Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 21 ARAUK 1994 ÇARŞAMBA
14 KULTUR
Kültür Bakanlığı'nın çağnlısı olarak ülkemize gelen Radi Fiş, günümüz Rus toplumunu değerlendirdi:
Demîrperde yerine altın ve dolar perdesi
Türkiye,
kendi yüzü
olanbirülke'
Radi Fiş'le birlikte Kültür Ba-
kanlığı'ntn davetlisi olarak ülke-
mize gelen diğer Rus yazarlar Ju-
ri Davıdov, Alexander Vassinsky
ve Leonid Juhovitski yazınımızı
hemen hemen hıç tanımıyorlar.
Türk yazını dendigmde üçünün de
aklma tek bir isim gehyor: Nâzun
Hikraet.
Ülkesinde kırk kıtabı, on beş
oyunu yayımlanan, yapıtlan otuzu
aşkın dıle çev-
rilen Leonid
Juhovitski.
Nâzım Hik-
met'ı 'öğret-
menlerinden
birf olarak gö-
rüyor. Onu
'bir dahi' ola-
rak niteleyen
A.Vassinsky
Jnın bağımsız olması gerektigini
Nâzım Hıkmefden öğrendığini
belırtcrek, "Hükümetler, politik
sistemler degişebiiir atna bir yazar
her zaman kendisi olmalıdır. Kuş-
kusuz yazar da degişebiiir ama
yainızca kendisi istediği zaman"
diyor.
Nâzım Hikmet'in çağdaş Rus
yazınmı büyük ölçüde etkilediğinı
belirterek "O bizini de şairimiz"
diyen Juhovitski, mezarının Rus-
ya'da kalmasının daha iyi olacagı-
nı düşünüyor. Böylece şairin uğra-
dıgı haksızlıklann Türkler tarafin-
dan unurulmayacaginı savunan Ju-
hovitski, Nâzım Hikmet'in yıllar-
ca Rusya'da yaşayıp, bu ülkede öl-
düğünü, bedenınin Rus toprağının
bir parçası olduğunu düşünse de
"Ancak bu konuda karar verme
hakkı yainızca Türk halkına ait-
tir* diyor.
Nâzım'ın 'Vasiyet' adlı şurinde
yer alan "Anadolu'da bir köy me-
zarhgına gömün beni/ve de uyan-
na gelirse^te-
pemde bir de
çınar olur-
sa/taş maş da
istemez ha-
ni_." dızelerinı
anımsatmamız
üzerıne Juho-
vitski. "Bu
onun vasiyeti
degikü. Yainız-
ca bir şür. Pek
çok sair böyle seyler vazmısnr. Bel-
ki de bu şiiri yazdıgında ölümü hiç
düşünmüyordu" diyor.
Juhovitski'nm düsü, oyunlann-
dan birinin Antalya'daki Aspen-
dos tiyatrosunda sahnelenmesi.
Radi Fiş'in, yapıtlarını Tols-
toy'un yapıtlanyla eşdegerde gör-
düğü romancı Juri Davîdov, çağ-
daş Rus yazınının da Türkıye'de
bilinmedığine ışaret edıyor. Davı-
dov, Rus toplumundaki yozlaşma-
nın kültüre yansıyışını değerlendi-
nrken, kendilennı bırdenbıre ser-
bestlik ıçinde bulan Rus yazarla-
nn biraz şaşırdıklarını ifade ede-
rek "Kendimizi zulme de, serbest-
lige de alıştırmalıyız" diyor. Bu-
günlerde aklında 19. yüzyılda Iz-
mır'de görev yapan Rus konsolosu
ve Nikolay Vasilyeviç Gogol'ün
okul arkadaşı'Costantiııe BaaH ıle
ilgıli bir öykü bulunduğunu anla-
tan Davidov, tarih boyunca Türk-
Rus ilişkılerinde savaşlar dışında
olanlan araştınp yazmak istiyor.
Kültür Bakanlığı görevlilerin-
den Avidan Aydın'ın çevirmenliği
aracılıgıyla konuştugumuz roman-
cı, senaryo
yazan ve 'Iz-
veslia' gazete-
si köşe yazan
A l e x a n d e r
Vassınsky ise
ilk kez geldıği
T ü r k i y e ' y i
'Avrupa uy-
garlığına ait
bû- kültüre sa- .
hip. ancak Leonid Juhovitski
kendi yüzü olan bir ülke' olarak
tanımlıyor. Türkçe'ye hiçbir yapıtı
çevnlmeyen yazar. "Türk edebi-
yatını, Türklerin benim yapttlan-
mı bildikleri kadar biliyorum" di-
yor.
Günümüz Rus toplumunu de-
ğerlendirirken, yozlaşmayı, özgür-
lüğü tahnp eden büyük bir felaket
olarak nitelendiren Vassinsky,
mılhyetçilığı de 'eUerini ayaklan-
nı bağlayan bir unsur' olarak gö-
rüyor.
Vassınsky'ye göre. Rus toplu-
munu teknoloji, serbest girişim il-
kesı, insan haklan, basın özgürlü-
ğü. sanat alanına daha geniş bir
bakış gibı unsurlar kurtarabilir.
Ancak milliyetçilik bütün bunlara
karşı çıkıyor.
GAMZEVARIM
"Bilmediğiniz şeyleri sevemezsi-
niz. Her insan böviedir. Bildiğiniz
şeyleri sevmeye başlıyorsunuz. Ben
de Türkkri severiın, Türkieşmişim
zaten" diyen Rus yazar Radi Fiş,
Tûrkçeden Rusçaya çevirdiği yirmi
beş yapıt ve Türkiye hakkinda yaz-
dığı kitaplarla, iki ülke arasındakı
kültür alışverişinde önemli bir rol
oynadı.
Fiş'in ilk uğraşı Türkoloji ama
hiçbir zaman akademisyenlik yap-
madı. Denize açıldı, ikinci kaptanlı-
ğa kadar yükseldi. Sonra edebiyata
döndü. O gün bugündür uğraşıyor.
Çevirilerinin yanı sıra 11 kitabı var.
Balıkçılık ve denizcilik üzerine yaz-
dığı son kitabının adı 'Yaşasm Be-
yaz Ayılar'. Ama Türkçe'ye yalnız
üç kitabı çevrildi: 'Celaleddin Rıımj
Mevlana', 'Ben de Halimce Bedred-
dinem' ve 'Nâzını'ın ÇUesi'.
'Ben de Halimce Bedreddinem'i
göstererek, bu kitabın yayımlanma-
sından sonra 'Rus edebiyatında ilk
Türk romanı yazan adam' olarak
nitelendirildiğini anlatıyor.
Kültüren önemsiz branş
Kültür Bakanlığı'nın davetlisi
olarak üç Rus yazarla birlikte ülke-
mize gelen Radi Fiş, söyleşiye baş-
lamadan önce gazetenin hangi ser-
visinde çalıştıgımı soruyor. 'Kültür
Servisi' yanıtını alınca, kültürün
"en ehemmiyetsiz branş" olduğunu
söylüyor. Ülkesinde kültüre hiç
önem verilmemesinden, kültür ve
sanata çok küçük bir bütçe aynlma-
sından yakınan Fiş, "Çünkü bat-
mak üzere olan bir gemide insanlar
yalnızca halatlarla uğraşırlar" di-
yor. İki kutuplu bir dünyada yaşar-
ken, ülkesinde halkla kültür arasına
giren demirperdenin yerini şimdi
altın ve dolar perdesinin aldığını
düşünüyor. >
- Bafı basınından izlediğimiz ka-
darıyla Sovyetler Birliği'nin dağıl-
masından sonra Rus toplumunda
bir yo/Jaşma var. Bu kültür alanına
nasıl yansıyor?
Çok kötü bir şey. Kültür adamlan
parasız. Genç, isim yapmamış ya-
zarlar deliriyorlar resmen. Kitaplan
basmak çok zor oldu. Çünkü yayın-
cılar ticaret gözüyle bakıyorlar ede-
biyata. Çok özel yayınevleri açıldı
ama onlar polisiye romanlarla, bal-
dır bacak edebiyatıyla uğrasıyorlar.
Kıtap çok pahalı. tki kutuplu bir
dünyada yaşadığımız zaman demir-
perde vardı aramızda. Şimdiyse
kültür ve halk arasında demirperde-
nin yerini altın ve dolar perdesi aldı.
Şimdi herkes serbest; istediği gibi
söylebilir. Ama para yok. Her değ-
neğin iki ııcu var.
- Şimdi artık özgürce istediğinizi
îki kutuplu bir dünyada yaşadığımız zaman demirperde vardı aramızda.
Şimdiyse kültür ve halk arasında demirperdenin yerini altın ve dolar
perdesi aldı. Şimdi herkes serbest; istediğini söyleyebilir. Ama para yok.
Her değneğin iki ucu var.
Bazı şeyler çıkıyor; 'postmoder-
nizm' gibi. Postmodernizmi ben
sevmiyorum şahsen. Çünkü bana
söz oyunu gibi geliyor doğrusu.
Bence kitlenin ılgisini çekmek la-
zım.
yazabiliyor musunuz?
Evet, yazabiliyoruz. Kitap yaz-
makta serbestiz. Fakat kim basacak
bunları? Mesele şimdi o. Yayıncı
bulmak zor.
- Rusya'da yazarlann sosyal gü-
venceleri, örgütleri var mı?
Örgütleri dağıldı. Aralannda kav-
ga oldu. Sosyal emniyetimizi kay-
bettik. Genç yazarlann durumu çok
kötü. Ben ne olursa olsun harbe işti-
rak ettiğim için 100 dolar kadar bir
aylık alıyorum. Yaralandığım için
en yüksek aylığı alıyorum. Yazar-
lıktan başka işlerle uğraşmak lazım.
O hale geldik. Tabii kazananlar var
ama onlannki bence edebiyat değil.
Sanatın diğer alanlannda da durum
aynı.
- Rusya'da genel olarak kültür ve
sanat ortamının sorunlanndan söz
edebilir miyiz? Sözgelimi tiyatrocu
Ruslara Türkler hakkında
bildiklerini sorarsanız
"Harem, nargile, sultan
ve peçeli kadınlar" derler.
Yeni şeyleri çok az
biliyorlar. Rusya'daki
Türk imajını başka türlü
yapmak istiyoruz.
(Fotoğraflar: KAAN SAĞANAK)
nedununda?
Tiyatro biraz daha iyi. Çünkü ti-
yatroya akın başladı. Yine de eko-
nomık durum çok zor. Halk fakır-
leşti. Ama bir taşra kentinde sinema
festivali yaptılar. Eski Sovyet fîlm-
leri gösterildi. Sinema çok doldu.
tnsanlarda böyle bir hasret var.
Nostalji var tabii. Eski durumumuz
iyi sanıyorlar herhalde. Eski duru-
mumuz garantiliymiş. şimdi garan-
ti)i değil. Alışık değiliz böyle şart-
lara. Fetret Devri yaşıyoruz. Ekono-
mıyi batırdılar. Dağıldıktan sonra
eski cumhuriyetler arasında pürüz-
ler çıktı. Bizim eski yazarlar birliği
enternasyoneldi. Kültür sahası da
dagıldı. Bütün cumhuriyetlerden
yazarlar geliyordu Moskova'ya. Bu
yazarlar dünyaca tanınmış oluyor
edebiyat ekseninde. Şimdi o da yok.
Küçük cumhuriyetlerin edebıyatı
kapanmış bir halde.
- Rus yazarlann yapıtlan çeviri
yoluyia dünvadaki kitap okurianna
yeterince ulaşiyor mu sizce?
Bugünkü Rus edebiyatının tanın-
ması biraz zaman ister. Ama Rus
edebiyatı bılinıyor. Yalnız 19. asnn
edebiyatı değil, klasik edebiyatımız
da biliniyordu. Şimdi bilemıyorum.
En büyük mafya devlet
- Türkiye'de bir yazın çevirmeni
yainızca çeviri yaparak geçimini
sağlayamıyor. Rusya'da bu olanak-
lı mı?
Benim kanm tercümeyle uğraşıyor.
Letonca'dan Rusça'ya ceviriyor-
du. Şimdi alakası kalmadı. Tercüman-
lar yalnız telif hakkıyla yaşamı-
yorlar artık. Bizim tercüme eko-
lü çok yüksekti. Şimdi bir poli-
siye romanı üç tercüman paylaşıyor.
Kalitesiz bir şey, bütün üslubunu
kaybediyor. Zaten okumak mümkün
değil. Ekonomik durumu düzeltme-
den bir şey olmaz. Ekonomik duru-
mumuz gittikçe kötüye gidiyor. Sa-
vaşlar, kargaşa, soygunculuk, maf-
yacılık var; zaten en büyük mafya
devlet. Fakat bütün kötülügüne rağ-
men ümidimiz yine var.
- Bugüne dek hangi Türk yazarla-
nn yapıtlan çevrildi Rusça'ya?
Hüseyin Rahmi'den tutun Sadri
Ertem, Nâzım Hikmet, Orhan Veli,
Melih Cevdet Anday'a kadar bir
haylı Türk yazann kitabı Rusça'ya
çevrildi. Reşat Nuri Cüntekin'in iki
romanı ve Yaşar Kemal'in kitaplan
çevrildi.
- Bugünkü Türk-Rus kültür ilişki-
lerini yeterii buluyor musunuz?
Bulmuyorum. Biz bunun için gel-
dik. Kültür Bakanı bizi davet ettiği
için buradayım. Rus ekibi burada
çalışacak. Rus gözüyle bakacağız
yeni Türkiye'ye. Ruslara, Türkler
hakkında ne bildiklerini sorarsanız
"Harem, nargik?, sultan ve peçeli ka-
dınlar" derler. Yeni şeyleri çok az
biliyorlar. Rusya'daki Türk imajını
başka türlü yapmak istiyoruz.
- Önyargıları yıkmak istiyorsu-
nuz_
Evet, önyargılan ve eskiden kal-
ma yargılan yıkmak istiyoruz. Tür-
kiye Ruslara cazip olsun diye. Belki
sen kitaplar çıkacak. Bilmiyorum,
memurlara ben inanmıyorum. Türk-
ler ve Ruslar birbirimize çok yakı-
nız. Kötü ve iyi taraflanmız da ay-
nı. Çok şey vaat ediyorlar ama yeri-
ne getirmiyorlar. Bunun için çok
inanmıyorum ama inşallah yaparlar
bir şeyler. Çünkü istekleri var. Rus-
ya şimdi Türk malları için büyük
bir pazar. Rusya'da Türkiye'nin ün-
lü adamlannı, politikacılannı konu
aian sen kitaplar çıkarmayı düşün-
dük. Bunu daha önce tsveçlilerle
yaptık.
iki ülkenın yazarlan birbırlerini
anlatacak; biz Türkiye'yi an-
latacağız, onlar da Rusya'yı.
Düşlerle bilinçaltma yolcıduk..PELİN ÖZER
Uçuşan. deniz kabuğuna dönüşen
kumaşlar, kağıttan yapılmış patlayan
kafalar, bir hortumun içinde birbirle-
rine kenetlenmış, şekil değiştiren ve
siyah fonun içinde kaybolan, ağlar
içinden sıynlarak özgürleşmeye çalı-
şan oyuncular, şempanzeler, kuklala-
şan insanlar ve insanlaşan kuklalar...
Tüm bunlar; anılan tarafından tutsak
edilmiş bir insanın kâbusunu anlatmak
için düşlerden örülü bir sahnede bir a-
raya gelmiş. Hepsi el ele vermiş, anla-
tılamayan, yainızca gözlerkapandığm-
da görülen düşlere ve bilınçaltına ulaş-
mayaçalışıyor. Philippe Genty, bugulu
bircamı sılergibi, biryandan insan ru-
hunun gızli kalmış köşe-
lerine el atıyor, bir yan-
dan kendi ruhunun kar-
Stephen, Laurent Fraunic, Nicolas Go-
usseff,Sean Myatt,CatherineMartin ve
Mireük Favre- BuUe'den oluşan oyun-
cu kadrosu birbirleriyle, kendilennı
temsil eden kuklalanyla ve sahnedeki
diger objelerle son derece uyumluydu-
lar.
Teknik bakımdan en küçük bir so-
runun çok ciddi aksaklıklara neden
olacağı oyunda, oyuncular oldukça
başarılı bir performans gösterdi.
Dansçı, kuklacı ve tiyatroculardan
oluşan bu genç topluluk, Philippe
Genty Topluluğu'nun yainızca bir
parçası. 3 grupla birlikte çalışan
Genty, özellikle genç sanatçılarla ara-
yışlannı sürdürüyor; tiyatronun, dan-
sın ve teknigin tüm olanaklannı kul-
masasını sunuyor seyırcı-
lere. Buyurun diyor, "lş-
te benim düşlerim, size
onlan gösteriyonım" Ge-
çen yıl da "Surüldenme-
ler" adlı gösterisini izle- ~ " ^ ~ ^ ~ ^
diğimiz Fransız yönetmen "Beni Unut-
ma"da,diğer tüm gösterilerinde olduğu
gibi bilinçaltma eğiliyor. Sahnede düşie-
rini tekrar yaratma>ı sürdürüyor. "İn-
sanın kendisi ve anılan ile çabşması be-
ni her zaman etkilemiştir. O tüm çocuk-
lukyaralannın ortaya çıkbğı ve hatta ço-
ğu kez kâbusa dönüşen bilincin sınırla-
nnı anlatmak lazım" diyor Philippe
Genty. Ve bu gösterisinde de oyuncular
ve kuklalar aracılıgıyla hareketi ve ha-
raketsızliği birlikte yansıtıyor. Böylece
kuklalann hareketsızlıgi, kendilerini
çevreleyen dünyayakarşı tepkisiz kalan
ınsanlara dikkati çekiyor.
Geçen yıl Istanbul'a gelen Philippe
Genty, bu yıl Paris'te bir grup oyuncuy-
la yeni oyununun provalannı sürdürdü-
günden, Istanbul'a gelemedi. Koreog-
rafısini Mary L'ndenvood'un gerçek-
leştirdigi gösteride; 7 oyuncu ve 7 kuk-
la rol alıyor. Nathalie Decrette, Laurent
'Sahne üzerinde adeta büyücülük yapan' Philippe
Genty, üç gün boyunca Cemal Reşit Rey Konser
Salonu'nda 'Ne M'Oublie Pas- Beni Unutma' adlı
gösterisiyle yine seyirciyi düşlerin bilinmeyen
ülkesinde yolculuğa çıkarmayı başardı.
lanarak sahne üzerinde gerçekleştiril-
mesı olanaksız gibı görünen büyülü
gerçeklıkier sunuyor seyırciye. Emir
Kusturica'nm sınemada gerçekleştir-
digi büyüyü, kimilerinin olanaklannın
kısıtlı olduğunu iddıa ettiği tiyatro
sahnesinde basanyla yansıtıyor.
"Unutma Beni", bir kadının çocuk-
luk, gençlık ve olgunluk dönemi anı-
lannı anlatıyor. Philippe Genty ile ça-
lışmaya kuklacı olarak başlayan ve
dört yıldır oyuncu, dansçı ve kuklacı
olarak toplulukta çalışan Sean Myatt
bu gösteri üzerinde bir yıldan uzun
süre çalıştıkiannı söylüyor. Çalışma-
lann genelde provalar sırasında şekil-
lendigine deginen Myatt, zaman za-
man günde 12 saat çalıştıkiannı, kimı
zaman bir sözcükten, kimi zaman bir
objeden yola çıkarak gösteriyı hep
birlikte biçimlendirdiklerini vurgulu-
yor.
"Beni Unutma" da, Philippe
Genty'nin bir fikrinden yola çıkarak
ortaya çıkmış. Küçük bir ev. kuklalar
ve ipek kumaş başlangıçta kendilenne
yardımcı olmuş ve fıkır gitgıde geliş-
tirilerek bir öyküye dönüşmüş.
Çalışmalar sırasında her fikre açik
olan Genty, böylece ortak bir yaratı-
mın güzelliginı ve gücünü kanıtlıyor.
Sözsüz tiyatroyu tercih ettıginı her za-
man vurgulayan Genty, sözcüklerın
mesajı ve yorumu sınırladığını, gö-
rüntünün ise yoruma açık olduğunu
düşünüyor.
"Philippe GentVninki tam bir düş-
ler alemi. Zaman zaman görsellik in-
sanı saşırtacak derecede görkemli olu-
yor ve görselliğin dozu kaçıyor. Ancak
sözsüz tiyatronun ileti-
şim açısından çok bü-
yük bir önemi var. Böy-
lece dünyanın her ye-
rindeki insanlaria ilerj-
şim kurma tirsaa buiu-
yoruz" diyor Myatt ve
Genty'nin gösterilerı-
nın seyirciyi de hareke-
te geçirdığinı vurguluyor.
"Seyircinin işi salondan çıktıktan
sonra bitmiyor, asıl ondan sonra başb-
vor. O avangard bir sanatçı değil. Ne
kadar zor gösteriler gerçekleşürse de,
aslında popüler bir anlayışla çahşıyor.
Sürekli bir arayış içinde. Yapnğı işlerie
insanlan bilinçalnnda yolculuğa çıka-
nyor. Seyircinin gözleri hep açık oima-
h, sahne üzerinde gelisen oiaylan ka-
çırmamalı, sürekli sorgulamah."
Farklı ülkelerde gösterilerinı sahne-
lerken nasıl tepki alabileceklerinı bi-
lemediğini söyleyen Myatt, Türk se-
yircisinin ilgisini şaşırtıcı bulmuş.
Bugün tstanbul'dan ayrılan toplu-
luk üyeleri, Hindistan'a doğru yol al-
dı. Hindistan'dan sonra da sırada Do-
ğu Avrupa ve Almanya var. Philippe
Genty ve topluluğu düşlerini dünya-
nın dört bir yanına savurmakta kararlı
görünüyor.
İt göstepîme
Philippe Genty, sahne üzerinde adeta büyücülük yapıyor
Mimarlar Odası 'HABITAT-IFye hazırlanıyor
Kültür Servisi - "Birieşmiş
Milletler İnsan Yerleşimleri'
başlığını taşiyan ve 20.
yüzyıhn en son ve en büyük
konferansı olması beklenen
'HABITAT-n', 3-14 Haziran
I996'da Istanbul'da yapılacak.
Konferansa 184 ülkeden 25-30
bin kişinin katılacağı tahmin
ediliyor. Bu sayının önemli bölümünü
sivil örgütler ve bireysel katılımcılar
oluşturacak. Konferans çerçevesinde çok
geniş bir yelpazede yapılacak çalışmalar
Istanbul 'dan bütün dünyaya naklen
yayımlanacak.
Mimarlar Odası Istanbul Büyükşehir
•20. yüzyıhn en son ve en büyük
konferansı olması beklenen 'HABITAT-II',
3-14 Haziran 1996'da Istanbul'da yapılacak.
Konferansa 184 ülkeden 25-30 bin kişinin
ı tahmin ediliyor.
Şubesi de önümüzdeki bir buçuk yıl
içinde 'Kent ve Yaşam' etkınliklerinin
cuma söyleşilerini 'HABITAT-II'ye
Doğru' başlığı altında programladı. Bu
dönem süresince düzenlenecek
konferanslar sırasıyla şöyle:
23 Arahk 1994: 'Kent Insanı Yararn' -
Cengiz Bektaş (Yüksek
mimar/ozan)
6Ocakl995:'Şehirsel
Ulaşunm Dünü, Bugünü.
Yannı'-I. Bölüm- Prof. Dr.
AhmetKeskin
13Ocak 1995:'Şehirsel
Ulaşımm Dünü, Bugünü,
Yanm'-II. Bölüm - Prof. Dr.
Ahmet Keskin.
20Ocak 1995: 'Kuruluşundan Bugüne
tstanbul'-T.E.T. Tarih Vakfı- Beral
Madra, Dr. Şebnem ÖnaL Orhan Silier
27 Ocak 1995. 'Anadolu'da Konut ve
Yerleşme'-T.E.T. Tarih Vakfı-Beral
Madra, Dr. Şebnem Önal, Orhan Silier
w
Inanç, ölüııı ve înancın ölümü9
Kültür Servisi - Nüshet
Göksun Say bugün Dev let
Güzel SanatlarGalerisi'nde
yeni birsergi açıyor. "tnanç,
Ölüm ve Înancın Ölümü"
temalannı işleyıp "Bütün,
parçalann toplamından öte
bir şeydir" ilkesinden oluşan
'Geştalt kuramı'na gönderme
yapan bir düzenleme içinde
sunduğu sergisınde Say, ses
ve görüntü efektlerine de yer
veriyor. Geçen sergi
döneminde izlediğimiz
sanatçının "Çağdaş Ikonlar"
adlı yapıtlan. endüstn
toplumlanndaki sosyolojik ve
politik oluşumlann, bireylerin
moral ve estetik
anlayışlannda da paralel bir
degişim yarattığına
değiniyordu. Geçen
sergilerde tek tek izlediğimiz
"Çağdaş Ikonlar"ı bir
bütünün parçalan olarak
düşünüp bu kez topluca, bir
bütün olarak sergiliyor.
Înancın biçim değıştirmesinin
bir yorumu olan "Çağdaş
ikonlar" bu kez "Inanç.
Ölüm ve İnancın Ölümü"
başlığı altında karştmıza '
çıkıyor Serginin ölüm
temasına gönderme yapan bir
diğer yanı ise Latin
geleneğinde mezarlann
duvarlarda yan yana yer
alması Tabutlara açılan
"çekmece'Merin ikon
büyüklüğünde bir
dikdörtgenle sınırlanması,
sanatçıyı "Çağdaş
Ikonlar "ını yan yana topluca
sergilemeye yönelten
nedenlerden biri. Sergı 4 ocak
tarihine kadar pazar hariç her
gün 10.00-18.00 arası
gezilebılir.
•Kültür Servisi - Yönetmenliğini
Yeşim Ustaoğlu'nun üstlendiği
'İz' filmi cuma gününden
itibaren Beyoğlu Alkazar
sinemasında göstenme giriyor.
Başrollerini Aytaç Arman, Nur
Sürer ve Derya Alabora'nın
paylastığı fılm, son yıllarda
tamamen sesli çekilen tek Türk
prodüksiyonu. Yapımcılığını
Mine Film'in üstlendiği, intihar
eden bir müzisyenin fotoğrafmın
peşine düşen bir polisin
öyküsünün anlatıldığı 'İz',
Çannes, New York ve Londra'da
çeşitli festivallere katıldı. Aynca
VVDR ile ARTE televizyonlannın
düzenlediği I. Köln Türkiye Film
Festivali'nde en iyi film ödülünü
kazandı. 31. Antalya Altın
Portakal Film Festivali'nde *!z'
ftlmiyle Uğur Içbak en iyi
görüntü yönetmeni, Derya
Alabora ise en iyi yardımcı kadın
oyuncu ödüllerine değer
görüldüler. Yeşim Ustaoğlu'nun
ilk uzun metrajlı filmi olan 'Iz'in
senaryosu Tayfun Pirselimoğlu
tarafından yazıldı. Filmin
müziklerini ise Aydın Esen
gerçekleştirdi.
Mlüfer konseri
bu akşam
• Kültür Servisi - Nilüfer, bu
akşam Abdi Ipekçi Konser
Salonu'nda eski ve yeni
parçalanndan oluşan bir konserde
hayranlanyla buluşacak.
Sponsorluğunu Çoca-Çola'nın,
prodüksiyonunu ise Ahmet
San'ın üstlendiği konserin bilet
fiyatlan, saha için 200 bin,
tribünler içinse 150 bin olarak
belirlendi. Biletler Abdi Ipekçi
konser salonundan temin
edilebilir.
Türk Tabipleri BiPİJği
Anlatı Yarışması
• Kültür Servisi - Türk Tabipleri
Birliği (TTB) sadece sağlık
alanında değil. aynı zamanda
"yaşam" içerisınde de bulunan
doktor ve tıp fakültesi
öğrencilerinin yazdıklan "öykü",
"anı". "günlükleri" anlatı adı
altında yan yana getirip geniş
kitlelere sunmak, yazınımıza
kazandırmak. "yazar hekim" ve
adaylannı teşsik amacıyla "TTB
Anlatı Yanşması" düzenliyor.
Son katılım tanhı 10 Şubat 1995
olan yanşmanın seçici kurulu;
Fende Çiçekoğlu, Muzaffer llhan
Erdost. Remzi tnanç, Sevgi Özel,
Adviye Aysan, Dr. Şükrü Hatun
ve Dr. Ata Soyer'den oluşuyor.
Yanşmaya katılmak ısteyenler,
yayımlanmış lOsayfaiık,
yayımlanmamış 15 sayfalık en
fazla 2 adet yapıtlanyla
katılabiiecekler. Daha fazla bilgi
ve şartname edinmek için, TTB
Mithatpaşa Çad. 628 Yenişehir
06420 Ankara adresine (Tel: 418
31 56, faks: 417 26 72) müracaat
edilmesi gerekiyor.
Kanbupoğlu'ndan
İzlenimlep'
•Kültür Servisi - Özer
Kanburoğlu'nun 3 aralıkta
Fotoğrafevi'nde başlayan
"lzlenimler" adlı fotoğraf sergisi. 7
Ocak 1995 "e dek sürecek.
Fotoğraf sanatını, 'fotoğrafçının
beyin, göz ve duygu üçgenınden
yararlanarak dört boyutlu
görüntüyü ışığa duyarlı fotografik
malzemeye aktarması' olarak
tanımlayan Kanburoğlu, bu yolu
izleyerek gördügünü insanlara
kalıcı bir şekilde gösterirken
belgesel tarz fotoğrafı ve siyah
beyaz emülsüyonu tercih ediyor.
Mimar Sinan Universitesi Güzel
Sanatlar Fakültesi Fotoğraf
Bölümün'den mezun olan
Kanburoğlu, 1994'de British
Petroleum'un düzenlediği
Avrupa'nın Genç Fotoğraf
Sanatçılan yanşmasında,
Avrupa'nın 37 genç sanatçısı
arasına girdi.
Opera, bale ve
tiyatpo sanatçılan
bugün Ankara'da
•Kültür Servisi- Kültür
Bakanlığı'nın bütçesinin
görüşülmesi sırasında. bazı
milletvekillerinin bazı sanat
dallanna ilişkin sözlen üzerine
başlayan tartışmalar, bugün opera-
bale ve tiyatro sanatçılannın
gerçekleştirecekleri eylemle yeni
bir boyut kazanıyor. TOBAV'ın
öncülüğünde gerçekleştirilen
eylem için opera-bale, tiyatro
sanatçılan ile bazı sanat
kuruluşlannın temsilcileri dün
Taksım Meydanı'nda biraraya
geldiler. Buradan otobüslerle
Ankara'ya hareket eden sanatçılar
diğer bölgelerden gelen
sanatçılarla Ankara'daki opera
binasının önünde buluştular.
Sanatçılann kendi aralannda
seçtikleri temsilciler saat 09.30'da
Kültür Bakanı Timurçin Savas'la
görüşmek üzere bakanlığa
gidecekler. Sanatçılar daha sonra
Anıtkabir'i ziyaret edecekler. Saat
11.30'da TBMM Başkanı'na
topladıklan imzalan verecek olan
sanatçı temsilcileri, daha sonra da
Kültür Bakanlığı'nın bütçesi ile
ilgili görüşmeleri izleyecekler.
Diger bir grup temsilci de bugün
ögleye doğru Çankaya Köşkü'ne
giderek Gumhurbaşkanlıgı Sanat
Danışmanfna topladıklan imzalan
verecek.