27 Kasım 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 21 MART1994 PAZARTESİ 12 DIZIYAZI 8 Kasım 1919, Kurtuluş Savaşı yıl- lannın en ilgınç şeriatçı girişimlerin- den biri Sait Molla hareketi oldu. Sait Molla, Anadolu'nun çeşitli bölgele- rindekı 12 merkeze mektuplar yaza- rak, "Din iman elden gidiyor. Hilafet ve şeriat isteriz" diyor ve bu slogan- larla halkı Kuvayi Milliyecilere karşı kışkırtmaya çalışıyordu. Adapazan ve çevresinde başanlı da oldu. Musta- fa Kemal bu girişimlere karşı gerekli önlemleri alıyor, mektuplarla ilgili olarak gerekli yerlere açıklamalar gönderiyordu. "Din elden gidiyor" diye bağınp ulusal kurtuluşçulara karşı şeriat isteyen Sait Molla kımdi, biliyor musunuz? İngiliz Muhipleri Cemiyeti Başkanı. Yani, İngilizsever- ler Derneğı Başkanı. 1 Ocak 1920, şeriatçılar durmuyor. Bu kez sorun, Bayburt'a dört saat mesafedeki Hart Köyü'nde oturan Şeyh Eşrefin şeriatçı propaganda ve eylemleridir. Şeyh Eşrefin eylemleri- ni soruşturmak üzere asker ve din adamlanndan oluşan bir heyet Hart Köyü'ne geliyor. Şeyh, kendisine bağlı kişilerle 50 kişilik hükümet güç- lerine saldınp silah ve cephanelerini alıyor. Esir aldığı askerlerin bir bölü- münü de öldürünce. bir başka heyet Şeyh Eşrefle görüşmek için Hart Köyü'ne gidiyor. Ancak Şeyh, "Siz hepiniz gavursunuz" diyerek kendini peygamber ilan ediyor. Nedense, bu tür ayaklanmalar sonunda ayaklan- ma liderleri kendilerini mehdi ya da peygamber ılan ediyorlar. Sonunda Yarbay Halit Bey, 25 Aralık 1919'da Hart Köyü'ne giriyor ve şeyhin silahlı adamlanyla çatışıyor. Ayaklanma 1 Ocak 1920'debastınhyor. Ölüm fetvası 11 Mayıs 1920. şeyhülislam "Kete- behülfakir Dürrizade Esseyid Abdul- lah Ufive Anhüma", Mustafa Kemal- Abdülhamif in tahttan indirerek yerine geçtiği ağabeyi V. Murat'ı kaçırmaya çalışan dört erkek. çarşaflar içinde yakalanınca, 'Ulu Hakan' fermanı basıyor: "Çarşaf yasaklanmıştır..." in, "Kuvayi Milliye adı altında" anayasayı çiğneyerek fıtne ve fesat çı- karan haydutlar olduklannı ve şeria- ta göre idam edilebileceklerini ilan eden fetvasını yayımlıyor. Karar met- ninden dolayı Mustafa Kemal Efendi (Atatürk). Âli Fuat Paşa (Cebesoy), Kara Vasrf, doktor Adnan (Adıvar) ve Halide Edip (Adıvar) idam edilecek- ler. 15 Haziran 1920 tarihli diğer bir fetvayla idama mahkum edilenler arasında ıse Miralay İzmirli İsmet (Inönü). Bekir Sami, İsmail Fazıl Pa- şa, Celalettin Arif Bey, Hamdullah Suphi(Tanrıöver), Rıza Nur, Vusuf Kemal(Tengirşek), Cami (Baykut), Ankara Müftüsü Mehmet Rıfat (Bö- rekçi) yer alıyorlar. 1 Kasım 1922, Osmanlı sülalesinin 600 yıllık egemenliği kaldınlıyor. O ana kadar Islamcı milletvekilleri bile İslam dünyasmın koruyucusunun ba- ğımsız Türkiye olduğunu söylüyor- du. Saltanatın kaldınlması gündeme geldiğinde şu soru tartışılmaya başla- nıyor: İslamiyet bir hükiimeti emredi- yor. Padişah aynı zamanda halifedir. Saltanat kaldınlınca halife maddi ik- tidardan yoksun kalmayacak mı? TBMM bu sonıya k'esinlikle "ha- yır" yanıtını şu dayanaklarla veriyor: "Bir kararla Osmanlı İmparator- luğu'nun yıkıldığını. Türkiye hüküme- tinin imparatorluk yerine geçtiğim, milli sınırlar içinde imparatorluğun va- risi olduğu lan edilmiştir. İkinci bir kararla Osmanlı saltanatı kaldırılmış- ör. Niçin bir 'Umumi He- yet Karan' ile de özel bir kanunla de- ğil? Cev abı tarihi metinde açıkça yazı- hdır: Çünkü, 1921 Anayasasrnın 1. maddesiy le ilan edilmiş olan milli haki- miyet esası zaten her türlü şahsi hükü- met ve saltanat şekillerini kaldınnıştır. Hilafete gelince yerinde bırakılmrştır, monarşinin teokratik vasfına dokunul- mamıştır. Halifeliğin dayandığı Türki- ye devletidir. Halifelik Osmanlı hane- danına aittir >e TBMM, ilmi ve ahlaki bakımdan en liyakatli olan bu hanedan mensuplarından birisini halife seçer." Bab-ı Ali'den 'Boş Kapı'ya Bu olaydan sonra "Bab-ı Ali", "Bab-ı Hali" (Boş Kapı) olur. tslam- alar, saltanatın kaldınlmasının bir şeyi değiştirmediğini. Türkiye'nin yi- ne bir İslam ülkesi olduğunu söylü- yorlardı. Onlara göre, "Hilafet artık Istanbul'da değil TBMM'nin şahsiye- tindeydi" (İslamcılann Ankara"daki en güçlü temsilcisi Rasih Efendi). JJ AİJJL JX ]J li J L 3 Sait Molla Anadolu'nun çeşitli merkezlerine mektuplar yazıyor, "Din iman elden gidiyor. Hilafet ve şeriatisteriz" diyerek halkı Kuvayi Milliyecüere karşı kışkırtıyordu. Yer yerbaşanlı da olan Sait Molla kimdi bilirmisiniz? İngiliz Muhipleri Cemiyeti Başkanı. Yani, Ingilizseverler Derneği Başkanı. ingilizseverşeriatçı Mustafa Kemal'ekarşı t$lama-şeriatq keâm tarafindan *ukı hakan" olarak berimsenen Abdülıaınit,çarşafiyasaklayanilkki^ohnuştu. 17 Kasım 1922 gecesı Padişah Vah- dettin İngilizlere sığıruyor. İslamcılar artık hilafetirî de kaldınlacağını sezi- yorlar ve Said-i Nursi, Kurtuluş Sa- vaşı sürerken Mustafa Kemal ve arkadaşlannı "komünist, anarşist, devrim softası" olarak niteliyor, Is- lamcılara göre Atatürk "mavi gözlü dinsiz komutan" oluyordu. 3 Mart 1924 tarih ve 431 sayılı Hila- fetin İlgası Yasası'yla hilafet tarihe kanşıyor ve Osmanlı ailesine mensup kişilerin Türkiye dışına çıkanlmalan hüküm altına ahnıyor. Daha önce saltanaün kaldınlmasıyla ve TBMM'nin egemenliği kayıtsız ko- şulsuz halka vermesiyle sembolik bir hal alan hilafetin kaldınlması, Kema- list hareket için doğal ve zonınlu bir eylem olarak ortaya çıkıyor. Aynı gün 430 sayılı Tevhid-i Tedrisat Ka- nunu kabul ediliyor ve bütün eğitim kurumlan, Milli Eğitim Bakanhğı'na bağlanıyor. Milli Eğitim Bakanı Va- sıf Çınar'ın valitiklere gönderdigi ge- nelgeyle medreseler kapatılıyor ve yerlerine dört yıllık imam hatip mek- tepleri açıhyor. Toplam sayısı 29 olan bu mektepler 1924-25 yılında 26"ya, 1925-26'da 20'ye, 1926-27'de ikiye iniyor ve 1929-30'da lagv ediliyorlar. Bu yasayla din, eğitim sisteminden çı- kanlıyor ve sivil toplumun kendi din- sel eğitim kurumlanna da izin veril- mediği için din eğitimi ailekurumuyla sınırlandınlıyor. 1924, tstiklal Marşı'nın yazan Mehmet Akif Ersoy, Atatürk'ün "Kuran'ı Türkçe'ye kazandınn" teklı- fini gerici çevrelerin baskılan üzerine geri çeviriyor ve Mısır'a kaçıyor. Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası 17 Kasım 1924. programının 6. maddesinde "Fırka, efkar ve itikad-ı diniyeye bürmetkardır" sözleri yer alan Terakkiperver Cumhuriyet Fır- kası kuruluyor. Kurucular arasında Rauf Bey, Ali Fuad Paşa (Cebesoy), Kazım Karabekir gibi kişiler yer alı- yor. İstanbul basını parti kuruluşunu destekliyordu. Başbakan Fethi Ok- yar, parti mensuplanndan bazılannın birçok yerde irticayı istismar edici faaliyetterde bulunduklannı TBMM'ne bildirir. Bu arada Şeyh Sait isyanı çıkar, Takrir-i Sükun Ka- nunu kabul edilir ve parti, îcra Vekil- leri Heyeti karan ile kapatılır. Musta- fa Kemal, TCF olayını Söylev'de şöyle değerlendirir: "Aslında bu baylar cumhuriyet reji- mini istemiyorlar. Buna rağmen, kur- dukları fırkaya Terakkiperver Cum- hut..,et adını verebilmişler. Neden? Çünkü cumhuriyet ibaresiyle halka, keiMÜlerinin de cumhuriyet istedikleri- ni sandırmak istemişler. Bayrak ile ortaya atümaları, dinsel yobazlığı taş- kınlığa vardırarak; milleti cumhuriye- te, ileriemeye ve yenilesmeye karşı kışkırtmak amacında değiller mi? Yeni $ey hUllslam Dürrizade Abdullah Efendl'nln fetvası Kuvayı Milliyecileriıı katli vacip 'Sebeb-i nizam-ı alem olan halife-i İslam adamallahu taala hilafeühi ila yevmülkıyam Hazretlerinin taht-ı velayetinde bulunan bilad-ı İslamiyede bazı eşhas-ı şerire ıttifak ve i'ttihad ve kendilerine rüesa intihap ederek teba-i sadıka-i şahaneyi hiyl-ü tezvirat ile iğfal ve idlale ve bila emr-i ali ahaliden asker cem"ine kıyam edip zahirde askeri iaşe ve techiz bahanesiyle ve hakikatta cem-i mal sevdası ile hilaf-ı şer-i şerif ve mugayır-ı emr-i münif birtakım garamat ve vergiler tarh ve tevzi ve enva-ı tazyik ve işkenceler ile nasın emval ve eşyasını gasb-ü garet ve bu veçhile ibadullaha zulmü iüyat ve tecrime cesaret ve Memalik-i Mahrusenin bazı kurra ve biladma hücum ile tahrip ve hak ile yeksan ye tab'a-i sadıkadan nice nüfus-u masumeyi katl-ü itlaf ve dıma-i mahkumeyi sefk ve iraka ettikleri ve canib-i Emirülmümininden mansup bazı merurin-i ilmiye ve askeriye ve mülkiye hodbehot azil ve kendi hempalannı nasp ve merkez-i hilafet ile Memalik-ı Mahrusanın muvasalat ve münakalat ve muhaberatını kat ve taraf-ı Devletten sadır olan evamirin icrasını men ve merkezi diğer memalikten tecrit ile şevket-i Hilafeti kesrü tevhin kastederek makam-ı mualla-yı Imamete ihanet etmekle taat-i îmamdan huruç ve Devlet-i Aliyyenin nizam ve intizamım ve biladın asavışini ihlal için neşr-i eracif ve işaa-i ekazip ile nası fitneye saıîc ve sai-i bilfesat olduklan zahir ve mütehakkık olan rüesa-yı mezburin ile avan veetbaı bağiler olup dağılmalan hakkında sadır olan emr-i aliden sonra hala inat ve fesatlannda ısrar ederler ıse mezburlann habasetlerinden tathir-i bilad ve şer ve mazarratlanndan tahlil-i ibat vacipolup"... "Nass-ı kerimi mucibince kat-ü kıtalleri meşru ve farz olur mu? Beyan buyurula. Elcevap: Allahütaala a'lem olur. Ketebehülfakir Dürrizade Esseyid Abdullah Ufıye anhüma. Bu surette Halife-i Müşarüleyha Hazretleri tarafından bügat-ı kudretleri bulunan Müslümanlar Imam-ı adil Haüfemiz Sultan Vahidettin Han Hazretlerinin etrafmda toplanıp mukatele için vaki olan davet emrine icabet ve bügat-ı mezburun ile mukatele etmeleri vacip-olurmu? Beyan buyurula. Elcevap: Allahütaala a'lem olur. Ketebehülfakir Dürnzade Esseyid Abdullah Ufıye anhüma. Bu surette Halife-i müsaleyha Hazretleri tarafından bügatı mezburun ile mukatele için tayin olunan askerler mukateleden imtina ve firar eyleseler mürtekib-i kebire ve asim olup dünyada tazir-i şedide ve ukbada azab-ı elime müstahak olurlar mı? Beyan buyurula. Elcevap: Allahütaala a'lem olur. Ketebehülfakir Dürrizade Esseyid Abdullah Ufiye anhüma. Bu surette bügat ile muharebe hakkında sadır olan emr-i Sultaniye itaat etmeyen müslümanlar asim ve tazir-i şer-iye mustehak olurlar mı? Beyan buyurula. Elcevap: Allahütaala a'lem olur." 11 Mayıs 1920. Fetva'nın Türkçe'si Fetva'run Osmanlıca sözcüklerden anndınlmış biçimi şöyle: Dünya düzeninin sebebi olan İslam halifesinin emrinin altındakı İslam ülkesinde bazı kötü niyetli şahıslar aralannda anlaşıp, kendilerine reis seçerek, halkımızı yalan dolanla kandmp. yasa dışı asker toplayarak ayaklanıp, bu askerler için yiyecek, içecek temini ve silahlandırma gayesiyle kişisel çıkarlan için yasalara aykın bir takım vergiler koyup, çeşitli baskı ve işkencelerle halkın mal ve eşyasını gaspederek Osmanlı ülkesinin kutsal değerlerine ve devlete hücumla yerle bir etme niyetinde olduklan ve nice masum insanı yok etmeyi amaçladıklan ve aynca ilmi, askeri. ve mülki memurlan kendilerince görevden alıp bu görevlere kendi taraftarlannı atayarak yücedevletimizin ulaşım, nakliye ve haberleşme teşkilatını yok edipdevlet tarafından çıkanlan emirlerin yerine getirilmesini engellemek ve devletimizi dünyadan soyutlama ile yüce devletimizi zayıf düşürme ve yüce makamımıza ihanet etmekle devlet nizammı işlemez hale getirmek için yalan, fıtne ve fesatla yüce devletimizin düzenini bozmakta ısrar ederlerse adı geçen asilerin kötülüklerini engellemek şart olup şeriat gereğince öldürülmeleri uygun olur mu? Beyan buyurula. Sultan Vahdettin'in askerlerinin adı geçen asilerle savaşmalan gerekir mi? Beyan buyrula. Cevap: Öldürülmeleri şarttır. Adı geçen asiler ile savaşmak için görevlendirilen askerler savaşmaktan kaçınıp fırar ederlerse kötülüğün büyüğünü yapıpgünahkârolurlar.Dünyadaşiddetlecezalandınlmaya ve ahirette Tann gazabına hak kazanırlar mı? Beyan buyurula. Cevap: öldürülmelen şarttır. İsyancüarla savaşmayan askerler kanuni cezaya carptınhrlar mı? Cevap: Öldürülmeleri şarttır. ÇALIŞANLARIN SORULARI/SORUNLARIYILMAZ ŞİPAL parti, dinsel düşûnce ve inançlara saygı örtüsü altında, biz, halifeliğin yeniden kunılmasını istiyoruz, biz yeni yasalar istemeyiz, bizce eski yasalar (Mecelle) yeterlidir demek istiyor. Medreseler, tekkeler. bilgisiz softâlar, şeyhler, mü- ritlere seslenerek, bakın biz sizleri ko- ruyacağız. bizimle birlik olun demeye getiriyorlar. Bir de şunu anlatmak ni- yetindeler: Mustafa Kemal partisi ha- lifeliği kaldırdı. Müslümanlığı yaralı- yor, sizi gavur yapacak, size şapka giydirecektir. Bağırdıkları böyle değil miydi. Parti, dinsel düşünce ve inançla- ra saygüıdır ilkesini bayrak olarak eli- ne alan kişilerden iyi yüreklilik bekle- nebilir mi? Bu bayrak, yüzyülardan beri cahil ve bağnazları, batıl inançlara saplananları aldatan, özel çıkarlar sağlamaya kalkışanların bayrağı değil mi? Bayİar, olgular \e olaylar da gös- terdi ki, Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası programı, en koyu kafalann ürünüdür. Bu parti, günlük anı defteri- ne 'nafıle ve gece namazlannın yarar- lannı" konu edinen hadisler ile doldu- rulmuş olan bir yazmanın sorumlulu- ğundadnr." Şeyh Said ayaklanması 13-14 Şubat 1925, Nakşibendi tari- katından Şeyh Said'in silahlı kuvvet- leri. Genç vilayet merkezini basar. İsyancılar mart ayırun ilk günlerinde Osmaniye ve Ergani'ye girerler. 24 Ağustos 1925, Atatürk, bugü- nün anîamsız deyimiyle "türban"a, daha doğrusu başörtüye her zaman karşı çıkar. Kastamonu'da yaptığı bu konuşmada şöyle diyordu: "Bazı yerlerde kadınlar görüyorum ki, başına bir bez veya peştemal \eya buna nıünıasil (benzer) bir şeyler taka- rak. yüzünü gözünü gizler veya y anın- dan geçen erkekiere karşı ya arkasını çevirir veya yere oturarak yumulur. Bu tavrın mana ve medlulu (kanıtladığı) Bugünün deyimiyle 'türban'akarşı çıkan Mustafa Kemal Kastamonu'daki konuşrnasında şöyle diyordu: "Baa yerlerde kadınlar görüyorum ki, başına birbezveya peştemal veya buna mümasil (benzer) bir şeyter takarak, yüzünü gözünü gizler veya yanından geçen erkekiere karşı ya arkasını çevirir veya yere oturarak yumulur. Bu tavnn mana vemedlulu (kanıtladığı) nedir? nedir? Efendiler. medeni bir millet ana- sı, kızı bu garip şekle, bu vahşi > aziy ete girer mi? Bu hal, milleti çok gülünç gösteren bir manzaradır. Derhal düzel- tümesi lazımdır." Atatürk, 70 yıl önce sorunu çağdaş-. lık-ilkellik çelişkisinde komik bir du- rum olarak görürken, günümüzde türban savaşlan yaşanıyor ve Cum- hurbaşkanı Özal. "0niversitelerde türban takılmasından ne çıkar?''' diye- biliyordu. Abdülhamit'in çarşafyasağı Buraya bir not daha düşmek gere- kiyor. İslamcı-şeriatçı kesim, "ulu hakan" Abdülhamit'in çarşafı yasak- layan ilk kişi olduğunu biliyorlar mı? Abdülhamit'in tahttan indirerek yeri- ne geçtiği ağabeyi V. Murat'ı kaçır- maya çalışan dört erkek, çarşaflar içinde yakalanınca, 'Llu Hakan' fçr- manı basıvor: "...bu çarşaflar ise İs- lam kadmlannca örtünmeye asla uy- gun ve müsait olmadığı gibi bir mak- satla şuraya buraya gitmek için bazı münasebetsiz erkekler tarafından da bir fesanet ve melanet perdesi olarak kullanılmakta olup, yasaklanmıştır." Şimdi şeriatçılann ya Abdülhamit Han'dan. ya da "türban"dan vazgeç- meleri gerekmiyor mu? Hazır söz açılmışken bir not daha düşelim. Bu ülkede Türkçülükle İs- lamcılığı yıllarca bir arada götüren MHP'nin başbuğu Tûrkeş'in 1960 döneminde çarşafa nasıl karşı çıktı- ğmdan kendi yandaşlanrun haberi var mı? Cumhuriyet'in 17 Temmuz 1960 tarihli sayısında kendisiyle yapı- lan bir söyleşide, Türkeş çarşafla ilgili şunlan söylüyor: "Son zamanlarda Anadolu'yu hiç dolaştınız mı? Çarşafın nasıl kapkara bir y angın halinde bütün yurdu sardığn nı gördünüz mü?" Yarın: Arapca ezan Isterük POLTTIKA VE OTESI MEHMED KEMAL Sağlık yardıımm seçme hakkım var mı? : Ben, şu anda sigorta emekusiyim. Karun, öğretmen ola rak çailışıyor. Emekli olmadan önce bir süre işsiz idim. İş- siz olduğum süre, sağlık yardımlarım eşimin üzerinden karşılanıyordu. Emekli olduktan sonra da sağlık yardımı- nı eşimin üzerinden dev am ettirmek istiyorum. Son olarak, gözlük bedeli bana ödenmedi. Bir yazınız- da bu durumda olanların seçme imkanlan olduğunu oku- muş idim. Bu dunım, eşim emekli olduktan sonra mı ola- cak, yoksa şu anda sigorta emeklisi olarak, eşimin sağlık yardımlarından y ararlanabilir miyim? Sağlık yardımını seçme hakkım var mı? (E.A.) YANIT: Devlet Memurlannın Tedavi ve Cenaze Giderleri YönetmeliğTnin 3. maddesinde. tedavi ve yol giderlerinin kimler için, hangi hal ve şartlarda sağlanacağı, tedavi ve yol giderlerin- den yararlanacak olanlar belirlenmiştir. Bu belirlemede: "Tedavi ve yol giderlerinden yararlanacak olanlar şunlardm A. \urtiçinde: a) Devlet memuru, b) Devlet memurunun berhangi bir şekilde sağlık yardımından yararlanamayan eşi, c) Devlet memurunun bakmakla yükümlü olduğu ve herhangi bir şekilde sağlık yardımından yararlanamayan ana babası, d) Devlet memurunun aile yardımı ödeneğine hak kazanan ço- cuklan." Yönetmelik. devlet memuru olmayan eşin (kadın ya da erkek) sağlık yardımlanndan yararlanabilmesini, kendi adına bir başka kurumun sağhk yardımından yararlanamaması koşuluna bağla- mıştır. Sosyal Sigortalar Yasası'nın 36. maddesi uyannca, Sosyal Si- gortalar Kurumu'ndan gelir ve aylık almakta olanlarla, bunlann aile bireylerine de sağlık yardımı yapılmaktadır. Sosyal Sigortalar Kurumu'ndan. "Sürekli işgöremezlik geliri, malullük veya yaşulık aylığj almakta olanlar", sigortanın sağlık yardımlan ile protez araç ve gereçlennin sağlanması, takılması, onanlması ve yenilenmesi hakkına sahiptir. Sosyal Sigortalar Kurumu'nca size yaşlılık aylığı bağlanması, Kurumun sağlık yardımlanndan yararlanabilme hakkım sağla- mıştır. Sosyal Sigortalar Kurumu'nun sağhk yardımlanndan yarar- lanmanız, Devlet Memurlan Tedavi Yardımı ve Cenaze Giderle- ri YönetmeliğTnde öngörülen eşiniz üzerinden verilen sağhk yardımından yararlanabilme hakkım da ortadan kaldınr. Kısaca, yaşblık aylığı almaya başladıktan sonra yalnızca Sos- yal Sigortalar Kurumu'nun sağhk yardımlanndan yararlanabi- lirsiniz. Devlet memuru eşinizin sağlık yardımlanndan yararlan- manız söz konusu değildir. Sözünü etüginiz yazımız, büyük bir olasıhkla, Yargıtay 9. Hu- kuk Dairesi'nin. 23.12.1988 tarih, 3386 esas 7797 sayılı karan ile ilgili olmalıdır. Karar özeti ise şöyledir: "ÖZET: Sosyal Sigortalar Kurumu'ndan yaşlılık aylığı almak- ta olan kocasından dolayı sağlık yardımlanndan y ararlanan isteğe bağlı Bağ-Kur sigortalısı kadından, sağlık sigortası primi kesil- mez." Nevruz Bayram Olsa...Herhangi bir günü ulusal ya da dinsel bayram yapmak istiyorsanız, bunun biryolu, yöntemi vardır. önerirsiniz, Meclis'ten geçirirsiniz; kabul edilir, olur bir bayram! "Ben Nevruz'u bayram yapacağım" derseniz, Nevruz bayram olmaz. Hele Nevruz'u bayram yapacağım diyen kişi başbakan olur, bir de Meclis'ten geciremezse, sey- reyleyin gümbürtüyüL 12 Eylül'ün faşist generalleri (kulaklarına fısıldandığı için) bayram düşmanı kesilmişlerdi; rütbe tenzil eder gi- bi birçok günün bayramlığını kaldırmışlardı. Bu bayram- lar dinsel olmaktan çok uiusal bayramlardı. Bu ulusal bayramlar da solcu sayılmışlardı. Sola düşman oldukla- rı gibi ulusal bayramlara da düşman kesilmişlerdi. Gün- ler bayramlıktan çıkınca tatil olmaktan da çıkıyordu. Din körükleyicisi olduklarından dinsel bayramlara elleşe- mezlerdi. Bayram sonrası Hıbı Oğuz Bekatayı gördüm. Hem ağabeyimiz, hem hemşerimiz sayılır. Şimdi o da bizim gibi Istanbul'a yerleşti. Şurdan, burdan konuşurken söz döndü dolaştı günlük siyasete geldi. Eski siyasetçilerin gözü yenileri pek tutmuyordu. Hıfzı Oğuz Ağabeyimiz, bir İsmet Paşa öyküsü anlattı: Recep Peker ve arkadaşları İsmet Paşa'dan elaman de- mişler, parti başkanlığından atmak istemişler. Başla- mışlar gizli toplantılar yapmaya, düşürmek için yöntem- ler oluşturmaya... Ulus'taki yeni sinemada bir toplantı düzenlemişler. Ağzı iyi laf yapıyordiye Bursa milletveki- li MuhltUn Baha Pars'ı da sözcü tayin etmişler. Muhittin Baha Pars kürsüye çıkmış, başlamış konuşmaya... Dur- madan konuşuyor, lafı ordan alıp buraya getiriyor, eveli- yorgeveliyor, bir türlü ismet Paşa'yagetiremiyor. Dinle- yenler de ismet Paşa da orda bulunanlar da sabırla dinliyorlar. Bakalım sonu nereye varacak? Muhittin Ba- ha Pars, İsmet Paşa'yı düşürmeyi unutmuş, durmadan konuşuyor. Bir ara gözü İsmet Paşa'ya ilişiyor. Bin yılın İsmet Paşa'sı bu, alıcı gözlerle bakıyor. Muhittin Baha Pars'ın nutku tutuluyor, Paşa'ya dönüyor: "Paşam, Paşam," diyor, "dilerim ki Tann sana uzun ömür versin. Bu yetmezse benim geri kalan ömrümü de sana versin!.." Recep Peker ve arkadaşları şaşırıyorlar, şaşkınlıktan öte donakalıyorlar. Peker, arkadaşlarına dönüyor, "8u iplikten bu kadar kumaş olur." diyor. Parti içi iktidar düşüyor, İsmet Paşa gene baştadır. Hatta Peker, grupta güven aldığı halde istifa ediyor. ismet Paşa'yı iktidardan düşürmek isteyenler çok ol- muştur. Ama hiçbir zaman başarı sağlayamamışlardır. Nlhat Erim ve arkardaşları muhalefet ettikleri halde İs- met Paşa'dan yana olmuşlardır. Peker de Esendal da bunu sezenlerdendir. Işmet Paşa'nın şöyle bir yan bakı- şı çok canlar yakmıştır. Bunu bildiği için de çok gözdağı verdiği olmuştur. "Hadi canım sende", "Sizi ben bile kurtaramam" gibi sözleri bu gözdağının dışa vurması- dır. İsmet Paşa, bir Ecevit ve arkadaşlarıyla baş edeme- miştir. Paşa'nın koltuk altına girdiği halde ne yaptığını, ne yapacağım hiç belli etmemiştir. Bunu İsmet Paşa sezdiği için, "Hiç itiraz etmiyor, ne yapmak istediğini bir türlü anla- yamamışımdır" demiştir. Bekata, "Bugünkü politikacıların beş, on cümlesi var, evirip çevirip, noktasmı, virgülünü değiştirerek onu söy- lüyorlar" derdi. "Nevruz'u bayram yapacağım," diyor Tansu Çlller, yapsın, ama ardında yapacak kadar kalabalığı bulabile- cek mi? Insanın gönlünden çok şeyler geçer de... BULMACA 1 2 3 4SOLDAN SAĞA: 1/ Muğla'nın Müas ilçesı yakınlanndaki ünlü an- tik kent. 2/ Antalya'nın bir ilçeşi... İterbiyum ele- mentinin simgesi. 3/ Din- sel tören ve kurallan... Bir ilimiz. 4/ "Pancar pe- zik değil miYürek değil mi" (Türkü)... Mey- dan. 5/ Bir soru sözü... Tırpana bahğına verilen bir başka ad. 6/ Kurşun borulann ağzını açrnak için kullanılan ucu sivri takoz... Karagöz ve ortaoyununda Yahudi tiplemesine verilen ad. 7/ Nazım Hikmet'in bir oyunu... "Biz kimseye kin tutmayız - - - âlem birdir bize" (Yunus Emre). 8/ Bağ- lama, cura gibi telli çalgılan seslen- dirmede kullanılan, kiraz ağaa kabuğundan yapılmış mızrap... Tümör. 9/ Cesareti ve gücüyle ta- mnan bir av köpeği cinsi. YUKARIDAN AŞAĞIYA 1/ Gırtlaktaki aşın ve süreğen yan- gı. 2/ Alçak enlemlerde esen düzenli rüzgâr... Kesintilerden sonra kalan miktar. 3/ Yavaş, ağır... Hamur topağı. 4/ Radon elementinin simgesi... Şekersiz bisküvi. 5/ Yapraklann düz ve parlak bölümü... Köpek... Nikelin simgesi. 6/ Kaba, kıncı... Kum adacığı. 7/ Birkaç renkli iplikten yapılmış dokuma. 8/ Er- den Kıral'ın. birçok ödül kazanmış bir fılmi... İstek, arzu. 9/ Anadolu'nun bazı vörelerinde domatese verilen ad. ILAN ERDEK SULH HUKUK MAHKEMESİ 993 259E. 994 37 K. Davacı Kenan Tamer Vardar vekili Av. Yüksel Güvenen tarafından davalı Mustafa ... aleyhine mahkememizde açılan izalei şuyu davası- nın yapılan duruşması sonunda: Hüküm: Erdek Halit Paşa Mah. Alektirya mevkiinde ve tapuda ada 504, parsel 1 'de kayıtlı taşınmaz malın açıkartürma suretiyle satı- larak satış bedelinin paydaşlar arasında paylan oranında dağıtımına. ortaklığın bu sekilde giderilmesine karar verilmiş, ancak tüm araşür- malara rağmen kendisine duruşma günü tebliğ edilemeyen davalı Mehmet oğ. Yalı Mah. Istiklal Cad. crdek adresinde Mustafa'ya... HUMK'nın 509 ve 510. maddeleri gereğince hüküm tebliği yerine geçmek üzere ilan olunur. Basın: 46708 ILAN T.C. İSKENDERUN 2. ASLİYE HUKUK HÂKİMLİĞİ'NDEN EsasNo:1992<35 Davahlar: Josef Sayık, adresi meçhul. Corcet Sayek. adresı meç- hul. Dava: Cebri tescil Davacı Akçalı Belediyesi vekili Av. M. Cevap Tümkaya tarafın- dan davahlar Josef Sayık, Corcet Sayek aleyhlerine açılan cebri tescil davasının mahkememizde yapılan açık duruşması nedeniyle: Davalılar Josef Sayık ve Corçet Sayek'in adreslen uzun aramalara rağmen bulunamadığı ve diploması yoluyla yapılan tebligaUnda ad- reslerinin bulunamadığından bila iade edildiğinden davalılar adına ilanen tebligat yapılmasına karar verilmiştir. Duruşma günü olan 6.4.1994 günü saat 09.00'da duruşmaya gel- meniz veya sizi temsilen bir vekil göndermenız. gelmediğiniz veya sizi temsilen bir vekil de göndermedığiniz takdirde HUMK'nın 509 ve 510. maddeleri gereğince davanın şyabınızda kalacağı ve karar veri- leceği daveüye yerine kaim olmak üzere ilan olunur 23.2.1994 Basın: 46716
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle