23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 13ŞUBAT1994PAZAR 12 DUNYADAN OrtaAsya'daki çıkarsavaşlan îslamm yeniden siyaset sahnesine girmesiyle Türkiye ve İran'ın Orta Asya cumhuriyetlerinde üstünlük kurmak için başlattığı savaşta yenen taraf yok, cumhuriyetler Moskova'yı seçiyor Y ıIIarsüreırsuskunluk döneminden sonra İslam dininin tekrar siyaset sahnesinde yer almasıyla yeni dünya düzeninJe dengeler sarsılıyor. Iki yıl öncesine kadar İran ve Türkiye, Orta Asya cumhunyetlerindeki dini etkinliklerde üstünlük sağJamayanşına girmişlerdi. Ne var ki. iki ülke de bu yanşta başanlı olamadı. Şöyle ki, Iranlı diplomatlar gerçekçi birdille bu bolgede hiç şanslannın olmadığını itirafederek, Orta Asyalılann yalnızca Rusya'yı ciddiye aldıklannı söyledi. İranlı birdiplomat, Türkiye ve İran'ın bölgede etkiü olduklan doğrultusunda yanlış bir kanırun yaygın olduğunu ileri sürerek, şöyle konuşuyor: "Türkiye Orta Asya'da İaik bir düzen sağlamak için büyük çabalar harcadı. Ne > azık ki başarılı olamadı, çünkü Orta AsyaJılar için yalnızca Moskova ile kuruJacak iiişkiler önemli. Orta Asyalı yöncticiler eskiden neyse şimdi de aynı. Rusya'nın eski Sovyetler Birliği'nin mirasına konmasına Batı sesini çıkartmadı. Şu anda İran iki blok tarafından kuşatrimış dunımda: Bir tarafta Körfez, diğer taraftan Rusya'nın güdümündekj Bağımsız Oevletier Topluluğu." Iki yıl önce Orta Asya'da Türklerin öncülüğünde İaik bir düzenin kurulmasma sıcak bakan Batılılar, bugün Rusya'nın bölgede üstünlük kurma girişimlerini hararetle desteküyor. İngiltere Dışişleri Bakanı Douglas Hurd konuya ilişkin yazdığı bir yazıda görüşlerini dife getiriyor: "Rusya şöyle veya böyle eski Sovyet curnhuriyetlerinde >eniden söz sahibi olacak. Bu süreçiçinde Rusya mutlaka uluslararası gözetim altında tutulmalı; aksi takdirde dünya barışı tehlikeye girefoilir." Türkiye"nin Orta Asya'daki hayalleri neyazık ki gerçekleşemiyor. Son günlerde ortaya çıkan birtakım talihsizolaylar Türkiye'nin bölgedeki çıkarlannı tehlikeyedüşürüyor. Orta Asya ülkelerini de içine alacak bir iletişim ağının kurulması çabalan, Türksat uydu projesinin gerçekleşmemesi sonucu şimdilik durduruldu. iran. diğer taraftan, devlet başkanlannı hedef alan son suikast gjrişiminden sonra kendi iç sorunlanna ağırlık vermeye başladı. Zaten İran'm Moskova'ya meydan okumak gibi bir niyeti hiçbir zaman olmadı. Orta Asya ile ekonomik ve kültüre) bağlannı kuvvetlendirmek isteyen iran, bu ülkelerle kurduğu siyasi ilişkilerde Rusya'ya ters düşmemeyegayretgösteriyor. İranlı birsiyasi gözlemci, Rusya ile silah ticaretini tüm hızıyla sürdüren İran'ın. Moskova ile iyi iiişkiler içinde olmaktan başka çaresı olmadığını ileri sürüyor. Diğer taraftan İran, bölgede ekonomik işbirliğini geliştirmeye yönelik Ekonomik İşbirliği Örgütü (ECO) üyesi olarak Pakistan ve Türkiye ile ortak çalışmalar yapıyor. Batı. bu gelişmelerkarşısında, Rusya Dışişleri Bakanı Koarev'in iiberal görüşü destekler görünürken, Jirinovski'nin temsil ettiği yayılmacı siyaseti ne şekilde algıladığını merak ediyor. Nevarki, Batılı diplomatlar Kozirev'in iki yıl önce Stockholm'de yapılan Güvenlik ve İşbirliği Konferansı'nda sarfettiği sözleri unutamıyor. Kozirev, konuşrnasında NATO'yu Rusya'nın içişlerinakanşmakla suçlamıştı. Aynca eski Sovyetler Birliği sınırlan içindeyer alan ülkeler üzerinde. Rusya'nın çıkarlannı gözetme hakkını hala saklı tuttuğunu belirtmişti. Sonradan bu konuşmaya ters düşen tutumlar içinegiren Kozirev'i bir İngiliz Diplomat şöyle değerlendiriyor: "Kozirev 'in gerçek kimliği hakkında kesin yargıya varamıyorum. Stocholm'dc o konuşmayı yapan Kozirev ile, şimdiki Kozirev arasında büyük fark var." AnnikaSavill The Independent Emperyaüzmin battdakiilk yenilgisi Domuzlar Körfezi çıkartmasının yapıldığı Küba kasabasmın gösterdiği yiğitlik unutulmadı New VCKK Tîmes'dan Cumhurryet'e özel K üba'nın 1961 "de Ameri- ka'yı yenilgiye uğrattığı Domuzlar Körfezi çı- kartmasının gerçekleştiği Playa Giron kasabasında yaşayan Anrinogenes AJvarez'in ahşap evinin biraz ötesinde şöyle bir tabela asılı: "Emperyalizmin batı yanküredeki ilk yenilgisini tattığı bölgeye hoşgeldiniz." 54 yaşındaki Alvarez, tok se- siyle olaylan şöyle anlatıyor: "Topu topu birkaç silahımız var- dı, belki 16-17 tüfek. Paralı as- kerler. karaya çıkmadan önce açtıkJan bombardıman ateşiyie bölgeyi temizlediklerini düşünüyordu. Ancak, ordu gelene kadar haklayabil- dtğimiz kadarını hakladık.''' Eliyle onur madalyasını ovuştu- rurken, gerisi kolaydı, diyor Alvarez, bir yandan da filitresiz sigarasının a Giron haJkı, Küba ordusu gelene kadar, ellerindeki birkaç silahla idare ederek, işgalin yayılmasını önlemişti. dumanıru havaya üflüyor. Sonra ekli- yor: "Ertesj gün, ranklaria 20 bin asker vardı. Yenibnemiz olanaksızdı." Kennedy yönetimiyle genç Castro hükümetinin bu ilk karylaşmasına tanıklık edenlerin sayısı azalıyor. Ancak Washington"ın işgali başlat- mak için seçtiği bu küçük kasaba, Kü- ba'nın güçlü komşusuyla olan bu hırçın ilişkisini gözler önüne seren canlı bir müzegibi. Küba ile ABD arasındaki düş- manlık. kasaba yaşamını şekillendir- meye devam ediyor. Saldından kısa süre sonra, kasabanın kahramanlığı birkaç katlı çağdaş apartmanlarla ödüllendirildi. Yollar yenilendi, evlereelektrik, tele- fon hatlan çekildi. Yeni okullar açılmasının yanı sıra, ilk kez sağlık için de önemli adımlar atıldı.Kasaba sakinleri Castro'- nun yıllar sonra bile kasabaya gelip bahk tuttuğunu, yolda du- rup insanlarla sohbet ettiğini söylüyor. Bu da, kasabalının Küba ta- rihinin en şanlı bölümlerinden birini yaşarruş olmanın onuru- nu daha da güçlendiriyor. Otel çalışanlan ise, güvenlik gerekçe- siyle sahile gemilenn yanaşün- Imamasından ötürü, 66 yaşı- ndaki liderin körfeze bağlılığı- ndan şikayetçi oluyor. Ancak unuttuklan bir şey var, otellerin yapımını sağlayan da yine kasa- banın tarihi oldu. Castro, daha çok öncede Pla- ya Giron'u, işçilerin tatile gide- bileceği bir yer olarak düşün- müştü. Ancak Küba'nın Sovyet bloğuna girmesiyle, sahil bo- yunca kurulan bungolovlar Rus, Çek ve Doğu blokunun kışından kaçan başka işçilerle dolup taştı. Kasabanın tarihine vurulan damga ise. bu tatil mer- kezini daha da çekici kıldı. Sovyetler Birliği'nin dağıl- masıyla, Playa Giron. Kanada- lılar. Almanlar gibi Batılı turist- lereaçıldı. Amerikalılann Küba'ya se- yahati sözde yasaklanmasa da, 33 yıllık ABD ambargosuna bağlı olarak hazine ba- kanlığının getirdiği düzenlemeler, Amerikalılan Küba'da para harca- maktan alı koyduğu için, seyahati de kısıtlamış oluyor. Hovvard W. French Filistin televizyonu kuruhş sancısı çekiyor • Filistin televizyonunun hangi frekanstan ve nereden yayın yapacağı henüz belirlenemedi. Ortada bir kanşıklık daha var: Televizyon çalışmalannın ilerlemesi için yardım sözü veren Avrupa Komisyonu, parayı, çalışmalarilerleyince verecek. ağır bürokratik engelin aşılması gerektiğini ve uluslararası yardımın ağırlığının incele- meleri ve kararlan geciktirdiği- F ılistın televızyonunun ni belirtiyor. 1993te 2 milyon haziran ayında yayına Ecu'lük(42milyarlira)sübvan- secmesi tehlikeve eirdi. siyon sağlayan Avrupa Komis- ikind sübvansiyonu he- ilistin televizyonunun haziran ayında yayına geçmesi tehlikeye girdi. Banş antlaşmasından sonra bir rüya olmaktan çıkan televizyo- nun, bürokratik ve teknik so- runlann aşılamaması nedeniyle ertelenme olasıhğı, konu üze- rindeki tartışmalann alevlen- mesine neden oldu. Televizyonun yayına geçmesi engelleyen nedenler, siyasal ol- maktan çok, teknik ve yasal bir zeminde yer alıyor. Henüz tele- vizyonunun hangi frekanstan ve nereden yayın yapacağı be- u'rlenemedi. FKÖ, Fransız hükümeti, Av- rupa Birliş ve UNESCO ara- sında televizyon dosyasını ko- ordine eden Nebil Derviş birçok yonu. nüz vermedi. Fransa da Filistinlilere hedi- ye etmeyi düşündüğü yayın arabasını frekansın belirlenme- sinden sonra göndereceğini açı- kladı. Yardımlar biraz fre- kansın belirlenmesine, biraz da televizyon çalışmalannın hız- lanmasına bağlı. îşte burada bir paradoks var: Televizyon çalış- malannın ilerlemesi için gerekli olan yardım. çalışmalar ilerle- yince verilecek. Gerçekte televizyonunun ya- yına geçmesi için gerekli hiçbir şey daha yapılmadı. Yarü tele- vizyon sadece konuşuluyor. Man$ Tüneli Teknik aksaklıklar açılış törenini gedktiriyor M anş Denizi'nin altından geçen tünelin. ağır yük trenlenne aynlmış bölümünün hizmete açılması ertelendi. Eurotunnel yetkilileri daha önce 7 mart olarak belirlenen açılış tarihinin birkaç' hafta ileriye ahndığını belirtti. Bu ertelemenin, arabalara ve motorlara aynlan bölümünün 8 mayıstaki açılışının daha ileri bir tarihe alınmasına yol açabileceği belirtildi. Ticaret trafığini etkileyen bu ertelemelerin denemeler ve mal yüklenişi sırasında oluşan sorunlardan ve gelecek hafta- larda calışmaya başlaması gereken trenlerden kaynaklandı- ğı belirtildi. Yetkıliler personelin ve sistemin Eurotunnel'in istediği nitelik ve hizmet seviyesine ulaştığinda tünelin açıla- cağı belirtti. Yetkililer aynca turistik geziler için daha önce- den aynlan bilet paralannın geri verileceğini belirtti. Konuşulanlann yaşama geçiril- mesi için yayın yapılacak yerin ve teknik donanımın seçilmesi, yapının oluşturulması, ekibin toplanması ve programlann ta- sarlanması gerekli. Nebil Derviş'e göre, zaman kaybedilmişse de bu o kadar önemli değıl, çünkü televizyon bir günde kurulabılecek bir şey değil. Dervış, "İsrail, UNES- CO, Avrupa Birliği gibi ulusla- rarası kuruluşlarla çalışıyoruz. Her şeyin kurala uygun ounası gerekli" diyor. Filistin'in Paris'teki genel temsilcisi LeyJa Şahit'se tem- muz ayında ilk kez düzelenlene- cek şeçimler için radyonun ve televizyonunun haziran ayında hazır olmasının demokrasinin yerleşmesinde önemli bir etken olacâğı düşüncesinde. FKÖ, radyonun kurulması için BBC ile antlaşma yapar- ken. televizyon için Fransa'yla anlaştı. Televizyonun daha ça- buk ve iyi bir şekilde kurulması için UNESCO da devreye girdi. Ama Avrupa Birliği'nin yapa- cağı yardım ve katılım televiz- yonun kurulması için çok önemli. Kohuyla yakından ilgilenen uzmanlar ve siyasetçiler. gerçek tartışmalann frekansın belir- lenmesinden sonra ortaya çıka- cağını belirtiyor. Gerçekten de, büyük olasıhkla FKÖ deneti- minde olacak televizyonunun yayın ilkelerinin, çoğulcu ve de- mokratik bir Filistin televizyo- nu isteyen çoğunluğun beğeni- sini kazanma olasıhğı oldukça düşük. Aynca bu tür bir televiz- yonunun profesyonellikten uzak olmasından ve bir propa- fanda aracına dönüşmesinden aygı duyuluyor. Catherine HumbJot ORTADOĞU YAĞ.VfLH DUASINA ÇIKTT: Ortadoğu'da sorunlann ardı arkası kesOmi- yor. Savaşlar degilse, doğa insanlann yüzünü güldürmüyor. Geçen gün binlerce CrdünJü, Or- iadoğu'vu bugünlerde kasıp kavuran başka bir sorunu ajt etmek için biraraya geldi: Kuraklık. Kral Hiiseyin (ortada) ve kardeşi de yağmur duasına çtkanlar arasında yer alıyordu. Duadan önce, Yaser Arafat. çarşamba günü Kahire'de imzalanan FKÖ-İsrail güvenlik antlaşmasının bir kopyasını vermek üzere Kral'la buluşmuştu. Salı günü FKÖ'yü kendisiylc daha yakın iiiş- kiler kurmamakla suçlayan KraJ Hüsejin, bumuı üzerine, Ürdön'ün Fib'stinlileri destekJeme- ye her zaman hazır olduğunu tekrarladı. • • •• ISTANBUL BUYÜKŞEHIR BELEDIYE BAŞKANLIĞrNDAN İHALEİLANI MODA KURBAĞALIDERE ARASI SAHİL DÜZENLEME İKMAL İNŞAATIİŞİ, YEŞİLKÖY ÇİROZ PLA JI SAHİL DÜZENLEMESİ VE İTFAİYE BİNASI İKMAL İNŞAAT İŞLERİNİN İHALELERİ YAPILACAKTIR. I - Moda K urbağalıdere arası sahil düzenleme ikmal inşaatı işi H .000.000 000.- TL + KDV samJ değerie ihalesi vapılacaktır Geçıa teminatr 330 000.000.- TL Şannamesi: 1 ;.000.000-TLbedelle Yapı İşl. Müd.'densatıııalınabilir. 2- Yeşılkö> Çıroz Plajı sahıl düzenlemesi ve itfaıye binası ikmal mşaaü ış> 10.500.000.000.- TL -ı- KDV sanıl Oe- eerle ıhalesı yapılacaktır. Geçıcı t'emınatı: 315.000.000.- TL Şartnamesı 12.000.000- TL bedelle Yapı İşl. Müd.'den satın alınabilir. Yukanda yazıh işler 24 Şubat 1994günü saat 11 00'de Istanbul Büyükşehir Beledıye Encûmeni'nde 2886 sayılı Devlet Ihale Yasası'nm 36. maddesine göre Kapalı Zarf Eksiltme usulü ile şartnameleri uyannca ayn ayn ıhalesı yapılacaklır. Ihalelere katılmak ısteyenknn, ihale tarihınden en az 5 (beş) işgünü önce beledıyeye muracaat etmelen gerek- mekle olup. şartnamelerinde yazılı belgelerle birfikte tekliflerinı ıçeren kapalı zarflannı da en geç ıhale gunu saat 10.00'a kadar lstanbul Büyükşehir Beledıye Encümenine teslım etmeleri gerekmektedır. llanolunur. Basın: 19619 AJNKARA NOTLARI MUSTAFA EKMEKÇt MusaEmmi'ninRomam..(1) Musa Uysal, "Ardıç Yayınları"ndaçıkan "NeredenNere- ye?" adlı yapıtmı imzalarken, şunları yazmış: "Dostum, tüm öğretmenlerin dostu Sn. Mustafa Ek- rnekçi 'ye sunmaktan mutluluk duyuyorum. Saygılarımla." Musa Uysal, emekli öğretmen. Arkadaşları O'na, neden "Emmi" adını takmışlar, bilmiyorum. Ama, û'nun adı he- men hemen hiç söylenmez, herkes "Emmi" der. Emmi aşağı, Emmi yukarı. Kitabının sunuş yazısında şöyle diyor: "Şimdiye kadar öğretmen örgütü dergilerinin dışında yazı yazmadım. Kitap hiç yazmadım. Yazmaya da heves etmedim. Ama Anadolu insanının yaşamı, geçim koşulları hep ilgilendirdi beni. Geleneklerini, törelerini inceledim, şakalannı, esprilerini dinledim. Onlarla beraber oldum; beraber yaşadım. Askeri darbelerle gelen ara rejim hükü- metlerinin hışmına uğradım, defalarca tutuklandım, yıliar- ca hapis yattım. ilginç olaylara tanık oldum. Yurdun her tarafından gelen insanlarla tanıştım. Ülkemizin birçok yerlerınde öğretmenlik yaptım. Bildik- lerimi öğrettim. Halkımızdan çok şey öğrendim. 12 Mart, 12 Eylül askeri darbesi ile gelen ara rejim hükümetlerinin, halkın özgürlüğüne uzanan ellerini, susturmaya çalıştıkları dillerini ve anaların babaların kırılan gönüllerini gördüm, yaşadım bunları..." Musa Emmi, yaşadıklarını hiçbir şey katmadan, süsle- meden yazayım dıye düşünür düşünmesıne ama, bir türlü yazmaya cesaret edemez. Dostları öteden beri yazmasını istemektedirler. Bunu da şöyle aniatır Musa Emmi: "... Köy Enstitülerinın kuruluş yıldönümünde, akşam ye- mekte öğretmen yazar Mahmut Mafcal ve eşi Naciye Ma- kal'/a beraber olduk. Bir anımı anlattım, Naciye Makal bunlarm yazıya dökülüp kitap haline getirilmesini önerdi. Kitabın adını da, 'Nereden Nereye?' koydu. Böylece başla- dım bu kitabı yazmaya. Ama çok zor karar verdim. Kitap yazmaya karar vermek zor benim için. Savaşa girmekten daha zor çünkü. Şizin karşınıza çıkacağım, kolay mı? 65 yaşmdan sonra kitap yazmaya soyunmanın ne demek ol- duğunu düşünebiliyor musunuz? Ama eksiklerimin hoşgö- rüleceğine inanıyorum." önce, Musa Emmi'yi bu kitabı yazmaya yüreklendirdiği için Naciye Makal'ı kutiamak istiyorum. Geceler boyu kitabı elımden bırakamadım. Kitap, Musa Emmi'nin çocukluğu, Köy Enstitülerine giriş serüveniyle başlıyor. Babası cezaevindedir. Birdanayı sa- tarak, Köy Enstitüsüne gidiş parasını sağlar, küçük Musa. Ama, bu anasının tek danasıdır. daha büyüyüp öküz olacak, çifte koşulacaktı. Musa, danayı anası uyurken ahırda çöz- müş, pazara götürüp satmıştır. Cezaevine gidip, hapis ya- tan babasına durumu aniatır. Şöyle yazar Musa olayın burasını: "... Babama açtım Köy Enstitüsüne gideceğimi. Hapisten çıkıncaya kadar beklememi istedi babam. 'Arkadaşlarım hep gidiyor, ben de gideceğim' dedim. Engel olamayacağı- nı anlayınca izin verdi bana: 'Madem ki o kadar ıstıyorsun, git; arkadaşlarından ayrılma' diye de tembihledi. 1940 yılları paranın kıt, geçimın zor olduğu yıllardı. On iki lira yol parasını ödeyemeyeceği için yatmıştı babam başka insanlar gibi hapıste... O yıllarda tahsildar köye gelir, bor- cunu ödeyemeyenlerin kabı kacağı haczedilirdi. Yetkisi vardı tahsildann. işte böyle, yokluğun, yoksulluğun kol gezdiği yıllarda gi- diyordum Köy Enstitüsüne. Babam üzülüyordu; 'Anan şim- di parayı nerden bulsun? Kime emmi desın? Kime dayı desin? Netsin neylesin de sana harçlık verebilsin?' dedi. 'Kara danayı pazara götürdüm, on iki liraya sattım' dedim. Babam, gözümün içine baktı, gülüştüler mahkûmlar, 'Afe- rin, iyi yaptın' dediBayındırlı Bahri Baba. 'Helal olsun kara- aslanım, kara dana sana 1 dedi Çayköylü Halil Ağa: tavrım, tutumum hoşlarına gitmiş gibi geldi bana. Babamın yeşil gözleri doldu, boynunu uzattı, yutkundu... Dudakları titredi. Benim başarıma mı sevindi, kara dananın satılmasına mı üzüldü, Bilmiyorum..." Musa Emmi, Köy Enstitülerinde geçen yıllan anlatmıyor. Onlar nasıl ofsa, çok yazılıp çizildi dıyor. Halkı, halkın yaşa- mını anlatmayı yeğliyor. Köylüler, şakalaşmadan, espri yapmadan durmazlar. Kentliler, onlarınyanındahaltetmiş. öğretmen Musa anlatıyor köylülerı: "Kuraklık gitti o güz. Yağmadı yağmur. Tavlanmadı top- rak. Bir perşembe günüydü. Havadaki bulutlar hareketlen- meye başladı. Biraz da yağmur atıştırdı bizım köye. Bizim köyün köyler arasındaki adı Ağda-Âkdağ dır. Resmi adı ise Devletoğlan'dır. Komşu köyden Nalbant Ali, 'Ağda'ya iyi yağmuryağıyor' demiş. Hasilibakmışbakmış, 'Yok, demiş, bundan Allah'ın haberi yok. Yoksa yağdırır mıydı o deyyus- lara?' demiş. Şartlar ne olursa olsun bizim yöremizin insanları şaka- laşmadan duramazlar. Murtaza 'nın odasının önünde üç kişi yere çömelmiş, Bu sene yağmur da yağmadı. Kurak- lıktan halim/z nişaal (nasıl) olacak?' 'Karışma Allah'ın işi- ne. O isterse yağdırır, istemezse yağdırmaz'. Üçüncüsü söze karışmış: 'Şaparım bu işı, geçen sene karışmayalım dedik, temelli batırdı bizi' deyince kahkahalar yükselmiş Murtaza'nın duvarının dibinde. Sen Ebu Lehep misin Al- lah'a şır koşacak?' diye takılanlar da olmuş öteden. O yıl- larda bütün köylerde okulların açılması, gâvurca okutulma- sı hoşuna gıtmemiş Rabbilalemin Zülcelal Hazretleri'nin. 0nun için, bazankuraklık, bazan zelzele, bazan dolu yağdı- rıyor diyen mollalar da vardı. Çok geçmedi, halk birden uyandı. Okullar kız-erkek öğ- rencilerle doldu. Ne gâvurca, ne Müslümanca lafı edildı. Herkes çocuğunu okutabilmek için ne emeğını esirgedi, ne de parasını..." Musa Emmi'nin kitabını okuyunca, geldiğimız günlere bakıp, kara kara düşüneceksiniz. Kalemine, emeğıne sağ- lık Musa Emmi! BÜLMACA 1 2SOLDAN SAĞA: 1/ Son günlerde oldukça popüler olan ve müzik eş- lığinde yapılan bir çeşjt jimnastik... Hamile. 2/ Yırtıcı bir hayvan... Tan- nlann kralı sayılan eski 4 MısırTannsı.3/Terbiye- c siz kimse... Bağlama ve birleştirme işlemlerinde 6 kullanılan ağaç çivi. 4/ -j Büyüteç... Balık akını. 5/ Amerika'nın nemli or- 8 manlannda büyük sürü- g ler halinde yaşayan kemi- rici bir hayvan. 6/ Değerli bir süs taşı... Doİcu teli. 7/ Yahudilerin inandıklan çöl şeytanı... Radyum elementinin simgesi. 8/ Tane. adet... Kastamonu'nun bir ilçesi. 9/ Kendisine inanılan kimse... Asya'da bir ırmak YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Manisa yakınlannda bir dağ.. Pa- ralı oyunlarda kâr ve zarar olma- dığını belirtmek için kullanılan şözcük. 2/ Rehin... Saz şairi. 3/ İlaç... Ortaoyununda zurnaya verilen ad. 4/ Temiz... Sonbahar- da kuruyup dökülen ağaç yaprağı. 5/ Huysuz. çirkin ve yaşlı kadın. 6/ Eski bir Fransız halk dansı... Samit de denen ve sözsü* oynanan köy seyirlik oyunlannın genel adı. 7/ Beyaz mermerde bulunan sert kısım... Bir nota. 8/ Bir ilimiz... Asya'da bir ülke. 9/ Kuran surelerinin bazılanm içine alan küçük kitap... Yüklü geminin bordasındaki su düzeyi ile boş geminin bordasındaki su dûzeyi arasında kalan bölûm.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle