04 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 5 ŞUBAT1994 CUMARTESİ OLAYLAR VE GORUŞLER Şu özelleştirme dedikleri.. Yeni liberalcilik. dış ve iç güvenliğimiz bakımından son derece tehlikeli bir akımın da öncülüğünü yapmaktadır. Prof. Dr. CAHİT TALAS S ayın Başbakan Türkiye'- de de yaşanılan ekonomik bunalımlann. durgunlu- ğun ve günümüz koşulla- nnda doğal olarak aşağı- lara çekilemeyen enflas- yonun üstesinden gelebılmesi için ıkı önlem öneriyor: Bunlardan bıri vergı reformu. öteki de özelleştirmedır. Bu iki önlemin amacı. Sayın Başbakan'ın da değindiği gibi devlete veni kavnak- laryaratarak sürekJi borçlanmalardan kurtulmak, KfT'Ierin vükünü sırtın- dan atmak \e devletin bütçesini den- gede tutmaktır, Devletin gelir kaynağı Sayın Başbakan özelleştırmeyı, vani devletin mallannı yerlı ve vabancı ser- mayeye satarak bu yoldan sağladığı paralan. önce vergiler gibi devlete sü- rekli gelir getiren bir yol ve yöntem olarak toplumun önüne getırdı. Daha sonra bu yanlışı düzeltti. Çünkü, dev- letin bir tek sürekli gelir kaynağı var- dır. Onun ad; da vergidir. Ne özelleş- tirme, yani devletin mallannı satma yolu ne de sürekli borçlanma olağan gelir kaynaklandır. Kuşkusuz devlet- kr de zaman zaman borçlanabilirler. Ne var ki. devlet bu yolda çok özenle yürümeli, iç ve dış sermayenin güdü- müne girerek serbest kararlar alabilme giicünü yitirmemelidir. Özelleştirmenin. yani kamu mülki- yetindekı mallan yerlı ve vabancı ser- mayeye satmanın genelde ikı temel nedeni vardır. Bunlardan biri devletin yeterince vergi alamaması ve bunun sonunda kamu giderlenni karşılaya- maması, öteki de ideolojik saplantılar- dır. Türkiye'nin durumunda bu iki nedeni de savunmak vanbştır. Türki>e sana>ileşmenin hâlâ ortalanndadır. Bu nedenle sanayileşme çabalannt dev letin de katkılan ile şürdürmek zo- runluluğu var. Kimi KİTlerin şimdi- lerde içinde bulunduklan ekonomisel sıkıntılar venmlilik yetersızliklenn- den. çağdışı teknolojilerden ve sürekli müdahale altında tutulmalanndan kaynaklanmaktadır. Özelleştirme; zaman içinde tekeller oluşturarak halkın sömürülmesine yö- nelinmesi. pahalılık ve işşizlik yaratıl- ması demektir. Hele KİTler bir de yok pahasına vabancı sermayenin eli- ne geçerse, durum ülkemizin yaşamsal çıkarlan bakımından ağır biryanbşni- teliğine ulaşabilir. Biraztarih Şunu hemen kısaca saptayahm. Türkiye'de ne zaman liberal ideolojiye bağlı siyasal partiler iktidara gelmiş- lerse devlet iktisadi teşekküllerini sat- mak, bunlan özel kesime devredip kurtulmak hevesine kapılmışlardır. Bu yolda, hem hukuksal hem de siya- sal açılardan hazırlıksız adımlar at- mak havasına girmişlerdır. Oysa, eğer bir sanayi toplumu durumuna ulaş- mamız gerçekten istenmekte ise, ülke- mizin bugünkü koşullannda bile, dev- letin katkılanna ve stratejik nitelikb ve kamu varan sağlayıcı iktisadi birimle- rin oluşmasını desteklemesine gereksi- nım vardır. Yakın tanhimizin oluşum- lan bu durumu açık olarak vansıt- maktadır. Liberalcilıği benimsemış olan Demokrat Parti, 1950 yılında ik- tidara gelip birinci Adnan Menderes hükümeti oluştuktan sonra (29 Mayıs 1950), TBMM'ye sunulmuş olan hü- kümet programında "Bundan böyle amme karakterini haiz olmavan saha- larda işletmeciliğe geçmeveceğimiz gibi muhtelif sebeblerin altında kurulmuş olan işJetıneleri, amme hizmeti gören »e ana sanayie taalluk edenler hariç. mu- ayyen bir plan dahilinde eherişli şart- laria peyderpej hususi teşebbüse de>- retmeye çalışacağız" dıyordu. Biraz da öğreti Bu düşüncelerle ışe başlayan birinci ve daha sonraki Menderes hükümetle- ri, ülkenin koşullannın baskılan ve gerekleri altında kurulmuş olan KİT- leri şürdürmek ve onlara yenilerini katmak zorunda kalmışlardır. Sonra- ki Menderes hükümetlen programla- nnda ise özel teşebbüse devırden hıç söz edilememıştir. Aradan otuz yılı aş- kın bir zaman geçtı; koşullar değişti; fakat yapısal büyük değişmeler olma- dı. Hâlâ bir sanayi toplumu değiliz. Tanmsal nüfus ve yapı, ağırlığını yine de koruyor. Uluslararası koşullar bir- çok devlet iktisadi teşebbüsünün ka- mu elinde kalmasını gerektiriyor. Başta işşizlik olmak üzere, başka bir dizi toplumsal sorunlar da bu doğrul- tuda ağır basıyor. Örneğin şeker fabri- kalannın ve Ça> Kurumu'nun özelleş- tinlmesinin; halkın. köylünün bir bölümünün perişan olması anlamına geleceği açıktır. 1960'h yıllann hemen başlanndan itibaren Türkiye'de bir II. planahk dönemi başlamıştır. tsmet İnönü baş- kanhğındaki koalis>on hükümetlen. bir planlı karma ekonotni politikası yo- lu benimsemış ve ilk koalisyon hükü- metinin programında (27 Kasım 1961) "Hükümetin hedefi hürriyet nizamı içinde hızlı bir kalkınmanın sağlanma- sıdır. Bunun çaresi de\let ve özel teşeb- büs olarak mümkün olan en geniş ölçü- de vatırım yapılmas*dır" deniliyordu. Inönü başkanlığında oluşan II. ve III. koalisyon hükümetlerinin prog- ramlannda da "Türk ekonomisinin kalkuuna hedefine, özel teşebbüsün ve devlet sektöriinün yan yana >e ahenkli çalışacağı bir ekonomik düzen içinde ulaşacağına kaniiz" denilerek. ekono- mik kalkınma çabalannda devletin de bir rolü bulunduğu düşüncesi sürdü- riilüyordu. Fakat, 1965 yılında Sayın Süleyman Demirel yönetimindeki Ada- let Partisi hükümetleri ile liberalcilik- özelleştırme yeniden gündeme gelmiş- tir. Demokrat Parti"nin ve Adalet Par- tisi'nın liberalciliği günümüzde, Doğ- ru Yol Partisi ağırlıkb koalisyon hükümetleri döneminde de özelleştir- me. ekonomik ve toplumsal alanlarda devleti işlevsizleştirme doğrultusunda halkın önüne yeniden getiriimiştir. SHP'nin bu konuda daha duyarh ol- ması gereğine inanıyoruz. Liberalcilik, bilindiği üzere Adam Smith (l 723-1790) ile başlamış ve te- mel nıteliklerini (Bırakınız vapsıncüık ve devletin ekonomisel yaşamdan so- yutlanması) koruyarak, günümüze kadar etkinliğinı ve düşünsel alanda egemenliğini sürdürmüştür. Ama, ne- den olduğu büyük ekonomik durgun- luklar ve bunalımlar (1920, 1929, 1973, 1980 ve sonrası) dünyamızdan eksik olmamıştır. 18 ve 19. yüzyıl libe- ralleri. refah ve eşitliği ileri düzeylere çıkarabilmenin en etkin yolunu eko- nomik özgürlüğün genişletilmesinde göriiyorlardı. 20. yüzyıl liberalleri ise refah ve eşitliği, halkîara yayılmamış bile olsa. özgürlüğün önkoşulu say- mışlardjr. Yani devlet, ekonomik ya- şam ve oluşuma katılmamalı ve her çeşit müdahaleden kaçınmalıdır. 21. yüzyıhn eşiğinde bu yolun adı özelleş- tirme ve devletin kiicülmesfdir Sonuç Yenı liberalcilik, dış ve iç güvenliği- mİ2 bakımından son derece tehlikeli bir akımın da öncülüğünü vapmakta- dır. O da, banş döneminde zorunlu as- kerliğe karşı çıkmasıdır. Liberalcibği insanbk elbette taruyor. Yeni kılıklan (özelleştirme, devleti kü- çültme ve yeni başka nitelemeler) onun yüzünü elbette değiştirmez. Eğer Key- nes'çi düşünce II. Dünya Savaşı'ndan sonra dünyada yaygın bir uygulama alanı bulmasa idi, yani ekonomik ya- şamda devletin de bir yeri ve görevi olduğu düşüncesi işlerİik kazanma- saydı, durgunluk ve ekonomik buna- lırnlann sürüp gitmesi önlenemez ve demokratik siyasal düzenler de sarsın- tılarla yüz yüze gelirlerdi. Ülkemizi bir sisii yola çekecek ve tam bağımsızlığını da tehbkeye koyabilecek başka iklim- lenn uygulamalanna özenmek bize her bakımdan çok pahalıya mal olabi- lır. Bu özentiler gelişme seyrine göre ve istenmese de kapitülasyonlara kapılan aralamak anlamına da gelebilir. TARTIŞMA Partilerin yanlışı... D üşünce, insanın toplumsal ve üretici e> lemi sürecınçe oluşur. İnsan. düşündüğü gibi yaşamıyorsa, yaşadığı gibi düşünmeye başlayarak üretici gücünü yitirir. Düşünceleri gerçekleştirmek için. var oian birikimi ey leme geçirecek nitelikte "liderlere" gerek vardır. Siyaset sosyolojisi, yeni siyaset sanatı ortaya çıkarmakta ve gelişmiş ülkelerde bu anla^ış kendine yerbuknaktadır. Biryandan, teknikler ve bilim. siyaset alanına girerken, öte yandan siyaset. hareket alarunı ekonomiye, sağbk, mutluluk gibi kavramlara yaymıştır. Siyaset. belirtilen alanlara egemen olmanın dışında. bu alanlara daha çok bağlanmış duruma gelmıştır. Günümüzde hersorun. siyasal olmaya ve çözümler aranmaya muhtaçtır. Uygarlık. düşünürlerin düşüncelerini. korkusuzca ortaya koymasıyla yoğruldu, zenginleşii. Toplumlarca kabul gördü. Bu düşünceler yasa oldu, anayasa oldu. Çağdaş toplumlar sürekli yeni düşünürlerçıkardılar. Düşünürlerin ortaya koyduğu çözümler. denendi, değiştirilerek olgunlaştı. Yapılan uygulamalar gelişmişliği ortaya koydu. Toplum olarak ortaya konan düşüncelerin. bibmsel uygulamalann neresındeyiz? Siyaset sosyolojısinin neresindeyiz? Müspet dediğimız bilimleri bir tarafa bırakıp "böyle gelmiş, böyle gider" mantığının çizgisinden kurtulamayacak oııyız? İkib^nli yıllara koşulurken, bilimsellikten uzak düşünce kalıplanna sıkışıp kalmışız. Yerel seçimler v aklaşıv or. Si>asal partilerimiz. siyaset bilimini. sivaset sosyolojisini bır kenara bırakmış. tüzüklerine, programlanna güvenmediklenni gösterircesıne halkın sempatisini kazanacak "ad" peşindeler. Gösterileryapılıyor, şehirlerimızi kurtaracak kahramanlararanıvor. lanse edilivor. Hanı "Birisi gelecek, asacak. kesecek bu işleri düzeJtecek" > anılgısı gündemden düşmüyor. düşürülmüyor. Bu ülkenin insanlan başannm ekip işi olduğunu. bibm ve teknik işi olduğunu ne zaman anlayacak? Bu düşünceleri halkımıza kim sunacak. kim anlatacak? Nerede? Düşüncelerini orta> a kovup. kendi birimlerinın dinamızmi içersinde proje üreten. şahıspopülaritesi dışında iyi ve akılcı yönetimle gebşmeyi sürekli hale getiren anlayış. Şehirciliğin çağdaş uygulamalannı örnek alarak ortaya konan çözümler nerede? V'arsa > oksa "En bü.vük başkan, bizim başkan..." Beyler! Demokrasilerde kisileri kurtancı göstermek, hem demokratik gelişmeyi, hem de hizmetlerdeki gelişmeyi durdurur. Kurumlan, onlara can veren ekıpleri, siyasetin sosyolojik kurumlannı ön planaçıkarahm. Partilerimizden yenı düşünceler, akıl ve bilimin ışığında işler bekbyor halkımız. Yeni kurtancılar seçmemizi istemek, politika değil kandırmacadır. Artık yeni düşüncelere. yeni soluklara gereksinimimiz var. Adil Alay, Gazeteci PENCERE Erbakan Hoca Ağzında Ne Geveliyop?.. Erbakan Hoca'nın ayakları yerden kesildi... Uçuyor.. Neden uçmasın kı'. Devlet Hazınesı uzun yıllardan beri Refah Partısı'nın gelecektekı ıktıdarına yatırım yapıyor; ımam okulları artık temel oğretim yerıne geçti, kız öğrenciler ımam okullanna koşuyorlar. Pekı. kadından ımam olur mu?.. Olmaz... Olmaz; ama, kızlar ımam okullanna ımam olmak için gıt- miyorlar kı!.. Şerıat kafasıyla oğrencı yetıştıren devlet med- reselerı Refah Partısf ne mılıtan hazırlıyorlar; Kuran kursları bu yolda nefer uretıyor; devlet kadroları ımam okulundan çı- kışlılarla tıklım tıklım dolup taşıyor. Suudı kökenlı ıdeolojisıy- le Refah'ın kökü dışarda bır partı olduğunu herkes bılıyor; Suudı Arabıstan, Necmettin Erbakan'ı açıkça desteklıyor... Amaç: Anadoluda Suudı Arabıstan modeli üzerıne bır şerıat dev- leti kurmak... • Erbakan Hoca'nın ayakları yerden kesildi, ağzına geleni söylüyor. ShowTV'de ÇaprazAteş'programınaçıkan Hoca herkesın gözünün içine bakarak: "Ingiliz anayasasında" dedı, "Ingiltere Devleti'nin Anglı- kan kilisesine bağlı olduğu yazılıdır..." Prof. Aydın Aybay ve Oral Çalışlar, önceki gün Cumhurı- yet'te Erbakan a sordular. - Ingiltere de bir yazılı anayasa var mı?.. Yok!.. • ' : • Erbakan Hoca dıyor kı: "Dünyada 200e yakın ulke var. Bunlann 100'den fazlası kendi anayasasında devlet dinini bildirmiş. Mesela Norveç 'bizım dınımız Luther dınıdır' diyor Italya Romen Katolık dı- nı devletin yegâne dınıdır' dıyor. Anayasasında laık1 kelime- sınikullanansadeceFransa ve Türkiye'dir. Hem laık' yaban- cı bir kelimedır." Laık yabancı bır sözcük... Ya demokrasii.. Ya sosyaH.. Erbakan Hoca atıyor, ama karşısında tutacak kımse yok!.. italyan anayasası Vıncı maddesınde "Italya çalışma (emek) üzerine kurulmuş demokratik bir cumhuriyettir" dıye yazar, 7'ncı maddesınde kuralı koyar: "Devlet ve Katolik kilisesı kendi alanlarında bağımsız ve egemendirler." Katolık kılise- si papalıktır; Vatıkanın başı papadır; bu ayrı bır devlettir. Norveçın dını Luthercılıktir; ama, Norveçın krallık olduğu- nu bilmeyen yok Avrupa'da meşrutı kralların her bırınin kılı- sesı var. Ancak Batıda "Rönesans-Reform-Aydınlanma" tarıhi yaşanmış, toplumlar laıkleşmış, krallar bırer "süs be- beğı'ne dönuşmüşler... Kim anlatacak bunlan Erbakan Hoca'ya? Refah Partisi lı- derı dıyor kr " Laik kelimesini kullanan yalnız Fransa ve Türkiye'dir." Çunku her ıkı ülkede laıklık devrımle gerçekleştı, 1789 ve 1923 özdeş ve anlamdaştır: Aydınlanma 'nın devrımle hayata geçırilmesıdır. • Erbakan Hoca ağz/nın içinde laflar yuvarlıyor; ama, açıkça yanıtvermelı: - Hoca anayasadan 7a//("sozcüğününçıkarılmasınımıisti- yor? "Devletin dini Islam'dtr" kuralını yeniden anayasaya yazmak mı ıstıyor?.. Erbakan açıkça söylesın kı seçım sandığına gıden yurttaş başına geleceklerı bılerek RP'ye oy versın. tt ELEKTRIKLI SÜPÜRGEDE I I NESI1! S959 MITE BUSTERArçelik'in yüksek teknoloji ürünü yeni nesil elektrikli süpürgelerini yakından tanıyın. İşte, güçlü Arçelik Mite-Buster! 1300 vvatt'a ulaşan yüksek emiş gücüyle hem her yüzeyi tertemiz yapar, hem de gözle görülmeyen mite'ları çeker ve özel bölmesinde yokeder. Çok kul- lanışlıdır. Elden kumanda özelliğiyle eğilmeye gerek bırakmadan kullanılır. Işini bitirince, özel duvar askısıyla park eder, yer kaplamaz. Elden kumanda S959 ve C560, yukandan kumanda özelliğiyle, eğilmeden farklt yuzeyle- re göre ayar yapma imkanı sağlar Mite öldürme fonksiyonu S959 ve C560 , özel düğmelerine basılarak mite'ları öldürür. C560 COMPACT MITE BUSTERElektrikli süpürgem, hem Mite-Buster'ın bütün bu özel- liklerine sahip, hem de küçük olsun... derseniz, işte Arçelik Compact Mite-Buster! Sadece bir düğmesine basılınca, mite'ları yokeder. Öndeki te- kerleğiyle kolay hareket eâer. Elden kumanda edilir. Turbo parke-halı fırçası, zemine zarar vermeden iplikleri parçalayarak toplar. Tüm aksesuarlanyla bir- likte özel çantasında saklanır. C460 COMPACTİşte, gene şık, sempatik özel çantalı bir diğer Arçelik: Arçelik Compact! Üçlü filtre sistemi ve 360 dönebilen hortumuyla, her türlü temizliğin üstesinden gelir. Süpürgenin ön ve üst kısmındaki özel saplarıyla, kolay taşınır. Her türlü mobilya ve perde temizliği için özel aksesuarları süpürgenin üzerindeki gizli bölmede saklanır. Şimdi size düşen, Arçelik Yetkili Satrcıları'nda ihti- yacınıza uygun Arçelik elektrikli süpürgeyi seçmek. Özel Turbo fırça S959 ve C560 modeller özel turbo parke-halı fırçasına sahiptir. ARÇELİK Compact özelliği C560 ve C460, tüm aksesuarlarını alabilen özel çantalarında saklanır, yer kaplamaz.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle