07 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 12 ŞUBAT1994 CUMARTESİ 12 DUNYADAN Dayanışma tekrar sahnedePolonya hükümetinin pazarekonomisine geçiş için aldığı sert önlemlerden sonra, Doğu Avrupa'nın ilk bağımsız sendikası Dayanışma'nın düzenlediği gösteri yürüyüşüne 30 binden fazla kişi katıldı SfceÜfeUrjjork STınteö Polonya'da komünizmin çöküşünden bu yana yapılan en büyük göste- ride 30 binden fazla insan yürii- dü Geçtığimiz çarşamba günü hülcümetin yeni bütçe tasansı- na karşı çıkan işçiler, kara ve soğuğa karşın gösteriyi sürdür- düler. .' Dayanışma sendikası tara- fından düzenlenen gösteriye katılım oranı çok yüksekti. Ül- kenin dört bır yanından gelen işcıler, yeni hükümeti seçim kamyanyası sırasında verdikle- ri sözleri tutması. ücret artışı ve kamu harcamalannı arttınnası doğrultusunda uyardı. IPara politikasında göriiş aynlığı İktidarda bulunan koalisyo- nun ortaklanndan Demokra- tik Sol Ittifak ve Polonya Köy- lii Partisi, para politikasına ilişkin konularda göriiş birliği- ne varamıyor. Hükümet prog- ramında sıkı para politikasının yanı sıra piyasa ekonomisine geçış sürecini hı- zlandırmak içın reformlann devamı öngörülü- yordu. Köylü Partisi lideri Başbakan Waldemar Pawlak geçiş sıirecıni kolaylaştırmak için kamu Dayanışma'nın geçtiğimiz çarşamba günü düzenlediği yüriiyüş, komünizmin çöküşünden bu yana yapılan en büyük gösteriydi. şimdi bize yalan söylüyor" diye konuşuyor. Gıda sektöründe çalışan Ma- ria Joannak, yeni hükümeti şöyle değerlendiriyor: "Eski komünistler, merkezi hükü- metleri aratacak kadar kötü." 36 yaşjndaki Eugeniusz Orzec- hovvski, Silesia'dakı maden ocağından yürüyüşe kaülmak üzere Varşova'ya gelmiş. Anne ve babasının emekli maaşı ile geçinemediklerini söylüyor. Eski komünistlerin ıktidara gel- mesinden sonra ailesinin duru- munun daha da kötüleştiğine dikkatçekiyor. Eski komünistlerin seçim kampanyası sırasında, emekli ayhklannı artüracaklanna iliş- kin verdikleri sözü tutmadıkla- nndan yakınıyor. Dayanışma sendikası yöneti- cilennden Marian Fyrkovvski hükümetin sert önlemlerden ödün vermemesi durumunda, sendikanın genel greve gidece- ğini belirtiyor. Dolayısıyla tüm ülkede ekonomik etkinliklerin felç olabileceğinı de ifade et- mekten çekinmiyor. Dayanışma, Sovyet bloğun- harcamalannm arttınlması yönünde çalışmalar ereceğine ilişkin kuşkulara kapılmışlardı. Oysa, yapıyor. Geçtiğimiz yılın eylül ayında yapılan seçimlerden sonra eski komünistlerin devamı ni- teliğindeki Demokratik Sol İttifak'ın iktidara gelmesiyle, Batılı gözlemciler reformlann sona yeni hükümet bu korkulann yersizoldugunu be- Ûrterek ortalığı yatışmayı başardı. Diğer taraftan seçmenler kandınldıklannı id- dia ederek. "Oyumuzu komünistlere verdik, ama daki ilk bağımsız sendika niteliğini taşıyordu. 1989 yılında ülke geneline yayılan grevlerin so- nucunda Komünist Parti'nin çökmesine yol açan sendika, bugün ekonomik reformlara karşı çıkıyor. FildişiKıyısıbeürsizliğesürükleniyor• Fildişi Kıyısı'nı demokrasi ve uygarlık kavramlanyla tanıştıran Devlet Başkanı Felix Boigny'nin ölümüyle ortaya çıkan iktidar boşluğunun, ülkeyi kargaşaya sürüklemesinden korkuluyor. £t lîîondt Fildişi Kıyısı, 7 aralıkta vaşamını yitiren Devlet Başkanı Felhc Houphou- et-Boigny"yi toprağa verdi. Halk bır yandan cumhuriyeti kuran, demokrasiyi ve uy- garlığı Fildişi Kıyısı'na getiren ulusal liderleri için yas tutar- ken, dığer yandan da yönetim- de oluşan boşluğun getirdiği beürsizlikten kaygı duyuyor. Houphouet-Boigny'nin ana- yasal vekili Meclis Başkanı Henri Konan Bedie'yle zamanı- nın Başbakanı Alassane Dra- raane Ouattara arasındaki, bo- şalan devlet başkanlığına otur- ma savaşı halen sürüyor. Ko- nan Bedıe. Houphouet- Boigny "ın ölümünden hemen sonra, 7 aralıkta, anayasanın 11. maddesine dayanarak ken- disıni devlet başkanı olarak ilan etti ve bu makamın getirdiği gö- rev ve sorumluluklan üstlendi. Bunun üzerine Ouattara, 9 ara- lıkta başkanlık ettıği hüküme- tin isüfasını verdi. I Muhalefet I seçimden yana Bu iki lider arasındaki savaş yaklaşık iki aydır süriiyor. Fil- dişi Kıyısı basınının tutumuysa bu savaşı körüklüyor. Muhale- fet gazeteleri, Konan Bedie'nin seçimle devlet başkanı ol- madığını ve seçim yapılması ge- rektiğini öne sürerken, iktidara yakın gazeteler Ouattara'yı ül- İceyi sonu belirsiz bir maceraya sürüklemeyi istemekle eleştiri- yor. tki liderin savaşı yandaşlan- na da sıçrayınca. hükümet or- duyu ve poiisi olası olaylara karşı güvenlik önlemi almalan için uyarmak zorunda kaldı. İstıfa ettikten sonra sessiz kalmayı yeğleyen Ouattara, 1995'te yapılacak başkanlık se- çimlenne kaltılmakta kararstz gözüküyor. Danışmanlan onun henüzkarannı vermediğı- nı ve bugünlerde Dünya Ban- kası'ndan gelen biröneriyi ince- lediğini belirtiyor. Ama birçok diplomat Ouattara'nın bâskıla- ra dayanamayarak önümüzde- ki haftalarda politıkaya döne- ceğınden emin olduklannı be- lirtiyor. IKabilelerin adayı bellideğil Ouattara politıkaya dönerse özellikle tek parti PDCI'nin içinde birçok sorun çıkacak. Hatta PDCI bölünme tehlike- siyle karşı karşıya kalabilir. Ou- attara'nın parti içinde birçok yandaşı var ve bunlar Konan Bedie'nin devlet başkanı olduk- tan sonraki tutumunu eleştiri- yor. Eleştirilerin odak noktası, Konan Bedie'nin yakın çevre- sindekılerin ve yeni kurduğu hükümette kendi kabilesinden gelenlerin çoğunlukta olması. Houphouet-Boigny ve Ouatta- ra'nın aynı kabileden olması ve bu kabileden olanlann sayı- lannın gerek parti içinde gerek- se hükümette azalması, tartı- şmalann ve eleştirilerin yoğun- laşmasmı körüklüyor. 1995'te yapılacak se- çimlerde her iki liderin şanşlan eşıt gibi görünse de bu denge her an bo- zulabilir. Ülkedeki kabi- lelerin ve gruplann kımi destekleyeceği bugün için belirgin değil. Bu belirsizlik ortamına he- çen hafta para biriminin yüzde 50 oranında deva- lüe edilmesi de eklenince ulkenin politik ve eko- nomik durumu iyice kannaşıklaşıyor. Frederic Fritscher Flldlsl Kıyısı, devlet baskanını 14 ay sonra uğurladı Başkcıntühayet toprağa veviM Geçtiğimiz yıl 7 aralıkta yaşamını yi- tiren FiJdişi Kıyısı Cumhuriyeti Devlet Başkanı Feiix Houp- houet-Boigny, nihayet toprağa venldi. Dev- let başkanının cenaze törenine binlerce kişi katıldı. Mumyalanan devlet başkanının na- aşı, silahlı kuvvetlerin ileri gelen sekiz üyesi tarafından taşındı. 89 yaşında ölen devlet başkanı. ülkesini bağımsızlığına kavuş- turarak cumhuriyeti kurmuştu. Fildişi Kıyısı'nın başkenti Yanıousso- ukro'nun tozlu sokak- lanndan geçen tören alayı. Afrika'nın en büyük katedrali olan Meryem Kilisesi'ne ulaştığında. cenaze askeri taşıttan alına- rak eller üzerinde kili- senin içindeki katafal- ka taşındı. Cenazenin etrafı külce altm ve süs eşya- lanyla donanmıştı. Batının dini gelenek- leriyle Afrika kültürü- nün içiçe geçtiği tö- rende. Handel'in Re- quem'i ile Afrika tam- tamlan birbirine kanşıyordu. Cenaze törenine katılmak üzere ABD'den gelen Beyaz Saray temsilci- si, gördükleri karşısı- nda ıçine düştüğü şaş- kınlığı açıkça belirtti. Cenazenin etrafında Fdix Houphouet Boigny'nin cenaze törenine binlerce kişi katıldı. yığıiı duran kıymetli hediyelerden çok. Batılı devlet adamlannın törene katı- lmayışı karşısında şaşırdığıru belırten tem- silci, Afrika'nın bu en uzun süre iktidarda kalan devlet adamına, Batı'run bu kadar az önem vennesine üzüldüğünü söyledi. Yalnızca Fransa'nın devlet başkanı dü- zeyinde temsil edildiğini kaydeden temsil- ci. "Felix Houphouet-Boigny'nin kaybı Af- rika, Avnıpa ve ABD için çok önemli" dedi. fngiltere törene Kent Düşesi'ni gönder- mişti. Birçoklanna göre Felix Houphouet- Boigny. son yolculuğuna prens veya hükümet başkanı tarafından uğurlan- malıydı. IBütün Afrika cenaze törenindeydi Cenazeye Afrika kıtasının hemen he- men tüm liderleri katıldı. Biafra lideri Emeka Ojukmı Nijerya genelkurmay baş- kanının yanında tö- reni ızierİcen üzüntü- sünü açıkça belli edi- yordu. Felix Houp- houet-Boıgnv. Nıjer- ya'nın askeri müda- halesinden korktu- ğundan, Fransa'nın Biafra politikasını onajlamak zorunda kalmışlı. Biafra Dev- let Başkanı yenilgiye uğradığında Fildişi Kıyısı'na sığınarak, Houphouet-Boigny'- nin himayesine gir- mişti. Fransa Cumhur- başkanı Mitterrand. eski ve şimdiki baş- bakanla törene katı- larak Fildişi Kıyısı'- na verdiği önemi göz- ler önüne serdi. Ne var ki. Fildişi Kıyısı Halkı ABD'nin Enerji Bakanı Hazel O'Leary'nin baş- kanlığında 15 kışilık bır ekiple temsil edilmesi karşısında hayal kınklığına uğ- radı. Birgazeteci tün; yabancı diplomat- lann ülkeyi terket- mesinden sonra olay- lann şu şekilde gelışe- ceğini belirtti: "Bu- gün resmi matem biti- yor. Bundan sonra Boigny ailesi sarayın kapılannı kapavacak *e cenazeyi hediveler- le birlikte gömecek. Sonra ne olacağını Tann bilir." Clkede herkes olacaklan bü- yük bir endişe ije bek- liyor. "İhtiyar Adam"ın ölümüyle yıllardır huzurlu ve istikrarh bir yaşam süren ülke halkı, ge- lecek günlerde büyük kargaşa içine sü- rüklenmekten korİcuyor. Boigny, Fildişi Kıyısı'nın yönetimini 1960 yıhndan beri elinde tutmakla. Küba'da Castro. Kuzev Kore'de Kim H'Sung'dan sonra iktidar- da en uzun süre kalan lider niteliğini taşı- yordu. Kenneth B.Noble Batı'ya sırtını, Asya'yayüzün • Batı'nın Afrika'ya olan ilgisizliği, kıtayı "Asya tipi" bir gelişmeye yönlendiriyor. Afrika, Asya ülkelerinin kalkınmasım, Batı'nın önerdiğinden farklı bir model uygulanmasına bağlıyor. B atı ülkeîennin eski Sovyetler Birlığı'ne, Doğu Avrupa ülke- lenne ve Fılistin'e yaptığı bü- yük yardımlardan dolayı. Afnka ülke- Ieri, ekonomik destekten kendı pay- larına düşenin azalacağı endişesinde- ler. Geçen kasım ayında Tokyo'da. Af- rika'nın kalkınması üzerine yapılan konferansta, Batı'nın bu ülkelere yaptığı yardımın bicimi eleştiriliyor ve Asya'nın kalkınma modeline sıcak baktıklan görülüyordu. Afrikalılar. 1980 yıllannda Asya'- nın gösterdiği hızlı gelişmeye büyük ilgi duyuyor. Çoğu, bu gelişimı Batı'- nın önerdiklerinden farklı bir model uygulanmasına bağlıyor. Asya modeli. devlet denetımi al- tında ihracatın arttınlması ve yabana sermayenın ülkeye getirilmesi üzerine kurulmuştur. Konferansın Tokyo'da yapılmış olması da bu ülkelerin Asya'- ya sıcak baktıklannı gösteriyor. Afrikalı yöneticiler, Asya'nın ken- dine özgü tarihi ve kültürü olan özel bir bölge olduğunun, bu yüzden uy- guladığı modelin her yere uygun ola- mayabilecegnin farkında olmakla birlikte, bu riski göze almak niyetinde- ler. Bunun nedeni ise Afriİcahlann Batı'dan artık ne moral ne de para yardımı beklentilerinin kalmayışıdır. Batı'dan yardım alan ülkelerden bın olan Tanzanya'nın başbakanı John Malecela, hoşnutsuzluğunu şöy- le dile getinyor: "Afiika'ya yapılan yardımlar çoğu zaman devlet yardı- mlanna, memur sayısının azaltılniasına ve devaiüasyona gidilmesine bağlı." Afrikalı yöneticiler, Batı'nın değer sistemini benimsemek için yapılan baskılan da eleştirirken, ekonomik yardımın ülkenin politikası üzerinde baskı kurma araa olmaması gerektı- ğini savunuyorlar. Soğuk Savaş'ın bitıminden beri Af- rika'ya olan ilgi azaldı. Batı bir yan- dan Rusya ve Filistin'e yardım yap- malı, diğer yandan da onu yormaya başlayan Afrika'yı desteklemeli. Geli- şrniş ülkelerin çoğu mali zorluklar içinde ve aslında hiçbiri Afrika'ya yapılan yardımlan arttırmak niyetin- de değil. Hatta ABD bakan yardımcısı Richard Moose, Amerika'nın bu yardımlan azaltmayı düşündüğünü saklamıyor. Dünyanın Avrupa Birliği ve Kuzey Amerika Birliği gibi blokla- ra aynlması, ülkeleri korumacıhğa zorluyor. Gelecekle ilgjlı planlarda ise tek cins ürüne dayalı tanm ekonomisinden vazgeçmede bütün ülkeler hemfikir. Daha şimdiden Fildişi Kıyısı çok çeşit- li ürctime başladı. zümbabve'nin eko- nomisi hem tanma hem de endüstriye dayanıyor. "Bütün bu ülkeler yabancı serma- yeye çok güveniyor" diyen Fildişi Kıyısı'nın ekonomiden sorumlu ba- kanı Kablan Doncan. Japonya'dan aldıklan destek sayesinde beyaz eşya üretimine başladıklannı ve bunlan dı- şanya satmayı planladıklannı belirti- yor. Gana Cumhurbaşkanı Jerry Raw- lings. dilenci olmadıklannı büyük bir gururla söylüyor. İleride bu ülkeler üzerinde şimdiye kadar egemenlik kurma isteği olma- yan Japonya'nın. Afrika'ya yapılacak yardımlar konusunda önemli bir yere sahip olacağı ise başka bir gerçek. Courrier International POLİTİKA VE ÖTESİ MEHMED KEMAL Boğaziçi'nin Bir Yaltstrtda... Nâzım Hikmet Moskova'dan döndükten sonra iş arı- yor. Eski dostu Vâlâ Nurettin'in aracılığıyla Resimli Ay dergisinde bir iş buluyor. Birdenbire derginin yöneticile- ri arasında yer buluyor Oysa Nâzım dergide "musah- hihliğe" (düzeltmenliğe) bile razıdır. Dergide "Putları kınyoruz"diye bir yazı dizisine başlı- yor. Put olarak gösterdiği Namık Kemal, Abdüfhak Hâmit, Ahmet Haşim gibi şairleri, elinde bir balta kırma- ya başlıyor. Bir gün Abdülhak Hâmit'ten umulmadık bir yemek çağrısı geliyor. Büyük şair, Nâzım'ı bir akşam yemeğine çağırıyor. Bu çağrı bizde alışılmamış bir gösteridir. Sof- rada söz dönüp dolaşıp "Putları kınyoruz" dizisine geli- yor. Hâmıt, aralarında hiçbir şey yokmuş gibi şunları söylüyor: "Putlan kırmakta haklısınız; biz de edebiyat hayatına atıldığımız zaman, aynı şeyleri yaptık. Divan edebiyatını yıkıp Tanzimat edebiyatını getirdik. Türk edebiyatında yeni hamleler yaptık. O vakit biz onları yıktık, şimdi siz de bizi yıkacaksınız." Yıldız Sertel yıllar sonra babasının, annesinin, kendi- sinin anılarını yazarken bu konuya değiniyor. Kitabının adı, "Nâzım Hikmet ve Babıâli"d\r (Adam Yayınları). Geçende, Dr. Kaya Ergün Dizdaroğlu'nun baştabip oi- •duğu Paşabahçe Sigorta Hastanesi'ne gitmiştim. Ben Dr. Dizdaroğlu'nun yönettiği hastaneye "Sağlık fabrika- sı" derim. 600 personelin çalıştığı, 600 hastanın yattığı bu hastaneyi fabrikaya benzetırim Doktoru odasında zi- yaret edenler arasında Nâzım Hikmet'in teyzesi Sare Hanım da vardı. Nâzım Hikmet'i konuştuk. Sare Hanım, "Çok çekti" dedi. "Şimdi onun adından yararlananlar var." Bir anısını anlattı: "Hapishaneye bir gün terlik gö- türdüm. Hemen geri gönderdi terlikleri. Hapishanede takunya giyilirmiş. Terlik olmazmış. Zorunlu olarak ter- likleri geri aldık." Yıldız Sertel anıları arasında Nâzım'ın bir hobisini anlatıyor Ipekçiler film atölyesinde çalışırken aylığını aldı mı eve taksiyle gelirmiş. "Benim en buyük zevkim arabaya binmektir" dermiş. "Para bitene kadar bine- rim. Sonra para bitince yaya gider, gelirim." Moskova'dayken Nâzım'a bir araba, bir de sürücü vermişler Bundan çok hoşlanmış. Sare Hanım, konuşmamız sırasında Mocan yalısının satılığa çıkarıldığını söyledi. Mocan yalısı bir zamanlar Kuzguncuk'ta bır efsaneydi. Yalı 250 yıl önce yapılmıştı. Sonra Tekirdağ'da ormanlan da olan Şevfcet Mocan al- mıştı. Mocan, Vâlâ Nurettine tabanca çekmesiyle de ünlüdür. Ben Mocan'ı 1950yılında Demokrat Parti iktida- rı aldığında Tekirdağ milletvekiliyken tanıdım. Antiko- münist olarak ün salmıştı. Daha ayağının tozuyla Mec- lis'e girer girmez "Komünistlerin idam edilmesini iste- yen önerisini" vermişti. 1960tan sonraydı, Mocan yalısına bir kez gitmiştim. Avukat Merih Sezen davetliymiş, "Sen de gel... "demiş- ti. Dündar Baştmar dostlarına bir şölen veriyormuş, "cümle eş dost" varmış, bulunursam memnun olurlar- mış... Gittim. Görkemli bir yalıydı. Dündar'ı eskiden tanı- yordum. Ağabeyi Zeki'y'e dostluğumuz vardı. Şölende 20-25 kişi toplanmıştı. Kemal Tahlr'i ve kimi tiyatrocu ar- kadaşlan orada tanıdım Dikkatimi çeken bir şey vardı. Yalı ikiye bölünmüştü. Bir yanda damatlardan biri, öte yanda biri oturuyordu. Vereseler arasında anlaşmazlık varmış. (Son yapılan arttırmada ya/ının tumü Ayşe Baş- tımar'ın üstünde kalmış.) Sare Hanım, "Yalı yabancıya gitmedi"diye seviniyor- du. Şölen öğleden başlıyordu öğle rakımızı içtik, çok gü- zel iri iri kalkanlar yedik. Bir daha ne zaman kalkan ye- sem Mocan yalısındakileri anımsarım. Dündar Baştımar dostum, "Kalkancılar bu yalıyı bilirler, iyisini verirler" demişti. Putları kırmaktan Mocan yalısına değin uzandık. Yalı- da çok zenginin gözü varmış ama, punduna getiremedi- ler. Hayırlısı olsun. Nâzım'ın bu yalıdan Rusya'ya kaçtığı söylentileri çıkmıştı ama, aslı yok! Boğaziçi'nin bu yalısı neler görmüş, neler gecirmiştir.. BULMACA SOLDAN SAĞA: 1/ Beyaz üstüne koyu be- nekli postuyla tanınan köpek cinsi. 2/ Bır şeyi oluşturan parçalann ken- di aralannda ve parçalar- la tüm arasında bulunan uyguniuk... Uzaklık ışa- reti. 3/ Plastik su şişeleri- ne venlen ad... Trafiği yoğun yol. 4/ En kısa za- man süresı... Sınır nişa- nı... Adlan sıfat yapmak- ta kullanılan bır yapım eki. 5/ İpten düğümlü sa- çaklarla oluşturulan bir el sanatı. 6/ Savaşlarda giyilen zırh. 7/ Üstü toprakla örtülü saman yığını... Sı- kıntı. güçlük. 8/ Bulgaristan'ın para birimi... Kurnazlığa aklı er- meyen 9/ Güneydoğu'dan esen yel. YLKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Be- yinde bulunan vesiniriletisinderol oynayan azotlu organik bıleşik. 2/ Boğa güreşi yapılan alanv . Ispan- yollann sevinç ünlemi. 3/ İslamlık- tan önce Kâbe'de duran üç puttan bin... Mısır fıravunu II. Ramses ile Hitit kralı III. Hattuşili arasında imzalanan tarihin en kısa yazılı antlaşması. 4/ Manganezin simgesi... Kale hende- ğı... Bankada hesabı olanlara gönderilen ödeme ya da çekme mektubu. 5/ Sac üstünde pişen yufkayı çevirmeye yarayan yas- sı, tahta aygıt... Yemek. 6/ Balıkçılann. ateşbalığı avlarken üze- rinde çıra ve funda yaktıklan ızgara. 7/ Çeşitii renklerde kareli olan kumaş. 8/ Kınk kemikleri bir arada tutmak amaayla kul- lanılan tahta gibi düz nesne... Rahat, huzur. dinlenme. 9/ Ura- nus gezegeninin bir uydusu... Demirin simgesi. T.C. OĞUZELİ KADASTRO MAHKEMESİ'NDEN BİLDİRİLMİŞTİR. Dasacı (lyasGüngör. Müdahıl Reşit Kılınçoğlu ve Fe\a Kılınçoğ- lu tarafından davalı Mehmet Şekip Maraşlı ve Maiiye Hazınesi aley- hıne açılan tespıt ve komısyon karanna ıtıraz davasının mahkeme- mizdeyapılan açık vargılaması sonunda; Oğuzelı ılçesi Selmincik Köyü Bozyer mevkimde bulunan 177 no'- lu parsel i)e yıne aynı köj Sındık tarla mevkiinde bulunan 63 no'lu parseller hakkında, davacı İlvas Güngör'ün feragat nedeniyle davası- nın reddıne, müdahıl davacılann davasının da reddine. dava konusu taşınmazlann tespıt ve komısyon karannda olduğu gıbı davalı Meh- met Şekip Maraşlı adına tapuya kayıt ve tescihne karar venlmtş: Mahkememızce karar ve temyiz dilekçesınin davacı ll>as Gün- gör'e tebiığı ıçın tüm aramalara rağmen bulunamadığı ve aynca zabı- ta araalığı ile de yapılan araştırmada davacının kesin adresinin bu- lunmadığı. köyden uzun zaman önce göç ettiği, adresinin mechul olduğu anlaşılmakta; 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun, ilgilı maddeleri gereğince adresi bılınmeven ve meçhul olan Mehmet oğlu İlyas Güngör, ilan tanhın- den ıtıbaren 1 gün sonra mahkememıan 9.12 1993 tarih. 1988 31 esas. 1993 29 karar sayılı ilamı ile 16 12.1993 ha vale tanhii temyiz di- lekçesınin tebliğ edılmiş sayılacağı ve bu tarihten itibaren de temyiz süresinin başlayacağı ılanen duyurulur I 2.1994 Bâsın- 19938
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle