Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 26 ŞUBAT1994 CUMARTESİ
OLAYLAR VE GORUŞLER
Yaşadığımız büyük göç
En iyi büyüklük sınınnı aşmış büyük kentlere gelen göç,
enflasyon, işsizlik, güvensizlik sorunlannı ağırlaştırmış; çözüm
değil, çözümsüzlük üretmiştir. Uzun süren göç süreci, az da
olsa göç veren yerdeki üretimin büsbütün azaldığı; göçülen
yerdeki üretime katılmanın zaman aldığı, pahalı, verimsiz bir
süreç olmuştur.
ŞEMSETTİNÜNLÜ
# statistikler, 1950'li yıllardan bu
I
yana Anadolu'da, yıldan yıla
ivme kazanarak hızlanan bir
göç yaşandığtnı doğruluyor.
Her yıl üst üste yaklaşık iki
milyon kişinin yeni yerleşim
yerleri aradığı bu büyük göçün ne za-
man, nasıl durulacağını kimse bilmi-
yor. Tarih bize. insan topluluklannın.
yerleşik olduklan coğrafyada tutuna-
bilme umutlannı yitirmeİerinden son-
ra, göç etmek zorunda kaldıklannı
anJatmaktadır: Egemenliği ele geçiren
yabancı güçlenn baskılan. doğal afet-
ler, geçim zorluklan, işsizlik, güvence
yoksunluğu, insan topluluklannı göçe
zorlayan başlıca etmenlerdır. Hiç kuş-
kusuz, daha iyi, daha özgür. daha gü-
venli yaşama umutlan da insanlan
göçe iten önemli etmenlerdir; ancak
bu da, yaşanılan koşullann yetersizli-
ğini gösterir.
Göçenlerin. göçüp geldikleri yeni
yerleşim yerlerinde vermek zorunda
olduklan uyum savaşımı. toplumun
bütününe yansıyan. kaynaklar yeter-
5İzse türlü sorunlar doğuran büyük-
lüktedir. Araştıncı bir gözle. göç-üre-
tım, göç-tüketim, göç-altyapı, göç-
kültür değişimi, göç-güvenlik ilişkile-
rine baktığımızda, yıllardır yaşanılan
hızlı göçün, enflasyonu. işsizliği, terö-
rü, kültür sapmalannı doğuran en
büyük etken olduğu gerçeği ile yüz yü-
ze geliriz.
Büyük kentlerde iki göz bir gece-
konduya sığınanlan altyapı, sağlık,
eğıtim. iş olanaklannın sağlanamayı-
şının sıkıntılannı yaşarlar. Uzun süre
katlandıklan sıkıntılann bütün so-
rumluluğunu devletin, yerel yönetim-
lenn üstüne yıkma eğilimindedirler.
Oy avcılan, gecekondu ağalan. karan-
lık örgütler, bu insanlan sömürü ağla-
n iç;ne alabilirler... Devlete, kamu
kuruluşlanna karşı işlenecek suçlar. iş-
siz kalanlann, geçim sıkıntısı içinde
bunalanlann. yerleşik içgücü değerle-
nnden çözülüşlennin ilk adımıdır:
Kaçakçıhk, yardakçılık, kabadayılık.
değnekçılik. rüşvet, kayırma: dolandı-
ncılığa. soyguna, aracılığa. fuhşa, te-
röre varan vollardır.
Aynntılan sağduyu ile bilimin algı-
lamasına bırakarak şu yalın gerçeği
bir kez daha yineleyelim: Göçle büyük
kentlere gelenler. bu dar alanlardaki
arsa. konut. dayanıklı tüketim mallan
istemini sürekli arttınrlar... Sunu. aynı
hızla artmaz; artması olanaksızdır...
Fiyatlar yükselir; niteliksiz ışgücün-
den başka pazarlayacaklan pek bir
şeyleri bulunmayan kırsal kesimden
gelenlerin geçimi zorlaştıkça zorlaşır.
'Piyasa ekonomisinin gizli eli bu den-
gesizliği giderir, sorunlar kendiliğin-
den çözülür' düşüncesi büyük yanılgı-
dır... Her çağda büyük yanılgı olmuş-
tur... Bugün de öyledir.
Piyasanın gizli eli, piyasayı elinde
tutan sermayenin elidir. Bu el. arsanın,
konutun, pazara sürdüğü her türlü
malın, olabildiğince ucuz girdilerle
üretilmesi, pazarda olabildiğince pa-
halı satılması koşullannı sürekli gün-
demde tutar. Kamu yönetimleri de bu
düşüncenin yandaşı. kollayıcısı, koru-
yucusu ise, enflasyonun, işsizliğin. her
alandaki anarşinin yaygınlaşması ka-
çmılmazdır.
Bu yazının amacı. göç olgusunun
önemi üstüne kamu yönetimlerinin,
üniversitelerin, bilim adamlannın.
meslek kuruluşlannın. derneklerin
dikkatini çekmektir. Bu vapılırken.
yaşadığımız göçün. çağdaş yaşama.
çağdaş uvgarlığa geçiş süreci olduğu
gerçeği gözardı edilmemiştir. Altı çizi-
lerek söylenecek şudur: Yerleşik ol-
duklan yerdeki yaşam insanlan göçe
itiyorsa; zorla. baskıyla önü alınmaz
göçün. O insanlan. üretken kılacak.
yaratıcı. katılımcı. uzlaşmacı. yeni bir
yaşam ortamına çekmek gerekir.
Bugünkü koşullarda. büyük kent-
lerde. bir işsizi üretken kılacak en az
yatınmın bir milyar lira dolaylannda
olduğu bilinmektedir. Konut için. ula-
şım için. altyapı için. sağlık, eğitim,
kültür harcamalan için gereksinmeler
bu hesabın dışındadır. Bu büyüklük,
İstanbul, Ankara, Izmir, Bursa, Ada-
na, Diyarbakır gibi en iyi büyüklükle-
rinin sınınnı aşmış kentlerde, göçlerle
katlanan sorunlann bugün de. yann
da. on yıl sonra da çözülemeyeceği an-
lamına gelmektedir. Oysa, bilimsel.
arayıcı. araştıncı yöntemlerle konuya
yaklaşıldığında, toplamı yüzlerce tril-
yonu bulan ürkütücü sayılarla değil,
her yıl aynlabılecek on beş-yirmi tril-
yonİa. göç etme durumunda kalan
yanm milyondan fazla nüfusun yeni
çekim alanlanna çekilebilme olanağı-
nın bulunduğu görülecektir. Kırsal
kesimlerde. yüzyıllann kazanımı ile
geçimlerini sürdürmeyi başarabilenle-
rin. bu çekim alanlannda, kendilerine
verilecek toprak, gösterilecek altyapı.
bilgi. eğitim. proje, örgütlenme, tanı-
tım, pazarlama kolaylıklanyla; düzen-
li. uyumlu, üretken yeni kentler oluş-
tura'bılecekleri düşüncesi özenle ince-
lenmeti, değerlendirilmelidir. Tasan-
nın özünde, boşta kalmış yetişkin
işgücünün, bilgisine. becensine uygun
alanlarda hızla üretken duruma geti-
rilmesi düşüncesi vardır. Bahçe tanmı,
besicilik. balıkçılık. konservecilik, do-
kumacılık gibi. emek voğun üretim-
lerle de varsıllaştınlabilecek olan bu
küçük tanm-sanayi kentlerinden her
yıl onlarcası yeniden kurulabilir.
İlk bakışta onlan çağrıştırsa bile;
söz konusu tasanmın, uydu-kent ya
da gecekondu önleme bölgesi uygula-
malanyla kanştınlmaması önemli-
dir... Yeni çekim alanlan büyük kent-
lerin yakınında da olabilir, uzağında
da. Hiç kuşkusuz tasanmlann. göç ve-
ren coğrafyaya yakın, olabildiğince
yakın yerlerde gerçekleştirilebilir ol-
ması. o tür tasanmlara öncelikler ka-
zandınr. Seçilen alanda evini. bahçesi-
ni, işyerini yapanlann. iş bülup calı-
şanlann. tam yerleşinceye değin
doğup büyüdükleri yerlere yakın ol-
malan önemli yararlar sağlar.
Sonuç olarak. bugün yurdumuzda
yaşanılan hızlı göçün, çağdaş yaşama
özlemin büyüttüğü bir olgu olduğu
söylenebilir. Köyler, kasabalar, kimı
küçük iller göç veriyorsa, bunun başlı-
ca nedeni, oralardaki yetişkin insan
gücünün üretken duruma gelememiş,
özlemini karşılayacak koşullardan
uzak kalmış olmasıdır. Ne var ki, en iyi
büyüklük sınınnı aşmış büyük kentle-
re gelen göç. enflasyon, işsizlik, güven-
sizlik sorunlannı ağırlaştırmış: çözüm
değil, çözümsüzlük üretmiştir. Uzun
süren göç süreci, az da olsa göç veren
yerdeki üretimin büsbütün azaldığı;
göçülen yerdeki üretime katılmanın
zaman aldığı, pahalı. verimsiz bir sü-
reç olmuştur.
Çözüm. en iyi büyüklük sınınnı aş-
mış büyük kentlerin, gecekondularla,
üst üste yapılarla zorlanıp boğulma-
sında değil: uzak-yakın. yeni çekim
alanlannın hızla, düzenli. uyumlu.
üretken, çağdaş kentler konumuna ge-
tirilmesidir.
ARADABIR
Prof. UĞUR DERMAN
Cerrahpaşa Tıp Fakühesi Öğretim L'yesi
Kim Dekan Olacak?İstanbul Universitesi Rektörü seçilip-atandıktan son-
ra, fakültelere dekan atamaları da sırası ile gündeme
gelmektedir. 12 Eylülün yarattığı yasalardan yürürlükte
kalan son örneklerden biri YÖK Yasası na göre, rektö-
rün önereceği üç profesörden birini YÖK atayacaktır.
Üniversite öğretim üyeleri, 13 yıl önce başlayan bu
yasadaki seçim maddelerinin seçme haklarını engelle-
diği inancında; dekanlarını doğrudan kendileri seçmek
istemektedir.
öğretim üyeleri dernekleri de bu istek doğrultusunda,
yasanın düzeltilmesi için çaba göstermektedir. Nitekim
üniversitelerde oluşan bu kamuoyu karşısında son rek-
törlük seçiminde rektör adayları; yasada kendilerine
tanınan 3 dekan adayı belirleme gbrevini, fakültelerin
tüm öğretim üyelerinin eğilimine-seçimine göre yapa-
caklarını açıklamışlardır. Bunun ilk uygulaması da hu-
kukfakültesi dekan adaylarınınbelirlenmesindeyapıldı.
Şimdi YÖK'ün bu adaylardan hangisini atayacağı me-
rakla beklenmektedir.
Sorun yasa nedeniyle bu belirlemenin rektörlük se-
çim atamasında olduğu gibi tek basamaklı olmamasın-
dan kaynaklanmaktadır. Anımsanacağı üzere istanbul
Universitesi öğretim üyeleri, rektör adaylarını belirle-
dikten sonra, ikinci basamaktaki YÖK oylamasında fark-
lı bir sıralama çıkınca, basında "YÖK'ün Ayıbı" diye
sürmanşet bile çıkmıştı.
Gerçekte YÖK, yasal görevi olan bir oylama yapmıştı
ve bunun ayıplanacak bir yanı yoktu. Bir oylamanın bi-
rinci basamağını doğru sayarken ikinci basamağını
haksız saymak kendi içinde çelişkiye düşmektedir.
Rektörlük seçim-atamasında iyi ki bir üçüncü basa-
mak vardı ve bu basamağın sonucu birinci basamak
sonucuna uygun sonuçlandı da tartışma ve huzursuzluk
bitti. Ancak dekanlık seçiminde yasada, bu üçüncü ba-
samak da yok. İlk basamakta rektör. dekan adayı belir-
lerken; adına ister seçim ister eğilim belirleme densin;
üniversite içinde ve basında kim en çok oy almış merakı
ile sayısal bir sonuç oluşmaktadır. Bu demokratik işlemi
yaparken rektör son derece haklıdır.
Bu sayısal sonucun YÖK'ün seçimıne de aynen yansı-
masını ümit etmekte öğretim üyeleri ve dernekleri de
son derece haklıdır.
Fakat ikinci basamaktaki seçim sonucu böyle çıkma-
dığında YÖK ve üyelerini tenkit etmek ve ayıplamak
haklı değildir. Çünkü bu kurul, yasal hakkını ve görevini
kullanmaktadır. Yapılacak tenkit, birinci basamaktaki
kutsal seçim hakkını savunurken ikinci basamakta bu
hakka karşı çıkmak çelişkisini taşıyacaktır.
Görülüyor ki iş Nasreddin Hoca'nın hikayesindeki gibi
"Sen de haklısın, sen de'ye dönmüş durumdadır.
Ama burada suçlu bellidir: O da halen yürürlükteki ya-
sadır.
Yasaların amacı düzeni sağlamak iken YÖK Yasası-
nın özellikle seçim-atama maddeleri bugünkü kargaşa-
nın temel nedenidir.
YÖK Yasası yeniden düzenlenmelidir. Toplum özel
radyolarınagösterdiğiduyarlılığı, üniversitesinegöster-
mese ve siyasal baskı oluşturmasa da parti liderlerinin
bu duyarlılığı artık göstereceklerini ümit ediyoruz. Aksi
halde üniversitelerdeki huzursuzluk, yukarıdaki çelişki-
ler nedeniyle gittikçe artacaktır.
UnutulmazEğitimci Hasan Âli Yücel
Bir gecede 30-40 üniversite ve yüzlerce fakülte açabilen ve bu
üniversite ve fakülteleri, H. Â. YüceFin tırnağı ya da gölgeşi bile
olamayacak kimselerin adına sunan TBMM, nedense H. Â. Yücel
adını bir türlü anımsayamamıştır.
ALİ DÜNDAR Eğitimci- Yazar
D
ünya Ünlüjeri Ansiklopedi-
si. Hasan-Âli Yücel için şıı
yargıyı vermiş: "Hasan Ali
Yücel, eğitim ve kültür ala-
nında yaratıcı ve ürerici dö-
neme damgasını vuran ve bu
görevde en uzun kalan devlet adatmdır."
Haklı bir v argı. Ne var ki dürüstlüğü. çalış-
kanlığı. yaratıcılığı ve üreticiliğiyle dünya
devlet adamlan ve dünya ünlüleri kaynak-
lannda hak ettiği onurlu yeri almış olan H.
Â. Yücel, kendi ülkesinde o sıcaklığı bula-
mamıştır. Bugün H. Â. YüceFin özerkliğe
kavuşturduğu hiçbir üniversitede. Onun
adına açılmış ne bir fakülte var. ne bir ki-
taplık. ne de bir salon. Bir gecede 30-40
üniversite ve yüzlerce fakülte açabilen ve
bu üniversite ve fakülteleri. H. Â. Yücel'in
tırnağı ya da gölgesi bile olamayacak kim-
selerin adına sunan TBMM, nedense H. Â.
Yücel adını bir türlü anımsayamamıştır.
Daha dün, eski iki Milli Eğitim bakanının
adları Ankara'da iki okula verildi. Adlan
okullara verilen bakanlan lise son sınıftan
öğrencilere sordum. Kim, neci olduklannı
bile anımsayamadılar.
Oysa. H. Â. Yücel'in bakanlığı döne-
minde kurup kurumlaştırdığı eğitim, sanat
ve ekin kurumları dimdik avakta duruyor.
Alınız kız ve erkek sanat okullannı. alınız
Devlet Tiyatrolan'nı, alınız Devlet Kon-
servatuvan'nı ve Devlet Resim ve Heykel
Müzesi'ni. alınız 1950'lerden sonra ocakla-
nna incir dikilen eğitmen kurslanyla Köy
Enstitülerini. O Köy Enstitüleri kı. yoba-
zın. toprak ağasının. köktendıncinin. uşak-
laşmış politikacının bütün çamurlamaları-
na karşın hâlâ işin sıcaklığını. etkisini
sürdürüyor. Aklınıza gelebilen on eğıtimci-
den. on sanatçıdan, on vazar ve ozandan
sckizi. dokuzu Köy Enstitüsü kökenli ola-
rak karşınıza çıkıyor.
Daha ne yapmalı>dı H. Â. Yücel? Cum-
huriyet dönemının ilk eğitim kurultavını
toplayan o, ilk ahlak kurultavını. ilk basın
kurultavını toplavan da. Türk Milli Eği-
timi'nin beyni verine koyduğu Talim ve
Terbiye Kurulu'nu oluşturan ve bir tercü-
me bürosu kurarak beş yüze yakın Batı
klasiğini Türkçeye kazandıran da. Salt üre-
tici-yaratıcı devlet adamlığıyla da vetinmi-
yor H. Â. Yücel, durmadan okuyup yazı-
yor: anayasa dilinin Türkçeleşmesi, din
dilinin. özellikle de ibadet dilinin Türkçe-
leşmesi. okullarda öğretimin öztürkçe ile
yapılması ve bilim terimlerine Türkçe kar-
şılıklar bulunması için çırpınıp duruyor.
Bununla da kalmıyor; şiirden denemeye,
felsefeden mantığa yüzlerce şiir-makale ya-
zıyor; sayılan yirmivi aşan kitap çıkanyor;
resme tutuluyor. besteler yapıyor. Ondan
sonra da dönüp divor ki, "Bizim bütün dü-
şüncemiz, nasırlaşmış elleriyle sabanı tutan.
çatlak topuklu çorapsı/ ayaklarıyla bu kut-
sal topraklar üzerinde yaşayan yurttaşın
dediğini anlanıak. istediğini yapmak ve yap-
masını istediğiınizi ona kolayca anlatabil-
mektir. İşte öztürkçeden amaç budur."
Sonra şunlan ekliyor:"... Ne için yaşadığını
bilmek. Düşüncelerin en gücü. Başı ve sonu.
İşte ülkü budur. İyi yaşayarak, yaşamın
amacını iyi bilerek yaşamak. Yaracağımız
son ana güler yü/le ve de gözümüz arkada
kalmaksızın varmak. Yaşamı, görevin bitti-
ği anda bitirtnek. Ne aldanmak. ne aldat-
mak. ne avunmak, ne a\utmak. Gözü pek,
yüreği yumuşak olmak."
İşte Hasan Âlı Yücel bu. Diliyle. söylemi
ve felsefesiyle yüce bir devlet adamı H. Âli
Yücel. Yaşamını. görevinin bittiği yerde
noktalamış bir er kişi.
Onu bugün ölümünün 33. yılında vefalı
Türk a>dınlan saygıyla amyor. ilgisiz poli-
tikacılara bu sıcak sevgimizi duyuruyoruz.
TARTIŞMA
Başanlı belediye başkanlanmız
elişim sürecinde
meydana gelen
değışımlen
insanlann fark
etmeleriçoğu
zaman zordur.
Çünkü değişimin içinde eriyip
gider ve o değişimin doğal
olduğunu, kendi kendine
meydana geldiğini sanırlar
genelde. Oysa gelişim sürecinde
başanyı yakalayabilmiş
insanlanmızı takdir etmek
suretiyle ödüllendirmek
gerektiğini düşünürüm hep.
Artvin'den söz etmek
istiyorujn. Artvin'i 1989'dan bu
yana ilk kez gördüm geçen
hafta. Doğrusu
gördüklerimden çok
etkilendim. Artvin'e sanki
sihirli bir el değmiş ve mucizeler
gerçekleşmiş. Çoruh kıyısından
Artvin il merkezine giden 5
km'lik yolun patika yola benzer
eski halini bilirim. O yolun
genişlemesi ve yola benzer hale
gelmesi hemen hemen imkansız
gibi görünürdü. Oysa son
gidişimde istinat duv arları
örülerek, dolgular yapılarak ve
yer yer kamulaştırma suretiyle
kazanılan alanlarla yolun
genişlediğini ve standartlara
uygun hale getirildiğjni görmek
beni bir hayli şaşırttı. Bir başka
mucize de Inönü Caddesi'ne
paralel olarak açılan
Cumhuriyet Caddesi. Artvın'n
içme suyu başlı başına büyük
birsorundu. Bu sorun
çözümlenmiş. Artvin
Ötogan"nın açılması. Kafkasör
Tatil Köyü'nün turizme
açılması ve yollannın
genışletılmesı, Yenımahalle
Belediye İlkokulu'nun
açılması. petrol istasyonunun
hizmete açılması başan
hanesine yazılması gereken
çalışmalar.
Bunlar sadece bir bölümü.
İstanbul'daki yurt binası otele
dönüştürülerek hizmete
açılmış. Balıkhane açılmış.
beton parke tesisleri kurulmuş,
sanayi sıra dükkanlan
bitirilmiş, mahallelere caddeler
ve sokaklar açılmış,
kamulaştırmalar yapılmış.
mezarlıklardüzenlenmiş. içme
suyu şebekesi tamamlanmış.
muhtelif verlerde büfeler
hizmete sunulmuş. Köpriibaşı
mevkiinde mescit yaptınlmış.
araç parkı genişletilmiş.
tüketim kooperatifı. yardım
sandığı. Belediye Kültür
Derneği kurulmuş. yaklaşık
1000 çocuk belediye
imkanlanyla sünnet ettirilmiş,
taksitlı odun satışı yapılmış.
yoksul vatandaşlara ücretsiz
odun temin edilmiş, yeni imar
planı yapılmış, Şehitlik Köyü
mücavir alana alınmış. tüm
televizyon yayınlannın
izlenebilmesı sağlanmış. tas
"Nostalji\i
yaşayalım"
Dinçer Erdoğan
ve
Grubu ile
OTTIRestaurant
Cafe - Bar
251 00 00
Romanlannız ve
Ansiklopedileriniz
yeriuizden almn.
TeI:5540804
GUNUN MENUSU
Domates çorbası
Rulo köfte
Makarna
Şekerpare
I kg. orta yağit kıyma
1 adet orta boy kuru soğan
2-3 dilim ekmek içi
1/2 demet maydanoz
Rulo Köfte
KULLANILACAK MALZEMELER:
5 adet yumurta
2 kaşık yağ
adet havuç,
tuz, karabiber
HAZIRLANIŞI:
1) Kıymayı ızgara köfte gibi hazırlayın.
2) Dört yumurta kırıp yoğurun.
3) Sonra kıymayı ortası ince, kenarları kalın kayık şekline getirin.
4) Ortasına haşlanmış havuç, uçlarına da bir haşlanmış yumurtayı ikiye ayırarak veya
bütun olarak koyun.
5) Kenarları kapatarak düzgun bir rulo şekli verin.
6) Şeklını bozmadan alarak fırın tepsisine yerleştirin.(Kapattığınız taraf alta gelmek üzere
yerleştınn )
7) Ustune yumurta akı sürün.
8) Birkaç yerine yağ koyup, orta hararetli fırında 40-50 dakika pişirin.
9) Pişrne esnasında ara sıra yağından ahp, üzerine dökün.
10) Pişmce dilımlere keserek servıs tabağına dizin.
1 1) Kenarlarına garnitûr olarak patates kızartması, patates puresi vb. koyabilirsiniz.
Not Bırer «ısılık kucuk parcalor ha!mde de yopabılırsınız
Yemek, Arçelik Fırında Pişer
PENCERE
parke döşenmiş. beton parke
üretilmiş ve döşenmiş. bir kısım
yollar betonla kaplanmış,
stabilize yollar yapılmış, yeni
cadde ve sokaklar açılmış, taş
duvarlar örülmüş vs.
"Ama" diyor çalışkan Belediv e
Başkanı Kadir Halvaşi,
"Yapılanlar, yapacaklanmızın
sadece bir bölümü. Daha
yapacak çok işimiz var ve
Artvin'i yaşanabilir çağdaş bir
kent yapmaya azmettik. Bu
nedenle göreve yeniden talibiz.
Ben ve ekibim, seçmenimizden
yeniden yetki istiyoruz."
Belediyenin kıt kaynaklan ile
adeta mucizeler yaratan
çalışkan Belediye Başkanı
Kadır Halvaşi'ye Artvin halkı
adına teşekkür ediyor. bundan
sonra da çalışmalannda
başanlardiliyoruz.
ZAFERYILDIZLI
NUP Sûresi'ne
Göre Mel'un...
Adı: Hasan..
Soyadı: Mezarcı..
Milletvekili..
RP'den..
Soyadından anlaşıldığı gibi Refah Partisi milletvekili
Hasan, aileden mezarcı..
Mezarcı deyip geçmeyin, eline her kazmayı küreği
alan mesleğin girdisini çıktısını bilebilir mi?.. Hasan, bu
işin ehli görünüyor; ama, bu kez boyundan büyük bir işe
girişmiş...
Ha bire aziz vatanın toprağını kazıyor..
Sakalından ter damlıyor..
Soruyorlar:
- Hasan, kimi gömeceksin?..
Sırıtıyor..
Herkes biliyor ki Hasan, laik cumhuriyeti gömmek için
mezar kazıyor; ha baba, de baba, kazma kürek, yel ye-
pelek, çukura köstebek gibi girmiş, kan ter içinde çabalı-
yor...
Bilmiyorlar ki laik cumhuriyeti gömmek için bütün yurt
toprağının altını üstüne getirmek gerek!.. Anadolu'nun
eninde ve boyunda bir mezar kazamazsan, laikcumhu-
riyet içine sığar mı?..
•
Mezarcı, laik cumhuriyetin kurucusu Atatürk'e dil uza-
tıp sövüyor:
"- Veled-i zina!.."
Çağımızın insanlığmda "veled-i zina"deyimi uygarlı-
ğın sözlüğünden kaldırılmıştır; evlilik dışında doğan
çocuklar doğal sayılıyor. İkinci Dünya Savaşı'ndan son-
ra tarihe adını yazan Alman Şansölyesi Willy Brandt'ın
"veled-izina"olduğunu bilmeyenyok.
Mustafa Kemal'in anası da babası da Selanik'te tanın-
mış kişiler. Atatürk ün annesi Zübeyde Hanım, Sarıgöl-
lü Hacısofuzade ailesinden Feyzullah Efendi'nin kızı,
gümrük memuru Ali Rıza Efendi ile evleniyor. Harbiye,
zamanın en önde gelen okuludur, öğrenci alırken seçer.
Harbiye, Hasan Mezarcı gibisine, ne dün kapısını açar-
dı; ne bugün açar.
Zübeyde Hanım bir gün gelip de Müslüman taklidi ya-
pan nankörlerin kendisine iftira edeceklerini bilebilir
miydi!..
Kuran-ıKerim'in 'Nur'sûresindeyazar:
"İffetli, habersiz, mümin kadmlara zina isnad edenler,
dünya ve ahirette lanetlenmişlerdir."
Hasan Mezarcı lanetlenmiştir.
Yani "mel'un'dur.
•
Anadolu'da bugün geçerli olan, Lozan haritasıdır,
Atatürk olmasaydı Sevr coğrafyasında yaşayacaktık.
O zaman Hasan Mezarcı, Ankaradan izmir'e gitmek
istese, pasaportuna Yunan vizesi gerekecekti.
Adana'ya geçmek için Fransız vizesi..
Trabzon'a Ermeni vizesi..
Mezarcı ne biçim Müslümandır ki Anadolu'ya serpilen
65 bin caminin şerefelerinden "Ezan-ı Muhammedi"ri\n
okunmasını Mustafa Kemal'e borçlu olduğunu bilmez...
Ve haddini bilmez..
Terbiyesi kıt..
Edepten yoksun..
Mezarcı'nın üyesi olduğu Refah Partisi'nin başındaki
Necmettin Erbakan'a "hoca" diyorlar. Türkiye'yi kurta-
ran insana, partisinin bir milletvekili söver de bu hoca
ağzını açmaz, kılını kıpırdatmaz, badem bıyıklarıyla gü-
lümsemeye yeltenir!.. Refah Partililer, her gün beş vakit,
yatıp kalkıp Gazi Mustafa Kemal e dua edeceklerine,
Meclis gruplarını Atatürk'e sövenlerin yuvasına mı dö-
nüştürecekler?..
Eğer böyle bir şey yaparlarsa, o zaman kimin neseb-i
sahih, kimin veled-i zina olduğu bütün gerçekliğiyle or-
taya çıkacaktır.
Sosyalistlerin Gözüyle
İstantoııl
Konuşmacılar:
Arslan Başer KAFAOĞLU
(SBP İstanbul Anakent Bld. Bşk. Adavı)
Ender EREN
(SBP Ş15I1 II<,MI Bld. Bşk. Adavı)
Yücel Gürsel
(Mimar, Kent Planiamacısı)
Sönmez Targan
(Konutbirhk Genel Bşk. Vekıh)
Mete Tuncay
(SBP Adalar llçesı Bld. Bşk. Adavı
Tarıhçı, Yazar)
Tarlabaşı Yıkım Filmi Gösterimi
Tarih: 27 Şubat, Pazar. Saat: 13:00
Yer: Salon La Bella Rumeli Cad. 142/4, Osmanbey
Sosvalist Birlik Partisi
B i r l c s i k So>>\.ılist ,
ORHANAPAYDIN
DEMOKRASİ VE BARIŞ VAKFI
1994YILIÛDÜLLERİ
PANEL: LAİKLİK VE İNSAN HAKLARI
Program:
Açış konuşması: ilhanSELÇUK
Ödüldağıtımı : 1994Yıh Ödülü
Sarı Zeybek Belgeseli ve
Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği
Panel : Laiklikve İnsan Hakları
Yöneten: Dr. Türkan SAYLAN
Katılanlar: Prof. Dr. BozkurtGÜVENÇ,
RonaAYBAY,
Birgen KELEŞ,
Prof. Dr. ibrahim KABOĞLU
Tarih: 26 Şubat 1994 Cumartesi
Saat: 14.00
Yer: istanbul Atatürk Kültür Merkezi (Küçük Salon)