Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURİYET 21 NİSAN1994 PERŞEMBE
LO DIZIYAZI
12 Eylül'ün en ateşli günle-
xi. Necmettin Erbakan ve
IMSP yöneticileri. AJparslan
Türkeş ve MHP yöneticileri.
CHP milletvekillerinden Er-
Cuğrul Günay ve Temel Ateş.
Sosyalist Türkiye İşçi Köylü
Partisi yöneticileri, Ankara'-
da Merkez Komutanlığı Tü-
tukevi'ndeler. Daha sonra bu(
tutukevine CHP lideri Bülent
Ecevit de getirilecek ve yargı-
lanacaktır.
Erbakan ve arkadaşlan bu
dönemi çok sıkmtıh geçirdi-
ler. Kenan Evren'in kendileri-
ni de hedef alan konuşmalan
onlan endişeye sevk ediyor-
du. Cezaevindeki siyasi tu-
tuklular arasında en çok üze-
rinde gülünen esprilerden bi-
risi. Erbakân'm ünlü "Ka-
dayıfın altı daha kızarmadı"
cümlesiydi.
12 Eylürden önce, ara se-
çimlerde başansızlığa uğra-
yan Ecevit yönetimindeki
CHP hükümeti istifa etmiş ve
onun yerine AP lideri Süley-
man Demirel'ın Başba-
kanlığı'nda bir aanlık hükü-
meti kurulmuştu.
Erbakan, 1975-77 yıllan
arasında Demirel, Feyzioğlu
ve Türkeş'le birlikte Millıyet-
;i Cephe hükümeti içerisinde
yer almış, bu koalisyon sırası-
nda Demirel'ıe ciddi aynlı-
klara düşmüş ve sonunda ko-
ilisyonun bozulmasına ne-
ien olmuştu.
'O gün öyle
gerekiyordu'
1979 yılında kurduğu
aztnlık hükümeti sırasında
Demirel, Erbakan ve Tür-
keş'i koalisyona almamıştı.
Hükümet programı okunup
oylamaya geçildiğinde herkes
Erbakan ve arkadaşlannın
tutumunu merak ediyordu.
Erbakan, Demirel hükümeti-
ne oy vererek herkesi
şaşırtmışh.
Demirel'i neden destekle-
diğini açıklamak için yaptığı
basın toplantısında da Erba-
kan bu desteğinın amacını
şöyle açıklamıştı: "Demirel'i
destekledik, çiinkii henüz ka-
dayıf pismedi, biz bu arada ka-
dayrfın altının kızarmasını
bekleyeceğiz." Erbak'an'ın bu
sözleri söylemesinin üzerin-
den çok zaman geçmeden 12
Eylül askeri darbesi gerçekle-
şir» Erbakan da kadayıfın
altının kızarmasını beklerken
başka bir kaderle yüz yüze ge-
lir.
. Tutukevinde birlikte
kaldığı o zamanki CHP Mil-
letvekili Ertuğrul Günay, Er-
bakan'a geçmiş günleri anı-
msatır: "Hoca, hani kadavıfın
I ı> \ I t ,-j I .\ •}
-ı J /l J J J J /l JJ
örünürde şeriatçı akımlara da karşı
olan ve MSP yöneticilerini yargı önüne
çıkaran 12 Eylül yönetimi, uygulamalanyla
dinci akımlara geniş bir çalışma ortamı
yaratmıştı. Refah Partisi 1984'tenitibaren
katıldığı her seçimde oylannı adım adım
arttırarak bunurı meyvelerini topladı.
12Eylülharmanında
tohumlaryeşeriyor..,
MSP yöneticileri 12 Eylül'ün ilk dönemlerinde oldukça sıkuıtılı günler yaşadüar. Ancak kötii günler çabuk aşıklı; yargı önüne çı-
kanlan MSP yöneticileri beraat etti. ardından Refah Partisi kuruldu ve nihayet 1987'de Erbakan yeniden partinin başına geçti.
altı kızarıyordu. Sonunda hep
birlikte kızarıp buraya geldik.
Demirel'i kerhen destekleme tu-
tumunuz olmasaydı, belki de bu-
giin burada olmazdık." Erba-
kan her zamanki hazır ce-
vapblığıyla karşıhk verir: "Muh-
terem kardeşim, o zaman öyle
icap ediyordu. Demirel kendi
keıidjne vorulsun diye öyle yapı-
yorduk."
On ay çok zor geçti. O günler-
de yeniden siyasi arenaya çı-
kacağını düşünmüyordu bile.
Ama aradan çok geçmedi. Er-
bakan'ın arkadaşlan, siyasi
partilerin kurulmasına izin ve-
rilir verilmez, Refah Partisi'ni
kurdular. Yıl 1983. Erbakan o
zaman Milli Güvenlik Konse-
yi'nin çıkardığı bir yasa nede-
niyle yasaklıdır.
RP'ye veto engeli
l§6Jseçimlerine RefaftParti-
si katılamadı. Çünkü MGK.
partinin kurucu yeter sayısına
ulaşarak seçimlere katılmasına
olanak vermemek amacıvla ku-
rucu adaylaırveto etti. 1983 se-
çımlerine vetolan aşabilen
valnızca üç parti katıldı. Turgut
Ozal'ın Anavatan Partisi
(ANAP), Necdet Calp'ın Halk-
çı Partisi (HP). emekli general
Turgut Sunalp'ın Milliyetçi De-
mokrasi Partisi (MDP). Bu se-
çimlere Erdal İnönü'nün Sosyal
Demokrasi Partisi (SODEP) ve
AP'nin devamı niteliğindeki
DYP de vetolar engelini aşama-
dığı icin katılamadı.
Erbakan'ın icazet alarak si-
yasete atıldığı İskender Paşa
Camii imamı Nakşibendi şeyhi
Mehmet Zahid Kotku, 12 Ey-
lül'ün hemen ilk günlerinde ya-
şamını yitirdi. Kotku'nun yeri-
ni damadı Prof. Esad Coşan
aldı. Ama Coşan, caminin ba-
şında değildir. Ankara'dadır.
Coşan. 1983 seçimlerine RPka-
tılamayınca cemaatine ANAP'ı
desteklemeleri talimatını verdi.
ANAP içindeki birçok" Nakşi
kökenli milletvekili. bu dönem-
de partiye girdiler. Bir çoğu da
daha sonra RP'ye dönmedi ve
iktidann nimetlerini bırakmak
istemedikleri için politikayı
ANAP'ta sürdürdü.
1983 genel seçimlerine katıla-
mayan RP, örgütlenmesini ta-
mamlayarak 1984 yerel seçim-
lerine katıldı. Ve oylann yüzde
5'ini kazandı. Askeri yönetimin
varlığının sürdüğü koşullarda,
RP geleneksel oy tabanının, an-
cak yansına ulaşabilmişti.
Buna rağmen Şanlıurfa ve
Van'da belediye başkan-
lıklannı kazandı. Aynca beş il-
çenin yerel yönetimi de RP'lile-
rin eline geçti.
Refah start alıyor
1983 ve 1984 seçimleri, RP
için yeni bir başlangıç oldu, 12
Eylül onlara başlangıçta bazı
yasaklar getirse de oldukça el-
verişli bir zemin hazırlamış, uy-
gun bir ortam yaratmıştı. De-
mokratik örgütlenmeye getiri-
len yasaklar, düşünce özgür-
lüğünü hedef alan baskılar sivil
muhalefete ağır darbeler indir-
mişti. Fakat, örgütlenme ve
kültürel yayılma alanı olarak
camileri temel alan dinci siyasi
akım, güç toplamış ve uygun
ortamı kollamaya başlamıştı.
Şimdi adım adım, bu geliş-
menin ürünlerini toplamak za-
manı gelmişti. Necmettin Er-
bakan'ın siyaset yasağı diğer
parti liderleri gibi 1987 yılına
kadar sürdü. 1987 yılında bir
referandumla yasağın kalkması
üzerine Necmettin Erbakan
doğal koltuğuna yeniden ka-
vuştu.
Oylar yükseliyor
RP, 1987 genel seçimlerine
Erbakan önderliğinde katıldı.
Bu kez oylannı yüzde 7.16'ya
çıkardı. Ama yüzde 10'luk ba-
rajı aşamadığı için milletvekili
Çikaramadı. 1987 seçimleri RP
için önemli bir adımdı. Gele-
neksel oylanna adım adım yak-
laşıyordu.
Partinin ilk önemli başansı
1989 yerel seçimlerinde gerçek-
leşti. Bir önceki yerel seçimlerde
yüzde 5 olan oy oranını nere-
deyse ikıye katlayarak yüzde 9.
78'eyükseltti.
Bu arada beş ilin ve 15 ilçcnin
yerel yönetimini ele geçirdi.
Daha sonra MHP adını alacak
Türkeş'in MÇP'sinin oy oranı
ise 1989 yerel seçimlerinde yüz-
de 4.14'tü.
Refah'ın oylan adım adım
yükseliyordu. 1984 seçimlerin-
de yüzde 5, 1987 seçimlerinde
yüzde 7.16, 1989 seçimlerinde
yüzde 9.78. Beş sene boyunca
sürekli bir yükseliş söz konu-
suydu.
YARIN:1991
seçimleri ve
modernlesme
Şeyh Coşan'la 'derviş'Erbakan'uıyoUanaynhyor
Erbakan üzerinde çok büyük etkisi
bulunan ve MSP'nin ortaya çıkması
ve gelişmesine önemli katkılarda bu-
lunan İskender Paşa İmamı Şeyh Za-
hit Kotku Kasım 1980'de ölünce. ye-
rine damadı Profesör Esat Coşan geç-
mişti. Esat Coşan özellikle 12 Eylül
koşullannda, Erbakan ve arkadaşlan
hapiste iken bu camiayı ayakta tuta-
bilmek amacıyla ciddi gayretler gös-
terdiğini çevresine anJaüyordu.
O günün koşullannda, yani 12 Ey-
lül'ün MSP'lileri yargıladığı koşullar-
da Erbakan'la Esat Coşan arasında
bir sorun yoktu. Ancak Erbakan'ın
hapisten çıkması ve RP'nin hızla ör-
gütlenmesiyle oirlikte, ilişkilerde sı-
kıntılar ortaya çıktı.
Coşan taban arav ışında
Esat Coşan, Erbakan'ın bir Nakşi-
bendi tarikatı mensubu olarak kendi-
sine bağlı hareket etmesîni istiyordu.
Profesör Coşan, Dergah'tan gelmi-
yordu. Bu yüzden bir cami cemaatına
sahıp değildi. İslamcı bir akademıs-
yendi. Kotku'nun damadı olması ve
onun yerine geçmesi, eski ilişkilerin
ayru şekilde devam etmesi için yeterli
değildi.
Erbakan, Kotku'ya gösterdiği bağ-
lılığı Coşan'a göstermiyordu. Esat
Coşan, cemaat eksikliğini gidermek
ve kendi çevresinde bir güç yaratmak
amacıyla 1983 yılı Eylül'ünden itiba-
ren ayhk "İslam" dergisini çıkarmaya
girişti. Dergi, baş-
langıçta Nakşi-
bendi tarikatının
taraftarlan arası-
nda ilgiyle karşı-
landı ve önemli bir
okuyucu kitlesı
kazandı.
RP'nin 1987 se-
çimlerinde barajı
aşamayarak Mec-
lis'e girememesi,
Coşan'ın Erba-
kan'a yönelik eleş-
tirilerinin su yüzü-
ne çıkmasına ne-
den oldu. Bu eleş-
tirilerden de görül-
düğü gibi Coşan,
Erbakan'a uzunca
bir süredir kızıyor-
du. Seçim ba-
şansızlığı bir fırsat
olmuştu.
Erbakan, Esat
Coşan'a biat etmiyordu ve bir otorite
olarak kabullenmiyordu. Ve çevresi-
ne Coşan'ın dini yetersizliğini anlatı-
yordu. Bu çekişme alttan alta olgun-
laştı ve sonunda etkisini yitirdiğini
anlayan Esat Coşan'ın kavgayı açığa
dökmesine yol açtı. Esat Coşan'ın
1990 yılında yaptığı ve basına yansı-
yan konuşması aynlığı su yüzüne
çıkardı. Coşan. Milli Nizam Partisi'-
nin kuruluşundan beri Nakşi Der-
gahı'nın kanatlan altında olduğunu
Mehmet Zahit Kotku'nun ölümündcn sonra yerini alan damadı Coşan'la
Erbakan arasında 12 Eylül sonrası başlayan soğukluk, zamanla kavgaya
dönüştü. Esat Coşan Erbakan'ın bir Nakşibendi tarikatı üyesi olarak
kendisine bağlı hareket etmesini istiyor ve "Deniş, şeyhinin sözünü dinle-
mezse, dervişliği nerede kalır?' diyordu.
belirtti. Şöyle diyordu Coşan:
"Efendim, destekleme hocamızın-
(Zahit Kotku) zamanından beri oldu.
Parti -parriyi kastediyorum genel ola-
rak partileri değil- dergahımızın belli
bir aksi) onu olarak başladı. Hocamıza
belli kişiler geldiler. dediler ki; 'Ho-
cam, böyle böyle şeyler vapalım mı?'-
(Zahit Kotku) emir buyurdu, istikamet
gösterdi, yapın buyurdu. Aynca ele-
man verdi.. .Böylece bizim dergahımı-
zın bir aksiyonu olarak politik çalışma
başladı. Hocamız
destekledi. Ben An-
kara'daydım ama
zaman zaman
beraber olduk."
Coşan, uzun
yıllar tekkenin
Erbakan'ı destek-
lediğini dile getiri-
yor:"Böylece tek-
kemizin bir aksiyo-
nu olması do-
layısıyla tepeden tı-
rnağa destekleye-
rek devam etmiş-
tik. Öyle zamanlar
oldu ki siyasi olay-
larda hocamızın
ikazarı oldu, nasi-
hatları oldu, tavsi-
yeleri oldu."
Esat Coşan, 12
Eylül öncesi Şeyh
Zahit Koktu'nun,
Erbakan'ı parti
başkanlığından aynlması konusunda
uyardığını belırtıyor. "Sonra bir ara
başındaki şahsa, "Söylcyin Necmi'ye
partinin başkanlığından aynlsın" de-
diğini hatırlıyorum. Bunu temin için
ka>ınbiraderi Osman Çataklı'nın gö-
revlendirildiğini, bir sebeple bizzat
kendisinin gidip sö> lediğini biliyomm.
Fakat oradan ayrılmadılar."
Esat Coşan. kendi etkinliğini arttı-
rabilmek ve aralanndaki sorunlan
tartışmak amacıyla bir şura toplan-
masını önerir. Bu öneriyi, Erbakan
reddeder ve Milli Gazete'de bu şura-
ya karşı \azilar yazdınr. Erbakan'ın
bu çıkışına iyice sinirlenen Coşan onu
şımarmakla suçlar:
"Şimdi birçok insan hesap sor-
madığı için şımarıyor, çünkü bazı in-
sanlar değişiyor, şımarıyor. Değişen
ben değilim. 1990 yılının ocak ayına
kadar bütün kusurlarıyla bu kardeşle-
rimizi destekledim, adam olurlarsa ile-
ride de desteklerim, doğru yolda git-
mezlerse babam olsa dinlemem, sizi de
dinlemem. doğru bildiğim şeyi ya-
panm...Şuraya dil uzatmak İslami ha-
reket değildir.'"
'Deniş şeyhini dinlemez mi?'
Coşan. Erbakan'a yönelik eleştiri-
lerini daha da sertleştiriyor ve onu ve-
fasızlıkla suçlamayı sürdürüyor:
"40 yıldır tanıdığımız insan, 40 yıldır
tanışıru, 40 yıldır desteklediğimiz in-
san. Beslediğimiz insan, varlığunızın
her çeşidiyle katıldığımız insan, kar-
deşlerimizin parasıyla bütçesi kabar-
mış, şişmiş insan... Sen "bizim yolu-
muz tekke adabıdır" demiyor mu>-
dun? Derviş. şeyhin sözünü dinlemezse
dervişliği nerede kalır? Öyle saçma şey
olur mu?" Coşan'la Erbakan arası-
ndaki soğukluk ve aynlık daha sonra
da sürüp gıtti. Ancak Erbakan güç-
lendikçe, Coşan'ın çıkışlannı fazla
ciddiye almadı ve bildiği yolda yürü-
meve devam etti.
İLAN
GEMLİK ASLİYE HLîKUK MAHKEMESİ
DosyaNo: 1993 827
Davacı Necati Girgin tarafından mahkememize açılan çek iptali
davasımn verılen ara karan gereğınce:
Davaa Necati Girgin, Gemlik Garanti Bankası şubesinin
62000059 1 nolu hesabından almış bulunduğu, 43311 seri nolu çek-
ten, 43326 seri nolu ceke kadar olan toplam 15 adet boş çekini kay-
bettiğini. bu çeklerin iptalini# talep ettiğinden dava konusu çekleri
elinde bul.unduranlann ilan târihinden itibaren 3 a\ içerisinde mah-
kememizin 1993'827 esas nolu dosyasına müracaat etmeleri, aksi
takdirde çeklerin iptaline karar verileceği ilan olunur.
Basın: 47251
T.C.
DEVTLİKADASTRO
MAHKEMESİ'NDEN
DosyaNo: 1993 129
Davacı Emine Çelik tarafından davalı Mustafa Şahin aleyhine
açılan tespitin iptali ve tescil davasımn yapılan >argılaması sırasında
verilen ara karan gereğınce:
Develi ılçesı Gümüşören Köyü'nde kain. 2911 no'lu parsel hakkın-
da davaa Emine Çelik tarafından davalı Mustafa Şahin aleyhine tes-
pitin iptali ve tescil davası açılmış olup duruşması 8.6.1994 günü saat
09.00'a bırakılmışür.
Davalı Mustafa Şahin'e dava dilekcesi yerine kaim olmak üzere
belirtilen gün ve saatte mahkemede hazır bulunması ilan olunur.
Basın: 47276
ELAZIĞ AŞLÎYE1. HUKÜK İŞ
MAHKEMESİ HÂKİMLİĞİNDEN
DosyaNo: 1993,200
Davacı Huseyin Yıldınm ile davablar SSK Genel Müdürlüğü,
Selim Baysal arasındakı tespıt davasımn yapılan duruşmalan sonun-
da davanın kabulüne. davaanın 1.11.1968 tarihinde davalı Selim
Baysal'a ait işyerinde sigortalı olarak çalışmaya başladığı hususunun
tespitine ve davaa tarafından yapılan 658.000- TL. masrafın davalı
Seüm Baysal'dan ahnmasına. 250.000 - TL. maktu ücreti vekaletin
davalı Selim Baysal'dan ahnmasına dair verilen 10.2.1994 tarih ve
1994 56 sayılı karar. davalı Selim Baysal'a tebliğ edılemediğlnden.
karar yerine geçmek üzere ilanen tebliğ olunur.
Basın: 47200
İLAN
T.C.
DEVELİ KADASTRO
MAHKEMESİ'NDEN
DosyaNo: 1993 129
Davacı Emine Çelik tarafından davalı Mustafa Şahin aleyhine
açılan tespitın iptali \e tescil da\asının yapılan yargılaması sırasında
verilen ara karan gereğince:
Develi ılçesi Gümüşören Köyü'nde kaın. 2911 nolu parsel hakkın-
da davacı Emine Çelik tarafından davalı Mustafa Şahin alejhine tes-
pitın iptali ve tescil da\ası açılmış olup duruşması 8 6.1994 günü saat
09.00'a bırakılmışür.
Davalı Mustafa Şahın'e dava dilekçesı yerine kaim olmak üzere
belirtilen gün ve saatte mahkemede hazır bukınması ilan olunur.
Basın: 47276
T.C.
İZMİR BİRİNCİ ASLİYE HUKUK
MAHKEMESİ'NDEN
1993 901 Esas
Davaa Arzu Baycan tarafından davalı Mustafa Baycan aleyhi-
ne açılan boşanma davasınm mahkememizde vapılan yargılaması
sırasında:
Davalı Mustafa Baycan'a gönderilen davetiyeye rağmen ve zabıta-
ca yapılan araştırmaya göre adresi tespit edılemediğinden. 3.5.1994
günü saat 09.00'da mahkememizde hazır bulunması veya bir vekille
kendisini temsil ettirmesi, bulunrnadığı takdirde yargılamaya yoklu-
ğunda devam edileceği ve dava dilekçesinin bir örneğinin mahkeme
divanhanesine asıldığı hususu ilan olunur 23.3.1994
Basın: 24672
SASON ASLİYE HUKUK
MAHKEMESİ'NDEN
1993,740
Davaa Sason ilçesi Orta Mahalle'den Ali İhsan Ava'nın davalı-
lar Hazine ve belediye başkanlığj aleyhlerine mahkememizde açmış
olduğu tescil davasımn yapılan açık duruşması sırasında verilen ara
karan gereğince;
Dava konusu yer Sason ilçesi Yeni Mahalle mevkiinde kain, doğu-
su dere, batısı tepe, kuzeyi yol ve güneyi M. Halit Toparh'nın evi ve
tepe ıle çevrili tarlanın;
Medeni Kanun'un 659. maddesi uyannca davaa Ali thsan Avcı
adına tapuya tesciline karar verileceğinden, bu yerle ilgisi olanın ka-
nuni 3 ayhk süre içerisinde itirazlannı mahkememize bildirmeleri ilan
olunur. 18.01.1994 Basm- 47159
ANKARA NOTLARI
MUSTAFA EKMEKÇİ
Erbakan'ın Tefecileri...
3 Aralık 1992günlü "^Wue/"dergisinde, "Erbakan'ın Tefeci-
teri" başlıklı birhaberyayımlanır. Bu haberi, "HangiErbakan"
adında bir kitap yazan gazeteci Soner Yalçtn, yapıtına almış.
Soner Yalçın, "Baş kahraman yine Beşir Darçm'dı"diyor. So-
ner Yalçın, Beşir Darçın'ı şöyle tanıtıyor:
"Beşir Darçın arkasına RP'yi almazsa trilyonu geçen mal-
varlığına kavuşamazdı herhalde. Öyle ya, 19S0'in başına ka-
dar Ulus'ta terzilik yapıyordu.
Ankara 1 No'lu Sıkıyönetim Mahkemesi'nde MSP'nin gizli
kasası Mazhar Bayatlı 'ya şirketleri nasıl kurduğu, binaları na-
sıl aldığı sorulduğunda Bayatlı, 'Borç aldım' yanıtını vermişti.
Üstelik borç aldığı kişilerin tek tek isimlerini de veriyordu!
Türkiye'de öyle bir sistem yok ki, borç verdiğini söyleyen
şahsa, 'Sen nereden buldun' diye sorulup araştırılsın.
Beşir Darçın'a da, 'Bu kadar parayı terzilikten rmkazandın'
diye sorsanız, kuşkusuz borç aldığını söyleyecektir.
Beşir Darçın adım 'Erbakan'ın gizli kasası' diye 8 Kasım
1992 tarihinde 2000'e Doğru dergisinde yazdık. Van der Zee
Şirketi 'nin sahibi olduğunu, yurtiçinde veyurtdışında hacı tica-
reti yaptığını belirttik..."
Soner Yalçın, bu konuları iyi araştırmış. Kitabının girişine
de,''Daha az Uğur Mumcu yduk düri/Daha çok Uğur Mumcu '-
yuz şimdi"diye yazmış. Gelelim tefecilik öyküsüne:
Çınarlar, Konya'nın en köklü zengın ailelerinden biridir, çev-
relerinde yardımseverlikleriyle tanınırlar, bir de dini bütünlük-
leriyle. Necmettin Erbakan'ı destekleyıp Konya'dan bağımsız
milletvekili seçilmesini sağlamakla kalmamışlar, MSP ile RP'-
ye bütün varlıklarıyla bağlanmışlardır.
Çınar ailesinin büyüğü Süleyman Çınar, 1990 yılında nakite
sıkışır. ivedi 1 milyar lira gerekmektedir. Bankalardaki işlem-
ler için bile zaman yoktur Ancak parayı bulmanın kolay yolunu
bilir. "Beşir Dayı'ya, Beşir Darçın'a gider. Konuşurlar, anla-
şırlar. Beşir Darçın, Osman Akgün adında bir dönem Erba-
kan'ın şoförlüğünü ve korumasını yapan birini daha devreye
sokar. Üçü arasında bir protokol hazırlanır Protokole şunlar
yazıltr Osman Akgün, Süleyman Çınar'a 1 milyar lira borç ve-
recektir. Süleyman Çınar, 30 gün sonra, Osman Akgun'e 1 mil-
yar 104 milyon lira olarak ödeyecektir Yani, ayhk yüzde 10 faiz
alınacaktır. Süleyman Çınar, 1 milyar lirayı alıp Konya'ya dö-
ner. Buraya dek olanlar bir tefecilik öyküsüdür, ancak olaylar
biraz değişiktir.
Süleyman Çınar, bir ay sonra, 1 milyar 104 milyon lirayı geti-
rip Osman Akgün'e teslim eder Ancak, sonra yine nakit para-
ya sıkışır. Aynı biçimde, Beşir Darçın ve Osman Akgün'den 1
milyar lira daha alır. Bir kez, iki milyar lira alıp. faizi ile birlikte
2 milyar 208 milyon lira öder. Sonunda Süleyman Çınar tökez-
ler, 800 milyon lira almıştır, ancak ödeyememektedir. Çınar
ailesinin durumu oldukça kötüleşmiştır. Beşir Darçın ile Os-
man Akgün, Çınarlara bir iyilik daha yaparlar. 1990 yılının
Ağustos ayının 2'sinden başlayarak, ızleyen ayların 8,13,21'-
inde ve son Aralık ayının 8'inde imzalanan protokollerle Çınar
ailesinin 800 milyonluk borcu, 2 milyar 800 milyon liraya ulaşır.
Süleyman Çınar, aldığı borcun faizlerini ödeyebilmek ve bu
arada ticaret yapıp işlerini toparlayabilmek için açıldıkça açı-
lır Sonunda ipin ucunu iyice kaçırıp yeniden başkalarına da
borçlanır. Korkut Ozal ile Mustafa Topbaş'ın ortakları arasın-
da olduğu Bem Dış Ticaret'e 15 taşınmaz mal (gayrimenkul)
karşılığı 11 milyar 125 milyon, Faisal Finans Kurumu, Al Bara-
ka Türk özel Finans Kurumu, Esbank, Halkbank, Vakıflar ve
Garanti Bankasına ise toplam 35 milyar lira. Çınar ailesinin 41
parça taşınmazı ile Toroslar Un Fabrikası 1991 yılında iyiden
iyiye tehlike çanlarını çalmaya başlar. Süleyman Çınar, partili
arkadaşlarına, özellikle kendine güvenmektedir. Alacaklarını
toplamaya, un fabrikasının üretimini arttırmaya çalışır.
Işte o günlerde Beşir Darçın, Süleyman Çınar'ı arar:
- Mallarını korumak için bize bir genel vekaletname ver. Bu-
nalımı atlatana kadar hiç olmazsa malına, mülküne bir şey
olmasın, biz sahip çıkalım. Bu arada fabrikayı da işletiriz, işleri
yoluna koyup bize olan borcunu aldıktan sonra ne zaman is-
tersen yine sana döndürürüz! der...
Süleyman Çınar, bu öneriyi hemen benimser Beşir Darçın
gibi partilisine güvenmeyip de kime güvenecek? Ailenin öbür
bireyleri:
- Yardım edecek olan yardım eder, niye malımızı mülkümü-
zü elimizden alıyorlar? diye uyarırlarsa da dinlemez Süley-
man Çınar:
- Hepsi Müslüman, partili insanlar, bunlardan bize zarar ge-
lir mi? der.
Dava arkadaşlarına güvenmektedir özellikle de Erbakan
Hoca'ya. Partililerin, özellikle mali konularda Erbakan Hoca'-
dan habersiz hiçbir davranışta bulunmayacaklarını çok iyi bi-
lir. Üstelik Erbakan Hoca, onun en yakın dostudur. Erbakan'ın
geçmişe dayanan bir vefa borcu vardır kendisine. Konya'dan
bağımsız milletvekili seçilmesi için çok çahşmış, paralar akıt-
mıştı.
Süleyman Çınar, bir alacağını almak için gittiği Ayvalık'ta
trafik kazasında ölür. Süleyman Çınar ölür ölmez, daha Çınar .
ailesi taze acılarıyla perişanken Beşir Darçın ile Osman Ak-
gün, aileye aittaşınmazları satarlar, Toroslar Un Fabrikası'nın
üstüne otururlar! Adını da değiştirip. Konya Un Fabrikası ko-
yarlar. 31 Aralık 1991 günlü 2935sayılı Ticaret Sicili Gazetesi'-
nde yayımlanan şirket ana sözleşmesinde bu fabrikanın iki
ortağı vardır: Beşir Darçın ile Osman Akgün.
Çınar ailesi çok üzgündür. İki acı olay üst üste gelmiştır.
- Biz mutlu bir aileydik, ama şimdi yaşıyor mayuz, yoksa ölü-
yor muyuz belli değil. Fabrikamızı çaldılar. Bize hiç haber ver-
meden hırsız gibi evimize girdiler. Süleyman Çınar'ın özel
eşyalarına varana dek topladılar. Bize gelip, "özel eşyalarını-
zı alın" bile demediler. Bizim ağınmıza giden bu. Onlardan
birini çağırdık: "Bak, Erbakan'a mı, Beşir'e mi kime söylersen
söyle, Süleyman Çınar'ın özel eşyalarını istiyoruz" dedik, hiç
cevap vermediler... Onlara çok saygı duyardık, inanırdık, gü-
venirdik, şimdi düşünüyoruz, kim bunlar? Bankacı mı, tefeci
mi.. kim?
Çınar ailesi Erbakan'a mektup da yazar, başlarına gelenleri
anlattıktan sonra. "Bırakın faizi, o karalanan 'batıl' bankaların
faizlerinden ve haciz yöntemlerinden kat be kat acımasız bir
faiz uygulandığını" belirtirler. Hiçbir yanıt alamazlar.
BULMACA
SOLDAN SAĞA:
1/ Bilgiçlik taslayan kim-
se, ukala. 2/ Yapılmış.
gerçekleşmiş iş... Cehen-
nem. 3/ Uçaklann, roket
ve güdümlü füzelerin hız-
la fırlayarak ivme kazan-
ması için özel olarak
düzenlenmiş eğik düz-
lem... Bedenin yaşama 6
gücü. 4/ "Dinle sana bir -,
edeyim /Hatırdangö-
nülden geçici olma" (Ka- 8
racaoğlan). 5/ Kıbns'm g
Yunanistan ile birleşmesi
dileğini belirtmekte kullanılan si-
yasal terim... Bir nota. 6/ Yapma-
cıklı davranış... İtalya'da bir ır-
mak. 7/ Küçük gemi... Kenar
süsü. 8/ Akarsu debisinin yıl bo-
yunca gösterdiği değişikÜklerin
tümü... En kaim erkek sesi. 9/ Es-
kiden kökboya bitkisinden, bugün
ise bireşim yoluyla elde edilen kır-
mızı boya maddesi.
YUKARIDAN AŞAĞIYA
1/ Ayn ailelerden iki erkeğin, bir-
birlerinin kız kardeşini alarak yaptıklan evlilik... Eski Mısır'da
güneş tannsı. 2/ K.az Dağı'nın mitolojik dönemlerdeki adı...
Dinamiti bulan ünlü İsveçli kimyacı. 3/ Gölleri inceleyen bilim
dalı. 4/ Briçte, bir löveyi üstün bir kâğıtla almayıp daha aşagı
bir kâğıtla alma... Ince ve keskin ses. 5/ Bileşimindeki hidroje-
nin yerine maden alarak tuz oluşturan hidrojenli bileşik... Su.
6/ Bir gıda maddesi... Eski Mısır inanışında ana tannça. 7/ Zo-
runlu gereksinme maddeleri için devletçe saptanan fıyat... Gö-
rünüşte zararsız gibi duran bir nesnenin içine yerleştirilen ve
dokunulduğunda patlayan bomba. 8/ Dalgah panltılar veril-
miş olan bir tür kumaş... Lahza. 9/ Aşın istekli, tutkulu.