Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 21 MART1994 PAZARTESİ
12 DIZIYAZI
8 Kasım 1919, Kurtuluş Savaşı yıl-
lannın en ilgınç şeriatçı girişimlerin-
den biri Sait Molla hareketi oldu. Sait
Molla, Anadolu'nun çeşitli bölgele-
rindekı 12 merkeze mektuplar yaza-
rak, "Din iman elden gidiyor. Hilafet
ve şeriat isteriz" diyor ve bu slogan-
larla halkı Kuvayi Milliyecilere karşı
kışkırtmaya çalışıyordu. Adapazan
ve çevresinde başanlı da oldu. Musta-
fa Kemal bu girişimlere karşı gerekli
önlemleri alıyor, mektuplarla ilgili
olarak gerekli yerlere açıklamalar
gönderiyordu. "Din elden gidiyor"
diye bağınp ulusal kurtuluşçulara
karşı şeriat isteyen Sait Molla kımdi,
biliyor musunuz? İngiliz Muhipleri
Cemiyeti Başkanı. Yani, İngilizsever-
ler Derneğı Başkanı.
1 Ocak 1920, şeriatçılar durmuyor.
Bu kez sorun, Bayburt'a dört saat
mesafedeki Hart Köyü'nde oturan
Şeyh Eşrefin şeriatçı propaganda ve
eylemleridir. Şeyh Eşrefin eylemleri-
ni soruşturmak üzere asker ve din
adamlanndan oluşan bir heyet Hart
Köyü'ne geliyor. Şeyh, kendisine
bağlı kişilerle 50 kişilik hükümet güç-
lerine saldınp silah ve cephanelerini
alıyor. Esir aldığı askerlerin bir bölü-
münü de öldürünce. bir başka heyet
Şeyh Eşrefle görüşmek için Hart
Köyü'ne gidiyor. Ancak Şeyh, "Siz
hepiniz gavursunuz" diyerek kendini
peygamber ilan ediyor. Nedense, bu
tür ayaklanmalar sonunda ayaklan-
ma liderleri kendilerini mehdi ya da
peygamber ılan ediyorlar. Sonunda
Yarbay Halit Bey, 25 Aralık 1919'da
Hart Köyü'ne giriyor ve şeyhin silahlı
adamlanyla çatışıyor. Ayaklanma 1
Ocak 1920'debastınhyor.
Ölüm fetvası
11 Mayıs 1920. şeyhülislam "Kete-
behülfakir Dürrizade Esseyid Abdul-
lah Ufive Anhüma", Mustafa Kemal-
Abdülhamif in tahttan
indirerek yerine geçtiği
ağabeyi V. Murat'ı
kaçırmaya çalışan dört
erkek. çarşaflar içinde
yakalanınca, 'Ulu Hakan'
fermanı basıyor: "Çarşaf
yasaklanmıştır..."
in, "Kuvayi Milliye adı altında"
anayasayı çiğneyerek fıtne ve fesat çı-
karan haydutlar olduklannı ve şeria-
ta göre idam edilebileceklerini ilan
eden fetvasını yayımlıyor. Karar met-
ninden dolayı Mustafa Kemal Efendi
(Atatürk). Âli Fuat Paşa (Cebesoy),
Kara Vasrf, doktor Adnan (Adıvar) ve
Halide Edip (Adıvar) idam edilecek-
ler.
15 Haziran 1920 tarihli diğer bir
fetvayla idama mahkum edilenler
arasında ıse Miralay İzmirli İsmet
(Inönü). Bekir Sami, İsmail Fazıl Pa-
şa, Celalettin Arif Bey, Hamdullah
Suphi(Tanrıöver), Rıza Nur, Vusuf
Kemal(Tengirşek), Cami (Baykut),
Ankara Müftüsü Mehmet Rıfat (Bö-
rekçi) yer alıyorlar.
1 Kasım 1922, Osmanlı sülalesinin
600 yıllık egemenliği kaldınlıyor. O
ana kadar Islamcı milletvekilleri bile
İslam dünyasmın koruyucusunun ba-
ğımsız Türkiye olduğunu söylüyor-
du. Saltanatın kaldınlması gündeme
geldiğinde şu soru tartışılmaya başla-
nıyor: İslamiyet bir hükiimeti emredi-
yor. Padişah aynı zamanda halifedir.
Saltanat kaldınlınca halife maddi ik-
tidardan yoksun kalmayacak mı?
TBMM bu sonıya k'esinlikle "ha-
yır" yanıtını şu dayanaklarla veriyor:
"Bir kararla Osmanlı İmparator-
luğu'nun yıkıldığını. Türkiye hüküme-
tinin imparatorluk yerine geçtiğim,
milli sınırlar içinde imparatorluğun va-
risi olduğu lan edilmiştir. İkinci bir
kararla Osmanlı saltanatı kaldırılmış-
ör. Niçin bir 'Umumi He-
yet Karan' ile de özel bir kanunla de-
ğil? Cev abı tarihi metinde açıkça yazı-
hdır: Çünkü, 1921 Anayasasrnın 1.
maddesiy le ilan edilmiş olan milli haki-
miyet esası zaten her türlü şahsi hükü-
met ve saltanat şekillerini kaldınnıştır.
Hilafete gelince yerinde bırakılmrştır,
monarşinin teokratik vasfına dokunul-
mamıştır. Halifeliğin dayandığı Türki-
ye devletidir. Halifelik Osmanlı hane-
danına aittir >e TBMM, ilmi ve ahlaki
bakımdan en liyakatli olan bu hanedan
mensuplarından birisini halife seçer."
Bab-ı Ali'den 'Boş Kapı'ya
Bu olaydan sonra "Bab-ı Ali",
"Bab-ı Hali" (Boş Kapı) olur. tslam-
alar, saltanatın kaldınlmasının bir
şeyi değiştirmediğini. Türkiye'nin yi-
ne bir İslam ülkesi olduğunu söylü-
yorlardı. Onlara göre, "Hilafet artık
Istanbul'da değil TBMM'nin şahsiye-
tindeydi" (İslamcılann Ankara"daki
en güçlü temsilcisi Rasih Efendi).
JJ AİJJL JX
]J li J L 3
Sait Molla Anadolu'nun çeşitli
merkezlerine mektuplar yazıyor,
"Din iman elden gidiyor. Hilafet ve
şeriatisteriz" diyerek halkı Kuvayi
Milliyecüere karşı kışkırtıyordu. Yer
yerbaşanlı da olan Sait Molla kimdi
bilirmisiniz? İngiliz Muhipleri
Cemiyeti Başkanı. Yani,
Ingilizseverler Derneği Başkanı.
ingilizseverşeriatçı
Mustafa Kemal'ekarşı
t$lama-şeriatq keâm tarafindan *ukı hakan" olarak berimsenen Abdülıaınit,çarşafiyasaklayanilkki^ohnuştu.
17 Kasım 1922 gecesı Padişah Vah-
dettin İngilizlere sığıruyor. İslamcılar
artık hilafetirî de kaldınlacağını sezi-
yorlar ve Said-i Nursi, Kurtuluş Sa-
vaşı sürerken Mustafa Kemal ve
arkadaşlannı "komünist, anarşist,
devrim softası" olarak niteliyor, Is-
lamcılara göre Atatürk "mavi gözlü
dinsiz komutan" oluyordu.
3 Mart 1924 tarih ve 431 sayılı Hila-
fetin İlgası Yasası'yla hilafet tarihe
kanşıyor ve Osmanlı ailesine mensup
kişilerin Türkiye dışına çıkanlmalan
hüküm altına ahnıyor. Daha önce
saltanaün kaldınlmasıyla ve
TBMM'nin egemenliği kayıtsız ko-
şulsuz halka vermesiyle sembolik bir
hal alan hilafetin kaldınlması, Kema-
list hareket için doğal ve zonınlu bir
eylem olarak ortaya çıkıyor. Aynı
gün 430 sayılı Tevhid-i Tedrisat Ka-
nunu kabul ediliyor ve bütün eğitim
kurumlan, Milli Eğitim Bakanhğı'na
bağlanıyor. Milli Eğitim Bakanı Va-
sıf Çınar'ın valitiklere gönderdigi ge-
nelgeyle medreseler kapatılıyor ve
yerlerine dört yıllık imam hatip mek-
tepleri açıhyor. Toplam sayısı 29 olan
bu mektepler 1924-25 yılında 26"ya,
1925-26'da 20'ye, 1926-27'de ikiye
iniyor ve 1929-30'da lagv ediliyorlar.
Bu yasayla din, eğitim sisteminden çı-
kanlıyor ve sivil toplumun kendi din-
sel eğitim kurumlanna da izin veril-
mediği için din eğitimi ailekurumuyla
sınırlandınlıyor.
1924, tstiklal Marşı'nın yazan
Mehmet Akif Ersoy, Atatürk'ün
"Kuran'ı Türkçe'ye kazandınn" teklı-
fini gerici çevrelerin baskılan üzerine
geri çeviriyor ve Mısır'a kaçıyor.
Terakkiperver Cumhuriyet
Fırkası
17 Kasım 1924. programının 6.
maddesinde "Fırka, efkar ve itikad-ı
diniyeye bürmetkardır" sözleri yer
alan Terakkiperver Cumhuriyet Fır-
kası kuruluyor. Kurucular arasında
Rauf Bey, Ali Fuad Paşa (Cebesoy),
Kazım Karabekir gibi kişiler yer alı-
yor. İstanbul basını parti kuruluşunu
destekliyordu. Başbakan Fethi Ok-
yar, parti mensuplanndan bazılannın
birçok yerde irticayı istismar edici
faaliyetterde bulunduklannı
TBMM'ne bildirir. Bu arada Şeyh
Sait isyanı çıkar, Takrir-i Sükun Ka-
nunu kabul edilir ve parti, îcra Vekil-
leri Heyeti karan ile kapatılır. Musta-
fa Kemal, TCF olayını Söylev'de
şöyle değerlendirir:
"Aslında bu baylar cumhuriyet reji-
mini istemiyorlar. Buna rağmen, kur-
dukları fırkaya Terakkiperver Cum-
hut..,et adını verebilmişler. Neden?
Çünkü cumhuriyet ibaresiyle halka,
keiMÜlerinin de cumhuriyet istedikleri-
ni sandırmak istemişler. Bayrak ile
ortaya atümaları, dinsel yobazlığı taş-
kınlığa vardırarak; milleti cumhuriye-
te, ileriemeye ve yenilesmeye karşı
kışkırtmak amacında değiller mi? Yeni
$ey hUllslam Dürrizade Abdullah Efendl'nln fetvası
Kuvayı Milliyecileriıı katli vacip
'Sebeb-i nizam-ı alem olan halife-i İslam adamallahu
taala hilafeühi ila yevmülkıyam Hazretlerinin taht-ı
velayetinde bulunan bilad-ı İslamiyede bazı eşhas-ı şerire
ıttifak ve i'ttihad ve kendilerine rüesa intihap ederek teba-i
sadıka-i şahaneyi hiyl-ü tezvirat ile iğfal ve idlale ve bila
emr-i ali ahaliden asker cem"ine kıyam edip zahirde askeri
iaşe ve techiz bahanesiyle ve hakikatta cem-i mal sevdası ile
hilaf-ı şer-i şerif ve mugayır-ı emr-i münif birtakım garamat
ve vergiler tarh ve tevzi ve enva-ı tazyik ve işkenceler ile
nasın emval ve eşyasını gasb-ü garet ve bu veçhile
ibadullaha zulmü iüyat ve tecrime cesaret ve Memalik-i
Mahrusenin bazı kurra ve biladma hücum ile tahrip ve hak
ile yeksan ye tab'a-i sadıkadan nice nüfus-u masumeyi
katl-ü itlaf ve dıma-i mahkumeyi sefk ve iraka ettikleri ve
canib-i Emirülmümininden mansup bazı merurin-i ilmiye
ve askeriye ve mülkiye hodbehot azil ve kendi hempalannı
nasp ve merkez-i hilafet ile Memalik-ı Mahrusanın
muvasalat ve münakalat ve muhaberatını kat ve taraf-ı
Devletten sadır olan evamirin icrasını men ve merkezi diğer
memalikten tecrit ile şevket-i Hilafeti kesrü tevhin
kastederek makam-ı mualla-yı Imamete ihanet etmekle
taat-i îmamdan huruç ve Devlet-i Aliyyenin nizam ve
intizamım ve biladın asavışini ihlal için neşr-i eracif ve işaa-i
ekazip ile nası fitneye saıîc ve sai-i bilfesat olduklan zahir ve
mütehakkık olan rüesa-yı mezburin ile avan veetbaı
bağiler olup dağılmalan hakkında sadır olan emr-i aliden
sonra hala inat ve fesatlannda ısrar ederler ıse mezburlann
habasetlerinden tathir-i bilad ve şer ve mazarratlanndan
tahlil-i ibat vacipolup"... "Nass-ı kerimi mucibince kat-ü
kıtalleri meşru ve farz olur mu? Beyan buyurula. Elcevap:
Allahütaala a'lem olur. Ketebehülfakir Dürrizade Esseyid
Abdullah Ufıye anhüma. Bu surette Halife-i Müşarüleyha
Hazretleri tarafından bügat-ı kudretleri bulunan
Müslümanlar Imam-ı adil Haüfemiz Sultan Vahidettin
Han Hazretlerinin etrafmda toplanıp mukatele için vaki
olan davet emrine icabet ve bügat-ı mezburun ile mukatele
etmeleri vacip-olurmu? Beyan buyurula. Elcevap:
Allahütaala a'lem olur. Ketebehülfakir Dürnzade Esseyid
Abdullah Ufıye anhüma. Bu surette Halife-i müsaleyha
Hazretleri tarafından bügatı mezburun ile mukatele için
tayin olunan askerler mukateleden imtina ve firar eyleseler
mürtekib-i kebire ve asim olup dünyada tazir-i şedide ve
ukbada azab-ı elime müstahak olurlar mı? Beyan
buyurula. Elcevap: Allahütaala a'lem olur. Ketebehülfakir
Dürrizade Esseyid Abdullah Ufiye anhüma. Bu surette
bügat ile muharebe hakkında sadır olan emr-i Sultaniye
itaat etmeyen müslümanlar asim ve tazir-i şer-iye
mustehak olurlar mı? Beyan buyurula. Elcevap:
Allahütaala a'lem olur." 11 Mayıs 1920.
Fetva'nın Türkçe'si
Fetva'run Osmanlıca sözcüklerden anndınlmış biçimi
şöyle: Dünya düzeninin sebebi olan İslam halifesinin
emrinin altındakı İslam ülkesinde bazı kötü niyetli şahıslar
aralannda anlaşıp, kendilerine reis seçerek, halkımızı yalan
dolanla kandmp. yasa dışı asker toplayarak ayaklanıp, bu
askerler için yiyecek, içecek temini ve silahlandırma
gayesiyle kişisel çıkarlan için yasalara aykın bir takım
vergiler koyup, çeşitli baskı ve işkencelerle halkın mal ve
eşyasını gaspederek Osmanlı ülkesinin kutsal değerlerine
ve devlete hücumla yerle bir etme niyetinde olduklan ve
nice masum insanı yok etmeyi amaçladıklan ve aynca ilmi,
askeri. ve mülki memurlan kendilerince görevden alıp bu
görevlere kendi taraftarlannı atayarak yücedevletimizin
ulaşım, nakliye ve haberleşme teşkilatını yok edipdevlet
tarafından çıkanlan emirlerin yerine getirilmesini
engellemek ve devletimizi dünyadan soyutlama ile yüce
devletimizi zayıf düşürme ve yüce makamımıza ihanet
etmekle devlet nizammı işlemez hale getirmek için yalan,
fıtne ve fesatla yüce devletimizin düzenini bozmakta ısrar
ederlerse adı geçen asilerin kötülüklerini engellemek şart
olup şeriat gereğince öldürülmeleri uygun olur mu? Beyan
buyurula.
Sultan Vahdettin'in askerlerinin adı geçen asilerle
savaşmalan gerekir mi? Beyan buyrula.
Cevap: Öldürülmeleri şarttır.
Adı geçen asiler ile savaşmak için görevlendirilen askerler
savaşmaktan kaçınıp fırar ederlerse kötülüğün büyüğünü
yapıpgünahkârolurlar.Dünyadaşiddetlecezalandınlmaya
ve ahirette Tann gazabına hak kazanırlar mı? Beyan
buyurula.
Cevap: öldürülmelen şarttır.
İsyancüarla savaşmayan askerler kanuni cezaya
carptınhrlar mı? Cevap: Öldürülmeleri şarttır.
ÇALIŞANLARIN SORULARI/SORUNLARIYILMAZ ŞİPAL
parti, dinsel düşûnce ve inançlara saygı
örtüsü altında, biz, halifeliğin yeniden
kunılmasını istiyoruz, biz yeni yasalar
istemeyiz, bizce eski yasalar (Mecelle)
yeterlidir demek istiyor. Medreseler,
tekkeler. bilgisiz softâlar, şeyhler, mü-
ritlere seslenerek, bakın biz sizleri ko-
ruyacağız. bizimle birlik olun demeye
getiriyorlar. Bir de şunu anlatmak ni-
yetindeler: Mustafa Kemal partisi ha-
lifeliği kaldırdı. Müslümanlığı yaralı-
yor, sizi gavur yapacak, size şapka
giydirecektir. Bağırdıkları böyle değil
miydi. Parti, dinsel düşünce ve inançla-
ra saygüıdır ilkesini bayrak olarak eli-
ne alan kişilerden iyi yüreklilik bekle-
nebilir mi? Bu bayrak, yüzyülardan
beri cahil ve bağnazları, batıl inançlara
saplananları aldatan, özel çıkarlar
sağlamaya kalkışanların bayrağı değil
mi? Bayİar, olgular \e olaylar da gös-
terdi ki, Terakkiperver Cumhuriyet
Fırkası programı, en koyu kafalann
ürünüdür. Bu parti, günlük anı defteri-
ne 'nafıle ve gece namazlannın yarar-
lannı" konu edinen hadisler ile doldu-
rulmuş olan bir yazmanın sorumlulu-
ğundadnr."
Şeyh Said ayaklanması
13-14 Şubat 1925, Nakşibendi tari-
katından Şeyh Said'in silahlı kuvvet-
leri. Genç vilayet merkezini basar.
İsyancılar mart ayırun ilk günlerinde
Osmaniye ve Ergani'ye girerler.
24 Ağustos 1925, Atatürk, bugü-
nün anîamsız deyimiyle "türban"a,
daha doğrusu başörtüye her zaman
karşı çıkar. Kastamonu'da yaptığı bu
konuşmada şöyle diyordu:
"Bazı yerlerde kadınlar görüyorum
ki, başına bir bez veya peştemal \eya
buna nıünıasil (benzer) bir şeyler taka-
rak. yüzünü gözünü gizler veya y anın-
dan geçen erkekiere karşı ya arkasını
çevirir veya yere oturarak yumulur. Bu
tavrın mana ve medlulu (kanıtladığı)
Bugünün deyimiyle
'türban'akarşı çıkan
Mustafa Kemal
Kastamonu'daki
konuşrnasında şöyle
diyordu: "Baa yerlerde
kadınlar görüyorum ki,
başına birbezveya
peştemal veya buna
mümasil (benzer) bir şeyter
takarak, yüzünü gözünü
gizler veya yanından geçen
erkekiere karşı ya arkasını
çevirir veya yere oturarak
yumulur. Bu tavnn mana
vemedlulu (kanıtladığı)
nedir?
nedir? Efendiler. medeni bir millet ana-
sı, kızı bu garip şekle, bu vahşi > aziy ete
girer mi? Bu hal, milleti çok gülünç
gösteren bir manzaradır. Derhal düzel-
tümesi lazımdır."
Atatürk, 70 yıl önce sorunu çağdaş-.
lık-ilkellik çelişkisinde komik bir du-
rum olarak görürken, günümüzde
türban savaşlan yaşanıyor ve Cum-
hurbaşkanı Özal. "0niversitelerde
türban takılmasından ne çıkar?''' diye-
biliyordu.
Abdülhamit'in çarşafyasağı
Buraya bir not daha düşmek gere-
kiyor. İslamcı-şeriatçı kesim, "ulu
hakan" Abdülhamit'in çarşafı yasak-
layan ilk kişi olduğunu biliyorlar mı?
Abdülhamit'in tahttan indirerek yeri-
ne geçtiği ağabeyi V. Murat'ı kaçır-
maya çalışan dört erkek, çarşaflar
içinde yakalanınca, 'Llu Hakan' fçr-
manı basıvor: "...bu çarşaflar ise İs-
lam kadmlannca örtünmeye asla uy-
gun ve müsait olmadığı gibi bir mak-
satla şuraya buraya gitmek için bazı
münasebetsiz erkekler tarafından da
bir fesanet ve melanet perdesi olarak
kullanılmakta olup, yasaklanmıştır."
Şimdi şeriatçılann ya Abdülhamit
Han'dan. ya da "türban"dan vazgeç-
meleri gerekmiyor mu?
Hazır söz açılmışken bir not daha
düşelim. Bu ülkede Türkçülükle İs-
lamcılığı yıllarca bir arada götüren
MHP'nin başbuğu Tûrkeş'in 1960
döneminde çarşafa nasıl karşı çıktı-
ğmdan kendi yandaşlanrun haberi
var mı? Cumhuriyet'in 17 Temmuz
1960 tarihli sayısında kendisiyle yapı-
lan bir söyleşide, Türkeş çarşafla ilgili
şunlan söylüyor:
"Son zamanlarda Anadolu'yu hiç
dolaştınız mı? Çarşafın nasıl kapkara
bir y angın halinde bütün yurdu sardığn
nı gördünüz mü?"
Yarın: Arapca ezan
Isterük
POLTTIKA VE OTESI
MEHMED KEMAL
Sağlık yardıımm
seçme hakkım var mı?
: Ben, şu anda sigorta emekusiyim. Karun, öğretmen ola
rak çailışıyor. Emekli olmadan önce bir süre işsiz idim. İş-
siz olduğum süre, sağlık yardımlarım eşimin üzerinden
karşılanıyordu. Emekli olduktan sonra da sağlık yardımı-
nı eşimin üzerinden dev am ettirmek istiyorum.
Son olarak, gözlük bedeli bana ödenmedi. Bir yazınız-
da bu durumda olanların seçme imkanlan olduğunu oku-
muş idim. Bu dunım, eşim emekli olduktan sonra mı ola-
cak, yoksa şu anda sigorta emeklisi olarak, eşimin sağlık
yardımlarından y ararlanabilir miyim?
Sağlık yardımını seçme hakkım var mı?
(E.A.)
YANIT: Devlet Memurlannın Tedavi ve Cenaze Giderleri
YönetmeliğTnin 3. maddesinde. tedavi ve yol giderlerinin kimler
için, hangi hal ve şartlarda sağlanacağı, tedavi ve yol giderlerin-
den yararlanacak olanlar belirlenmiştir. Bu belirlemede:
"Tedavi ve yol giderlerinden yararlanacak olanlar şunlardm
A. \urtiçinde:
a) Devlet memuru,
b) Devlet memurunun berhangi bir şekilde sağlık yardımından
yararlanamayan eşi,
c) Devlet memurunun bakmakla yükümlü olduğu ve herhangi bir
şekilde sağlık yardımından yararlanamayan ana babası,
d) Devlet memurunun aile yardımı ödeneğine hak kazanan ço-
cuklan."
Yönetmelik. devlet memuru olmayan eşin (kadın ya da erkek)
sağlık yardımlanndan yararlanabilmesini, kendi adına bir başka
kurumun sağhk yardımından yararlanamaması koşuluna bağla-
mıştır.
Sosyal Sigortalar Yasası'nın 36. maddesi uyannca, Sosyal Si-
gortalar Kurumu'ndan gelir ve aylık almakta olanlarla, bunlann
aile bireylerine de sağlık yardımı yapılmaktadır.
Sosyal Sigortalar Kurumu'ndan. "Sürekli işgöremezlik geliri,
malullük veya yaşulık aylığj almakta olanlar", sigortanın sağlık
yardımlan ile protez araç ve gereçlennin sağlanması, takılması,
onanlması ve yenilenmesi hakkına sahiptir.
Sosyal Sigortalar Kurumu'nca size yaşlılık aylığı bağlanması,
Kurumun sağlık yardımlanndan yararlanabilme hakkım sağla-
mıştır.
Sosyal Sigortalar Kurumu'nun sağhk yardımlanndan yarar-
lanmanız, Devlet Memurlan Tedavi Yardımı ve Cenaze Giderle-
ri YönetmeliğTnde öngörülen eşiniz üzerinden verilen sağhk
yardımından yararlanabilme hakkım da ortadan kaldınr.
Kısaca, yaşblık aylığı almaya başladıktan sonra yalnızca Sos-
yal Sigortalar Kurumu'nun sağhk yardımlanndan yararlanabi-
lirsiniz. Devlet memuru eşinizin sağlık yardımlanndan yararlan-
manız söz konusu değildir.
Sözünü etüginiz yazımız, büyük bir olasıhkla, Yargıtay 9. Hu-
kuk Dairesi'nin. 23.12.1988 tarih, 3386 esas 7797 sayılı karan ile
ilgili olmalıdır. Karar özeti ise şöyledir:
"ÖZET: Sosyal Sigortalar Kurumu'ndan yaşlılık aylığı almak-
ta olan kocasından dolayı sağlık yardımlanndan y ararlanan isteğe
bağlı Bağ-Kur sigortalısı kadından, sağlık sigortası primi kesil-
mez."
Nevruz Bayram Olsa...Herhangi bir günü ulusal ya da dinsel bayram yapmak
istiyorsanız, bunun biryolu, yöntemi vardır. önerirsiniz,
Meclis'ten geçirirsiniz; kabul edilir, olur bir bayram!
"Ben Nevruz'u bayram yapacağım" derseniz, Nevruz
bayram olmaz. Hele Nevruz'u bayram yapacağım diyen
kişi başbakan olur, bir de Meclis'ten geciremezse, sey-
reyleyin gümbürtüyüL
12 Eylül'ün faşist generalleri (kulaklarına fısıldandığı
için) bayram düşmanı kesilmişlerdi; rütbe tenzil eder gi-
bi birçok günün bayramlığını kaldırmışlardı. Bu bayram-
lar dinsel olmaktan çok uiusal bayramlardı. Bu ulusal
bayramlar da solcu sayılmışlardı. Sola düşman oldukla-
rı gibi ulusal bayramlara da düşman kesilmişlerdi. Gün-
ler bayramlıktan çıkınca tatil olmaktan da çıkıyordu. Din
körükleyicisi olduklarından dinsel bayramlara elleşe-
mezlerdi.
Bayram sonrası Hıbı Oğuz Bekatayı gördüm. Hem
ağabeyimiz, hem hemşerimiz sayılır. Şimdi o da bizim
gibi Istanbul'a yerleşti. Şurdan, burdan konuşurken söz
döndü dolaştı günlük siyasete geldi. Eski siyasetçilerin
gözü yenileri pek tutmuyordu.
Hıfzı Oğuz Ağabeyimiz, bir İsmet Paşa öyküsü anlattı:
Recep Peker ve arkadaşları İsmet Paşa'dan elaman de-
mişler, parti başkanlığından atmak istemişler. Başla-
mışlar gizli toplantılar yapmaya, düşürmek için yöntem-
ler oluşturmaya... Ulus'taki yeni sinemada bir toplantı
düzenlemişler. Ağzı iyi laf yapıyordiye Bursa milletveki-
li MuhltUn Baha Pars'ı da sözcü tayin etmişler. Muhittin
Baha Pars kürsüye çıkmış, başlamış konuşmaya... Dur-
madan konuşuyor, lafı ordan alıp buraya getiriyor, eveli-
yorgeveliyor, bir türlü ismet Paşa'yagetiremiyor. Dinle-
yenler de ismet Paşa da orda bulunanlar da sabırla
dinliyorlar. Bakalım sonu nereye varacak? Muhittin Ba-
ha Pars, İsmet Paşa'yı düşürmeyi unutmuş, durmadan
konuşuyor. Bir ara gözü İsmet Paşa'ya ilişiyor. Bin yılın
İsmet Paşa'sı bu, alıcı gözlerle bakıyor. Muhittin Baha
Pars'ın nutku tutuluyor, Paşa'ya dönüyor:
"Paşam, Paşam," diyor, "dilerim ki Tann sana uzun
ömür versin. Bu yetmezse benim geri kalan ömrümü de
sana versin!.."
Recep Peker ve arkadaşları şaşırıyorlar, şaşkınlıktan
öte donakalıyorlar. Peker, arkadaşlarına dönüyor,
"8u iplikten bu kadar kumaş olur." diyor.
Parti içi iktidar düşüyor, İsmet Paşa gene baştadır.
Hatta Peker, grupta güven aldığı halde istifa ediyor.
ismet Paşa'yı iktidardan düşürmek isteyenler çok ol-
muştur. Ama hiçbir zaman başarı sağlayamamışlardır.
Nlhat Erim ve arkardaşları muhalefet ettikleri halde İs-
met Paşa'dan yana olmuşlardır. Peker de Esendal da
bunu sezenlerdendir. Işmet Paşa'nın şöyle bir yan bakı-
şı çok canlar yakmıştır. Bunu bildiği için de çok gözdağı
verdiği olmuştur. "Hadi canım sende", "Sizi ben bile
kurtaramam" gibi sözleri bu gözdağının dışa vurması-
dır.
İsmet Paşa, bir Ecevit ve arkadaşlarıyla baş edeme-
miştir. Paşa'nın koltuk altına girdiği halde ne yaptığını,
ne yapacağım hiç belli etmemiştir. Bunu İsmet Paşa
sezdiği için,
"Hiç itiraz etmiyor, ne yapmak istediğini bir türlü anla-
yamamışımdır" demiştir.
Bekata, "Bugünkü politikacıların beş, on cümlesi var,
evirip çevirip, noktasmı, virgülünü değiştirerek onu söy-
lüyorlar" derdi.
"Nevruz'u bayram yapacağım," diyor Tansu Çlller,
yapsın, ama ardında yapacak kadar kalabalığı bulabile-
cek mi? Insanın gönlünden çok şeyler geçer de...
BULMACA
1 2 3 4SOLDAN SAĞA:
1/ Muğla'nın Müas ilçesı
yakınlanndaki ünlü an-
tik kent. 2/ Antalya'nın
bir ilçeşi... İterbiyum ele-
mentinin simgesi. 3/ Din-
sel tören ve kurallan...
Bir ilimiz. 4/ "Pancar pe-
zik değil miYürek
değil mi" (Türkü)... Mey-
dan. 5/ Bir soru sözü...
Tırpana bahğına verilen
bir başka ad. 6/ Kurşun
borulann ağzını açrnak
için kullanılan ucu sivri
takoz... Karagöz ve ortaoyununda
Yahudi tiplemesine verilen ad. 7/
Nazım Hikmet'in bir oyunu... "Biz
kimseye kin tutmayız - - - âlem
birdir bize" (Yunus Emre). 8/ Bağ-
lama, cura gibi telli çalgılan seslen-
dirmede kullanılan, kiraz ağaa
kabuğundan yapılmış mızrap...
Tümör. 9/ Cesareti ve gücüyle ta-
mnan bir av köpeği cinsi.
YUKARIDAN AŞAĞIYA
1/ Gırtlaktaki aşın ve süreğen yan-
gı. 2/ Alçak enlemlerde esen düzenli rüzgâr... Kesintilerden
sonra kalan miktar. 3/ Yavaş, ağır... Hamur topağı. 4/ Radon
elementinin simgesi... Şekersiz bisküvi. 5/ Yapraklann düz ve
parlak bölümü... Köpek... Nikelin simgesi. 6/ Kaba, kıncı...
Kum adacığı. 7/ Birkaç renkli iplikten yapılmış dokuma. 8/ Er-
den Kıral'ın. birçok ödül kazanmış bir fılmi... İstek, arzu. 9/
Anadolu'nun bazı vörelerinde domatese verilen ad.
ILAN
ERDEK SULH HUKUK MAHKEMESİ
993 259E.
994 37 K.
Davacı Kenan Tamer Vardar vekili Av. Yüksel Güvenen tarafından
davalı Mustafa ... aleyhine mahkememizde açılan izalei şuyu davası-
nın yapılan duruşması sonunda:
Hüküm: Erdek Halit Paşa Mah. Alektirya mevkiinde ve tapuda
ada 504, parsel 1 'de kayıtlı taşınmaz malın açıkartürma suretiyle satı-
larak satış bedelinin paydaşlar arasında paylan oranında dağıtımına.
ortaklığın bu sekilde giderilmesine karar verilmiş, ancak tüm araşür-
malara rağmen kendisine duruşma günü tebliğ edilemeyen davalı
Mehmet oğ. Yalı Mah. Istiklal Cad. crdek adresinde Mustafa'ya...
HUMK'nın 509 ve 510. maddeleri gereğince hüküm tebliği yerine
geçmek üzere ilan olunur.
Basın: 46708
ILAN
T.C.
İSKENDERUN 2. ASLİYE HUKUK
HÂKİMLİĞİ'NDEN
EsasNo:1992<35
Davahlar: Josef Sayık, adresi meçhul. Corcet Sayek. adresı meç-
hul.
Dava: Cebri tescil
Davacı Akçalı Belediyesi vekili Av. M. Cevap Tümkaya tarafın-
dan davahlar Josef Sayık, Corcet Sayek aleyhlerine açılan cebri tescil
davasının mahkememizde yapılan açık duruşması nedeniyle:
Davalılar Josef Sayık ve Corçet Sayek'in adreslen uzun aramalara
rağmen bulunamadığı ve diploması yoluyla yapılan tebligaUnda ad-
reslerinin bulunamadığından bila iade edildiğinden davalılar adına
ilanen tebligat yapılmasına karar verilmiştir.
Duruşma günü olan 6.4.1994 günü saat 09.00'da duruşmaya gel-
meniz veya sizi temsilen bir vekil göndermenız. gelmediğiniz veya sizi
temsilen bir vekil de göndermedığiniz takdirde HUMK'nın 509 ve
510. maddeleri gereğince davanın şyabınızda kalacağı ve karar veri-
leceği daveüye yerine kaim olmak üzere ilan olunur 23.2.1994
Basın: 46716