Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 17NİSAN1994PAZAR
OLAYLAR VE GORUŞLER
Birbayram günü
HASANÂLİYÜCEL
ugün. eğitim tarihimizde ve
yaşamımızda çok önemli
ve özgün yeri olan Köy
ı Enstitüleri'nin kuruluşu-
'nun 54. yılını kutluyoruz,
kapanlışımn da acısmı du-
yuyoruz. Gazetemiz, yıllardır bu bay-
ram gününü kutlayan yazılar yayımlar.
Bu yıl da elimize çok güzel yazılar gel-
mesine karşın, büyiik eğitimci, değerli
Mi/li Eğitim Bakanı rahmetli Hasan
ÂK YüceVin 19 Nisan 1954 'te gazete-
mizde çıkan "Dün Bir Bayram Günüy-
dû" başlıkh yazısını "Bir Bayram
Günü" başhğıvla vavımlamavı uvgun
bulduk. H.A.Yüceİ, 28 Aralık 1938gü-
nü Milli Eğitim Bakanlığı önerisini se-
vinerek kabut ettiğini, kendısini, döne-
min cumhurbaşkanı İsmet Inönü'nün
ertesi gün makamına çağırdığım belir-
terek yazısını şöyle sürdürüyor:
Jnönü, maarif işlerinin öneminden
söz açtı. Bu işlerde muvaffakivetle ça-
lışacağım ümidinde olduğunu söyledi.
İlköğretim sorununa önem verdiğini
anlattı ve bilhassa Saffet Ankan zama-
nında başlamış olan eğıtmen >etiştiril-
mesine de\am etmemi belirtti. Cum-
huriyet Maarifi gibi büyük bir vazifeyi
bana emanet ettikleri için şükranımı
ifadeden sonra ilköğretime \e orduda
çavuşluk, onbaşılık etmiş, uyanık köy
elemanlan olan eğitmenleri yetiştirme-
ye devam edeceğimi, fakat en az beş
yıllık ılköğretımin sağlanmasına, bu-
nu yapacak liyakatta öğretmenlerin
yetiştirilmesine ihtiyaç olduğunu, an-
cak bir yıl çalışarak bunu programla-
yabileceğimi söyledim. Aynldık.
Yanan bakanlık Hinasına döndü-
ğümde o zaman İlköğretim Genel
Müdürlüğü vazifesini gören Hakkı
Tonguç, odama geldi. Bulunduğu va-
zifeden kendisini affetmemi, yerine
arzu ettiğim bir arkadaşı getirmemi
söyledi. Bu açık ve kesin müracaat
karşısında beraber çalışmamıza her-
hangi bir engel olmadığını anlatarak
başlanmış işlere devam etmesini rica
ettim. Yerinde kaldı. Yedi yıl, yedi ay.
yedi gün bu vazifede çalıştı.
İlk işimiz, ilköğretime dair o zama-
na kadar yerli ve yabancı uzmanlar
tarafından bakanlığa verilmiş raporla-
n toplatmak, bu tozlu dosyalan bul-
durup çıkartmak ve muhtelif memle-
ketlerde bu konuda neler yapıldığını
gösteren belgeler buldurup tercümeet-
tirmek oldu. Altı aylık geceli gündüzlü
bir didinmeden sonra neticeye vardık
ve bunu gerekçeli bir rapor haline ge-
tirdik. Basılmış olan raporlar ve etiit-
leri Cumhurbaşkanı aldı, birer birer
okudu. Her birini ayn ayn bir kere de
benimle beraber inceledi. Almak iste-
diğimiz tedbirleri, tutmak istediğimiz
yolu bütünüyle doğru buluyordu.
Kanunu çıktıktan sonra tamam altı
yıl toplanamayan İlk Maarif Şurası.
1939 yılı Temmuzu'nun 17'nci günü
birinci toplanüsını yaptı ve bu rapor
oraya verildi. YetkiÜ zatlar bunu ince-
lediler ve plan komisyonu şu neticelere
vardı:
1) Nüfusu 400'den çok yerlere 5 yıl-
lık ilköğretimin öğretmenler (eğitmen-
ler değil!..) vasıtasile temini. 2) Nüfusu
400'den aşağj yerlerde en az üç yıllık
öğretimin eğitmenleri vasıtasile temi-
ni. 3) Halen üç yıl öğretim veren okul-
lann beşe çıkanlmalannın temini ve
başkalan.
Bu direktifîer şuraca kabul edildi.
Fakat nasıl gerçekleştırilecekti? Güç-
lüklerşönlardı:
1) Şehir öğretmen okullanndan az
mezun veriliyordu. Bunlann pek azı
ve çok fedakân ancak köyde kalıyor-
du. 2) Şehir öğretmen okullan kö>
çe\ resinde, kö> hayatında rehber ola-
cak elemanlan yetiştirmek üzere ku-
rulmamıştı. 3) Köyden bile gelse şehir
yaşayışına dört beş yıl alıştıktan sonra
öğretmen adaylan köy hayatına ra-
hatça uvamıyorlardı. 4) Devletin bu
işe verebileceği yüzlerce milyon liralık
mali takati yoktu.
Bu güçlükleri giderecek çareler şun-
larolabilirdi:
1) Köye öğretmen yetiştirecek okul-
lar. köy hayatını -uygar şartlar içinde.
fakat en basit vasıtalarla- devam ettir-
meli.
2) Bu müesseselere. köyde ilköğreti-
mini tamamlamış olan çocuklan alıp
gene köye -mümkünse kendi köyüne-
öğretmen olarak vermeli.
3) Köye gidecek öğretmen, yalnız
okuma yaznja öğreten bir insan ol-
makla kalmamalı. Köy hayatının ge-
rektirdiği işlerde rehber olacak bilgi ve
beceriyle donatılmalı.
4) Köy hayatı içinde yaşamasına ya-
nyacak araçîar sağlanmal; ve bu, en az
masraflı bir surette saglanmalı.
İşte Köy Enstitüleri böyle bir düşü-
nüşten doğdu. Hazırlanan 24 madde-
lik kanun Büyük Millet Meclisi'ne
sunuldu. O günkü müzakereye ait tu-
tanaklan yeniden gözden geçirdim.
SaJah Yargı, Haiil Menteş gibi Hakk-
ın rahmetine kavuşmuş olanlardan
başka pek çok milletvekili söz almış,
bu kanunu hararetle karşılamışlar.
Maddelerde bazı sorular olmuş ve on-
lara cevaplar verilmiştir. Bu arada
rahmetli Kâzun Karabekir şu suali sor-
muş:
"Biz bu usulü. müterakkj memlcket-
lerden \eya herhangi bir yerden, tecrübe
edilmiş bir yerden mi alıyoruz? Yoksa
birçok işlerimizde olduğu gibi birçok
zan >e tahminlerimiz üzerine onun iyi
neticeler vereceğini düşünerek mi alıyo-
ruz?"
Maarif Vekili {Sayın Yücelkendisi)
şöyle cevap vermiş:
•'Bu kanunla bizim vaptığımız şey,
bir kopya değildir. Fakat indi, uydunna
bir şey de değildir. Bizim yaptığımı/ bu
işi Bulgaristan'da başka mahiyette gö-
riirsünüz. Nleksika'da başka şekilde
bulursunuz. İlköğretim meselesini bun-
dan bir asır ewel halletmiş memleket-
lerde de başka şekillere tesadüf edersi-
niz. Biz, hiçbir memlekerin ilk tahsil
meselesini haliederken aJdığı tedbirleri
aynen almadık. Hepsinin tarihini bili-
yoruz, cahili değiliz. Bunları, ancak
kendi memleketimizin fi'li hakikatine
ve içtimai realitesine uy arak yapmış bu-
lunuvoruz. Bu bizimdir, kimseden al-
madık. Başkalan bizden alsınlar."
(Alkışlar). Nitekim de aldılar. Birleş-
miş Milletler Eğitim ve Kültür Teşki-
latı. Güney Amerika dev letlerine. Köy
Enstitülerimizi örnek diye gösterdi.
Kanun. 278 mevcuttan 278'inin
oyuyla kabul edildi. Yıllardan 1940.
a>lardan Nrsan. günlerden 17 Çar-
şamba idi. Kanunun kabul edıldiği
bugün "Köy Enstitüleri Bayramı" ola-
rak almmıştı. On dört yıl bu bayram, o
müesseselerde kutlandı. Nasibi o ka-
damnış. Çünkü bu ad. artık tarihtir.
Fakat Türkiye'de ilköğretimin bütün
memleket evlatlanna verilmesi hare-
ketinde o müesseselerin ne türlü hiz-
metler ettiğini bilenler, bu tarihi her
zaman ulusal bir bayram sayacaklar-
dır. Bu uğurda hayatını, hatta şerefini
tehlikeye koyanlar olmuştur. Bunu
millet takdir etmiştir: daha da edecek-
tir. Bu inan ve bu umut olmasa yaşa-
mak, onlar için anlamsız olurdu.
Şimdi bu on dört yıl içinde Köy Ens-
titüleri'nden alınan sonuçlan görelim.
Memleketin yirmiden fazla bölgesinde
çocuklanmızın kendi emeğiyle kurul-
muş birer uygar şehir okuma, yatma,
yemek yeme yerleri ile atölyeleri. sah-
neleri, spor sahalan, ulusal ve ulusla-
rarası konularda he> kelleri ve resimle-
ri. amfıle-i: ağaçlıklan ve tarlalarile.
sulan ve elektriklerile köv hayatının
icablan ihmal edilmiyerek yapılmış
örnek duraklar \e ocaklar...
Köy Enstitüleri'nden çıkan köylü
çocuklanmızın memlekete nasıl canla
başla hizmet ettiklenni göstermek için
bir iki sayı vermek yeterlidir. 1938-
1939dersyılındaTürkiyeilkokullann-
da 8J1532 öğrenci vardı. Bunun 500
bine yakını şehirlerde, ancak geri kala-
nı köylerde idi. 0>sa bugün şehirlerde
560.148, köylerde 1.221.740 öğrenci
vardır. Bunu. halen çalışmakta olan
16.290 Köy Enstitülü öğretmenimize
borçluyuz. Bunu söylemekle. kalan
17.000 öğretmenimizin hizmetlerini
küçültmek istemediğim meydandadır.
Fakat onlar da takdir ederler ki. ensti-
tülü arkadaşlan olmasaydı bu yüksek
başanya daha yıllarca ermek bizim
için mümkün olmazdı.
Bu bayram gününde fânilerde mu-
kadder saadetlerin en büvüğünü
duyarak bu uğurda yürekten çalışan
ve çalışmış olan. temiz. vatansever,
ulusuna bağlı Türk çocuklannı min-
netle, sevgiyle andım...
ARADA BİR
BINGÖL Gazi Üniversitesi
Ek Öğretim Görevlisi
Sosyal Demokrasi ve Oin
Türk toplumu bir ulustur. Çoğunluğu Müslüman olan
bir ulustur. Laik Türkiye Cumhuriyeti, dünya devletleri
arasında Müslüman bir ülke olarak da anılmaktadır. La-
ik, demokratik ve Müslüman. Bu durumda, Türk toplu-
munun kültürel dokusuna kuşbakışı bakıldığında, laiklik
kültürümüzün bir öğesidir. Demokrasi de bir başka öğe-
si. Ancak din, yüzde doksan dokuzu Müslüman olan
Türk ulusunun kültür öğeleri içinde önemli bir yer tutar.
Ve dinin, insan düşüncesini ve davranışlarını etkilediği
için yaşamın kültür alanlarına dolaylı ya da dolaysız et-
kisi de söz konusudur. Ve toplumbilimsel bir gerçeklik
olarak da karşımıza çıkar. Laiklik ve demokrasi, tarihten
gerekli dersleri çıkarmasını bilen Türk ulusu için vazge-
çilmez değerlerdir. Çağdaş hukukun benimsenmesi;
eşitlik, demokratik düzen ve cemaatin yerine utusal duy-
guların gelışmesi için önemli bir yaşam biçimidir. Bu
aydınlık açıdan bakınca islam dininin amacı da gayet
açıktır: İnsanları ahlak açısından belli bir olgunluğa eriş-
tirmek; toplumda barış, sevgi, dostluk, kardeşlik duygu-
larının güçlenmesini sağlamak; emeğe saygı, huzur ve
güveni geliştirmektir, gericiliğe kapalıdır.
Bilinmelidir ki islam dini gerçek anlamda sürekli bili-
mi desteklemiştir. Çağın gereklerine uygun yeni toplum-
sal ilkelerin yaşama geçirilmesine olanak vermiştir.
Müslümanlığı onaylamış Türk ulusu, "şer'i" yasaların
yanında her zaman törelerine dayalı laik hukuktan da
yararlanmıştır. Gerek Türk toplumunun kültürel özünde,
gerekse Müslümanlığın özünde sürekli ilerlemeye, tek-
niğe ve uygarlığa destek gücü vardır. Bu durumda Ata-
türk ve laik-demokratik Türkiye Cumhuriyeti ilkeleri ile
Müslümanlık arasında bir çatışma yoktur. Çatışma, bil-
gisizliğin, becereksizliğin, bilinçsizliğin eseridir.
Laikliğin ve demokrasinin simgesi durumunda olan
sosyal demokrasi ve onu temsil eden partiler, kurum ve
kuruluşlar, halkın din olgusunda odaklaşan eğilimlerini
dikkatealmalı.gereksinmelerini giderecek önlemleride
geliştirmelidir. Çünkü Türk toplumunun ve dininin özüne
karşın tarih boyunca bağnaz sapmalar ve çıkar hesapla-
rı hak etmediği bir biçimde dini ve toplumu başka alan-
lara çekmeye çalışmış, zaman zaman da başarılı ol-
muştur. Gerek Cumhuriyet Türkiyesi'nin yaşam ilkeleri-
nin ve gerekse yüksek kültürel değerlerinin çıkarlara
alet edilmesi sonucu kavgaların ve savaşların olduğu
da bilinmektedir.
Türk kültürü büyük bir bileşimdir. Bu bileşimi oluştu-
ran parçalar üzerinde sosyal demokrasi tek tek durmalı
ve salt politika bilimi açısından kendisine ve topluma
bakmamalıdır. Toplum-kültür bilimsel bir yaklaşım ve
gerçekler üzerinde korkusuzca ve acımasızca yapılacak
özeleştirıler aslında bu öğretiyi halka her zamankinden
daha çok yaklaştıracak ve uzlaştıracaktır.
Türk toplumunun özü, adı konmasa da, hangi yönden
irdelenirse irdelensin, bireysel-toplumsal değerler açı-
sından zaten sosyal demokrattır. Bu ince nokta gözden
kaçırılmazsa; din kültürünün ulusal yapımızı sosyal de-
mokrasinin ilkeleri doğrultusunda daha çok güçlendire-
ceği gerçeği ile karşılaşmaktayız. Dışlayıcı değil, kavra-
yıcı önlemler ivedilikle yaşama geçirilmelidir. Tersi du-
rumda; yasal olmayan örgütlerin, dini, din kültürü çer-
çevesinde odaklaşan halkı yönlendirmeleri ülkeye an-
cak zarar verir ve huzursuzluk getirir.
Dinin yaşama yönelik kurallarından, çağdaşlaşmaya,
gelişmeye, kalkmmaya katkı sağlayıcı önlemlerin, Ata-
türk ilkelerini ve özellikle laikliği de zedelemeden alı-
nması ve geliştirilmesiyle, din gibi büyük bir değerin bir-
lik ve beraberliğimizi, demokrasimizi ve her şeyden
önemlisi, ulus olarak toplumsal erdemlerimizi daha da
güçlendireceğinden kaygı duyulmamalıdır.
Ve bu konuda geliştirilecek gerçekçi yöntemlerle ba-
şarıyı güven içinde hazırlama işi de, ancak sosyal de-
mokrasinin en önemli görevlerinden biri olmaltdır.
TARTIŞMA
Yerel seçimlerden öğrendiğimiz
B
ize özgü
demokrasimizin
bir yansıması
olan yerel
seçimleri
yaşadık. Her
şeyden önce halkımızın teröre
karşı olduğunu gördük. Doğu
ve Güneydoğu Anadolu
bölgesinde yaşayan halkımız da
teröre karşıdır. SHP'yeoy
verilmeyen bölgenin halkı, bu
partimizin yöneticilerinin
suraüna ağır bir tokat
ındirmiştir. Sen nasıl olurda
benim evlatlanmı katleden.
benim hayatımı zehir eden
PKK ve onun lideri ile işbirliği
içerisinde olduklan iddiası ile
ve idam istemi ile yargılanan ve
tutuklanan DEP lilerin
dokunulmazhklannın
kaldınlmasına karşı çıkarsın,
demek istemektedir.
Ancak halkımız da gerçekte
SHP">eo> vermeyen sosyal
demokratlanmız da hata
etmişlerdirkanısındayım.
Kendi bindikleri dalı
kesmişlerdir. Birarkadaşım,
DEP'lilen korudulardiyerek
kızmış. İzmır'de Ecevit'e oy
verdiğini söv lediler. Ne oldu
sonuç. onuhiçdüşünemi>or.
Ben de ona, İzmir"de Ecev it'e
verilen yüz binin üzerinde oyun
hepsi çöpe gıtmedi mi RP"nin
ekmeğine yağ sürmediniz mi
hiç mi ilerisini göremiyorsunuz
dedim.
Gelelim şu merkez sağ partiler
denenlere: ANAP'ın da
D YFnin de RPden farkı
yoktur.ANAP\eDYP RPvo
geçiş için basamaktır. AN AP
da DYPdeeski Demokrat
Parti de Adalet Partisi de
RP'ninveşerdiği.boş attığı
yerlerdir. Harpokulİanna
imamlan almak isteyenler
ANAPve DYPmılletvekillen
değil midır? Bugün hâlâ her ay
ortalama 5 imam hatip lisesinin
açıldığı bu ülkede, liselere
mescit açılması için genelge
yayımlayan Milli Eğitim
Bakanı. "Ben başörrülüleri
se>erün"diven Başbakan
D\P"li değil midir? AN APın
kurucusuOzal. RPkökenli
değil midir? Al birini vur
ötekine. Aslında RPdebir
basamaktır. En üst basamakta
şeriat vardır. Bizdesüratle
basamaklan tırmanıyoruz.
Tırmanmaya engel olmak
isteyen gerçek Alatürkçülerin
deEcevit. Baykal.SHP
içerisinde şüva kafası calışan
bazı yöneticilerin çabalan ile
ellenninayaklannın
tutulduğunu görüyoruz.
SHP yöneticileri hata yaptıkça
halk da neyapacağını
bilemiyor. İSKİ olayını üzenne
alan SHP'ye halk neyapsın?
İstanbul Belediye Başkan adayı
olarak gösterilen Sayın
Livaneli'ye bakın. Çıkmış
SHP"liyim. demeye, korkuvor
v e SH P falan dinlemem, diyor.
SHP il başkanına rest çekiyor.
Sa> ın Livaneli size kimler oy
vermedi. biliyor musunuz?
SHP'liler. Size tavsiyem. alın
gitannızı. gidın SHFden..
Bugün İzmir"de Sayın Yüksel
Çakmur hiç üzülmesin. Aldığı
o> un tamamı şahsınadır:
SHP'ye değil! îzmır'de gelmiş
geçmişen başanlı belediye
başkanı idi. SHP'de bilmem
kimler hâlâ çıkıp bilgiçlik
taslamasınlar. Hepiniz
traşansızsınii. Suçu
başkalannın üzerine
atamazsınız. Çekilin SHP'nin
önünden. Size tavsiyem odur.
M.Selim Okçay
Avukat, Emekîi Asker
PENCERE
Inanılntaz; Ama,
Ya Gercekse?Inanamadım; ama, gazete yazıyor, Çiller Amerika'da
demiş ki:
-İslam ülkeleri için iki ?/A var. Ya Türk modelı ya da
köktendincilik Biz Türk mo^
lının
başarısı ıçın çalışıyo-
ruz. Bu da ekonominin iyiys gitmesiyle olur. Eğer Tür-
kiye ye köktendincilik (şerflt) gelırse, en başta sızın
hesaplarınız bozulur..." (Hü'riyet, 16.4.1994).
Çiller kime demiş bunları'
Clinton a
Daha neler demiş?..
"Bize destek olmazsanız. Türkiye'ye şenatgelır...
Demiş mi, dememiş mi?..
Ben başkasının yalancısıym: bizim Başbakan, ABD
Cumhurbaşkanı'na:
"RP yükseldi" demiş, "Bunlar geri dönmesi mümkün
tepki oylarıdır. Ama oncelikle 1996'ya kadar bizim eko-
nomiyi düzlüğe çıkarmamız gerekiyor. Eğer Türkiye
ekonomik pakette gereken başarıyı elde edemez ve
köktendincilik (şeriat) gelirse önce sizin hesaplannız al-
tüstolur..." - .
Çiller bunları demiş mi?
Dememiş mi?..
Clinton dinlemiş, yanıtlamış:
"Çektiğinizzorlukları biliyorum, ama bizim devlet ola-
rak yapabileceğimiz bir şey yok; IMF ile anlaşın!.." (Hür-
riyet, 16.4.1994).
Ne demek bu?.
Argo deyişle "Clinton, ÇHIer'in dediklerini yeme-
miş...'
Yer mi!..
'Çocuksu şantajları' yutar mı?..
•
Şimdi aldı beni bir dıişünce...
Durum 'ciddi!..'
Çiller bir yabancı devlet başkanıyla böyle konuşuyor-
sa, ne dediğini bilmiyor ve sapı samandan ayıramıyor
demektir; her şeyden önce yakışıksız bir yaklaşım:
"Banapara vermezsen, Türkiye'ye şeriat gelir."
Gelirmi?..
ABD'nin şeriatla bir alışverişi yok!.. Şeriat, iran'daki
gibi Amerika'ya karşıt bir köktendinciliğe dönüşürse, bir
başka durum var; Suudi Arabistan'daki gibi Amerikan
güdümünde ehlileştirilirse, gel keyfim gel!.. Ancak Tür-
kiye nin Başbakanı ABD'de "Bize para vermezseniz
Türkiye ye köktendincilik gelir" diye konuştuysa, hele
Refah Partisi'ni gündeme sokup bir tür şantajla para is-
tediyse, durum 'ciddi'd\r; hiçbir ölçüye sığamayacak bir
tutumdur.
Türkiye'nin iç işlerini pazarlık masasında Amerikan
Doları'na dönüştürmek isteyen bir Başbakanımız mı
var?..
Çiller ne diyor
'Sana para ver, yoksa Erbakan iktidara gelir."
inanılmazbirtutum...
Türkiye'nin hangi rejimle yönetileceği bizim iç işimiz-
dir; bunu masaya koyup Amerika'dan para istediyse,
Çiller in Meclis'te hesap vermesi gerekiyor.
•
Ancak yine Hürriyet'te aynı haberin içinde "Çiller,
Clinton la ozel görüşmesi hakkında çevresine herhangi
bir bilgi sızdırmadı" diye yazıyor...
Bilgi sızdırmadıysa gazete haberi nereden aldı? Ame-
rikan tarafından mı?. Bu kadar ayrıntılı ve uzun haberin
bir kaynağı olmalı...
Eğer Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı, ülkedeki bir si-
yasal partiyi ABD Cumhurbaşkanı'ndan para istemek
MArkası ö.sayfada
DÖVİZE ENDEKSLİ
KONUT KREDİSİ KULLANANLARA
CAĞRI
18 Nisan 1994, Pazartesi, Mecidiyeköy Kültür
Merkezi'nde (Kat Otoparkının üstü) Saat 14.00-
18.00 arasında TÜKETİCİYİ KORUMA
DERNEĞİ'nin katkılarıyla Bankatemsilcilerinin
dekatılacağıbirtoplantıdüzenlenmiştir.
Katılımlarınızı bekliyoruz.
1986 YILI VE 36/10911 SAYIU BAKANLAR KURULU KARARINA GÖRE SİGARA SAĞUĞA ZARARLIDIR.