Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 14 ARALIK 1994 ÇARŞAMBA
14 KULTUR
Her şarkının
bır oykusu
var
•Sting, şarkılannı
yazarken
yaşadıklanndan yola
çıkıyor.
Kültur Servisi - "Sting'in evi
ne lütfen" Salısbury ıstasyonun-
dakı taksı şofbrlenne soylemenız
gereken tek şey bu Adres belırt-
meye hıç gerek yok Onun nerede
oturduğunu bılmeyen yok
'Rock tannsı' olarak nıtelenen
bu adam, eşı Trudıe ve çocuklan-
nın aksıne Salısbury'ye ender
olarak ınıyor Stıng'ın Wıltshı-
re'dakı evı. ıçınde atlann ve ko-
peklenn serbestçe dolaştığı genış
bır arazının çevreledığı bır malı-
kane E\ın mutfağtnda kaybola-
bılır, çay fıncanlannda boğulabı-
lırsınız
Malıkanenın efendısı, ormanla-
nn dostu Stıng, son zamanlarda
muzısyen olduğunu bır kez daha
kanıtladı ve bır oda dolusu odul
aldı 1991 yılında 'The Soul Ca-
ges' albumüyle kendı seçımlenne
verdığı onem ve ıç gozlemlenyle
adeta hayranlannın sabnnın sınır-
lannı zorladı Sttng, 'oldukça ka-
ranlık' olarak mteledığı bu al-
bumde yer alan 'All This Time
1
adlı parçada, çok hoşlandığı bır
şey yaparak 'karanlık bir konu-
yu' müzıkle bırleştırdı Bu parça-
nın bır duşe dayanmadığını vur-
gulayan sanatçı, "SözJer gerçe-
kiıstu gibi gorünüyor ama hepsi
doğup buyudûğüm yere ilişkin,
aklımda kalan imgeler. Orası da
son derece gerçeküstu bir yerdi"
dıyor
Çevrebılımle ılgılı bır şarkı
olarak duşünülen 'Fragile' adlı
parçasının oykusunu anlatırken,
genç bır Amenkalının Nıkara-
gua'da kontrgenlla tarafından ol-
durûlduğunû gazetelerde okurken
'kınlganlığın' kendısı ıçın ne den-
lı onemlı olduğunun farkına var-
dığını belırtıyor "Bu genç yar-
dım etmeye çahşmak üzere Nika-
ragua'ya gitti ama Marksist bir
gerillayla kanştınlarak öldürül-
dü. Sanırım böyle pek çok hata
yapılmıştır. tnsanları öldürmek
çok kolay. Neredeyse sıradan bir
'They Dance Alone' (1988) adlı
parçanın oykusune gelınce, Stıng
7O'lı yıllann sonunda, Pinochet
rejımının doruklarda olduğu bır
donemde 'PbHce'grubuyla bırlık-
te Şılı'deydı Bu ulkeye gıtmeden
once Uluslararası Af Örgütu'nun
fîkrtnı aldı Şılı'ye gıtmesı gerek-
tığı, çunku bu ulkeîerde 'rockV
roll'un ozguriuk demek olduğu
yolunda bır yanıt aldı Şılı yolcu-
luğu, acı veren bır deneyım oldu
"Bizim ülkemizde bu bayrak In-
giliz faşist partisinin bay rağjdır"
dedı Ortalık bırbırıne gırdı "Bi-
ze 'hayvan' dedıler Hıç de ıyı
da\ranmadılar Şılı'de kocalan ve
oğullan ortadan kaybolan kadın-
lar hukümet bınasının onunde gö-
runmeyen kavalyelenyle dans
ederlerdı Bunun çok etkılı sus-
kun bır protesto, ınanılmaz bır
eğretıleme olduğunu duşunerek
bu şarkıyı yazdım"
Kendine chşardan bakmayı
deneyince...
Bazı düşünceler üzerinde kafa yormak
için deneme yazan Bilge Karasu, 'kendini
karşısına koyuyor'
GAMZEVARIM
Bilge Karasu'y la goruşmeye gıttı-
ğımızde kapıda paspasın uzennde
butün heybetıyle duran evın kedısı
Tarçın tarafından karşılanıyoruz
Karasu, soy leşı suresınce rahat dur-
mayıp rurlu >aramazlık yapan Tar-
çın'a, sevecen bır bıçımde "Tarçın
ne oluyorsun kızırrT "Gene başla-
dın, dirsekçi Tarçın, dilekçi Tarçın"
sozlenyle tatlı tatlı sıtem edıyor
Tarçın'ın umursamaz tavnna ıçerle-
dığını zaman zaman "terbiyesiz
kız" sozlenyle dıle getınyor Hay-
van sevgısı yaşamında buyuk yer
tutan Karasu. Ankara'da kendısını
bekleyen saralı kedısınden soz edı-
yor Hayvanlarla aynı dunyayı pay-
laştığımızı hıçbır zaman unutmu-
yor Bır dostunun "Havvanlardan
söz ederken aslında insanlardan soz
ediyorsun^dedığinı ve bu duşunce-
sınde haklı olduğunu anlatıyor
Fotoğrafı çekılırken Tarçın'ı gos-
tererek **Onu da alırsınız herhalde
artık, dunden beri poz veriyor. Her-
kes resmini çekiyor" dıyor Gerçek-
ten de pınl pırıl, san tüylenyle gu-
zellığının fazlasıyla ayırdında bır
genç hanım gıbı Karasu'nun kuca-
ğından yennı alıveren Tarçın poz
venyor adeta
Tarçın'ın durmak bılmeyen mu-
zıplıklerıne, kayıt cıhazının azızlı-
ğıne karşın gerçekleştırdığımız söy-
leşıde Bilge Karasu'yla son yapıtı
'Ne Kitapsız Ne Kedisiz' uzenne
konuştuk
Çok uzun bir deneme
- Deoeme türünün yazuı yaşamı-
nızdaki yeri nedir?
Başladığımdan berı değışık bı-
çımlerde yazmışımdır ama kımı ya-
yımlanmıştır, kımı yayımlanmamış-
tır Nedense böyle, bır noktadan
sonra deneme yazma>ı duşünmeye
başladım Üstelık kurmaca dışında
bır şey yazmaya pek gonul yatıra-
mamışımdır Onlan hep bır tuhaflık
olarak, "akluna esti, yazacağun" dı-
ye yazmışımdır ılk sıralar Sonra
deneme yazacağım dıye kararlar
vermışımdır Şımdı epeydır tasarla-
dığım çok uzun bır deneme var
Onun yanına ıkı tane daha eklendı
Bu uç denemeyı bır an once bıtır-
mek ıstıyorum Çünku ıkıncı ve
üçuncu deneme kıtaplan var
- Deneme yazma dürtünüz nere-
den kaynaklanıyor?
Bazı duşuncelen eşmek, bazı du-
şünceler uzennde kafa yormak benı
ılgılendınyor
- 'Bilge Karasu Adlı Birinin 50.
Yaşı Uzenne' başlıklı denemenizde
kendinize dışardan bakıyorsunuz.
Insan kendine dışardan bakmayı
denemez mı
9
Başkasının gozuyfe
değıl, ne de olsa yıne kendı gozûyle
bakmaktadır ama kendınden bıraz-
cık uzaklaşmak, kendını boyle kar-
şısına koymak yapılmayacak bır şey
değıl
- Siz bunu sıkça yapıyorsunuz.
Yaparım. başkasının gozunun ne
kadar onemlı olduğunun çok far-
gozunun ne kadar onemlı olduğunun çok
farkındayım. Tabıı ben kendımı bıldığım gıbı kurarım,
surdürürüm de... Ama başkası bu sürekhhğı. bu güzel güzel
bırbırıne bıtışmış parçalan da gormez. Herkes bır parçasını görür
Herkes kendine göre bır alan kurar Ben de kendımı bıraz
dışardan bakarak kurmayı denerım. Yazar olarak yapacağımız
ışlerden bındır bu, zaten yapılıyor ama denemelerde Bilge
Karasu'yu karşıma koyanm (Fotofraflar KAAN SAĞNAK)
kındayım da ondan labıı ben ken-
dımı bıldığım gıbı kuranm, surdu-
rurüm de Ama başkası bu sureklı-
lığı, bu guzel guzel bırbınne bıtış-
mış parçalan da gormez Herkes bır
parçasını gorur Herkes kendine go-
re bır alan kurar Ben de kendımı
bıraz dışardan bakarak kurmayı de-
nenm Yazar olarak yapacağımız ış-
lerden bındır bu, zaten yapılıyor
ama denemelerde Bilge Karasu'yu
karşıma koyanm
-'Imge Uretiminde Roman Hâlâ
İlk Sırada" başuklı denemenizde ro-
manı dıllerı, sıyasal sınırlan, çağ-
lan aşabılen bır nıtelık taşıyan bır
yazı bıçımı" olarak tammlıyorsu-
nuz. Bu, diğer \azın tuıieri için de
aynı öiçüde geçerli değil mi?
Şıınn bır yerden bır yere aktanl-
ması çok daha guçtur Başka bır
kulturden gelen bır şıır sızın şıınnı-
ze benzemez Roman taşınmaya da-
ha uygundur Gerçı romanı okurken
de şıınn okuru gıbı okumaz kultur-
ler Hıçbır kultur de ıhraç edılmek
ıçın üretılmez, denm Bu bence çok
onemlı
Tabıı tanınmayla. genel olarak ta-
nınma polıtıkalanyla da ılışkılı bır
sorun Bu konuyu bır denememde
ele alacağım ıçın şımdı uzennde
fazla durmak ıstemem ama bır ro-
mana bır yabancı okurun ulaşması
şııre oranla daha kola>dır
Roman daha bır geçer akçedır dı-
ğer turler arasında O yuzden oyle
soyledım Ozellıkle çevın ıle değı-
şık ulkenın. kulturun, dılın roman-
lannı Turkçe okuruz Ama şıır ıçın
durum bıraz daha guçtur Roman
okurun ulaşabıldığı, anlayabıldığı,
daha yorumlayabıldığı bır şeydır
Şıır merakhsı arasında dolaşan bır
şey Çok daha dar bır dolaşımı var
bu açıdan
- Bu denemenizde bir dipnotta ki-
tabın cena/esinin kaldırılacağı gun-
lerin pek u/akta olmadığını belırti-
yorsunuz.
O sırada çok daha yakın göruyor-
dum Şımdı cenazesinin kalkmaya-
cağına ınanıyorum ama kıtap kılık
değıştıreceğe benzıyor Bıldığımız
kıtap olmaktan çıkıp başka bır kılı-
ğa gırecek Insanlar gene kıtap oku-
yacaktır ama
- Batı'da teknoloji kitabın cenaze-
sini kaldıramadı henuz...
Batı'da oyle olup olmaması bır
şey demek değıldır Teknoloji gınn-
ce ışın ıçıne bazı şeyler degışecek-
tır Ama kitabın ortadan kalması
değıl de kılık değıştırmesı soz ko-
nusu Insanların çok yer tutan pek
çok kıtabı bır tek dıske sığdırması
herhalde bır fark yaratacaktır Ama
kitabın oleceğını düşunmuyorum
artık
Sanınm bir kitabım
bitmeyecek
- Her metnin bize yeni bir şeyler
getireceğım, bir metnı ondan once
okuduklanmızın yardımıyla okudu-
ğumuzu soylemıştiniz. Peki >a yaz-
ma edimL.
Okuduğunuz olçude yazdıklan-
nız zengınleşebılır İnsan 12-15 ya-
şında da yazmaya kalkar ama yaz-
dıkları okuduklarına fena halde
benzer
Okudukları da ne kadarsa ışte
ona gore yazar Kendı hesabıma
ben bır yazdığımı bır daha yazmak
ıstemem Dolayısıyla bır şeyı yaz-
dımsa artık oyle bır şey yazmayaca-
ğım demektır
- İstedıgınız olçude yetkin bulma-
yıp yayımlamadığınız yapıtlarınız
var mı? Voksa nıtelığı nıcelıkten
onemli gorduğunuz için mi az kitap
yayımladınız?
Nıcelığın onemlı olabıleceğı du-
rumlar vardır belkı ama ben "Ta-**
mam bu yayımlanır" dedığım za-
man venyorum, yayınlanıyor Dola-
yısıyla bır şey gızledığım yok Ama
sanınm bır kitabım bitmeyecek
- ıNedir o 'tamamdır. artık olmuş-
tur' noktası?
Tamamdır artık olmuştur noktası
bıraz guç bır şey Bır bıçımde bılı-
yorsunuz. tamam bu oldu bıttı bu-
nun uzennde daha çok uğraşmaya-
cağım dıyorsunuz Bıttı kusursuz
demış olmuvorsunuz "Artık yapa-
bileceğim bir şey kalmadı galiba"
demektır o
- 'Lstalanm' dediğiniz yazarlar var
mı?
Var tabıı Bana çok şey öğretmış
ıkı yazar \ardır Faulkner ve Proust
çok onemlı ve değışık ıkı yazanm
Devlet sanatçısı
Sadi Yaver
Ataman öldü
• İSTANBÜL(AA)- Devlet
sanatçısı, folklor ve Turk halk
müzığı uzmanı, derlemecı Sadı ~<
Yaver Ataman (88), bugun
Istanbul'da hayatını kaybettı Sadı
Yaver Ataman, vasıyetı uzenne
yann Safranbolu'da toprağa
venlecek 1906 yılında Yanya'da
doğan Ataman, Istanbul Beledıye
Konservatuvan'nda oğrenım
gordu Bır sure oğretmenlık
yapan Ataman, 1950 ıle 1966
vıllan arasında Ankara ve
Istanbul radyolannda halk
muzığıyle ılgılı gofevlerde
bulundu Karabuk'te 1940-48
yılları arasında beledıye
başkanlığı da yapan Ataman, '
Istanbul Beledıye
Konservatuvan'nda ılmı kurul
uyesı ve folklor uzmanı olarak
çalıştı Halk muzığı dışında saz
şaırlen, halkoyunlan, gelenek ve
görenekler ıle ılgılı kıtap ve
makalelen bulunan Ataman'ın
başlıca eserlen şunlar
"Safranbolu Duğünlen, Anadolu '
Halk Sazlan, Yerlı Musıkıcıler ve
Halk Muzık Karakterlen, Halk
Musıkısınde Pentatonızm,
Koylerde Ortaoyunu ve Tıyatro,
Âşık Naılı Bu Toprağın Sesı-
Memleket Havalan, 100 Turk
Halk Oyunu, Dümbullu Ismaıl
Efendı, Turk Halk Oyunlarv
Barlar Mehmet Sadı Bey "
Kapalı kütüphaneye
tepki
• DOMANİÇ(AA)- [
Kutahya'nın Domanıç ılçesındekı
Halk Kutuphanesı'nın 4 aydan >
ben kapalı olması, tepkılere yol ;
açıyor Domanıç Kaymakam ı
Vekılı Engın Çetın, II Kultür !
Mudurluğu'nde memur sıkıntısı ,
çekıldığını, bu nedenle
kutuphaneye atama
yapılamadığını belırterek atama •
yapılması durumunda. •
kutuphanenın yenıden açılacağını'
soyledı Oğrencı velılen de •
kutuphanenın kapalı olması
nedenıyle çocuklann 45
kılometre uzaklıktakı Tavşanh
ılçesıne gıttığını belırterek,
kutuphanenın kısa zamanda
açılmasını ıstedıler
Turhan Selçuk'un
karikatür sergisl
Fransa'da •....,,.-...
sanatçı Turhan Selçuk'un
kankaturlen 17 aralık tanhıne
dek Strasbourg'da sergılenecek
Fransa'da faalıyet gosteren. 'Vıs a
Vıs" ısımlı derneğın gınşımıyle
duzenlenen sergı Turhan
Selçuk'un. Fransız duşunur
Voltaıre'ın 300 doğum
yıldonumu dolayısıyla Prof
Server Tanıllı'nın çevınsıyle
Turkıye'de yayımlanan Kandıde'
ısımlı kıtaba çızdığı
kankatürlerden oluşuyor Onhî
kankatunst Selçuk'un da
katılacağı sergı. Srrasbourg'un
sanatsal ve kulturel merkezı
olarak bılınen Odysee
Smeması nda gerçekleşecek
Talto' kokuşmuş bürokratik sistemin edilgenleştirdiği, yalmzlığa ittiği 'küçük insan'ın dramını yansıtıyor
'Güleryüzlü birtragedya, çokhüzürdü bir gülmece'
PELİN ÖZER
Dokuzuncu dereceden kadrolu mu-
meyyız Akakiy Akakiyeviç Bahmaş-
kin'ın şanssızlığı, adının konulduğu
gun başlar "Babasının babası ve ba-
bast" gıbı memur olan ve çok şereflı
bır aıleden gelen Akakiy. evraklann
kopyalarını çıkararak yaşamını sur-
dürmeye çalışan ve her dürust memu-
run kaderını paylaşan bır "küçük
adam"dır Gogol "Paho" adlı kısa öy-
küsunde bu "kuçuk adam"ın dramını
vurucu bır bıçımde yansıtır
1850'lı yıllann Petersburgu'nda,
Neva nehnnm buz tuttuğu kış günlen-
nı paçavra haline gelmış eskı palto-
suyla geçırmeye çalışan Akakıy'ın
macerası Yaşamında belkı de ılk kez
boyle bır ozleme sımsıkı bağlanan
Akakiy, "gümüş düğmeli, yakası ve
kol «fızlan samur kürklü, arkası boy-
dan boya tşlemeH" paltosuna kavuştu-
ğu gun serv ıs arkadaşlannın 'yeni pal-
to' şerefıne (') verdıklen partıye katı-
lır Ancak Akakıy'ın mutluluğu çok
kısa surer Partıden sonra, evıne dö-
nerken, Akakiy paltosunu çaldınr
Tüm çabalanna karşın, burokrası çar-
kının dışlılen arasından sıynlmayı ba-
şararak paltosuna kavuşamaz Ne de
olsa, o yalnızca dokuzuncu dereceden
kadrolu bır mumeyyızdır ve guçlü
dostlan da yoktur
Tum çabalanna karşı dûzene yenık
düşen Akakiy, bır gece tavanafasında-
kı odasında 'gözleri açık', donarak
ölür Ancak olumünden bır sure sonra
tüm Petersburg, gecelen meçhul bır
adamın sokakta dolaşan ınsanların
paltolarını çaldığı habenyle çalkala-
nır
Gogol'un kısa oykusunu tıyatroya
uyarlayan Jean Cosmos'un oyunu bu-
günlerde Istanbul Şehır Tıyatrolan ta-
rafından sahnelenıyor Başar Sabun-
cn'nun sahneye koyduğu oyunda.
Akakıv'ı Sezai \ltekin canlandınyor
Atacan Arseven. Orhan Hızlı, Salih
Sankaya. Hakan Güner, Haldun Er-
güvenç. Ayça Tefarmak, Sukan Kahra-
man, Ersin Sanver, Dinçer Çckmez,
Gökhan Mete, Metin Çeliker, Zeki
Gogoi'unkısa öyküsünden Jean Cosmos'un uyarladığı 'Palto'yu Başar Sabuncu yonettı. iFotoğraflar DEVR1M BAR\N)
Yıldınm. C'mh Imer ve Sueda Çil'ın
rol aldığı oyunun sahne tasarımını
Nuruüah Tuncer. gıysı tasanmını ıse
Türkan Kafadar gerçekleştırmış
1968 yılında Gulriz Sururi- Engin
Cezzar Tiyatrosu'nda sahnelenen
oyun, 26 yıl sonra Başar Sabun-
cu'nun 'yahn' yorumuyla seyırcı kar-
şısına çıkıyor Sabuncu'nun "guler-
yıizlu bir tragedya, çok hüzunlu bir
gülmece" olarak tanımladığı.oyun
gunumuz gerçeklerıyle ortuşmesı açı-
sından da buyuk onem kazanıyor
Oyunda pek çok konu. sorulan ve
yanıtları bırbırıne kanşmış dev bır
bulmaca gıbı seyırcıye sunuluyor
Bulmacayı çozmek, sorulan ve yanıt-
lan yerlerıne verleştırmek gorevı de
seyırcıye duşuyor dogal olarak Bı-
rey- devlet ılışkısı, kokuşmuş burok-
ratık sistemin edilgenleştirdiği yal-
mzlığa ıttığı "kiiçiik insan"ın dramı,
gozler onune senlıyor
Başar Sabuncu olayın, sanayıleş-
rrenın kapıtahst duzene geçmenın ılk
aşamalarını yaşavan değerler sıstemı-
nın değıştığı bır Rusya'da geçtıgıne
dıkkat çekıyor Akakıy'ın yukselen
değerler donemınde yukselen değer-
lenn dışında kalmış bır adam olduğu-
Sezai
Ahekin,
Akakiy 'in
toplumun
ıçinde
aşağılandığı
vealay
edildiği için
'karikarure
en yatkın tip'
olduğunu
soylüyor.
nu duşunen yonermen Akakiy karak-
terını çozumlerken neler düşundükle-
rını şu sozlerle anlatıyor " Bize sanki
Akakiy mutlaka gulervuzlu, dunyava
kocaman şaşkın çocuk gozlenyle ba-
kaıu öfkelenmcven. anlamaya çalışan
ama anlavamavan vanı bıraz neslı tu-
kenen bir varabk gıbı geldi. Belki oyu-
nun bugunku ınsanlara bir şey söyle-
vebılmesı de boylece daha koîay ger-
çekleşti. Akakiy, sevmediği bır duzen-
den kaçmanın, kendini duvarlarla ku-
•Yonetmen Başar
Sabuncu olayın,
sanayıleşmenın,
kapıtahst duzene
geçmenın ılk
aşamalannı yaşayan,
değerler sıstemının
değıştığı bır Rusya'da
geçtıgıne dıkkat
çekıyor ve Akakıy'ın
yukselen değerler
donemınde, yukselen
değerlerın dışında
kalmış bır adam
olduğunu duşunuyor
şarmamn, kendine ozgu bir dönya ya-
ratmanın yoiunu çahşmakta, işiyle öz-
desjeşmekte bulu\or."
Oyuna çok pratık katkılarda bulu-
nan sahne tasanmı " içinden çıkılmaz
bir luüeyle kuşahlmış, insanlann ken-
dı gizli küçuk çekmecelerinde yaşa-
dıklan bir dun\a"yı sahne uzennde
yaratmayı başarıyor Yarım daıre bıçı-
mındekı dev bır dolabın çekmecelerı
açılıyor ve o çekmecelerden dışarı çı-
kan ınsanlar (oyuncular) sınırlı bır
sahnede, kendı sınırlı yaşamlannı sur-
duruyorlar Oyle kı o ınsanlar belkı de
çekmecelerden başka hıçbır şeye sa-
hıp değıller
Başar Sabuncu ovunlannda ve hat-
ta fılmlerınde (Volcu) muzık kullan-
maktan özenle kaçınıyor Bu tutumu-
nu "bir yalınlık tercihi" olarak tanım-
layan Sabuncu suslere sıgınmanın
tehlıkelı olduğunu savunuyor
Palto sımgesının ve Akakıy'ın öy-
kusunun k.ımı değerlenn yok olup gıt-
tığı. kımı değerlenn sözüm ona yük-
seldıgı bır donemde. bugunku ınsan-
lara kendılen uzenne duşünmek. ken-
dılerını tartmak. yargılamak fırsatı
verebıleceğıne ınanan Sabuncu "pal-
to Mmgesının her donemde farklı bır
objeye karşılık gelebılecegıne degını-
yor
"Bugunun paJtosu, uğruna bir sürü
fedakârlıklara katlanılan. aıleleri yı-
kan bir otomobil olabilir. Ben böyle'
bir film senanosu uzennde uzun sure
çahştım zaten. Paltodan >ola çıkarak
"Araba Sevdası' adında bir senaryo
yazmava başladım. Bitiremedim ama
hâlâ vazgeçmış. degılim."
Cenazesınde Akakıy'ın belkı de tekı
dostu olan Nıkolay'ın "Yalnızlıktan
oldu o. Valnızlık. soğuktan daha so-
ğuktur. Şımdı gerçekten bazı keiimeie-
rin onu ısıtabileceğini sanıyor musu- ,
nuz?" sözlerı Akakıy'ın yalnızlığını
en vurucu bıçımde sergıler Sabun-
cu'ya gore Akakıy'ın yalnızlığı,
•*Akıp giden dünya içinde, yok olan
değerler ıçinde hâlâ belli değerlerle,
yaşamaya çalışan adamın yalnızlı-
fı"dır
Oyunun en "bıçak sırd" rolu olan '
Akakiy ı başanlı bır yorumla sunan
y
Sezai Altekin. rolünu doğala oturtma-
ya çalıştığını ve tum aşınlıklardan ka-*
çındığını vurguluyor
"Oyunda herşey son derece yalın.-
İnsan duygulan on planda. Insanıni
duygulan da aslında yaşadığı gerçek-
lik. Onu vaşavınca abarrılar mümkıin <
mertebe doğru yola çekiliyor. Akakiy,,
toplumun ıçinde aşağılanan alay edî-,
len bır tip. Dolavısıvla karikarure en'
yatkın tip. Sonuna doğru gidersem'
çok aşırı yerlere gidebilirim. Benim'
onu ayarlamam gerek. '
Bu adam bır takım eksıklıklerı, '-
komplekslen. rahatsızlıkları, huzur-'
suzlukları olan bır ıç yapıya sahıp'
ama kendı felsefesı var Bu da rolun
kendısıne bır yalınlık getınyor " ,
Uskudar Musahıpzade Celal Tıyat-;
rosu'nda seyırcıye "merhaba" dıyen^
"Palto". 21 aralık çarşamba günün-ı
den başlayarak Harbıye Muhsın Er-.
tuğrul Sahnesı'nde perde açacak