Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 5 ŞUBAT1994 CUMARTESİ
14 DUNYADAN
Gazzelüerayaklıcephaneük
İsrail ile Filistin arasmda imzalanan banş antlaşmasmm beklenen güvenlik ortamını
yaratamaması, eline para geçiren bütün Filistinlileri silah satın almaya yöneltiyor
N
e savaş ne de banş ortamının bulunduğu
Gazze'de silah taşıyanlann sayısının gün
geçtikçe artması herkesi endişelendiriyor.
Israil-Filistin banş antlaşmasından sonraki
belirsizlik durumunda, güvenlik sonınunun
çözümlenememesi halkı, özellikle de gençleri
silah satın almaya yöneltiyor.
Baretta marka bir tabanca 20 bin franga (60
milyon lira), İsrail yapırru Galil tipi bir tüfek 30
bin franga (90 milyon lira) satılıyor. Kalaşnikof
için veya bir M16 için biraz daha fazla ödemek
gerekli. 9mm'lik bir kurşun 18 frank (54 bin
lira). Fiyatlann dünya silah piyasası için
oldukça yüksek olmasına ve banşın
yaklaşmasına karşın inanılmaz boyutlardakı
silahlanma devam ediyor.
Şiddet ve sefaletin kol gezdiği bu topraklann
yönetimini kısa bir süre sonra devralacak olan
Yaser Arafat denetimsiz silah satışından ve
silahlanma oranının yükselmesinden endişe
duyduğunu belirtiyor. Fetih Şahinleri'nin
Gazze'deki ikinci adamı Ahmet Halis. herkesin
endişelendiğini belirtirken sorunun ciddiyetini
koruduğunu söylüyor. Parası olan herkesin
(özellikle de işadamlanyla tüccarlar bunlann
başında geliyor) silah satın alması birçok talıhsiz
kazayı beraberinde getiriyor. Son birkaç hafta
içinde on kadar kişi kaza kurşunuyla yaralandı.
Yollarda yapılan gösterilerde ve törenlerde ki
bu hemen hemen her gün yapıhyor, açılan uyan
ateşleri yaralanmalann en önemli kaynağını
oluşturuyor.
Silahlanmadan rahatsız olan ve endişe duyan
300 kadar üniversite öğrencisi Gazze'de Fetih
Şahinleri'nin bürosu önünde protesto gösterisi
yaptı. Göstericiler Arafat'ın bu olayı kontrol
altına alması için daha ciddi bir şekilde çalışması
veetkili önlemler alması gerektiğini belirtti.
Halktan gelen tepkileri de göz önüne alan silahlı
mılisler halka açık yerlerde denetimleri
sıklaştmrken camilerin duvarlanna çeşitli afışler
astı. Buafişlerden birörnek: "tzinsiz silah
taşı> anlar tutuklanacak ve silahlarına el
konulacaktır" Bu afiş oldukça ilgı çekici iki
soruyu göndeme getiriyor: Kimlerin silah
taşımasına izin var? Bu izni kim verdi?
Silahb milisler denetimlerini sıklaştıra dursun,
banş antlaşması karşıtlan silahlan bırakmaya
pek niyetli değil. Bu silahlanma ve güvensizlık
ortamı onlann işine geliyor. Banş yanlılanyla
karşıtlan arasındaki çaüşmalar her ne kadar
sınırlı da olsa, bunun ileride büyük bir savaşa
dönüşmesi endişe verici bir olasılık olmaya
devam ediyor.
Bölgedeki düzeni kimin sağlayacağı ve bunu
nasıl gerçekleştireceği henüz bilinmiyor. Çünkü
dengeyi oluşturan güçler arasında da aynlıklar.
anlaşmazlık var. Antlaşmayı imzalayan
Arafat'ın en yakın adamlannın öldürühnesi. bu
cinayetleri işleyenlerin Filistinli olması ve
Israil'in tutumu durumu karmaşıklaştınyor.
Silahlanmanın bir başka düşündürücü
boyutu da kaçakçılann bunlan nereden aldığı ve
hangı yolla içeri soktuğu. Uyuşturucu
kaçakçılan, Rus mafyası, yerel mafyalar ve
eşkıya gruplan silahlann kaynağını
oluşturuyor. Aynca banş antlaşmasının
imzalanmasından sonra, işgal altındaki
topraklarla İsrail arasındaki denetimin azalması
silah trafığini hızlandırdı. Ahmet Halis
silahlanmanın artmasında İsrail parmağı
olduğunu. İsrail'in bölgede güvensizlik ve
karmaşa ortamı yaratmak ıstediğini belirtiyor.
İsrail askerleri, Halis'in bu suçlamasının
mantıksız olduğunu belirtirken, askerlerin
güvenlik noktalannda görevlerini tam
anlamıyla yerine getirdiğini belirtiyor. İsrailliler
kaçak olarak geçen her silahın gelecekte
kendilerine ve Israilli yerleşimcilere karşı
kullarulabileceğini haürlatıyor.
Silah sayısının kısa bir sürede bu kadar
artmasının bir başka nedeni de Filistinlilerin
uzun süredir sakladıklan silahlannı tekrar
ortaya çıkarması da olabilir. Çünkü bölgede
uzun yıllardır süren çatışmalar sırasında
neredeyse tüm Filistinliler silahlanmıştı. Ama
bu silahlar banşın gündeme gelmesiyle ya
saklandı ya da yetkililere teslim edildı. Şimdiyse
bölgede güvenliğin azalması Filistinlileri
silahlannı tekrar ortaya çıkarmaya yöneltmiş
olabilir.
Patrice Gaude
Berîin
Cinayetlerin
ardı arkası
kesilmiyor
Berlin'de bir haftada dokuz ci-
nayet işlendi. Son vakada fai-
lin, 24 yaşındaki bir Türk
genci olduğu sanılıyor. Cinayetlerin
artık kıskançhk, para ya da ani öfke
gibi "klasik" nedenlerle değil. rast-
gele işlenmesi, toplum yapısı hak-
kında sorular ortaya atıyor.
Berlin'de son bir hafta içinde işle-
nen dokuz kanlı cinayet, polisi oldu-
ğu kadar kamuoyunu da şaşkınlığa
düşürdü. Önceki gece 17 yaşındaki
Alman bir kızın cesedi bulundu. Po-
lis, cinayeti kızın eski arkadaşlan-
ndan 24 yaşındaki Türk genci Aydın
Yahşi'nin işlediğine inanıyor.
Üç haftadır kayıp olan Kirstin
Sdıwarz'ın cesedi pazartesi gecesi
Berlin'in Wedding semtindeki bir
evde bulundu. Otopsi sonucunda
kızın 12 ocakta boğazından ve başı-
ndan bıcaklanarak öldürüldüğü
saptandı. Şüpheler. eski arkadaşı
Aydın üzerinde yoğunlaştı. 12 ocak-
ta Aydın'la buluşmak üzere evden
çıkan ve bir daha dönmeyen kızın
annesı, son üç hafta içinde Aydın'-
dan birkaç telefon aldığını anla-
tıyor.
ICinayetlerin hiçbir
nedeni yok
Buna göre Türkiye'den aradığı
sarulan genç, kızın annesine onunla
birlikte olduğunu, onu yaraladığını
ve öldüreceğini söyledi. Pazartesi
gecesi kızın annesini son kez arayan
genç, cesedin bulunduğu yeri bildir-
di. Psikologlar, medyanın özellikle
televizyondaki kanlı fılmlerin katil-
lere örnek teşkil eıtiğjni savunuyor.
Aynca Noel ve yılbaşında yalnîzlık
ve depres> onlar da arttığı için ocak
ayında her yıl artık neredeyse gele-
neksel olarak cinayetlerde artış göz-
leniyor. Polis \erilerine göre eskiden
kıskançhk, para hırsı, ani öfke gjbi
"insani" nedenlerle cinayet işlenir-
ken, günümüzde cinayetlerin genel-
likle belirli bir nedeni kalmadı. Özel-
likle gençler arasında cinayet suçu
arttı. Berlin'in Plötzensee semtinde-
ki Gençlik Ağır Suç Cezaevi'nde ya-
tan çocuklann ve gençlerin büyük
bölümünü. belli nedenleri ol-
maksızın cinayet işleyip sonra hiçbir
şey olmamış gibi yaşamaya devam
eden ve ne yaptığırun bilincinde ol-
mayan insanlar oluşturuyor. Rüştü-
ne ermemiş çocuklann ve gençlerin
rastgele katil olması. "toplum yapısı-
nda bozulma" olduğu konusunda
bir tartışmayı beraberinde getiriyor.
Dflek Zaptçıoğlu
YobarfavMısır kiittibiinii yozJastınh
• Üniversitelere kadar
bütün bir eğitim sistemini
ele geçirmeye çalışan
şeriat yanlüan özellikle
Batı sanatını ülkeden
defetmeye çalışıyor.
• Mısırlı aydınlar, bütün
öteki uygarlıklann
mirasını reddeden
İslamalann kültürel
zenginliği törpüleme
çabalanna karşı çıkıyor.
Cljeüfetojjork fö
M
ısır'ın turizmini baltalayan.
yatınmalan ülke dışına kaçı-
ran İslama militanlar, ülke-
nin demokrasi yolundaki 20 yılhk yü-
rüyüşünün karşısma azrail gibi dikildi.
Mısır'ı İran benzeri bir şeriat devle-
tine çevirmeye kalkan İslamcılar. açık-
ca bir terör tehdidini, kültürel saldıny-
ladadestekliyorlar.
Parlamentonun köktenci üyelerin-
den Celal Garip, arahk ayında, Kültür
Bakanı Faruk Hüsnü'yü. "Hûkümet
kitapçıklannda çıplak, pornografık re-
simler basarak, Islam dinine ve ahlaki
değerlerine zarar vennekle" suçladı.
Söz konusu resim. Avusturyalı ressam
Gustam Klimt'in, Adem ve Havva adlı
çahşmasıydı.
Peşinde. şevkli bir destekleyiciler
korosu bulan Garip. Bertolt Brecht'in
bir uyarlaması dahil, başta Batı sanatı
olmak üzere, Mısır'daki bütün yaban-
a sanau yadsayacak kadar işi Ueri gö-
türdü. Kültür Bakanlığı'nın düzenle-
diği film festivalleri, hatta Necip Mab-
ftız gibi laik yazarlar da bu gelişmeler-
den kendilerine düşen payı aldı.
IProtesto yürüyüşü
engellendı
İslamcılar, El Azhar üniversitesin-
deki kitaplan ayıklamaya kalkınca,
ülkedeki sanatçılar "kültürel teröriz-
mi" kınayan bir bildirge yayınladılar.
Ancak parlamentoya doğru yapmak
istedikleri protesto yürüyüşü, hükü-
metçe engellendi.
Bu arada kimileri göreve hükümet
tarafından atanan dinci yazarlar, hiç
çekinmeden. Hıristiyanlığa dil uzatı-
yor. Şeyh Ömer Abdûlkafi, haarladığı
bir kasette. Müslümanlann Hıristi-
yanlann bayramlannı kutlamamalan,
aynı kaldınmda yürümemeleri gerek-
tiğini söylüyor.
Özellikle ülkenin güneyindeki okul-
larda öğretmenler. daha altısındaki
kız öğrencileri pece takmaya zorluyor,
İslami öğretiyi vurgulayan kitaplar
Hükümet, giderek yükselen İslami terör karşısında sessiz kalıyor.
okutuyor. İslamcüar, bazı kentlerde
üniversiteye dek uzanan eğitim zinciri-
nin yönetimini ele gecirdi.
Meslek odalanna hızla sızan İslam-
alar, "İslamcı künikler" kuruyor. Bu
klinikler ucuz fakat kötü bir tedavi uy-
gularken, asıl olarak, toplanma mer-
kezi işlevi görüyor.
Islamalarla laik aydınlar arasındaki
taruşmalan kızıştıran, parlamentoda-
ki son saldın oldu. İslamcılar, laiklerin
uzun zamandır kendi kültürel terörle-
rini estirdiklerini ileri sürüyor. Mısırlı
aydınlarsa, laik kültüre saldınyı, ülke-
nin, eski Mısır, Helen, Roma, Arap,
Kıpti, Bizans, Fransız ve İngiliz etkile-
riyle yoğrulmuş bir kültürel mozaik
mirastan yalıtma çabalan olarak gö-
rüyor.
El Ahram'daki, Mısır aydınlannın
üye olduğu Stratejik
Çalışmalar Merkezi'-
nden El Sayid Yasin,
"Dinsiz Batı kültüni 6e-
dikJeri nedir ki? Etkilerini
bizim vasalarımızda. eği-
timimizde, basında, radyo
ve televizyonda da göste-
ren bir değerler ve sistem-
ler toplamıdır" diyor.
İslamalann en çok sö-
mürdükleri sorunsa, gi-
derek kötüleşen ekono-
miyle beceriksizliğı ve
yolsuzluktanyla ünlenen
hükümete karşı giderek
artan hoşnutsuzluk. Hü-
kümet, bu saldınlara bir
karşı kampanyayla yanıt
vermek yerine, ılımlı ol-
duğu söylenen gerçektey-
se militanlann görüşleri-
ni paylaşan İslama grup-
lann taleplerine boyun
eğerek zaman kazanma-
ya çalışıyor.
Örta sınıf aydınlan ve
işletmecileri içinde topla-
yan Yeni Sivil Forum'un
başkanı Seid Nagar, hü-
kümeün politik muhale-
feti sjsturmaya çahşı-
rY~tn. İslamcılara hükü-
mete saldırma hakkını
tanıdığını söylüyor:
"Sözde demokrat par-
tilerden kurulu şimdiki
sistemde, yalnızca
İslamcılar istedikleri gibi
hareket edebiliyor, çün-
kü, camileri politik kale-
leri gibi kullanabiliyorlar.
Bizim gibi özgür düşünce-
yi savunanların karşısma
yasaklar çıkıyor, saldırt-
ya ugruyorlar."
Genel olarak güneyde
yuvalanan teröristlerin
gerçek amaa, iktidan de-
virip, şeriata dayalı bir
düzen kumıak. Turistle-
re yönelik saldınlann
amaa,ülkenın gelir kay-
naklanndan turizm sek-
törünü baltalayıp, eko-
nominin zaten kötüye
gittiği ülkede, hükümeti
iyice güçten düşürmek.
Turistlere yapılan
saldınlarla bir yandan
ekonominin kötüye git-
mesi sağlanırken, bir
yandan da, ülkenin laik aydınlanna
düzenlenen saldınlarla, ideolojik bir
savaş yürütülüyor. İdeolojik savaşın
gerçek amaa ise, yeni yetişen kuşak-
lan laik düşünceden uzaklaştınp, şeri-
atm gücünü kabul ettirme hedefıni gü-
düyor. Hükümetin olan biten karşısı-
nda sessiz kalmayı yeğlemesi de, terö-
ristleri güçlendiriyor.
YusufM.İbrahim
Cinsellikteki erkekegetnenliğine kökten çözüm
• Penisin erkeğin gücüyle eşleştirildiği
toplumlanmızda, eline bıçağı alan kadınlar,
yıllann öcünü, şiddetin cisimleştiği penisten
çıkarmaya kalktı.
• Gerçekteyse şiddet, erkeğin dnsel
organında değil, beyninde, yüreğinde saklı.
Bu şiddeti, erkekten kopanp almak, penis
kesmekten çok daha zor.
Ş
u dünyada hangisi daha
önemlidir? Yaşam ıriı,
penis mi? ABD'deki pe-
nis davasında jürinin göz
önünde bulundurması gereken
sonılardan birisi de bu. Lorena
Bobbitt, kocasının penisini
mutfak bıçağıyla kesmişti. Ül-
kede yaşayanlar dakikada bir
penis sözcüğünü işittiklerinden
söz ediyor.
Bobbitt savunmasında, yıl-
larca süren fiziksel ve cinsel ta-
cizden sonra, bir anlık bir cin-
net geçirdiğini söylüyor. Avu-
kaü Lisa Kemler, "Kaçamadığı
şey kocasının penisiydi, onu en
çok korkutan, ona en çok aci
çektiren şey penisti. Buradan tek
bir sontıca > arılabilir: Yaşam pe-
nisten önemlidir" diyor.
Radyo için programlar ha-
zırlayan Hovvard Stern ise, bu
görüşe "Bir erkeğin bütün yaşa-
mı penisindedir" sözleriyle karşı
çıkıyor. John VVayne Bobbitt'in
penisi geri takıldığına göre. ar-
tık yaşama dönmüş sayılabilir.
Lorena, kocasının sögelimi
kulağını kesseydi. dava, basına
yansır, bu denli ilgi göriir müy-
dü? Kuşkusuz, hayır. Lorenna,
sorunun candamanna basıyor-
du: Erkeklik gücü. Bir erkeğin
bütün gücünün iki bacağı ara-
sında olması fikri aslında ol-
dukça gülünç gelmiyor mu?
Lorena'yı bir kahraman ola-
rak göstermek yanhştır, sonuç-
ta onu bu eyleme iten, içinde
bulunduğu çaresizliktir. Yine
de konu açıldığında, kadınlann
yüzlerine yerleşen gülümsemeyi
görmezlikten gelemeyiz.
Bu, her gülümseyişin altında
gizli bir feministin yattığı anla-
mına gelmez. Yalnızca, yaşa-
mın her kesiminden kadınlann
hissettiği bir öfkeyi gösterir.
İşin gerçeği, erkek şiddetine
fazlasıyla hoşgörü gösteren
toplumumuzda, yaşamın pek
çok kadın için. erkekler tarafın-
dan çekilmez hale getirildiğidir.
Üstelik toplum, "koca" sıfatını
taşıyan bu erkeklerin, eşlerini
sevdiğini sorgusuzca kabul et-
miştir.
Londra'da gerçekleştirilen
Tahammül Ötesi Kampanyası,
ev içi şiddetin giderek artüğını
ve kadınlann bu şiddete gide-
rek daha az katlandığını göster-
meyi hedefliyor. Bu şiddet, er-
keklerin kamışlanna değil, be-
yinlerine. yüreklerine kazılı.
Bobbitt davasını da küçük Lo-
rena'ya karşı büyük "şey"e in-
dirgememek gerekir.
Fallik semboller. gerçek ya-
şamda, kadınlann cinsel organ-
lanndan çok daha fazla güç,
korku, saygı uyandınr. Bütün
kadınlar bunu bilir, erkekler de
öyle. Bir kadının kocasıyla ara-
sındaki sorunlan penisine in-
dirgemesi, penisin kendi kendi-
ne bir varlık olduğu. erkeklerin
ister istemez onun peşinden git-
tikleri şeklindeki erkek cinselli-
ğiyle ilgili baskm olan düşünce-
yi yalnızca güçlendirmeye ya-
rar.
Gerçekten de, zaptedileme-
yen erkek cinselliği, yaşamımız
boyunca sürekli tekrar edilip
durmuştur. Erkekler dürtüleri-
ne yenik düşmeye mahkumdur-
lar. Oysa bir erkek için, bu sınıf-
landırmanın, kişiliğinin peni-
siyle özdeşleştirilmesinin çok da
aa olması gerekir.
Kimse erkeklerin zevk alma-
sına karşı değil. Ancak bu zevk,
kadınlann harcanması pahası-
na olursa, o zaman, penisle de-
ğil ama, penisin çağnştırdığı ik-
tidarla aralanndaki bağı ko-
parmak isterim. Bu bağı kopar-
mak. ele bir mutfak bıçağı al-
maktan daha zordur.
The Guardian
SuzanneMoore
POLTTİKAVE ÖTESİ
MEHMED KEMAL
Parayla Oynamak..
Bütçe gelirlerinin yarısı memur maaşlarına, yarısı da
dış borçlara gidiyormuş; kalkınma, yatirım için elde
avuçtaşinanay...
Bizde yöneticiler memurlara maaş verebilmek için
savaşçıkarmışlardır. Birinci Dünya Savaşı'na memurla-
ra aylık verebiimek için girdiğimizi bilir misiniz?
Mütareke'nin sonlarına doğru Cemal Paşa, Yakup
Kadri, Falih Rrfkı Büyükada'ya gidiyorlar. Yakup Kadri,
laf arasında ordu komutanı Sakallı Cemal Paşa'ya so-
rar:
"Paşam, söyler misiniz, biz bu savaşa ned&n girdik?"
"Aylık vermek için!.. Hazine tamtakırdı. Para bulmak
için ya bir yana boyun eğmeli, ya öbür yanla birleşme-
liydik."
Savaş öncesinde de, savaş sonrasında da kimse bu
yarayı kaşımamıştır, herkes bir giz olarak saklamıştır.
Koskoca bir imparatorluk aylık ve kırtasiye yüzünden
batmıştır da kimsenin gıkı çıkmamıştır. Falih Rıfkı, daha
sonra bu gizi yöneticilerin kusuru olarak ballandıra bal-
landıraanlatır.
Falih Rıfkı Atay'ın bir de "Kürt Mustafa Paşa Divan-ı
Harbiyesi"ne verilişi vardır. Kelleyi birkaç yüz altın ve-
rerek güç kurtarmıştır. Bu kurtuluş öyküsünü de sonra-
dan 150'likler listesine giren Posta Nazırı Refik Hallften
dinleyelim, şöyle anlatır:
"... Hangi aydaydı, bilmiyorum, o sıralardaydı, Falih
Rıfkı Bey'i Divan-ı Harp Başkanı Kürt Mustafa tutuklat-
mıştı. Aramızda geçen eski tartışmalara karşın, Nec-
metttn Sadak Bey'in uyansıya, salıverilmesi için Divan-ı
Harp Dairesi'ne gittim. Paşa, mahkeme işleriyle meş-
guldü. Adımı söylemeleri üzerine saygı ve sevgi eseri
olarak hemen oturumu kesti. Beş, on kelime hoşbeşten
sonra konuyu açtım, pek ciddi ve kesin bir sebep yoksa
bu genç ve değerli yazarın kefaletle salıverilmesini dile-
dim. Mustafa Paşa, özel şivesiyle,
'Durunuz,' dedi. Ben bir şey söylemeyeceğim, size
mahkeme üyeleriniçağırayımönünüzde onlar yanıt ver-
sinler.'
Aman ne hacet, lüzum yok!..' gibi sözlere kulak asma-
dı. Yaveri çağırdı. Mahkeme salonunda azaları topladı.
Nişanlı, formalı ve orta yaşlı üç llva karşıma dikildi. Baş-
kan sordu,
'Falih Rıfkı denilen gazeteci için nasıl birceza verilme-
si gerekir?'
Üç general, önceden talimat almış gibi birden cevap
verdiler:
•IdamL'
Bunu duyduktan sonra gene talimli imişçesine mah-
keme salonundan çıktılar. Benim aklım başımdan gitti.
Daha güçlü kimseler tarafından hükmü değiştirtecek,
o da olmazsa saraya başvurarak ölümden kurtaracak-
tım. Oradan çok kederli olarak ayrıldım. Ne yapıp yapıp
zavallıyı ölümden kurtaracaktım. Bu (edakârlığa gerek
kalmadı, kendiliğinden kurtuldu. Hapisten çıktıktan son-
ra bana telefonla teşekkür etti."
Bir devalüasyon olacak, bundan 44 banka yararlana-
cak, bu bankaların hangileri olduğunu Merkez Bankası
yasasına göre kimse bilmeyecek, Başbakan isterse
açıklavacak.
"Güney Amerika ülkelerine dönüyoruz."
Döneriz.
Iktidarlar gizli parayla oynamaya kalkışırlarsa, bunu
bir gün tarih açıklar. Memura aylık vermek için savaş biv
le çıkar. Tarihten bir yaprak olur.
Vuran vurur, yutan yutar...
Gizli tutulan 44 bankayı Başbakan, yetkisine dayana-
rak açıkladı. İçinde hemen hepsi var.. kodamanlar geri
kalmamışlar.
Vuran vurmuş, yutan yutmuş!..
BULMACA
SOLDANSAĞA: 1 2
1/ Bir erkeğin kansı sağ-
ken ya da öldükten sonra
baldızıyla evlenmeM. 2/
Az sözle çok şey anlat-
ma... Kuzey gökkürenin
en parlak yıldızı. 3/ Top-
rağı sürerek dinlenmeye
bırakma... Hollanda'nın
plaka işareti. 4/ Boyu yüz
metreyi aşabilen bir ağaç.
5/ Dinsel tören ve kuraî-
lan... Anadolu'da kurul-
muş eski uygarlık. 6/
Tavlada bir sayı... İşlene-
cek bir nesnede bulunması gereken
ısının ve_ nemin yeterli olması du-
rumu... İlaç. 7/ Öylumlu... Gedik.
yank. 8/ Mevlevi ayini... Bir nota.
9/ Azıh atlan zaptetmek için dille-
rini basüracak biçimde yapılmış
demir araç.
YUKARIDAN AŞAĞIYA
1/ Bir film konusunun ortalama
on sayfa uzunluğundaki yazılı öze-
ti. 2/ Taş ya da maden çıkanlan
yer... Maksat. 3/ Radyo dalgalan-
nın yankısını alarak cisimlerin yerini ve uzaklığını saptayan
aygıt... Dolaylı olarak anlatma. 4/ Yüzeyi ışığa karşı duyarlı bir
madde ile kaph kâğıt üzerine kahptan çekilmiş resim kopyası...
Lahza. 5/ Hint müziğine özgü telîi bir çalgı. 6/ Tuzağa düşürü-
len şey... Başörtüsü olarak kullanılan bir tür ipekli dokuma. 7/
Güneşten korunmak için bir şeyin üzerine gerilen örtü... Eski
dilde eşek. 8/ Tahıl unlanndan nişasta çıkanldıktan sonra geri
kalan albüminli madde. 9/ Uzaklık işareti... Anadolu'nun Lik-
ya bölgesinde antik bir kent.
LALAPAŞA KADASTRO MAHKEMESÎ
EsasNo: 1992 164 KararNo: 1993132
Davacı Lalapaşa Malmüdürlüğü tarafından davalılar Fethiye
Yanmayan vs. aleyhlerine mahkememize ikame olunan davamn ya-
pılan duruşması sonunda:
Dava konusu Lalapaşa Çömlekakpınar Köyü 118 ada, 12parselin
26482 m
r
sinin. 151 ada. 4 no'lu parselin 7505 m^sinin meTa olarak
sınırlandınlmasına karar verilmiş olup. mahkememİ2tx verilen karar
davalı Fethiye Yanmayan'ın adresi tespit edilemediğinden, Şahsine
Bulur ve Ayşe Altunhan'ın ölmuş olduklanndan tebliğ ediİememiş-
tir. Yukanda belirtilen davalı Fethiye Yanmayan, Şahsine Bulur mi-
rasçüan Adem Bulur, Yaşar Bulur, Rahime Bulur, Haüce Bulur ve
Ayşe Altunhan mirasçılan Salim Altunhan, Ayşe Altunhan, Galip
Altunhan, Hüseyin Altunhan, Feriha Altunhan, Mustafa Altun-
han'a karar özeünin ilanen tebliğine. ilan tarihinden itibaren 15 gün
içinde karann tebliğ olunmuş sayılacağı ve temyiz edilmediği takdir-
de kesinleşeceği ilanen tebliğ olunur. 10.1.1994
ULUKIŞLA ASLİYE HUKUK
MAHKEMESİ
1992 239
Davacı Ömer Çetin vekili Av. Yakup Bölükbaş tarafından da-
valı Abdullah Çankaya aleyhine mahkememize açılan 84.455.000.-
TL. tazminat davasının yapılan açık duruşması esnasmda verilen ara
karan uyannca:
Davalı Kayseri ıli Merkez. Sıvas Caddesi 50. Yıl Apt. 85/29 adre-
sinde bulunan davalıva duruşma gününü bildirir dava dilekçeli tebli-
gat yapılamadığı gibi, davaîmın tüm aramalara rağmen tebligata
sarih adresi de tespit edilememi$tir. davalıya duruşma gününün ila-
nen tebliğine karar venldiğinden. aleyhine açılan tazminat davasının
duruşma günü olan 13.5.1994 günü. saat 09.10'da duruşmada hazır
bulunması veya kendisini bir vekılle temsil ettirmesi. duruşmada ha-
zır bulunmadığı ve>a kendisini vekille temsil ettirmediği takdirde
duruşmanın gıyabında yapılacağına karar verileceği hususu ilan olu-
nur. Basın- 45538