Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Cumhuriyet70. YILSAYI24954 S A N A T K U L T U R M A G A Z İ N T E L E V İ Z Y O N 1ŞUBAT1994 UU
Beyin imizşukapalıkutuİBRAHİM GÜNEL
Son günlerde özel kanallarda bir-
biri ile yanşırcasına yer alan reality-
show'lann birinde, İsviçre'de mesle-
ğini sürdüren bir Türk diş hekimi-
nin, "İnsan, beyninin ancak yüzde
30'unu kullanabüiyor. Bu kapasiteyi
arttırmak için hipnoz yöntemini kul-
lanıyorum" sözleri ve göriintüleri ile
karşılaşük. Hatta kendisine gelen
felçli hastalan hipnoz ile ayağa kal-
dırdığını izledik. Biz, olayı bilimsel
yönden incelemek için, nörolog
Doç. Dr. Banş Korkmaz'a sorular
yönelttik.
-İnsan beyni nasıl düşünce üretir?
-Tıp bu olayı zaman zaman ince-
lemiştir. Bu konuda en fazla bilgiyi
bir Rus nöropsikoloğu olan AJe-
xander Romanovich Luria vermiş-
tir. Bau'da da çok iyi tanınan Lu-
ria'nın bu konuda bir kitabı var.
Genelde nörolojinin ilgi alanı dü-
şünce üzerine olmarruşür. Bilim, psi-
kolojinin sorulan üzerine değil de.
kendi içerisindeki dinamiklere doğ-
ru gitrniştir. Biyolojik hücre düze-
yindeki verilere göre gitmiştir. Bilim
adamlan onun için bellek üzerinde
çok durmuşlar ve modeller geliştir-
mişler. Bundan dolayı konuşma
üzerine çok fazla şey geliştirmişler.
Luria düşünce denilen olayı, önce
bileşerüerine indirgemiş. "Psikolojik
anlamda düşünce nedir?" diye ince-
lemiş. Daha sonra bu bileşenlerin
her birinin ilgili olduğu beyin alanja-
nnı ortaya çıkarmaya çalışmış. Ör-
neğin "Görsel Düşünce" ve "Tek-
nik Düşünce" diye ikiye ayımuş.
Dolayısıyla 'düşüncenin iki formu-
nu. beynin iki farkh bölgesi yapıyor'
demiş. Sonra. düşünceyi kendi için-
de şu tip formlara oturtmuş; Örne-
ğin, düşünce nedir? Bir sorun olması
gerekir. O sorunun önce anlamını
kavrayabilmek, içeriğini kavraya-
bilmek ve akılda tutabilmek. Ondan
sonra da o sorunu çözmeye çalışır-
ken, onun içindeki bağlantılan gör-
mek. Ortaya çıkan sonucun da doğ-
ru olup olmadığını kontrol etmek
gibi alt bileşenler ağırlıklı değişik be-
yin bolgelerine lokalize etmek.
-Neden bizim dışunızdaki beyni
olan canlılar düşünemiyor?
-Bilimin bu konularda hiçbir za-
man yüzde yüz bir şey söylemesi söz
konusu değildir. Ancak şu deniyor:
İnsan beyninin diğer canhlardan en
belirgin farkı; frontal lob dediğimiz,
beynimizin ön kısmını oluşturan lo-
bun daha da önündeki kısmın özel-
likleri. İnsanı insan yapan ve diğer
canhlardan ayıran tek beyin bölgesi
bu. Bu bölgedeki hücre sayısı muaz-
zam ve çok gelişmiş. Bu da. düşün-
me dahil olmak üzere tüm fonksi-
yonlanmıza katkıda bulunuyor.
Ama şöyle zannedilmesin: Bu lobu
yok ettik; insanın konuşması. hayal
etmesi. belleği durur mu? Hayır,
durmayabilir, ama insana ait bir
çok özellik kaybolur. artı, bazı
fonksiyonlan yapmasındaki akıcı-
hk kaybolur. Akıcılık, sonuçlan de-
ğerlendirme. irade, motivasyon.
dikkatini yoğunlaşürabilme, bir
problem üzerine düşünmeye başla-
dığında, düşünmeyi sürdürebilme
ve sonuçlan başlangıç ile kıyaslaya-
bilme yetilen kaybolabilir. Dolayısı
ile en önemli özellik bu bölge. Onun
dışında diğer canhlarda, bizde olan
tünı bölgeler mevcut.
-Beyin ile düşünce arasında ilişki
nasıl oluyor?
-Düşünceyi beynin bir fonksiyo-
nu olarak alıyoruz. Dolayısıyla be-
yin hastalıklannda, düşüncenin de
bozulduğunu görüyoruz. Ama dü-
şüncenin beyin tarafından ne şekil-
de oluşturulduğu aynntıh düzeyde
bilinmiyor. Sadece bilgısayarlara
dayalı bazı modeller oluşturuluşor.
Bu modelleri de tam olarak bilmiyo-
rum. ama şöyle söylenebilir: İnsan-
daki düşünce dahil olmak üzere
komplex fonksiyonlann snapslarla
ilgili olduğu... Sinapslar ise hücreler
arası bağlantı noktalan. Bunlara ait
bazı veriler var. İnsan beyninde 10
milyar kadar nöron (sinir hücresi)
var. Beyincikte de bir o kadar var.
Bunlann her bir tanesinin bin ile 10
bin bağlantısı var.
-Bu bağlantı noktalan ve hücrele-
rin çokluğu düşünüldüğünde, beyni-
mizin çok azını kullanabiliyonız di-
yebilir nüyiz?
-Bütün elımdeki bilimsel kitaplan
araştırdım ve arkadaşlarla tartıştık.
Hiçbir yerde beynimizin şu kadarda
şu kadannı kullanabiliyoruz diye
bir bilgiye rastlamadık. Muhteme-
len o da bir spekülasyon. Belki doğ-
ru bir spekülasyon. Nedeni de, bu
kadar bağlantı sayısının çokluğu
düşünüldüğünde ve insanın birta-
kım şeyleri yapabilmesi kıyaslandı-
ğında. sanki azını kullanabiliyor-
muşuz gıbi düşünülebilir.
nsan beyninin
diğer canhlardan en
behrgin farkı; frontal
lob dediğimiz,
beynimizin ön
kısmını oluşturan
lobun
daha da önündeki
bölümün özelhkleri.
İnsanı insan
yapan ve diğer
canhlardan ayıran
tek beyin
bölgesi bu.
-Beyin dışandan etkilenir mi?
-Bir tek hipnoz için geçerli, ama o
da yıne bilimin kıyısında olan bir
şey. Ben kendim görmedim. Nasıl
olduğunu biliyorum, ama Charcot
diye bir Fransız nöroloğu var. bu
konuda çok ünlü. Onun zamanında
Fransa'da yapılmış Conversıyon
(Histeri) dediğimiz olay var. Örne-
ğin hasta geliyor ve bacaklan tut-
muyor, ama conversıyon. Gerçekte,
organik olarak beyinde felcı sağla-
yacak veya omurga kemiklennın bir
rahatsızlığı yok. Bu hastalara hip-
noz yapıldığında kalkabilıyor. Yani
psişik bir rahatsızlık söz konusu.
ama organik bir bozukluk yok. Bil-
diğim kadanyla da bu yöntem her-
kese uygulanmıyor. Bir ihtimal ki.
hekim bunu bir organik rahatsızlık-
mış ve düzeltmiş gibi gösterebiliyor.
Bu tabii kötü bir davranış.
-Ama meditasyon ve hipnoz ile
bevnimizi yiiksek kapasiteye ulaştır-
manın olasılık dabJJinde olabileceği
düşüncesi ileri sürüJüyor.
-Ortada bilimsel bir veri yok, artı,
meditasyonun gerçekte ne olduğu-
nu bilmiyoruz. Ben özel eğitim ve
öğretimle olabileceğini savunuyo-
nım. Benim anlamadığım nokta;
teknoloji çok gelişmiş durumda,
ama teknoloji dışmda insanoğlunun
çok yanı gelişmemiş vaziyette... Ya-
ni bu bir spekülasyon, bilimsel bir
olay değil. Bugün kullandığımız
tekniklerin çok yetersiz olduğuna
inaruyorum. İşte gelişecek olan bu.
Bu gelişecek olan için bugünden ba-
zılan, bilimsel olmayan başka türlü
izah yollannı tercih edebilirler. Za-
ten hep böyle olmuştur. Bilimin
zaptedemediği ve ilerleme kaydede-
mediği noktalarda birileri çıkıp dol-
durmuştur. Bilim ilerledikçe geri çe-
kilmişlerdir. Yani insan beyninin
gerçekten sonuna kadar verimli bir
şekilde kullanılmadığı tezi doğru
olabilir, ama bilim bunun için bu-
gün yapılması gerekenleri net ola-
rak cevap veremiyor.
-Bugün diğer teknikleri kullanıp
savunaniar da bilim adamı ama...
-Evet. bazılan öyle oluyor. Ger-
çekte bilimin kendisı popüler kültü-
rün ve sokaktaki insanın bir çok so-
rusuna cevap vermeyi amaç edin-
miyor. Biraz da, kendi içinde bir
şeyler araştınrken de ne> le karşıla-
şırsa onu buluyor. İzah etmeyeçalı-
şırken de karşılaştığı şeyleri not edi-
yor. Yoksa bilim. ben bunu bula-
cağım diye yola çıkmıyor. Bu sordu-
ğunuz sorulann çoğu bilimin gün-
demini bıle teşkil etmivor. Bilim
içinde çalışan bazı insanlar açısın-
dan bu sorulara cevap vermek, her-
halde bir başka alandakı tatminsiz-
liği telafı oluyor ve bu şekilde dol-
durmaya çalışıyorlar. Ben böyle yo-
mmluyorum. Beyin kapasitesinin
ne kadannı kullandığımızı bilmiyo-
ruz.
Manyetik dalgalar
Bugün bilim, bir hastanın düşün-
cesi bozulmuş. düşüncesinde ne tip
rahatsızlıklar var. beynin neresi has-
ta, işte beyinde hangı madde
azalmış. bunlan araştınvor. Ama
sonra bunlann tümünden bu tip so-
nuçlar çıkarmıyor. Bugün bilimin
kullandığı bir teknik daha var.
"Magnito ansefalograf diye bir
teknik... Beynin manyetik dalgalan-
nı kaydediyor. Demek ki beynin
manyetik dalgalan var. Dolayısıyla
manyetik dalgalardan bahseden in-
sanlar, bir anda bilimselmiş gibi gö-
zükebilir. Neden manyetik alan var?
Çünkü insanda elektnk dalgalan
var. Fiziksel olarak her elektnk
alanı. manyetik alan yaratır. Fakat
işın bilimsel kısmı ondan sonra baş-
lıvor. Bu manyetik alanın gücü de
çok cılız. Saptayabılmek ıçın çok ge-
lişmiş aletlere ihtiyaç oluyor. Onlar
da ancak beynin çok yakınına gelin-
dığinde bu dalgalan saptayabiliyor-
lar. Ama insanın, karşısındakınin
manyetik alanını görmesi ve sapta-
yabilmesı mümkün değil.
-Bir de "telepati" olayı var. Bu siz-
ce olası mı?
-Bu olay bence mümkün değil.
Manyetik dalgalar aracılığı ile de
mümkün değil.
Ülke son zamanlarda kıthk ve savaş dolayısıyla çok büyük zararlara uğradı
Etiyopya,kurtuluşuturizmdearıyorHaber Merkezi- Lalibela Hıristi-
yan dünyasmın önemli tarihi mer-
kezlerinden biri. 800 yıl önce, Habeş
Kralı Lalibela, krallığının ücra kö-
şelerinden birinde görkemli bir dini
merkez kurulması için tüm ulusu se-
ferberetmiş. Bugün bile mevcut yol-
larla erişmenin mümkün olmadığı
bu bölgede, Kral'ın amacı yeni bir
Kudüs kurmaktı. Tüm yapı bir ka-
yanın içine oyularak yapıldı. Oyu-
lan yalnızca tapınağın ön yüzü de-
B,'irnesilaçlıkve
toplu kıyımdan
başka bir şey
tanımadı. 1974'te
Mengistu, Süleyman
ve Saba Mehkesi'nin
soyundan gelen 226.
krah öldürerek
yerine geçti. Böylece
ülke yıllar sürecek
felaketler zincirine
takıldı.
ğildi. Lalibela'da kayanın içine
oyulmakla bırlıkte, dört cephesi de
kayadan bağımsız kiliseler var. Kili-
selerin kapısı ve penceresi de oyula-
rak yerli yerine oturtulmuş. öyle ki,
süngertaşı niteliği taşıyan kayalar
kolayca oyulabildiği için, kiliselerin
içinde insanlan banndıracak boyut-
larda boşluklar meydana getirilrniş.
Aynca kiliselerin ön cephesi ve '<;
duvarlannda freskler. arklar ve sü-
tunlar yer almış. Lalibela'da 24 yıl
içinde 11 tane kilise yapılmış. Tümü
yekpare bloktan oyulmuş bu kilise-
ler dünyada beazeri buiunmayan
mimari şaheserleri. Bugünün mi-
marlannın çok gelişmiş bilgisayar
programlan ile ancak yapabilecek-
leri statik hesaplan, zamarunda
"İsa'nın yol göstermesi" ile gerçek-
leştirmiş. Her görenin büyülendiği
kiliselerin bugüne dek yıkılmadan
ayakta kalması halen açıklanamı-
yor.
Etiyopya, bugün Lalibela olma-
dan da turistlerin ılgisini çekebilecek
güzelliklere sahip. Nil Nehri'nin
mavi sulannın suladığı vadilerde Sa-
ba Melikesi'nin sarayı yer alıyor.
Melike'nın Kral Süleyman ile ilişki-
sinden doğan çocuklan Etiyopya'yı
3 bin yıl yönetmişler. Bu süre içinde
dış dünya ile çok az ilişkileri olmala-
nna karşın. ülkede çok zengin bir
Hıristiyan kültürü oluşmuş. Bugün
Hıristiyan Batı'dan gelen turistler.
Etiyopya'daki Hıristiyan kültürü
karşısında şaşırmaktan kendilerini
alamıyorlar.
Etiyopya, son zamanlarda kıthk
ve savaş dolayısıyla çok büyük za-
rarlara uğradı. Gerçekten de bir ne-
sil açlık ve toplu kıyımdan başka bir
şey tanımadı. 1974'te Mengistu. Sü-
leyman ve Saba Melikesi'nin soyun-
dan gelen 226. kralı öldürerek yerine
geçti. Böylece ülke yıllar sürecek fe-
laketler zincirine takıldı. 1991 'de ik-
tidardan düşürülüp. sürgüne gön-
derilinceye kadar. Mengitsu Etiyop-
ya'yı dünyanın en fakir. en geri
kalmış ülkelerinden biri halınegetir-
di. Aynca. dağılan Sovyetler Bir-
liği'nin işe yaramayan silahlannı
satın alarak. ülkeyi bir silah çöplüğü
yaptı.
Mengistu'yu devirenler. öncelikle
ordunun gücünü azaltarak piyasa
ekonomısine ağırlık verdiler. Tu-
rizm gelirlerini arttırmak. dolayısıy-
la yabancı turistleri ülkeye çekmek
için uluslararası arenada yoğun bir
reklam kampanyası başlattılar. Ne
var ki, Batılı turistlerin tümü, hatta
Hindistan'ı tanıyanlar bile. ülkenin
fakirliği karşısında şaşınyor ve
üzüntülerini saklayarruyorlar. Öyle
ki, pek çoğu ilk uçağa binip geri
dönmeyi tercih ediyor. Özellikle su
bulmak büyük sorun. Başkent Adis
Ababa da bile su kuyruklan kilo-
metrelerce uzuyor. Tüm bu olum-
suzluklan görmemezlikten gelip, ül-
kenin en dip köşelerinde gizlenmiş
olan tarihi güzellikleri görmeye gi-
den turistler, emeklerinin ve çabala-
nnın karşılığını ahyorlar.
Kızlaritfaiyeci,erkeMerhemşireolamazlarmı?
GÜRHAN UÇKAN
sveç'te üniversite öğrencileri arasında
yapılan bir araştırmada cinsiyetin bazı
mesleklerin seçiminde önemli olduğu
sonucuna varıldı.
Ankete katılan kızlann yüzde 92.5'i,
erkeklerin yüzde 80'i doğumdan sonra
babanın bir süre evde kalıp çocuğuna
bakmasından yanalar.
STOCKHOLM - Cinsiyet mes-
lek seçimıne engel olabilir mi? Bu
soru. bir süre önce üniversite ve yük-
sekokul öğrencilerine soruldu. Kız-
lann %27.5'i, erkeklerin %45'inin
baa mesleklerin, iki cinsten birine
kapalı olduğunu sandığı sonucu or-
taya çıktı. Örneğin. kızlann yangın
söndürücü, pilot ve subay olamaya-
cağı; erkeklerin de kadın evlerinde
ve düşkünlere kendi evlerinde ba-
kan yardımcı hemşire olarak çalışa-
mayacaklan inancının yaygjn oldu-
ğu belirlendi.
Gençler için yaşamda en önemli
şey neydı? Bu soruya verilen yanıt-
lar şöyle:
Knlar ErkeUer
Sevdiğı bir iş %47.2 %53.2
sahibi olmak
lyi gelir sahibi 2.6 12.8
olmak
Kariyer yapmak 1.9 3.2
Aile sahibi olmak 20.0 7.4
Keyifli bir çevre- 28.3 23.4
de yaşamak
Görüldüğu gibi gençler, kafa dengi
bir iş sahibi olup, içinde bulun--
maktan mutlu olduklan bir çevredfi
yaşamayı yeğliyorlar. Araştırmacı-
İar, yüksek gelir sahibi olmak iste-
yen gençlerin sayısının böylesine az
olmasına şaşırdılar.
Öte yandan. bugün çocuk doğu-
ran bir kadmın, doğumdan önceki
gelirinin %90'ını sigortadan alarak
270 gün evde kalma hakkı var. Bu
ana dek. bu hakkın bir bölümünü
baba da kullanabiliyordu. Şu sıra-
lar, babahk izninın zorunlu hale ge-
tirilmesi tartışılıyor.
Araştırmada, kızlann %92.5'i,
erkeklerin %80'ini doğumdan
sonra babanın da hiç değilse bir süre
evde kalıp çocuğuna bakmasından
. yanalar. Kızlann %47'si. erkeklerin
%46'sı. bu hakkın anne ve baba
arasında eşit olarak
bölüştürülmesini istiyor. Aynı
zamanda. gençlerin büyük çoğunlu-
ğu babalann yasa zoruyla çocuk
bakmasına karşılar.
Gençler. "Senin için eşitlik ne de-
mek" sorusuna en çok şu yanıtlan
verdiler :
Herkesin becerisine göre değer-
lendirilmesi.
Eşit koşullarda eşit haklara sahip
olmak.
Aynı haklara sahip olmak.
Aynı iş için aynı ücret.
Fırsat eşitliği.
Eşit değer verilmesi.
Sigarayı
bırakmak
için
kararlıolun
BLRSA(AA)-Uludağ
Cniversitesi Tıp Fakültesi
Hastanesi'nde
sigarayı bırakmak isteyenlere
yardımcı olmak amacıvia açılan
"Sigara) ı Bıraktırma
Polikliniği"ne başvuran 190
kışınin sigara\ı bıraktığı bildirildi.
Prof. NihatÖzyardımcı,
Türkıve'desigarakullanımının
hayat pahalılığı. stres. özenti gibi
nedenlere bağlı olarak her geçen
gün arttığını belirtti. Sigara içen
kışinin yalnız kendi sağlığını değil.
toplum sağlığını da tehlikeye
attığını anlatan Prof. Dr.
Özvardımcı. başta kronık bronşit.
akciğer kanseri. amfizem olmak
üzere birçok hasıalığa neden olan
sigaranın kullanımı konusunda.
de\ letin bazı kısıtlamalar
getırmesi gerektiğini sövledi.
Polikliniği sigarayı bırakmak isteyip
de bırakamay an kişilere destek
olmak amacıy la açtıklannı
belirtenProf Dr. Ozyardımcı.
şöyle devamettı:
"Biz sigara içen kişileri hasta
olarak kabul ediyor ve sigarayı
bırakmaları için hastanede tedavi
olmalarını öneriyonız. Sigarayı
bırakmak için önce kararlı. sonra
a/imli olmak gerekiyor. Bu
doğnıltuda açtığımız poliklinikte
sigara tirv akilerine öncelikle
sigaranın zararlarını anlatıyoruz.
l \ guladığmız > öntemler sonucu,
aralarında 20-30 yıllık tinakilerin
de bulunduğu 190 kişi sigarayı
tamamen bıraktı. Günde ortalama
15 sigara içen 100 kişi ise sigara
sa\ ısını 2-3'e kadar düşürdü. L'zun
süren tedavi sonucunda, sigara
içmemeye kararlı kişiler mutlaka
sigarayıbırakıjor."1
'Uğraş bulmahlar
1
Sigarayı kcsınlıklc bırakmak
düşüncesı\lepolıklınığe başvuran
kışilerin tedavısıne. okg. akciğer
filmi. kanvcidrarteikıklorındcn
sonra bir psikivatnsl yardımıyla
başlandığını anlatan Prof. Dr.
Özyardımcı şunlan sövledi:
"Bu kişilere, bir hafta kesinlikle
sigara içmemeleri ve bu sürede
oyalanmak için tespih. anahtarlık
gibi şey leri kullanmaları. çiklet
çiğneme ve dantel işlcme gibi
uğraşlannı ön plana çıkarmalan
gerektiği anlatılıyor. Sigarayı
bırakan ktşilerin bronşlannı
temizlemek ve solunumlarına
> ardımcı olmak amacıvia 5 ila 10
gün, lOseansuvgulanıyor.
Kişilere, nikotinin vücutta yaptığı
tahribatm giderilmesi amacıvia bol
vitaminli gıda, aktif spor ve açık
havada yüriiyüş öneriyonız. 10 gün
süreyle de \itamin ağırlıklı özel
ilaçlarveriyoruz.
Bu süreden sonra sigara
tiryakilerinin ilk bir ayda her hafta;
daha sonraki 5 ayda ise ayda bir
kontrole gelmelerini istiyoruz. 6
avdan sonra kişiye sigara içme
ihtiy acı du> duğu anda bizi
aramasını söylüyonız."
1