23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 2 16 NİSAN1994 CUMARTESI Hastaların duyarsızlaşmış bağışıklıksistemlerininyeniden harekeîegeçirilmesi, milyonlarcakanserli için kurtuluşmüjdesisayılı Cilt4canserinindeaşısı bulundu K..anserli hücreye karşı etkisiz kalan direnç sisteminin tekrar harekete geçirilmesi, yine kanserfi bir hücrenin "Dinitrophenyl" (DNP) ile birleştirilerek tümörlü hücreye aşılanması ile gerçekleştirilebiliyor. ücut, bir defa aşılanan hücreleri hasta olarak kabul edip harekete geçtikten sonra, vücudun diğer bölgelerinde ortaya çıkabilecek yeni tümörleri de yenebiliyor ve hastalar için umut kapısı açıyor. Çeviri Servisi - Cilt kansennı yenebılecek nitelıklere sahip bir aşının bulunması ile hastalığa yakalananlann yüzde 70'inın kurtanlacağı lahmın edilıyor. Cilt kanserirun en tehlıkelısi olarak bılınen "Melanoma" geçen 10 yıllık süre içensinde olağanüstü artış göstermiştir. Londra'daki Hammersmıth Hastanesi Kanser Hastahklan Uzmanı Prof. Karol Sikora, bulunan aşıdan çok olumlu sonuçlar beklediklerini söyledi. Yeni tümörler sorunu San Francısco'da düzenlenen yıllık Amerikan Kanser Araştırmalan Organizasyonu'nda tanıtılan aşının, Philadelphıa Ünıversıtesi bünyesınde çalışan ve Thomas Jefferson'ın başkanlığmda bazı araştırmalar yapan bir grup uzman tarafından bulunduğu belirtildi. İleri derecede cilt kansenne yakalanan hastalann yüzde 80-90'ının bünyesınde yeni tümörler belirmekte ve yaşama şansını yitirmektedir Cilt kansenne karşı geüştirilen aşının üzerlerinde denendiği 50 hastadan yüzde 60'ının 3 yılın sonunda tamamıyla iyileşebildiğini öne süren David Berd. "Hastalann yüzde 10 kadarının vücudunda yeni tümörler gözlemleme\ e de> am etmemize rağmen. operasyonlar sonucu uzaklaştırılmalarının ardından bir daha bu tümörlere rastlamadık" dedı. Öte yandan, aşı olmamış hastalar arasında gözlemlenen kurtulma oranı yüzde 20'den yukanya çıkmıyor. Yılda bin kadar Jngiliz vatandaşırun ölümüne neden olan cilt kanserinin yenilmesine ilişkin araştırmalan sürdüren bir diğer organizasyon, Oxford Kanser Araştırma Derneği. Kanserli genlerin doğrudan, tümörün bulunduğu hücrelere aşılanması, dolayısıyla hücrelerin harekete geçirilmesi denenmiş, fakat başanlı olunamamıştı. Prof. Sikora bu konuya ilışkin bir açıklamasında, hastanın direncini doğrudan etkıleyen bağışıklık sisteminin. vücuda aşılanan kanserli hücreleri yabancı olarak kabul etmediklerini ve dolayısıyla harekete geçmediklerini ileri sürerek sözlenne şöyle devam ediyor: "Amerikalı araşttrmacılar bağışıklık sisteminin, aşınm bileşiminde bulunan dinitrophem I maddesinin yardımı ile tümörlü hücreleri yabancı ve hastalıklı hücreler olarak algılamasını sağlayarak, onlara karşı direnç sistemini harekete geçirmesinde başanlı oldular." Stresbelirtileri ve korunma yollan • Gündelik yaşamın aynlmaz bir parçası haline gelen stres rahatsızlıgının rahathkla gözlemlenebilecek belirtileri bulunduğu kaydedildi. Kararsız ve aceleyle yemek yiyen insanlann yoğun bir stres altında olduğu belirtilirken, stresten kaçınabilmek için goga yapmasının ve yapmanınve sigara içki kullanmamanın etkili olduğu görüşü savunuldu. İSTANBUL (UBA) - Yüzyıhn en yaygın rahatsızlıklanndan olan stresin en çok kararsız ve aceleyle yemek yiyen insanlarda görüldüğü bildirildi. Stresten kaçınabilmenin en etkili yollannın yoga başta obnak üzereegzersiz yapmak ve içki-sigara kullanmak olduğu kaydedildi. Uzmanlann saptadıkları Gündelik yaşamın aynlmaz bir parçası haline gelen stres rahatsızlıgının rahathkla gözlemlenebilecek belirtılen bulunduğu kaydedildi. Uzmanlar tarafından saptanan ve "Eğer aşağıdaki sorulara evet diyorsamz, tepedentırnağa stres yüklüsünüz demek tir" üstbaşlığıyla sunulan stres belirtileri listesi şöyle: - Dinlenirken kendinizi suçlu ya da tedirgin hisseder misiniz? - Ertesi gün için endişelenerek yatakta gözünüz açık yatarmısıruz? } - Gergin misiniz? Yakanın boynunuzu sıktığıru hisseder misiniz? - Sabırsız ya da huzursuz musunuz? Başkalan konuşurken sözünü keser misiniz? - Sigara ya da içki içiyor musunuz? Aceleyle yemek yiyor musunuz? - Hayat size krizlerle dolu mu görünüyor? Her zaman bir sorununuz var mı? - Karar vermekte güçlük çekiyor musunuz? - Insanlar istediklerinizi yapmadığında sıkıntı hissediyor musunuz? - Midenize sık sık sancı saplanıyor mu? Ağzınız kuruyor, avuçlannız terliyor ya da kalbinızde ça rpıntı oluyor mu? Stresten kaçınma yollan Uzmanlar, sıradan günlük olaylann bile stres yaratmada önemli yeri olduğunu beürterek korunma yöntemlerinin de bu nedenle günlük yaşama göre uyarlanmasını önerdiler. İlk iş olarak sıgara ve içki kullanımının azalülmasını isteyen uzmanlar, stresten kaçınmak için yapılması gereken diğer uygulamalan da şöyle belırttiler: - Stres yaratan durumlarla karşılaştığınızda bu durumu. sakınleşmeniz için birdürtü olarak kabul edin. Trafikte sıkıştığınızda kollannızı, boynunuzu esnetin, sıkışıp kalmış başka birine gülümsemeye çalışın. - Telefon meşgulse ya da taksıler durmuyorsa derin bir soluk alın. Böyle ufak tefek şeylerin sizi gerginleştirmesinin ne kadar komik olduğunu düşünün. - Yoga, cimnastik, bisiklete binmek, koşmak ya da yüzmek, üzerinizdeki gerginliği atmanın en etkili yollanndandır. - Bir ış yaparken, başka bir iş yapmamaya çalışın. İşlerinizı önem sırasına göre planh yapın. Kontrolü elinızden bırakmayın. - İnsanlarla laflamak yerine, onlarla konuşmaya çalışın ve söylediklerini dinleyin. GELENEKLER BİR BİR YIKILIYOR- Geleneksel sarık ve şalvarlarla dolaşmak da pek mümkün olmuyor. Mini etekU, dar giyimli kadı- nlar, kot pantolonlu erkekler, modem yaşamın görüntüsünü tamamlayıcı unsurlar olarak üstlerine döşen görevi yapıyorlar. Hint kadını arük 'sari'siz!GelenekselHint kültür vegeleneklerihızlayok olurken, Hindistan kadını da artık eskisigibi "sarV'sine bürünüp dolaşmıyor. Kuşkusuz, bundan en çok rahatsızlık duyanlar Hintli dokumacılar. Çeviri Servisi - Yemek kültürü, kıyafet ve gelenekler, değişıme uğrayarak modern haya- ta ayak uydurmakta en son sırayı alan unsur- lar olarak bilinirler. Hindistan'ın başkenti Yeni Delhi'de göze çarpan en son değişiklikler de, eski Hint gelenek ve kültürünün büyük bir hızla geçerüliğini yitirdiğının göstergesi. Ne Gandi ne Nehru'nun öğretilerinin sözü geçiyor çevrede. Sanskrit öğretileri ne kadar gerilerde kaldıysa, Gandı ve Nehru da oraya doğru kay- bolup gitmeye yüz tuttular Geçmişte sanatçı ve yazarlann oturduğu es- ki yapılann butik ve restoran olarak karşı- mıza çıktığı Delhi'nin Hauz Khas semtinde, şıkhğın, çağdaş bir yaşamın rüzgan esiyor. Bir zamanlar okullanna "okul otobüsü" ile giden öğrenciler, son model, havalandırma sistemli arabalannda müzik dinleyerek gidiyorlar. Kot pantolon ve Benetton marka tişörtü ile dola- şan gençlere rastlamak da arük şaşırtmıyor in- sanı. Akla gelen tek soru var: Tüm bunlan ala- bilecek maddi gücün kaynağı nerede? Hindistan"da gelenekleri yıkan ve artık inisi- yatif dışı olarak algılanmayan yeni bir olgu daha. 40-60 oranlan arasında değişerek seyre- den karaborsa fiyatlan, Yeni Delhililerin. lüks yaşamın gerekliliklerine sahip olabilmelerini mümkün kılıyor. Aynı zamanda, kırsal kesim- den gelen insan tabakasının. bugünkü mo- dernlik anlayışı çerçevesınde "seçkin" sıfaünı almasını sağlıyor. Bu şartlar altında. geleneksel sank ve şalvar- larla dolaşmak da pek mümkün olmuyor. Mini etekli. dar giyimli kadınlar. kot pantolon- lu erkekler. modern yaşamın görüntüsünü ta- mamlayıcı unsurlar olarak üstlerine düşen gö- indistan'da değişim sadece bununla bitmiyor, özlemi duyulan seyyar sebze satıcılan artık ortalıkta pek görünmüyorlar. Aslında gerek de kalmıyor. revi yapıyorlar. Özlemi duvulan seyyar sebze satıcİlan artık ortabkta pe"k görünmüyorlar. Aslında gerek de kalmıyor. Süper marketler- den herhangi birine gjrdiğıniz zaman, her ürü- nün yüzlerce çeşidi çıkıyor karşmıza. Artık, yurtdışına giden insanlara. ülkelerinde bula- madıklan markalann listesini vererek sıpariş ricalannı dile getiren insalann sesleri duyulmu- yor. Evlerinden çıkıp birkaç adım atmalan ve bir mağaza görene kadar yürümeleri daha zah- metsiz oluyor... Seslerini duyuranlar bugün artık, MTV'de en yeni şarkılannı dinleyebildi- ği için mutluluğunu anlatan üniversıteöğrenci- leri. Sadece minık bir dokunuşun, dikkatli bir öpücüğün görüntüleri ile karşılaşabileceğıniz Hint fılmleri yok mu? Var. Fakat, şehırde ol- duğu kadar kırsal kesimde de, "Şahin Tepesi"- ni ya da "Komşulanmız" gibi dizileri tercih eden insanlann sayısı çok fazla. Bir yandan he- pimiz, iyi bir hayatın bize sunduğu imkanlar- dan yararlanmak istiyoruz. Zamanında, Hin- distan'daki ağır hayat koşullannı eleştirirken "Bazı hususlar biraz daha farklı olamaz rruydı?" gibi şikayetlerde biz de bulunduk. Ama acı olan gerçek şu ki. Batılılaşmaya karşı olan politik gruplar ve dargörüşlü insan- lara tepki olarak doğan bir hareketlenmenin sonunda ortaya çıkan kültür anlayışı, Batılı- laşmanın sebep olduğu olumsuz etkılerin yükü altında eziliyor. Çünkü. dar bir görüş çevresin- de toplanan birtakım insanlann getirmek iste- diği koşullann içerisinde, kadın haklanna. in- sani özgürlüklere yer yok. Ama şu anda ya- şanılan Batılılaşma anlayışının içerisinde de gerçek "Gandi"lilerin yeri kalmadı. Sanat dünyamızın gözde salonlanndan biri olan Emek Sineması, bir kamu kurumu olarak toplumım haklannı gözetmesi gereken Emekli Sandığı'nca 'ranta çevrilip' yok edilmek isteniyor Emek Sineması'nda 'mülkiyef tartışması OKTAYEKİNCİ Refah Parüsi'nin tstanbul ve Beyoğhı için "neler düşöndüğü" 27 Mart sonrasınm başhca gündemini oluştururken kentin kültür yaşamma yönelik ilk bü- yük darbe bir "devlet kunıluşundan" geliyor. Kuru- luş amaa "toplumsal refahı sağlamak" olan kamu kurumlanmızdan Emekli Sandığı. Beyoğlu'ndaki Emek Sineması'mn bulunduğu yapı blokunu gözden çıkarmış. Daha doğrusu "tarflıi, kültûrö ve kente saygıyı gözden çıkartarak" malını daha iyi "para ede- bflecek" bir yatınma dönüştürme karan almış. Bugüne dek öğrenebildiğimize göre Istiklal Cad- desi'nden başlayıp arkalara doğru uzanan ve Emek Sinemasf nı da içine alan tarihsel bir yapı bloku, "iş merkezP yapmalan için Kamer tnşaat adb firmaya 25 yıllığına kiralanmış durumda. Firma, bu bloku yerle bır ettikten sonra caddeye bakan yüzündeki ta- rihı görünüşü koruyan, ancak gerisi yepyeni bir mo- dem "plaza" olarak yükselecek olan "rant tesisleri- nf dikecek. Böylece tstanbul'un kültür yaşamında eşsiz bir yeri bulunan Emek Sineması da "rantm bal- yozu"nu yemiş olacak Uygarbk ve kent hukuku Olaya salt "mülkivet ve imar hukuku" açısından bakıldığında, Emekli Sandığı'nın bu tavn saiıki "ya- sal bir haknuş" gibi göriilebiliyor. "Mal" onun oldu- ğuna göre herkes gibi Emekli Sandığı da imar kural- lannın sağladığj "rant olanağını" kendı mülkünde değerlendirmek isteyebiliyor. Ama olaya bir de "nygaruk ve kent hukuku" açısı- ndan bakılabilirse böyle bir tutumun hıçbır zaman "hak" olamayacağı. çünkü sonuçta kent halkmın ve kentsel kültürün "uygarlık haklannm çiğneneceği*' hemen görülebilir. Hele. Emekli Sandığı gibi adıyla ve sanıyla bir "kamu kuruluşu" niteliği taşıyan ve "sosyal hizmet" amaayla kurulmuş bulunan bir devlet kurumunun, sıradan bir mülk sahibi gibi dav- ranıp toplumun o mülkle olan "küHürel kucaklaş- masmı" bir kenara itmesi. "sosyal hukuk devleti" an- layışı içerisinde de onaylanabiÜr bir tutum olamaz... Emek Sineması gibi değerler, artık "toplumdaki" sa- hıplerinin değil. toplumun mahdır, kent ve ülke zen- gınliğıdir. Bu bilınç, uygar olmanın da ön koşulu- dur... Aslına bakılırsa, Türkiye'deki "kamu kurumu" niteliğinı taşıyan sosyal >ardım kuruluşlannm, el- lenndeki mülklerini "gelire çevirmek" üzere toplum- sal değerlen gözardı etmeleri >enı bir "aymazlık" de- ğil. Örneğin, Kızıla> Derneğj de Ankara'mn Kazılay Meydanı'nda vaktiyle yer alan ve cumhunyetın ku- ruluş dönemlerinde'ki mimari anlayışın özgün ve de- ğerli bir örneğini oluşturan tarihi binasını ortadan kaldırdı: yerine dev bir "rant tesisi" dikme\e başladı. Emek Sinemasf "iş merkezi" \apmalan için Kamer tnşaat adlı firmaya 25 yülığma kiralanmış. Kızılay bu tutumuyla Ankara'mn "başkent olma sö- recinin" gelecek kuşaklarca da "kentsel kimlik" ola- rak anımsanabılmesi olanağını yok ettı. Aslında böylece "cumhuriyete düşman akunlarm" ckmeğine de yağ sürmüş oldu. Emekli Sandığı"nın da jine bu konuda "öncûlûğü var" denilebılir. Benzer şekilde Tarabya OteB. yine salt "rant uğruna". üstelik bir devlet kuraluşunun kültür ve doğa zengınhğine karşı ne denli duyarsız davranabildiğinin {stanbul'daki ilk dev örneklerin- dep biri. Eğer "Park Oteli bilinci" o villarda biraz ol- sun fılız verebilseydi. Boğaziçi'nin tarihsel kıyı kültü- rünü ve doğal peyzajım "şunank bir aj-ncalıkla" tah- rip eden bu imar cinayeti kesınlikle işienemezdi... Refahlı belediyenin smavı Şimdi aynı tutum. bu kez Beyoğlu'nda ve dahası, Emek Sinemasf nı da yutmak üzere yenıden karşımı- za çıkıyor. Bu "ilkel projemn" Refah Partilı yeni be- lediye yönetimiyle de pek ilgisi yok. Hazırlıklar "önce- ki dönemde" yapılmış, sözleşmeler bağıtlanrruş, pro- jeler tamamlanmış, ış kalmış "ruhsat aşamasına" ve Refah Partili "yeni" belediyenin takınacağı tutuma. Kültür ve Tabiat Varlıklannı Koruma Kurulu'- nun bu projede "rantm" değil, "kültürün koruna- cağı" >önünde bir tavır alacağına inanıyoruz. Ancak daha da önemlısi. böyle bir tavnn doğrudan beledi- ye'ce benimsenebilmesidir. Refah Parüli belediye, bu projeye karşı yaklaşımıyla ilk ciddi sınavını verecek- tir. Eğer "adil düzen" kavramı içerisinde kentin kül- tür zenginliğini yağmaya karşı korumak da varsa, Emek Sineması'nı yok edecek bır rant projesine de "ruhsat kesmeyecektir." İzliyoruz... Tanmilaçlan doğayızehirüyor KENAN BtLtZ ERZURUM - Atatürk Üniversitesi Ziraat Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. HikmetÖzbek. bitkı zararlılar. hastahk ve yabana otlarla mücadele için her yıl doğaya a- tılan tonlarca tanm ilacının çevreyi zehirlediğini söyledi. Uluslararası Tüketici Birlikleri Federasyonu'nun araştırmalanna göre, Türkiye geçen yıl Akdeniz ülkelerinde kullanılan ilaç miktannın yansını kulJandı. En çok ilaç kullanılan Çukurova ve Ege Bolgesı'nde ise toprak, aşın ilaç kullanımına bağlı yüksek oranda sıyanür taşıyor. Büinçsiz ilaçlama Bıtkı zararlılan, hastahk ve yaban otlanyla mücadele için her yıl doğaya atılan tonlarca tanm ilacinın çevreyi zehirlediği belirtildi Bıtkı Koruma Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. HikmetÖzbek, tanm ilaçlannın insan sağlığını da süreklı olarak tehdit ettığını söyledi. Bilınçsiz ve plansız uygulanan ilaçla mücadeleyı 'kimyasal savaş' olarak nıteleyen Prof. n JL# itki zararlılan, hastahk ve yabancı otlarla mücadele için her yıJ doğaya atılan tonlarca tanm ilacınm çevreyi zehirlediği belirtildi. Prof. Dr. Hikmet özbek, tanm ilaçlannın insan sağlığını da sürekli olarak tehdit ettiğini söyledi ve biliııçsizvc pîansız uygulanan ilaçla mücadeleyi 'kimyasal savaş' olarak niteîedi Özbek, "BiJincsiz- ceyapılan ilaçlama, doğadaki dengeyi sağlayanparazit, predatör, vabanarıları >e balanlarını direkt olarak öldürmek- tedir. İlaçlı mücadelede son derece dikkatli oiunması gerekir. Aksi halde başta însamar olmak üzere bütün canlılar bundan zarar göriir.Tanm ilaçlan insanlarda direkt ölüm meydana ,••' ^ getirdiği gibi, dola\ lı olarak da bitki ve diğer yiyeceklerle birlikte kanserojen maddeleri alarak ölüm yaratabilir" dedi. Bu arada Uluslararası Tüketici Birlikleri Örgütü (IOCU), 12 tanm ilacını 1984 yılında 'kirli düzine' olarak ilan etti. 60'a yakın ülkede ise bu ilaçlann y üzde 80'inı yasakladı. Daha sonra insana ve çevreye zararlı ilaç sayısı 16'ya çıkanldı. Türkiye'de ilaç kullanımının süreku arttığmı kaydeden Prof. Özbek. 1980-1991 yıllan arasında ilaç kullanımının yüzde 47.31 dolayında arttığının DİE raporlanyla ortaya konulduğunu beürterek. ürünün hasadı ile ilaçlanma arasında kalan sürenın de çok önemli olduğunu belirtti. Uluslararası Tüketiciler Birliği tarafından 'kirH düzine' olarak ilan edilen tanm ilaçlan şunlar: Parathion, 2.4,5-T, Paraquat. DDT. Aldinn-Dieldrin-Endrin. Chlordimeform, Dibromochloropropane, Chlardane, Heptachlar. HCH Lındane, Ethylene Dibromide, Camphecolor, Pentaghlorophenyi. Tarihieserleri turisüereskitiyor ANTALY A (AA) - Toprak üstündeki tarihi eserlerin. insan ehyle yıpratılma. yundışına kaçınlma gibi olaylarla; top -ak altında kalanlann ise bitki örtüsü tarafından tahrip edi/<Jği bildirildi. Perge Tiyatrosu Kazı Başkanı Prof. Dr. Jale İnan, yaptıği açıklamada. tanhi eserlerin yoğun tunst ziyaretleri sırasında yıprandığını belirterek şunlan söyledi: "Tarihi eserleri bekleyen tehlikeler bununla bitmiyor. Toprak altında kalanlar. aslında toprak üstüne çıkanlanlardan daha fazla ± rof. Dr. Jale İnaa tarihieserlerinyogunüırist; zıyaretlen sırasında yıprandığını belirterek "Toprak aitmda kalanlar, a s l m d a t o P r a k ö s £ ü n e çıkanlanlardan daha fazla yıpranıyorlar"dedi. ğS toprak aitmdakı kaimtıian parçahyor. Bunlar zamanla ufalıp toprağa kanşıyorlar. Bu yüzden, tarihi kalıntılar yeryüzünde daha çok güvencedeler." Jale İnan, kazılarda çıkanlan parçalann en kısa zamanda restore edilerek yerlerine yerleştirilmeleri gerektiğini belirterek "Aksi halde, orada burada kendi haline bırakdan binlerce sütun, heykehe diğer parçalar tahrip ediliyor. Uzerinde çocuklar oymıyor, sarhoşlar şarap patlafayoriar" dedi. Yeterli uzman yok Binlerce esenn restore edilmeyı beklediğini. ancak Türkiye'de restoras>on yapacak yeterli uzmanın bulunmadığmı kaydeden inan, "Restorasyon ışmin çok titiz bir şekilde, bu işin uzmanlannca > apılması gerekiyor. Kültür Bakanlığı tarafından müteahhitlere y aptınlan restorasyonlar sağlıklı obnuyor. Müteahhitler bu kadar titizlikle yapılması gereken bir işi. paralannı almak için aceleye getiriyoriar"diye konuştu. İnan, yeterh ödenek \erilmesi halinde, 1-2 ay ıçınde Perge Tiyatrosu kazı çahşmalanna başlanılabileceğini sözJenne ekledi. aitmda güvencedeler" görüşüne
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle