Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 17NİSAN1994PAZAR
12 DIZIYAZI
t.
Demokrasi hepimize gerekli
n
-M. Vf/a/ı Partisinereden gelip, nereyegidiyor? Birçok
insanın kafasım bu soru kurcahyor. Sistem dışı projeleriyle,
insanlarm yaşamım toptan değıştirecek dünya görüşleriyle
RP, neyin ürünüdür, nasıl doğmııştur ve bundan sonra nereye
gidebilir?
Otuz yıl önce İstanbul Teknik Üniversitesi 'nde öğretim üyesi
olar. Profesör Necmettin Erbakan, kimselerin pek
tanımadığı sessiz sedasız bir akademisyendi. 12yılmı
A lmanya 'da geçirmisti.
1960 'lı yıllann sonuna doğru Erbakan ismi birden ön plana
çıkiı. Ortabüyüklüktekibir motorfabrikasımn ortağı ve
genelmüdürü iken Odalar Birliği'nin genel sekreterliğine
seçiidi. Seçiliş o seçiliş, oyıllann başbakanı, AP Genel
Başkanı Süleyman Dcmirel. bu eski okularkadaşım ne yapıp
edip Odalar Birliği'nden uzaklastırmak isıivordu. Demirel,
Erbakan aAP nin kapılarmı da kapatmıstı.
İşte Erbakan 'ın siyasete adım atışımn öyküsü böyle başladı.
1970. Milli Nizam Partisi'nin kurulduğu vıl. Aradan
neredeyse çeyrek asırgeçmisti. 24 yıl içinde Türkiye, inişli
çıkışlı, bolaskeridarbeli, bolyasakhyıllaryaşadı. Erbakan
da bu gel'ısmekrden nasibini aldı, kurduğu ikiparti kapatıldı.
RP, Erbakan ın üçüncü doğuşu.
27 Mart 1994yerel seçimlerinde RP'nin oylarımn yüzde
20'lereyaklaşması ve İstanbul ve Ankaragibi Türkiye'ninen
önemli iki kentinin yerel yönetiminin RP 'yegeçmesi bütün
dikkatlerin buparti üzerinde yoğımlaşmasına neden oldu.
RP, kamuoyu açısmdan kapalı kutu. Buparti içinde neler
olur, neler biter; kim ne roloynar. pek bilinmez. Türkiye 'nin
fslam coğrafyası öyle dışarıdan görüldüğügibi bir bütün
değildir. Tarikatlar,marjinal'radikalgruplar.yerel
farklılıklanyla Türkiye 'de İslamalık, bir çeşitliliğe sahip.
Geçtiğimiz hafta, üç büyük şehirdeki Bosna mitingleri.
kamuoyunda cıddi kaygılar yarattı. Ankara 'da
molotofkok teyleriyleyakalanan bazı İslamcı gruplar bu
silahları Bosna 'da kuİlananıayacaklarına göre ne yapmak
istiyorlardı? Hedefleri neydi?
Tanı bu sorulargündemde iken Erbakan 'ıngösterileri
destekleyen açıklamaları ve "kanladagetiriz" türünden
sözleri, bu gelLşmelerin üzerine tu: biber ekti. Kendisi
de askeri darbelerin hışmına uğramıs bir parti liderinin.
ülkede gerginliği ve endişeleri arttıran tulumu "Refah Partisi
nereye gidiyor " sorusunu gündeme getirdi.
Refah içinde bir kesim ise son dönemlerde keskinleşen
kamplaşınayadikkat çekip gerginliğiazaltıcı bir çizgi
izlenmesini savunuyordu. RP yönetimi departi içindeki
ılımldarla radikaller arasında bir dengekunnaya çalısıyor
ülke içindegerginliği arttırıcı bir görüntü vermek
istemiyordu.
Türkiye 'nin ciddi bir ekonomik kriz içinde butunduğu
koşullarda iç gerilimi arttırmayayönelik bövle bir çıkışın
ardmdaki amaç neydi? Erbakan. bu seçimlerde kendisini
destekleyen radikal muhafazakar güçlere mesaj mı vermek
istiyordü'
Türkiye, özellikle ekonomik kriz nedeniyle çok önemli
açmazlar içinde. t'lkedekiyasamı daha da zorlaştıracağı
anlasılan tablo, şiddet ve içgerilim için maddi bir lemei
yaralıyor. Ozllikle sehir yoksullarınm dinci siyasi akımlara
yönelmesi bu gerilim ortamında tablovu daha da karartıvor.
Herkesin dikkat ve uyanıklık göstermesi. gerilimi
körüklemekten kaçınması gereken bir dönemden geçivoruz.
RP nin de bu dikkati göstermesi en azından kendi geleceği
açısmdan çok gerekli.
RP 'nin tarihini ve geleceğmi irdelerken bupartinin içindeki
kanalları. yıllar içinde oluşan değişimci eğilimleri
sapıamaya gayret ettik. Bu siyasi harekeıin ilklerinden
Süleyman Arif Emre'den.30yıllık tarihinövküsünüdinledik.
Nakşıbendı Şeyhi Mehmet Zahid Kotku'nun partinin
kuruluşunda oynadığı roiü açıklığu kavııştıırmaya çalıştık.
Partinin Genel Baskan Yardımcısı ve değisim projelerinin
öncüsü BahriZengin, loplumsal uzlaşma programlarının
parti içinde nasıl tarıısıldığmı anlatıı.
İslameı kesimin tanmmıs avdmlarmdan A li Bulaç, RP'nin
yükselis nedenlerini yorumlamadı ve İslamcı akımların
toplumsal özelliklerini tahliletti. RP. yüzde 20 'lik oy
oramyla, ülkemizdebir eğilimi temsilediyor. Bupartinin,
izleyeceği strateji ve bu strateji sonucu ortaya çıkacak siyasi
tablo, ülkemizin nereye doğruyöneleceğikonusımda ciddi
etkiler yapacak. Tabii en çok da İslamcı akımların ve RP nin
geleceğinibelirleyecek. İslamcı siyasi akımların,
kendilerinden farklı bir dünyayı veyasam biçimini
savunanlarla barış içindeyaşayabilecek bir tutum içine
girmeleri, öncelikle kendi çıkarlarınadır. Gerilim kimsenin
yararına olmayacaktır. Yaşanan zorluklar ancak barış ve
hoşgörii ortamında aşılabilir. Demokrasi hepimize gerekli.
Erbakan'ın ilk önemli çıkışı 1967'de
Odalar Birliği Genel Sekreterliğine
seçilmesiyle oldu ve o günden bu yana
Erbakan'ın dayandığı ana temel hiç
değişmedi. O, hep büyük şehirlerin, büyük
sermaye çevrelerinin hegemonyası altındaki
esnafa dayandı. Onlann tutucu ideolojisiyle
paralellik gösterdi, hep taşralı oldu.
Erbakan sahnede
J. Vefah Partisi, İslamcı
siyasi akımın legal alandaki
üçüncü partisi. Bu akımın
siyasi arenaya ilk çıkışı 1970
yılıdır. Erbakan'ın genel
başkanlığında 1970 yılında
siyasi yaşama atılan Milli
Nizam Partisi'nin (MNP)
kuruluşundan bugüne kadar
etkin yöneticılık görev len
üstlenen Süleyman Arif Emre,
30 yıl önce başladıklan yolculu-
ğun ilk günlerini şöyle anlatı-
yor:
"Milli Nizam Partisi'nin ku-
nıluşuna biz 1966 yılında niyet
ettik. Ben o zaman Veni Türkiye
Partisi (YTP) Adıyaman Mil-
letvekili küm. Hasan Aksay.
Adalet Partisi(AP) Adana Mil-
letvekili idi. Bir de Fehmi Cu-
malıoğlu vardı. Beüi başlı isim-
ler bunlardı."
Erbakan'ın çıkışı
"1970 yılına kadar bekleme-
mizin nedeni AP içindeki arka-
daşlardı. Bize, Gelin AP\i ele
geçirdım' diyorlardı. Bu arka-
daşlar, Necmettin Erbakan'ı
Kon> a'dan AP aday ı v apmak is-
tediler. Böy lece orada bir köprü-
başı elde edeceklerini samyor-
lardı. Erbakan Hoca da o zamana
kadar hiç siyasete girmemişti.
AP'deki arkadaşlar onu bu par-
tiye girmeye ikna ettiler. Ama
Süleyman Demirel buna izin
vermedi. Hemen vetoya uğradı.
tşin nereye varacağuıı başlan-
gıçta adamlar hissettiler ve veto
ettiler.
Bu sırada 1969 seçimleri geldi
çattı. AP vetosu üzerine Nec-
mettin Hoca, Bağımsızlar Hare-
keti adı altında bir grup örgütle-
di. Her ilden bi/im gibi düşünen-
leri bağunsız ada> olarak gös-
terdi. Bağımsızlık hareketine
katılanlardan sadece Hoca,
Kony a'dan millervekili seçilebil-
di.""
Odalar Birliğrnde
başlayan kavga
Zamanın Başbakanı AP lide-
ri Süleyman Demirel'le Nec-
mettin Erbakan arasındaki
kavga. Odalar Birliği'nde baş-
lamıştı. Profesör Necmettin Er-
bakan. İstanbul Teknik Üni-
versitesi'nde öğretim üyesi iken
orta büyüklüktekı Gümüş Mo-
tor Fabrikası'na ortak oldu ve
bu fabrikanın genel müdürlü-
ğünü üstlendi.
Erbakan artık işadamıydı.
Bunun sonucu olarak Türkiye
Odalar Birliği'nde çalışmaya
başladı. 1966 yılında Odalar
Birliği'nin Sanayı Dairesi Baş-
kanlığYna seçiidi. Bir yıl sonra
yapılan seçimlerde ise Odalar
Birliği'nin genel sekreteri oldu.
Bu dönem Türkiye'nin hızlı
büyüme yıllandır. Hızlı büyü-
me. bir yandan Batı ile işbirliği
eden büyük sermayenin daha
da gelişmesini sağlarken Ana-
dolu'daki geleneksel küçük sa-
dönemdeki tutumunu şöyle dile
getirir: "Ekonomik mekaniznta
büyük kent tüccarlarından yana
işlemekte, Anadolu tüccarı ken-
dilerini üvey evlat olarak bil-
mektedir. İthalat kotalarından
aslan pa> ı üç dört kentin tüccarı-
na aynlmaktadır. Anadolu ban-
kalarında toplanan mevduatı,
Anadolu halkı yatırmakta, ama
bu para kredi şeklinde büyük
kent tüccarına lerilmektedir.
Odalar Birliği tümüyle kompra-
dor-mason bir azınlığın >asıtası
halinde çaltşmaktadır. Koca teş-
kilat komprador ticarct ve sana-
yinin kontrolü altındadır. O hal-
Süleyman Arif Emre, MNP'yi kurmak için 1966 yılında niyet-
lendiklerini, ancak AP içindeki bazı arkadaşlanmn 'AP'yi ele
geçirelim' önerisi üzerine 1970'e kadar beklediklerini belirtiyor.
nayi ve ticaret. büyüklere ba-
ğımlı hale geliyordu. Bu küçük
ve büyük iş çevreleri arasındaki
çehşmeleri keskinleştirdi. Gele-
neksel ticaret ve sanayi sahiple-
ri. konumlan gereği tutucu bir
davranış içine girdiler.
Erbakan da sermaye yapısı
nedeniyle Anadolu'nun küçük
ve orta ölçekteki sanayicileri
ve tüccarlanyla kader birliği et-
ti. Bu kesimlerin büyük işçevre-
leriyle olan çatışmalannda ta-
raf tuttu. Büyük şehirlerde hızla
büyüyen sermayeye karşı siyasi
tavır aldı.
"Milli Görüş" tezlerinı de bu
dönemde geliştirdi. Erbakan o
de önce idare beyerine girelim ve
Odalar Birüği'ni Anadolu tüc-
car ve sanayicisinin de hizmetine
yarar bir hale getirelim dedik."
Milli Nizam Partisi'ne gidişin
taşlan böyle döşendi. Aslında
Necmettin Erbakan'ın ekono-
mik alandaki tutumu. ideoloji-
siyle de bütünlük gösteriyordu.
Necmettin Erbakan. Nakşi-
bendi Şeyhi İskender Paşa Ca-
mii imarru Mehmet Zahid Kot-
ku'nun müridiydı.
Osmanlıcıydı. Abdühamit-
çiydi ve 1960'larda hızla deği-
şen Türkiye'nin değişmesinden
geleneksel yapılan nedeniyle
çöküntüye uğrayan \e bunalı-
ma düşen taşra esnafının tutucu
fıkirlerini dile getiriyordu. 30 yıl
içinde Erbakan'ın dayandığı
ana temel hiç değişmedi. O, hep
bü>ük şehirlerin, büyük serma-
ye çevrelerinin hegemonyası al-
tındaki esnafa dayandı. Onla-
nn tutucu ideolojisiyle paralel-
lik gösterdi. O hep taşrab oldu.
Hızlı şehirleşmenin sonucunda.
büyük şehirlerin taşralılan da
Erbakan'ın doğal desteği haline
geldi.
MNP'ye giden yol
Süleyman Anf Emre. Erba-
kanı yeni bir parti projesine ik-
na etmekte başlangıçta güçlük
çektiklerini anlatır. Erbakan,
Odalar Birliği'ndeki mücadele-
yı sürdürmek ister. 1%9 yılında
Odalar Birliği Başkanhğı'na
aday olur.
Ancak. Süleyman Demirel,
onu Odalar Birliği'nin başında
kesinlikle görmek istemiyordu.
Taşralı bir tarikat mensubunun
ekonomik ihüyaçlanvla Demi-
rel'in davandığı büyük şehirle-
nn burjuvazisinin ihtiyaç-
lannın uzlaşması mümkün de-
ğildi. Odalar Birliği seçimlerini
bir kongre ile kazandığını ilan
eden Erbakan'ı Demirel dinle-
mez ve aldığı önlemlerle onu
Odalar Birliği'nden kapı dışan
eder.
Süleyman Arif Emre, Erba-
kan'ın Odalar Birliği'nden
umudunu kesmesinden mem-
nunolmuştur:
"Necmettin Hoca'yı Odalar
Birliği'nden tanımıştık. Anadolu
insanının haklarının yendiğini,
bunların sa>unulması gerektiği-
ni söyledi; o zamanın Demirel
hükümetiyle bir mücadeleye gi-
rişti. Batı insanının kafa yapısını
da Almanya'da 13 sene kaldığı
için biliyordu. Profesör titri var.
Güzel konuşan bir insan. İlk
önce ben Odalar Birliği Genel
Sekreteri iken Erbakan Hoca'-
y a teklif etmiştim. Ama o, o za-
man Odalar Birliği'ndeki müca-
deleje çok önem veriyordu.
Odalar Birliği'nde Demirel'-
in yerli tüccarlar lchine her kara-
ra karşı çıkması üzerine siyasi
bir partiye yönelmenin gereğini
kabul erti. Odalar Birliği Başka-
nı seçilmesi de engellenince, iyice
ikna oldu."
Yarın: 12 Mart
gellyor, Erbakan
yurtdısına cıkıyor
MNP içinNakşibendişeyhindenizinalınıyorProfesör Necmettin Er-
bakan'ın Milli Nizam Par-
tisi'nin kuruluşuna katı-
lması nasıl oldu? Bu konu-
da çok çeşitli iddialar var.
Bu çevreyi yakından tanı-
yanlann iddiasma göre:
İstanbul'daki İskender
Paşa Camii imamı Şeyh
Mehmet Zahit Kotku.
Nakşibendi tarikaünın
Türkiye'deki en önemli li-
deridir.
Birçok İslamcı genç.
üniversite öğrencisi. şey-
hin mürididir. Gördüğü
eğitim ve verdiği vaazlarla
çevresinde önemli bir oku-
muş toplululuğu bulunan
şeyhin müritlerinden birisi
de üniversite yıllanndan
beri Kotku'yu rehber ola-
rak kabullenen Profesör
Necmettin Erbakan'dır.
Necmettin Erbakan'ın
Milli Nizam Partisi'ni kur-
masını Şeyh Zahit Kotku
tavsiye etmiştir. Şeyhe
göre diğer sağa partileri
desteklemenin artık bir
anlamı yoktur. Milli Nizam Partisi'nin ilk genel başkanı Necmettin Erbakan, Nakşibendi Şeyhi Mehmet Zahid
Siyasi İslamın, saf haliy- Kotku'nun müridiydi. Osmanlıcıydı, Abdühamitçiydi ve değişen Türkiye'de, geleneksel yapılan
le ortaya çıkmasının za- nedeniyle çöküntüye uğrayan ve bunalıma düşen taşra esnafının tutucu fıkirlerini dile getiriyordu.
manı gelmiştir. Profesör
Erbakan da gençliğinden beri Şeyh'in
yakın öğrencilerindendir. Odalar Bir-
liği'nde yapuğı çıkışla puan toplamış-
tır. Şeyh bunun üzerine Erbakan'ı
çağınr ve bir görev olarak partiyi kur-
ması talimatını verir.
Partide tarikat hiyerarşisi
Yine bu çevrelerin iddiasına göre:
Parti örgütlenmesi tarikai örgüt-
lenmesine uygun bir şekilde gelişir.
Parti içindeki hiyerarşî. tarikat için-
deki hiyerarşiye uygun şekilde kuru-
iur.
Bu yüzden aradan otuz yıl geçme-
sine rağmen partinin ana yönetici
kadrosu hiç değişmemiş. parti içinde
ciddi birmuhalefetgelişememiştir. Bu
işleyiş Şeyh Kotku'nun 1980 yıb so-
nundaki ölümüne kadar böyle gitmiş-
tir.
MNP'nin kuruculanndan Süley-
man Arif Emre. bu yorumlara katıl-
madığını belirtiyor. Parti kurmaya
kendilerinin Zahit Kotku'dan bağım-
sız olarak karar verdiklerini söylüyor.
Ancak parti kurulmadan önce Erba-
kan'la birlikte Şeyh Mehmet Zahid
Kotku'ya gittiklerini ve onun iznini
aldıklannı kabul ediyor:
"Şeyh Zahid Kotku, büyük bir alim.
Etrafında onun Uminden yararlanan
elit bir zümre var. Bunlardan bir tanesi
Necmettin Bey. Gençliğinden beri şey-
hin y akınlanndan.Bö) le ciddi bir hare-
kete böyle bir insan girerse en yakın
arkadaşlarından \e hürmet ettiği, sö-
zünden fikirlerinden yararlandıgı kim-
selere elbette ki danışır.
Yoksa Mehmet Zahit Kotku Efendi
böyle bir hareket yapın dememiştir.
Biz o hareketi yapmadan önce, hatta
Necmettin Hoca'yla tanışmadan önce
karar \ermişizdir. Bir gnıp oluşturmu-
şuzdur. Bu grup önce kimi lider yapa-
lım demiştir. önce rahmetli Samsun
Senatörii Ali Fuat Başgü'i bulmuşuz-
dur; razı etmişizdir. O vefat ettikten
sonra rahmetli Trabzon AP Milletve-
kiü Profesör Osman Turan'ı razı etmi-
şizdir. Onun da yavaş davrandığını
görünce Erbakan Hoca'ya başvıır-
duk."
Kotku'dan izin isteniyor
Süleyman Arif Emre, Şeyh Zahit
Kotku'ya ise izin almak için gidişleri-
ni şöyle anlatıyor:
"Ben, Mehmet Zahit
Efendi'yi tanımıyordum.
Ancak Necmettin Bej Bu
harekete girmek için izin
isteyeceğim. Kendisine
(Şeyh Kotku'dan söz edi-
yor) fıkirlerimi açtım.
muvafık dedi: ama. daha
aynntılı olarak bu mesele-
yi konuşmak için bana
yardımcı olur musunuz"
dedi. Beraber gitmeyi tek-
lif etti. Hasan Aksay ve
ikimizi götürdü. O arada
Mehmet Zahit Efendi biz-
leri dinledi. Dedi ki Ab-
dulhamit idaresinden
sonra bu milletin iradesi-
ne masonlarel koymuştur
ve hala onlann inisiyati-
findedir. Bunu düzeltmek
laamdır.
Onun için böyle bir ha-
rekete başlamanızda ben
herhangi bir mahzur gör-
müyorum.' Bu şekilde bir
muvafakat alınmıştır.
Yoksa o muharrik, itici
güç olmamıştır."
Süleyman Arif Emre,
partinin kuruluşunda
yalnızca Nakşibendilerin
bulunmadığı konusunda
ısrar ederken başka tari-
katlardan da kuruluş sürecine katı-
lmalar olduğuna dikkat çekiyor:
"Memlekette birtakım İslami gö-
rüşler ekoller var. Mesela Ahmet
Tevfık Paksu, AP'den Maraş Sena-
törii olmuştu. (Said Nursi taraftarı
olarak bilinir.) Kuruluş hareketine
onu da davet etmiştik.
O da Milli Nizam'ın kuruculan
arasındadır. Belki o da hürmet ettiği
bazı kimselerden izin almıştır, istişa-
re etmiştir."
Nakşibendi Şeyhi Zahit Koktu.
MNP'nin kurulmasını bizzat ör-
gütledi mi, yoksa izin mi verdi; çok
önemli değil. Sonunda MNP'nin
kuruluşunda önemli bir etkisi bu-
lunduğunu bu partiyi kuranlar doğ-
ruluyor.
MehmetZahid
Kotku kimdir?
Türkiye 'nin en etkiü ve tgnmmtş
Nakşibendi Şerhiolan Mehmet
Zahid Kotku, 1897'de Bursaâa
doğdu ve Kasmt 1980 'de
İstanbul'da öldü.
O sırada yönelimde inâunan
Milli Güvenlik Konseyi'nm
izniyle, Süleymaniye Camisi'nm
avhtsuna gömiildü,
Amlarında Erbakan'm da
bıthmduğu birçok İslama
siyaset ve bihm adamı, Şeyk
Mehnet Zahid Kotku 'nım
yamndayeûştüer.
Kotku.gençliğinde kasaba ve
köylerde imam-hatiplik yapü.
Şeyhi, Kazanlı Abdülaziz-
Bekkine'nin ölümû üzerine,
tekkenin başma gepnek
atttacıyla 19S2yıhnda
İstanbul'ataşındt.
1958 'de, Öiiinceye kadar
çultşacağı Fatih iskender Paşa
Camii imamhğma atandı.
Nakşibendi Şevhi Mehmet
Zahid Kotku. İskender Paşa
Camii imamı olarak, ülke
çaptnda ün yaptt.
ANKARA NOTLARI
MUSTAFA EOIEKÇİ
Köy Enstitüleri Vakfı...
Türkiye'de Köy Enstitüleri'nin kurucularından ismail Hakkı
Tonguç, 1894 yılında, bugünkü Bulgaristan sınırları içindeki
Oobruca'da, Silistre ilinin Totrakan sancağının Tataratmaca
Köyü'nde doğmuş. Oğlu, Dr. Engin Tonguç, "Umut yo/u"adlı
yapıtında böyle anlatıyor. Bulgarlar Tataratmaca adını değiş-
tirmişler, şimdi Kubadin olmuş. Köy Enstitülü bir öğretmenin
yolu Bulgaristan'a düşmuş; öğretmen Tonguç'un doğduğu kö-
yü arayıp bulmuş Köyün okuluna gidince ne görsün; okul,
Tonguç'un resimleriyle süslenmiş; şu yazı yazılmış:
"Türk Eğitimcisi Tonguç, bu köyde doğdu."
Türkiye'deyse Tonguç'un bir anıtı bile yok. Batıkent'te adına
açılmış bir park var, bakımsızhktan mezbelelığe dönmüş du-
rumda. Kültür Bakanı Fikri Sağlar, Hasan Ali Yücel'in Hipod-
rom Alanı'na bir anıtını dikti, AbkJin Dino, Cahit Külebi'nin
anıtları ile birlikte, bu güzel birdavranıştı; kutluyorum. "Bravo
Fikri Sağlar" diyorum.
Köy Enstitülülerden bir kesim, "Köy Enstitüsü ve Çağdaş
Eğitim Vakfı" adıyla bir vakıf kurma çalışmasına girişti. ilerle-
yen çalışmalarla ilgili olarak şu mektubu aldınv
"Eğitim tarihindeki yeri ve önemi bilinen Köy Enstitüleri s'ts-
teminin gelecek kuşaklara aktarılabilmesı için bir vakıfkurma
aşamasındayız.
Vakıf senedinde belirtildiği üzere, Köy Enstitüleri'nden ka-
lan belgelerin toplanması, bu konuda eğitsel ve kültürel çalış-
maların yapılması birincıl amacımızdır. Koy Enstitüleri'nin,
Koy Enstitüsü dostlarının, çağdaş anlayışa sahıp olanların bu
girişimi destekleyeceğını bıliyoruz. Böyle bir girişim, yıllann
özlemiydi. Guven kaynağımız sizlersıniz.
Biz aşağıda aölan yazılı arkadaşlarca başlatılan KÖY ENS-
TİTÜSÜ VE ÇAĞDAŞ EĞİTİM VAKFI çalışmalan sürüyor. Ku-
ruluş aşamasında, katkıda bulunacak arkadaşlarımızı An-
kara'ya çağıracağız; bu arkadaşlar, vakfın kurucu üyelerı
olacaktır. isteriz ki, hiçbir arkadaşımız bu imecenin dışında
kalmasın. Sizden bu imeceye katılabılecek arkadaşlarımızın
ad ve adreslerini bize bildirmenızı beklemekteyız.
Vakfın kuruluşunun ilk imececilerı arasından Talip Apay-
dın, Mahmııt Makal, Prof. Dr. Yakup Kepenek adına vakıf
kuruluşunu gerçekleştırmek amacıyla:
' TC Ziraat Bankası Ankara Yenişebir Şubesi'nde 26810 nu-
maralı.
' Pamukbank Ankara Merkez Şubesi'nde 092 16 330 numa-
ralı hesaplar açılmıştır.
Kuruluşa katkınız için bu besaplardan birine uygun görece-
ğiniz miktarda para gondermenizı bekliyoruz.
Katkılannızı bekler, sevgiler, saygılar sunarız."
Bu çağrıda imzaları bulunanlar Dr Engin Tonguç, Mehmet
Başaran Talip Apaydın, Mahmut Makal, Dursun Kut, Prof. Dr.
Yakup Kepenek, Niyazi Ünsal, Ali Dündar, Ali Yılmaz, Ali An,
Osman Bolulu.
Haberleşme adresi de şöyle: Ali Dündar, Kumrulu Sk. 29/5,
06120 Kalaba-Ankara, Tel 0.312.314 4913.
Böyle bir çağrıyı, Köy Enstitüleri'nin kuruluş günü olan 17
Nisan günü yayımlamak istedim Bugün dil, din, cins, ırkgözet-
meksizin köylülerin, köylü çocuklarının eğitilmesi, topluma bi-
linçli olarak kazandırılmalan için 1940 yılında kurulan Köy
Enstitüleri'nin kuruluş yıldönümü. Türkiye halkına kutlu olsun!
iki gün önce, cuma sabahı erken saatte, TRT 1'de "Gün-
dem" izlencesinde, Köy Enstitülü yazarlarımızdan Mahmut
Makal konuştu. Köy Enstitüleri'ni, ilkelerini anlattı. Makal,
özetle ' Ataturk 'un direktifleriyle kurulmuşlardır, eğitim kursla-
rından başlayarak; teknısyeni Tonguç'tur. Türk buluşudur.
Pestalozzi gibi Avrupalı eğitmenlerin düşuncelerinden esin-
lenmişse de Tonguç, UNESCO da, tüm dünya da kabul etmiştir
ki, Köy Enstitüleri, çağdaş eğitim kurumlandır.." dedi.
Makal, şımdi uygulanan eğitim sistemindekı bozukluğu an-
latırken şöyle konuştu:
"Türkiye 'de yetmiş bin cami var; halbuki imam-batip okulla-
rında yarım milyon çocuk, bir o kadar da mezun çocuk var.
Bunlann yeteri kadannın bırakılması ve ötekilerin Köy Enstitü-
leri'ne yaklaşan çok amaçlı liseler haline getinlmesı uygun
olur.
Köy Enstitüleri 'nde, sizin burada yaptığınız gibi biz, tarlalar-
da, binalann dışında oturuyor, o gunler SattFaik'/n hikayeleri-
ni tartışıyorduk. Kitaplıklarımıza dolan o beyaz kaplı klasıkleri
okuyorduk. Koy Enstitüleri 'ni kapatmak için yola çıkanların ha-
zırladığı raporlarda o gunler, menfi şeyler gibi anlatılır. Fakat
Koy Enstitüleri'nin lehınedıranlattıklan, verdikleri raporlar. En
önemli ilkelerınden birısı. Köy Enstitüsü oğrencilerini okut-
maktı. Ben de Koy Enstitüleri nde okuduğuma gore, KöyEnsti-
tüleri'nde biz, demokratik eğitimi uyguladık. Cumartesi günle-
n bizim eğitim toplantılanmız olurdu demokratik eğitimin
sonucu olarak; biz yoneticilerimızı, oğretmenlerimizi eleştirir-
dik. Öyle eleştiri ki, aile olarak ıç içe, herkes o eleştirıden
memnunolur..."
Makal, sözlerinin sonunda da şunları söyledi:
"Türkiye'nin bugünkü eğitim ortamında, enflasyonu, ekono-
minin darboğazını eğer aşmak istiyorsak, insanımızı çok iyı
yetıştirmemız gerekır. Bunu birkaç gün önce yurdumuza ge-
len israil Dışişlerı Bakanı Simon Peres de belirttı, "Mutlaka
eğitim" dedi. Onun için diyorum kı, eğer bunu kazanacaksak,
Turk çocuklarının başına çağdaş eğitimin çelengini koymamız
gerekecekse, Köy Enstituleri'ne benzer eğitim kurumlarının
kurulması ya da mevcut kurumlann o eğitim sistemınden ya-
rarlandırılması yolunda eğitimimizin mutlaka çağdaşlaştırıl-
ması gerekir. Bun/ann adı Köy Enstitüsü olur veya olmaz, o
önemli değil. Önemli olan çocuklarımızın kurtarılmasıdır."
17 Nisan dolayısıyla, yurdun her yanında bugün bayram ya-
pılıyor. Toplantılar düzenleniyor Ankara'da TÜYAP Kitap
Fuan'nda da var İstanbul'da SHP, Kadıköyde Kültür ve Sanat
Merkezi'nde düzenliyor. Saat 14.00 teki açıkoturumu Sami Ka-
raören yönetiyor. Konuşmacılar Mahmut Yağmur, Süleyman
Üstün, Yılmaz Elmas, Salim Kara, Veli Dalak, Rifat Ural
BULMACA
SOLDAN SAĞA:
1/ Mora çalan kırmızı. 2/ 1
Üzünlü... Sürüldükten
sonra bir yıl dinlendirilen 2
tarla. 3/ Domuz yavru- 3
su... Tropikal bölgelerde
yetişen ve nişastaca zen- 4
gin yumru kökleri yiye- 5
cek olarak kullanılan
bitki. 4/ Cennet ile cehen- 6
nem arasında bulundu- 7
ğuna inanılan yer... Su. 5/
Sentetik poliyester ipli- 8
ğinden dokunmuş ku- g
maş. 6/ Kuzu sesi...
Üzüntülü düşünce durumu. .
Bankada hesabı olanlara gönderi-
len ödeme ya da çekme mektubu...
Mantarlarda şapkayı taşıyan sapa
verilen ad. 8/ Kumaşla astar arası-
na konularak giysinin dik durma-
sını sağlayan kolalı bez... Değerli
madenlerin anlık derecesi. 9/ Ze-
kâca geri olanlarda ve bazı bunak-
larda görülen, başkalannın hare-
ketlerini hemen ve aynen taklit
etme hastalığı.
YUKARIDAN AŞAĞIYA:
1/ Atı yönetmek için ağzına takılan demir araç... Yapraklan
çay gibi haşlanarak içilen bir Güney Amerika bitkisi. 2/ Telefon
sözü... Asma kütüğü. 3/ Kertenkele derisi... Uluslararası Çabş-
ma Örgütü'nün simgesi. 4/ Yoksullara yiyecek dağıtılan yer...
Bir renk. 5y Elçilik ya da konsolosluklarda çalışan koruma me-
muru. 6/ Uenme... Kadın giysisi, entari. 7/ İran'da tarihi bir
kent... Eskiden "pastoral" anlamında kullanılan sözcük. 8/ Ti-
yatro nıteliği taşıyan radyo ya da televizyon yayını... "Octavio -
- -": 1990 Nobel Edebiyat Ödülü'nü kazanan Meksikalı şair ve
yazar. 9/ Reçine... Çıplak, yoksun.