04 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumhuriyet fmtiyaz sahibi: Berin Nadi Genel Yavın Yonetmenı Özyen Acar •Civ.'vl Yayın Koordinjîörü Hikmet Çen'nkata • Genel Yayın Danışmanı Oriıan Erinç • Yazıı^lcn Müdürlcn: İbrahim Yıldız. Oin; Ta>anc(Sonımlu) • Haber Merkezı Müdüriı: İpefc Çahşlar • linrv;l ^ oncinıcıı \li Acar •Diş HjbcrİLT Krgun Balcı # bkorıomı: Abdurrahman Yıldırım # İslıhkı- rai \alçın Çakır • Yurt Habcrlen: Mehmet Saraç • Makalcler: Sami Karaören • Spor: Abdülkadir Yücelman • Dü/dıme: Abdullah Yazıcı Ankuru Tcmsılusı Mustafa Balba> •H.ıhcr Mııdurıı Doğan Akın Auıturk Bul- \an No 125. KaC -4. B.ık.ınlıkl.ır-Ankara Tol 4195'OOC1 Hcıll. Tclcx 42344, Fax 41954)27 •İ/mır Tcmsılcısı Serdar Kı/ık, H Zı>a BK 1152 S 2 1 Tei 4411220 Tclc\ 52359. Kıv 4419117 • Adana Temsılcısı Çetin Yiğenoğlu İnonü Cd. I 19 S No: 1 Kat. I. Tcl: 3522550-352260i-3522492. Tclci: 62155. Fa\: 3522570 Mucsscsc Muduru Erol Krkırt • Koordınaıor Ahmet kondsan •Muhasebe B*nl Yener • İdare Hüsf>inCiirer •Islctmc önderÇeiik • Bılgı-lslem Nail Inal #Bılgısd>ar Sısıem: Münivet ÇUer •Kcklam R«ha Işttman Ya>mla>ın«t Basan: Yenı Gün Haber Ajansı. Basın ve Ya\ıncılık A Ş TürkpcıgıCdd 39 41 Cığaloglu 34334 Ist PK :46İstanbulTel (0 212)5120505(20hjıITolci ;:246 Kı\ ıd : i : ı ş IIŞUBATI994 İmsak:5.3l Güneş:6.57 Öğle: 12.25 Ikindi: 15 12 Akşam: 1 7 4O Yatsı: 19.00 CHdîn analizi • İstaobul Haber Servisi- İstanbul'da hanımlar için yeni birgüzellik salonu hizmetegirdi. 2. Levent'teki "Dermatoloji ve Beauty Clinic' adı ile açılan bu merkezde 2 dakika içinde cüdin analizi yapılarak bilgisayarlar aracılığı ile nem, sabun değerleri ilecilt elastisiyesi ölçülmektedir. Teknolojinin son cihazlan ile böylece kozmetik vecilt bakımı gibi konularda hanımlann tüm somnlan çözülmektedir. Ortıan Taşan bölge müdürü • İSTANBLL(AA)-TRT lstanbul Bölge Müdürlüğü'ne Orhan Taşan atandı. 25 yıl gazetecilik yapan Taşan, Basın Yayın Enformasyon Genel Müdürlüğü'nde Daire Başkanlığı, İstanbul Bölge Müdürlüğü. yurtdjşında Basın Ataşeliği görevlerinde bulundu. Taşan, Tayfun Akgüner'in TRT Genel Müdürlüğü'ne atanmasından sonra da TRT Haber Dairesi Başkanlığı'na getirildi. Taşan, İstanbul Universitesi İletişim Fakültesi'nde temel gazetecilik ve habercilik dersleri veriyor. Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Yönetim Kurulu üyesi olan Taşan, basın şerefkartı sahibi. Ertıan, görevini devretti • ANKARA (Cumhuriyet Bûrosu)- Başbakan Tansu Çiller tarafından, Tahran'a uçarken istifası açıklanan Ağn Milletvekili Cemil Erhan, ekononuden.sorumlu Devlet Bakanlığı görevini. Isparta Milletvekili Aykon Doğan'a devretti. Erhan, istifasırun Tahran'dan dönmeden işleme konmasını eleştirerek "Benim haysiyetim yok mu, yoksa gider miydim?" dedi. Çevik Bir: Göreve hazırım • ANKARA (Cumhuriyet Bfirosu)- Somali'deki BirleşmişMilletler(BM) Banş Gücü'ne 9 ay süreyle komuta eden Korgeneral Çevik Bir, gerek kendisinin, gerekse Türk Silahlı Kuvvetleri'nde çok sayıda komutanın. başta Bosna-Hersek olmak üzere dünyanın her yerinde görev yapmaya hazır olduğunu söyiedi. Korgeneral Bir. kendisinin Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde de göreve hazır olduğunu bildirirken. Somali'de görev yapan Türk birliğindeki askerlerin, Türkiye'ye dönmelerinin ardından, bu bölgede askerliklerini tamamlama yolunda arzulu olduklanru kaydetti. Aytek yargılanıyor • İZMtR (Cumhuriyet Ege Bürosu)-Askerlik konusundaki düşüncelerini bir özel televizyona açıkladığı için Ankara Askeri Mahkemesi'nce tutuklama karan verilen Aytek Özel'in geçen pazartesi teslim olmasından sonra çeşitli kuruluşlar harekete geçti. Bugün askeri mahkemede yargılanmasına başlanacak olan Özel'in avukatı Hayriye Özdemir Ertekin, haberi yapan gazetecilerin tutuklandığı günlerde oluşan kamuoyu tepkisinin şimdi de geçerli olduğunu söyîerken. Alman BanşÖrgütü. olayı Avrupa platformuna yaymaya çalışıyor. Ramazan • ANKARA (AA)- Ramazan ayı. bugün ilk teravih namazının kılınması ile başlıyor. Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Nuri Yılmaz, Ramazan ayı dolayısıyla hazırhklann tamamlanması için il ve ilce müftülüklerine bir genelge göndererek, "Vaazlarda, siyaset ve şahsiyetlerin konu edilmemesini" istedi. Yılmaz. gönderdiği genelgede, Ramazan ayı boyunca halkı dini konularda aydınlatma, genel aydınlatma (İRŞAD) programınm her gün düzenli olarakilantahtasına yazılması gerektiğjni bildirdi. Yılmaz, vaizlerin öğle ve teravih namazmdan önce verdikleri vaazlarda kıncı. nefret ettirici, zorlaştıncı. mesnetsiz söz ve ifadelerden şiddetle kaçınması gerektiğini belirtti. Tannadınasavaşmı, barışııu? 'Banş ve Hoşgörü Konferansı'nın sonuç bildirgesini imzalayan M. Nuri Yılmaz 'cihattan vazgeçmekle' suçlandı ORAL ÇALIŞLAR İslami gazetelerin muhabirleri. 'Banş ve Hoşgörü Konferasf nın sonuç bildir- gesini onaylayan Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Nuri Yılmaz'ın çevresini sara- rak soru yağmuruna tutuyorlardı. Bir gazeteci Yılmaz'ın yanındaki Diyanet işleri görevlisini sıkıştınyor. "Başkan'a bu bildiriyi nasıl imzalatırsınız" diyerek azarlıyordu. 'Banş ve Hoşgörü Konferansı'nın so- nuna yaklaşıldığı anlarda. toplantıya katılan dini liderler arasında bir telaş gözleniyordu. Bildiride kullanılacak ifadelerin bu telaşın nedeni olduğu ga- zetecilerin ortak düşüncesiydi. Metin, saat 16.00'da açıklanacaktı. ancak tartı- şmalar uzadığı için açıklama 2.5 saat ge- cikti. Merakla beklenen deklarasyon elimi- ze geçtiğinde hangi konularda tartışma olduğunu kestirmeye çalıştık. Öncelikle başlık. İstanbul Deklarasvonu değil. Boğaziçi Deklarasyonu idi. İstanbul adı kullanılmadı Bildiriyi hazırlavanlar İstanbul adını kullanmaktan çekinmişlerdi. Hıristiyan dünvası, İstanbul ismini ısrarla kullan- mak istemiyor, çünkü onlara göre İstanbul. Bizans'tan kalan miras adıyla Konstantinopol'du. İslami çevrelerin tepkisine neden olan en önemli paragraf ise şu>du: "Silahlı bir çatışma eylemini haklı göstermek için Tanrı adına vapıldığı fikrini kabul etmi- yoruz." Gazetecilenn ıddiasına göre bu cümle ile Divanet İşleri Başkanı. İslamın en temel unsurlanndan birisi olan cihat amacından vazgeçiyordu. Ci- hat. İslamiveti kabul ettirmek için sa- vaşmak demekti. Başkan Yılmaz, bu cümlenin altına imza atarak. yine iddia- >a göre cihattan vazgeçildiği fetvasını veriyordu. Bu kabul edilir bir şey değil- Demirel: Birlikteyaşa, birlikteçalış İstanbul Haber Smisi - Cumhurbaşkanı Sülevman Demirel, Ahilik Araştırma \e Kültiir Vakfı'nın düzenlediği "şed kuşanma törcnj"ne katıldı. Atarürk Kültiir Merkezi'ndeki törende konuşan Demirel. milletlerin kültürlerinc sa>gı du\- dukları sürece ayakta durabileceklerini söyiedi. Hak, adalct. se\gi \e hoşgörü kurumunun Orta Asya'dan Anadolu'va taşındığını ifade eden Demirel. ''Bugün de dün\a milletlerinin geldiği nokta budur. \ aşa vaşat felsefesi, 'Live together, work together-birlikte yaşa birlikte çalış' olmuştur" diye konuştu. Cumhurbaşkanı Demirel daha sonra kültiir hayatına katkılarından dolavı Kültür Bakanı Fikri Sağlar'a. eski kültür bakanları Mükerrem Taşçıoğlu. Namık Kemal Ze\ bek ve Gökhan Maraş'a şükran belgesi verdi. Demirel, Ilski kültür bakanlarından AN AP Genel Başkanı Mesut Yılmaz ve Tınaz Titiz'in gelmediğinin bildirilmesi üzerine "Onları da tebrik ediyorum" dedi. di. Türkiye Müslümanlan artık bu bil- diriyle Tann adına savaşmaktan vaz- geçmeye çağnlıyordu. Olacak şey değil- di. Bir önemli itiraz da İstanbul Rum Ortodoks Patriği'nin imzasını 'Ekü- men 1 sıfatıyla atması\dı. Divanet işleri Başkanı Yılmaz. patriğin bu sıfatını kullandığı bir deklarasyonu imzala- makla büyük bir hata şapmıştı. Patriğin evrenselliğini kabul ve tasdik et- mişti. Bir iddiaya göre bu Lozan Ant- laşması'na da aykınydı. 'Patrik', Türk Ortodoks Patrigi'ydi. Tartışmalar sü- rerken Murat Bardakçı araya girdi. bu sözcüğun Lozan'a aykın olmadığı uyansını yaptı. "Deklarasyon'un en çok tepki topla- yan yanı Bosna'daki ve Azerbaycan'- daki cinayet ve saldınlan istenilen sert- likte kinamaması ve bu katliamlann asıl sorumlusu olduğu saptanan Ermeni ve Sırp tarafını açıktan suçlamamasıydı. Din adamlan. zor bir işin altından kalkmışlar ve sonunda bir deklarasyon yayımlayabilmişlerdi. Bu tür metinlerin kimseyi memnun eımeveceği doğası ge- reğidir. Konferansın organizatörü 'Vic- dana Çağrı \akfı' Başkanı haham Art- hur Schneier, sonuç bildirgesini kaleme alırken hayatının en zor işlerinden birini yaptığını üzerine basa basa vurguluvor- du. Bakalım Yunan dıncileri. Sırp Orto- doksları nedi>eceklerdi. Onlardamuh- temelen kendi taraflannı böyle bir bildi- riyi imzaladıklan için suçlayacaklardı. Kelin merhemi olsa! Açıklamalann en ilginç noktalan- ndan birisi; taraflann banşı gerçekleş- tirmek ve buradaki görüşleri hayata ge- çirmek amacıyla hükümetlcrine başvu- racaklan idi. "Kelın merhemi olsa kendi başına sürer." Din adamlan da sonunda çözüm olarak hükümetlere başvurma \olunu scçmişler. Bütün eksiklerine ve arkasındaki he- saplara rağmen farklı dinlenn liderleri- nin bir arava gelmesi i\i bir başlangıç. Mehmet Nuri Yılmaz. cihattan vazgeç- me fetvası verdi mı vermedi mi türün- dcn sorular hala sorulsa da önemli de- ğil. Tann adına savaşma kararlılığı bir çok savaşın kaynağı olmuştur. Hem Hı- ristiyanlar hem Müslümanlar için böyle bir tarih var. Dinler, şimdive kadar bir- çok savaşlann gerekçesi olarak kullanıl- dı. Belki bundan sonra banş için bir ge- rekçe olabılir. Göreceğiz. Boğazlcl Deklarasyonu Üç tektannlı dinin liderlerinin bir araya geldiği 'Barış ve Hoşgörü Konferansı' sonunda yayımlanan 'Boğaziçi Deklaras>onu'nda özetle şu görüşlere yer verildi: Konferans. Başkan Clınton. Cumhurbaşkanı Demirel, Genel Sekreter Butros Gali ve destek mesajlan gönderen bütün diğer dini ve siyasi liderlerin katkılanna teşekkür eder. Bu deklarasyon ile bize bir çahşma temeli sağlayan 29 Kasım 1992 tarihli Bern Deklarasyonu'na özellikle atıfta bulunmak isti- yoruz. Adı geçen deklarasvonda "din adına işjenen bir suçun dine karşı işienmiş bir suç olduğu" özellikle belirtilmiştir. Yakın olaylann gösterdiği gibi Bosna'da. Ermenistan-Azerbay- can'da, Gürcistan ve Tacikistan'da insanlığa karşı suçlar işlenmeye devam edilmektedir. Zulümler kontrolsüz devam etmektedir ve bu vahşete bir son verilmesini talep ediyoruz. fnsan hayatının kutsallığını ihlal eden ve ahlaki değerlere avkın polıtikalar izlevenlerin kesinlikle karşısındavız. Silahlı bir çatışma eylemini haklı göstermek için Tann adına yapıMığı fikrini kabul et- miyoruz. Bütün inananlara tektannh her üç dinin kutsal yazılannda ba- nştan üstün bir değer olarak söz edildiğini önemle hatırlatınz. "Barış için çalışanlar mübarektir, çünkü onlara Tanrı'nın çocuklan denecektir", "Allah, barış ülkesine çağırıyor", "Onun yolları, barışın >ollarıdır." Eski \'ugoslavya"daki savaşın bir din savaşı olmadığını ve sal- dırgan millivetçilik uğruna yapılan çağnlann ve dini sembollerin is- tısmannın, "din ınancınm evrenselliğine ihanet olduğunu tekrarlı- voruz. Hangi din geleneğine ail olursa olsun ibadethanelerin. mü- barek ve mukaddes yerlerin zapt edilmesi, kirletilmesi ve tahrip edilmesine birson verilmesini talepedivoruz. Etnık temizliği, kadın ve çocuklara karşı tecavüz ve cina>etleri nefret ve şiddetle kını- yoruz. İnsani yardımın acı çekenlere ulaşmasını önleven engellenn ortadan kaldınlmasını istiyoruz. Eski Sovyetler Birliği ülkelerinde güç kullanılmasını kınıyoruz. Gürcistan. Ermenistan-Azerbavcan ve Tacikistan'daki çatışmalar derhal sona ermeli ve çözüm bekleven sorunlara başka yollardan çare bulunmalıdır. Kendi iradeleri dışında yurtlanndan aynlan bütün sığınmacılann vakur vc onurla evlerine dönmelerine izin verilmesine: dini toplum- lann kendinden sığınmacılan kabul edecek. yardım edecek vc ko- ruyacak kurumlannı kuvveılendirmelerini; dini ve dındışı yardım kurumlarının çalışmalannı koordine edecek usullerin geliştirilme- sıni talep edivoruz. Savaş ve silahlı çatışmajı topvekün kınama>a: din inancı adına hiçbir banşçıl grup veya bölgeve karşı düşmanca eylemlerde bulu- nulmamasını talep etmeye; farklı inançlar arasında çözüm bekle- ven meselelerin çözümü için vapıcı divaloglann başlatılmasını iste- meve ve kişinın dini vecibelerinı hür ve vakur bir şekilde yerine ge- tirme hakkını talep etmeve ittifakla karar verdik. Konferansa katılan bizler. etnik çatışmalarla meşgul olacak bir 'Vicdana Çağn Çahşma Karar Komisyonu' kurmaya karar verdik. Bu komisvon. bu konferansta temsil edilen bütün dinlerden ve bü- tün ülkelerin temsilcilerinden oluşacaktır. "Vicdana Çağn Çahşma Karar Komisyonu'. komisvon üyelerine bilgi vermekten ve aşın millivetçilik ve etnik çatışma belasını durduracak çevreleri öner- mekten sorumlu olacaktır. Rabbi Arthur Schneier (Başkan), AppeatofConscience Foundati- on, Patrik Bartholomevf, Mehmet \uri Yılmazf T.C. Diyanet İşleri Başkaıu), kardinal Roger Etchegaray (Papahk Banş ve Adalet Konseyi Başkanı). Hallacçılarııı cliııleribağdaştmnaçabası • • * • / slam dini Hindistan'a geldiğinde kuşkusuz reaksi\onla karşı- laşmıştır. Her yeni dinin ortaya çıktığı döncmlerde olduğu gibi bağdaşımcı tutumlar zorunlu ola- rak gündeme gelmiştir. Din vc mezhepler arasında farklılık görmeven Hal- lac düşüncesi. İslamla yöresel dinler ve bu arada Budizmle bağdaşım köprüsü olabile- cek niteliktedir. Hamadani. Celal Buhari. bu tür bağdaşımı verleştirmeyi gerçekleştiren Müslüman-mistik-Hindu düşünürlerdir. Hepsi Hallac'dan yol almaktadır. Böyle bir çabavı, Miladi XVI. yüzyılda Ekber Şah iki İslam-Hindu bağdaşımcısı kardeşin düşüncesivle gerçekleştinnek iste- miştir. Hintli bir şeyh olan Mehdevi'nin oğullan Feyzi ve Abdulfadıl. Hindu-Müslü- man bağdaşımını gerçekleştirmenin peşin- deydiler. Ekber Şah bunlan desteklemiştir. Bu tür bağdaşımlara bağlı olarak tarikat- lar da kurulmuştur. İşin ilginç olan vanı, Hindistan'a ilk önce giden ve en etkili olan tarikat Nakşibendilik olmasına rağmen. Hallacçı düşünce bu tarikat içinde de yayıla- bilmiştir. .Ahmet Sirhindi adındaki Nakşi şeyh, Hallac'ı yorumlayarak onu belli ölçü- de doğrulamıştır. Hallacçılık Hint sufileri arasında da rağ- bet bulmuştur. Mahmud Bahri Guci adında- ki (Miladi XVIII. » ) bir kadı. Hallac gibi ölmeyi istemiştir. Abdülkadir bin Abdulhalik Bidil (M. XVIII. >-y) bu tür bir Hallacçıdır. Hallac'la ilgili söylenceler özellikle Doğu Bengal'de çoktur. Hallac düşüncesi Java'da da vayılmıştır. Malezya'nın Müslümanlaşmasında Hallac felsefesinin etki ve önemi çok bü> üktür. Siti Cenar adındaki Müslüman Hallacçı mistığe ilişkin söylence Sumatra. Borneo \e Java adalanndan oluşan Ma!ez>a'da bir hayli yaygındır. XV. yüzyılda vaşayan Siti Cenar. Hindu prensin önüne giderek "Enel Hak" deyip onu Müslümanlığa davet eder. Ölüme mahkum edilir. Söv lenceye göre Cenar ölür- ken ağzından damlayan tükürük ve kanı yapraklar üzerine düşer. Bu vaprağı yiyen prenses hamile kalır ve onun çocuklan araahğıyla İslam. Malezya'ya yavılır. Malezya'da hala yaygın Hallac düşüncesi halk arasında Malezya'- da yaygjnlıgını sürdürmektedir. Hamza Fansuri adında bir şair tamamıyla onun etki- sinde şiirler yazmıştır. Hallac düşüncesi Arap Yanmadası'nda da vardır. Yemende Ahmed İbni Ülvan Ye- meni (Miladi XIII. yy) Hallac'ın felsefesini açıklamış ve Allah'a ulaşma biçimini. Hal- lac'daki sezgiscl vöntem olarak belirlemiştir. Mısır'da Hallacçı düşünce. ölümünden hemen sonra İbni el Haddat tarafından Ka- hireye getirilmiştir. Onun öğrencileri Mısır ve Surive'de "Enel Hak" felsefesinin >avı- lmasında yardımcı olmuşlardır. Bunların içinde en önemlileri, Fakhir Farisi Kabri Hallac Endülüs'ten Hindistan'a, Java'ya kadar pek çok ülkede etkili olmuştur. Hindistan'da İslam ve Hinduizırfi bağdaştırmaya çalışan Hallacçı düşünürler, Avrupa'da da Hıristiyanhk ile Müslümanhk arasında paralellikler aramışlardır. Anadolu ve Mansur Prof. Dr. Niyazi Öktem (ölümü. Hicri 622). İbni el Farid Mürsi Va- siri (Miladi XV. yy), Seyid Murtaza Zabidi - dir (Miladi XVUY.vv). Değişik inançlara mensup insanların bir arada yaşadığı Endülüs'te Hallacçı düşünce- nin yayılması kadar olağan bir şev düşünüle- mez. Hallac. tıpkı Hz. Muhammed gibi tüm inanç sahiplcrini bir arava getirmek ıstivor- du. Müslümanların İspanyavı fethinden sonra yanmadada Müslümanı. Vahudisi ve Hıristi>anıbiraradavaşamakmccburiyetin- de kalmışlardı. Bunlarda ortak pa>da, Hz. İbrahim'den gelen tek Tann'va inanma ol- gusuvdu. Endülüs'te ortak motif Endülüs'te esnafveçalışan kcsimin birbir- lcrivlc iletişim içinde olmalan zorunluvdu. Ticaret ve zanaa^. geçim derdi. dinsel sınırlan ortadan kaldınr. Loncalann kurul- ması. bu tür bir zorunluluğun gereği olarak gündeme gelmiştir. Loncalann davandığı manevi zemin. sosval psikolojinin gereğidir. Başka bir anlatımla Lonca çatısı altında bir araya gelen değişik dinlerin zanaatçısı. tüc- can. kendilerini sadece maddi olarak değil de manen birleştiren bir motif ararlar. Uç tektannlı dinde bu lür ortak motif veya paydayı bulmak hiç de zor değildir. Hallac. Endülüs'te böyle bir ortak motif oluştur- muştur. Endülüs'te başlangıçta Hallac'ı yanlış yo- rumlavan düşü- nürler ortaya çıkmıştır. Bun- lardan bir bölü- mü Hallac'ı İsmailiye yan- daşı olarak gös- termiştir. Bunu. Hasan Sabbah'- ın. Abbasi Hanedanı'nı eleştirirken "İmam Ah'den Hallac'a kadar tüm dürüst in- sanJarın kanı Abbasi halifele- rinin boynun- dadır" mealın- deki sözüne da- Gelibolu'daki Hallac makamı... yandırmışlardır. Hallac'ı Mazdeist olarak gösteren kişiler de ortava çıkmıştır. Salih Zeki Ata> dahi bu görüşün etkisınde kala- rak tivatro eserini vazmış bulunmaktadır. Bu nedenledir ki önceleri Hallac kafırler listesi içinde yer almıştır. Endülüs'te kafırler listesini Sokrates, Platon, İbni Sina, İbni Rüşt, İbni TüfevT kadar götürenler olmuş- tur. Hallac fclscfcsıni bçnimseyen Endülüslü düşünürlerşunlardır: İbniel Mara(XII. \\). İbni Ahla De Lorca (ölümü. Hıcri 645). İbni Sab'in. İbni Sab'in antik Yunan felsefesindeki Ezoterizmlc (Batınilik) Hallac düşüncesi arasında bağ kurma\a çalışmıştır. \'azar. bu felsefe\i daha sonra politikadüşüncesineak- tarmıştır. Sevgi ve ahlaka dayalı devletin. Allah'ın arzu vc iradcsi olduğu doğrultusun- da özetleyebileceğimiz bu politika felsefesi Akinolu Aziz Thoması etkilemiştir. İdeal devlet. İbni Sab'in'egöre budünyada Mehdi geldiğinde gerçekleştirilecektir. İbni Sab'in. düşüncelerini vaşama sokmak için diğer din- lerin temsilcileriyle de temas kurmuş ve kar- deşini Papa IX. Greguara göndermiştir. İbni Sab'in Hicri 668 tarihinde ölmüştür. Ölümüne kadar İslam-Hıristiyan diyaloğu için çalışmıştır. Bir başka Endülüslü olan Şustari (ölümü. H. 668) de Hallac felsefesini belli oranda be- nimsemiştir. O. Hıristiyan çilekeşlerle Hal- lac arasında paralellik kurmuştur. Hallacçı düşünce Ktı- zey Afrika'da Magrib ül- kelerine çok fazla yayı- lmamıştır. Ünlü Emir Abdülkadir ın babası Kadi- riye şeyhi ola- rak zaman za- man Hallac'- dan söz etmiş- tir. Sudan ve Afrika'nın Müslüman devletlerinde aydın din ve bilim adam- lannın Hallac felsefesine değindiklerine rast- lanmaktadır. Modern tasavvufun kurucusu olan Muhittin-i Arabi. Hallac'ı en iyi vorum- layan ve onun izınden aıden bir İslam düşü- niîrüdür. (Miladi 1164-1240). Şeyh Ekber diye anılan Muhiddin-i Arabi. Sünni. Şii ve tüm İslam alemini etkilemiştir. Endülüs'te doğan düşünür. Ortadoğu ve Anadoluya geçerek Hallac'ı incelemiştir. Arabi'nin özel- liği. Hallac düşüncesini felsefı bir sisıem içinc yerleştirmiş olmasıdır. Hallac'la İsa arası- ndakı benzerlık Muhıddın-ı Arabi'nin de dikkatini çekmiştir. Akıl-sezgi ikilemi içinde Allah'a ulaşılma meselesini irdeleven Mu- hiddin-i Arabi. Hallac'dakisezgı \esevgian- layışına aklın getirilip getirilemeveceğini tartışmıştır. Çağımızda vaşamış ünlü Hint Müslümanı. düşünür ve ozan Muhammed İkbal de Hallac felsefesini işlemiştir. Keşmir- li İkbal (Miladi 1877-1938) Urdu dili. Ingı- lizce ve Farsça yazdığı eserlerinde İslamda modernizmi sav'unmuştur. Müslüman filozoflar Suhaverdi (Hicri 550-586) ile Hal- lac düşüncesinin felsefı. metafizik ve ontolojik boyutlan tam anlamıv - la ortaya çıkmıştır. Şafi hukuk eğitimi gören Suha- verdi. daha sonra Yunan felsefesini incelemiştir. Kısa yaşanunın son 10 senesinde Kılıç Arslan yönetiminde- ki Anadolu'yu dolaşmıştır. Bir ab- dal olarak değişik kentleri ziyarel eden Suhaverdi, sonunda Halepe yerleşmiştir. Bu kentte o da zındıklıkla suçlanarak Selahattin Eyyubi'nin oğlu Malik Zahir ta- rafından öldürtülmüştür. Suhaver- di. dinler arası iletişim peşindeydi. Hıristiyanlardaki kutsal ruh olayını anlamaya çalışmıştır. Akıl-sezgi. madde-mana. somut yaşam-mane- vi aşk sentezleri peşinde olan Suha- verdi, bağdaşımcı bir tutum içın- deydi. O da Hallac gibi yaşamış ve onun felsefesinin ana ilke olduğunu sövlemiştir. "Ben güneşim" sözü ünlüdür. Bununla "vahdet-i vücut" anlayışı ortaya konmaktadır. Yüzyılımızda Hallacçı olduğunu açıkça belirten Müslüman düşü- nür. Nurettin Ahmet Topçudur. Hallac'ın Anadolu Alevilerini etkilediği bilinmektedir. Nurettin Topçu Sünni ve nasyonalisttır. Fransa'da 1934 tarihinde doktora yapan Topçu ile Muhammed İkbal arasında. bir- birlerini tanımamalanna rağmen bir paralel- lik vardır. İradeözgürlüğü kavramını incele- yen Topçu. aksivonun bir başkaldın oldu- ğunu söv ler. Hereylemi birsorumluluk içer- mektedir. Sorumluluğun temelinde ahlak yatar. Ahlaksal sorumluluk evrensel nitelik- te olduğu takdirde değerlidir. Evrensel nite- likteki sorumluluk evrenle bütünleşmedir. İşte burada Topçu. Hallac'a ulaşmaktadır. Evrensel sorumluluk "salt hakikat"ın zor- ladığı sorumluluktur. "Enel Hak-Ben Haki- katim"e sorumluluk anlayışıyla gelen Top- çu. personalist-varoluşçu çizgidedir. Daha sonra özgürlük kavramını irdeleven Nurettin Topçu. ahlaki içeren. evrensel so- rumluluğu kapsavan her aksivonun bir öz- gürlük göstergesi. bir başkaldın olduğunu söv ler. Her insan sosyal ve çevresel belirle- meler (determinizm) karşısında bir kaygı du- var. Kimi insan kendini akışa kaptınr. diğeri karşı kovar. başkaldınr. Başkaldıran insan evrensel bovuta ulaşabilir. Başkaldın estetik olabilır veya dinsel. mıstık bir niteliktedir. Hallac ikinci tür başkaldın içindedir. Aslı- nda ikisi birbirini tamamlamaktadır. Topçu'va göre Anadolu insani kendi vapısının bilincine vardığı oranda. Hz. Mu- hammed ve Hallac'a uzanançizgiviözumse- dikçe evrensel. sosyal bir başkaldın içine gi- recektir. YARIN: Hallac'ın felsefesi
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle