25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 2 26NİSAN1994SAU KULTUR Roger Spottisvvoode'un olaylıfilmi'Ve Orkestra Durmadan Çaldı' cuma günü gösterimde 'Filrnim herkesi eleştiriyor'TÜNAERDEM Çagımızın en korkunç hastalığı AIDS'e bir isim venlene kadar üç yıl geçmiş, kan bankalan, AIDS'- in kanla bulaşüğını kabullenene kadar bmlerce ki- şiye HIV virüslükan verilmiş. Amerikalılar ile Fransızlar Nobel Ödülü'nü almak için kapışırken virüsün keşfi yıllarca gecıkmiş, dönemin Amerika Baskanı Ronald Reagan AIDS'in varlığını ilk kez söze döktüğünde. ülkesinde 25 bin kişi AIDS'den ölmüştü. Tüm bu gerçekleri geçtiğimiz şubat ayı- nda AIDS'den ölen gazeteci Randy Shilts. 1987 yibnda yayımlanan "Ve Orkestra Durmadan Çaldı" isimÜ kitabında dile getirmıştı. Kitabın sıne- maya uyarlanması ise oyunculann rolleri kabul et- memesi. senaryonun tekrar tekrar yazılmak zorun- da kalması hatta yan yolda yönetmen değişikliği gibi etkenlerle tam altı yıl sürdü. Sonuçta ortaya çıkan filmde kitaptaki birçok gerçek çıkanlmış, va- rolmayan "olgıTlar eklenmış, Hollyvvood yine yü- zünün akıvla bir AIDSfilmigerçekleştirmeyi başa- ramamıştı. "Ateş Altında", "Dur Yoksa Annem Ates Ede- cek" gibi fılmlerden tanıdığımız yönetmen Roger SpottisHoode ile Istanbul Film Festivalı için geldiği Istanbul'da 29 nisan cuma günü gösterime girecek olan, olaylı filmi "Ve Orkestra Durmadan Çaldı" üzerine konuştuk: Postprodüksüyon aşamasında projeden aynldınız. Bunun nedeni neydi? Neden ayrıldığuıız haide isminiz jenerikte yer aîıyor? Ben aynlmadım. Kendi kurgumu bitirdikten sonra işten alındım ve yeniden kurgulanması için benim yerime iki yönetmen görevlendırildi. Çünkü benim filmde bulunmasını istediğim bazı sahnele- rin çıkanlması için baskı yapıldı. İsmimi bıraktım çünkü Amerika'da eğer isminizi çıkartırsanız bir daha film hakkında tartışamazsınız. Ben de bunu istemedim çünkü sonuçta bu benim filmım sadece bazı bölümlen eksik. Sanki elimin parmaklan ko- panlmış gibi ama elimi de reddedemıyorum. Film- deki olaylar tamamen kitapta anlatılanlar üzerine kurulu. Yani hepsi tarihi gerçekler ama bunlardan baalan şimdi "siyasal duriistlük" ılkesine uygun bulunmuyor. Örneğın filmin beş ayn yerinde eşcin- sellerin tekeşli olduklan söyleniyor oysa bu doğru değil. Eşcınsel örgütleri. tekeşli olarak gösterilırler- se toplum tarafından daha kolay kabul edilecekle- rini düşünüyorlar. - Filmin tamamlanması neden bu kadar güç oldu? İlk yayımlandığında kitabın haklannı NBC satın almıştı ama sonra gösterdikleri başka bir AIDS filmi hiç ilgi çekme- yince vazgeçtiler. Hollyvvood her konuda film yapar; yeter ki para kazanacağını bilsin. O yüzden önyargılar ne olursa ol- sun para k'azandıracak olsaydı çoktan AIDS fılmleri yapılmış olurdu. Aslında o dönemde AIDS'le ilgili birçok televizyon filmi yapıldı. Aralannda çok iyi filmler de vardı ama kimse sey- retmek istemedi. Belki seyirci için henüz çok erfcendi. Vietnam savaşında da aynı şey yaşanmıştı. Savaştan hemen sonra Vietnam üzerine birçok film yapılmış ama hiç biri seyirci bulamamıştı. Ancak üzerinden uzun bir süre geçince Vietnam filmleri popüler oldu- lar. Sanınm aynı şey AIDS içın- de gecerli. Benim fılmim. her- şeyden önce negatif bir film. Doktorlara, kan bankalanna. ç metafor kuDami.yor. Mezari,k manzarah bir odaya yatınian AIDS "hastası; Aips virüsüne benzerikn Pac Man oyunu ve Rubik's küpü • AIDS'ten ölengazeteci Randy Shilts'in 'VeOrkestra DurmadanÇaldı' isimli kadagörüidü. Amasahneninasıiamacı bunube- kitabının sınemaya uyarlanması; oyunculann rolleri kabul etmemesi, ' ' ^ t ^ t senaryonun yenıden defalarca yazılması ve yan yolda yönetmen değışıklığı gıbı nedenlerle tam altı yıl sürdü. Yönetmen Spottiswoode kurgusunu bitirdikten sonra iki yönetmen tarafmdan filmin yenidçn kurgulandığını belırtiyor. Ona 8 * ^ b u n l a r ^ ^ b i r a z a ş ı n ü v o r o > s a hep _ göre, nlmdekı olayların hepsı 'tanhı gerçekler ama şımdı bazılan 'sıyasal S i gerçek. Bir Aibs'hastası. ki bu A'iDS'in dnsei dÜrÜStlÜk'İlkesİne uygun bulunmuyor. yolla yayıldığının ilk kanıtlayan hastaydı, gerçek- ten de mezarlığa bakan bir odada yatıyordu. Ama o sahnenin bir kısmı kesildiğin- den anlamı bulanık kalıyor. Aslı- nda o adam kansı ve arkadaşlan olan bir çiftle birlikte bir gün eve bir erkek fahişe çağnyor ve top- lu seks yapıyorlar. Ve adam dışında hepsi ölüyor. Adam bunu açıklayınca AIDS'in cinsel yolla bulaştığı kanıtlanmış olu- yor. Ama e\li çiftlerin fahişelerle toplu seks yaptığını sövlemeyi uygunsuz bularak bu sahneyi kestıler. Rubik's küpü de kitapta yer alan gerçek bir olaydı. Zaten hemen herşey gerçek, salt ben- zetme olsun diye konmuş bir şey yok. Filmde ver alan tüm kişilerle konuştum. Bir tek doktor Gallo benle konuşmayı reddetti. Kullanılan fıgüranlar bile o dö- nemde, o toplantılarda bulun- muş kişiler. Benim eklediğim tek metafor Pac Man ile ilgili olan. Bunu da tıpla ılgisi olmayan sıra- dan seyirciye, normal virüs ile rectrovirüsün arasındaki farkın ne olduğunu açıklayabilmek için yaptım. Çünkü bunu anlamak gerçekten çok zor. Bana dünya- daki en ünlü uzmanlar defalarca anlattılar ve hala tam olarak an- ladığımdan emın değılim. - Filmin Fransa'da geçen sah- neleri Fransızca. Bu Amerikan filmlerinde görmeye alışık olma- dığunız bir uygulama. Amerika- lıların altyazı okumaktan hoşlan- madığını bilemenize karşın ı neden bu seçimi yaptınız? Doğrusu bunu başara- bılmek için yapımcılarla nücadele etmek zorunda kaldım. Ama Fransızca olmasında ısrarettım çün- kü gerçeklik duygusunu \ermek ıstiyordum. Seyir- cının kesin olarak. HIV \ırüsünü bulanlann Ame- nkalılar değil. Fransızlar olduğunu görmelerini is- tedim. Oranın sadece farklı bir laboratuvar de- ğil. farklı bir dili farklı bir kültüni olan başka bir ülke olduğunu kavrası- nlar istedim. Çünkü çok önemli bir şey başarrru- şlardı. Gallo'nun elindeki büt- çenin üçte biriyle çalış- malanna karşılık. viriisü bulan onlar oldu. Yani ne para, ne de hırsla başarıla- mayanı Fransız doktor başardı. Çünkü çok akılh iki kadın doktordan oluşan birekibi vardı. •Filmde AIDS hakkı- ndaki gerçekler ortaya çı- l l rili 'Ve Orkestra Durmadan Çaldı* filminde başroldeki doktor Don Francis rolünü \latthew Modine üstleniyor. Alan Alda, Richard Gere, Glenne Headly, Angelica Huston, Tcheky Karyo, Ste>e Martin, lan McKellen, Saul Rubinek gibi ünlü isimlerin rol aldığı fUm- eşcinsellere, politıkacılara eleş- de, Lilj Tomlin ve Phil Collins (üstte),yönetmen Roger Spotriswoode(sağda). tiriler yöneltiyor. Her kesime negatif bir açıdan bakıyor ve mutlu bir sonu yok. Bu yüzden seyirci konusunda Ierini söylediler. büyük birkaygıylaişebaşlandı. - Filinde gördügümüz kişilerin, karakterleri - Filmde rol oynayacak oyuncu bulmakta da zor- lanmtşsınız. Bunun nedeni sizce neydj? Homofobi mi? Elbette bu da var ama aslında bu fılmın bir tele- vizyon filmi olarak yapılmasının daha çok etkisi old'uğunu sanıyorum. Amerika'da televızyon film- leri ile sinema fılmlen arasında asla aşılmayan bir smır vardır. Menajerler sinema oyunculannın tele- vizyon filmlerinde rol almalannı istemiyorlar. Ama sonunda Richard Gere kabul edince herkes teker teker menajerlerine karşı çıkıp rolleri kabul etmeye başladı. Aslında sadece Richard Geredeğil. Whoopi Gotdberg de ılk kabul edenlerdendi ama sonra hastalandığı için oynayamadı. - Neden birçok yıJdız ismi bir araya getirmek is- tediniz? Çünkü yapımcı şirket HBO ancak bu koşulla fil- me para yaürmayı kabul etti. Filmin seyredilmeye- ceği endişesini taşıdıklarından, yıldız isimlerle çeki- ci hale getirmek istediler. Üstelik onlar ıçın sadece Richard Gere ile NVhoopi de yeterli değildı. Tam on tane ünlü isim olmadan filmi gerçekleştirmeyecek- hakkında hiç bir şey öğrenemiyonız. Sadece konuyu ilgilendirdikleri kadanyla yansıtılıyorlar... Ben sadece gerçek olaylan göstermek ıstedım. Zaten konu yeterince kapsamlı ve çok boyutluydu. Bir de bunlara birçok kışilığin özel yaşamlannı ek- leseydim işin ıçındençıkılamazdı. Elinizde böylesi- ne önemli bir konu olunca bunun belgesel- drama biçiminde işlenmesi gerektiğini düşünüyorum. Bu benim kendi tercihimdi. Örneğim "Babam İçin" fil- mi de önemli bir konuyu ele alıvordu ama çok öz- gür bir üslupla filmleştirilmişti. Ben böyle olsun is- temedim. Bu nedenle karakterler ikinci planda kaldı. Karakterler konusunda eleştiri yöneltenleri anlayabiliyorum. Ama hep karakterlerin üzerine kurulu filmler yapılıyordu ben farklı bir şey yap- mak istedim. Ve bu seçimi yaptığım içinde memnu- num. - Film AIDS ile ilgisi olmayan bir salgın hastalıkla başlıyor ve film boyunca bu ilk sahne tekrar tekrar gösteriliyor. Neden böyle bir sahne) e gerek duydu- nuz? Çünkü filmin başrolünde olan doktor Don Francis, gerçekten böyle bir deneyim yaşamıştı ve bu deneyim onu derinden etkilemişti. ÂIDS araştı- rmasma ilgi duymasının ardında da bu deneyim yatıyordu. Bu. AIDS'ten bile korkunç bir salgındı ve tüm bir kasaba halkını öldürmüştü, üstelik ger- çekten de AIDS'i andıran bir >önü \ardı. Filmde gerçek olaylara bağlı kaldığımdan bunu da vermek istedim. Ayrıca doktorun film bovunca bu sahneyi anımsaması karakteri hakkında bazı ıpuçlan da veriyor. Doktorun işidışındaknaşamını hiçgöste- remediğimiz için böylelikle ne tür bir insan olduğu- nu vermeye çalıştık. - Bu sahne AIDS'in kökeninin Afrika olduğu izle- nimine yol açmnor mu? Evet, ama bunun doğru olma ihtimali de yük- sek. Kimse AIDS'in kesin olarak nereden çıktığını bilmese de konunun uzmanlannın yüzde doksanı Afrika'dan geldiğinı düşünüvor. Ozon tabakasmın delinmesinden sonra vırüsler hızla değışmeve baş- ladılar ve maymun gibi ha\ v anlarda var olan v irüs- ler değişime uğrayarak insan bedeninde de yaşaya- bilır hale geldiler. Afrika'da bu tür hayvanlar insanlan ısınnca hastaltk yayıldı. Zaten ilk AIDS olavı da Afri- y ç kana kadar sapılan tüm yanlış yollar gösteriliyor ama sonunda doğrular açıklanmıyor, oysa birçok kişi hala bu gerçekleri bilmivor... Malesef bunu hiç düşünemedim. Çünkü artık Amenka'da yaşayan herkes için bunlar çok açık gerçekler. Herhangı birinin bir AIDS'li ile aynı me- kanda bulunarak AİDS kapabileceğini düşünme- sıne olanak yok artık. O yüzden filmde hemşireler AIDS hastalanna bakmaktan korkup ıstifa ediyorlar dediğimizde. herkesin o zamanlar ne korkunç şeyler olmuş diye düşüneceğini varsaydım. Başka türlü bir izlenim bırakabileceği hiç aklıma gelmedi. Doğrusu bu yüzden çok üzgünüm. Açığı siz gazeteciler doldur- malısınız. - Filmin mutlu bir sonıı olmadığını söyledûıiz ama sanki filmin bir sonu da yok. Sona AİDS'ten ölen ünlülerin yer aldığı klibi bu yüzden mi eklediniz? O bölümü ben koymadım. Benım düşüncemi bıle sormadan ekledikleri bir bölüm o. Hiç de gör- medim ama duyduğuma göre çok saçma. MTV'ye görc bir bölümmüş. Böyle bir ek yapıldığı için çok üzgünüm ama elimden bir şey gelmiyor. Yoksa fil- min bir sonu var. Adam ölünce film de bitiyor. 'Genç Türk -Azeri Sanatçılar Yanşması' sergisi 9 mayısa dek BP'nin Usküdar'daki merkezinde sürüyor İki ülkenin genç heyecanlan birarada Kültür Servisi - Azerbaycan ile Türkiye arasındaki kültürel dayanışma çerçevesinde BP'nin katkılanyla düzenlenen "Genç Türk-Azeri Sanatçılar Yarış- ması" sergisi, BP Türkiye'nin Usküdar'daki yeni merkez bi- nasında açıidı. Her iki ülkeden 350 sanatçının 600 yapıt ile ka- üldığı yanşmada dereceye giren ve sergilenmeye değer bulunan yapıtlann yer aldığı sergi, 9 ma- yısa dek sürüyor. Seçici kurulunu Mimar Si- nan Üniversitesi Güzel Sanat- lar Fakültesi öğretim üyesi Prof. SüleyiTian Saim Tekcan. Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi öğretim üye- si Prof. Ergin tnan. Azerbaycan Devlet Sanat Üniversitesi Rek- törii Temuçin Efendiyev, Azer- baycan Sanatçılar Birhğj Baş- ka'nı Farkhad Khalilov ve BP'- nin sanat danışmam Victoria Preston'ın oluşturduğu ve 64 sanatçının yapıtlannın sergilen- meye değer bulunduğu "Genç Türk-Azeri Sanatçılar Yarış- ması"nda, Ali Selami Yanya bi- nnci. Vagrf Sultanov "İlkba- harın Bir Günü" yapıtıyla ikin- ci, Genco Gülan da "Göz-EI" adlı vapıtıyla üçüncü seçilmişti. Çağı temsil eden farklı anla- yışlardaki yapıtlann yer aldığı sergi konusunda, seçici kurul üyelerinden Prof. Süleyman Sa- im Tekcan şöyle konuşuyor: "İki a\Ti ülkenin genç heyecan- ları BP'nin sanata yaklaşımıyla yeni bir şenJiğe dönüştii. Otiız- beş \aş altındaki korkusuz ara- yışlar içinde bulduk kendimizi. Bakü'deki üçyüzü aşkın tuvalin çerçevesi içinde Azerbaycan'ın doğasını. yaşamını, kültüninü özellikle genç sanatçıların anla- tımında tanımak, kuşkusuz çok hoştu. Tüm dikkatimi vererek gezindiğim bu tuvallerde yeni arayışlar \e özgürlüğün yaka- lanma heyecanlarını sezmemek mümkün değildi. Oldunı olası seçici kurullarda göre» \apmak bana zor gelmiştir. Yüzlerce gü- zellik içinden bazılarını öne çı- kartmak adaletin terazisinde sağlıklı tartılmıyordu. Beni en çok etkileyen, kendi sanatsal doğrultum dışında da doğruların olduğuydu." Toplumlann gösterdikleri sanat etkinliklerinin yoğunlu- ğunun o toplumun kültür düze- yinin göstergesi olduğunu ina- nan seçici kurul üyelerinden Prof. Ergin İnan ise. "Bugün hız çağını yaşayan dünyada iletişim organlarının yardımı ile güncel Ali Selami Yanya'nın "isimsiz' taşbaskısı, yanşmada birincilik ödülüne değer bulundu. sanat taşıyıcılığı yapılmaktadır. Toplumlararası sanat. bugün birbirleriyle etkileşim alanına gi- rerek dünyada değişim süreci yaşamaktadır. Bu süreç içinde toplumlararası sanat alış>erişi önemlidir. BP'nin Türkiye ve Azerbaycan genç sanatçıları arasında yaptığı bu sanat etkin- liği. yakın çevre ve özde benze- şen iki ülkenin genç sanat kimli- ğinin karşılaşmasıdır. Kültür ve sanat taşıyıcıları kapsamında düşünüldüğünde gençlerin eğiti- mi \e sanat alanında gösterdik- leri sanatsai etkinlikler bugünü yarına taşır ve önemi büyüktür. BP, seneler önce başlattığı genç sanatçılara dönük sanat etkin- likleri ile dünya sanat ortamları- nı birbirine yaklaştırmasının vanı sıra dünya dostluk ve kar- deşük anlayışına da hizmet et- mektedir"diyor. "Genç-Türk Azeri Sanatçılar V arışması"nda bırinci olan sa- natçı Ali Selami Yanya. 1963 İstanbul doğumlu. 1984yılında Güzel Sanatlar Fakültesi Gra- fık Bölümü'nü bitiren 1986-87- de aynı kurumda araştırma gö- reviisi olarak çalışan sanatçı, 1988-90 yıllan arasında Lond- ra'da Royal College of Art'da yükseklisans çalışmasını ta- mamladıktan sonra yine aynı göreve dönmüş. 1989 yılından bu yana Türkiye'nin yani sıra İngiltere, İrlanda ve Belçika'da çeşitli sergilere katılan Yanya. 1990 da "II. Insh Miniprint" sergisinde "We Frame It", Christies Çağdaş Sanat v e John Purcell kağıt fırması ödüllerini almıştı. Nasip İyem'in 50 Yılı Kültür Servisi - Nasip İyem'in "50 Yıllık Sanat Çabası" başlıklı sergisi. 20 mavısa dek Nişantaşı'ndaki Hobi Sanat Galerisi'nde sürüvor. Seramik alanında Türkiye'nin önde gelen sanatçılan arasında yer alan Nasip İyem'in sergisinde. sanatçının bakış açısından kadın çehreleri sergileniyor. Sanat eleştirmeni Sezer Tansuğ, İyem'in sergi kitapçığında yazdığı yazıda şöylediyor: "Nasip İyem'in toprağın özüne a\ kın bir eliıisme rağbet etmeksizin. özellikle kadın teması üzenndey oğunlaşan form \eifade arayışlannda. malzemenin kıraç ve mahvıyetkâr büyüsünü yansıtan uğraşlan, çömlekçi bir ailenin kızı olmaktan gelen kişisel birbelleğedavandığı kadar. Türkiye'nin geleneksel kültür v erileriyle tanışık tanhsel bir belleği de içermektedir. İyem. saf, >alın vedürüst ıçtenliğını toprağın bitip tükenmez hakikatlerine layık olmasını bilen gösterişsiz bir usta tev azu ile biçimlendirir ve sizleri karşımıza koyduğu deney imlerin sırı altında saklanan gürbüz v e sıcak bir dokuyu kavramaya, duv umsamaya çağınr." John Zorn, CRR'de Kültür Servisi -Cemal Reşıt Re> KonserSalonu'nda 1993-94 Caz Konserlen Sensi John Zorn konseriyle sürüy or. Topluluk. perşembe günü saat 20.00'deCemal Reşıt Rey KonserSalonu'nda birkonser verecek. Topluluk: saksofonda John Zorn. gitarda Marc Ribot. başta Sebastian Steinberg.davulda Ben Perovvsky 'den oluşuv or. Eleştirmenlerceçağdaş müziği 21. yüzyıla taşıyacak isimlcnn başındagöstenlen John Zorn. film vedans müzıkleri. oyun parçalan. Ornette Coleman yorumlan. çağdaş müzik bestelen. Sonny Clark'ın müziğinden Ennio Morncone ve Phillip Glass gibi çağdaş bestekârlara uzanan genış bir \elpaze sunuyor. Nevv York Times gazetesınce "20. yüzyılın VV'agneri'olarak nitelendinlen buözgün sanatçı veekıbi. İstanbul'da "Masada'adınıverdiklcnveherbirmüzısyeneyorum hakkı tanıyan projeyi seslendırecekler. Angela Occhipinti'nin sergisi Kültür Servisi - İtalyan sanatçı Angela Occhipinıf nin resim sergisi, 30 nisana dek BM Çağdaş Sanat Merkezf nde sürüyor. Floransa'da De\ let Sanat EnstitüsüveGüzel Sanatlar Fakültesi'ndeeğıtım gören Occhipınti'nin sergisi, İtalyan Kültür Merkezf nin katkılanv la düzenlendi. Avusturya. Almanya. İscıçre ve Belçika'da yaşayan sanatçı. Leblanc ve Mourlot atölyelerindeçalışmış. Picasso ve Miro ile ilişki kurmuş. daha sonra Heidelberg'de gravür tekniklerindederinleşmişveBologna'daMorandi'nin gravür atölvesindeçalışmalannı sürdürmüş. Occhipinti. 1964 yılındabuyanadünvanın çeşitli verlerinde düzenlenen bienal ve trienallere katıldı. İzberk'den 'Kent KarikatürlerV Kültür Servisi - Mustafa İzberk'in 1985 vılından bu yana ürettıği "kent karikatürleri" sergisi. MımarlarOdasfnın Beyoğlu'ndaki Kent ve Yaşam Salonu'nda sürüvor. Aynı zamanda mimar olan İzberk'in "Talanapolis" olarak ' adlandırdığı. 80'li yıllann İstanbul'una ilişkin karikatürlerinden oluşturduğu sergide 27 y apıt yer alıy or. "Kent Karikatürü" ka\ ramı. ilk kez sanatçı tarafından İstanbul ve Türk kentlerinın. tarihsel mirasımızın korunması yolunda bir kentlilık bilınciningeliştirilmesi amacıyla ortaya kondu. 1933'deİstanbul'dadoğanve sırasıyla Kabataş Lisesi ve Güzel Sanatlar Akademisi Y. Mimarlık Bölümü'nü bitiren sanatçının çok sayıda ödülü bulunuyor. Talanopisçizgileri. 6 mavıs tarihinedek Kent ve Yaşam Salonu'nda ızlenebilır. 'Karikatürk 93' sergisi Kültür Servisi-KarikatürcülerDerneğı'ninçalışmalanrun sunulduğu 'Karikatürk 93' sergisi Karikatürcüler Derneği'nin Yerebatan Sarnıcı çıkışındaki merkezlerinde açıidı. KarikatürcülerDerneğı ü\e!erinin biryılönceki çalışmalanndan oluşan karma sergi her yıl olduğu gibi bu yılda izleyenleresunuluyor. Üyelerin bireradet karikatürünün yer aldığı sergi, 31 mayıs tarihine kadar gezilebilir. Friedlander'in sergisi Nev'de Kültür Servisi - Bilge Friedlander'in "Rumi'nin Ay Bahçesi" başlıklı sergisi. 29 nisan-23 mayıs tarihleri arasında Galeri Nev'deizlenebilecek. 1958 yılında İstanbul Güzel Sanatlar Akademisi'nden mezun olduktan sonra eğitimıni New York Üniversıtesı'ndesürdüren Friedlander, İstanbul. Nevv York ve Washington'da açüğı kişisel sergılerin yani sıra pek çok ülkede karma sergilere katıldı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle