03 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 2 26 ŞUBAT1994 CUMARTESİ İkiz Tepeler'in gizemli Josie Packard'ı Joan Chen, son fılminde 70 yaşına dek yaşayan bir anneyi canlandınyor Yaşlılık, deneyimlebizizenginleştirir ELITE Service Joan Chen, Golden Gate filminde Matt Dillon ile birlikte. İki doktorun kızlan olan Joan Chen, Çin'de büyüdü. Anne ve ba- basının izinden gitmek yerine kendi- ne değişik bir mesleği, oyunculuğu seçen Joan, 14 yaşına geldiğinde ül- kesinde tanınan ve sevilen bir film oyuncusu olmuştu. Ona "Çin'in Eli- zabeth Taylor'ı" diyorlardı. Chen'in annesi ve babası 1981"de Amerika'ya göç ettikleri zaman on- larla birlikte geldi. fakat bu ülkede ne yapabileceğini doğrusu pek bil- miyordu. Ilk başlarda gerçekten de, Doğu'- daki ününe yakışır roller bulmakta epeyce zorlandı. Belki de asıl soru- nu, belli bir imaja uymak için fazla çabalamasıydı. "Filmciler, gü/el bir Asyalı kızın nasıl görünmesi konusunda sabit bir fîkre sahiptiler. Başlangıçta, zayıf, kırılgan kişikri. kısaca kurban tipini canlandırmak için birçok denemeye katıldun. Bende sadece bu tipi görii- yorlardı" diyen Joan Chen'i sonun- da ünlü prodüktör Dino De Lauter- tiis keşfetti. Chen. De Lautertiis'in 1986 yapı- mı destansı filmı "Tai-Pan'da May May'i oynadı ve kısa bir siire sonra da Bemardo BertoluccTnin Oscar ödüllü fılmi "Son İmparator"dakı ımparatoriçe rolü için işe alındı. Ulkemizde de gösterilen "İkiz Te- peler" adlı dizıde gizemli Josie Pac- -endisini Çinli-Amerikalı olarak tanımlayan Joan Chen şöyle konuşuyor:"İkikültürün kanşımıyım diyebilirim. Her ne kadar bazı Amerikan hareket tarzlannı benimsemiş olsam da, içimde Çin geleneğinden gelen pek çok şey taşıyorum." kard olarak hatırlayabileceğiniz Joan Chen. bugün 32 yaşında ve Oliver Stone'un Vietnam üzerine vaptıgı son film olan "Heaven and Earth" (Cennet ve Dünya)da. 70 ya- şına kadar yaşayan bir anneyi can- landınyor. Joan Chen'in en başanlı ve adın- dan en çok söz ettirecek filmi ise hiç kuşkusuz "Golden Gate" olacak. Matt Dükm'ın. Amerika'daki ko- münist av ı sırasında masum bir ada- mı hapise gönderen FBI ajanı Kevin VValker rolünü üstlendiği fılmde. Chen. bu masum adamın kızı olan ve babasının suçlanmasıyla ilgisi ol- duğunu bilmeden NValker'a aşık olan Marilyn Song'u oynuyor. "Bu fîlmde babam, suçsuzken 10 yıla rtiahkum oluvor ve çıkınca inri- har ediyor" dıyen Chen, büyükba- basının da Çın hükiimeti tarafından haksız >ere casuslukla suçlandığını anlatıvor. Chen'in Oxford mezunu büyük- babası. Batılı biryaşam tara benim- sediği için politik olarak da mah- kumedilmişti. Büyükbaba, hayatını kolaylaştıracağını bilse de. casus ol- duğunu hiçbir zaman kabul etme- miş, ne var ki yaşamı cehenneme dö- nüncede buna dayanamayıp intihar etmişti. "Golden Gate"i çevirirken. bütün bu hatıraiann güçiü etkısme giren Joan Chen "Marilyn'in ve benim ya- şadığımız tür acılar hiçbir zaman unutulmazlar. Evet, o günler geçer, fakat etkileri kalbinizin gi/li bir kö- şeside kalır" divor ve "Bu yüzden, senaryoyu okur okumaz David'e evet dedim" dive ekliyor. senaryo yazan David Henry Hwang'ı kastederek. Chen. Manlvn'le kendisi arasm- da başka benzerlıkler de görüvor: "İnsanların neden kendilerini böyle tanımlamalan gerektiğini anlama- sam da, o, Amerikalı-Çinli. ben Çinli-Amerikalıyım. İki kültüriin ka- nşımıyım diyebilirim. Her ne kadar bazı Amerikan hareket tarzlannı be- nimsemiş olsam da, içimde Çin gele- neğinden gelen pek çok şey taşıyo- rum" dıyen Joan Chen artık, kendı- ne uvgun roller bulmakta pek zorlanmıyor. San Francisco'da kardiyolog ko- cası Peter Hui ile paylaştığı bir evde yaşayan Chen'in ajanının telefonta- n susmak bılmıyor. Fazla dışanya dönük bir tip ol- mayan Joan Chen'in en çok sıkıntı çektiği olay. denemelere ve toplantı- lara katılma zorunluluğu. Çin'de vetışmiş olmanın verdiğı bir çekin- genlikle, kendi ıç dünyasını kımsele- reaçmaktan hoşlanmıyor. Şangav doğumlu olan Joan Chen. bir vandan Amerikan film endüstri- sine hizmet ederken öte vandan da sık sık Çin'e giderek buradaki gelış- meleri lakip ediyor. "Son defa Çin'e gittiğimde her ikisinde de, başroDeri yaşlı kadınların oynadığı iki film gör- düm. Bence, Amerika \e Hong Kong'u etkisi aitına alan gençlere yö- nelik fılmlere bir tepki vermek Lsri- yorlar." "Ben yaşlanmaktan korkmuyo- nım. Sayıların ne önemi var. Gençük takıntısı artık midemi bulandırmaya başladı. Yaşhlık,sağladığıdeneyimle bizi zenginleştiriyor" diyen Chen. bir role hazırlanırken kendi yaşarn de- neyimlerinden çok yararlandığını da sövlüvor. Zayıf ve kırılgan böliinıleri keşîetmek "Marilyn rolü için de böyle yap- tım, kendi içime dönerek hatıraiarımı deştim." Kocası devrim karşıtı ol- makla suçlandığı için teyzemin evlili- ğinin nasıl bozulduğunu hatırladun. Hayatımda "Golden Gate' gibi trajik aşk öykülerine bol bol yetecek hatıra vardı. Ve aradan geçen 20 yddan son-~ ra beni ben \apmava yardımcı olu- yorlardı." "İnsanın, kendi içindeki zayıf ve kırılgan böiümleri keşfetmesi onu da- ha güçlü birinsan \apı\or. Biröykü- yii okurken işte bunlar akluna geli- yor" sözlenvle ıç dünvasını az da olsa aralayan Joan Chen. gelecekte daha da iyı bir oyuncu olmava çalı- şacağını. bunu başaramazsa şansını yazarlıkta deneyeceğinı belırtivor. Unutmadan. Chen'in yaşamında sı- rada çocuklar da var. Hamilelikte ultrason tartışılıyor MI.DICAL IKHH'NI Uzmanlar, çok sayıda hamile kadının. hamileliği normal seyretse bile, düzenJi ultrasondan geçmeleri konusunda farklı görüşleri savunuyor. Araştırmalar, düzenli ultrason taramalannın, cenindeki herhangi bir onanmaz sorunun gecikmeden saptanmasında son derece yararlı olacağmı ortaya koyuyor. Bu saptama sorunu gidermese de, anneye bebeğin alınması şansını veriyor. Ultrasonla bebekte anensefali (çocuğun beyinsiz doğması), gecikmeli doğum ve ikizlenn saptanması gibi durumlarönceden bilinebiliyor. Oysa ki eski veriler. bu tür bir taramanın anneye somut biryaran olmadığı yolundaydı. Günümüzde uzmanlar. düzenli ultrason taraması konu- sunda iki farklı cephe oluşturu- yor. Bunlardan birgrup, tara- manın bu tür sorunlan su yûzü- ne çıkartmak gibi bir yaran olsa da, anne ya da bebeğin durumunda bir farklılık yaratmadığını. buna harcanacak paranın başka çözümlere kanalize edilmesinin daha yararlı olacağını savunuyor. Tüm bunlara karşın ultrasona başvuranlann sayısında inanılmaz bir artış olduğu belirtiliyor. 1980 yılında hamile kadınlann % 34'ü ultrasona girerken 1990'da bu oran °/o 52'ye ulaşrruş. 79 yaşında lise sıralanna oturdu LONDRA (AA) - İngiltere'de torununun çocuklannı gören 79 yaşındaki büyükanne İsobelle Sawyer ilerlemiş yaşına rağmen egitimine devam etmek içni lise sıralanna döndü. Kendisinden üç kuşak gerideki 17-18 yaşında gençlerle aynı sıraya oturan isobelle. 66 yıllık aradan sonra eğitimini kaldığı yerden sürdürmek istediğini söyledi. İsobelle "Okula döndüğüm günden beri hayatımda sanki büyük ve renkli bir ışık parladı, ya^antıma canlılık geldi" dedi. Tyne And Wear bölgesindeki VVearside Lisesi'ne giden yaşlı kadın, öğretmenlerin ve öğrencilerin de büyük takdirini topladı. . Lise öğretmenJerinden Mike BeU,"IsobeUeçokgeniş deneyime sahip, hayat dolu, yetenekli bir kadın. Genç öğrencilerimiz için büyük teşvik kaynağıoluyor. Diplomayı rahatça alacağından eminiz" diye konuştu. Doktorun zorunlu hiztneticaziphale getirilmeli KENAN BİLİZ ERZURUM - 21. yüzyıla gıren Türkiye'de, bir türlü rayına oturma- yan sağlık politikası nedeniyle bir tarafta doktor bulamayan insanlar yaşarken batıda doktor yığılması yaşanıyor. Ağn. Bingöl. Tunceli, Kars gibi illerde 25 bin insana bir doktor düşerken, Ankara ve İstan- bul'da ise ortalama bin kişiye bir doktor düşüyor. Erzurum Tabipler Odası Başkanı Dr. Selçuk Bozhalil, Türkiye'nin ciddi bir sağlık politi- kası olmadığını belirtirken, mecburi hizmetin anlamsız bir uygulama ol- duğunu savundu. Türkiye'nin vıllardır rayına otur- tamadığı politikalannm başında sağlık politikası geliyor. Doğudaki köylerde. kentlerde yaşayan insan- lar doktor bulamazken, batıda aşın yığılma çarpık bir tablo oluşturu- yor. Erzurum Tabipler Odası Baş- kanı Uz. Dr. Selçuk Bozhalil. doğu- batı arasındaki bir uçurumun da sağlık alanında meydana geldığini belirterek devletin sağlık politi- E,'rzurum Tabipler Odası Başkanı Dr. Selçuk Bozhalil, Türkiye'nin ciddi bir sağlık politikası olmadığını belirtti. kasını cleştirdi. Bozhalil. "Doktor- lar hep batıvı tercih eder. Doğuda yalnızca, kendi doğup büyiidüğii yöre insanına hizmet vermek isteven bizim gibi çilevi göze alan doktor kalıvor. Neden, çünkii doğuda hizmet >eren doktorun batıdakinden hiçbir farklıjığı vok. Devletten aid|ğı iicret >e kariyer açısından. Batıda artı ola- rak sosval hayat var, eğitim var. Tıp kongreleri batıda yapılır. Doğudaki doktor buna gidemez. Kendini yenile- vemez. Aidıklanvla kalır. Batıda sosyo-kültürel havat. eğitim ve sağlık hizmetleri alan doktor, doğuda bun- ların tümünden mahnımdur" dedı. Dr. Selçuk Bozhalil. mecburi hiz- met polıtıkasını da eleştırerek. in- sanlann baskı \e mecbunvetten do- lavı hizmet vermediğını söyledi. Bozhalil. bölgesel fark ve mecbun hızmetle ilgili olarak şunlan söyledi "Doğuda çalışana ekstra bir fark mı odenivor? Voksa çocuklarının okuvacağı modern okul mu var? Sos- y al hay at dahil her şey körii. Öyleyse niye doğuda kalsın? Mecburi hizmet denilivor. Vıllardır uygulanan bir polirikadan devlet ne fayda gördü. Kimst mecbur olduğu için çalışmaz. Bu insan ancak gün sayar. Mecburi hizmet bitince de hiçbir şev vapma- dan, bir verim termeden çekip gider. Öyleyse doğuda çalışana fazla maaş, çevresini ajantajlı kılma gibi bazı farklılıklar gcririlirse çaltşır." Siyah renkli bu hayvanlar, şekli bozuk ayı yavrulannı andınyor Tasmanya ormmılanndadolaş^ı 'şeytan'lar NAT1ONAL GEOGRAPHIC DONALD J. FREDERICK Doymak bilmez tasmanya şeyta- nı. ağzının su>u akarak çiğnediği tazeavlanmış küçük bir Avustraha kangurusunu bir solukta mıdesıne ındinr. Bu arada avını pa>laşmak ısteyen bir başka şevtanı uzaklaştır- mak için cırtlak sesler çıkanr. Ho- kev ovunculannı hayrete düşürecek bir devınımle düşmanını alt eder Avustralva"nın güneyinde, aynı adı taşıyan adadaki Tasmama Şev- tanlan Parkı'nın vönetidsi John Hamilton, bu havvanlan verken iz- lemenın hıç de hoş olmadığını dıie getırerek. "Vemeklerini son kırıntısı- na kadar yiyorlar. Kemik \e tüv ler de dahil olmak üzere, avlarının tûmünü silip süpürüyorlar" divor. Kımi uz- manlar. vaİnızca büyük köpekba- lıklannın tasmanva şeytanının çene gücünü aştığını belirtiyor. A Tüm yırtıcılıklanna karşın, şev tanlar son derece korkaklar. Elinize aldığınızda korkudan buz kesiliyorlar. Saldırgan değiller. \oıstralya'daki Tasmanya Şeytanlan Parkı'nın yöneticisi John Hamilton, "yemeklerini son kınntısma dek yiyorlar" diyor. Hamilton'ın parkı. yaralı ya da öksüz hayvanlar için bir sığınma >e- ri. Bunlann sayılan ise hiç de azım- ^anacak gibi değil. Doğal vaşam uz- ınanlan, Tasmanya ormanlannda 100 bini aşkın "şeytanın" dolaştığını Helirtivor. Tasmanva Adası, bu hay- \anlann son kalesi konumunda. Bir zamanlar Avustraiya anakarasında \aygın olan bu hayvanlan. artık >er>ûzünün başka bir yerinde göre- bilmek olanaksız. Hiç kuşkusuz. bu keseli gece yaratıklanna "şeytan" adı verilmesi, kavgacı bağnşmalan ve görüntülerinden kaynaklanıyor. Adava yerleşen ilk Avrupalı göç- menler. bu hayvanlann yeraltı dün- yasına ait olduğunu düşünürlerdi. Renkleri. şevtan kavramına uv- gun bir biçımde. çoğunlukla siyah olan bu hayvanlar. daha çok şekli bozuk avı yavrulanru andınr. An- cak sivri dişleri. mora çalan kırmızı kulaklan \e uzun tüylü kuyruklan vardır. Yaşlı şeytanlann bedenlerinde sa- \aş izleri bulunur. Kulaklan delık deşik. dişleri kınk ve solukları kötüdür. Gece birayı fazla kaçırmış bir futbol takımını andınrlar. Bir avın üstüne üşüştük- lerinde. aralannda çıkardıklan ses- ler. bir vandan bebek ağlamasını öte vandan da kavga eden kedilerin çı- kardığı sesi andınr. Öfkelı bir şevtan. daha da ürkütü- cüdür. Homurtu halinde başlayan ses. giderek vükselen çıldırtıcı bir çığlığa dönüşür. Erişkin şeytanlar, gençliklerinde edindikleri tırmanma yetisinı korurlar. 10.5 kilo ağırlığın- daki erkek şeytan. iki metrelik bir ağaca kolaylıkla tırmanır. Uzman- lara göre ağaçlar. bu hayvanlar için birer gözetleme kulesı işlevı görür. Çoğunlukla ormanda yaşavan şey- tanlar. yaşadıklan alanlar, tarla ve otlaklara dönüştürülmekle birlikte gelişmelerini sürdürmektedir. Tasmanva Adası'nda vaklaşık 455 bin kişi yaşıvor. Adamn °'o 30'u ulusal park olarak korunuyor. Ot- laklara genellikle şeytanlann en sev- dikleri vemek olan kangurular ilgi gösteriyor. Yaralı ya da ölü kuzu ve büyük- baş hay vanlaj da tüketilenler arası- nda. Leş yerine daha çok çöple bes- lenen şeytanlar. geceleri 10-12 km. yol kat ederek av peşinde koşabili- yor. Tasmanyalılara göre ölü inek ve atlann tümü bir gecede yok edili- yor. Şeytanlann büyükbaş hayvan- lann boynuz ve ayaİclannı bile yedi- ği söyleniyor. Avının bir zerresini bile ziyan etmeyen başka bir hay- vana yeryüzünde rastlamak olanak- sız deniyor. Tüm yırtıcılıklanna karşın, şey- tanlann son derece "ödlek" olduk- lan belirtiliyor. Elinize aldığınızda korkudan buz kesiliyorlar. Saldır- gan değiller. Elinızden bıraktığmız- da ise tıpkı çocuklar gibi oynaşıyor- lar. Kucağınıza aldığınız şeytan, üs- tünden eliniri çektiğinizde de bir süre hiç kımıldamadan bekleyip sonra dikkatli dikkatli çevreyi göz- leyip oracıktan süzülerek uzaklaşı- yor. Tıp bilimi de son günlerde şey- tanlara yoğun ilgi gösteriyor. Bu hayvanlann vaklaşık % 30'unun kaslannda bulunan bir parazit, deri hastalıklan ve alerjilere iyi geliyor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle