Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SA.YFA CUMHURİYET 26 ŞUBAT1994 CUM ARTESİ
14 DUNYADAN
Banş sığınmaa kampını unuttuİsrail ile Filistin arasında imzalanan banş antlaşması, Kudüs'teki sığmmacı kampında yaşayanlara henüz
urnuttan başka bir şey getirmedi. Kamp sakinleri, sorunlann çözümü için BM'den yardım bekliyor.
$fceXcUf gork STtme*
K
udüs'ünöyle bir bölgesi var ki ne
İsrailliler nede Filistinlilertarafından
pek bilinmiv or. 8 bin ile 10 bin arasında
Kudüslünün yaşadığı bu yer, Şuafat Sığınmacı
kampı. Kent merkezınden arabavla sadece 5
dakika uzakhkta olan bu kampınsana başta
Kalküta olmak üzere pek çok yeriçağnştınyor,
ancak bu yerlenn arasında Kudüs yok. Kente
ait haritalann çoğunda bu kampın adı bile
geçmiyor.
Yollarda da "Şuafat Sığınmacı Kampı'na gider"
yazılı tabelalararastlanmıyor. Kampta
yaşayanlar. Kudüs kimliği taşımalanna ve
yetkililer tarafından İsrail vatandaşı muamelesi
görmeleri gerekmesine karşın İsrail, bu
insanlann sorumluluğunu üstlenmiyor.
Kanalizasyon sistemlerinin çalışıp çalışmadığı,
sulannın akıpakmadığı, yol veeğitim gibi
sorunlan için Birleşmiş Milletler bünyesinde
çalışmalannı yürüten yardım derneklerinin eline
bakıvorlar.
37 vaşındaki öğretmen Bassam Hasan, "Btırası
sefîl bir > aşamın sürdüğü perişan bir yer. Eskiden
daha kötüydü gerçi, yine de bir an önce buradan
aynlmayıümitediyonım" diyor. Kamp
sakinlerinin daha iyi yaşama umutlan
geçtiğimizeylül ayında İsrail ve Filistin
Kurtuluş Örgütüarasında banş antlaşmasının
imzalanması>la birazarttı. Hem Filistinli hem
de Kudüslü olarak çift kimliklı olan bu insanlar.
bugün banş antlaşmasının kendileri için ne
anlam taşıvacağını görmek için
sabırsızlanıyorlar. Kampın girişindeki çöplüğün
pis kokusu. insanı kapıdan geri döndürmeye
yetecek kadar kötü. Ancak orada yaşayan
çocuklar. çöplerin arasında oynamaya alışmış.
Bina olmayan her yerden çöp yığınlan
yükseliyor. Ağaçya da çimen görmek mümkün
değil. Çöpler. bozuk yollarda dahil olmak üzere
herşeyi kaplamış. İki katlı, çimentodan evler,
yaklaşık otuz yıl önce Eski Kudüs'ten buraya
getirilen ve o zamandan bu yana iyice sayılan
artan Ürdünlülereartık küçükgeîiyor. Ancak
evleri genişletmek için yeterli yer yok. Üç odalı
birevde 10 kardeşi ve anne babasıyla beraber
yaşayan 28 vaşındaki Naci Zakisa, "Bu yerin bir
geleceği yok. Belki barış bazı şeyleri düzeltir"
diyor. Kamptaki iki Birleşmiş Milletler okulu
son derece yoksul veaşın kalabalıktan dolayı
öğrencilerikiayngruphalindedersgörüyor. Bu
durumda bile her sınıf 45-50 öğrenciden
oluşuyor. Kamptaki bu kötü koşullardan kim
sorumlu peki? Şuafat'la ilgisi olan herkes bu
soruya karşılık bir başkasını gösteriyor.
Birleşmiş Milletler yardım görevlileri hükümeti
ve Kudüs belediyesini sorumlu tutuyor.
Beledi>eyse Birleşmiş Milletlerörgütünü.
Kampta yaşayanlara göre her iki taraf da suçlu.
Bill Hutman
BM'yifaka bastırankadın
• Bosna'daki
Müslüman çocuklan
İtalya'ya kaçırarak
'Mostar Meleği' sıfatını
kazanan İngiliz Sally
Becker, bu kez de Hırvat
hastalan kaçırarak,
BMyi şaşkınlığa
düşürdü.
• Harekat pianına
uymadığı gerekçesiyle
Sally'i suçlayan BM,
harekete geçene kadar,
Sally'nin yaralıların
çoğunu tahliye ettiğini,
35 yaralıdan sadece
13'ünün kaldığını gördü.
Birleşmiş Milletler'e bağlı
güçler, Bosna-Hersek'in
Vitez kentinde bulunan
Nova Bila hastanesinde yatan
Hırvat hasta ve yaralılan tahli-
ye etmçvi planlarken, Sally
Becker'in >aralılan bir askeri
helikopter ile kendilerinden bir
gece önce Split"e taşıdığını öğ-
renince, şaşkınlıklannı gizleye-
mediler.
"Mostar Meleği" olarak ta-
nınan .Sally Becker, birkaç a>
önce İngiltere'den yola çıkan
gönüllü bir yardım konvoyu ile
ilk kez Bosna'ya geldiğinde, ya-
rah Müslüman çocuklan bir
minibüs ile Sırp ateş hatlann-
dan geçirerek İtalya'ya ulaştır-
mayı başarmıştı. Bu kahra-
manca girişimi ile kamuoyunun
büyük övgüsünü kazanan Sally
Becker, BM tarafından sert bir
dille eleştirildi. Eleştiriler.
Sally"nin BM güvenlik önlem-
lerini hiçe sayması ve genel ha-
rekat pianına uymaması konu-
sunda yoğunlaşıyordu. Sally
Becker ise BM'yi bürokratik
davranışlanndan dolayı suç-
layarak, yardımlann geç
ulaştığını ve yetersiz kaldığını
iddia ediyordu. BM. bu son gi-
rişimde, harekata karar vcrin-
ceye kadar, Sallv'nin yaralılann
çoğunu tahliye ettiğini, 35 ya-
ralıdan sadece 13'ünün
kaİdığını gördü. Bundan bir ay
önce Birleşmiş Milletler Yük-
sek Komiserliğı'nin öncülü-
ğünde tasarlanan orijinal plana
göre. 88 Müslüman ve Hırvat
savaş yaralısı tahliye edilecekti.
Ancak, bürokratik işlemler
ve tahliye yollannın saptanma-
sı sırasında çıkan tartışmalar
nedeniyle. BM harekatı bir tür-
lü gerçekleştiremedi. Bu karga-
şa sırasında Sally Becker'in
İngiliz Sally Becker, Bosna'dakilere yardım için gönüllü olarak bir konvoya katılmıştı.
Hırvat yaralalılan taşıdığı ha-
beri, BM karargahında bomba
etkisi gösterdi.
BM harekat kumandanı,
Becker'i kendi başına hareket
etmekle suçladı: "Becker bun-
dan bö\le BM Sığınmacılar
Y üksek Komiserliği ve Lnpro-
for'dan vardım almavı unutsun.
Becker meşhur olmak için BM
kurallarını saygısızca çiğnedi.
Kurtarmaya çalıştığı insanları
tehlikeye attı. Tümünün yok ol-
masına yol açabilirdi."
Salh Becker, BM'nineleştiri-
lerine alışık olduğundan, karşı
saldınya geçerek kendini şöyle
sasundu: "Yaralıları ben çıkar-
masaydım. kimse ilgilenmeye-
cekti. BM bu varalıiarı tahliye
listesine bile almayabilirdi."
Güvenlik bölgesindeki Hır-
vat milislere cephane ve gereç
taşımakta kullanılan Hip heli-
kopteri ile 43 ağjryarah Hırvatı
Split'e ulaştıran Sally Becker.
yaralılann yolda ölebileceğini
öne süren BM başkomutanının
suçlamalanna kulak asmıyor.
Hastanede üç avdır tahliye edil-
meyi bekleyen ağır yaralılann
taşınması BM'nin sorumluluk
alanına girdiğinden. Sally Bec-
ker'in müdahalesi yetkiye teca-
vüz olarak algılanıyor.
BM ambülans konvoy so-
rumlusu Çavuş Paul Murray,
Nova Bila hastanesıne geldiğin-
de boş yataklan görünce duy-
duğu şaşkınlığı şöyle anlatıyor:
"Hastaların çoğu ağır yaralı ol-
duğu için bir yere gidemeyecek
durumdaydılar. Yürii\üşe çıka-
cak kadar sağlıklı olmadıkların-
dan nerede olabileceklerine iliş-
kin herhangi bir tahminde bulu-
namıyordum. Sally Becker, en
azından tasanlarından bizleri
haberdar edebilirdi. Dolayısıyla
boş yataklar karşısında bu denli
paniğe kapılma/dım."
Anthony Loyd
THE «IMttlMES
İLAN
KADIKÖY BELEDİYE BAŞKANLIĞI'NDAN
Kadıköy Evlendirme Dairesi bünyesindeki işyerleri 2886sayılı yasanın45. maddesi (açık arttırma)
gereğince 10.3.1994 Salı günü Belediye Encümeni'nde ihaleyolu ile kiraya verilecektir.
Son başvuru ihale saatinden yarım saat önce sona erecektir.
ihalelere ait şartnameler, bedeli karşılığında Emlak ve Kamulaştırma Müdürlüğü'nden temin edilebilir.
Dükkân
N*
3
S
-
2
1
Dükkân Türii
Kuyumcu
Çiçekçı
Kafeterya ve
Kokteyl Salonu
Davetiye ve
NikâhŞeken
Gelinlikçi
Muh.Beden
360 000.000.-TL
720.000.000.-TL
4.800.000.000.-TL.
360.000.000.-TL.
360.000.000.-TL.
GeçieiTemlnat
10.800.000.-TL.
21.600.000.-TL.
144.000.000.-TL.
10.800.000.-TL
10800 000.-TL
Basın: 21150
Şartname Bedeli
500.000.-TL.
750.000.-TL.
1 000.000.-TL.
500.000.-TL
500.000.-TL.
IbaleSaıti
9.30
10.00
10.30
1130
12.00
İSTANBUL ERKEK LİSELİLER EĞİTİM
VAKFIYÖNETİM KURLLU
BAŞKANLIĞI'NDAN
Istanfaul Erkek Lıselilcr Eğıtim Vakfı'nın Yıllık Olağan Genel Ku-
rul Toplantısı ekte kayıtlı gündemi görüşmek üzere 12 Mart 1994
Cumartesı günü saat 14.30"dalstanbuJ Lisesı binasındajapılacaktır.
Bu toplantıda çoğunluk sağlanamadığı takdırde. toplantı 20 Mart
1994 Pazar günü saat 14.30'da aym yerde, çoğunluğa bakılmaksızın.
toplantıya katılan Mütevelli Heyeti ile vapılacaktır. Gündemde: "Is-
tanbul'da Almanca eğitim \eren Bir Vakıf Üniversitesi kurulmasına
ilişkın Türk-Aljnan hükümetleri arası protokoPa dayanarak vakfı-
mızca kurulacak olan "fstanbul Batı Üniversitesi" \e "İstanbul Er-
kek Lıseliler Eğitim Vakfı Özel Batı İlkokulu" kurulması da bulun-
maktadır.
İSTANBUL ERKEK LİSELİLER
EĞİTİM VAKFI YÖNETİM KURLTU
SATBLIK
İŞYERİARANIYOR
Şehir içinde İstanbul yakasında yayın
merkezi olarak kullanılmak üzere toplam
kapalı alanı 4.000 metrekare olan bir işyeri
aranıyor.
Yapının yeni veya eski olmasının önemi
yoktur. Bahçeli olanlar tercih edilir.
5209696-5124737
Arjantln
Nükleer atıklara
mezar aranıyor
Hükümetin, ülkedekiüç nükleer tesisin
atıklanm gömmek için, 500kişinin
yaşadığı Gastre kasabasını uygun
görmesi tepkiyle karşılanıyor.
P
atagonya'nın göbeğin-
de kaybolmuşa benze-
yen bu çöl kasabası.
Buenos Airesli \etkililerin "ya-
şanamaz bölge" tanımlama-
sına tıpatıp uyu>or.
Ancak Arjantın'in başkenti
Buenos Aires'in yaklaşık 1500
km güneyinde yer alan Gastre
kasabasının özel bir durumu
var. Gastre, ülkedeki üç nükle-
er enerjı santrahnın ürettiğı
radyoaktif atıklannın gömül-
düğü bir bölge haline geleceğe
benziyor. 500 kişinin yaşadığı
bu kasabanın böyle bir
amaç için kullanılması
fıkri duyanlan şoke
ediyor.
Hükümetin nükieer
atıklan depolamak
için Gastre çevresinde
bir yer araştırdığının
1980'lerin sonlannda
ilk kez duyulmasıyla
tüm ülke halkı ayağa
kalkrrtfştt. Ancak
kasabalılann bu haber
karşısında tepkisi çok
farklı oldu.
Kızı ve oğluyla bir-
likte bu bölgede yaşa-
mını sürdüren Tehuel-
çi Kızılderilisi Juana
Tracamilla, kasaba
yönetiminin her hafta
araştırmalanna 80'lerin baş-
lannda başladılar. Uygun gö-
rülen dört bölge içinde en
umut verici bulunan Gastre
oldu. Gastre'nin yakınındaki
tepelerin eteklerinde, toprağın
altında sert ve saf granit ya-
taklan olduğunu açıklayan bi-
lim adamlan, nükleer atı-
klann radyoaktivite oranla-
nnın tehli'kesiz bir düzeye
inmesi için en azından bir mil-
yon yıl granitte bekletilmesi
gerektiğini belirtiyorlar.
Diğer ülkeler de Arjantin'in
PATAGONYA J
tRJANJIN
ı—
Atlas
Okyanusu
TIBRRA DEL
FUEGO
r
k
GÛNE^V.
U4ERIKA/
New York Tımes'dan Cumhurtyefe özal
dağıttığı yardım parasıyla ge-
çiniyor. Projenin ne olduğunu
pek anlamadığını ancak daha
fazla iş olanağı sağlayacaksa
çok memnun olacağını belirti-
yor. Yercl hastanenin başı
olan Dr. Oscar Giovenelli.
Gastre halkının büvük çoğun-
luğunun koyun yetiştiricisi ol-
duğunu ve projeyi tüm yönle-
riyle kavrayabilecek eğitim dü-
zeyinde olmadığını belirtiyor:
"Viin fiyatlan öylesine düştü ki
artık ko>un yetiştircrek geçin-
mek olanaksız." Ulusal Atom
Enerjisi Komisyonu'nun bir
üyesi olan Jorge Marticorena,
"Eğer nükleer santrallarınız
varsa nükleer atığınız da olacak
demektir. Zamanı geldiğinde
ülkenin bir yerine bir depo ku-
rulması gerekecek" diyor.
Bu iş için en uygun yeri bul-
mak isteyen Arjantinliler,
bu projesiyle yakından ilgi-
leniyor. Fransız şirketleri.
kendi nükleer aüklannın da
oraya gömülmesine izin veril-
mesi için Arjantin hükümetiyle
görüşmeler yürütüyor.
Gastre'de yaşayanlar
arasında bu projeye karşı
çıkan birkaç kişi yok değil.
Ancak çoğunluğun nelerin
olup bitebileceği hakkında
hiçbir fıkri yok. Kasabada bir
bakkal dükkanı işleten Hildo
Canciani, "Buradaki insan-
lann yiizde sekseni nükleer
atık çöplüğünün ne demek ol-
duğunu bile bilmiyor. Zaten in-
sanlann isteklerinin bir anlamı
yok. Hükümet bunu >apmaya
karar verirse onlan durdurmak
için hiçbir şey yapamayız" di-
yor.
Nathaniel C. Nash
C^e îfeur jjork STtme»
5. KAT YANİ EN ÜST KAT
Eskisinden çok daha farklı, ferah ve sıcak
Bılsak 5. katta denız manzanısj ve martı seslen eşlığınde çok temız. sağhk-
1] ve özel bir kahvaltı yapabılırsınız Eğer kahvaitıvı kaçırdıvsanız. değışık
sebze çorbalanmız ve margannsız pışınlmış hafif vemeklenmızı denevebılir-
sınız Öğlen vemeğını de kaçırdıvsanız akşam bir kadeh bir şev ıçmeye va da
ivı bir akşam vemeğıne muıUka yeüşmelısinız Manzardmız. ^omınemız. sı-
cak ortamımız ve ıyı servısımız sızı evınızdekı kadar mutlu ve huzurlu ede-
cektır Her çarşamba. perşembe. cuma ve cumartesılerı saat 23.00'ten sonra
çok ıyı mıizısyenlerden blues ve rock'n roll dınleyebılırsınız.
BİLSAK 5 kal Soğana Sokak No: 7
Sıraselvıler Taksım
Tel.(0212)293 37 74
Hafta içi: 10.00*1.30
Hafta sonu: 10.00-02 30
ERTUCRUL FACİASI
VE 21. YÜZYILA DOCRU
TÜRK-JAPON İLİŞKİSİ
Araştırmacı Erol Mütercimler'in bu tarihe
ışık tutan kitabı Anahtar Kitaplar Yayınevi
tarafından yayınlandı.
Tel.:(0212)5185442
POLniKA VE OTESI
MEHMED KEMAL
Onceleri NeredeydiniL..
Son günlerde bir medya sözü tutturdular, gidiyor. Kitle
iletişim araçlarının adını kestirmeden medya koydular.
Kolay olsun diye hemen herkes medya diyor.
Sözlükleri tarayarak nereden çıktığını araştıranlar
var. Bunların başında dostumuz Memet Fuat geliyor.
"Şu, 'medya'sözcüğünüsevemedimgitti"diyor. "Aslın-
da kullanımı çok kolay, bu yüzden de dilimize kısa süre-
de yerleşti. Nedir, nereden geldi, arayan soran yok.
Türkçesi üç sözcüğe dağılmış on hece, o ise ikihececik.
Değil Türkçe Sözlük'te, öyle her yabancı sözlükte bile
kolay kolay bulamazsınız 'medya 'yı."
Medyanın dağınık anlamlara gelmesi karşısında alay
ediyor Memet Fuat:
"Siz hala annenizin sözlüğünü mü kullanıyorsunuz?"
Adam dergisinin son sayısında yazıyor.
Bir medya dalgasıdır ki çeşitli olaylar karşısında orta-
lığı kapladı. Memet Fuat kestirmeden giderek gene "kit-
le iletişim araçları"diyor. Hem anlaşılır oluyor, hem de
kestirmeden gidiyor.
Her türlü olaya egemen olan medya bu kez iki olguya
el attı; biri Refah Partisi korkusu, öteki Atatürk düşmanlı-
ğı... Ortalığa bir korku salıyorlar, yapılan anketlere göre
RP iktidara geliyor; gelince de kesip biçecek... Eskiden
komünizmin karşıtı olarak şeriatı alırlardı. Komünizmi
önleyici olarak 141-142 vardı, şeriatı önleyen de 163'tü.
Bunlar kaldırıldı. Ama şeriat doludizgin ortada dolaşı-
yor. Atatürk'e çatıyorlar, Sultan Abdülhamit Han'ı fırsat
düştükçe göklere çıkarıyorlar. Sultan Abdülhamit Han
derken, fırsatı ganimet bilip "Bizim itikadımız bu yolda-
dır" diyoriar. Desinler bakalım! Necip Fazıl'ın kulakları
çınlasın!
El altından padişah över, şeriat köpürtülürken heykel
kırarlar, kalabalık yerde ezanokurlardı. BirTicaniŞeyhi
Kemal Pilavoğlu türemişti. Müritlerini dört bir yana sa-
lar, gövde gösterisinde bulunurdu. Merkezleri Çubuk
ilçesinin Şabanözü'ydü. Şeyh buralara postu sermiş,
durmadan güç gösterisinde bulunurdu. Bir bakarsınız,
gizlice Meclis'e girmişler, bir ordan, bir burdan ezan
okuyorlar. O yıllarda Türkçe ezan, Arapça ezan salgını
vardı. Elini şakağına dayayıp ezanı bastın mı, kimden
yana olduğun, kimi tuttuğun anlaşılırdı.
Bir de Atatürk heykeli kırma salgını vardı. Heykelini
kırdın mı düşmanlığın dozu belli olurdu. Hiç unutmam,
bir gün, güpegündüz, orduevi karşısındaki Atatürk hey-
kelinesaldırmışlar, vurmuşlardı balyozu... Orduevinden
fırlayan subayların elinden balyozcu yobazları zor al-
mışlardı.
Ticani Şeyhi Kemal Pilavoğlu'nun zamiri sonradan
ortaya çıkmıştı. Hazret, heykel kırmadan, gereksiz ezan
okumadan mahkum olmuş, Bozcaada'ya sürülmüştü.
Eli kolu bağlı hale gelince, kendine bir iş bulmuş, Boz-
caada bağlarının üzümlerinden şarap çekmeye başla-
mıştı. Adada en iyi şarabı onun çektiği söylenir. Şarapçı-
lıkla da yetinmemiş, bu kez oğlancılığa vurmuştu.
Köy enstitülerinin yerine Kuran kursları, imam-hatip
okulu açanların gözü aydın olsun, bu Atatürk düşmanlı-
ğı, şeriat özlemciliği onların eseridir. Takunyalılar adı
altında Planlama Müsteşarlığı'nda kol gezerlerken, her
köşede gösteriş namazları kılarlarken, bir gün bunların
ortalığa iktidar korkusu salacakları hesaplanmış mıydı?
Bunların bir kolu Atatürk düşmanlığı ederken, öteki kolu
Atatürk'ün bağımsızlık savaşını benimser görünüyor
mu?
Toktamış Ateş, iki gün önceki yazısında konuyu çok
güzel almıştı:
Daha onceleri neredeydiniz?
Bunlar, hiç de uzak yerde değil, kapandıkları köşele-
rindeydiler. Fırsatı ele geçirince sindikleri yerden birer
ikişer çıkıyorlar. Biraz daha fırsat bulsunlar, şeriatıyla,
Sultan Hamit Han'ıyla ortaya dökülürler. Konya, Sultan-
beyli, daha bilmem ne belediyelerinde yaptıklarından,
Atatürk düşmanlığından belli değil mi?
BULMACA
1 2 3 4 5 6 7 8 9SOLDAN SAĞA:
1/ Osmanü devletinde sa-
ray ve yönetim görevlile-
riyle din adamlanna veri-
len ödenek. 2/ Harman
dövülüp kalktıktan son-
ra, harman yerinde kalan
toz ve samanla kanşık ta-
neler. 3/ Zülfü Dvaneli'-
nin bir fılmi... Yurdu-
muzda bir ırmak. 4/
Emanet... İskambilde bir
renk. 5/ Isı sağlamak için 8
yakılan madde. 6/ Bir ki- g
şinin ya da toplumun ya-
şamındaki yüce bir olayı anmak
üzere yazılan lirik şiir türii... Kore
Savaşı sırasında, VIII. Amerikan
ordusunun yok olmaktan Türk
birliğinin direnişi sayesinde kur-
tulduğu savaş. 7/ Terazi... Trab-
zon'un doğusunda oturan halka
verilen ad. 8/ Arsız, sırnaşık. 9/
Alevi-Bektaşi şairlerinin tarikatla-
nyla ilgili şiirlerine verilen ad...
Müzikte, armoni kuralianna göre
üst üste bindirilmiş sesler.
YUKARIDAN AŞAĞIYA
1/ Klasik mantık ve matematikte, kanıtlamaya gerek duymak-
sızın doğru olduğu kabul edilen önerme. 2/ Felsefedeki kuşku-
culuk öğretisinin eski adı. 3/ Kir, leke... Bir şeyin fıyaunı arttır-
ma. 4/ Dünyamızın uydusu... Bir düşünce yansı türü. 5/ Söz.
lakırdı... Pamuk ipliğinden dokunmuş. tülbent cinsinden bez.
6/ Sıcaklıgj çok yüksek ya da çok düşük olmayan yer... Akım
şiddeti birimi kiloamperin kısa yazılışı. 7/ Osmanlı devletinde
haberci olarak kullanılan görevülere verilen ad. 8/ Spor karşı-
laşması... Eski Mısır'da güneş tannsı. 9/ Tepkimeye katılma-
dan kimyasal bir tepkimenin hızıru arttıran madde.
KAMUOYUNA
DUYURU
20.01.1994tarihinde hastanemizde nobetçi hekim ve hemşi-
reler, hasta yakınları tarafından saldınya uğramış, nöbetçi
hekim ciddi şekilde yaralanmış ve 10 gün görev yapamaz du-
rumda bırakılmıştır.
Olayın, yıllardır uygulanan yanlış sağlık politikalannın ve
uygulamalardaki aksaklıklann tek sorumlusu olarak sağlık
personelinin görülmesi ve özellikle bir kısım medya tarafın-
dan böyle gösterilmesi sonucu olduğu kanısındayız.
Uzun yıllar organize ve çağdaş boyutlarda sağlık hizmeti
vermek istememize rağmen bu şartlara hiç ulaştnlmadık. Bu
saldın, görevini birçok maddi ve manevi özveriyle sürdüren
biz hekimler ve sağlık çalışanlarının karşılaşüğı ne ilk ne de
sonsaldırıdır.
OLAYI ŞİODETLE KIN1YORU2
Acilen ciddi bir sağlık politikasının yürürlüğe konmasını
bekliyoruz. JSTANBUL TABfc» ODASI
SSK Süreyyapaşa Göğüs Hastalıklan
ve Cerrahjsi Merkezi Hekim,
Eczaa ve Hemsireteri