23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 10NİSAN1994PAZAR 12 DIZIYAZI ÖUniUÖCerav/r ile Türkiye arasmdaşaşırtıcı benzerlikler var. İkisi de zorlu bir kurtuluş savaşından sonra bağımsızlıklarına kavuştular. Kurtuluşu izleyen dönemde her iki ülkede de uzun süreli bir tekparti egemenliğiyaşandı. Budönemlerdeher iki ülkede yer yer "devrim"niteliğinde köklü reformlara tanık olundu. Her iki ülkede de tekpartiliparlamenter duzenden çok partilidemokratik düzenegeçildiğinde tepkici (reaksiyoner) siyasalgüçlerde tırmanışageçli. Tek partilidönemler temelolarak kapitalizmin gelişmesine hizmet etti. Gelişen kapitatizm biryandan geleneksel toplumsalyapıyı çatlattığt, sarstığı ve dönüştürdüğü için "ilerici"'birnitelik taşırken, biryandan da tepkici akımların güçlenmesineyol açtı. Tepkici akımlardan gerici olanı kendini "köktetuBncilik " (Fundamentalizm) olarak dışarı vurdu. Cezayir bugün şeriatın gölgesinde yaşıyor. Köktendinci siyasal akım ıkıidara çokyakın ve tek başına iktidarı almasma yetecekbir "oy desteği"sağlamış durumda. Türkiye ise 27 Mart yerelseçimlerinden sonra aym sorunuyaşıyor ve aym soru hemen her kesimde soruluyor. Bunlar benzerlikler. Ama iki ülke arasında büyük farklılıklar da var Cezayir bağımsızlığma ancak 1962 'de kavuştu. Üstelik bağımsızhk öncesinde Cezayir'in 1830'dabaşlayan 132 yıllık bir sömürge geçmişi var. 132yıllık Fransız egemenliği ülkenin diline, yaşam biçimine, yaşam alışkanlıklarına. kültürüne, toplumsal örgütlenmeye damgasım vurdu. Bunlar hiçbir zaman 'işgal edilmiş bir sömürge"niteliği taşımamış Osmanlı tarihi ile Cezayir tarihi arasındaki önemlifarklar. Ancak bugünkü Cezayir ile Türkiye 'yikarşüaştınrken altı çizilmesigereken belki en önemlifark, Türkiye 'nin cumhuriyetten bu güne süregelen 70yıllık "Udk ülke"geleneğinekarşılık, bağımsızlıktan sonra Cezayir 'de resmen vefiilen laikliğin izine rasllanmayışıdır. Cezayir bugün gerçekten de şeriatın gölgesinde. Ülkenin üstüne çöken bu karanlık gölgenin ortadan kaldırılması için Cezayirşuanakadar "askeriçözüm yönterrd"nibenimsedi. Buyöntemin başarıya uiaştığı söylenemez. Nitekim iktidarı elinde tutan generaller, bugünlerde hapistekiköktendinci siyasalhareketin liderleriylegörüşmeleryaparak çıkışyolu arıyorlar. Türkiye 'de 27 Mart yerelseçimlerinin ardından somutlaşan Refah'm yükselişine karşı "askerselçözüm önerikri" ortaya atanlarm varlığı "Cezayir Örneği"ni daha da ilginç ve önemlikılıyor. Ortadoğu ülkeleri ve İslam (özellikle siyasal İslam) üstüne ülkemizin bir kaç uzmanından biri olan Fcrik Bulut 'un önümüzdeki günlerde kitap olarak yayınlanacak olan "Şeriatın Gölgesinde Cezayir"adlı kitabındanyararlanarak derlediğimiz bu dizi, "bir örnek olarak Cezayir" gerçeği üstüne sınırlı da olsa okuyucuyu bilgilendirmeyi amaçlıyor. Bir petrol ve tarım ülkesi Ülkenin resmi adı Cezayir Demokratik Halk Cumhuriyeti. Yüzölçümü 2 milyon 293 bin 190 kilomet- rekare. Ancak top- raklannın önemli bir kesimi dağ ve çöl. O yüzden tanma el- verişli topraklan yü- zölçümüne oranla ol- dukca az. Başkent Cezayir'in yanı sıra Oran, Konstantin, Annaba, Şidi-bel- Abbes önemli kentle- ri. Resmi dili Arapça. Ancak 130 yıllık Fransız egemenliğin- den dolayı Fransızca da ülkede geçerli bir dil. Halkın hemen tümü Müslü- man. Sünni mezhepler arasında "Dör- düncü Mezhep" olarak anılan Mali- kilik temel mezhep. Aynca kimi Ber- beri kabileler arasında az sayıda Şii var. Halkın yüzde 80'i Arap. Yerli halk Berberiler artık bir "azınlık" ko- numundalar ve ülke nüfusunun sade- ce yüzde 17'sini oluşturuyorlar. Para birimi Ceza- yir Dinan olan ül- kenin ekonomisi temel olarak petrol gelirlerine ve tanm ürünleri ihracatına dayanıyor. Cezayir 1517'de Osmanlı İmparatorluğu'na katıldı ve bu yak- laşık 300 yıl sürdü. Gücünü yitiren Os- manlfnın Cezayir topraklanndaki egemenliği. Fransı- zlann askeri işgali ile 1831 yılındafıi- len, 1847 yılında ise resmen sona erdi. Halkın sık sık başkaldırmasına rağ- men Fransız sömürge egemenliği 130 yıl kadar sürdü. 1954 yılında Ulusal Kurtuluş Cephesi (FLN) önderliğin- de başlayan silahlı ayaklanma. kısa sürede bir bağımsızhk savaşına dö- nüştü ve 1962 yılında Cezayir bağımsızlığına kavuştu. Umuttankarabasana: Cezayir Çok değil daha 30 yıl önce Cezayir. Türkiye'de tüm ileri- ci güçler için bir efsaneydi. Sömürge imparatorluk- lannın son kahntılannm tarih sahnesinden silindiği şanlı günlerdı 1960"lar. Güneydo- ğu Asya. kara Afrika ve Ku- zey Afrika'da birbiri ardına ulusal kurtuluş hareketleri patlak veriyordu. Gana"da Nuknımah. Kongo'da Patri- ce Lumumba, Mısır'da Cemal Abdülnasır. Tunus'ta Habib Burgiba. Irak ve Suriye'de Baas Partilerinın önderleri. Libya'da Kaddafi. Cezayir'de Bin Bella büyük ölçüde ro- mantik bir coşkuyla selam- lanıyordu. Aralannda. daha sonraki yıllar somutlaşacak derin aynlıklara rağmen hep- si aynı ortak paydada, sömür- gecileri ya da sömürgecilerin uşağı kokuşmuş yerel iktidar- lan yıkıp halklanna umut ve aydınlık bir gelecek sağlama- ya hazırlanan kahramanlar olarak övülüyorlardı. Ne ki tarih romantik bek- lenlilere değil olgulara daya- narak yürüyor. Nasır'ın Mısır'ı bugün ekonomik, si- yasal ve ahlaki bir çürümenin pençesinde kıvranıyor. Müs- lüman Kardeşler gibi kökten- dinci siyasal islam örgütleri günbegün ölümcül darbeler indiriyorlar. Irak ve Suriye"de Baas rejimleri o çok ıddialı "Arap sosyalizmi"ni batınp yerine yan-askeri diktatör- lüklere dönüştüler. Kaddafi. Marks'ın Kapital'ine, Mao'- nun Kızıl Kitap'ına karşı çıkardığı "Yeşil Kitap" ile İslami temelde bir kalkınma denemesine girişti. Sonuç dış politikada terörizmin batağı. iç politikada petrol gelirleri- nin ülkeye kalıcı ve sağlam bir gelecek sağlanmaksızın çar- çur edilmesi oldu. Lumumba öldürüldü \e halkmın umut- lanyla birlikte gömüldü. Tu- nus Habib Burgiba'nın uzun, çok uzun süren tek önder-tek parti yönetiminin ardından si- yasal tslamın Ortaçağ ka- ranlıklanna gömdüğü yoksul ve umutsuz bir Kuzey Afrika ülkesinden başka bir şey de- ğıl... ...Ve Cezayir. 1%2'de ik- tidarı alan FLN'nin (Ulusal Kurtuluş Cephesi) 30 yıllık iktidannın ardından kökten- dinci siyasal İslamın ilk özgür seçim denemesinde oylann yansından fazlasını aldığı, şe- riatın gölgesinde yaşayan bir ülkeye dönüşen Cezayir. 1300 yıüık bir İslam ülkesi: El Cezayir Önce Hıristiyanlar geldi. Göçebe Berberi boylan arası- nda Isa dinini yaymak isteyen papazlar, misyonerlerdi ge- İenler. Ardından Roma lmparatorluğu'nu yıkan (ve yakan), bu arada da Hıristi- yanlaşan Vandallar Cezayir'e sıçradılar. Ülkenin yerli halkı Berberilerin direnişlerine rağ- men bir Vandal krallığı kurul- du. Ancak Vandal krallığı ve onu izleyen Bizans egemenliği bölge halkını Hırisüyanlaştı- rmayı başaramadı. Sonra islam geldi. İsa'dan sonra 681"deki ilk Arap akını ile birlikte Cezayir'de Islami- yet yayılmaya başladı. Berbe- riler fslamiyeti, fazla diren- ŞERİATIN GÖLGESİNDE FAI'K BULUT (Derieyen: Aydm Engin) c' ezayir, 30 yıl önce bir efsaneydi. Güneydoğu Asya'dan kara Afrika'ya sömürge imparatorluklannın son kalıntılannın tarih sahnesinden silindiği şanlı günlerdi 1960'lar. Ancak o yıllar gerilerde kaldı. 1962'de iktidan alan Ulusal Kurtuluş Cephesi'nin 30 yıllık iktidannın ardından gerçekleştirilen ilk özgür seçim denemesinde, köktendinci siyasal İslam oylann yansından fazlasını alıyor ve Cezayir şeriatın gölgesinde yaşayan bir ülkeye dönüşüyordu. ~~ f t 1300 yıldır İslam egemenliğinde yaşayan Cezayir, 132 yıllık Fransız sömürgeciliği döneminde uygulanan politikalara rağmen hiçbir dönemde laikliği benimsemedi. meden kabullendiler. Bunda ta- rihsel olarak daha eski ve köklü olan İslam (ve Arap) uy- garlığının daha yabanıl (kır kö- kenli) Berber kültür ve uy- garlığına üstünlüğü önemli bir etkendi. Ancak asıl önemli et- ken Cezayir topraklannda İsla- miyeti yaymak (cihad) ve o top- raklan serpilip gelişmekte olan Arap egemenliğjne katmak (fe- tıh) için gelen İslam öncüleri, güçlenmekte olan İslam impa- ralorluğunun egemenleri olan merkeziyetçi. baskıcı ve devletçi Medine - Şam - Mekke - Bağ- dat aristokrasisini değil. bir tür merkezkaç gücü kabul edilen, kabile demokrasisine, daha ge- niş bir siyasal kaühmdan yana olan, İslam tarihinde "Harici- ler" olarak anılan kesimlerini temsil etmekteydiler. Bu özellik göçebe Berberi boylannın İsla- miyeti görece dirençsiz kabul- lenmelerinde belirleyici rol oy- nadı. O dönemde Cezayir'de İslam Şii karakterliydi. Bugü- nün Cezayir'inde temel mezhep olan Malikilik daha sonra, En- dülüs Emevileri döneminde be- nimsendi. Bu kısa tarihsel anımsatma- dan da sezilebileceği üzere Ce- zayir'de "Araplaştırma" ile "İs- lanüaştırma" zamandaş değil. Üstelik Cezayir'in İslamlaştınl- ması çoktan kotanlmış bir sü- reç. Oysa İslamlaştırmanın öte- ki yüzü olarak ortaya çıkan Araplaştırma için aynı taıuyı koymak doğru değil. Bugün ül- kenin yüzde 18'ini oluşturan Berberiler, Müslüman ama Araplaşmamış bir azınhk ko- ve yönet" politikalannın nesne- si olarak gördüler. Bugün kök- tendinci demagoglann "Millet yok ûmmet var" belgisiyle (slo- gan) Berberileri de kendi safla- nna çekebilmeleri böyle müm- kün oldu. Dilek ve beklentiler- den değil. olgulardan yola cıka- caksak köktendinci siyasal c.ezayir, 1830 yılında Fransızlarca işgal edildi. Halkının tümü Müslüman olan bir ülkede, Hıristiyan bir devlet egemenliğinde geçen 130 yıllık bir sömürge düzeni kendiliğinden çatışmalara, direnişlere gebe bir yakın tarih anlamına geliyor. Bu çatışma, direniş ve başkaldınlarda İslam, Cezayir'de hep 'başrol'deoldu. numundalar. Bu aynnü önem- li. Çünkü gerek 130 yıllık, Fransız işgali altında geçen sö- mürgelik döneminde, gerekse 30 yıllık Ulusal Kurtuluş Cep- hesi (FLN) iktidan boyunca Berberiler kendilerini, haklan yenen ve eşit haklara sahip ol- mayan ya da emperyalist "böl İslamın Cezayir toplumunun her kesiminde ve her etnik gru- bunda etkinlik kazanmış oldu- ğunu belirtmeliyiz. Bu nasıl oldu? Bu nasıl mümkün oldu ? Cezayir 1830 yılında Fransız- larca işgal edildi. Böylece 130 yıl sürecek bir sömürge dönemi başladı. Halkmın tümü Müslü- man olan bir ülkede. Hıristiyan bir devlet egemenliğinde geçen 130 yıllık bir sömürge düzeni kendiliğinden çatışmalara, di- renişlere gebe bir yakın tarih anlamına geliyor. Bu çatışma. direniş ve başkaldınlarda İs- lam, Cezayir'de hep "başroP'de oldu. Fransız sömürgecıliğine ilk ciddi başkaldın, işgalden he- men iki yıl sonra 1832 tarihini taşıyordu ve başkaldınnın ön- deri Emir Abdülkadir gücünü bir İslam bilgini oluşundan. Ce- zayir halkı üzerindeki (Berberi ve Arap) siyasal açıdan da önem taşıyan dinsel liderliğin- den alıyordu. Laiklik ilkesi tutmuyor Dikkaüi okuyucu hatırlaya- caktır. bu dizinin sunuş yazısın- da "Cezayir'de ne ulusal bağım- sızlıktan önce ne de sonra laiklik ilkesinin izine rastlanmaz" de- miştik. Bunun Cczayir'in 130 yıllık sömürgelik dönemine uzanan kökleri ve nedenleri var. Fransızlann bir sömürge olarak Cezayir'i denetimleri al- tında tutabilmek için başvur- duklan çok zengin (!) önlemler arasında laiklik de vardı. Fran- sız egemenliğine karşı başkaldı- nlarda dinsel güçlerin önemli bir yer tuttuğu. yer yer öncülük ettiği Fransızlann gözünden kaçmadı ve "laiklik" ilkesini bir silah olarak kullanmalanna yol açtı. "Dinin devletten ayruma- sı" formülü ile ifade edilen laik- liği. sömürge Cezayir toprakla- nnda egemen kılarak, Fransız- lar İslamın siyasallaşmasını, dolayısıyla da sömürgecilere karşı sa\aşmasını engellemeye çalışıyorlardı. O \üzden laiklik Cezayir halkmın ve aynmsız hemen tüm sivasal güçlerinin gözünde sömürge döneminin kötü bir mirası ve anısı olarak dışlandı. Nitekim bağımsızhk savaşının kazanılmasmdan sonra vapılan "sosyalist" Ana- yasa\ a "İslam, ülkenin resmi di- nidir. Cezayir kinıliğinin ayrıl- maz bir parçasıdır. Yasanın te> melidir" yazıldı. Devrim önder- lerinin bu "tercihi" bugün geli- nen noktada epey etkin oldu. Ancak bu aynntılardan önce Cezayir'in Fransız işgali altında geçen 130 yıllık sömürge döne- mine kısaca göz atmakta yarar var. Yarın: Mağrlpte bir esln kaynağı: Anadolu ihtilall İLAN BAKIRKÖY1. SULH HUKUK HÂKtMLİĞİ'NDEN DosyaNo: 1992,658 Mahkememizin 11.3.1994 tarih 1992 180sayıhkaranüevesayet alüna alınması icap eden küçük Mehtap Yavuz'a, (Güler Oruç ile Dursun Yavuz"dan olma 1987 doğ.) Sıvas ili. Suşehri ilçesi, Sağpazar köyü, cilt: 112/01, sayfa: 39, kütük: 12"de nüfusa kayıtîı babası Dur- sun Yavuz vasi tayin edilmiş olup. iş bu vasi karanna itiraa bulunan- lann kanuni süre içinde ıtiraz edebilecekleri. itiraz vaki olmadığı takdirde hükmün kesinleşeceği tebliğ yerine kaim olraak üzere ilan olunur. Basın:4106 ZONGULDAK ASLİYE BİRİNCİ HUKUK MAHKEMESİ'NDEN 1993 263 Davacı TTK vekili Avukat Nazan Görgülü tarafından davalı Makis Makina tmalat ve Pazarlama Ltd.Şti. aleyhine acılmış bulu- nan alacak davasının mahkememizde yapılan açık yargılaması sıra- sında; Davalıya duruşma gününü havi dava dilekçesi tebliğ edilemediği gibi tüm aramalara rağmen adresi tespit edilemediginden, gazete yolu ile ilanen teblıgat yapılmasına karar verilmiş olup; 19.4.1994 günü saat 09.00'da yapılacak duruşmada bizzat hazır bulunmanız veya kendinizi bir \ekille temsil ettirmeniz. haar bulun- madığıru2 veya kendinizi bir vekille temsil ettirmediğiniz takdirde yargıiamanın gıyabınızda yapılıp bitirileceği hususu duruşma günü- nü havi dava dilekçesi tebliğ yerine kaim olmak üzere ilan olunur. 30.3.1994 Basın: 47079 İLAN BİGA SULH HUKUK HÂKİMLİĞİ'NDEN 93 625 E. 94 149 K. Davacı Meryem Gür vekili tarafından davalılar Kahraman Kaç- maz ve arkadaşlan aleyhine açılan izale-i şüyu davasının yapılan açık yargılaması sonunda: Mahkememizin 22.3.1994 tanh ve 1993 625 esas, 1994 149 karar sayılı ilamı ile Biga Kepekli Köyü, Deliktaş-Kınkhk mevkiinde bulu- nan 504 parsel savilı taşınmaan satışına karar verilmiş olup, mahke- memizce adresleri tespit edıleme>en davalılardan Kahraman Kaç- maz, Elif Kaçmaz. Gülüzar Kaçmaz. Hiiseyin Kaçmaz, Ali Kaçmaz, Müzür Kaçmaz ve Veli Kaçmaz'a ışbu karar ilanı tebliği yerine kaim olmak üzere. ilan tarihinden itibaren süresi içinde temyiz edilmediği takdirde kesınleceği ilanen tebliğ olunur Basm: 46049 ANKARA NOTLARI MUSTAFA EKMEKÇİ Kitap Fuarında...Olay, bir belediye otobüsünde geçtı. 45-50 yaşlannda bir bayan otobüse bindi, biletini attı. Arkasından da sıkmabaş bir genç kız geliyordu. Otobüsün ön sıralarında oturan bir genç yerinden fırladı, 45-50 yaşlarındaki bayanı koluyla ite- rek sıkmabaş genç kıza: - Gelin, oturun dedi, sıkmabaş genç kız: - Ben yakında ineceğim dedi'oturmadı. Genç, bunun üzerine, kalktığı koltuğu yeniden kapıpotur- du. Bir şey söylemeden ayakta duran 45-50 yaşlarındaki bayana: - Size yer yok dedi. Bayanın başı açıktı, bir ilkokui öğret- meniydi. Hiç sesini çıkarmadı, yürüdü gitti... Bu genci, böyle davranmaya kışkırtan etken neydi? Hacı Necmettin Erbakan ın, Türk demokrasisini yerle bir etmeyi amaçlayan karanlık yolu mu? Kendi oğlu Fatitı'i, imam- Hatip'ten alıp yoksul çocuklarının bu okulları doldurmasını sağlayan saçma sapan lafları mı? Bir ulusun, bir halkın ahlakını yok etmeye kimsenin hakkı yoktur, buna zaten gücü de yetmez. "Şeriatçı" dedikleri kim oluyor ki? Bir başka olay, yine belediye otobüsünde gecti. Başı açık bir bayan otobüse bindi. Koltuğun pencere yakınında bir erkek oturuyordu. Erkeğin yanı boştu, buna karşılık boşlu- ğa, koridora yakın yerde ise sıkmabaş bir bayan oturmak- taydı. Otobüse yeni binen bayan, sıkmabaşa bir şey deme- den, sıkmabaş: - Ben yakında ineceğim diyerek erkeğin yanını başı açık bayana bıraktı. Bayan araya oturdu. "Yakında ineceğim" diyen sıkmabaş, inmedi; son durağa değın gittı. Amacı, er- kekle yan yana oturmamaktı, bu anlaşılıyordu. TÜYAP'ın Ankara'da açtığı "Kitap Fuan"ndaydık. Bilimle uğraşan, ayrıca yönetici olan bir bayan şöyle dedi: - Sıkmabaşlar, türbanlılar, çarşaflılarla biz kadınların de- ğil, erkeklerin uğraşması, savaşması gerekir. Yaptıkları erkeklere hakarettir çünkü. Niçin erkeklerin yanında otur- muyorlar, onların elini sıkmıyorlar? Siz insanlan yer misi- niz? Bence, asıl küçük düşürülen burada erkeklerdir! içimden, "Onu da bunları başımıza saran, Hacı Necmet- tin Erbakan düşünsün" d\ye geçiriyorum... Tekirdağ'da, mahkemede tanıklık etmek üzere çağrılan başı gözü kapalı bir bayana yargıç: - Kızım yüzünü aç da kim olduğunu göreyim deyince, ge- rici basında kıyamet koparılıyor. Gerici basın dediğim de Abdi Ipekçi'nin deyimiyle "Kıçıkınk basm", bir başka de- yışle "çurçurbasın!" Yargıç, tanığın ıfadesini alırken neden yüzünü göremesin? Sözde bunlar namus taslarlar, bilin- mez ki olayların perde arkası. Dini politikaya araç etmek isteyen birkaçdensız, sıkmabaş kadınlan, kızları kullanıyor mu böyle? Hoşdere Caddesi'nde. 122 numarada "Arda" Sanat Ga- lerısi var, orada Duran Karaca'nın resım sergısi vardı; ona gittim. Kalabahktı; Duran Karaca'nın tablolarındaki keçile- re takıldım. Okurlar iyi bilir, ben keçilerden değil, domuz- lardan yanayım! Ormanın süsü, keçilerden çok domuzlar- dır. Domuzların resmini yapan bir ressamımız çıkmadı. İçimden, Rasin Arsebük yapar mı yapar bunu" diye geçi- riyorum. Veysel Günay'ın Meşrutıyet'te, iş Bankası'ndaki sergisini göremedim daha, göreceğım. Ressamlarımıza imreniyorum. Dinsel baskıları aşan cumhurıyete borçlu- durlar sanatyaşamlarını. Armoni Sanat Galerisi'nin yöneti- cisi Aynur Pehlh/anlı yla karşılaşınca nasıl sevindim. O, Selçuk Altan'ın kızkardeşı. Annesi, Selçuka ördükçe, bana da kazak örerdi. Yalçın Gökçebağ da Armoni'de çahşıyor- muş. O da sevdiğım bir insan, bir ressam... Korel Göymen'ın "dostlarına' 1 verdıği kokteyldeydim. Korel Göymen, özellikle Altındağ'da, anakent belediye başkanının on bin oyunun yok edilmiş olması nedeniyle, Ankara seçimlerinin yenileneceğinden umutlu. On bin oy, nereye gıder? Korel Göymen'in toplantısında, Metin Toker'le konuşu- yorduk. O, istanbul lokantalarındadomuz pirzotası yiyebili- yormuş. Emin Çölaşan - Domuz pirzolası çok mu güzeldir diye soruyordu. Beslenme uzmanı Osman Nuri Koçtürk de öldü. Töreni- ne gidemedim. 1960-70'li yıllarda Koçtürk, beslenme konu- sunda gençlıği, halkı uyancı konuşmalar yapar, yazıiar yazardı. 1960'larda, Milliyet'te muhabir olarak çalıştığım yıllar, Osman Bey'in demeçlerını alır, gazeteye verirdim. O, "tarhana "nın yararlarını anlatır, ot yerine et yemenin gereklerini vurgulardı. Bir gün "Beslenme Uzmanı Koç- türk" yerine, "Tarhana Uzmanı Koçtürk" diye çıktı adı! Ondan, "domuz eti" üstüne, bir görüş almak istediğımde, vermekten kaçınmıştı. 1980'li yıllardı, eski kavgacı Osman Bey yıldırılmıştı! TÜYAP Kitap Fuarı, Ankara'da bu yıl çok görkemli. Gör- medim ama, "Frankfurt Kitap Fuarı'yia karşılaştırılabilir mi diye düşünüyorum. Deniz Kavukçuoğlu aniatıyor: - Frankfurt Kitap Fuarı, buranın yedi kat büyüklüğünde. Orası başka. Frankfurt fuarının özelliği, orada yayıncılarla yazarlar buluşur, konuşurlar. Burada öyle değil, burada okurla kitap buluşur! Kitap fuarının açıldığı Altınpark'a, bir Çankaya-Altınpark otobüsleri çalışıyor. Kanımca bu yetersiz. Belediye, kitap fuarı boyunca, Altınparktançeşitli yörelereotobüsseferle- ri gerçekleştirmeli. Altınpark zaten uzak; insanlar, çeşitli mahallelerden nasıl gıdecekler kitap fuarına? Kitap fuarına ılgisizlik, kitap sevmeyenlerin işidir. Kitap fuarını, okur-dostlarla dolaştık. "Payel Yayınevi"- nde, Maksim Gorkı çevırmeni Şemsa Yeğin'le görüştük, birlikte çay içtik. Mualla ile özlem de vardı. Şemsa Yeğin, Elias Canetti nın "Kulakmisafiri Ellı Karakier" çevirisini ımzalayıp verdi. Payel Yayınevi 25yaşına basmış... Kültür Bakanlığı Kütüphaneler Genel Müdürlüğü'nün de fuardagüzel biryeri var Bakanlık, gösterişsiz ancak örnek çalışmalar da yapmış; Tülin Sağlamtunç'un çalışmalarını gezin, görürsünüz... BULMACA SOLDAN SAĞA: 1/ Matem... Birilimiz. 2/ Derebeylik Japonyası'- nda en aşağı sınıfı oluştu- ran halk... Denizayısı da denilen bir fok türii. 3/ Polonya'da bir ırmak... Bir cins güvercin. 4/ Bir yerde oturma... Bir nota. 5/ Bir yapının damında 6 çevresi ve üstü açık yer. 6/ Bir görevin yürütülebil- mesi için merkez olarak seçilen yer... Dansçının ayakkabılanna takılan metal plakalann vurmalı bir çalgı gibi kullanıldığı dans üslubu. 7/ Yapısma girdiği sözcüğe "yeni" anlamı katan yabancı önek... Pa- dişah ya da vezir kavuklannda bulunan tüy ya da püskül biçimin- deki sorguç. 8/ Toprak damlan sıkıştırmakta kullanılan, silindir biçimli ağır taş... Kokmuş hayvan ölüsü. 9/ Kalabahk... "Her çiçek- ten bal eyledik ' 'ya saydılar bizi" (Pir Sultan Abdal). YLKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Aldous Hıudey'in. bilimkurgu türündeki ünlü romanı. 2/ Cü- retkâr... Asya'da bir başkent. 3/ Büyük delikli kalbur... Düz ve geniş arazi. 4/ Bir işin yapılması için harcanan beden ve kafa gücü... Dünyamızın uydusu. 5/ Kumaş kenanna makineyleya- pılan sık sürfıle dikişi. 6/ Bir çalgı... İbadet etme. 7/ İnce kum ve çimentoyla yapılan düzgün döşeme sıvası... Bir bestede kullanı- labilecek aynı türden sesler kümesi. 8/ Yurdumuzda bir ır- mak...".... benim ilen gitmek dilersen / Eğlen güzel yaz olsun da gidelim" (Karacaoğlan). 9/ Bir kemerin ya da tonozun tepe noktasına yerleştirilen taş.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle