Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET2 11ŞUBAT1994CUMA
KULTUR
Yıllardır süren ve sürecek olan bir çatışma, oyun içinde oyunla Taksim Sahnesi'nde
Abdülcanbaz'larla Gözlüklü Sami'ler
DtKMEN GÜRÜN UÇARER
K
arikatürcü Turhan Sel-
çuk'un I957'de doğa-
n"AMüIcanbaz"ı dün-
yanın sayılı çizgi roman
klasiklerinden biri. Eleş-
• ^ ^ M B tirel yapısı, sürekli yenile-
nen olaylar örgüsü, günceli yakalayan
kıvraklığı, sağlam kurgusu, toplumsal
altyapısı ve etten kemikten tipleri ile
yaratıcı bır zekanın. usta bir kalemin
ve zengın bır bılgi dağannın ürünü.
Laik cumhunvete karşı saldınlann ür-
kütiicü boyutlara vardığı birdönemde
Devlet Tiyatrolan'nın "Abdütcanbaz'ı
sahnelemesi yerinde bir seçim.
Daha çarpıcı Abdülcanbaz
Bir yanda ülkenin emperyalistlere
peşkeş çekilmesine karşı mücadele ve-
renler, öte yanda ülkeyi kendi çıkar-
lanna feda etmekten kaçınmayanlar.
Bir yanda dine saygılı ve laik düşünce-
den yana olanlar, öte yanda yobazlar
ve dini ticaret metaı haline getirenler.
Yıllardır sürüyor ve sürecek Abdül-
canbaz'larla Gözlüklü Sami'lerin çatı-
şması. Bu çatışmada Abdülcanbaz ve
yandaşlan dün gibi bugün de. yann da
"sağduyunun sesi" olarak kendi görüş-
leri doğrultusunda haksızlıklara.
yanlışlara karşı direnecekler.
Kenan Işık "Abdülcanbaz'ı oyun-
laştırırken Turhan Selçuk"un 35 çizgı
romanından >ola çıkarak bir kolaj
oluşturmuş ve hikaveyi Gözlüklü
Sami üstüne kurmuş. Gözlüklü Samı,
Abdülcanbaz'ın karşıü olarak çızgi
romanın önde gelen tiplerinden biri ve
dönem de Gözlüklü Sami'ler dönemı.
Buradan hareketle. Kenan Işık Göz-
lüklü Samı'nin altını çizerken diğer
tipleri ikinci hatta üçüncü plana ındir-
miş. Bu nedenle Abdülcanbaz'ın çızgi
romanındaki ağırlığı sahne uyarla-
masında yakalanmı>or.
Oyunda Kemalist bir gazetecı olarak
mücadelesını sürdüren Abdülcanbaz'-
ın yapısı gereğı tı> atro sahnesınde öne
çıkması zor olabilir. ama günümüzün
politık esintilenne karşı sağlam v e güç-
Gözlüklü Sami'de Atilla Olgaç \e Zaruhi'de Sumru Yavrucuk öne çıkan oyuncular(sağda)Kenan Işık, 'Abdül-
canbaz'ı oyunlaştınrken Turhan Selçuk'un 35 çizgi romanından yola çıkarak bir kolaj oluşturmuş.
• Turhan Selçuk / Oyunlaştıran- Yöneten: Kenan
Işık / Müzik: Timur Selçuk / Dekor-Kostüm:
Serpil Tezcan / Işık: Yakup Çartık / Koreografi:
Nil Berkan
lü kışihğini daha çarpıcı bir biçimde
hissettirmesi gerekirdi diye düşünüyor
insan. hele şu yıllarda.
Oyunun binnci bölümünde Göz-
lüklü Sami- Zaruhı sahnesı Sami'nin
oburluğunu vurgulayan bır sahne ol-
masının ötesinde (Atilla Olgaç ve
Sumru Yavrucuk zevkle izlenivor)iliş-
kinin açıhmı yönünden de önemlidir.
Yalı arsalannın satışından eskı eser
kaçakçılığını. kumaş ithalinden güm-
rük resmine. teşvik belgesıne dek pek
çok nazık konu yatak odasından gece-
rek Meclis-i Mebusan'a, Zaruhi'nin
kocası Mösyö Mangıryan'a, ondan da
ışgal kuvvetleri komutanına uzanan
geniş bir alana yayılır. Bu bağlantılar
işbirlikçilıği, çıkarcılığı. satılmışlığı
sarmalar Birincı perdenin sonuna
doğru ise ağırlık Gözlüklü Sami'nin
kanlanna doğru kayar. İrdelenen
kadının ezilmişlığı. dın ıstısman, dev-
let terörü. çığnndan çıkan değer yargı-
lan ve sonu gelmeven çıkar ılışkılen-
dir.
Gözlüklü Sami ve Zaruhi
Bu bölüm: aslında. Gözlüklü Sami-
Zaruhı sahnelen dışında her sahne.
daha uçan. daha tempolu. daha çızgi
film havasında yorumlanabilirdı.
"Gözlüklü Sami- Zaruhi dışında" di-
yorum. çünkü onlann sahnelerinde bu
espri çok güzel >akalanmış Kenan
Işık. "Abdülcanbaz'ın çizgi roman-
dan tiyatro sahnesıne geçışıni oyun
içinde oyun anlayışıyla sergilivor. Bu
yaklaşımda çızgi romandan aîdığı re-
sımlerle (sla>tlara) ver venyor. Slav-
tlar sahnede olanlarla organik bir bağ
kuruvor.
Işık. avnı şekılde sovtan ve aktör
moiiflennı oyuna sokuv.or. Kimı za-
man kahramanlan rollerınden sıvıra-
rak oyuncu kımlığinde konuşluruyor.
Soytan ve aktör motiflennin bütün
ıçıne oturtuğunu bövlemek zor. "Ab-
dülcanbaz" gıbı zengın bır malzeme
genelinde tiyatrova o denlı jatkın ki,
birtakım bağlayıcı ve vabancılaştıncı
unsurlara zaten gerek kalmıyor.
Aynı şekılde. Abdülcanbaz ve arka-
daşlannın Anadolu'ya gıdişlerinin
ardından Atatürk'ün resminin (sesi-
nin) ve bayraklann sergilenişınin oyu-
nun bütünü içindeki yeri tartışılabilır.
E\et. çok kntik bir dönemden geçivo-
ruz ve böylesı güçlü bağlara gereksini-
mımiz var. ama Turhan Selçuk'un her
karesi bu bağlann önemini öv lesine in-
celikle v urguluyor ki.
Oyunun sonunda Gözlüklü Sami'-
nin çarşaf kumaşından bayrak yap-
maya hazırlanması da bunun işareti
değil mi? Gözlüklü Sami'de Atilla Ol-
gaç ve Zaruhi'de Sumru Yavrucuk
öne çıkan oyuncular. Her ıkısini de an-
ti-kahramanlar olarak sevmemek ola-
naksız. Tıplennın tüm özelliklerini in-
celikle yansıtıyor ve karikatür sınırlar-
ıiçındekalıyorlar. Oyunun hemen tüm
yükünü üstlenmiş olan Atilla Olgaç
dinamizmini bir an olsun yitirmiyor.
oysakı yukarda da değındiğım gibi.
o>unun genelinde tempo oldukça dü-
şük. Mangıryan'da Numan Pakner,
Sovtan'da AK Düşenkalkar. Nunnı-
sa'daBilgeŞenÇelik. FayrabideAtil-
la Şendil belırli sahnelerde güldüriiun-
surunu destekleven oyuncular. Katina
Katanna'da Işı) Yücesoy dikkat çeki-
yor. Bu arada güzel söylenmesıne
karşın ek bir sahne olarak "Çiçorni-
ya" şarkısına gerek var mıvdı dıve bır
soru da akla gelıvenyor. Serpil Tez-
can'ın özellikle Zaruhi kostümJen
göze çarpıyor. Timur Selçuk'un müzı-
ği "Yaşar Yaşamaz"ın pınltısını taşı-
masa da oyunla bütünleşıyor.
Kısafilm
günleri
Kültür Servisi - Istanbul Fransız
Kültür Merkezı'nin (İFKM),
İFSAK'ın (İstanbul Fotoğraf ve
Sinema Amatörleri Derneği) işbir-
liğjyle düzenlediği" 1994 Uluslara-
rası İstanbul Kısa Metraj Film
Günleri" 14-19 şubat tarihleri
arasında gerçekleşecek. İFKM Si-
nema Salonu'nda yapılacak kısa
film günlerine Almanya, ABD,
Avusturya. Fransa, İngiltere,
İspanya. İsveç. İsviçre, İtalya ve
Türkiye'den sanatçıİar katılacak.
Beş gün sürecek uluslararası kısa
film günleri boyunca son dönem-
de çekilmiş dramalı ve canlandı-
rma fılmler gösterilecek.
1994 Uluslararası İstanbul Kısa
Metraj Film Günleri'nde Türki-
ye'yi, İFSAK Kısa Metraj Film
Yanşması'nda ödül almış 10 genç
yönetmen temsil edecek.
Her filmin ıki kez gösterileceği
kısa film günlerine Fransız yönet-
men Enc Vernier, İspanyol >önet-
men Mercedes Gaspar ve İtalyan
yönetmen Nico Cirasola konuk
olarak katılacak ve izleyicilerle
söyleşecekler..
Girişin ücretsiz olduğu festival,
19 şubat günü İFSAK ödül töreni
ve konuk yönetmenleri film göste-
nmi ile son bulacak.
Uluslararası kısa metraj film
günlerinin film gösterim programı
şöyle belirlendi: 14 şubat pazartesi
günü saat 15.00'te Avusturya,
Isveç ve İtalyan fllmleri; 18.30'da
ise ABD, Almanya ve İngiliz film-
leri ızlenebilecek. 15 şubat salı
günü saat 15.00 ve 18.30'da Türk
sinema ve video filmleri gösterile-
cek. 16 şubat çarşamba günü saat
15.00'te İngiliz, Alman ve ABD
filmleri; 18.30'da da İtalyan,İsveç
ve Avusturya filmleri yer alacak.
17 şubat perşembe günü saat 15.
00"te Fransız ve îngiliz filmleri, 18.
30'da İspanya ve İsviçre filmleri
görülebilecek. 18 şubat cuma
günü 15.00'te İsviçre ve İspanya,
18.30'da ise İngiliz ve Fransız film-
leri izlenebılecek. Festiva) 19 şubat
cumartesi günü İFSAK ödül töre-
ni ile konuk vönetmenlenn film
gösterisı ile sona erecek.
Mısır etkisini yansıtan beş yılda toplanmış, 300 sanat yapıtından oluşan 'Mısıromani' sergisi Louvre Müzesi'nde
• Her
tarihsel
dönemde
Mısır
sembolleri-
ne farklı
anlamlar
yüklendiği
gözleniyor
sereide.
ültür Servisi - Mısır de-
nince aklınıza ilk gelen
imaj nedir? Piramitler,
sfenks, hiyeroglif. mum-
ya, Kleopatra, gizem,
Nil, fıravun... Mısır
yüzyıllardır tüm dünya milletlennin
toplu bilinç altında başka hıçbir
ülkenin olmadığı kadar sembolik
imajlann kök salmasına neden oldu.
Mısır'ın verdiği ilhamla fılmler
çevrildi, Mısır'da geçen sayısız kitap
yazıldı, piramit biçimi olur olmaz
her yerde kullanıhr hale geldi. Nere-
deyse bır "Mısıromani" hastalığına
yakalandı dün-
ya. Pans Louv-
re Müzesi'nde
18 nısan tarihi-
ne kadar açık
kalacak olan ve
Mısır'ın çağlar
boyu Batı gö-
zünde bürün-
düğü sembolik
anlamlar ve sa-
nata etkisini
gözJer önüne
seren sergı de
bu nedenle "Mı-
sıromani" ismini
taşıyor.
"Mısıromani'"nın düzenleyıcisi
Jean-Marcel Humbert Avustral-
ya'dan Amerika'ya kadar dolaşarak
Mısır etkisini yansıtan 300 sanat
yapıtını toplayıp bir araya getirmek
için tam beş yılını harcamış. "Msır
hayranlığıiıin evreasel olmasının ne-
deni zengin kültürüdür. Mısır'uı bu
zengin kültüriinde Batı hayalgücünü
harekete geçirecek o kadar çok şey
var ki; anıtların devasa boyutlan, hi-
yeroglifın gizemi, arkaik cenaze ritü-
elleri, mitolojisi... Her dönemde, her
ulustan sanatçı Mısır'ı bir ilham kay-
nağı olarak görmüştür" diyor Hum-
bert. Batı'nın Mısır'a olan ilgisinin
1798 yılında Napoleon Bonaparte'ın
1798 tarihli Mısır
Sefen ile başladığı
sanılıyor. Ancak
"Mısıromani" ser-
gisi bu tarihten çok
önce, Mısır etkisin-
de yapılmış Baü kö-
kenli sanat yapı-
tlannı izleyicilerin karşısına getire-
rek bu yaygın inancı yıkıyor. 1769
yılında Roma'da yapımı tamamla-
nan Cafe des Anglais'in mısır motif-
leri dekorundan. Fransız Kraliçesi
Marie Antoniette'in Versailles Sa-
rayı'ndaki yatak odasının sfenksler-
le süslü tavanına kadar birçok > apıt,
Mısır'ın büyüleyici etkisinin çok
eski tarihlere kadar uzandığını gös-
teriyor.
Mısır etkisi kendini iç dekoras-
yonda olduğu kadar dış dekoras-
yonda da gösteriyordu. 18. yüzyılda
Ingiltere'de bir furyaya dönüşen
bahçe düzenlemelerinde ağaçlar he-
men her zaman piramit ve sfenks bi-
çiminde budanmaktaydı. Bu fur-
yanın izleri Avrupa'nın tüm park-
lannda günümüze kadar taşındı. St.
Petersburg'daki Pavlosk Park'tan
Paris'teki Park Monceau'ya kadar
uzanan günümüz Mısır görünümlü
parklannın video görünıüleri "Mı-
sıromani" sergisinde ekranlara yan-
sıtılıyor.
19. yüzyıldan itibaren Mısır tut-
•I ^ t •.
En çok değişime uğrayan Mısır imajı şüphesiz Kleopatra. Alexandre Cabanel, KleopatraŞı esirlerinin üzerinde değişik zehirler deneyen bir 'femme fatale' olarak canlandırıyor.
Herdönemin esinlaynağı Mısırkusu politik bir boyut kazandı. As-
keri açıdan Napoleon'un Mısır Se-
feri başansızhkla sonuçlanmıştı ama
bilim adamlannın Mısır'da yaptığı
keşifier önplana çıkanlarak bu sefer
birzaferedönüştürüldü. Bukeşifge-
zilerine katılan Baron Dominique
Denon'un sonradan Louvre Müzesi
olan Paris Sanat Müzesi müdürlü-
ğüne atanmasının bu Mısır mo-
dasının yaygınlaşmasında özel bir
yeri oldu. "Mısıromani" sergisinde-
Denon'un Sevres porselen fabrikası-
na özel olarak yaptırdığı Memnon
ve sfenks desenlı yemek takımı da
yer alı>or. Serginin en ılginç vanı.
her tarihsel dönemde Mısır sem-
bollerine ne kadar farklı anlamlar
yüklendiğini göstermesi. 1830'lu yı-
1larda Mısır somutluk ve kalıalık
kavramlanyla özdeşleştirilirdi. Bu
yüzden o yıllarda yapılan büyük
köprüler ve tren istasyonlannda sık
sık Mısır sembollerinden oluşan be-
zemelere rastlanıyor. Mısır diğer
yandan mumyalan ve cenaze a> inle-
ri yüzünden ölüm kavramlanyla da
özdeşleştirilmekte>di. Bu yüzden
Mısır etkisinde bir mezarhk modası
ortaya çıkmış bir çok piramit ya da
sfenks biçımlı mezar taşı yapılmıştı.
Mısır ımgesının sürekli yeniden bi-
çımlendirilışinin çok ilgınç sonuçlar
doğurduğu da oluyordu. Örneğın
mumvalanan • cesedin ıç organ-
lannın konulduğu vazo, 18. yüzyı-
lda dekorfitif bir süs vazosuna,
1920'li yıllarda ise bir parfüm şişesi-
ne dönüştü.
En çok değişime uğrayan Mısır
imajı şüphesiz Kleopatra idi. Kleo-
patra 18. yüzyıl tablolannda sedire
uzanmış zayıf, hastalıklı ve lcınlgan
bir kadın olarak betimleniyordu.
Giambattista Tiepolo ve Anton Rap-
hel Menges'in san bukleli, beyaz ten-
lı Kleopatra resimleri ise o dönemde
bir Doğulu tipinin yerleşmediğini
kanıtlıyor. 19. yüzvılda Kleopatra,
egzotik ve git gide erotik bir figür
halini almaya başbyor; gjysileri şef-
faflaşıyor, duruşuna davetkar bir
anlam yükleniyor. Alexandre Caba-
nel Kleopatra'yı esirlerinin üzerinde
değişik zehirler deneyen bir'femme
fatale" olarak canlandınyor.
Gustave Moreau'nun bir yılana
başını çeviren yan çıplak Kleopat-
ra'sı ise artık erotik olmanın ötesin-
de giderek rahatsız edici bir şehvetle
sanvor Mısır kraliçesinin imajmı.
İşin ilgjnç yanı vaşadığı dönemde
Kleopatra görünüşü ile değil zekası
ve yönetım yeteneği ile hayranlık ya-
ratmıştı.
Hep değişen Kleopatra imajı
Dönemin paralannın üzerinde
görünen Kleopatra profili sonradan
yapılan tablolann hiçbirine benze-
me>en haşin bir kadın yüzü yansıtı-
yordu. Kısacası Kleopatra tablolan
tarihi gerçeklerden çok yapıldıklan
dönemin kadına bakış açısını
vansıtırnitelikte.
Louvre'daki sergi. Mısır etkisini
1930'lara kadar inceleyip burada
kesiyor. Oysa 199O'lı yıllarda Mısır
sembollerinin kullanımı başh başına
Hginç bir scrgi olabilecek çeşitlilikte.
Orneğin Kleopatra artık kozmetik
ürünlerin reklamlannda kullanılı-
yor. Keops'un kutsal piramidinin
avnı biçim ve bovutlannda Las Ve-
gas'ta birotel ınşa edıli>or. Yakmda
Kahıre Müzesi'nde açılacak olan
mumyalar odasının nasıl bir etki
bırakacağı ise henüz belirsiz. Ancak
"Mısıromani" sergisinin gözler önü-
ne serdığı etkileşim düşünüldüğün-
de insan hajal etmekten bile korku-
yor.
Kültür Servisi - Mimarlar Odası
İstanbul Büyükkent Şubesi tarafı-
ndan düzenlenen "tstanbul ve Mi-
marlığuı Sorumluluklan" başlıklı
sempozyum yann Tank Zafer Tu-
naya Kültür Merkezi'nde başlıyor.
İki gün sürecek olan ve çok sayıda
mimann katılacağı sempozyuma
Kültür Bakanlığı Müsteşan Prof.
Emre Kongar da katılarak bir açış
konuşması yapacak.
Mimarlar Odası İstanbul Büyük-
kent Şubesi'nce yapılan açıklamada,
şöyle deniyor:
"Bu sempozvumu, kabul ettiğiıniz
bu evrensel ve ulusal yükümlülükleri-
nin, yıllardır sürekli yağmalanan ve
mimarlık. şehircilik ilkelerini hiçe sa-
yan speküîatif bir imar geleneğinin
elinde 'kimliğini ve doğasını yitiren
Mimarlığın sorumluluğu tarüşılıyorİstanbul'a karşı' nasıl ve hangi politi-
kalarla yaşama geçirebiloceğini tartı-
şmak üzre düzenledik."
Cumartesi günü saat 10.00'da,
Mimarlar Odası İstanbui Büyük-
kent Şubesi Başkanı Oktay Ekinci,
Kültür Bakanlığı 'İstanbul"un On
Yüı' Programı Yürütme Kurulu
Başkanı Prof. Metin Sözen ve Prof.
Emre Kongar'ın açış konuşmalany-
la başlayacak olan sempozyumun
ilk oturumunu, Prof. Dr. Cengiz
Eruzun yönetecek. Levent Aksüt
(Boğaziçi ve Planlama), Prof. Nezih
EJdem (İstanbul'da denize bağımlı
mimari), Prof. Doğan Kuban (Bir
sistem olarak yağma ve mimarlık),
Prof. Yıldız Sey (2000'lerde İstanbul
ve mimarlık) ve Doç. Hayati Ta-
banlıoğlu (Çarpık kentleşme ve mi-
marlık) da konuşmacı olarak katıla-
cak.
13.15'te başlayacak ikinci oturu-
mu Oktay Ekinci yönetecek. Aydın
Boysan (Politikaa vc mimaride
etik). Prof. Erol Kulaksızoğlu (Kent-
sel çevrede mimarlığın ve eğitimin
rolü). Engin Omacan (Tarih, ahlak,
kural) ve Prof. Manıf Önal (Kent-
leşme. mimarlık ve İstanbul'un kişi-
liği) konuşacaklar. Üçüncü oturum
15.15'te başlayacak. Otunımun baş-
kanlığını Niyazi Duranay üstlene-
cek. Besim Çeçener (İstanbul'da ye-
rel yönetımler sorunu), Prof. Cengiz
Eruzun (İstanbul'un kimliginini ko-
runması), Mete Göktuğ (Koru-
macılık, mimarlık ve modernizm) ve
Prof. Orhan Şahinler (Mimarlığın
sorunlan, sorumluluklan) söz ala-
caklar. Sempozyumun ikinci günü
10.30'da dördüncü oturumla başla-
yacak. Oturum başkanhğını Yücel
Gürsel'in üstlendiği oturumun ko-
nuşmacılan; Cengiz Bektaş (İstan-
bul sorumluluğunda mimarlann
payı), Melih Birsel (Kent yönetimi
ve mimarlar), Niyazi Duranay (Top-
lumsal çıkarlar ve mimarlık), Ratip
kansu (Mimarlık mevzuatı) ve Prof.
Mete Tapan (Mimarlığın politik so-
runlan).
13.15'te başlayacak beşinci ve son
oturumun başkanı Engin Omacan,
konuşmacılar ise Dr. Turgut Canse-
ver (Mimarlığın sorumluluklan),
Yücel Gürsel (ıvlimarlığın sorumlu-
luklan ve toplumsal temelleri).
Yümaz Kuyumcu (Duyarlığın örgüt-
lenmesi ve Prof. Haluk Sezgin (İs-
tanbul ve politikalar).
"İstanbul ve Mimarlığın Sorumlu-
luklan" başlıklı sempozyum pazar
günü saat 14.30'da başlayacak fo-
rum ve genel değerlendirme ile sonu
erecek. Oktay Ekinci'nin yönettiği
değerlendirme forumuna Levent
Aksüt. Cengiz Bektaş, Melih Birsel,
Aydın Boysan, Dr. Turgut Canse-
ver, Besim Çecen, Niyazi Duranay,
Prof. Nezıh Eldem. Prof. Cengiz
Eruzun. Cihat Fındıkoğlu, Mete
Göktuğ. Yücel Gürsel, Ratip Kan-
su, Prof. Emre Kongar, Prof. Do-
ğan K»ban, Prof. Erol Kulaksızoğ-
lu. Yılmaz Kuyumcu, Engin Oma-
can, Prof. Maruf Önal, Prof. Yıldız
Sey>rof. Haluk Sezgin, Prof. Me-
tin Sözen, Prof. Hayati Tabanlıoğlu
ve Prof. Mete Tapan katılacak.