Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA ÇUMHURİYET 14 ARAUK 1994 ÇARŞAMB*
HABERLERIN DEVAMI
PENCERE
• Baştarafı 2. Sayfada
Arkadaşımız Hikmet Çetinkaya bu konuya ilişkin çeşit-
li yazılar yazdı; Fethullah Gülen de avukatı aracılığıyla
her yazının ardından bir tekzip' yolladı. Cumhuriyet'e
yollanan bir 'tekzip'ten satırlar:
"Fethullah Gülen, şahsına yapılan tarikat, örgüt, grup
gibi (iddiaları) mahkemeler vasıtasıyla yalanlatmış ve
sayısı kırklan aşan mahkeme kararlarıyla Fethullahçılık
diye bir grubun olmadığını (...) her fırsatta anlatagelmiş-
tir." (Şeriat A.Ş. Sayfa 144)
Ne var ki devlet belgelerinde sürekli biçimde 'Fethul-
lahçı örgütten adıyla sanıyla söz açılıyor, basında Fet-
hullahçıların adı sık sık gazete başlıklarmı süslüyor.
Yine de Fethullançılar inat ediyorlar: Bu ad altında bir
örgüt, grup, tarikat yoktur...
"Var'diyemezler...
Ama, Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı Tansu Çiller de
bir "yok" ile konuşamaz...
Fethullahçılık; gazetesiyle, televizyonuyla, vakıflarıy-
la, holdmgleriyle, şirketleriyle, okullarıyla, kurslarıyla
Başbakanlık Konutu'na girdi, politika masasında Çiller'-
le pazarlığa oturdu.
Kutlarız!..
•
Türkiye Cumhuriyeti'nin Başbakanı, işçi sendikalarıy-
la ya da meslek odalarıyla pazarlığa girişecek değil ya!
Fethullah'la masaya oturuyor.
Sonuçta 'gizli buluşma' yararlı oldu; Fethullah Gü-
len'e ilişkin maske düştü, Fethullahçılığın siyasal kimliği
kamuoyunun gözünde kabak çiçeği gibi açıldı.
Ozelleştirme Yüksek
Kurulu oluşturuldu
ANKARA (Cumhuriyet Büro-
SH) - Ozelleştirme Yasası'nın 22
kasımda TBMM'de onaylanma-
sından 20 gün sonra Ozelleştir-
me Yüksek Kurulu (ÖYK) oluş-
turulabıldi. Kurulda, Başbakan
Tansu Çiller'in yanı sıra ekono-
minin koordinasyonundan so-
rumlu Devlet Bakanı Aykon Do-
ğan. Devlet bakanı Ali Şevki
Erek. Sanayi ve Ticaret Bakanı
Mehmet Dönen ve Maliye Baka-
nı lsmet Attila bulunuyor. ÖYK,
özelleştinlecek kamu iktisadi
kuruluşlannın (KfT) seçiminden
stratejik hısseye sahip olacak iş-
letmelerin belirlenmesine ve
Ozelleştirme Fonu'nun yönetı-
mine kadartüm ozelleştirme uy-
gulamalannda lek karar organı
olacak ve kararlar oybirliği ile
alınacak.
Ozelleştirme Yasası'na göre
Başbakan, Sanayi ve Ticaret Ba-
kanı, Maliye Bakanı ve 2 Devlel
Bakanı'ndan oluşacak kurulda,
Dışişleri Bakanı olduktan sonra
Devlet Bakanlığf ndan istifa et-
mek zorunda kaldığı için SHP
Genel Başkanı ve Başbakan Yar-
dımcısı Murat Karayalçın yer
alamadı. Kulislerde de kurulda
koalisyonun SHP kanadını tek
başına temsil edecek olan Sana-
yi ve Ticaret Bakanı Dönen'in,
özelleştirmeye ilişkin görûşleri-
nin DYP'den farklı olmadığına
dikkat çekıldı.
Akmayan suya zam
• Baştarafı 1. Sayfada
le tefeci faiz uygulamakla suçla-
yarak " Halkımız, Tansu Çiller ve
Tayyip Erdoğan'ın zam bombar-
dnnanı altındaezflmektedir" de-
di. DSP'Ii lstanbul ilçe başkari-'
lannın da katıldiğı protesto gös-
terisinde vatandaşlar, "Adil dö-
zen bsssladT, "Hani faiz haram-
dı, yûzde 200 zam helal mi?".
"Akmayan suya zam yapdmaz"
ve "Temizlık imandan gelir, su
oimayan adil düzen de geünez"
yazılı döviz ve pankartlar taşıdı-
lar.
DSP Istanbul tl Başkanı Erdo-
ğan Toprak yaptığı konuşmada.
suya yapılan zammın belediye
meclisindeki görüşmeleri sıra-
sında partilerinin tüm itirazlan-
na karşın diğer partilerin deste-
ğiyle onaylandığını belirterek
"Halkımtnn ekmek parası but-
makta büe zoriandığı böyle bir
dönemde, bu zammın olması
korkunç bir şeydir. Bu zam neye
dayanarak, hangi mantıkla çıka-
nlmıştır? Faizciliğe karşı olan
RP'liler, bö\lesine yüksek zam-
laria tefeci faiz uygulamaktadır-
lar ve bu faizler, halkı mah vetme-
ye yöneliktir. Ne yani, yağmurla-
n getiren bulutlar zam mı yapû
da suya zam yapıldı. Recep Tay-
yip Erdoğan'ın, bu karan geri al-
ması gerekmektedir. Biz parti
olarak gerekirse mahkemeterede
başvuruda bulunacağız" dedi.
RP'li yönetimin adil dûzen id-
dialanyla işbaşına gekftkten son-
ra toplutaşıma ücretleıine ve su-
ya akıl almaz zamlar yaptığını
da söyleyen Toprak. "Istan-
bul'un yüzde 70'ten fazlasının su
kullanımına yapılan zamdan
başka, belediyeye aktarıiacak
başka gelir kaynağı bulunamadı
mı? Gecikme faiz oranlan da
yüzde 144 gibi tefeci faiz düzeyi-
ne çıkanlmtştır. Belediye >öneti-
mi 1995 yıh için ISKİ bütçesine
gecikme faizleriyle 53 milyar Kra
gettröngörmüştür. Bu para, 1995
yılında Istanbul halkının cebin-
den çıkacak faizin miktandır.
Halkına böyle tefeci faiz uygula-
yan bir yöıietime karşı koymak
görevimizdir'Vklınde konuştu.
Sık sık "Su zammına hayır".
"Faizci Erdoğan", "Türldyelaik-
tir, laik kalacak". "Mollalar
Iran'a" şeklinde sloganlar atan
vatandaşlar, daha sonra zamlann
geri alınması için başlatılan kam-
panya metinlenne imza atarak
dağıldıiar. Imza kampanyalan,
DSP'nin ilçe binalannda 10 gün
süreyle devam edecek.
Zaııı yağmııru sürecek
• Baştarafı 1. Sayfada
kalmasının ardından, 6 aydır tu-
tulan KİT ürünlerinin fiyatlan
art arda arttınlıyor.
Edinilen bilgiye göre, zam ha-
zırlığı yapan sektörler şunlar
SEKA: Kurumun, gelecek ay-
dan geçerli olmak üzere kâğıt fi-
yatlanna yüzde 30 oranında zam
yapma hazırlığında olduğu öğ-
renildi.
PETKİM: llaç sektörü, boya
sanayii ve kimyevi üretim için
girdi üretimi yapan PETKlM'in,
gelecek aydan itibaren ürünleri-
ne yüzde 20'ye ulaşan oranlarda
zam yapacağı bildinldi.
PTT: Kurumun, posta ve tele-
fon hizmetlerinin fiyatlannda
yüzde 30-50 arasında zam yapa-
cağı öğrenildi. 1300 lira olan te-
lefon kontur ücretleri ocak ayın-
da 1950 liraya çıkanlacak. Posta
ücretleri vüzde 30 oranında art-
tınlacak.
Türk Diş Hekimleri Birliği
dün bir açıklama yaparak, özel
muayenehanelerde diş tedavi üc-
retlerinin fıyatlannın 1 ocaktan
geçerli olmak üzere arttınldığı-
nı bildirdi. Diş tedavi fiyatlan,
kalkınmada öncelıklı yöreler sı-
ralamasına göre her kentte fark-
lı olacak. Açıklamaya göre; An-
kara-lstanbul gibi büyük kentler-
de bir diş çekiminin fiyatı 540
bin liraya, protezin fiyatı 6 mil-
yon 300 bin liraya, diş dolgusu-
nun fiyatı da 720 bin liraya yük-
seltildi.
Demirçetik yan iirünleri:
Demirçelik yan ürünlerine dün
akşam yüzde 8 ile 10 arasında
zam yapıldı. Buna göre demir
pik ürün fıyatlanna yüzde 8, kok
ve diğer yan ürün fiyatlanna ise
yüzde 10 zam yapıldı.
TMYT bunahmı çözülemiyor
ANKARA (Cumhuriyet Büro-
SB)- Terörle Mücadele Yasası'-
nda düşünce özgürlüğüne ilişkin
değişikükler getiren yasa tasansı
(TMYT), koalisyon ortaklan
arasında bunahma yol açarken
sorunun çözümü liderlere kaldı.
DYP ve SHP temsiicilerinin dün
yaptığı toplantıda. değişikükler
konusunda uzlaşma sağlanama-
dı. SHP Grup Başkanvekili Er-
can Karakaş, "Hükûmet tasansı-
na sahip çıkVnah, yoksa ciddi bir
krizdoğar"dedi.
TMYT bunalımını çözmek
üzere dün Devlet Bakanı Bekir
Sami Dace ile DYP'li Coşkun
Kırca, Tunç Bilget, Yaşar Topçu
ve Grup Başkanvekili Şerif Ercan
ile Adalet Bakanı Mehmet Mo-
ğultay ve SHP Grup Başkanveki-
li Ercan Karakaş, TBMM Adalet
Komisyonu'nda bir araya geldi-
ler. Toplantıya DYP'li Adalet
Komisyonu Başkanı Ali Yalçın
Öğütcan'ın katıîmaması dikkati'
çekerken, bu gelişme kulislerde
Öğütcan'ın hükümetin tasanya
sahip çıkmaması ve Başbakan
Tansu ÇUler'in tarikat liderleriyle
görüşmeler yapmasına tepki gös-
terdiği yorumlanna yol açtı.
Toplantıda, kesin karann ve-
rilmesi için, yann yeniden bir ara-
ya gelinmesi kararlaştınldı.
SHP Grup Başkanvekili Ercan
Karakaş. topantıdan sonra, "Bu
iş artık Başbakan ile Başbakan
YardımcLsı'nın göriişerek bir uz-
laşma noktasına gelinip gelinıne-
yeceği konusunda bir karar ver-
mesi Qe çözülür" dedi.
m w
G Ü N D E M MUSTAFA BALBAY
• Baştarafı 1. Sayfada
bir protesto metni hazırlayıp halkı
"telgraf çekmeye" çağınyordu. Bu
kez yapmadılar. Bu eksikliğin gide-
rilmesi için Clinton'a gönderilmek
üzere bir telgraf metni hazırladım.
Isteyen çekebilir:
"Heey Kılintın,
Senin kafa tın tın. Bizden sana
Vakko kravat,
Senden bize demeçli nasihat. Ne
demek bu, what?
Biz o kravatı boynuna dolar gere-
keni yapanz,
Tepemizi attırma, ABD'deki villa-
lanmızı satanz.
Yılbaşında Hillary bacımıza eşarp
yollayacakîık, vazgeçtik.
Omuzumuzu okşayıp belimizden
tutana kadar Kılintın'la konuşmaya-
cağız, ant içtik."
fkiyüzlü ABD'ye ancak böyle bir
telgrafla karşılık verir, ulusal onuru-
muzu koruruz. Diğer ikiyüzlülüklere
geçelim.
Cem Boyner, Kürt sorununu en
iyi kendisinin çözeceğine inanıyor.
O kadar emin ki, şimdiden Güney-
doğu'da terör birtikten sonra orada
görevli askerlerin tedavisinin nasıl
yapılacağını düşünüyor. "O askeher
Vietnam 'daki ABD askerleri gibi.
Ruhsal yapılarının düzeltilmesi la-
zım. Biz bunlara kafa yoruyomz" di-
yor. Boyner devleti de yıkıp vatan-
daşın eline veriyor. Sonuç; salonlar-
Ikiyüzlülükler...
da alkışlar, televizyonlarda prog-
ramlar.
İşçi Partısi Genel Başkanı Doğu
Perinçek de Güneydoğu'da kan
dökülmesinden kaygılı. "Bu kan
durmalı. Kardeş kanına yazık olu-
yor. Anadolu insanı bunu hak etmi-
yor. Bu rejim, Fırat'ı sınır haline ge-
tirmiştir" diyor. Sonuç; DGM ve üç
yıl hapis. Biz Türkiye'yi tartarken,
terazinin demokrasi ve insan haklan
kefesine hangisini koyacağız?
Boyner'e iktidarın kolları, Perin-
çek'e cezaevinin yollan.
Gelelim, Çiller'in tarikat liderleriy-
le görüşmesine. Başbakanımız ge-
lenek olduğu üzere, Budapeşte'ye,
AGİK toplantısına giderken, uçakta
ve yine ayaklan 7-8 bin metre hava-
da bir demeç verdi;
- Refah'ı kapatabiliriz. Elimizde
bazı belgeler var. Bunları Mec-
lis'e getireceğiz.
RP, her şeye karşın Türkiye Cum-
huriyeti'nin yasalarına göre kurul-
muş, adil düzen deyip genel başka-
nına çuval dolusu altın kazandıran,
dini bütün bir parti. Üstelik, Çiller'in
elinde (Allah'tan) parti kapatma yet-
kisi yok. Ama kendileri, laik Türkiye
Cumhuriyeti'nin bu ilkesinin zede-
lenmesinden rahatsız. Sonradan
anlaşılıyor ki aynı Çiller, bu demeci
vermeden 4 gün önce Fethullah
Gülen'le görüşmüş. Biraz daha
araştınnca, diğer tarikatlann liderle-
riyle de görüştüğü ortaya çıkıyor.
Sabah gazetesinden Metin Işık'ın
haberine göre Çiller, görüşmede
Gülen'i övmüş, Orta Asya'daki ça-
lışmalannı takdirie karşıladığını söy-
lemiş. Kendisinden Terörle Müca-
dele Yasa Tasansı aleyhine yürütü-
len kampanyayı durdurmasını iste-
miş. Çiller aradan üç gün geçmesi-
ne karşın bu konuda herhangi bir
açıklama yapmadı. Başbakan'ın
çevresindeki akıl hocalan, tarikatlar-
la görüşmesi için aracılık etmişler.
Bazılarıyla da Ozer Çiller görüş-
müş. (Acaba tutanaklan kim tuttu?)
Çiller'in hangi yüzü gerçek yüzü?
Başbakan, RP'yi asıl malvariığın-
daki kuşkulu durumlardan ötürü ka-
patacağız diyebilir. O zaman,
ABD'de Clinton'la yaptığı görüşme-
de, "Aman ha, biz gidersek Refah
gelir. Laiklik elden gider" demecine
ne demeli?
Kadın yüzü
Tabii, koskoca Başbakan'a "iki-
yüzlü" diyemeyiz. Buna hakkımız
yok. Hazır söz bu konudan açılmış-
ken Macar yazar Geza Gar-
dony'nin bir sözünü anımsatmak
istiyorum: "Kadın yüzü, gökyûzün-
den daha çok değişiklik gösterir."
Lütfen kadınlarımız alınmasınlar.
Eğer olursa da sözün sahibi ben
değilim. Gardony, Macarların top-
lumsal ve tarihi romanlanyla ünlen-
miş bir yazan.
Madem ki daldan dala konuyo-
ruz. Bir de Selim Edes-Engin Ci-
van davasına değinelim. Efendim,
Edeszade Selim Bey, Prens
Civan'a, ayıptır söylemesi 3.5 mil-
yon dolar rüşvet vermiş. Bir kör kur-
şunun ortaya çıkardığı bu olay
giderek genişledi. 'Köşemra Sul-
tan'a, arfcasından çok ittikleri halde
büyüklük göstererek siyasete atılıp
başbakan olmamakta direnen Ah-
met Bey'e, babasına bak kızını al-
ma dedirten Dündar Kılıç'a kadar
uzandı. Ama mahkeme aşamasında
olay değişti. Meğer, Selim Bey,
Civanıma 3.5 milyon doları borç
olarak vermiş. Hay Allah. Selim Bey,
rüşvet değil de borç verdiğini aylar
sonra anımsadı. Yoksa iş âlemınde
bu bir gelenek mi? Insanlar hep
borçla rüşveti birbirine mi karış-
tırıyor?
Selim Edes'e de "ikiyüzlü biri"
denmez ki; adam, "Iki yüz bin dolar
mı dedin?" der. Nüfus sayımı ya-
pılırken, her insan bir kişi olarak
değil de değiştirdiği yüzlerte sayılsa,
nüfusumuz kaç yüz milyon olur der-
siniz?
Yeni hukukçulann gündemi, insan haklan
Hukuk Fakültesi 1991 -1992,1992-1993 \e 1993-1994 dönem mezunlanna diplomalan. Ha> darpaşa Kam-
pusu'nda duzenlenen bir törenle verildi. Törende konuşan hukukçular. son günlerde gündemde olan in-
san haklannın önemine dikkat çektücr. Ünrversite Rektörü Prof. Dr. Ömer Faruk Baörri, \apfıgı konuş-
mada genç hukukçulardan "hukuk düzenine ve insan haklanna" sahip çıkmalannı tstedi. Kakültc De-
kanı Prof. Dr. Fehim [ çışık da törende >apOğı konuşmada, "Batılı ülkelerin temsilcileri, Türkiye've in-
san haklannısorgulammadegü,ancaköğrenmeyegelebiHr''dedi.(Fotoğraf: YASEMtN KOYUTURK)
Topuz'dan solda birlık çagnsı
IŞIKKANSU
ANKARA - CHP Genel _Baş-
kan Yardımcısı AliTopu^^Ülke-
mizde Ataturkçüiüge, taikliğe
inanmış olanlan, ulusal bütünlü-
ğü savunanlan bir araya gelerek
birleşmeye çağınyoruz" dedi.
Topuz, parti merkezinde dün
düzenlediği basın toplantısında,
ülkenin iyi yönetilmediği ve so-
runlan çözmek yerine yeni so-
runlann yaratıldığını ileri süre-
rek, siyasal alanda ülkenin bü-
tünlüğü ile laik ve demokratik
düzeni korumak ve evrensel in-
san haklanna dayalı demokratik-
leşmeyi gerçekleştırmenin en te-
mel, en yaşamsal sorun olacağı-
nı söyledi. Topuz, bu üç temel
konu üzerinde, DYP ve Başba-
kan Çiller'in yeterli sayılabile-
cek sorumluluk ve ciddiyet için-
de bulunmadığını savundu.
Sağcı partilenn kendi aralann-
da zaman zaman yanşmakla be-
raber, sıkıştıklan zaman bir ara-
ya gelerek "cephe" de oluştukla-
nnı ifade eden Topuz, "Son 20
yıkür ülkeyi yöneten milliyetçi
cephe parti ve liderteri askeri yö-
netimin dedesteği ile demokrasi-
mizi veekononûmizi bugünkü o-
kanıküğa sürüklemiştir" diye
konuştu.
CHP Genel Başkan Yardımcı-
sı Ali Topuz, sol partilerin, kur-
tancı lidere dayalı bir tnekaniz-
madan kurtulması gerektiğini sa-
vundu. SHP-CHP bütünleşmesi
sonucu oluşacak partinin lideri-
nin Deniz Baykal da Murat Ka-
rayalçuı da blamayacağı yolun-
daki savlarda haklılık payı bu-
lundufuna değinen Topuz,
"Eğer bunlardan daha çok ka-
bul görebilecck başkalan ortaya
çıkabiüvorsa mesele yok. Ancak
yenidir diye ne yapacağı beüi ol-
mayan birisinin peşine takılmak,
yagmurdan kaçarken doluya >a-
kalanmamıza neden olabUir" de-
dı. Imzalanan protokol üzerinde,
iki kurultayın da madde değiştir-
me hakkı bulunmadığını savu-
nan Topuz, "Bütünleşmenin ça-
tısıCHP olmah. CHP'de yazılı ol-
mayan gelenekler nedeniyle. be-
lediyelerde ve hükümette meyda-
na gelen sorumsuzluklar, o kadar
kolay ortaya çıkamaz" görüşünü
dıle getırdı.
SHP-CHP bütünleşmesi süre-
ci ile ilgili Cumhuriyet'in soru-
lannı yanıtlayan Ali Topuz, bü-
tünleşmenin genel amacının,
sosyal demokrat, demokratik sol
çizgide siyaset yapanlan, bu si-
yasete destek verenleri bir araya
getirerek güçlü, yeni bir siyasai
hareket başlatmak olduğunu
kaydetti. Topuz, bütünleşme ger-
çekleştirilirken kendilerini bir
özeleştiriden geçirmeleri gerek-
tiğini anımsatarak öncelikle üye
yapılanmasının sağlıklı hale ge-
tirilmesini istedi. CHP'nin, üye-
nin kaydı sırasında seçmen kütü-
ğünde yazılı olduğu yerden üye
olma koşulu getirdiğini belirten
Ali Topuz. şöyle konuştu:
"Si>iasi partilerdeki üye yapı-
lanmasının en temel aksayan
noktası; eş, dost, ahbap, ideolöjik
olarak partinin yanında olsun ol-
masın. hemşeri veya mezhep da-
>anışması içerisinde bir mahal-
leden 100-200 kişinin üye edilme-
skür. Oradan delege elde ediliyor,
o delegelerte partinin yönetimine
ağıriık konuyor."
Parti yönetimine gelmede, bır-
talcım başanlara dayalı bir iç me-
kanizma oluşmalı. Partinin ka-
rar alma sürecinde, hem aşağı-
dan yukanya, hem yukandan
aşağıya iletişim sürekli korun-
malı. Sorumluluklar çerçevesin-
de. bellı kademelerde belirlenen
sistem içinde üyenin karara katı-
Iımı saglanmalıdır. Yukanda ka-
rar oluşturulup aşağıdakilere em-
poze edilir veya aşağıdakiler yu-
kanya karar tasansı gönderip,
yukansı da bunu onaylamak zo-
runda kalırsa. yanlış olur.
Yeni sosyal demokrat partinin
merkez organizasyonunda, tek-
nolojik olanaklardan yararlana-
rak araştırma, veri toplama, po-
litika oluşturmada dânışmanlık
yapabilecek profesyonel kadro-
lann sürekliliğini sağiamak gere-
kiyor."
LJderiik sorunu
Partinin tepe noktasındaki yö-
netimin, ortak sorumluluk pay-
laşmasının zorunluluğuna deği-
nen Topuz, bir kurtancı lidere
dayalı, o ne yaparsa 'evet' denen
mekanizmadan sol partilerin
kurtulması gerektiğine işaret et-
ti. Topuz. parti üst yönetimine
ilişkin önerilerini şöyle açıkladı:
"Kolektif yönetim dediğimiz,
herkesin yeteneğini, bir başkası-
nın eksiğini kapatmak üzere or-
taya ko>abileceği bir modeL Za-
man içerisinde, partinin ideolog-
lan çıkabilir, partinin liderieri ÇK
kar. Farkh bir statüye gelirler.
Onlar, taşıdıklan sıfatla veya
oturduklan koltukla değil, yap-
tıkları ve yapacakları katkıyla
müstesna bir yere, tartışılmayan
kişi konumuna gelebilirjer. O, si-
yasi sürecin içinde olabilecek bir
şe>-. Bizde,' tyi konuşur, çalışkan,
girgın, sevimlı' gibi sübjektif öl-
çülerle lider aranıyor. Ya da biri-
si çıkıyor, 'Ben liderım' diyor.
Herkes, arkasında diziliyor. So-
lun hedefi, bu anlayışı aşmak ol-
malı. Bütünleşme hareketinin
böyle hedefleri olabilir. Deniyor
ki, 'Şu andaki genel başkanlarla
olmaz. Değişsin bu. Yeni hare-
ket, yeni adamla olur' Tamam,
bunlann hepsi doğrudur. Ama o
yeni adamın kendisinin ortaya
çıkması, yeni kadrolann kendi-
lerini kanıtlamış olması lazım.
Sırf 'yenidir' diye, ne yapacağı
belli oimayan birisinin peşine ta-
kümak, yağmurdan kaçarken
doluya yakalanmamıza neden
olabilir."
Karayalçın'a deştiri
Çok yeni olduğu halde, Tansu
Çiller ile Murat Karayalçın'ın
kendilerini. partilerini. Türki-
ye'yi nereye getirdıklerinin çok
açık görüldüğünü savunan To-
puz, şöyle devam etti:
"Demek ki, yeni olması iyidir,
ama her yeni iyi degUdir. Herkes
diyor ki' Baykal'la da olmaz. Ka-
rayalçın'la de olmaz.' Tamam,
bir an için böyle bir iddiayı kabul
edelim. Bunun haklılık payı da
vardır. O zaman kiminle olur?
Eğer bunlardan daha çok kabul
görebilecek başkalan ortaya ÇH
kabiliyorsa, mesele yok. Benim
aklunda, henüz böyle bir isim
yok. Bir kere bütünleşme konu-
sunda, shasi irade tam olarak ko-
nulmadı. Belki iki genel başkan,
protokolü imzaladu ama bu pro-
tokolün siyasi yaptınmı yok. Bu
protokolün yaşama geçmesi için,
24 arakktaki her iki kurultayın
bu protokolü onaylaması lazım.
Protokol onaylandıktan sonra
protokol süreci, bütünleşme süre-
ci işleyecek. 28 ocaktaki kurultay-
lara kadar bu arayışlan hepimiz
yapacağE."
Ali Topuz, bütünleşme süreci-
nin durup durmayacağına ilişkin
bir soruyu yanıtlarken CHP açı-
sından böyle bir durumun söz
konusu olmadığını belirtti ve
"Bütünleşmenin, SHP kurulta-
yuıdan yeterli desteği alıp alma-
ması, Murat Karayalçın'ın tavn-
na bağk Parti örgütünün, hükü-
met beklentüerinden ka\gıya ka-
pılarak ne gibi bir karar alacagı-
nı bilemeyiz. Eğer SHP kurulta-
\ı,'Protokoldebazı değişiklikler
yapılsın da onayla>alım' derse,
işte o zaman, o noktada bu süreç
biter. Çünkü, o protokol üzerin-
de madde değiştirnıe hakkı, iki
kurultayın da yok'" dedi.
CHP çateı olmah
Bugün sosyal demokrat diye
ortada görünen herkesin,
CHP'nin kapatılmış olmasından
sonra onun boşluğunu doldur-
mak için ortaya atıldığına dikkat
çeken Topuz, "Hepimizin şimdi,
boşluğunu doldurduğumuz iddi-
asında olduğumuz partiye sahip
çıkmamız gerekiyor" diye ko-
nuştu. Topuz, tarihi boyunca çok
yenileşme hareketleri yapan
CHP'nin, bugünün de gerektirdi-
ği yenilikleri gerçekleştirebile-
ceğini söyledi. Topuz. "SHPye
ya da başka bir partide belediye-
lerde veya hükümette ortaya çı-
kan sorumsuzluklar, CHP'de o
kadar kolay ortaya çıkamaz.
Çünkü CHP'lilik, bazı konular-
da insanlan frenler. Dürüstiük,
moral ve etik değerler açısından
yazılı olmayan bir geleneği var-
dır" görüşünü savundu.
Beyazıt ve LalelTde
bomba patladı: 1 ölü
• Baştarafı I. Sayfada
de meydana geldi. Patlama so-
nucu otomobilın içinde bulunan
Nunıllah Guzel (28) ölürken Ce-
mal Yokru adlı bir kişi de elierin-
den hafif şekilde yaralandı. Oto-
mobilde yapılan incelemede çok
sayıda dini yayın ve kaset bulun-
duğu bildinldi. Cemal Yolcu, te-
davisi yapıldıktan sonra gözaltı-
na alınarak Terörle Mücadele
Şubesi'negötürüldü. Olay yerin-
de yapılan aramalarda, toprağa
gömülü olarak patlamaya hazır
bir bomba daha bulundu.
Istanbul Emniyet Müdürlü-
ğü'nden yapılan acıklamada
bombalann, Çevik Kuvvet polis-
lerinın kullandığı otobüslerin
park ettıği alana yerleştirilmek
istenmesine dikkat çekilerek sal-
dınnın polislere yönelik olduğu
bildinldi Nunıllah Güzel'in,
patlayıcıyı yerleştirmek isterken
bombanın elinde patlaması so-
nucu yaşamını yitirdiği ve olay-
da kullanılan otomobilin sahibi
arkadaşı Cemal Yolcu'yla birlik-
te PKK örgütü üyesi olduklan
ilen sürüldü. Olayda kullanılan
patlayıcılann da el yapımı, par-
ça tesirli ve zaman ayarlı bomba-
lar olduğu bildirildi. Dün sabah
olay yerine gelerek incelemeler-
de bulunan Istanbul Cumhuriyet
Savcısı Ayhan Yüksel, "Bomba,
patlamada yaşamını yitiren No-
rullah Güzel'üı elinde patlamış"
açıklamasını yaptı.
Saldmyı gerçekleştırmek is-
terken ölen Nunıllah Güzel'in
cesedi Adü Tıp Kurumu Mor-
gu'na kaldmlırken olayda kulla-
nılan otomobil de bir çekiciyle
götürüldü. Otomobilin içinde
bulunduğu belirtilen ve patlama-
dan sonra etrafa dağılan dini ya-
yınlar da polisler tarafından top-
landı. Terörle Mücadele Şube-
si'nde gözaltında tutulan Cemal
Yolcu'nun ise sorgusuna devam
edildiği öğrenildi.
Bu olaydan yaklaşık 6 saat
sonra O.OOsıralannda Laleli'de,
parfümeri ve oyuncak satan bir
dükkanın önünde ikınci patlama
meydana geldi. Fethi Paşa Cad-
desi üzerindeki 19 numaralı Er-
doğan Parfümeri önüne poşet
içinde yerleştirilen parça tesirli
ve zaman ayarlı bombanın patla-
ması sonucu, dördü Rumen uy-
ruklu sekiz kişi yaralandı. Yara-
lılardan üç Rumenın durumunun
ağır olduğu öğrenildi.
Yetkililer, patlamanın meyda-
na geldiği parfümeri dükkanınm
önünde, bavul licareti yapan Do-
ğu Avrupalı turistlere ait paket
ve poşetler bulunduğu için bir
poşet içinde bırakıldığı sanılan
bombanın dikkat çekmediğıni
belirttiler. Patlama sonucu, Bü-
lentÇiftçi. lrfan Karaoğlu. Meh-
met Demir ve Galip Yıklınm ad-
lı vatandaşiarla Fegaenmehak
Cepteri, Opesane Oliane. Sergei
Fegennahlk ve Handu Ban adlı
Rumen uyruklu kışıler yaralan-
dı. Haseki Hastanesi'ne kaldın-
larak tedavi altına alınan yaralı-
lardan Fegaenmehak Cepteri
dışındaki Rumenlerin durumu-
nun ağır olduğu bildirildi.
Dünya Dosüan'nın
gündemi barış
ASUMAN ABAC1OĞLU
İZMİR- Dünya Dostlan Der-
neği kitleselleşiyor. Dünya Dost-
ian Derneği Danışma Kuru-
lu'nun Side'de yapılan toplantı-
sında, derneğin yalnızca gönül-
lü kuruluşlann değil, bireylerin
de üye olabileceği bir yapıya ka-
vuştunılmasına karar verildi.
Toplantıda aynca derneğin 1995
yılı eylem takvimı de belırlendi.
Eylem gündemini yine Akkuyu
Nükleer Santralı ve banş etkin-
likleri oluşturdu.
Kuruluşu geçen yıl yapılan
Nükleer Karşıtı Kongre ve Gö-
nüllü Kuruluşlar Kurultayı'na
dayanan ve Türkiye'deki tüm gö-
nüllü kuruluşlan bir çatı altında
toplamayı amaçlayan Dünya
Dostlan Derneği, çatısını oluş-
turan kuruluş ve gönüllülerin ka-
tıhmıyla 26-27 Kasım 1994 ta-
rihlerinde Side'de toplandı. Tür-
kiyenin çeşitli yörelerinden ku-
ruluşlannı temsilen gelen 50'ye
yakın ğönüllü, iki gün süresince
Dünya Dostlan Derneği "nin ya-
pılanma biçimini. geleceğini ve
1995 yılı etkinliklerini tartıştılar.
Toplantıya, kapatılan Yeşiller
Partisi'nin bazı üyeleri de katıl-
dı.
Toplantıda katılımcılar. Dün-
ya Dostlan Demeği'nin, kunılu-
şunda kararlaştınldığı gibi yal-
nızca gönüllü kuruluşlann üye
olabileceği bir yapıdan çıkartı-
larak, bireylerin de üye olabile-
ceklen bir yapıya kavuşturulma-
sına karar verdi ler. Bu amaçla
derneğin tanıtım etkinliklerine
hız verilmesi ve demeğe Türki-
ye'nin her yöresinden yeni üye-
ler kazandınlması yönünde gö-
rüş birliğine varan katılımcılar.
kamuoyunun aydınlatılmasını
sağiamak amacıyla da 1995 yı-
lında "Karabatak" adlı aylık bir
gazete çıkanlmasını kararlaştır-
dılar.
Toplantının ikinci günü ise
1995 yılı etkinliklerini tartışan
katılımcılar, ağırlıklı olarak Ak-
kuyu'da nükleer santral yapımı-
na ilişkin hükümet karanna kar-
şı yapılacak etkinliklerin yanı sı-
ra termik santrallar, hidroelektrik
santrallar gibi Türkiye'nin var
olan enerji politikalan, Kelebek
V'adisi, Burdur Gölü gibi yöresel
sorunlar, çimenîo fabrikalan gi-
bi çok yönlü ve çok yaygın so-
runlan da ele aldılar. Bisiklet
yollan. ormanlar, eko-çiftlik pro-
jeleri, petrokok, Çanakkale'de
yapımı düşünülen termik santral
konusu da tartışmalar arasında
yeraldı.
Bu tartışmalar sırasında bazı
ilke kararlan da alan Dünya
Dostlan. yöresel sorunlann yö-
resel inisiyatifler aracılığıyla çö-
zümlenmesinin esas olduğunu.
gerektiğinde Türkiye çapında
kampanyalar da açılabileceğini,
ancak bazı yörelerdebilgilendir-
me çalışmalannın yapılmasının
gerekli olduğu görüşlerini be-
nimsediler.
Akkuyu'ya nükleer santral ya-
pımına ilişkin hükümet çalışma-
lannın hızlandınlması veön iha-
lenin sonucunun yılbaşında açık-
lanacağının bildirilmesi gibi ge-
lişmeler üzerinde durulan top-
lantıda, katılımcılar nükleer kar-
şıtı etkinliklerin Doğu Akdeniz
yöresinden başlayarak Türki-
ye'nin hemen heryerinde hızlan-
dınlarak sürdürülmesi karanna
vardılar. Olası yapimcı fırmanın
ve TAEK'in. TEK ile işbirliği
içerisinde önümüzdeki günlerde
yoğun bir propagandaya geçme-
sinin beklendiğini belirten katı-
lımcılar, nükleer karşıtı propa-
gandanın aynı ölçüde güçlü ol-
ması için çalışmalara girişilme-
sini önerdiler.
Toplantı gündeminde yer alan
banş etkinlikleri konusunda da
katılımcılar, geçen yıl başlatılan
"Banş Kampanyası"nın sürdü-
rülmesini ve 1995 yılında bu ko-
nuda da etkilı çalışmalar yapıl-
masını istediler.
OLAYLARIN
ARDINDAKİ
GERÇEK
I Baştarafı 1. Sayfada f
Halkın tepkileri de zayıfla-
mıştır. Ekonomiyi düzeltme^
nin olanaksızlığı, bir yazgı
gibi toplumun alnına yazıl-,
mıştır. Enflasyonu durdur^j
mak, üretimi yükseltmek,
gelir dağılımını adalete ka-
vuşturmak gibi temel sorun-
lar, siyasetin gündeminderv
düşmüştür. '.
Başbakanlar ve bakanlar,'
bir yandan halkın sırtına ağırj
zamları yüklerken öte yan-;
dan güleryüzle televizyona
çıkıp övüngeç bir tutumla
konuşmalar yapabilmekte-'
dirler. Eskiden olsa, enflasJ
yonu yüzde 130'a çıkararr
bir başbakan, halkın yüzüne
bakamaz, içine giremez, so-
kağa çıkamazdı. Türkiye
vaktiyle Latin Amerika'da
yaşanan faturası çok ağır bir
sürecin kaygan zemininde.
sürüklenmektedir. t
DYP'nin ara seçimi ertete-,
mekte gösterdiği çabalar ve
parlamento çoğunluğunun.
bu yolda oy vermesinin hikJ
meti, bir an önce ağır zamla-'
rı yürürlüğe koyabilmek kay-
gısından kaynaklanıyordu. :
Herkes biliyor ki, eğer 25
aralıkta ara seçim kararr
Meclis'ten çıksaydı, gazete-
lerin iki günden beri yazdığr
zamlar yapılmayacak, erte-]
lenecekti.
Türkiye işte böyle yönetili-
yor. '
••**
Namus j
• Baştarafı 1. Sayfada .
satıcılık yapan sanık Uluğ, ya-;
kalandıktan sonra çıkanldığr
mahkemede, kiracısı F.G.'ninl
eve akşam saatlerinde erkek ar-
kadaşlannı getirdiğini, en son:
ikazında ise kendisini tahrik et-ı
tiğini ifade ederek bu yüzdcn.
onu öldürdüğünü iddia etti. Sa-"
nık Uluğ tutuklanarak cezaevine
konuldu. '
Kars'ta günün konusu olan ci-'
nayetten sonra çeşitli iddialar da'
ortaya atıldı. Kars'ın merkezc
bağlı Akbaba köyünden öğreni-
1
mini tamamlamak için kcntege-i
len FG.'nin komşulan, genç kı^
zm parayla aşk yapfiğmı.aynea
1
ev sahibi Uluf'la da ilişkisi oldu-'
ğunu iddia etti. '
Bu arada Cumhuriyet Lisesi-
yetkilileri, son sınıf öğrencisi'
F.G.'nin "çalışkan ve terbiyeH"
bir insan olduğunu belirttiler. '
öte yandan Devlet Hastanesi'
yetkilileri, F.G.'nin yapılan otop-
1
sisinde bakire olmadıgının anla--
şıldığını belirttiler. '
Cezaevi'nde;
I Baştarafı 1. Sayfada
ğuşlara giren görev hTere sakbn
yapıhyor. SaMın sırasında 3 er
yaralanıyor. Görevliler koğuşlar-
dan dışan çekiüyor. Şu anda kim-
senin canının yanmasuu Bteml-
yoruz; ama yine de aramaya izin;
vermezler, isyanı sürdüriirierse
bir operasyon düzenleyip mfidaJ
hak edeceğiz. Gerekli" her türHI
önlem alınmış dunımda. Onlar
eDerinde5 yarab olduğunu söyhV;
yorlar ve yaralılan tesihn etmk
yorlar. Başsavcımız Alp Şan-
j
ver'in denetiminde dunım de-.
geriendiriliyor." '.
Bursa Valisi Rıdvan Yenişen,'
Dev-Sol hükümlülerinin sözcü»
leriyle yaptığı görüşmede, direj
nişçilerin bayraklannın asılı kal-
masını, koğıîşlar arasında rahat-
ça dolaşma izninin venlmesini,
istedikleri kıyafetleri giyebilme-
lerini ve duvarlan istedikleri gi-
bi boyayabilmelerini istedikleri-
ni belirtti.
Hükümlüler saat 16.00'da di-
renişten vazgeçtiler. Direnişin
sona ermesinin ardından bir
açıklama yapan Vali Rıdvan Ye-
nişen, "Ödün vermeden, sabırta
bekledik. Konuşma istekJeri ol-
du. Konuştuk, kendilerini ikıu
ettik" dedi.
Vali Yenişen, üç ayn koğuşta
isyan eden hükümlülerin ayn ko-
ğuşlara yerleştirileceğini söyle-
di. tsyanda yaralanan hükümlü-
lerin durumlannm iyi olduğunu
ve cezaevinin revirinde tedavi
edildiklerini belirten Yenişen,
yasalara göre gerekenlerin yapı-^
lacağını söyledi.
Büyükşehir
bütçesi onaylandı
Istanbul Haber Servisi- tstan-
bul Büyükşehir Belediyesi'nin
1995 yıb bütçesi 37 trilyon 60
milyar olarak onaylandı. Bü-
yükşehir Belediye Meclisi'nin
dünkü oturumunda görüşülen
bütçenin giderler kaleminin ya-
tınm harcamalan bölümüne 11
trilyon. cari harcamalar için de
5.5 trilyon lira aynldı.
Bütçenin 23.8 trilyonu hükü-
metten gelecek genel vergilerle
oluşturulacak. Bu arada, IETT
Genel Müdürlüğü'nün 1995 yı-
h bütçesi de 11.9 trilyon lira ola-
rak belirlendi. J