25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumhuriyet70. YILSAYI24981 S A N A T K U L T U R M A G A Z I N T E L E V İ Z Y O N 28ŞUBAT1994PUMTBİ Hepside sevgiye,kucağa hasretYaşlan 0-7 arasında değişiyor 'kimsesiz' çocuklann ama, "Koruyucu aile" bekliyor yasalarlakorumaaltınaalınmış kendilerini kucaklamak isteyenlere karşı tavırlan hiç kimsesiz bebekler... Umutlan ana-baba sıcaklığı, henüz değişmiyor, hemen kollannı boynunuza dolayıveriyorlar. kavrayacak denli büyümemiş olsalar bile. Hemen hepsi Reddetmedikleri tek sev kendilerini sevgiyle saracak kollar. öğrenmiş ağlayarak hiçbir şey elde edemediğini... FİGENATALAY Bebek odasına girdiğimizde he- men hepsi uyuyordu. Henüz uyu- mamış olanlar ise, sessizce yaüyor- du. Ağlayan, bağıran, sızlanan yok- tu. Hepsi çok güzel, hepsi çok se- vimliydı. Ama bın daha farklıydı. Bu, dalgalı saçlı, iri gözlü, çok güzel, kolsuz bir bebekti. Bir görevlinin dediğine göre bir yaşını geçmiştı oysa. çok daha küçük göstenyordu. Diğer bebekler gibi o da hiç ses çı- kartmadan. hatta hareket bile etme- den yatıyordu. Fotoğraf makinesinı gördüğü andan itibaren gözleriyle onu izlemeye başladı. Bazen hafifçe kafasını da döndürüyor ve gözlerini makineden ayırmıyordu. Bebekleri uyumalan için yalnız bırakıp koridora çıktığımızda, tek başına yatan Yasin'e rastladık. Ge- çırdiğı sanhk yüzünden uzun süre hastanede kalan Yasin, hastahğının etkisi henüz geçmediğı için diğer ço- cuklardan ayn tululuyordu. Duvara diktıği gözleriyle uyanık yattığı yatağından kaldırdığırruzda, küçük bir robot gibiydi. Bırakıldığı yerde kıpırdamadan duruyordu. Kucaklamak istedığimizde reddet- medı. O da sanldı. Birgörevli, "red- detmedikJeri tek şey kucak" dedi. Aynldığımızda öyîece kalakaldı. Havada kalan kollanru indirmedı bile. Sonra fotoğrafını çekmek için oyuncaklarla dolu bir odaya götür- dük onu. Birden ürktü. Ağlar gibi oldu ama ağlamadı. Belki üç yıllık yaşamında ağlayarak elde etliği hiç- bir şey olmamıştı. "Hastaneye götü- receksiniz sanniıştır" dediler. Sanl- malar. tatlı sözler, gülümsemesine yetmedi. Yeniden yatağına yaünldı. Gözlerini duvara dikti. Gezdiğimiz Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu Bakırköy Çocuk Yuvası'nda 30 çocuğa, bir bakıcı annenın düştüğünü öğren- dik. Üstelik' bu anne. çocuklann kaldığı yerin temizliğınden de so- rumluydu. Bir görevli, "ideali beş çocuğa bir anne düşmesidir" dedi. Yasayla korunan bebelep Korunmaya muhtaç çocuklann bakım ve korunması. 2828 sayıh Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirge- me Kurumu Kanunu ile SHÇEK Genel Müdürlüğü'nün sorumlulu- ğu altında. Bu amaçla açılmış 69 çocuk yu- vası ile 91 yetiştirme yurdu bulunu- yor. Bu kuruluşlarda. 0-12 yaş gru- bunda 7 bin 632, 13-18 yaş gnıbun- da ise 11 bın 728 olmak üzere top- lam 18 bın 429 çocuğa bakıhyor. SHÇEK İstanbul II Müdürü psi- kolog Figen Umur, bu kurumlann, eskinin yetimhanelerinden çok farkh olduğunu vurguluyor ve bu çocuklann maddi hiçbir eksiklikleri bulunmadığıru söylüyor. Sonra da ekliyor: "Çocuklann eksikleri yok, her şeyleri var diyoruz ama acaba ger- çekten böyle mi? Bu kocaman ailenin çocukları ne kadar mutlu? Pek fazla değil. Çünkü anne babalan yok. Ku- rum her şeyi veriyor ama anne baba veremiyor, aile ortamım yaratamı- yor. Anne babanın yerini de hiçbir şey tutmaz." Çocuğun aile ortamı içinde yetiş- mesinin sağlanması amacıyla "çağ- daş bakım modeli" olarak nitelendi- rilen "konıyucu aile" uygulamasının yaygınlaşması gerekiyor. SHÇEK Genel Müdürlüğü yetki- lileri, bu modelin önemini şöyle açıklı>orlar: "Gûnûmüzde artık 100, 200 veya daha fazla sayıda çocuğun topluca bakıldığı kurum ortamlan çocuk- lann gelişimleri açısından tercih edil- memektedir. Kurumsal bakımda özellikle 0-6 yaş grubunda bulunan çocuklar daha fazla örselenmekte, tetnel güven duyguları gelişmemekte; kendikriyle, çevreleriyle ve dünya ile barışık çocuklar olarak yetişeme- mektedirler. Kuruluşlanmızda ço- cuklanmızın olumlu yönde gelişmele- rine olanak verecek yeterli düzenle- meler yapılmış olmasına karşın ço- cuklarımız bu ortamlarda teke tek ilişki kurabilecekleri anne y a da baba modellerinden yoksundurlar. Anne baba yakınlığından, se\gisinden, stcak ilgisinden ve bedensel değini- minden yoksun kalan çocuklanmı- zda bazı gelişim kusuıian görülebil- mektedir. Bu nedenleıie korunmaya muhtaç çocuklara kunımsal bakım vc evlat edinme dtşında alternatif bakım mo- dellerinden biri olan "koruyucu aile bakımı'nı ö/endirmek, ülke düzeyin- de yaygınlaştırmak istiyoruz." Konıyucu aile nedir? Konıyucu aile, hiç aılesı olmayan ya da aılesının yarunda kalamaya- cağı durumlarda, çocuğun aılesı ye- rine geçebılecek. geçici bir süre ço- cuğa bakabılecek, anne baba rolünü üstlenecek ailedır. Amaç. -eğer var- sa- çocuğun her zaman kendi aılesı yanına dönebılmesidir. Bu süre ıçın- de çocuk, toplu halde yaşanan bir kurum yerine. aile ortamında büyü- yecek, zor dönemi en az zararla atla- tacaktır. Aile yok ise ya da aılesının y anına dönme olanağı yok ise bir ai- le ortamında yetışme fırsatı bula- caktır. Koruyucu aile hizmeti, ücretli ya da ücretsız olabiliyor. Yani çocuğun masraflan ıçın aıleye ücret ödenebı- liyor. Aynca konıyucu aile olmak isteyenleri özendirmek ve destekle- mek amacıyla, korunan çocuklann sağlık hızmetlennın ücretsız karşı- lanması, bu çocuğun ve varsa koru- yucu ailenin aynı yaş grubundakı kendi çocuğunun, kreş ve gündüz bakımevleri ile çocuk kulüplerinden ücretsiz ve öncelikli olarak yarar- landınlması gibi olanaklar sağlanı- yor. Türkiye'de süreklı oturan TC vatandaşlanndan okuryazar olan- lar konıyucu aile olabılirler. Bunun için evli olmak gerekmıyor. Yalnız yaşayanlar da konıyucu aile olmak üzere başvurabiliyor. Koruyucu aile olmak isteyenler projenin uygulandığı ıllerin il sosyal hizmetler müdürlüklerinde oluştu- rulan koru>ucu aile bürolanna baş- vurabilecekler. Bu bürolara başvu- ran kişilere. yetkın meslek elemanla- nnca konıyucu aile bakımının öne- mi ile aile yanına yerleştirilecek ço- cuklann özelliklen hakkında gereklı bilgilerverilecek. Şimdilik 0-6 yaş için başlayan ko- nıyucu aile projesı, yine şimdıhk 0-12 yaş yuvalannın bulunduğu An- kara, Antalya, Bursa, İzmır, Denız- li, Samsun, Malatya ve İstanbul'da uygulanıyor. Ilk uygulaması 1961 yılında baş- latılan koruyucu aile çalışması ile 1992 yılı sonuna kadar ikı bin 771 çocuk koruyucu aile bakımından yararlandınlmış. 1993 yılı ıçerisinde ise toplam 404 çocuk, gerek daha sonra evlat edinilmek gerekse ücretli ve gönüllü bakım için koruyucu aı- leye yerleştirilmiş. Halen 655 çocuk, koruyucu aileler yarunda bulunu- yor. SHÇEK İstanbul İl Müdürü psi- kolog Figen Umur. "Bir çocuğa sev- gi ve şefkat verebilmek, mutlulukla- nn en güzelidir" diyor. Sız de mutlu olmak istemez misiniz? İlBİR DEMET HİNT ŞİRINI-Hindistan'ın Rajabad kentinden çocuk manzarası. Birbirlerine sokulmuş. camsız bir pencereden dışarda olup bitenle- ri izliyorlar. Hallerine bakılacak olunursa. izledikleri (her neyse!) çok ilgilerini çekmiş. Renkli giysileri ve güleç vüzleriyle Hintli çocuklar. dünyada- ki miİv onlarca farklı renkte, farklı dil konuşan benzerlerinden farksız" aslında. Çünkü onlar da çocuk. Yaşadıkİarı ülkenin y oksulluğu \ a da zengin- liği, kendilerini bekleyen vaşamın tatlı \a da acı olacağı •şimdilik" umurlarında bile değil. Hepsinin ortak derdi. bir an önce büyümek ve büyüklerin dünyasındaki Uginç olayları pencerelennden izlemek yerine, doğnıdan doğruya içinde yaşayabilmek. (Fotoğraf: İZZET KERİBAR) İstenmeyençocuk: Buz gibibir sözcükEğitim Servisi - Kimsesiz ya da is- tenmeyen çocuklarla, Çocuk Esir- geme Kurumu ilgileniyor. Adının çağnştırdığı "kimsesizlik" ya da "is- tenmemişliğin" yaratüğı soğukluk da oluşturulan "ev"lerle giderilmeye çalışıbyor. Çocuklar; koğuşlar. ya- takhaneler, büyük salonlarda değil bu "ev"lerde yaşıyor. 20'si birden. Her "ev"in iki yatak odası, banyola- n. bir salonu ve 20 çocuğun bir ara- da oturabileceği uzun bir masası bu- lunuyor. Amaç: "Aile havası yarat- mak, ev sıcaklığını verebilmek." Anne öğretmenler Bu "ev"lerin bulunduğu yer, Sos- yal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu Göztepe Semiha Şakir Ço- cuk Yuvası. 7-12 yaş grubu çocukla- nn kaldığı yuvada, çocuklarla hem "anne"ler, hem de öğretmenler ilgi- leniyor. Yuva yöneticilen, çocuklann ge- reksinme dışındakı isteklerine de yanıt vermeye çalışıyor. Örneğin; çocuklar salam. yeşil zeytin, sucuk gibi yiyecek maddeleri de istiyor. Sorunu, bağışçılar çözüyor. Bağış- lar sayesınde çocuklara hamburger. fınnda patates. pizza, sucuklu yu- murta. döner ve lahmacunlar yapılı- yor. Çocuklar. yuvanın hemen yanın- daki ilkokula gidiyorlar. Bu okulda, yuva dışından gelen çocuklar da var. Yuva Müdürü Meral Attar, ço- cuklann "Ev çocuğu ile yuva çocugu arasında ne fark var" diye sordukla- nru anlatıyor ve farklan. eksiklikleri olmasın diye çaba harcadıklannı belırtiyor. Okul çantalan. defterleri, kitaplan, kalemleri. önlükleri, yar- dımcı kitaplan.. hepsi ya devletten ya da bağışçılardan İcarşılanıyor. Ama duygu boşluklan doldurula- mıyor. Meral Attar, "En büyük so- run, sayı çokluğu" diyor ve ekliyor: "Her birinin başım okşasam akşamı buluyorum." Sorunlu çocuklann daha çok, an- ne babası olduğu halde buraya geti- Hepsi minicik, hepsi cana yakın, hepsi afacan; ama, hepsi ya kimsesiz ya da "istenmeyen" çocuklar ve hepsi de "ev"lerde anyor yitik sevecenliği. Kolay mı anası babası olmamak ya da nasıl dayanır anası babası olup da istenmemeye çocuk yüreği? Çocuk Esirgeme Kurumu'nun topluma kazandırmak için yetiştirmeye aldığı böylesi çocuklar artık 20'sinin bir arada bannacağı, eğitileceği ve çocukluklarını yaşayabilecekleri "ev"lerde hazırlanıyorlar yaşama atılmaya. rilmek zorunda olanlar arasından cıktığını belirten Attar, "Bunlar is- tenmeyen çocuk psikolojisini daha çok yaşıyorlar. L >ıımlulaştınlmaları daha zor. Bebekken terk edilenler ise, terk edildiklerini bilivor >e bunu ka- bulleniyoriar" diyor. Yuvadakı "ev"leri geziyonız. Bu- gün harçlık günü. Bu yüzden bütün çocuklar bakkala koşturup duru- yor. Kimisi elinde yiyecek paketi te- levizyonda çizgi fılm izliyor, kimisi ders çahşıyor, bir grup ise Orman Bakanlığı'nın resım yanşmasına ka- tılmak için resim yapıyorlar. Bir kız evine girip birkaçıyla soh- bet ediyoruz. Kızlann çoğu hemşire olmak istiyor. Songöl'ün seçtiği meslek ise sekreterlik. Ama pek umudu yok. Çünkü okuyabileceği- ne inanmıyor. Televizyondaki Ke- mal Sunal filmleri, şarkıalar. türkü- cüler, derslerden daha çok ilgisinı çekiyor. Sevdiği şarkıa adlannı tek tek sayıyor. Sonra da anne babası- nın, kardeşlerinin adlannı saymaya başlıyor ve yazmamızı istiyor. Bitir- dikten sonra da "Bu yuvayı seviyo- rum ama, eve gjtmek istiyonım" di- yerek yarumızdan aynbyor. Meral Attar, bağış bakımından şanslı olduklannı ancak evlerinin hala bazı eksiklikleri bulunduğunu söyledı. Attar, "tek bir masa, tek bir sandalye bağışlanması bile ev havası oluşturma çabalarımıza yardımcı olur" diyor. Yuvada kalan çocuklann ilköğre- nimi bitirdikten sonra gideceklen yer, yetiştirme yurtlan. Burada ço- cuklar. 18 yaşına kadar kalabiliyor- lar. Aynlma yaşı, eğer eğıtimlerine devam ediyorlarsa 25"e kadar uza- yabiliyor. Peki. diyelim ki genç 18 yaşına geldi. Egitimıne devam etmiyor \e gidebıleceği hiçbir yer de yok. O za- man ne olacak 0 Bu genç sokağa mı atılacak? Bu durumdaki gençler için yeni bir proje geliştirildi: "Gençlik evleri" Gençlik evleri Yurtta kalma sürelennin dolması yüzünden aynlmak zorunda kalan gençler için, gençlik evleri kurulu- yor. Bu evlerle. "Gençlerin en kısa sürede topluma uvumlarının sağlana- rak bürünleşmeleri, kendi kendilerine yeterli hale geutıeleri" amaçlanıyor. SHÇEK Genel Müdürü Bülent İlik, Ankara'da açılan iki gençlik evinden sonra İstanbul, İzmir. Kon- ya, Kayseri, Bursa, Denizli, Sinop, Kütahya ve Kastamonu illerinde de aynı amaçla benzer evlerin hizmete gireceğini belirtti. Ozürlü çocuğun ailesinde kaygı düzeyi Haber Merkezi- Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi Uygulama ve Araştırma Hastanesi'nde yapılan bir araştırma ıle "zihin ve hareket özürlü çocuklann ana babalarında görülen depresy on ve ka\ gı düzey leri" ölçüldü. Yapılan açıklamada, "TÜ Tıp Fakültesi Zıhin ve Hareket Özürlü Çocuklar Eğitim Merkezi'ne devam eden ve 0-15 yaş arasında bulunan 68 çocuğun anne ve babalannda depresy on ve kaygı düzeyleri ölçülmüş ve normal çocuklann anne ve babalanndaki depresyon ve kaygı düzeyi ile karşılaştınlmıştır. Sonuç olarak her iki grup arasında anlamlı düzeyde bir farklılık bulunmamıştır. Bu sonuç başlangıçta şaşırtıcı görünmekle birlıkte, özürlü çocuklann yaş ortalamasına bakıldığında, bunun 4 yaş olması nedenıyleebevyenlerin henüz sosyal yaşamda karşılaşabilecekleri güçlükleri yaşamaya başlamadığı düşünülebilir" deniliyor. Başkanlığını uzman psikolog Bahar Şenveli'nın yaptığı. Psk. Sebahat MoUa. Doç. Dr Ercan Abay ve Doç. Dr. Ahmet Saltık'tan oluşan araştırma grubunun hazırladığ^ bılımsel raporda, "Aynca bir üniversite hastanesinde eğitim ve tedavi görmeleri nedeniyle ailelerin duvgusal yükünün hafifİetmesinde, büyük etken taşıdığı" \ıırgulandı. llzmanlar Hastalıklan gizliyoruz • Çocuklarda yaygm olarak lorülen 'gecelen altına kaçırma' 1 urumu genellikle doktorlardan aklanıyor. Budurumun ileriki ,. aşlarda psikolojik bozukluklara y ol açabileceğini söyleyen uzmanlar. aileleri uyanyor. Haber Merkezi - Trakya Ünıversitesi Tıp Faküİtesi Uygulama ve Araştırma Hastanesi'nde y apılan araştırmada. Türkıy e'de y aygın olduğu belırlenen genellikle çocuklukta ıstemdışı olarak geceleyın ortaya v ıkan 'İdrar rutamama" (enuresis nokturna) durumuna tedavi için başvurunun aynı oranda olmadığı belırlendi. Araştırma sonucunda, tedav ısı zor olmayan bu durumun yetişkınlerde ruhsal hastalıklara yol açma olasılığının yüksekliği vurgulandı. Uzman Psikolog Erdoğan Gültekin'ın başkanlığını yaptığı ve Doç. Dr. Ercan Abay'la birlikte y ürütülen araştırma konusunu "•Çocukluğunda Enuresis Noktuması Olanlarda Psikiyarrik Hastalık Semptomları" oluşturmakta Enuresis noturna, genellikle çocuklukta istemdışı olarak geceleyin ortaya çıkan yay gın bir idrar tutamama dunımu olup belli bir organık bozukluk mevcut değilken fonksiyonel ekşıklik olarak tanımlanmakta. TÜ Tıp Fakültesi Psikiyatri Anabilım Dalına 18-45 yaş arasında müracaat edenlerde. geçmişlerinde enuresis nokturna (idrar tutamama) olanlarda ruhsal hastalık semptomlannın neler olduklanna bakıldı. 106 başvunı içinde. 16 kişide % 15.1 oranında bulundu. Erkeklerde. kadınlara % 62.5 farkla daha fazla görülmüştür. Ruhsal bozukluk geçirme açısından çocukluklannda bu fonksiyonel bozukluğa manız kalanlarda oran 0 o 50, normal grupta % 24.4 şeklınde belirlendi. Aynca öğrenim döneminde dayak uygulaması açısından bu fonksiyonel eksikliği olanlann nonnal gruba göre daha fazla dayağa maruz kaldıklan gözlemlendi. Çocukluğunda dayak uygulanan kişılerin okulda da day akla karşılaştıklan ve bu grubun ailelennde de ruhsal bozukluk olduğu bulundu. Psikiyatrik semptomlar açısından öfke ve düşmanlık duygulan % 52, diğerlerinin % 43 ile % 64 arasında değiştıği görüldü. Aynca ailelerin eğitim düzeyi yükseldikçe enuresis nokturna tanısı almada da azalma belirlendi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle