28 Nisan 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET2 1ŞUBAT1994SALI Bazıbinalardolaşmayıseverler GÜRHAN TÜMER Binalar; ağırbaşh, oturakh nesne- lerdir. Yapıldıklan yerde yıllarca, kimı zaman yüzyıllarca dururlar. Kalkıp başka yerlere gitmezler. Gi- demezler de zaten. Oralannı bura- lannı da oynatmazlar. Çoğumuzun bildıği bu, gördüğü bu, kural bu. Ama "istisnalar kaide- yi bozmaz". Ve ben bu yazımda, bu açıdan ayncalıklı olan binalann bır- kaçından söz açacağım. Depremleri saymjyorum, çünkü onlann binalan yerlerinden oynat- maları. sallamalan başka bir şey. Sonra, Paris'teki Eyfel Kulesi, New York'taki Empier State Building gibı çelikten yapılmış, çok yüksek yapılanntepelen,büyükrüzgârlarda, firtınalarda, azıcık, birkaç santimcik de olsa sağa sola, öne arkaya oynar. Bu da başka bir şey. Onun için bunu da saymıyorum. Ve herkes bilir, Kayseri'deki ünlü Döner Kümbef- in yalnızca adı öyledir, yoksa kendisi şu kadarcık bile dönmez. Kaldı ki, bu yapının asıl adı Şahcihan Hatun Kümbeti'dir. Ama buna karşıhk, îzmir'in Tilki- liksemtinde Hicri 1229. Mıladi 1814 tarihinden kalma Osmanzadeler'- den Maraş Kadısı Es-Seyyıd fsmail Rahmi Efendi Vakfı tarafından yaptınlmış olan sebil, köşesindeki kolon elle döndürülebildiği ıçin, "dö- nertaş" dıye bihnır. Bırçok camide, mıhrabın iki yanındaki kolonlar da böyledir. Derler ki, onlann dönüp dön- memeleri. bızlere binanın oturup oturmadığını gösterir. Ve derler ki. Neron'un, şu zalim mi zalım Roma İmparatoru'nun yaptırdığı, dıllere destan "Altın Ev"- in yuvarlak taht odasının üzerinde, kendi çevresınde gece gündüz dönen bir kozmik kubbe varmış. O zaman- ki olanaklara göre. bunun çok bü- yük bir teknik beceri olduğunu söy- leyerek, burada Neron'un hakkını Neron'a vermemiz gerek. Dünyanın çevresınde dönen ja- pay uydulann uzaya fırlatıldığı çağımızda ise böyle bir şey çocuk oyuncağıdır. Onun ıçın de, Galata Kulesfnin tepesındeki döner resto- ranla övünmek anlamsız olur. Oysa, hareketlı binalar vardır. İşte bunlara küçük bır örnek: Büyük Mozart, ünlü operası "Sihirli Flüf'ü bır kulubecıkte bestelemış. Bu kulü- be. Vıyana"da Freihaus Tıyatrosu"- nun karşısındakı bahçede dururken, sahıbı tarafından alınıp Eferdıng'de bir şatonun parkına, sonra Salz- burg'da Kapuzınerberg'e daha son- ra da yine aynı kentte. "Mozarte- um" adlı yapının avlusuna konul- muş Kuş misali bir kulöbe. tnsanlar sırtlamışlar, götüriiyorlar... Denılebılır kı: "Ne olacak, eninde sonunda bir kulübe işte, varsın gezdi- rilsiıı."' Ya pekı. İstanbul'un Menderes dönemindeki ımamla ılgili olarak. Burak Boysan'ın. "Arkitekt" dergı- sinde ya>ımlanan şu satırlanna ne dersiniz? "Aksara) 'dan itibaren Beyazrt'ı ve Sultanahnıet'i katederek Sahil Yolu'na 70 metrelik bir bulvar bağ- lanmasını isteyen de, yurtdışından getirilen Alman şehircilik profesörii Högg'dü. Sultanahmet'e giderken yolun sağında kalan tûm tarihi eserle- rin kaldınlmasını ve eğer istenirse, başka yerlere konmasını öneriyordu. Çarşıkapı'daki Karamustafapaşa Vledresesi'nin kaldınlıp mesela Çamlıca'ya konmasında pek bir sakı- nca görmüyordu." ozart, Sihirli Flüt'ü bir kulübede bestelemiş. Bu kulübe Viyana'da Freihaus Tiyatrosu'nun karşısındakı bahçede dururken, sahibi tarafından alınıp Eferding'de bir şatonun parkına, sonra Kapuzinerberg'e, sonra da Mozarteum adlı yapının avlusuna konmuş. Neyse ki, îstanbul'un başına gelme- dı bu olay. Ama benzerleri geldı Örne- ğın. Murat Belge'nın "İstanbuJ Gezi Rehberi" adlı kıtabından öğ- rendığımıze göre, IV. Vakıf Hanı yapılırken, bir sebil, Ayasofya ile Gülhane gınşi arasındaki Zeynep Sultan Camii'nin köşesine taşınmış. Bakmayın koca koca binalann yanında. içinde küçücük kaldıklan- na. İnsanlar aslında çok güçlü ya- ratıklardır. Hele bır de başbakansa- lar, padışahsalar, olmazı oldururlar, binalan bır yerden alıp. başka bir yere kondururlar. Onun için de di- yorum kı: Eğer biraz daha diretseydı Men- deres, o Karamustafapaşa Medre- sesi, hıç kımsenin kuşkusu olmasın, Çamlıca'ya mutlaka götürülürdü. Kuş misali uçan binalar İnanmayan, bir de şu öyküyü din- lesin: 1675 yıhnda, IV. Vlehmet. Edir- ne'de, şehzadelerinın sünneti, kız kardeşi, Hatice Sultan'ın da düğünü dolayısıyla düzenlediği dillere des- tan şenlik için, Venedık elçisinden, oyunculanyla, dekorlanyla bir ope- ra göndermesım ıstemiş. Elçı, bir- takım güçlüklen, hava koşullannı ilen sürerek. bu ısteğe pek sıcak bak- mayınca, kendısine tez elden şu ha- berıletilmış: "Padişah için, vapılması imkânsız hiçbir şe> voktur. Vallahi. padişah is- terse, bütiin Venedik'i, olduğu gibi, sokakları. evleri, kiliseleri ve insan- larıyla buraya getirir." Sonra, Bergama'daki koskaca Zeus Sunağı'nın da, ta Berlin'e "kuş misali" uçurulduğunu unutmayahm. Benler deri kanserinin habercisi olabilir MI-DICAL TRIBUM Çoğu kezdoğal sayılıp üstünde dunılmaya değer görülmeyen benler çok ciddı olumsuzluklann habercisi olabilir. Araşurmalar, bu benlere sahip olan kışılerde, melanom adı verilen ölümcül deri kanserine yakalanma riskinin çok yüksek olduğunu ortaya koyuyor. Bini aşkın deneğin incelendiğı araştırmada. atıpık, yani gerek boyut gerekse renk açısından normal benlerden farklı benlere sahip olanlann yaklaşık % 11 "ir.in 10 yıl içinde den kansenne yakalandıklan görüldü. Melanom riskinin. açık tenli, ailesindederi kanseri göriilmüş ve atipik benlere sahip kişilerde son derece yüksek olduğu belırtılıyor. Bu durumda uzmanlar, doktorlann hastalannı daha özenle gözden geçirmeleri konusunda uyanda bulunuyor. Hangi benler tehlikeli Amerika Ulusal Deri Kanseri Vakfı Başkanı Dr. Perry Robins aşağidaki özellıklen taşıyan benlerin daha genış kapsamh olarak ele alınmalan gerektiğinı bildiriyor: - Yuvarlak ya da oval olmayan benler, - Ben sırunnın düzensiz olması, - Birden çok renkli benlerin varlıg! ve çok koyu renkli benler, - 6 mm. ya da daha büyük çaplı benler kanser habercisi olabilir. Melanomun tedavisi, erken tanı konması durumunda olumlu sonuç verebıliyor. Atipik benlerin belirlenmesinde ilk adım benin gözle muayenesi Uzmanlar. ailesinde deri kanseri görülmüş bireylerin altı ayda bır, bunun dışındakilerin ise her yıl hekım denetiminden geçmelen gerektiğini belirtiyor. Bu arada. hekimlerin de, kuşkulu gördükleri durumlarda biyopsi yoluna gitmeleri gerektiği öne sürülüyor. Pataraeserleri Antalya Müzesi'nde ANTALYA (AA) - Noel Baba'nın doğum yeri olarak bilinen Patara antik kentinden 1993 yıhnda çıkanlan eserler, Antalya Müzesi'nde sergilenmeye başlandı. Anadolu'da Likya bölgesinin en önemli antik kentlerinden olan ve Antalya'nın Kaş ilçesi yakınlannda lOkilometrekarelik geniş bir alaru kaplayan antik kentte 1993 yıhnda yapılan 1 kaalarda, nekropolden çıkanlan seramik vecam eserler, müzede oluştunılan özel bir bölümde sergüeniyor. Akdeniz Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü Başkanı Prof.Dr. Fahri Işık başkanlığında yürütülen kazı çahşmalan sonucunda, öncekı yıllarda da, kentin tarihine ışık tutacak önemli eserler çıkanlmıştı. Irgat, kadınve ana Anadolu kadınının yüzyıllardır değişmeyen. değışeceğe de pek benzemeyen yazgısı hem ırgatlık. hem kadınlık, hem de analık \apmak zorunda bırakılmışlığı. Gündüzleri tarla- da karasabanı sürecek ya da ekin biçecek: tarlası yoksa. kocasının işıne ırgat olarak ko- şacak... Akşam olduğunda, önce evinin aşını pişirecek, sonra da erinin yatağını ısıta- cak... Eh, bu yaşantının içinde elbette ki çoluk çocuğa kanşıp ana da olacak. Kuru bir odada, yaşam sorunlannın ortasında bir Anadolu kadını. belki de evin tek süsü olan beşiğinde yatan yavrusuyla oynuyor. Günlük yaşamının tek mutlu anının bu oyuna a>ırdığı an olduğunun aynmında mı acaba? Nazım Hikmet'in deyişiyle "anamız, avradıınız ve yarimız olan kadınlar; bizim kadı- nlanmız... Ve karasabana koşulan ve soframızdakı yeri öküzümüzden sonra eelen kadı- nlar: bizim kadınlanmız..."(Fotoğraf: TAHStN AYDOĞMUŞ) Çevre Bakanlığı, geçmişte doğanın nasıl korunduğunu araştırdı Çewe9 eskiden dahaçoksevüiyordu ANKARA (AA) - Son yıUarda su. kanalizasyon. hava kirliliği ve atık maddelerin yarattığı sorunlarla gün- demden hıç inmeyen çevrenın bugü- ne kadar korunarak gehnesinde. ta- rihteki bü>ük ısımlerin rolü bulun- duğubelirtildi. Fatih Sultan Mehmet, Yavıız Sul- tan Selim \e Mimar Sinan'ın çevre- nın korunmasında öncülük ederek çeşıtlı tedbırler aldıklan behrlendi. Çevre konusunda çalışmalar Çe\re Bakanlığı, geçmiş nesillenn çevreyi nasıl koruduklannı, çevre için neler yaptıklannı araştırdı. "Ta- rihte Çevre" başhklı araştırmada, Yavuz Sultan Selınfden Mimar Sı- nan'a. Lydıa kralı Daskylos'tan Fa- tih Sultan Mehmet'e kadar pek çok büyük ismın. çevre konusunda çalış- malar yaptığı tespit edildi. r,arihte Çevre başhklı araştırmada, Yavuz Sultan Selim'den Mimar Sinan'a, Lydia kralı Daskylos'tan Fatih Sultan Mehmet'e kadar pek çok büyük ismin, çevre konusunda çalışmalar yaptığı tespit edildi. Araştırmada. arkeologlann ger- çekleştirdiği kazı ve çalışmalann so- nucunda tarihte, çevrenın korun- ması için, "miüi park, doğal park ve özel konıma alanlan"na rastlandığı- na yer verildi. Araştırmada aynca, Bandırma yakınlanndaki Kuş Cen- neü'ni de içine alan bır bölgenin 2 bin 500 yıl önce Pers Satreplan ta- rafından "Paradeisas" adı ıle resmı park ilan edildiğa bildinldı. Yine, aynı dönemlerde yaşayan Lydia kralı Daskylos'un sarayırun altında da özel bir teknikle inşa edilmiş "atık su kanalı"nın bulunduğu kay- dedildi. Romalıların su ihtiyaeı Romahlar dönemınde yedi tepe üzerinde yerleşmiş tarihi İstanbul şehrinin içme suyu ihtiyaanın, Belg- rat ormanı ile Halkalı bölgesindeki kaynaklardan sağlandığı belirtildi. Bu amaçla inşa edilmiş bentlerden alınan suyun, künkler içinde, kemer- li köprüleri aşarak kent içindekı sarruçlara getirilmiş olduğu ve bugü- ne değin 3 açık ha\a ve 17 kapah su sarnıcının yüzyıllar boyu İstanbul halkına temız su deposu hızmeti ver- diği de ifade edildi. Yerleşim bölgelerine temiz su sağ- lamak amacıyla Osmanlı dönemin- de bir "su bakanbğı" kurulurken, Yavuz Sultan Selim'in Mısır'ı fet- hettikten sonra Barbara kentine bir su şebekesi yaptığı belirtildi. Araştı- rmada, aynca bu şebekenın 4.5 asır sonra hâlâ kullanıldığına da dıkkat çekildi. Fatih Sultan Mehmet'in kurduğu "çevre vakfT'nın Hahç"i korumak ve erozyonu önlemek bakımından önem taşıdığı kaydedilırken, Fatih'- in ağaçlann kesılmesıni de yasak- ladığı belirtildi. Atık sulara ne oluyordu? Çorum'da Mimar Sınan tarafı- ndan yaptınldığı rivayet edilen Ali Paşa Hamamrnın kullanma suyu- nun 10 kilometre uzaklıktakı bir te- miz kaynaktan künk borularla sağ- landığı anlatılarak. hamamın atık sulannın da dıkdörtgen kesıtlı bir oluk ile şehrin 5 kılometre dışına atıldığı kaydedildi. Kirli hava unutkanlık yapıyor KONYA (A.\) - Hava kırlıliğinin en çok yaşlılar, hamıleler, çocuklar \e kalp hastalannı etkilediğı, kırli havarun. özellikle yaşlılarda düşünme gücünü azaltarak unutkanlığa neden olduğu bildirildı. Konya Selçuk Üniversitesi Tıp Fakukesı Oğretım Üyesı Prof. Kemal Balcı, solunum yollan hastalıklan v e akcığer kanserinin, havası kırlı yerleşim merkezlerinde veendüstnyel bölgelerde yaşavanlarda çok daha fazla görüldüğünü belırterek. "Kirli ha\ anın karbonmonoksiti, kanın hemoglobini iie birleşerek kanın oksijen taşıma gücünü a/altmaktadır. Bu olumsuzluk da ani ölümlerc neden olmaktadır" dedı. Düşük tehlikesi Ha\ a kırlılığinden etkilenen anne aday lannın düşük tehlıkesiy le karşı karşı\a kaldığına da dikkati çeken Prof Dr. Balcı şunlan söyledı: "Kanın oksijen gücünün azalmasıv la kalp kaslan >e beyin dahil organizmanın tüm bölgelerine oksijenli kan az gitmektedir. Özellikle be>ne az kan gitmesi kişilerde düşünce gücünü azaltarak unutkanlığı da beraberinde getirmektedir. Kalp kaslannuı v eterince oksijen almaması ise durumu ağırlaştırmakta ve teda\i>i güçleştirmektedir. Gene aynı nedenJe anne karnındaki oksijen azlığı bebeğin beslenmesini engeilemekte ve düşüklere neden olmaktadır. Bebekler ise ağırlıkları \ etersiz ve hastalıklara karşı direncsiz olarak doğmaktadır. Sigara içen annelerin bebeklerinde olduğu gibi. Küçük çocuklar da kirli hava >ebasından nasiplerini almaktadır. Körpe olan organlan bazen tedavisi güç hastalıklarla boğuşma içine girmektedir. Özellikle kış avlarında kirli havalarda okuİ öncesi çocuklar zorunlu olmadıkça sokağa çıkanlmamalı, okula giden çocuklar ise ağızlan ve burunları kapah olarak vollanmalıdır." Yeşil kuşak alanları Hav a kırliliğini önlemenin en etkıli yolunun yeşillendirme olduğunu kaydedenProf.Dr. Balcışöyle devam ettı: "Hava küiiliğinin önlenmesinde insanların eğitimden geçirilerek bilinçlendirilmesi. tehlikenin boyutu açısından artık zorunlu hale gelmiştir. Bu konuda yediden yetmişe herkesin eğitilmesi sağlanmalıdır. Başta okullar olmak üzere j urdun her yerinde setninerler ve toplantılar diizenlenmelidir. Bunun y anında kentlerin etrafında bol ağaçlı yeşil kuşak alanlannın oluştunılması kirli hav anın tenüzlenmesinde çok büyük rol oynamaktadır. Aynca atmosferi temiz tutmak için doğal gaz kullanonı yönünde de adım atılması gerekmektedir. Binalan i>i yalıtarak ısı kaybını önlemek, yeni verleşim yerİerini merkezi ısıtmaya göre planlamak, özellikle de sanayi bölgelerini, hâkimrüzgârlarmgittiğiyönde kurmak gerekmektedir. Şehircilikte ve kirli hava oluşumunda bu durunı oldukça önem taşımaktadır."
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle