Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET2 8MART1994SAU
KULTUR
79 yaşında yitirdiğimiz Cihat Burak, ölümünden bir süre önceyaptığırruz söyleşide anılanıu anlatmıştı
'Resminiyapamadıklanını yazdım'
3
mart perşembe günü yitirdiğimiz ressam Cihat
Burak, bugün saat 10.30'da Mimar Sinan.
Üniversitesi'nde düzenlenecek tören ve
Teşvikiye Camii'nde kıimacak öğle namazının
ardından Zincinlikuyu Mezarhğı'nda toprağa
verilecek. Cihat Burak ile, ölümünden bir süre önce
yaptığırruz söyleşiyi sımuyoruz...
AHL ANTMEN
"Sıhavet bir akşam gülümser gibı
öldü..."*
Fenerbahçe'de, harabeye dönüş-
müş eski bir konağa bakan bir apart-
man daıresinde yaşıyordu Cihat Bu-
rak. Pencerelerinde. dışandan
bakıldığında kanavıçe gibi görünen.
içen gjrince beyaz krepon kağıdından
kendi yaptığı yalancı danteller vardı.
Ev, kocaman bir atölye>di aslında.
Odalarda. koridorda duvara dayalı
paketlenmiş resımler. tuvaller duru-
yordu. Salondakı yemek masasının
üzerinde, boya kavanozlan, fırçalar.
kitaplar. birdedaktilo vardı. Masanın
hemen yanındakı bir şovalyede Cihat
Burak'ın son resimlcnmdcn biri dinle-
niyordu, lamamlanmamış.
Evdeki tek ses. kurulu bir oyuncak
köpeğin çıkardığı *vızvızvızvız'. bir de
ara sıra Tırmık ya da Kontes televiz-
yondan sarkan çıngırakla oynaştığı-
nda çıkan 'cıngılıng' sesiydi.
puvarlarda hiç resim yoktu.
Ölümünden bir süre önce görüşme-
ye gnmiştık. Sabah saaüeriydi. İçkiye
düşkünlüğü bılınir: bardağı yine yanı-
ndaydı.
Her zamanki gibi. mor gömleğını
gıymiş, etlatun atkısını takmıştı.
Söyleşimiz uzun sürdü: geçmışı anı-
msamaktan keyıf ahr gibıydi. "Başla-
ra dönsek, sıkılır mrsınız?" dıye sor-
muştum. "Sıkılmam, sıkılmam..." diye
yanıtlamıştı. O zaman başladık...
Cihat Burak'ın çocukluğuna dön-
dük. Aksaray. Sineklibakkal'da bah-
çeü bir evde dpğmuştu: "Eski İstan-
bul'la bugünün İstanbuTu arasında çok
fark var tabii. Hatırlıyorum, Aksara>
çok hareketli bir semtti o zaman. Her
evin bir bahçesi vardı. Sokaklar çok gü-
zel kokardı..."
Hilafet ordusuna girmediğı ıçin açı-
ktan maaş alan ve zaten maaşının an-
cak üçte bın odendığı için para
sıkıntısına düşen babasının araba iş-
letmeye başlatması -ilginç bir rast-
lantıvla- daha sonra mımar olsa da
neyse...
- Galatasaray'da resim öğretmeniniz
Mehmet AN Bey'lc Uetişiminiz nasddı?
Çok ıyı bir adamdı. Asker kökenli.
Zaten Türkıye'de resim askerlerle baş-
lamıştır. Abdülaziz de çok ıyı bir desi-
natördü. sanata açıktı. Avrupa'yı gör-
müştü. Şeker Ahmet Paşa, Halil Paşa
gibi kımseleri de yollamıştı. Harbiye'-
ye resim dersi koydurmuştu. İlk iyi
ressamlanmız hep askerdir. Bizim
hocamız Mehmet Ali Bey de topçu
binbaşıydı. Çok muhterem bir
adamdı. Bize elinden geldiği kadar an-
latırdı. Yağlıboya diyemeyeceğim
ama çok ıyi bir suluboya ressamıydı.
- Akademi'den mezun olduktan sonra
siy de tüm >eni mezun mimarlar gibi bir
siire Tekel'de çalıştmız. Paris'e ilk gidi-
şiniz de bu döneme rastlıyor değil mi?
Paris'e 1955 yılında Birleşmiş Mil-
letler bursuyla gittim. Burs altı ay sü-
rüyordu fakat ben dönmedim. İki sene
kadar kaldım. Bu iki sene boyunca ta-
bii maaşım falan yoktu. Mimarlık bü-
rolannda falan çahşarak kazandım
hayatımı. Bir yandan da resim yapı-
yordum. Saat hesabıyla çalışılıyordu.
Saaü 10 frank. O kazandığım parayla
resim yapıyordum işte.
Paris, Picasso ve kapıcılar...
- 1950'lerde Paris hala 'sanat baş-
kenti' olmantn tadını çıkarıyordu.
Dostluk kurduğunuz ressamlar oldu
mu?
O zaman meşhur olan Yves Klein
\ardı. Picasso'yu göremedim, tanıya-
madım tabii. çünkü Paris'te oturmu-
yordu ki o zaman. Paris'e son gidişim-
de ise kaldığım otelin çok yakırunda
Pıcasso'nun atölyesi varmış ama Pi-
casso kör gözlü kapıcı portresi yaptı
dıye Kapıcılar Sendikası kızmış ve
oradan attırmışlar Picasso'yu. Picasso
Malraux'ya kızdı, ama Malraux da ne
yapsın. Kapıcılar Sendikası dava
açmış, Malraux'nun ne günahı var0
O
zaman Malraux'ya kızgınhğından
Modern Sanatler Müzesi'ne resim ver-
Mimar, ressam
ve öykücü
Cihat Burak
Kühür Servisi- 1915 yılında
İstanhul'da doğan Cilıat Burak,
ortaöğrenimini Galatasaruy Li-
sesi'nde tamamladıklan sonra
1943 yılında İstanbul Güzel Sa-
natlar Akademisi Mimarlık Bö-
lümiinden mezun oldu. 1952 yı-
lında Ba\ ındırlık Bakanhğı adı-
na Birleşmiş Milleüer bursuyla
Paris'e gitti, 1955te Türkiye'ye
dönerek aym bakanhkta Proje
Tanzim ve Fen Heyeti Müdürlü-
ğiine getirildi. 1961 yılında mi-
marlık araştırma ve incelemele-
rinde bulunmak üzere yeniden
Paris'e gönderilen Burak, bu sı-
rada bakanlıktaki görevinden
ayrılarak kendini tümüyle resim
çalışmalarına verdi. 1965 yılında
yeniden Tü'rkiye ye döndüğünde
bir süre Işık Mimarlık Okulu'-
nda resim dersleri veren sanatçı,
bu tarihten sonra çeşitti kuruluş-
larda mimarlık yaptı. Resimle-
rinde insan ve toplumun celiskı-
lerini eleştirel gerçekçi eğilimde
ve naif anlayışta ortaya koyan
Cihat Burak'ın , renkli cam ve
porselen çalışmaları da bulıınu-
\or. Yavvnlanmış öykü kitap-
ları da bulunan Cihat Burak ga-
zetemizin düzenlediği Yunus
Nadi Öykü Ödülü'nü de ; 19931
kazanmıştı.
Burak 'ın yapıtları, gerek renk
•.ııllartımı gerek duygu ve bıçim
açısmdan ressamca bir duyarlık
ve özgürlük taşır.
annem merakhydı. Kendisi yazmayı
kendi kendine öğrenmiş. Fransız ede-
biyatını bayağı iyi bilirdi. Kütüphane-
den kitap aldığında ben de okurdum.
Böyle böyle edebiyatla bir alakam
oldu. Sonra sonra bu alaka büyüdü.
Dokuzuncu sınıfta Marcel Rodetto
diye bir Fransızca hocamız gelmişti.
Müthiş bir adamdı. Fransız İsviçreliy-
di. Ders gibj değil de sohbet eder gibi
anlatırdı. Sınıfın azılılan bile derslerini
kaçırmazdı. Edebiyata daha çok yakı-
nlaşmam o surette olmuştur. Mesela
Edgar Allen Poe'yu ondan dinledim.
Dahaevvelduvardım ama kımdir. ne-
Faik, Orhan Veü ve çevresiyle
tanıştım. Çiçek Pasajı'nda Haçık
vardı, çok güzel bira çekerdi... Onun
yanmdaki komiler şimdi Çiçek Pa-
sajı'nda büyük lokanta sahipleri. Bay-
ram, Entelektüel Cavit... komiydi on-
lar. Cumhuriyet Meyhanesi şimdi
havra gibi bir şey olmuş... Ama şu
bakımdan da iyi: Kızlar da geliyor. O
zaman bir tane bile kadın göremezdin
orada, şimdi yansı üniversiteli kızlar.
Bozcaada'dan şarap gelirdi. Her ak-
şam kılıçbalığı yerdik. 30 kuruşa. Şim-
di kılıçbalrğı Sheraton'da. Hılton'da
bile yok... Oyle bir zamandı.
• Benim
Tünel'de
bir
kitapçım
vardı,
oraya
Grand
Larousse'-
unher
hafta bir fasikülü gelirdi.
renkli resimler olurdu
içinde... Ona bakardım
ressamlan tanımak için.
resme tutulmasının nedenlerinden bin
olmuş Cihat Burak'ın: "Konağın altı-
nda arabaları boyarlardı... Ö>le zan-
nedivorum ki resmi se\Tnemin o bo>a>-
la ilgisi \ardır, çünkü terebentin >e *er-
nik kokusunu çok severim."
Haritasında İzmir de var. Savaştan
döndükten sonra Rumlann terk ettiğı
vahlardan birini de babasına vermişler
Cihat Burak'ın. Kokanalı'da. "Şimdi
adını Güzelyalı koymuşlar. ama aslında
Kokaryalı'ydı. Kokusu falan yoktu
aslında."
O dönem asker çocuklannın daha
kolay ahndığı Galatasaraş'a girrfıiş.
İstanbul'a döndüğünde. Resimle ilk
tanışıklış. bu dönemde. akademinın
kızlar bölümünde okuyan halasının
kızı aracıhğıyla olu>or Kendisine he-
diye edilen resim defteri. o dönem çok
bilincinde olmasa da yaşamının en
vazgecilmez tutkusunun başlangıç
noktası aslında. ,
- Cihat Hoca, annenizden çok ba-
banız desteklemiş resimle uğraşmanızı
değil mi?
Resim işı biraz dağınıklık bilı\orsu-
nuz. E\ kadınlan da dağınıklığı sev-
mez. Akademive gıderken evde a\n
bir odam vardı. Galatasaray"da>ken
ise zaten okulda atölyemiz vardı.
Mektepte her yılsonu sergı açardık.
Çallı gelirdi -gerçi Çallı pek gelmezdi
Cihat Burak, "Kedi". Duralit ü/erine > ağlıboy a.
memişti Picasso.
- Gençliğinizde özellikle etkilendiği-
niz ressamlar var mıydı?
Gençliğimde o kadar kitap yoktu
tabıı. Şımdı ressamlann renkli. aslına
yakın röprodüksiyonlann olduğu kı-
taplan var. Rembrandt severdim mese-
la. \ermeer... Tabii klasik devrin res-
samlanndan bahsetmiN orum burada.
Çağımıza yakın olanlardan Remb-
rant'ı severdim. Hala da en sevdiğim
o. Benım Tünel'de bir kitapçım vardı,
oraya Grand Larousse'un her hafta
bir fasikülü gelirdi. renkli resimler
olurdu içinde. Onlara bakardım res-
samlan tanımak için. Alamazdım ta-
bii. Kitapçıda bakardım, ses çıkar-
mazlardı. Çünkü bir tanesine bakmak
vanm saat falan sürüvordu. Dükkan-
• Kedilere nankör demesi, kuvvetli
kişilikleri olduğu için. Köpek
allahına bakar gibi bakar sahibine.
Kedi ise bu da bir mahluktur,
çekeceğiz ne yapalım dercesine
bakar. Yoksa kedinin nan_
körlüğünden ne olacak? Her türlü
kötülük insanlarda...
ya- Şevket Dağ, Cemal Nadir, Hamit
Görele gelirdi sergilenmize. Destekler-
lerdi. Akademi'ye girmeden önce de
sonra da hep resim yaptım. Zaten mi-
marlık bölümünde modlaj ve cours du
soir mecburi derslerdı. Ben her gün gı-
derdim. Şimdi kaldınlmış ö\le duyu-
yorum. O derslerde çıplak modelden
çalışırdık. Tabii çok faydalı oldu. Res-
min abecesi gibi bir şey. Tıpta anatomi
da. ayakta kitaba bakılmaz. Ama on-
lar çok iyi insanlardı, anlıyorlardı be-
nim maksadımın ne olduğunu...Onun
dışında çok fazla literatür takip etme
olanağımız olmadı. Şimdikiler çok ta-
lihli.
- Edebiyata olan düşkünlüğünüz bili-
niyor. Hatta geçen yd \unus Nadi
Öykü Ödülü'nü de siz kazandınız...
Edebiyata merakhyımdır, çünkü
dir bilmivordum Baudelaire onun
"Histoire Extraordinaire" kitabını çe-
viımış Fransızcava. Akademi'ye gıttı-
ğim zaman ilk işim o kitabı bulmak ol-
muştu. Çok sevimli bir kütüphanesi
vardı akademınin. vandı zavallı...
Meşhur şair Ahmet Muhip Dranas o
zaman kütüphane müdürüydü Kü-
tüphane memuruna bakın, o bile meş-
hur şair... Ben Dranas'a gittim "•Histoi-
re Extra>agant'ı \erir misiniz?" dedim.
O bana kıtabın doğru ısmini söylevip,
ga\et güzel meşın kapb nefıs bir kitap
verdi. Kitabı 20 günde okudum. Ne
derşe bakabildim ne birşeye.
-Öykü yazıyor musunuz hala?
Yazıyorum. Daha doğrusu gerekti-
ği zaman yazıyorum. Resmini yapa-
madığım şeylerin öyküsünü yazıyo-
rum.
-Herşevin resmi yapdamaz mı?
Yapılır da ben vapamıvorum. Fran-
cis Bacon olsaydım. >apardım... Ya da
Balthus. Balthus gibi kimse resim ya-
pamazdünvada.
- Resimlerinizin bir düş dümasını
yansıttığı söylenir. Aslında resimleri-
niz, kendi düny anızın uzanttsı gibi görii-
nüyor daha çok...
Aslında ö\le tabii. Yaşamımın
uzantısı. Bazen rüyalar, fantastik ele-
manlar ginyor tabıı. Ama daha çok et-
rafımdaki dış dünyanın aörüntüleri-
dır.
- Bu 'dış dünya'da Beyoğlu önemli bir
yer tutuyor... Çiçek Pasajı... Cumhuri-
yet Meyhanesi de sık sık gittiğiniz me-
kanlardandı değil mi?
Gene gıdıvorum oraya. Çok seyrek
tabii. Eskiden hemen hemen her ak-
şam giderdım. 1930'lardan itıbaren. O
zamanlar tabii İstanbul -hani mum
sönmeden evvel bir parlar ya- öyley-
di... Sonra dünyam genışledi. Sait
- Kedileri çok se\iyorsunuz. Nere-
deyse her resmini/e bir kedi de koyu-
yorsunuz...
Kedılerimiçokse\i>orumeset. Ama katıven ö>le
içinde kedi olmayan resmim var tabii. lmasın işime.
Ama çoğunlukla vardır. Öyle zanne-
diyorum ki doğa. insanlar kaplanı da
aslanı da sevebilsin dive kedıyı ya-
ratmış, çünkü aslanı kaplanı kucağını-
zda tutamazsınız. allah aöstermesın!
- Kedilere nankör demekle haksızlık
mı ediyorlar?
Nankör olması. çok kuv\etlı kişi-
likleri olduğu için... İnsana pek
aldırmıyorlar. bu da bir mahluktur ya-
şasın diyorlar. Köpek allahına bakar
gibi bakar sahibine. Kedi ise ne vapa-
lım. o da dünyaya gelmiş, çekeceğiz
der gibı .... Onun için insanlar kediyı
nankör zannederler. Yoksa kedtnın
nankörlüğünden ne olacak? Her türlü
kötülük insanlarda. Hayvanlarda ben
bir kölülük görmedim. Kendi cınsini
yok eden bir cins yok mesela. Aslan
karnı tok olduğu zaman burnunun di-
binden geçseniz kılını kıpırdatmaz.
Ama ınsan insanı öldürüyor. fınnlar-
da yakıyor, >ok ediyor. Bunlar Lrçsan-
lara mahsus şey ler. Bu kedilere bi-
razcık yemeğıni verirsinız. bıraz da ok-
şarsınız. Istediğı o kadar.
Kediler ve kadınlar...
- Kadınlan da kediler kadar seviyor
musunuz?
Se\enm... Muhakkak severim.
Ama onlar tabii daha tehlikeli. Kedi-
nin tırmığı geçer de kadının tırmığı ko-
lay kolay geçmez.
- Siz bir kere evlenmişsiniz >e çok
kısa sürmüş...
Hata etmişim e\lenmekle demek.
Saygı duyduğum bir şey evlilik, ama
benim yapıma, tabiaüma uygun değil.
İşime de uygun değil zaten. Bu kadar
hengamenin arasında bir kadının ya-
şayabileceğini düşünebiliyor musu-
nuz? Burası çarşambapazan gibi.
Ama böy le olmazsa da ben burada ya-
şayamam. Ben.eşya bekcisi gibi ya-
şayamamkievimde.
- Çok aşık oldunuz mu?
Gençliğimde çok oldum. Zaten o
y üzden evlendim ya... Nefertiti'y e ben-
zerdi biraz.
- Yamızlığı da seviyor gibisiniz. Daha
doğrusu yalnızhğı mı özgürlüğü mü se-
viyorsunuz?
Yalnızhğı seymek diye bir şey
tanımıyorum. Özgürlüğü seviyorum
ben. Ama arkadaşlanmla olayım. bir
yerlere gideyım - gürültülü olmamak
şartıyla tabii- çok severim. Ama bazı-
lan vardır ki insanlardan kaçar... Ben
değihm. Ama kanşı-
- Az önce telefonda yaptığınız konuş-
maya tanık oldum. Resim almak iste-
yen bir müşteri... Resimlerden ayrılmak
nasıl bir duygu?
İyi bir şey değil tabii doğrusunu ıs-
Bir kapışta insanın kafasını ağzına terseniz. Sırfsatılsın diye resim yapan-
alır. Ama kediler de aynı familyadan lar var ama ben öyle düşünmüyorum.
olduğu için hıçfarklan yok Yalnızke- Resim bir yerde insanın bir parçacığı
dilerözgürlüklennedahadüşkün. aslı- oluyor tabii. Ama onun kaden sa-
ndahepsı düşkün de mesela sirk man- tılmak. Yoksa benim emeklı maaşımla
feti öğretemezsıniz kedıye pek. Ama kedılerim zor geçinir Resim satılıyor
koskoca aslanı yanan çemberden at- da bazen, onunla takviyeediyorum.
latıyorlar. ne vapsın zavallıcık. - Duvarlara niye hiç resim as-
• Duvarlanma resim asma adetim
yoktur. Hele kendi resmimi hiç.
Bir tane resmim vardır, o elime
geçerse belki asanm;.. Bildiğim bir
şeye niye bakayım? İnsan aynaya
bakmayı sever ama sabaha
kadar da aynanm karşısında
oturulmaz değil mi?
- Kedileri kadınlara benzetmişsiniz
bir söyleşinizde...
Benzerler, çok benzerler... Birçok
halleri benzercanım. Kedinin ne yapa-
cağj belli olmaz. Sonra tuvaletlerine
çok düşkünler, Günde birkaç saat ya-
lanıyorlar. Zaten yalanmakla uyumak
arasında geçer bunlann hayatlan.
dört saat çalışıyorlar. Yirmi saat ya-
lanmak. uyumak...
madınız?
Öyle bir adetim yoktur. Hele kendi
resmimi hiç. Bir tane resmim vardır, o
elime geçerse belki asanrn. Ama bildi-
ğim şeye niye bakayım? İnsan aynaya
bakmayı sever ama sabaha kadar ay-
nanın karşısında oturulmaz değil mi?
* Cihat Burak'ın "Cardonlar" ki-
tabında yer alan "Denizin Sevgilisi"
adlı öyküsünden.
Kadın Haftası Etkinlikleri
Kültür Servisi - 8 mart ""Düny a Kadınlar Günü"
nedeniy le düzenlenen "'Türkiye Kadın Haftası" 12 mart
tarihin'e kadar çeşitlı sosyal ve kültürel etkinliklerle
kutlanacak. İstanbul Cniversitesi Kadın Sorunlan
Araştırma \e Uygulama Merkezı larafından düzenlenen
ve bu hafta süresince ücretsiz olarak izlenebilecek
etkinlikler kapsamında bugün de bir panel yer alıyor. Saat
\ \ .00-14.00 arasında TankZafer Tunaya Kültür Merkezi
Konferans Salonu'nda gerçekleşecek olan panelin
konusu "Ailede Demokrasi, Toplumda Demokrasi"
olarak belirlendi. Prof.Dr.Necla Arat'ın yöneteceği
toplantıy a konuşmacı olarak Duy gu Asena, Dr. Alaeddin
Asna. Dr.Erdal Atabek. Fatmagül Berktay ve
Prof.Dr Engin Ekerkatılacak.
Erol Eti'ninyapıtları
Etibank Sanat GalerisVnde
Kültür Servisi - Marmara Ünıversıtesi profesörlerinden
Erol Eti. ender gerçekleştirdiği sergılerinden birini
Etibank Sanat Galensf nde açtı. Özgün tavnyla dikkati
çeken sanatçı. bu defa da cam ve madeni plaklar üstünde
gerçekleştirdiği soyut çalışmalanyia ılgi uyandınyor. Eski
Türk sanatındakı cam altı. sır üstü tekniklerinde
uyguladığı bu çalışmalannda. yalın renklerin birbiriyle
uy umu göz önüne alınırken boy a ve y aldız adeta primitif
şekliyle ışleniyor. Erol Eti'nin 1975 yılından bu yana
meydana geürdiğı değışik çalışmalanndan örnekler
sunan sanatçının sergisi mart ayı sonuna dek izlenebilir. • •
Yenibir tiyatro dergisi 'Hatnlet
y
::
Kültür Servisi - Şubat 1994'teüksayısıyayımlanan Hamlet \ "
üçaydabıryayımlanacak.Genelyayınyönetmenliğını
Turgay Kantürk'ün üstlendiğı dergının danışma -;
kurulunda Zeliha Berksoy, Tamer Levent, Zehra •
İpşıroğlu. Ahmet Cemal veDıkmenGürün Uçareryer ;
alıyor. Tiyatro alanında eksıkliğı bir hay li hissedilen ;
kurumsalçalışmalara.yenıurünveilkkezçevrilecekoyun ;
metınlerineyerverecekolan Hamlet, her sayısındaağırlıklı •
olarak bir konuyuelealacak. İlk sayınındosyasını
klasıklenn yeniden yorumlanması oluşturuyor. İlk sayının
yazarlanysa şunlar; Zeliha Berksoy. Tamer Levent, Ahmet
Levendoğlu. Esen Çamurdan. Zehra İpşiroğlu. Kenan
Işık. Se\ da Şener. Bertolt Brecht. K.G. Kacler. Hans ;
Curgel, Caspar Neher, Paul Rilla. Ahmet Cemal. Işıl
Kasapoğlu, Zeynep Avcı. Sıbel Arslan, Server Acim. Sean
O'Casey, Cengız Korucu. M. Ahmet Kunter. Cenk
Koyuncu. ŞahineHatipoğlu. H.Z. Şen. Hamlet'teşu
günlerde ülkemızde bulunan ünlü Gürcü \ önetmen
Robert Sturua ıle y apılan bir söy leşinin yanı sıra Hainer
Müller. Edward Bond ve Antonin Antaud'unoyıanlanda
yer alıyor. Dergıde oyunculuk eşümi ile ilgili birdizi yazı
da yer alıyor: Dr. Gerhart Ebert'in Doğaçlama ve
Oyunculuk Sanatı
Esin Afşav ve Savaş DinçeVden
'Kadm Öyküleri'
Kültür Servisi- Kadın Eserleri Kütüphanesi ve Bilgi
Merkezı Vakfı. Düny a Kadınlar Günü kutlama
programına son anda bir etkinlık daha ekledi:
•"Kadınname." Tülin Tınaz Tankut'un yazdığı öykülerden
oluşan"Kadınname".yannsaat 19.00'da.TankZafer
Tunaya Kültür Merkezı Tiyatro Salonu'nda ücretsiz
olarak izlenime sunulacak. Öy külen, tiyatro sanatçılan
Esin Afşar. Sav aş Dinçel ve yazan Tülin Tınaz Tankut
seslendirecekler.
Cophı, Uluskuai'ası Okhotsk
Kaiikatür Yarışması'nda2.oldıı
Kültür Senisi - Orhan Coplu. bu y ıl ocak ayında
Japonya'da düzenlenen Uluslararası Okhotsk Karikatür
Yanşması'nda ıkıncüık odülüne değer görüldü. Bu yıl
dördüncüsü y apılan yanşmanın konusu "toprak"tı. 1958
yılında Uşak'ta doğan Coplu. 1982 yılından bu yana
karikatür çiziyor. Şimdiyedek 17 kişisel sergi açan ve
çeşitlı kankatür y anşmalannda 15 ödül kazanan sanatçı.
1992yılında Antalya'ya yerleştı. Kuruluşunaemeğigeçen
Anıaly a Büy ükşehır Belediyesi Karikatür Ev i'nde
çalışmalannı sürdüren Coplu. 1993'te Antaly a'da
gerçekleşen 1. Antaly a Karikatür Şenliğı'nin de
organızasyonunu üstlenmişti. Orhan Coplu. ay ru
zamanda önümüzdekı ay yayın hayatına başlayacak
cancaTL'RİSTTunzm Mizah Dergisi'nin mizah
yönetmenlığıni y apıy or v e bazı süreli y ayınlarda
kankatür çiziyor.
Atatüıkkitaplannayoğunilgi
ANK ARA (AA) - Kültur Bakanhğı nca yayımlanan
Atatürk ile ilgili çok sayıda kitap ıçin bakanhğa talep
yağıyor. Özellikle \'ayımlar Dairesi Başkanlığı, çeşitli
kamu kunımlan v e v aiandaşlardan gelen yoğun lalep
nedeniy le zor durumda kalıy or. Türkiy e Cumhuriyeti'nin
kurucusu Atatürk'e son günlerde gınşilen saldınla'rdan
sonra. Atatürk ıle ilgili y ay ınlara büvük bir ilgi başladı.
Özellikle Kültür Bakanhğı YayımlarDairesf
Başkanlığı'na. çeşitli kamu kuruluşlanvevatandaşlardan,
bakanhğın yayımladığı Atatürk kitaplan için ypğun bir
talep başladığı bıldınldi. Bakanhğın Atatürk'leilgili ençok
ılgi gören yayınlan şunlar: "Atatürkçü Düşüncede Mılli
:
Güç Unsurlan". "Anııkabır Rehben". "Atatürk Devri
Fikir Hayatı 1-2". "Atatürk Şiirleri", "Mustafa Kemal",
"Atatürk v e Okuma Sev gisi". "Çağlar Boy unca Türk
Kadını v e Atatürk". ""Atatürk Şiirleri Antolojisi",
"Atatürk'ün Milli Dış Polıtikası 1 -2". "Atatürk'le
Yazışmalar". "Atatürk'ün TBMM Gizli ve Açık
Konuşmalan 1-2". "Atatürk Devri Türk Edebiyatı 1-2".
"Saz Şairleri Dilıy le Atatürk", "Oktay Atatürk'ü
Öğreniyor." Kültür Bakanhğı aynça, Atatürk albümü,
yaşamöyküsü, Gençliğe Hitabe've İstiklal Marşı'nın
bulunduğu büyük boy bir föy de y ayımlamıştı.
Mersin'de Ostnan Şahin Günleri
Kültür Servisi -İçel Kültür Müdürü Yusuf Ziya Ak, :
hemşerileri öykü v e roman yazan Osman Şahjn için
9-10-11 mart tarihlerinde Mersin'de "Osman Şahin
Günleri" düzenliyor. Osman Şahin 9 mart günü İçel
Kültür Müdürlüğü İl Halk Kütüphanesi'nSe "Edebiyat ve
Yaşam", 10 mart günü İçel Sanat Kulübü'nde "Edebiyat
veSinema", 11 mart günü de Çukurova Üniversitesi Nüvit
Kodalh Salonu'nda "Edebiyat ve Medya İlişkileri"
konulannda Mersinli hemşerileri ile söyjeşiler yaparak
kitaplannı imzalayacak. Osman Şahin, İçel Sanat
Kulübü'nde. kendi öykülerinden sinemaya uyarlanan
yirmıye yakın fılmin afışlerinden oluşan "Afış Sergisi"nin
açılışına katılacak \ e aynı gün Çukurova Radyosu'nda bir
konuşma yapacak.