Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SiYFA CUMHURİYET 21 MART1994PAZARTESİ
GENCLIK - EGITIM
Milli Eğitim Bakanlığı 'ncabasılan "Din Öğretimi Dergisi"Dindersinin ilkokul 4. sınıfmda başlamasına karşı çıktı
Din eğitiıııi 'BeşikSIIIUT ııa çekiliyor
DinKültürüwAhlakBügisidersleribirinci
sıaıftan başlayarak okutulsun.
fierekçe: Çocuk, ilkokul 4. sınıfa gelinceye kadar,
inınma alanına en duyarh olduğu 4-10 yaşlan arasmda
dia eğitiminden uzak kalıyor, ilgisi başıboş bırakıbyor.
jEgitim Z)insellesiyor
Din kültürü ve ahlak ders programlanna, Ku-
ran kurslannda olduğu gibi "Kuran-ı Kerim'i yüzünden
okumayı öğretmek" gibi bir ünite ihdas edilsin.
GePCkçe: Çocuklanmızın Kuran'ı öğrenmemeleri bir
boşluktur. Bu ihtiyacın karşılanacağı yer de okullardır.
ANKARA - (Cumhuriyet Bürosu) Mil-
li Eğitim Bakanlığı'nca yayımlanan der-
gioe yer alan yaada, çocuklann, inanma
alanına en duyarh olduğu 4-10 yaşlan
arasında din eğitiminden uzak kaldıklan
gerekçesiyle "Din Kültürü ve Ahlak Bilgi-
si" derslerinin ilkokul 4. sıruftan değil, bi-
rinci sınıftan başlanarak okutulması öne-
rildi.
Aynı yazıda, okullara Kuran kurslan-
nda olduğu gibi "Kuran-ı Kerim'i yüzün-
den okumayı öğretme" ünitesi konulması
istendi. Din kültürü dersinin haftalık
ders saatinin yükseltilmesi, aynı derste
"uygulamalı" öğretime olanak tanınması
da gündeme getirikü.
Mılli Eğitim Bakanlığı tarafından
basılan "Din öğretimi Dergisi"nin
Kasım-Aralık 1993_.tarihini taşıyan 43.
sayısında. Selçuk Üniversitesi Ilahiyat
Fakültesi Din Eğitimi Anabilim Dalı
Başkanı Yrd. Doç. Dr. Mustafa Tavuk-
çuoğlunun din kültürü ve ahlak bilgisi
derslerine ilişkin bir yaasına yer venldi.
Tavukçuoğlu, bu dersin. ilkokul 4.
sıruftan itibaren başlatılmasının, eğitim-
deki bütünlüğü zedelediğini ileri sürerek.
"ilmi bir yaklaşım" olmadığını savundu.
Tavukçuoğlu, din kültürü ve ahlak bilgi-
si derslerinin ilkokullann 4. sırufından
değil, birinci sınıfından itibaren başlatı-
lmasını önerirken, şu gerekçeleri öne sür-
dü:
"Ailede ve okul öneesinde bu eğitimi
alan bir çocuk, ilkokul 4. sınıfa gelinceye
kadar, inanma alanına en duyarh olduğu
4-10 yaşlan arasında din eğitiminden uzak
kalmış ve ilgisi başıboş bırakılmış olmak-
tadır. Çocuk, önce aile çevresinde, sonra
yakm çevrede inancın ve inanca dayalı
davraıuşların örneklerini ve esaslannı
hazır bulur, onları taklit duygusuyla alır ve
benimser. O, onlara giiveni ve ilgisi saye-
sinde kendi değerlendirmesini onlannki ile
paraleüeştirir >e böylece sorumlulukları
için sağlam bir dayanak kazanır. İnsanın
eğitilmesi ve öğrenme kabiliyeti, küçük
çocukluk devresinde son derece esnek, ko-
lay, çabuk ve emindir."
Tavukçuoğlu'nun. Milli Eğitim Ba-
kanlığı'nın dergisinde gündeme getirdiği
diğer öneriler özetle şöyle:
Din eğitiminde zorlamama ilkesi
- Din kültürü ve ahlak bilgisi dersleri-
nin haftalık ders saatleri yeterli görülme-
mektedir. Haftada üç veya dört saat ol-
ması halinde, muhtevanın kısırlıktan
kurtulacağı, öğrenci sorunlanyla daha
çok ilgilenıleceğı, ağırlık verilmesi gere-
ken konulara ağırlık verilebileceği belir-
tilmektedir. Programlann önemli bir
öğesini teşkil eden bu derslerin haftalık
saatleri artınlmalıdır.
- Tebliğler Dergisi'ndeki "Kimse, dini
uygulamalara zorlanmayacaktır" ilkesi.
bazı okul yöneticileri tarafından din kül-
türü ve ahîak bilgisi derslerinin; gezi. göz-
lem, inceleme ve gösteri metotlanyla
anlatılamayacağı şeklinde anlaşılarak,
öğretmenin dersini esasen modern eğitı-
min ve öğretimin tabii bir gereği olan bu
metotlarla işlemesini engellemektedir.
Okul yöneticileri, öğretmek maksadıyla
da olsa, uygulamalı öğretime mezkür il-
keden dolayı izin vermemektedirler. Bu
durum, öğretimin temel ilkelerine de uy-
mamaktadır. Üstelik, öğrenciye uygula-
malı olarak bir ibadetin yapılış biçiminin
ögretilmesi, gösterilmesi zaten ibadet ol-
maz. Konular; resim. şekıl. film ve gösteri
metotlanyla somutlaştınlmalı. günlük
hayattan örnekler verilmelidir. En
iyi öğrenme, en çok duyu organının faali-
yeti ile olanı yaparak ve yaşayarak yapı-
lan öğrenmedir.
- Öğrencilerin, Kuran'ı, yüzünden oku-
mayı (Kuran kurslannda olduğu gibi)
öğrenmek istemeleri yogunluk kazanan
bir görüş olmuştur. Oğrenciler. boş za-
manlannda, özellikle yaz tatillerinde
Kuran kursu vb. yerlere gitme ihtiyacını
duymaktadırlar. Nedeni, Kuran'ı oku-
mak, tanımak ve okulda öğrendiği dini
bilgileri pekiştiımektir. Bu itibarla din
kültürü ve ahlak dersi programlanna
"Kuran'ı Kerim'i yüzünden okumayı öğ-
retmek' gibi bir ünitenin ihdas edilme
düşüncesi ortaya çıkmaktadır. Bu düşün-
ce. öğrencilerin ibadet ihtiyacını karşıla-
maktan kaynaklanmaktadır. Böyle bir
ünite, üzerinde durulması gereken bir
problemdir. Bunun imkanlan araştınl-
/nalıdır."
Beyoğlu'ndaki Deniz Kitabevi'nde beş bin plaklık arşiv var
Kdtapçıda plaklann saltanatı
MELTEM FIRATLI
Beyoğlu'ndaki İsveç Konsoloslugu'nun
tam karşısınrlaki Narmanlı Han'dan içeri
giriyoruz. Sağb sollu dükkanlann ve atöl-
yelerin bulunduğu geniş avluda sayısız ke-
diylekarşılaşıyoruz.Sonragözümüze"De-
niz Kitabevp'nin küçük tabelası çarpıyor.
Kapıdan içeri başımızj uzattığımızda ol-
dukça farkb bir manzarayla karşılaşıyo-
ruz. Burası bir kitabevinden çok bir plakçı
dükkanını andınyor. Saymakla bitmeye-
cekmiş gibi duran bu plaklar arasında kö-
şelere sıkıştınlmış eski kitaplan görünce
burada plaklann saltanat sürdüğünü far-
ketmemiz çok uzun sürmüyor.
Zaten dükkanın sahibi Deniz de bunu
inkar etmiyor ve bu durum gelene kadar
neler geçirdiğini bir çırpıda anlaüyor:
"Bu işe üniversite yıllarında kitap >e plak
satarak başladım. Daha sonra, bir süre de
Teşvikiye'de tezgah açtım. Beş sene önce de
bu dükkanı buldum. Tipik bir sahaf gibi
calışıp evlerden, kütüphanelerden kitap ve
plak alıyordum.
Bir süre sonra plak işine ağırlık verdim ve
kitabevini müzik satan bir diikkan haline
getirdim. Kişisel koleksivonlardan elde erti-
ğinı ve yurtdışına giden arkadaşlanmın ge-
tirdilderi ile beş bin plaklık bir arşiv oluştur-
dum. Kitap işiyle bir dükkanı idare ermek
çok zor olduğundan bu işi ikinci plana it-
mek zorunda kaldun."
Taş plaklann 100 yıllık. diğer plaklann
50 yıllık olduğu dükkanda CD'ler de bu-
lunuyor. Ama Deniz, satmasına karşın
CD'lere görsel ve işitsel olarak karşı. Çün-
kü alelade cihazlarla dinlendiğinde bile
plaklann çok daha iyi netice verdiğini fark
etmiş. Bunu yanında görsel olarak plak
çalmanın bir rituel olduğu kanısında.
Plağı ahp pikaba koymak, onun dönmesi-
ni seyretmek ya da plağın arkasındaki
bukletini, müzikalse resimlerini, opera ise
librettosunu, solistlerini okumanın zevki-
ni, plaklan tercih etmesının nedeni olarak
gösteriyor.
Amatörler ve koleksiyoncular
Her tür müziğin uç örneklennin bulun-
duğu dükkanda. klasık müzik plaklan yo-
ğunlukta. Diğer bir deyişle kiasik müzikle
ilgilenen bir kişiye cevap verebilecek nite-
likte. Deniz, böyle olmasına karşın kiasik
müzikle ilgilenenlerin sayılannın çok az
olduğundan, konservatuvar öğrencileri-
nin bile bu müziğe ilgi duymamasından şi-
kayetçi. tlgilenenlerin çoğunluğunu ise
amatörlerin oluşturduğunu söylüyor ve
şöyle devam ediyor:
** Mesela bir arkadaşun var amatör ola-
rak Brahnıs'ın pivano konçertosunu. viyo-
lonsel pi\ano sonatmı çalıyor. Kendisinde
bir eserin on-onbeş yorumu var. İşte bu ka-
dar meraklı olanlar da var ama azınlıkta-
lar. Ara sıra yaşlı plak koleksiyonculan da
dükkana geli vorlar."
Deniz Kitabevi'nin bir özelliği de
plaktan kayıt yapılması. Şu son birkaç
yıldır "Doors" grubunun plağı kayıt yapı-
lmaktan eskimiş. Bunun yanında Cici
Kızlar plağı ise yılda bir kez İcayıt için rafı-
ndan çıkanhyormuş.
Bu işi kendi isteği ile seçen Deniz'in tek
şikayetçi olduğu nokta. profesyonelliğin
müzik zevkini öldürmesi. Deniz,"Eve
gittiğim zaman Erol EvgiıTin şarkılarından
sonra Bach'ın molonsel süitlerini kaydet-
mek zorunda kalıvorum, bu da işin biraz
zevkinin ka\ bolmasına neden oluyor. Ama
yine de insanın sevdiği bir işten para kazan-
ması güzel'" diyor.
Deniz Kitabevi, şu sıralar vergi borcu
yüzünden kapatılma tehlikesi ile yüz yüze.
Bir süre önce koleksiyonundaki plakiann
bir bölümünü satan Deniz, bununla bor-
cunun ancak bir kısmına ödeyebilmiş.
Borcunun kalanını ödeyebilmek için de "3
plak 100 bin" lira kampanyası başlatmış.
cmsel•• #••;
en
yana
Deniz'in arşivinde taş plaklar, CD'ler, eski kitaplar bir arada
İSTANBUL (UBA) - İstanbul'da üniversite
öğrencileri arasında gerçekleştirilen "Cinsellik"
konulu araştırmada, "Cinsel özgürlük olmalı
mı" sorusuna kız öğrencilerin, erkek
öğrencilere göre daha büyük oranda "evet"
dedikleri belirlenirken, "cinsel ilişkide bulunan"
erkek öğrenci sayısının, kız öğrenci sayısından
çok daha fazla olduğu ortaya çıktı.
MimarSinan Üniversitesi Sosyoloji Bölümü
öğrencilerinden oluşan 7 kişilik grup, üniversite
öğrencisi 500 kişi arasında Cinsellik'' konulu
biraraştırma yapü, 250'si kız, 250'si erkek,
toplam 500 öğrencinin katıldığı araştırmanın
sonuçlan, sosyal dallarda okuyan öğrencilerle
fen dallannda okuyan öğrencilerin cinselliğe
bakış açılannda önemli farklar olduğunu
ortaya koydu.
Sosyalciler daha sosyal
Araştırmanın sonuçlanna göre sosyal eğitim
alan kız öğrencilerin yüzde 4O'ı cinsel ilişkide
buiunmuş. Fenci kız öğrencilerin ise yalruzca
yüzde 2"sinin cinsel yaşamı var. Yine araşürma
sonuçlanna göre evlilik öncesi cinsel beraberiik
sosyalcilerin yüzde 80'inin onayını almış, ancak
bu oran fenciler arasında yüzde 32'ye dek
düşmüş.
Araştırmanjn genel sonuçlan ise şöyle:
• "Cinsel özgürlük olmalı mı?"
Evet: Kız (yüzde 95) erkek (yüzde 71)
Hayır Kız (yüzde 5) erkek: (yüzde 29)
• "Cinsel açıdan yeterince özgür müsünüz?"
Evet: Kız (yüzde 20). erkek (yüzde 30)
Hayır: Kız (yüzde 80), erkek (yüzde İQ)
• "Evlilik öncesi cinsel yaşam olmalı mı?"
Evet: Kız (yüzde 91), erkek: (yüzde 70)
Hayır: Kız (yüzde 9). erkek (yüzde 30)
•"Cinsel ilişkide bulundunuz mu?"
Evet: Kız (yüzde 42). erkek (yüzde 97)
Hayır: Kız (yüzde 58). erkek (yüzde 3)
• "Cinsel ilişkileriniz sizi yeteri kadar doyuma
ulaştırıyor mu?
Evet: Kız (yüzde 17), erkek (yüzde 63) Hayır:
Kız (yüzde 58), erkek (yüzde 37).
TıpGünkri
başhyor
Gençuk-Eğitim Servisi - İstanbul Üniversitesi
Cerrahpaşa Tıp Fakültesi tarafından düzen
lenen "Cerrahpaşa Tıp Günleri" yann başhyor.
Üç gün sürecek olan Tıp Günleri çerçevesinde
çeşitü paneller, tiyatro gösterileri ve konserler
yer alacak. Etkinliklerin son güne yazar Yaşar
Kemal okurlanyla söyleşecek.
"Carrehpaşa Tıp Fakültesi Müzik Günleri" ise
25 mart tarihinde başlayacak. Çeşitli müzik
gruplan. fakültenin oditoryumunda konserler
verecek.
•—v/~»—-.r % ' \*~~*—-
î î ' ?
Ö N İ V E R S İ T E Y E H A Z I R L I K
SJHAVADjD^tU'. v v' V
TÜRKÇE14
KONU: Cümlonin Öğelori
1) Aşağıdaki atasözlorinden hangisi
öznesi ortak olan bir sıralı cümle-
dir?
A) Ak gün ağartır, kara gün karartır.
B) SoKı soğan yemez, bulunca sa-
pını komaz.
C) Ağalık vermekle, yiğitlik vurmak-
la olur.
0) An beni bir kozla, o da çürük çık-
sın.
E) At ölür, itlere bayram olur.
2) Aşağıdaki atasözlerinin hangisin-
de nesne voktur?
A) Bana dokunmayan yılan bin ya-
şasın.
B) Batı olan bal yemez mi?
C) Ağır yongayı yel kaldırmaz.
D) El elin eşeğini türkü çağırarak a-
rar.
E) Irak yerin haberini kervan getirir.
3) Aşağıdaki cümlelerin hangisinde
nesne, açıkiayıcısıyla biriikte ve-
rilmiştir?
A) Ailenin en küçük kızını, Rezzan
Hanım'ı bir subaya vermiştiler.
B) Bir yandan da namusuna, bu en
değer verdiği şeye sahip çıka-
caktı.
C) öğretmen sınrfın en yaramazıyla,
yarti benimle uğraşıp duruyordu.
D) Halam, beni yıllarca bağnna ba-
san bu kadın artık yoktu.
E) Küçîik kardeşi, bu sevimli çocuk
nasıl da değişmişti!
4) özneyle yüklem arasında kişi bakı-
mından da bir uyum olması gerekir.
özne kaçıncı kişiyse yüklem de o
kişiye uygun olarak çekimlenir; an-
cak açıklayıcı özne ile yüklem ara-
sında bu uyum aranmaz.
Buna göre, aşağıdaki dizelerin
hangisinde, özne ancak açıklayı-
cı olabilir?
A) Ben yolcuyum bugün.
B) Bin atlı o gün dev bir orduyu yen-
dik.
C) Sen benim derdime deva bil-
mezsin.
D) Bu dünya kimseye kalmaz.
E) ölünce, ülkede bir muhtesem
güneş battı.
5) Anlatıma saygı, ululama değeri kat-
mak için, tekil öznelerin yükiemi ço-
ğul yapılır.
Aşağıdakilerin hangisi bu açıkla-
maya ömek gösterilebilir?
A) Onu götürmemize, çok üzülmüş-
ler.
B) Bilginler, bu görüşe karşı çıkıyor-
lar.
C) Beyefendi, henüz gelmediler.
D) Ağaçlar yavaş yavaş yapraklanı-
yor.
E) Yaşlı kadını bir hastaneye yatır-
mışlar.
6) Özne olan belgisiz zamir çoğul bile
olsa. cümlenin yükiemi tekil kişiye
göre çekimlenir.
Aşağıdaki cümlelerin hangisi bu
kurala ömek olarak gösterilebi-
lir?
A) Feryadıma kimseler gelmez.
B) Kimseden kimseye hayır yok.
C) Insan, kimsenin ahını almamalı.
D) Sımnı kimseye söylemezdi.
E) Kimseden gizlimiz saklımız yok.
7) -ler ekiyle çoğullanmamış bir toplu-
luk adı özne olduğunda, cümlenin
yükiemi tekil kişiye göre çekimlenir.
Aşağıdaki cümleterin hangisi bu
kurala avkındır?
A) Sürü bir ay önce yaylaya çıkmış-
tı.
B) Kalabalık, coşku içinde bağınp
çağınyorlardı.
C) O gün hepimizi bahçeye çıkar-
mışlardı.
D) Sınıflan iki günde ancak temizle-
mişler.
E) Bütün çocuklar vereme karşı aşı
okJular.
8) Aşağıdaki dizelerin hangisinde
dolaylı tümleç ortaklığı vardır?
A) Bir dudağı gökte, bir dudağı yer-
de,
Hasret ağzı gibi kuru bozkınm
nerde?
B) Lakin bizler bu haklan unuttuk.
Kadınlığı koyunlukla birtuttuk.
C) Biz dünyadan gider olduk,
Kalanlara selam olsun.
D) Ve serin serviler altında kalan
kabrinde
Her seher bir gül açar, her gece
birbülbülöter.
E) llmin derin görüşleri, aklın hü-
kümleri
Doldurmuyor boşalmış olan hisli
biryeri.
9) Emir kipinin tekil 2. kişisinden çe-
kimlenmiş bir eylemin cümlesinde,
kimi zaman, ünlem niteliğindeki bir
özne bulunur ki buna "seslenmeli
Özne" adı verilir.
Buna göre aşağıdaki cümlelerin
hangisinde "01001" seslenmeli öz-
nedir?
A) Yoksa başka bir âlem midir ö-
lüm?
B) Neyleyeyim şu dünyayı âkıbeti ö-
lüm olunca?
C) ölüm ardıma düşüp de yorulma!
D) Rahatça dal, ölüm sana gelmez
bir uykudur.
E) Kaybetti asnmızda ölüm eski
hüznünü.
10) Aşağıdaki atasözlerinin hangi-
sinde özne. adlaşmış bir srfattır?
A) Acı patlıcanı kırağı çalmaz.
B) Aç elini kora sokar.
C) Tatlı dil yılanı deliğinden çıkanr.
D) Aç kurt arslana saldınr.
E) Çul içinde arslan yatar.
11) Aşağıdaki sıralı cümleterin han-
gisinde nesne ortaklığı söz konu-
sudur?
A) Adam başını çevirdi, önündekine
ters ters baktı.
B) Çocukluğumda bu yöreleri adım
adım gezer, köyleri elimle koy-
muş gibi buluverirdim.
C) Banşı isteyenler sabırsızdılar, is-
yankârdılar.
D) Annesi ne isteyeceğini biliyor,
onu önceden hazırlıyordu.
E) Gördüğü eğitimi yetersiz bulu-
yor, belki de beğenmiyordu.
12) Geniş volluklann iki vanındaki ateş
çiçeklerine dahi sinmiş vorgunluk
bana da bulaşmış gibiydi.
Yukandaki altı çizili söz, cümle-
nin hangi ögesidir?
A) özne
B) Nesne
C) Durum bildiren zarf tümleci
D) Yer bildiren zarf tümleci
E) Dolaylı tümleç
13) Arabanın perdesi aralanınca. eldi-
ven kenaıian bol dantelalı bir el gö-
ründü.
Bu cümledeki alti çizili öğenin
benzeri aşağıdakilerden hangi-
sinde vardır?
A) Herkes o yana gidiyordu.
B) Araba sokağın başında duruyor-
du.
C) Oturduğu bank gölgeli değildi.
D) Küçük defterine şöyle bir şey
yazmıştı.
E) tam bu sırada nal sesleri duyul-
du.
14) Aşağıdaki cümlelerin hangisinde
zarf tümleci yoktur?
A) Sıcak iyice bast/rmadan alışveri-
şi yapmalıydı.
B) Sabahki olaydan herkes rahatsız
dmuştu.
C) Yine bir sabah gezintisinden dö-
nüyorlardı.
D) Bir an önce evden çıkmalıyız.
E) Artık sorumluluk almasını oğren-
melisin.
15) Aşağıdaki cümlelerin hangisi yal-
nızca özne ve yüklemden oluş-
muştur?
A) Eylül, toplumu hesaba katma-
yan, kendi içlerine kapanmış bir-
kaç kişinin romanıdır.
B) Ancak, Eylül romancısı gibi biri
birkaç kişiyi boş ruhlann çölün-
de dolaştırabilirdi.
C) Ondan yirmi dört yıl sonra ya-
yımlanan Kınk Hayatlar'sa toplu-
mu pek az hesaba katar.
D) Yaşamdan kaçış kaygısı, bu ro-
manda da ağır basıyor.
E) Halit Ziya, bizi hastane odalann-
daki dertli insanlann arasında
dolaştınyor.
16) Insan, bu kitabı okuduktan sonra,
yazann Ulus gazetesindeki fıkrala-
nndan birinde, memlekete tehlike-
nin aydınlardan geleceğini ileri sü-
rüşüne hak yeriyor.
Bu cümlenin dolaylı tümleci, aşa-
ğıdakilerden hangisidir?
A) bu kitabı okuduktan sonra
B) yazann Ulus gazetesindeki fıkra-
lanndan birinde
C) memlekete tehlikenin aydınlar-
dan geleceğini
D) memlekete tehlikenin aydınlar-
dan geleceğini ileri sürüşüne
E) yazann ulus gazetesindeki fıkra-
lanndan birinde, memlekete teh-
likenin aydınlardan geleceğini i-
leri sürüşüne
17) Aşağıdaki sorulardan hangisi öz-
neyle ilgilidir?
A) Benim sorduğum soruyu yanıtlar
mı?
B) Bu son eserine mi kötü diyor-
sun?
C) Bu şair mi Cahit Sıtkı'nın izteyici-
siolmuş?
D) Yazar, bu konuda bir deneme mi
yazdı?
E) Böyle söylemekle fena mı ettik?
18) Yanında, üç dört yaşlannda bir oğ-
lan, sırtında kalın bir kazak, bacak-
lannda çiçekli bir pijama, ayaklann-
da lastik çizmeler, sulannı akıta akı-
ta kocaman bir elma yiyordu.
Bu cümle için, aşağıdakilerden
hangisi söylenemez?
A) Cümlenin ılk öğesi öznedir.
B) özneyle zarf tümleci arasına ara-
söz girmiştir.
C) Yan cümlecik, zarf tümleci göre-
vindedir.
D) Belirtisiz nesne, sıfat tamlaması-
dır.
E) Yüklem, bileşik zamanlı bir ey-
lemdir.
19) Aşağıdaki atasözlerinin hangi-
sinde nesne yoktur?
A) Isin yanına varan is kokar.
B) Gönül ferman dinlemez.
C) Dostun attığı taş baş yarmaz.
D) Çok naz âşık usandınr.
E) Çarşı iti ev beklemez.
20) (I) Üst üste altı el silah sesiyle ya-
taklanndan firiadılar. (II) Bir süre
korku ye şaşkınlık içinde evlerinde
beklediler. (III) Sonra, yavaş yavaş,
kapılannın önüne çıktılar. (IV) Belirli
noktalarda toplanarak silahın nere-
de patlamış olabileceğini tartıştılar.
(V) Sonra da fenerierini ellerine alıp
çevreyi araştırmaya karar verdiler.
Bu parçada numaralanmış cüm-
lelerin hangisinin yükiemi bileşik
bireylemdir?
A)l. B)ll. C)lll. D)IV. E)V.
21) Eksiltili cümle, yükiemi düşmüş o-
lan cümledir. Bu tür cümlelerin yük-
lemini, ancak cümlenin anlamından
çıkarabiliriz.
Buna göre aşağıdakilerden han-
gisi, eksiltili cümle olamaz?
A) Ağlama ölü için, ağla deli için.
B) Çiftçi kırk yılda, tüccar kırk gün-
de.
C) Hayvan koklaşa koklaşa, insan
söyleşe söyleşe.
D) Harman yel ile, düğün el ile.
E) Insan göre göre, hayvan süre sü-
re.
22) Aşağıdaki soralardan hangisinin
yanrtı, özne değildir?
A) - Bugün ne aldın?
- Dergi.
B) - Sofrada ne eksik?
-Tuz.
C) - Bu çantada ne var?
- Dosya. v
D)-Mutfaktanedüştü?
-Tabak.
E) - Burada ne yetişir?
- Mısır.
23) Edilgen çatılı eylemlere "kim?" ya
da "ne?" sorusunu sorunca yanıt o-
larak sözde özneyi alınz.
Buna göre, aşağıdaki cümlelerin
hangisinde sozde özne vardır?
A) Iflastan sonra, evdeki eşyalar bir
birsatıldı.
B) Geceler, ıssız, çıplak Anadolu
yaylasını daha da garipleştirir.
C) ılk köy romanlarımızda köyden
kuru bir dekorun ruhsuz iskeleti
vardı.
D) Yaşam, bu cansız topraklann üs-
tünde fışkınyor.
E) Anadolu, düzenli bir ordu kurdu-
ğu zaman uyanmış oldu.
24) Olaya, unutulmuş ozanın torunu-
nun öyküsü eklendikten sonra, her
çevre kendi eğilimleri doğrultusun-
da varsayımlar üretti.
Bu cümlede, aşağıdaki sorular-
dan hangisinin yanrtı yoktur?
A) ne zaman B) kim
C) ne D) nasıl E) nerede
25) Geniş kanatlan boşlukta simsiyah
açılan
Ve arkasında güneş dogmayan bü-
yük kapıdan
Geçince başlayacak bitmeyen
sükûnlu gece.
Üç dizeden oluşan bu cümlede,
strasıyta aşağıdaki ögelerden
hangisi vardır?
A) zarf tümleci, yüklem, nesne
B) dolaylı tümleç, zarf tümleci, yük-
lem, özne
C) özne, zarf tümleci, yüklem, nes-
ne
D) zarf tümleci, yüklem, özne
E) nesne, dolaylı tümleç, yüklem,
özne
26) Aşağıdaki dizelerin hangisi, öz-
nesi ortak sıralı cümledir?
A) Şafaktan önce uyandım, bahar
odamdaydı.
B) Yazlar yavaşça bitmese, günler
kısalmasa...
C) Bir gün saat çalar, çok uzaktan
gelir, haber.
D) Zihnim düşünceden dağınık,
gözlerim dolu.
ÜNtVERSİTEYEHAZIRLIKSORULAR1, Fatma ŞaJun'm e}güdümünıfc İsa Deniz. Selda Tanju. Güler Öztaıı, ffusevm Arayıcı'dan oluşanyavın kunılusorumluluğıaula uzman oğreımenler ktutrusu taraftndan hazırlanmaktadır.
E) Olmek kaderde var, bize ürküntü
vermiyor.
27) Bin yıl sürecek zannedilen kar sesi-
dirbu.
Aşağıdakilerden hangisi, bu
cümlede olduğu gibi yalnızca
yükiem ve özneden oluşmuştur?
A) Canlandı o meşhur ova at kişne-
mesiyle.
B) Uçtuk Mohaç ufkunda görün-
mek hevesiyle.
C) Birden kapandı birbiri ardınca
perdeler...
D) Hayyam imiş hakikati az çok fısıl-
v dayan.
E) Gördüm deniz dedikleri bin başlı
ejderi.
28) Aşağıdaki cümlelerin hangisinde
birden çok nesne vardır?
A) Yağmur yanaklannı, bumunu,
çenesini okşuyordu.
B) Cüzdanını okulda, yolda, evde a-
ramış; ama bulamamıştı.
C) Gözünün önüne kansı, annesi,
çocukları geldi.
D) Pastayla, börekle, şekerle başı
hoş değildi.
E) Köyün elektriği, telefonu, yolu
yoktur.
29) Aşağıdaki cümJelerin hangisin-
de, öğelere ayinmada bir yanlışiık
yapılmıştır?
A) Bugünün sanatçısı/ zorunlu bir
seçmeyle/ karşı karşıyadır.
B) Yurdun o zamanki dertleri/ şöy-
le/dile/getiriliyor.
C) öykü/güzel yazma kaygısından/
Ömer Seyfettin'le/ kurtuluyor.
D) ölüm kalım savaşı içinde boca-
layan memleketi kaldırma göre-
vi/aydınlara/düşüyor.
E) Vahşi doğanın ortasında kapkara
bir leke gibi duran otomobil/ Ah-
met'e/ korku veriyor.
30) Aşağıdaki cümlelerin hangisin-
de, ögeleri ayırmada yanlışiık
yoktur?
A) Anlamaya başladığı Arapçayı/
küçücük kafasında/ beliren inat-
la/ asla/ konuşmadı.
B) Bu romanda/ toplumsal gerçek-
lik/ kişilerin belirli konularda/ dü-
şüncelerini söylemeleriyle/ beli-
riyor.
C) Aynntılann ustalıkla değeıiendi-
rilışi/ bu romanı güçlü kılan bir ö-
öedir.
D) Orhan Veli/ ölçüsüz uyaksız/ şiir
dışında kalmış konular üzerine
yazmayı/ göze aldı.
E) Bir yandan da/ vazgeçilmez bir
mutluluk özlemi/ içindedir.
31) Aşağıdaki cümlelerin hangisinde
alt çizili olan öğe, yüklem üeğik
dir?
A) Henüz on üç vaşındadır.
B) Tanpınar'ın sevdiği şey, avnntı-
lardır.
C) Analardır adam eden adamı.
D) Uç yıldır bize uğramıyor.
E) Gurbete çıkanda vamandır işim.
• Yanıtlar 17. Sayfada