23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CumhuriyeC70. V I 3 A Y I 2 S 0 3 3 S . A N A T K Ü L T Ü R M A G A Z İ N T E L E V İ Z Y O N 21 NİSAN 1994 PERŞEMBE Çot iyi eğitim görmelerine karşın, kendine güvenemeyen ya da yaşam karşısmda dik duramayan insanlar da başanlı olabilirler mi? BaşannınbilimselliğitarüşılıyorHafce- Merkezi- Başannın bilimi var mıar? "Ulaşmak istediklerimi- ze, düşûıcemizin kuvveti ölçüsünde yaklaşeız"... "Bir Garip Sır" ki- tabırun /azan Earl NightingaJe'e ait bu sözkr. Kişilerin toplum içinde edindikeri yerîerin, onlann düşünce yapılanıı ortaya koyduğunu belir- ten Nigltingale'e göre, yükseköğre- nim sviecini tamamlamış kişilerin bu sözlein altında arayacağı anlam, onlan. rüyük ve belki de umutsuz başanlı olma hayallerinin ardına düşüreaktir. Kendine güvenmenin önemi lspan\ol-Amerikan Savaşı sı- rasında vayımlanan ve kahramanhk ya da bajan üzerine dersler vermeyi amaçlayan bir diğer kitap, Elbert Hubbard tarafından yaalan "A Message To Garcia" (Garcia'ya Mesaj)id.. "Genç insanın ihtiyacı olan, kitaplardan öğrenmek v a da çe- şitü konularda bilgilerie donatümak- tan çok, dimdik bir omurgaya sahip olmaktır* diyen Hubbard. burada dikkate alınması gereken en önemJi unsur için "Kendine güven *e yaptmm gücünün bir noktada toplanarak ol- guyu yaratmakta kullanılmasıdır" şeklindeki ifadesi ile olaylara. dü- şünmekten çok. fiili olarak müda- hale etme taraftan olduğunu ortaya koyuyor. Yeni bir işe başlayan kişilerin ço- ğunluğu, belirli bir süre için bile olsa yönlendirici veya işe karşı istekliliği arttma bir konuşmacıyla. bir 'eğit- men'le karşılaşırlar. 1970'lerin başında "işe güdümJe- yici" kitaplardan kasetlere geçiş ya- şandı. 1980'lerde ise. arük insanlar işlerine gelirken bu tür bantlan din- lemekten çok, televizyonda yayı- mlanan yanm saatlik "motivasyon programları"nı izlemeye başladılar. Başarı konusundaki çaresizlik İngiltere'de yayımına başlanan bu tür bir programı yürütmekle gö- revli vetkililerden binnin "Göreve getirildiğimde, uzun bir siireç için kolruğumda kalacağımı anJarnıştım. Çünkü daha ilk gün, vanımda çalışan arkadaşlardan birinin yanıma gele- rek seslendirdiği, 'Bir işte başanlı olanlar var ise kaybedenler de ol- mak zorunda değil midir" sorusu ile karşdaşmıştıni" şeklindeki sözlen. insanlann başan konusundaki çare- sizliklerini ve aracı yardım unsurla- nna olan ihtiyaçlannı açıkça ortaya koyuyor. Güdülenme kültüriinün berabe- rinde getirdiği yaşama sevincini arttırma programlan, destek grup- lan. hayata ilişkin sorunlan çözme- ye yönelik programlann tümü, aslı- nda, katı yargılan olmayan ve kül- türel altyapı eksikliğini gizleyeme- yen bir sosyal olgu olarak karşımıza çıkıyor. David Mc Clelland, 1960'larda. David Mc Clelland'ın bugünkii hali. Kişilerin hayata daha olumlu bakmak kanah ile işinde ve bulun- duğu çevrede başanlı olabilme oranını yükseltmeye yönelik öneri- leri ile gelen yapımcılar. bu kişilere "büyülü sırlar" vaat ediyorlar. Özellikle, Kaliforniya. Teksas ve Florida gibi olağanüstü hızlı bir bi- çimde gelişen bölgelerdeki insan- lann "büyülü sırlar"ın ardında bul- duklan; işinde başanlı olma, ev yapımı piskolojik tedavi seanslan. yemek rejimleri, beden hareketleri programlanmn yardımı ile kendile- rini yeniden yaratmaya ve daha \o- ğun isteklerle işe güdümlenmeye ça- balıvorlar. "Başannın bilimi" diye bir şey... Arthur Miller'ın "Death of a Sa- lesman" (Bir Tüccann Ölümü) adlı kitabında.aynı üni\ersıtedeokuyan iki arkadaşın farklı gelişmeleri anla- tılırken ortaya çıkan klasik tablo hepaynı: Yoğun bir biçimde, günlerini ders çalışarak geçiren Bernard, okulun nsanoğlu, yaşamı öğrenebilmek, yaşamda başanlı sayılabilmek için akla gelen her eğitim ve öğrenme türünü denemiştir. Gene de, eğitim ve bilimsellik ile başan arasında bir "doğru orantı" olup olmadığı netlik kazanabilmiş değildir. diğer öğrencılerinin ala> konusu ol- maktadır. Arkadaşı Biffise. olduk- ça ilgi çeken vücut yapısı ve gırişken karakterinin ona sağladığı kolavlı- klann sonucu olarak, okul çevresın- de tanınan ve kabul edilen bir kişilik sergilemekte. Oğlunun daha başanlı ola- cagını düşünür Biffin babası Willy, oğlunun ile- riki yaşamında Bernard'dan çok daha başanlı olacağmı ve işinde önemli yerlerc geleceğini düşün- mektedir. Faziası ile ders çalışmak ya da yüksek notlar almak hangi an- lamda başan olgusuna sürukler ın- sanı? Aradan birkaç yıl geçmiştir. Ber- nard. BifTten daha önemli görevler üstlenmiş ve "başanlı" olmuştur. Birişgörüşmesinegıtıiği sırada Ber- nard ile karşılaşan VV'ıIlv sorar: "Be- nim oğlum Biff ncdcn başanlı olama- dr' Ders çalışmaya zorlayan ai- lesi yoktu Yoğun işleri dolavısı ile kısıtlı zamana sahip olan Bernard. değerli vaktinden çalarak Wıll> "e cevap ve- rir: "Çünkü, BifTin kendisini ders çalışmaya zorlayan bir ailesi olmadı hiçbir zaman." VViIK'nın havata \e güdümlenmeye. Bernard'ın ise okulda verilen bilgi vc notlara san- Iması arasındaki fark nerede? İşte şurada: VVilK (Miller), Amerikan üst tabakasını temsil eden insan lopluluğunun arasına katılmayı başarmıştır! Eğer Bernard gibi yükseköğrenimini tamamlamış insanlar bugün, ülkenin kaderinı el- lerinde tutuyorlarsa. V\ill\ Loman'- ın "Güdümlenme, öğrenmeden daha önemlidir" sa vı oldukça demokratik ve cesur bir görünüme bürünüyor. Özellikle de. Bernard gıbilerin ipleri cllerinde tuttuğu günlerde. işçi sınıfının ve fakir kcsimin ağır şartlar altında hayatını sürdürdüğü göz önüne alınırsa... "Başan psikolojisi" araştırması basıt bir olgu olmamak- la beraber. 'Dr.' ve 'Prof. gibi un- vanlann buradaki yerinın önemi ve insanlann üzerindekı etkisi derin in- celemeler gerektirmemekte. Ekonomik başan ve güdümlen- me arasındaki ilışkivi derinlcmesine araştıranlardan bın de şu anda Bos- lon Ünıversıtesı'nde öğretmenlik vapan psikolog David C. MeClel- İand. Kişilerin kendilerini nasıl gü- dümleyeceklerine ve başanlı olacak- lanna ilışkın program ve yayınlara kesın tavırla karşı çıkan McClel- land'ın. "Düşünce gücümüz ölçüsün- de başanlı oluruz" olgusundan hare- ket ederek sürdürüyor araştırmala- rını. 1953 yılında yayımladığı "Ulaşı- lacak Motıf' adlı kıtabında yer alan ve "Amaca ulaşma" yolunda atıla- cak adımlara yönelik özümleme, sovutlama ve ölçüm teknikleri. araştırmalannın temel öğelerini oluşturuvor. Araştırmalar sırasında bazı deneklere. zeka ve liderlik ka- pasıtelerini belirleyıci testler uygu- İavarak puanlar veren Clelland, ulaşma güdüsünün motiflen olarak adlandırdığı ve yukanda da değini- len öğelerin bu testier sonucunda alınan bılgılerdoğrultusundagerçek hayata uyum ve yaptınm gücünü de saptadığını ıleri sürüvor. Muğla'ya halıpazan kuruldu MUĞLA(AA)- Muğla'ya bağlı Yeşilyurt kasabasında belediye başkanlığı, turizm il müdürlüğü ve seyahat acentelerinin işbirliğiyle ipek dokuma, el sanatlan ve halıcılık ürünleriyleçeşitli turistik eşyalann sergilenerek satışa sunulduğu birpazar oluşturuldu. Kasabadaki asırlık çınar iğaçlannın alünda doğal v drtamda kurulan pazan. sah ve carşamba günleri hariç, haftanın 5 günü. günde 15 ile 20 otobüsle yabancı turistler ziyaret ediyor. Sergide. Devlet Bakanlığı'run desteğiyle Yeşilyurt'ta açılan el sanatlan kurslanyla ipek dokuma tezgahlannda üretilen çeşitli giysiler, kravat, heybe, çanta ve benzeri ürünlerle el dokuması yerel motifler bulunuyor. Turistlerin yoğun ilgisini çeken bu ürünler. döviz İcarşıbğı saülıyor. Yeşilyurt Belediye Başkanı Mehnıet Güner, seyahat acenteleriyle yapılan işbirliği ile turlann 4 mayıs tarihine kadar süreceğini, bu tarihten sonra da kasabaya yabancı turistlerin getirilmesine devam edileceğini bildirdi. Öte yandan, Avusturya Emekliler Federasyonu üyelerinden oluşan ve 3"üncü yaş grubu turizmi diye adiandınlan turizm hareketiyle turizm sezonu sonuna kadar Muğla'ya 15 bin turistin geleceği bildirildi. Dalaman Havaalanı yoluyla yöreye gelecek bu turistlerin, Marmaris'teki tesislerde konaklayacağı belirtildi. Bursa'da uçurtma •^A .-** şenliği BURSA(Cumhuriyet)- Bursa'da 24 nisan pazar günü uçurtma şenliği yapılacak. Radyoaktif Çocuk Kulübü tarafından organize edilen şenlik DSÎ'nin Demirtaş'taki çim kayağı tesislerinde gerçekleştirilecek. Radyoaktiften yapılan açıklamaya göre şenlik çerçevesinde uçurtma yanşmasının yanı sıra amatör müzik gruplanrun konserleri, bayanlann el sanatlan sergisi ve çocuk giysilerinin sunulacağı bir de defıle gerçekleştirilecek. 24 nisan pazar günü saat 12.00'den itibaren başlayacak olan uçurtma şenliği sırasında çeşitli fırmalar pikniğe gelecek ailelere hizmet standlan da açacaklar. Isınsın diyeçocuklar Doğu Karadeniz'de, Rize'nin Elevit Yaylası... Yaylada bir Karadeniz kadını; serin yayla ilkbahannda çocuğunu se>indirmeye oturmuş. Oturmuş da, örgüsüne ko> ulmuş. Dünyada, çevresinde neler olup bittiğinin a> rımında bile değil. Hem, olsa ne çıkar ki? \ azgısı doğuştan v azılmış Karadeniz kadını: ev iv le tariası arasında koşuştururken bir de dünv anın gidişini değiştirecek değil v a! Esintiye aldırmaksızın. vermiş kendini evinin gölgesine öriiv or da öfmor... Onun akİı fikri. giderek küçüiecek yumak ile giderek şekillenip büv üv ccek hırka arasında gidip geliyor. Hırka giy ilebilir hale geldiğinde. çocuğunun hem M?V incceğini hem de sırtının ısınacağını düşünüyor. Bu düşünce, kendisinin de içini ısıtıverivor. Yüzünde bir seveeengülümsemebeliriyor.(Fotoğraf: EDİBE BL'ĞRA) Güneş altında çalışanda kanser riski EDİRNE(AA)-Trakya Ünıversitesi Plastik Cerrahi Anabilim Dalı Başkanı Yardımcısı Doe. Dr. RagıpOnat, güneş altında çalışanlann. ışığın dik olarak geldiği saatlerde cılt kanserine yakalanma riskiyle karşı karşıva kaldıklannı belirterek çiftçilen uyardı. Onat, Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi'nde 1993 yılında kurulan plastik cerrahi bölümünde bugüne kadar yapılan 37operasyonun I8'inıncilt kanseri hastalığı iie ılgilı olduğunu. bu 18hastadan 15'inidetarlada çalışanlann oluşturduğunu kaydettı. Açık tenli kişilerin cilt kanserine \akalanmaihtimalinin diğer insanlara göre daha yüksek olduğunu vurgulayan Onat. şöyle konuştu. -Güneşteki ultrati> ole ışınları cilt kanserine neden oluvor. Özellikle güneş ışıklarının dik olarak geldiği 11.00-15.00saatleri arasında mecburivet olmadığı hallerde güneş altında kalınmamalı. Bu saatlerde güneş altında kalındığı dunımlarda, \ ücudun güneş gören >erleri şapka. eşarp \e gi> silerie kapatılmalıdır." Kendılerine başvuranlarda en sık olarak epidermoıd ve bazal hücreli cilt kanserlerinin görüldüğünü belırten Onat. şöyle dedi: "Epidermoid ivi hu\lu ouna> an, cerrahi müdahaleolsa bile yüzde 100 iyileşme kaydedilmesi zor ve hızla vücuda yayılan bir tür. İlerlemiş hallerde lenfatik düğümlere yerleşip insanm ölümüne neden olabilir." Kuş uzmanlanmayıstaKapadokya'da buluşacak ASUMAN A B A a O Ğ L U İZMİR- Türkiye'nin de onayladı- ğı uluslararası Ramsar Sözleşmesi ile hemen hepsi kuruma ve çevre kir- liliği sorunuyla karşı karşıya olan sulak alanlann korunmasına yöne- lik önemli bir adım atılmış oldu. Çevre Bakanlığı, Ramsar Sözleşme- si çerçevesinde sulak alanlann yöne- timi ve korunmasında uluslararası işbirliği sağlama amacına yönelik olarak. sözleşmeye taraf ülkelerden 300 kuş uzmanını mayıs ayında Ka- padokya'da bir araya getiriyor. Çevreciler, Türkiye'deki bütün su- lak alanlann doğal yapısının DSİ'- nin geliştirdiği projeler nedeniyle bozulduğunu vurgulayarak sözleş- menin bu soruna çözüm getirmesini umduklannı söylediler. Dünyada su kuşlan vaşam alanı- nı korumaya yönelik ılk hükümetler arası sözleşme oian Ramsar. 1975 yıhnda yedi ülkenin onaylamasıyla yürürlüğe girdi. 1993 yılı sonunda sözleşmeyi onaylayan ülke sayısı 80'eulaştı. Avrupa'da Arnavutluk ile birlikte sözleşmeyi onaylamayan tek ülke durumunda kalan Türkiye. Aralık 1993'te Ramsar Sözleşmesi'ne taraf olarak önemli bir eksikliği giderdi. Türkiye'nin Ramsar Sözleşmesi'- ne taraf olmakla gerçekleştirmeyi taahhüt ettiği çalışmalardan bazılan şöyle: "Sürdürülebilir kalkınma prensip- leri içerisinde sulak alanlarını koru- mak, bu yönde ulusal politikalar ge- liştirmek, koruma prensiplerini ulu- sal mevzuata dahil etmek. bu alanla- nn sunduğu ekonomik ve doğal kay- naklann akılcı kullanımını sağla- mak, etkin ve sürekli koruma statüle- ri vermek, gerekli hallerde bozulmuş sulak alanları yeniden oluşturmak ve sulak alanlar konusunda bilinç düze- yini arttıracak eğitim programlan düzenlemek. " Çevre Bakanlığı'nın öncülüğünde resmi ve gönüllü kuruluşlar ile üni- versite temsilcilerinin katılımıyla 1991 ve 1992 yıllannda gerçekleştiri- len toplantılar sonucunda, Tür- kiye'de uluslararası öneme sahip 61 sulak alanın en değerlileri arasında olan Göksu Deltası (Silifke). Şul- tansazlığı (Kayseri). Burdur Gölü, Manyas Gölü (Balıkesir) ve Seyfe Gölü (Kirşehir), Türkıye'nin ilk c\^/ evre Bakanlığı yetkilileri toplantının, Korumakla yükümlü olduğumuz sulak alanlanmızın uluslararası düzeyde tanıtılmasına ve ülke turizmine önemli yarar sağlayacağını söylediler. Ramsar alanlan olarak belirlendı- ler. Bu arada Çevre Bakanlığı. Ram- sar Sözleşmesi'ne taraf ülkelerden yaklaşık 300 kuş uzmanını 30 Ma- yıs-2 Haziran 1994 tarihlerinde Ka- padokya'da bir araya getirivor. Çevre Bakanlığı yetkilileri. "25Ö'yi aşkın sula kalan ile BDT'detı sonra Avrupa ve Ortadoğu'nun en zengin kuş cennetine sahip ülke sıfatı ile" gerçekleştirilecek bu toplantının. korumakla yükümlü olduğumuz sulak alanlanmızın uluslararası dü- zeyde tanıtılmasına ve ülke turizmi- ne önemli yarar sağlayacağını sö.v le- diler. Bakanlık yetkilileri."Bu ulus- lararası toplantıda, Türkiye'nin yak- laşık 250 sulak alanında uyguianabi- lecek yönetim ilkeleri. kabul edilen Ramsar Sözleşmesi'nin iç mev- zuatımızda uvgulanabilmesine yöne- lik düzenlemeler ortav a koııacaktır" dediler. Sözleşmenin onavlanmasından büyük bir memnuniyet duyduklun- nı belırten Doğal Havatı Koruma Derneği Kuş ve Sulak Alanlar Bölü- mü Koordinatörü Murat Yarar, et- kin korumadan çok uzak durumda bulunan sulak alanlanmızın acilen koruma önlemleri getirecek geniş kapsamlı bir mevzuata gerek duv- duğunu söyledi. Bunun. Ramsar Sözleşmesi'ne işlerlik kazandınl- ması ve ilgili mevzuatın bu sözleşme uyannca yeniden düzenlenmesi ile mümkün olabileceğini vurgulayan Murat Yarar. sulak alanlann şu an- daki sorunlanna ilişkin şu bilgileri verdi: "Bugün. Türkiye'de irili-ufaklı ne- redeyse büriin suİak alanlann doğal yapısı, DSİ'nin geliştirdiği projeler sonucu bozulmuş veva bozulmakta- dır. Bu projelerin şekilleri farklıdır, ama hepsi sonuçta doğal dengeye za- rar >erir; doğrudan kurutma (Sejfe), doğrudan su alımı (Bevşehir), doğal gölleri su deposu olarak kullanma (Işıklı. Mamıara). sulak alana gelen suyu barajlarla kesme (Ereğli, Hota- mış). sulak alan çevresindeki batak- lıklann ıslahı (Menderes. Kızılır- mak) \e benzerleri. Sonucta ülkemi- zin en büyük vatırımcı kuruluşu DSİ'nin polirikası. bazen otumsuz et- kileri önlemek için bazı çalışmalar vapılsa da, sulak alan korumacıltğı ile çatışmaktadır. Bu kurum da dev- letin tarım politikalarının uvgulayıcı- sıdır. Bu çelişkilerin nedeni. bırakın sulak alan kullanma politikasım, tıı- tarlı bir tarım politikamızın olmama- sı, bazı koruma etkinlikleri ve statii- lerine rağmen sulak alan korumacılı- ğı anlayışının henüz gelişmemiş ol- masıdır. Ayrıca bugüne dek vapılan çaltşmalar hep alan bazında obnuş, bazı kurumlar bir alandaki bozul- mavla uğraşırken, diğer alanlarda benzeri tahripkâr etkinlikler süregel- miştir." Manyas Gölü'nde kirlilik sorunu- nun sürdüğünü. Şeyfe Gölü'nde ise trilvonluk bir DSİ projesi ile. ekolo- jik dengeyi veniden sağlama adı al- tında binlerce hektar sulak alanın kurutularak şekerpancan tarlasına çevrilmesinin amaçlandığını vurgu- lavan Yarar. "Göksu Deltası'nda özellikle tarımsal kirlilik ve sonu gel- mcven ikinci konut vapılaşması, böl- genin ekolojik değerlerini tehdit et- mektedir" dedi. Diğer yandan Ulu- bat Gölü, Eber ve Akşehir gölleri, Karamık Sazlıklan, Kızılınnak Deltası Balık Gölleri, Tuz Gölü, Güllük Sazlıkları gibi alanlann kir- liliğin ağır tehdidi altında bulundu- ğunu kaydeden Yarar. Doğu Ana- dolu'daki sulak alanlann da bu tah- ribattan payını aldığını söyledi. Ya- rar, Hakkâri Yüksekova'da 28 bin hektarlık sulak alanın. birkaç yıl içe- risinde, kurutma ve aşın yapılaşma sonucunda neredeyse tamamen yok olduğunu sözlerine ekledi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle