kan bankalanna.
ç metafor kuDami.yor. Mezari,k
manzarah bir odaya yatınian AIDS "hastası; Aips
virüsüne benzerikn Pac Man oyunu ve Rubik's küpü
• AIDS'ten ölengazeteci Randy Shilts'in 'VeOrkestra DurmadanÇaldı' isimli kadagörüidü. Amasahneninasıiamacı bunube-
kitabının sınemaya uyarlanması; oyunculann rolleri kabul etmemesi, ' ' ^ t ^ t
senaryonun yenıden defalarca yazılması ve yan yolda yönetmen değışıklığı gıbı
nedenlerle tam altı yıl sürdü. Yönetmen Spottiswoode kurgusunu bitirdikten
sonra iki yönetmen tarafmdan filmin yenidçn kurgulandığını belırtiyor. Ona 8 * ^ b u n l a r
^ ^ b i r a z a ş ı n ü v o r o > s a hep
_
göre, nlmdekı olayların hepsı 'tanhı gerçekler ama şımdı bazılan 'sıyasal S
i gerçek. Bir Aibs'hastası. ki bu A'iDS'in dnsei
dÜrÜStlÜk'İlkesİne uygun bulunmuyor. yolla yayıldığının ilk kanıtlayan hastaydı, gerçek-
ten de mezarlığa bakan bir odada yatıyordu. Ama
o sahnenin bir kısmı kesildiğin-
den anlamı bulanık kalıyor. Aslı-
nda o adam kansı ve arkadaşlan
olan bir çiftle birlikte bir gün eve
bir erkek fahişe çağnyor ve top-
lu seks yapıyorlar. Ve adam
dışında hepsi ölüyor. Adam
bunu açıklayınca AIDS'in cinsel
yolla bulaştığı kanıtlanmış olu-
yor. Ama e\li çiftlerin fahişelerle
toplu seks yaptığını sövlemeyi
uygunsuz bularak bu sahneyi
kestıler. Rubik's küpü de kitapta
yer alan gerçek bir olaydı. Zaten
hemen herşey gerçek, salt ben-
zetme olsun diye konmuş bir şey
yok.
Filmde ver alan tüm kişilerle
konuştum. Bir tek doktor Gallo
benle konuşmayı reddetti.
Kullanılan fıgüranlar bile o dö-
nemde, o toplantılarda bulun-
muş kişiler. Benim eklediğim tek
metafor Pac Man ile ilgili olan.
Bunu da tıpla ılgisi olmayan sıra-
dan seyirciye, normal virüs ile
rectrovirüsün arasındaki farkın
ne olduğunu açıklayabilmek için
yaptım. Çünkü bunu anlamak
gerçekten çok zor. Bana dünya-
daki en ünlü uzmanlar defalarca
anlattılar ve hala tam olarak an-
ladığımdan emın değılim.
- Filmin Fransa'da geçen sah-
neleri Fransızca. Bu Amerikan
filmlerinde görmeye alışık olma-
dığunız bir uygulama. Amerika-
lıların altyazı okumaktan hoşlan-
madığını bilemenize karşın
ı neden bu seçimi yaptınız?
Doğrusu bunu başara-
bılmek için yapımcılarla
nücadele etmek zorunda
kaldım. Ama Fransızca
olmasında ısrarettım çün-
kü gerçeklik duygusunu
\ermek ıstiyordum. Seyir-
cının kesin olarak. HIV
\ırüsünü bulanlann Ame-
nkalılar değil. Fransızlar
olduğunu görmelerini is-
tedim. Oranın sadece
farklı bir laboratuvar de-
ğil. farklı bir dili farklı bir
kültüni olan başka bir
ülke olduğunu kavrası-
nlar istedim. Çünkü çok
önemli bir şey başarrru-
şlardı.
Gallo'nun elindeki büt-
çenin üçte biriyle çalış-
malanna karşılık. viriisü
bulan onlar oldu. Yani ne
para, ne de hırsla başarıla-
mayanı Fransız doktor
başardı.
Çünkü çok akılh iki
kadın doktordan oluşan
birekibi vardı.
•Filmde AIDS hakkı-
ndaki gerçekler ortaya çı-
l l rili
'Ve Orkestra Durmadan Çaldı* filminde başroldeki doktor Don Francis rolünü \latthew Modine üstleniyor.
Alan Alda, Richard Gere, Glenne Headly, Angelica Huston, Tcheky Karyo,
Ste>e Martin, lan McKellen, Saul Rubinek gibi ünlü isimlerin rol aldığı fUm-
eşcinsellere, politıkacılara eleş- de, Lilj Tomlin ve Phil Collins (üstte),yönetmen Roger Spotriswoode(sağda).
tiriler yöneltiyor. Her kesime
negatif bir açıdan bakıyor ve
mutlu bir sonu yok. Bu yüzden seyirci konusunda Ierini söylediler.
büyük birkaygıylaişebaşlandı. - Filinde gördügümüz kişilerin, karakterleri
- Filmde rol oynayacak oyuncu bulmakta da zor-
lanmtşsınız. Bunun nedeni sizce neydj? Homofobi
mi?
Elbette bu da var ama aslında bu fılmın bir tele-
vizyon filmi olarak yapılmasının daha çok etkisi
old'uğunu sanıyorum. Amerika'da televızyon film-
leri ile sinema fılmlen arasında asla aşılmayan bir
smır vardır. Menajerler sinema oyunculannın tele-
vizyon filmlerinde rol almalannı istemiyorlar.
Ama sonunda Richard Gere kabul edince herkes
teker teker menajerlerine karşı çıkıp rolleri kabul
etmeye başladı. Aslında sadece Richard Geredeğil.
Whoopi Gotdberg de ılk kabul edenlerdendi ama
sonra hastalandığı için oynayamadı.
- Neden birçok yıJdız ismi bir araya getirmek is-
tediniz?
Çünkü yapımcı şirket HBO ancak bu koşulla fil-
me para yaürmayı kabul etti. Filmin seyredilmeye-
ceği endişesini taşıdıklarından, yıldız isimlerle çeki-
ci hale getirmek istediler. Üstelik onlar ıçın sadece
Richard Gere ile NVhoopi de yeterli değildı. Tam on
tane ünlü isim olmadan filmi gerçekleştirmeyecek-
hakkında hiç bir şey öğrenemiyonız. Sadece konuyu
ilgilendirdikleri kadanyla yansıtılıyorlar...
Ben sadece gerçek olaylan göstermek ıstedım.
Zaten konu yeterince kapsamlı ve çok boyutluydu.
Bir de bunlara birçok kışilığin özel yaşamlannı ek-
leseydim işin ıçındençıkılamazdı. Elinizde böylesi-
ne önemli bir konu olunca bunun belgesel- drama
biçiminde işlenmesi gerektiğini düşünüyorum. Bu
benim kendi tercihimdi. Örneğim "Babam İçin" fil-
mi de önemli bir konuyu ele alıvordu ama çok öz-
gür bir üslupla filmleştirilmişti. Ben böyle olsun is-
temedim. Bu nedenle karakterler ikinci planda
kaldı. Karakterler konusunda eleştiri yöneltenleri
anlayabiliyorum. Ama hep karakterlerin üzerine
kurulu filmler yapılıyordu ben farklı bir şey yap-
mak istedim. Ve bu seçimi yaptığım içinde memnu-
num.
- Film AIDS ile ilgisi olmayan bir salgın hastalıkla
başlıyor ve film boyunca bu ilk sahne tekrar tekrar
gösteriliyor. Neden böyle bir sahne) e gerek duydu-
nuz?
Çünkü filmin başrolünde olan doktor Don
Francis, gerçekten böyle bir deneyim yaşamıştı ve
bu deneyim onu derinden etkilemişti. ÂIDS araştı-
rmasma ilgi duymasının ardında da bu deneyim
yatıyordu. Bu. AIDS'ten bile korkunç bir salgındı
ve tüm bir kasaba halkını öldürmüştü, üstelik ger-
çekten de AIDS'i andıran bir >önü \ardı. Filmde
gerçek olaylara bağlı kaldığımdan bunu da vermek
istedim. Ayrıca doktorun film bovunca bu sahneyi
anımsaması karakteri hakkında bazı ıpuçlan da
veriyor. Doktorun işidışındaknaşamını hiçgöste-
remediğimiz için böylelikle ne tür bir insan olduğu-
nu vermeye çalıştık.
- Bu sahne AIDS'in kökeninin Afrika olduğu izle-
nimine yol açmnor mu?
Evet, ama bunun doğru olma ihtimali de yük-
sek. Kimse AIDS'in kesin olarak nereden çıktığını
bilmese de konunun uzmanlannın yüzde doksanı
Afrika'dan geldiğinı düşünüvor. Ozon tabakasmın
delinmesinden sonra vırüsler hızla değışmeve baş-
ladılar ve maymun gibi ha\ v anlarda var olan v irüs-
ler değişime uğrayarak insan bedeninde de yaşaya-
bilır hale geldiler.
Afrika'da bu tür hayvanlar insanlan ısınnca
hastaltk yayıldı. Zaten ilk AIDS olavı da Afri-
y ç
kana kadar sapılan tüm yanlış yollar gösteriliyor
ama sonunda doğrular açıklanmıyor, oysa birçok
kişi hala bu gerçekleri bilmivor...
Malesef bunu hiç düşünemedim. Çünkü artık
Amenka'da yaşayan herkes için bunlar çok açık
gerçekler. Herhangı birinin bir AIDS'li ile aynı me-
kanda bulunarak AİDS kapabileceğini düşünme-
sıne olanak yok artık.
O yüzden filmde hemşireler AIDS hastalanna
bakmaktan korkup ıstifa ediyorlar dediğimizde.
herkesin o zamanlar ne korkunç şeyler olmuş diye
düşüneceğini varsaydım. Başka türlü bir izlenim
bırakabileceği hiç aklıma gelmedi. Doğrusu bu
yüzden çok üzgünüm. Açığı siz gazeteciler doldur-
malısınız.
- Filmin mutlu bir sonıı olmadığını söyledûıiz ama
sanki filmin bir sonu da yok. Sona AİDS'ten ölen
ünlülerin yer aldığı klibi bu yüzden mi eklediniz?
O bölümü ben koymadım. Benım düşüncemi
bıle sormadan ekledikleri bir bölüm o. Hiç de gör-
medim ama duyduğuma göre çok saçma. MTV'ye
görc bir bölümmüş. Böyle bir ek yapıldığı için çok
üzgünüm ama elimden bir şey gelmiyor. Yoksa fil-
min bir sonu var. Adam ölünce film de bitiyor.
'Genç Türk -Azeri Sanatçılar Yanşması' sergisi 9 mayısa dek BP'nin Usküdar'daki merkezinde sürüyor
İki ülkenin genç heyecanlan birarada
Kültür Servisi - Azerbaycan
ile Türkiye arasındaki kültürel
dayanışma çerçevesinde BP'nin
katkılanyla düzenlenen "Genç
Türk-Azeri Sanatçılar Yarış-
ması" sergisi, BP Türkiye'nin
Usküdar'daki yeni merkez bi-
nasında açıidı. Her iki ülkeden
350 sanatçının 600 yapıt ile ka-
üldığı yanşmada dereceye giren
ve sergilenmeye değer bulunan
yapıtlann yer aldığı sergi, 9 ma-
yısa dek sürüyor.
Seçici kurulunu Mimar Si-
nan Üniversitesi Güzel Sanat-
lar Fakültesi öğretim üyesi
Prof. SüleyiTian Saim Tekcan.
Marmara Üniversitesi Güzel
Sanatlar Fakültesi öğretim üye-
si Prof. Ergin tnan. Azerbaycan
Devlet Sanat Üniversitesi Rek-
törii Temuçin Efendiyev, Azer-
baycan Sanatçılar Birhğj Baş-
ka'nı Farkhad Khalilov ve BP'-
nin sanat danışmam Victoria
Preston'ın oluşturduğu ve 64
sanatçının yapıtlannın sergilen-
meye
değer bulunduğu "Genç
Türk-Azeri Sanatçılar Yarış-
ması"nda, Ali Selami Yanya bi-
nnci. Vagrf Sultanov "İlkba-
harın Bir Günü" yapıtıyla ikin-
ci, Genco Gülan da "Göz-EI"
adlı vapıtıyla üçüncü seçilmişti.
Çağı temsil eden farklı anla-
yışlardaki yapıtlann yer aldığı
sergi konusunda, seçici kurul
üyelerinden Prof. Süleyman Sa-
im Tekcan şöyle konuşuyor:
"İki a\Ti ülkenin genç heyecan-
ları BP'nin sanata yaklaşımıyla
yeni bir şenJiğe dönüştii. Otiız-
beş \aş altındaki korkusuz ara-
yışlar içinde bulduk kendimizi.
Bakü'deki üçyüzü aşkın tuvalin
çerçevesi içinde Azerbaycan'ın
doğasını. yaşamını, kültüninü
özellikle genç sanatçıların anla-
tımında tanımak, kuşkusuz çok
hoştu. Tüm dikkatimi vererek
gezindiğim bu tuvallerde yeni
arayışlar \e özgürlüğün yaka-
lanma heyecanlarını sezmemek
mümkün değildi. Oldunı olası
seçici kurullarda göre» \apmak
bana zor gelmiştir. Yüzlerce gü-
zellik içinden bazılarını öne çı-
kartmak adaletin terazisinde
sağlıklı tartılmıyordu. Beni en
çok etkileyen, kendi sanatsal
doğrultum dışında da doğruların
olduğuydu."
Toplumlann gösterdikleri
sanat etkinliklerinin yoğunlu-
ğunun o toplumun kültür düze-
yinin göstergesi olduğunu ina-
nan seçici kurul üyelerinden
Prof. Ergin İnan ise. "Bugün hız
çağını yaşayan dünyada iletişim
organlarının yardımı ile güncel
Ali Selami
Yanya'nın
"isimsiz'
taşbaskısı,
yanşmada
birincilik
ödülüne
değer
bulundu.
sanat taşıyıcılığı yapılmaktadır.
Toplumlararası sanat. bugün
birbirleriyle etkileşim alanına gi-
rerek dünyada değişim süreci
yaşamaktadır. Bu süreç içinde
toplumlararası sanat alış>erişi
önemlidir. BP'nin Türkiye ve
Azerbaycan genç sanatçıları
arasında yaptığı bu sanat etkin-
liği. yakın çevre ve özde benze-
şen iki ülkenin genç sanat kimli-
ğinin karşılaşmasıdır. Kültür ve
sanat taşıyıcıları kapsamında
düşünüldüğünde gençlerin eğiti-
mi \e sanat alanında gösterdik-
leri sanatsai etkinlikler bugünü
yarına taşır ve önemi büyüktür.
BP, seneler önce başlattığı genç
sanatçılara dönük sanat etkin-
likleri ile dünya sanat ortamları-
nı birbirine yaklaştırmasının
vanı sıra dünya dostluk ve kar-
deşük anlayışına da hizmet et-
mektedir"diyor.
"Genç-Türk Azeri Sanatçılar
V arışması"nda bırinci olan sa-
natçı Ali Selami Yanya. 1963
İstanbul doğumlu. 1984yılında
Güzel Sanatlar Fakültesi Gra-
fık Bölümü'nü bitiren 1986-87-
de aynı kurumda araştırma gö-
reviisi olarak çalışan sanatçı,
1988-90 yıllan arasında Lond-
ra'da Royal College of Art'da
yükseklisans çalışmasını ta-
mamladıktan sonra yine aynı
göreve dönmüş. 1989 yılından
bu yana Türkiye'nin yani sıra
İngiltere, İrlanda ve Belçika'da
çeşitli sergilere katılan Yanya.
1990 da "II. Insh Miniprint"
sergisinde "We Frame It",
Christies Çağdaş Sanat v e John
Purcell kağıt fırması ödüllerini
almıştı.
Nasip İyem'in 50 Yılı
Kültür Servisi - Nasip İyem'in "50 Yıllık Sanat Çabası"
başlıklı sergisi. 20 mavısa dek Nişantaşı'ndaki Hobi Sanat
Galerisi'nde sürüvor. Seramik alanında Türkiye'nin önde
gelen sanatçılan arasında yer alan Nasip İyem'in
sergisinde. sanatçının bakış açısından kadın çehreleri
sergileniyor. Sanat eleştirmeni Sezer Tansuğ, İyem'in sergi
kitapçığında yazdığı yazıda şöylediyor: "Nasip İyem'in
toprağın özüne a\ kın bir eliıisme rağbet etmeksizin.
özellikle kadın teması üzenndey oğunlaşan form \eifade
arayışlannda. malzemenin kıraç ve mahvıyetkâr büyüsünü
yansıtan uğraşlan, çömlekçi bir ailenin kızı olmaktan gelen
kişisel birbelleğedavandığı kadar. Türkiye'nin geleneksel
kültür v erileriyle tanışık tanhsel bir belleği de içermektedir.
İyem. saf, >alın vedürüst ıçtenliğını toprağın bitip
tükenmez hakikatlerine layık olmasını bilen gösterişsiz bir
usta tev azu ile biçimlendirir ve sizleri karşımıza koyduğu
deney imlerin sırı altında saklanan gürbüz v e sıcak bir
dokuyu kavramaya, duv umsamaya çağınr."
John Zorn, CRR'de
Kültür Servisi -Cemal Reşıt Re> KonserSalonu'nda
1993-94 Caz Konserlen Sensi John Zorn
konseriyle sürüy or. Topluluk. perşembe günü saat
20.00'deCemal Reşıt Rey KonserSalonu'nda birkonser
verecek. Topluluk: saksofonda John Zorn. gitarda Marc
Ribot. başta Sebastian Steinberg.davulda Ben
Perovvsky 'den oluşuv or. Eleştirmenlerceçağdaş müziği 21.
yüzyıla taşıyacak isimlcnn başındagöstenlen John Zorn.
film vedans müzıkleri. oyun parçalan. Ornette Coleman
yorumlan. çağdaş müzik bestelen. Sonny Clark'ın
müziğinden Ennio Morncone ve Phillip Glass gibi çağdaş
bestekârlara uzanan genış bir \elpaze sunuyor. Nevv York
Times gazetesınce "20. yüzyılın VV'agneri'olarak
nitelendinlen buözgün sanatçı veekıbi. İstanbul'da
"Masada'adınıverdiklcnveherbirmüzısyeneyorum
hakkı tanıyan projeyi seslendırecekler.
Angela Occhipinti'nin sergisi
Kültür Servisi - İtalyan sanatçı Angela Occhipinıf nin resim
sergisi, 30 nisana dek BM Çağdaş Sanat Merkezf nde
sürüyor. Floransa'da De\ let Sanat EnstitüsüveGüzel
Sanatlar Fakültesi'ndeeğıtım gören Occhipınti'nin sergisi,
İtalyan Kültür Merkezf nin katkılanv la düzenlendi.
Avusturya. Almanya. İscıçre ve Belçika'da yaşayan
sanatçı. Leblanc ve Mourlot atölyelerindeçalışmış. Picasso
ve Miro ile ilişki kurmuş. daha sonra Heidelberg'de gravür
tekniklerindederinleşmişveBologna'daMorandi'nin
gravür atölvesindeçalışmalannı sürdürmüş. Occhipinti.
1964 yılındabuyanadünvanın çeşitli verlerinde
düzenlenen bienal ve trienallere katıldı.
İzberk'den 'Kent KarikatürlerV
Kültür Servisi - Mustafa İzberk'in 1985 vılından bu yana
ürettıği "kent karikatürleri" sergisi. MımarlarOdasfnın
Beyoğlu'ndaki Kent ve Yaşam Salonu'nda sürüvor. Aynı
zamanda mimar olan İzberk'in "Talanapolis" olarak '
adlandırdığı. 80'li yıllann İstanbul'una ilişkin
karikatürlerinden oluşturduğu sergide 27 y apıt yer alıy or.
"Kent Karikatürü" ka\ ramı. ilk kez sanatçı tarafından
İstanbul ve Türk kentlerinın. tarihsel mirasımızın
korunması yolunda bir kentlilık bilınciningeliştirilmesi
amacıyla ortaya kondu. 1933'deİstanbul'dadoğanve
sırasıyla Kabataş Lisesi ve Güzel Sanatlar Akademisi Y.
Mimarlık Bölümü'nü bitiren sanatçının çok sayıda ödülü
bulunuyor. Talanopisçizgileri. 6 mavıs tarihinedek Kent
ve Yaşam Salonu'nda ızlenebilır.
'Karikatürk 93' sergisi
Kültür Servisi-KarikatürcülerDerneğı'ninçalışmalanrun
sunulduğu 'Karikatürk 93' sergisi Karikatürcüler
Derneği'nin Yerebatan Sarnıcı çıkışındaki merkezlerinde
açıidı. KarikatürcülerDerneğı ü\e!erinin biryılönceki
çalışmalanndan oluşan karma sergi her yıl olduğu gibi bu
yılda izleyenleresunuluyor. Üyelerin bireradet
karikatürünün yer aldığı sergi, 31 mayıs tarihine kadar
gezilebilir.
Friedlander'in sergisi Nev'de
Kültür Servisi - Bilge Friedlander'in "Rumi'nin Ay
Bahçesi" başlıklı sergisi. 29 nisan-23 mayıs tarihleri
arasında Galeri Nev'deizlenebilecek. 1958 yılında İstanbul
Güzel Sanatlar Akademisi'nden mezun olduktan sonra
eğitimıni New York Üniversıtesı'ndesürdüren
Friedlander, İstanbul. Nevv York ve Washington'da açüğı
kişisel sergılerin yani sıra pek çok ülkede karma sergilere
katıldı.