Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 2 16 NİSAN1994 CUMARTESI
Hastaların duyarsızlaşmış bağışıklıksistemlerininyeniden harekeîegeçirilmesi, milyonlarcakanserli için kurtuluşmüjdesisayılı
Cilt4canserinindeaşısı bulundu
K..anserli hücreye karşı etkisiz kalan direnç sisteminin tekrar harekete
geçirilmesi, yine kanserfi bir hücrenin "Dinitrophenyl" (DNP) ile
birleştirilerek tümörlü hücreye aşılanması ile gerçekleştirilebiliyor.
ücut, bir defa aşılanan hücreleri hasta olarak kabul edip harekete
geçtikten sonra, vücudun diğer bölgelerinde ortaya çıkabilecek yeni
tümörleri de yenebiliyor ve hastalar için umut kapısı açıyor.
Çeviri Servisi - Cilt kansennı
yenebılecek nitelıklere sahip bir
aşının bulunması ile hastalığa
yakalananlann yüzde 70'inın
kurtanlacağı lahmın edilıyor. Cilt
kanserirun en tehlıkelısi olarak
bılınen "Melanoma" geçen 10 yıllık
süre içensinde olağanüstü artış
göstermiştir. Londra'daki
Hammersmıth Hastanesi Kanser
Hastahklan Uzmanı Prof. Karol
Sikora, bulunan aşıdan çok olumlu
sonuçlar beklediklerini söyledi.
Yeni tümörler sorunu
San Francısco'da düzenlenen yıllık
Amerikan Kanser Araştırmalan
Organizasyonu'nda tanıtılan aşının,
Philadelphıa Ünıversıtesi
bünyesınde çalışan ve Thomas
Jefferson'ın başkanlığmda bazı
araştırmalar yapan bir grup uzman
tarafından bulunduğu belirtildi.
İleri derecede cilt kansenne
yakalanan hastalann yüzde
80-90'ının bünyesınde yeni tümörler
belirmekte ve yaşama şansını
yitirmektedir
Cilt kansenne karşı geüştirilen
aşının üzerlerinde denendiği 50
hastadan yüzde 60'ının 3 yılın
sonunda tamamıyla iyileşebildiğini
öne süren David Berd. "Hastalann
yüzde 10 kadarının vücudunda yeni
tümörler gözlemleme\ e de> am
etmemize rağmen. operasyonlar
sonucu uzaklaştırılmalarının
ardından bir daha bu tümörlere
rastlamadık" dedı. Öte yandan, aşı
olmamış hastalar arasında
gözlemlenen kurtulma oranı yüzde
20'den yukanya çıkmıyor. Yılda bin
kadar Jngiliz vatandaşırun ölümüne
neden olan cilt kanserinin
yenilmesine ilişkin araştırmalan
sürdüren bir diğer organizasyon,
Oxford Kanser Araştırma Derneği.
Kanserli genlerin doğrudan,
tümörün bulunduğu hücrelere
aşılanması, dolayısıyla hücrelerin
harekete geçirilmesi denenmiş,
fakat başanlı olunamamıştı.
Prof. Sikora bu konuya ilışkin bir
açıklamasında, hastanın direncini
doğrudan etkıleyen bağışıklık
sisteminin. vücuda aşılanan kanserli
hücreleri yabancı olarak kabul
etmediklerini ve dolayısıyla
harekete geçmediklerini ileri sürerek
sözlenne şöyle devam ediyor:
"Amerikalı araşttrmacılar
bağışıklık sisteminin, aşınm
bileşiminde bulunan
dinitrophem I maddesinin yardımı
ile tümörlü hücreleri yabancı ve
hastalıklı hücreler olarak
algılamasını sağlayarak, onlara
karşı direnç sistemini harekete
geçirmesinde başanlı oldular."
Stresbelirtileri ve
korunma yollan
• Gündelik yaşamın aynlmaz bir parçası
haline gelen stres rahatsızlıgının rahathkla
gözlemlenebilecek belirtileri bulunduğu
kaydedildi. Kararsız ve aceleyle yemek yiyen
insanlann yoğun bir stres altında olduğu
belirtilirken, stresten kaçınabilmek için
goga yapmasının ve yapmanınve sigara içki
kullanmamanın etkili olduğu görüşü
savunuldu.
İSTANBUL (UBA) - Yüzyıhn en yaygın
rahatsızlıklanndan olan stresin en çok kararsız ve
aceleyle yemek yiyen insanlarda görüldüğü bildirildi.
Stresten kaçınabilmenin en etkili yollannın yoga başta
obnak üzereegzersiz yapmak ve içki-sigara kullanmak
olduğu kaydedildi.
Uzmanlann saptadıkları
Gündelik yaşamın aynlmaz bir parçası haline gelen
stres rahatsızlıgının rahathkla gözlemlenebilecek
belirtılen bulunduğu kaydedildi. Uzmanlar tarafından
saptanan ve "Eğer aşağıdaki sorulara evet diyorsamz,
tepedentırnağa stres yüklüsünüz demek tir"
üstbaşlığıyla sunulan stres belirtileri listesi şöyle:
- Dinlenirken kendinizi suçlu ya da tedirgin hisseder
misiniz?
- Ertesi gün için endişelenerek yatakta gözünüz açık
yatarmısıruz? }
- Gergin misiniz? Yakanın boynunuzu sıktığıru
hisseder misiniz?
- Sabırsız ya da huzursuz musunuz? Başkalan
konuşurken sözünü keser misiniz?
- Sigara ya da içki içiyor musunuz? Aceleyle yemek
yiyor musunuz?
- Hayat size krizlerle dolu mu görünüyor? Her zaman
bir sorununuz var mı?
- Karar vermekte güçlük çekiyor musunuz?
- Insanlar istediklerinizi yapmadığında sıkıntı
hissediyor musunuz?
- Midenize sık sık sancı saplanıyor mu? Ağzınız
kuruyor, avuçlannız terliyor ya da kalbinızde ça
rpıntı oluyor mu?
Stresten kaçınma yollan
Uzmanlar, sıradan günlük olaylann bile stres
yaratmada önemli yeri olduğunu beürterek korunma
yöntemlerinin de bu nedenle günlük yaşama göre
uyarlanmasını önerdiler. İlk iş olarak sıgara ve içki
kullanımının azalülmasını isteyen uzmanlar, stresten
kaçınmak için yapılması gereken diğer uygulamalan
da şöyle belırttiler:
- Stres yaratan durumlarla karşılaştığınızda bu
durumu. sakınleşmeniz için birdürtü olarak kabul
edin. Trafikte sıkıştığınızda kollannızı, boynunuzu
esnetin, sıkışıp kalmış başka birine gülümsemeye
çalışın.
- Telefon meşgulse ya da taksıler durmuyorsa derin bir
soluk alın. Böyle ufak tefek şeylerin sizi
gerginleştirmesinin ne kadar komik olduğunu
düşünün.
- Yoga, cimnastik, bisiklete binmek, koşmak ya da
yüzmek, üzerinizdeki gerginliği atmanın en etkili
yollanndandır.
- Bir ış yaparken, başka bir iş yapmamaya çalışın.
İşlerinizı önem sırasına göre planh yapın. Kontrolü
elinızden bırakmayın.
- İnsanlarla laflamak yerine, onlarla konuşmaya çalışın
ve söylediklerini dinleyin.
GELENEKLER BİR BİR YIKILIYOR- Geleneksel sarık ve şalvarlarla dolaşmak da pek mümkün olmuyor. Mini etekU, dar giyimli kadı-
nlar, kot pantolonlu erkekler, modem yaşamın görüntüsünü tamamlayıcı unsurlar olarak üstlerine döşen görevi yapıyorlar.
Hint kadını arük 'sari'siz!GelenekselHint kültür vegeleneklerihızlayok olurken, Hindistan kadını da artık eskisigibi "sarV'sine
bürünüp dolaşmıyor. Kuşkusuz, bundan en çok rahatsızlık duyanlar Hintli dokumacılar.
Çeviri Servisi - Yemek kültürü, kıyafet ve
gelenekler, değişıme uğrayarak modern haya-
ta ayak uydurmakta en son sırayı alan unsur-
lar olarak bilinirler. Hindistan'ın başkenti
Yeni Delhi'de göze çarpan en son değişiklikler
de, eski Hint gelenek ve kültürünün büyük bir
hızla geçerüliğini yitirdiğının göstergesi. Ne
Gandi ne Nehru'nun öğretilerinin sözü geçiyor
çevrede. Sanskrit öğretileri ne kadar gerilerde
kaldıysa, Gandı ve Nehru da oraya doğru kay-
bolup gitmeye yüz tuttular
Geçmişte sanatçı ve yazarlann oturduğu es-
ki yapılann butik ve restoran olarak karşı-
mıza çıktığı Delhi'nin Hauz Khas semtinde,
şıkhğın, çağdaş bir yaşamın rüzgan esiyor. Bir
zamanlar okullanna "okul otobüsü" ile giden
öğrenciler, son model, havalandırma sistemli
arabalannda müzik dinleyerek gidiyorlar. Kot
pantolon ve Benetton marka tişörtü ile dola-
şan gençlere rastlamak da arük şaşırtmıyor in-
sanı. Akla gelen tek soru var: Tüm bunlan ala-
bilecek maddi gücün kaynağı nerede?
Hindistan"da gelenekleri yıkan ve artık inisi-
yatif dışı olarak algılanmayan yeni bir olgu
daha. 40-60 oranlan arasında değişerek seyre-
den karaborsa fiyatlan, Yeni Delhililerin. lüks
yaşamın gerekliliklerine sahip olabilmelerini
mümkün kılıyor. Aynı zamanda, kırsal kesim-
den gelen insan tabakasının. bugünkü mo-
dernlik anlayışı çerçevesınde "seçkin" sıfaünı
almasını sağlıyor.
Bu şartlar altında. geleneksel sank ve şalvar-
larla dolaşmak da pek mümkün olmuyor.
Mini etekli. dar giyimli kadınlar. kot pantolon-
lu erkekler. modern yaşamın görüntüsünü ta-
mamlayıcı unsurlar olarak üstlerine düşen gö-
indistan'da değişim
sadece bununla bitmiyor,
özlemi duyulan seyyar sebze
satıcılan artık ortalıkta pek
görünmüyorlar. Aslında
gerek de kalmıyor.
revi yapıyorlar. Özlemi duvulan seyyar sebze
satıcİlan artık ortabkta pe"k görünmüyorlar.
Aslında gerek de kalmıyor. Süper marketler-
den herhangi birine gjrdiğıniz zaman, her ürü-
nün yüzlerce çeşidi çıkıyor karşmıza. Artık,
yurtdışına giden insanlara. ülkelerinde bula-
madıklan markalann listesini vererek sıpariş
ricalannı dile getiren insalann sesleri duyulmu-
yor. Evlerinden çıkıp birkaç adım atmalan ve
bir mağaza görene kadar yürümeleri daha zah-
metsiz oluyor... Seslerini duyuranlar bugün
artık, MTV'de en yeni şarkılannı dinleyebildi-
ği için mutluluğunu anlatan üniversıteöğrenci-
leri. Sadece minık bir dokunuşun, dikkatli bir
öpücüğün görüntüleri ile karşılaşabileceğıniz
Hint fılmleri yok mu? Var. Fakat, şehırde ol-
duğu kadar kırsal kesimde de, "Şahin Tepesi"-
ni ya da "Komşulanmız" gibi dizileri tercih
eden insanlann sayısı çok fazla. Bir yandan he-
pimiz, iyi bir hayatın bize sunduğu imkanlar-
dan yararlanmak istiyoruz. Zamanında, Hin-
distan'daki ağır hayat koşullannı eleştirirken
"Bazı hususlar biraz daha farklı olamaz
rruydı?" gibi şikayetlerde biz de bulunduk.
Ama acı olan gerçek şu ki. Batılılaşmaya
karşı olan politik gruplar ve dargörüşlü insan-
lara tepki olarak doğan bir hareketlenmenin
sonunda ortaya çıkan kültür anlayışı, Batılı-
laşmanın sebep olduğu olumsuz etkılerin yükü
altında eziliyor. Çünkü. dar bir görüş çevresin-
de toplanan birtakım insanlann getirmek iste-
diği koşullann içerisinde, kadın haklanna. in-
sani özgürlüklere yer yok. Ama şu anda ya-
şanılan Batılılaşma anlayışının içerisinde de
gerçek "Gandi"lilerin yeri kalmadı.
Sanat dünyamızın gözde salonlanndan biri olan Emek Sineması, bir kamu kurumu olarak toplumım
haklannı gözetmesi gereken Emekli Sandığı'nca 'ranta çevrilip' yok edilmek isteniyor
Emek Sineması'nda 'mülkiyef tartışması
OKTAYEKİNCİ
Refah Parüsi'nin tstanbul ve Beyoğhı için "neler
düşöndüğü" 27 Mart sonrasınm başhca gündemini
oluştururken kentin kültür yaşamma yönelik ilk bü-
yük darbe bir "devlet kunıluşundan" geliyor. Kuru-
luş amaa "toplumsal refahı sağlamak" olan kamu
kurumlanmızdan Emekli Sandığı. Beyoğlu'ndaki
Emek Sineması'mn bulunduğu yapı blokunu gözden
çıkarmış. Daha doğrusu "tarflıi, kültûrö ve kente
saygıyı gözden çıkartarak" malını daha iyi "para ede-
bflecek" bir yatınma dönüştürme karan almış.
Bugüne dek öğrenebildiğimize göre Istiklal Cad-
desi'nden başlayıp arkalara doğru uzanan ve Emek
Sinemasf nı da içine alan tarihsel bir yapı bloku, "iş
merkezP yapmalan için Kamer tnşaat adb firmaya
25 yıllığına kiralanmış durumda. Firma, bu bloku
yerle bır ettikten sonra caddeye bakan yüzündeki ta-
rihı görünüşü koruyan, ancak gerisi yepyeni bir mo-
dem "plaza" olarak yükselecek olan "rant tesisleri-
nf dikecek. Böylece tstanbul'un kültür yaşamında
eşsiz bir yeri bulunan Emek Sineması da "rantm bal-
yozu"nu yemiş olacak
Uygarbk ve kent hukuku
Olaya salt "mülkivet ve imar hukuku" açısından
bakıldığında, Emekli Sandığı'nın bu tavn saiıki "ya-
sal bir haknuş" gibi göriilebiliyor. "Mal" onun oldu-
ğuna göre herkes gibi Emekli Sandığı da imar kural-
lannın sağladığj "rant olanağını" kendı mülkünde
değerlendirmek isteyebiliyor.
Ama olaya bir de "nygaruk ve kent hukuku" açısı-
ndan bakılabilirse böyle bir tutumun hıçbır zaman
"hak" olamayacağı. çünkü sonuçta kent halkmın ve
kentsel kültürün "uygarlık haklannm çiğneneceği*'
hemen görülebilir. Hele. Emekli Sandığı gibi adıyla
ve sanıyla bir "kamu kuruluşu" niteliği taşıyan ve
"sosyal hizmet" amaayla kurulmuş bulunan bir
devlet kurumunun, sıradan bir mülk sahibi gibi dav-
ranıp toplumun o mülkle olan "küHürel kucaklaş-
masmı" bir kenara itmesi. "sosyal hukuk devleti" an-
layışı içerisinde de onaylanabiÜr bir tutum olamaz...
Emek Sineması gibi değerler, artık "toplumdaki" sa-
hıplerinin değil. toplumun mahdır, kent ve ülke zen-
gınliğıdir. Bu bilınç, uygar olmanın da ön koşulu-
dur...
Aslına bakılırsa, Türkiye'deki "kamu kurumu"
niteliğinı taşıyan sosyal >ardım kuruluşlannm, el-
lenndeki mülklerini "gelire çevirmek" üzere toplum-
sal değerlen gözardı etmeleri >enı bir "aymazlık" de-
ğil. Örneğin, Kızıla> Derneğj de Ankara'mn Kazılay
Meydanı'nda vaktiyle yer alan ve cumhunyetın ku-
ruluş dönemlerinde'ki mimari anlayışın özgün ve de-
ğerli bir örneğini oluşturan tarihi binasını ortadan
kaldırdı: yerine dev bir "rant tesisi" dikme\e başladı.
Emek Sinemasf "iş merkezi" \apmalan için Kamer tnşaat adlı firmaya 25 yülığma kiralanmış.
Kızılay bu tutumuyla Ankara'mn "başkent olma sö-
recinin" gelecek kuşaklarca da "kentsel kimlik" ola-
rak anımsanabılmesi olanağını yok ettı. Aslında
böylece "cumhuriyete düşman akunlarm" ckmeğine
de yağ sürmüş oldu.
Emekli Sandığı"nın da jine bu konuda "öncûlûğü
var" denilebılir. Benzer şekilde Tarabya OteB. yine
salt "rant uğruna". üstelik bir devlet kuraluşunun
kültür ve doğa zengınhğine karşı ne denli duyarsız
davranabildiğinin {stanbul'daki ilk dev örneklerin-
dep biri. Eğer "Park Oteli bilinci" o villarda biraz ol-
sun fılız verebilseydi. Boğaziçi'nin tarihsel kıyı kültü-
rünü ve doğal peyzajım "şunank bir aj-ncalıkla" tah-
rip eden bu imar cinayeti kesınlikle işienemezdi...
Refahlı belediyenin smavı
Şimdi aynı tutum. bu kez Beyoğlu'nda ve dahası,
Emek Sinemasf nı da yutmak üzere yenıden karşımı-
za çıkıyor. Bu "ilkel projemn" Refah Partilı yeni be-
lediye yönetimiyle de pek ilgisi yok. Hazırlıklar "önce-
ki dönemde" yapılmış, sözleşmeler bağıtlanrruş, pro-
jeler tamamlanmış, ış kalmış "ruhsat aşamasına" ve
Refah Partili "yeni" belediyenin takınacağı tutuma.
Kültür ve Tabiat Varlıklannı Koruma Kurulu'-
nun bu projede "rantm" değil, "kültürün koruna-
cağı" >önünde bir tavır alacağına inanıyoruz. Ancak
daha da önemlısi. böyle bir tavnn doğrudan beledi-
ye'ce benimsenebilmesidir. Refah Parüli belediye, bu
projeye karşı yaklaşımıyla ilk ciddi sınavını verecek-
tir. Eğer "adil düzen" kavramı içerisinde kentin kül-
tür zenginliğini yağmaya karşı korumak da varsa,
Emek Sineması'nı yok edecek bır rant projesine de
"ruhsat kesmeyecektir."
İzliyoruz...
Tanmilaçlan
doğayızehirüyor
KENAN BtLtZ
ERZURUM - Atatürk Üniversitesi Ziraat Fakültesi
öğretim üyesi Prof. Dr. HikmetÖzbek. bitkı zararlılar.
hastahk ve yabana otlarla mücadele için her yıl doğaya a-
tılan tonlarca tanm ilacının çevreyi zehirlediğini söyledi.
Uluslararası Tüketici Birlikleri Federasyonu'nun
araştırmalanna göre, Türkiye geçen yıl Akdeniz
ülkelerinde kullanılan ilaç miktannın yansını kulJandı. En
çok ilaç kullanılan Çukurova ve Ege Bolgesı'nde ise toprak,
aşın ilaç kullanımına bağlı yüksek oranda sıyanür taşıyor.
Büinçsiz ilaçlama
Bıtkı zararlılan, hastahk ve yaban otlanyla mücadele
için her yıl doğaya atılan tonlarca tanm ilacinın çevreyi
zehirlediği belirtildi Bıtkı Koruma Bölümü öğretim üyesi
Prof. Dr. HikmetÖzbek, tanm ilaçlannın insan sağlığını da
süreklı olarak tehdit ettığını söyledi. Bilınçsiz ve plansız
uygulanan ilaçla mücadeleyı 'kimyasal savaş' olarak
nıteleyen Prof.
n
JL# itki zararlılan, hastahk
ve yabancı otlarla mücadele
için her yıJ doğaya atılan
tonlarca tanm ilacınm
çevreyi zehirlediği belirtildi.
Prof. Dr. Hikmet özbek,
tanm ilaçlannın insan
sağlığını da sürekli olarak
tehdit ettiğini söyledi ve
biliııçsizvc pîansız
uygulanan ilaçla mücadeleyi
'kimyasal savaş' olarak
niteîedi
Özbek, "BiJincsiz-
ceyapılan
ilaçlama,
doğadaki dengeyi
sağlayanparazit,
predatör,
vabanarıları >e
balanlarını direkt
olarak öldürmek-
tedir. İlaçlı
mücadelede son
derece dikkatli
oiunması gerekir.
Aksi halde başta
însamar olmak
üzere bütün
canlılar
bundan zarar
göriir.Tanm
ilaçlan
insanlarda direkt ölüm meydana ,••' ^
getirdiği gibi, dola\ lı olarak da bitki ve diğer
yiyeceklerle birlikte kanserojen maddeleri alarak ölüm
yaratabilir" dedi.
Bu arada Uluslararası Tüketici Birlikleri Örgütü (IOCU),
12 tanm ilacını 1984 yılında 'kirli düzine' olarak ilan etti.
60'a yakın ülkede ise bu ilaçlann y üzde 80'inı yasakladı.
Daha sonra insana ve çevreye zararlı ilaç sayısı 16'ya
çıkanldı.
Türkiye'de ilaç kullanımının süreku arttığmı kaydeden
Prof. Özbek. 1980-1991 yıllan arasında ilaç kullanımının
yüzde 47.31 dolayında arttığının DİE raporlanyla ortaya
konulduğunu beürterek. ürünün hasadı ile ilaçlanma
arasında kalan sürenın de çok önemli olduğunu belirtti.
Uluslararası Tüketiciler Birliği tarafından 'kirH düzine'
olarak ilan edilen tanm ilaçlan şunlar: Parathion, 2.4,5-T,
Paraquat. DDT. Aldinn-Dieldrin-Endrin.
Chlordimeform, Dibromochloropropane,
Chlardane, Heptachlar. HCH Lındane, Ethylene
Dibromide, Camphecolor, Pentaghlorophenyi.
Tarihieserleri
turisüereskitiyor
ANTALY A (AA) - Toprak üstündeki tarihi eserlerin. insan
ehyle yıpratılma. yundışına kaçınlma gibi olaylarla; top -ak
altında kalanlann ise bitki örtüsü tarafından tahrip edi/<Jği
bildirildi.
Perge Tiyatrosu Kazı Başkanı Prof. Dr. Jale İnan, yaptıği
açıklamada. tanhi eserlerin yoğun tunst ziyaretleri
sırasında yıprandığını belirterek şunlan söyledi:
"Tarihi eserleri bekleyen tehlikeler bununla bitmiyor.
Toprak altında
kalanlar. aslında
toprak üstüne
çıkanlanlardan
daha fazla ± rof. Dr. Jale İnaa
tarihieserlerinyogunüırist;
zıyaretlen sırasında
yıprandığını belirterek
"Toprak aitmda kalanlar,
a s l m d a t o
P
r a k ö s £ ü n e
çıkanlanlardan daha fazla
yıpranıyorlar"dedi.
ğS
toprak aitmdakı
kaimtıian
parçahyor. Bunlar
zamanla ufalıp
toprağa kanşıyorlar. Bu yüzden, tarihi kalıntılar
yeryüzünde daha çok güvencedeler."
Jale İnan, kazılarda çıkanlan parçalann en kısa zamanda
restore edilerek yerlerine yerleştirilmeleri gerektiğini
belirterek "Aksi halde, orada burada kendi haline bırakdan
binlerce sütun, heykehe diğer parçalar tahrip ediliyor.
Uzerinde çocuklar oymıyor, sarhoşlar şarap patlafayoriar"
dedi.
Yeterli uzman yok
Binlerce esenn restore edilmeyı beklediğini. ancak
Türkiye'de restoras>on yapacak yeterli uzmanın
bulunmadığmı kaydeden inan, "Restorasyon ışmin çok
titiz bir şekilde, bu işin uzmanlannca > apılması gerekiyor.
Kültür Bakanlığı tarafından müteahhitlere y aptınlan
restorasyonlar sağlıklı obnuyor. Müteahhitler bu kadar
titizlikle yapılması gereken bir işi. paralannı almak için
aceleye getiriyoriar"diye konuştu.
İnan, yeterh ödenek \erilmesi halinde, 1-2 ay ıçınde Perge
Tiyatrosu kazı çahşmalanna başlanılabileceğini sözJenne
ekledi.
aitmda
güvencedeler"
görüşüne