06 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 14 ARALIK 1994 ÇARŞAMBA 14 KULTUR Her şarkının bır oykusu var •Sting, şarkılannı yazarken yaşadıklanndan yola çıkıyor. Kültur Servisi - "Sting'in evi ne lütfen" Salısbury ıstasyonun- dakı taksı şofbrlenne soylemenız gereken tek şey bu Adres belırt- meye hıç gerek yok Onun nerede oturduğunu bılmeyen yok 'Rock tannsı' olarak nıtelenen bu adam, eşı Trudıe ve çocuklan- nın aksıne Salısbury'ye ender olarak ınıyor Stıng'ın Wıltshı- re'dakı evı. ıçınde atlann ve ko- peklenn serbestçe dolaştığı genış bır arazının çevreledığı bır malı- kane E\ın mutfağtnda kaybola- bılır, çay fıncanlannda boğulabı- lırsınız Malıkanenın efendısı, ormanla- nn dostu Stıng, son zamanlarda muzısyen olduğunu bır kez daha kanıtladı ve bır oda dolusu odul aldı 1991 yılında 'The Soul Ca- ges' albumüyle kendı seçımlenne verdığı onem ve ıç gozlemlenyle adeta hayranlannın sabnnın sınır- lannı zorladı Sttng, 'oldukça ka- ranlık' olarak mteledığı bu al- bumde yer alan 'All This Time 1 adlı parçada, çok hoşlandığı bır şey yaparak 'karanlık bir konu- yu' müzıkle bırleştırdı Bu parça- nın bır duşe dayanmadığını vur- gulayan sanatçı, "SözJer gerçe- kiıstu gibi gorünüyor ama hepsi doğup buyudûğüm yere ilişkin, aklımda kalan imgeler. Orası da son derece gerçeküstu bir yerdi" dıyor Çevrebılımle ılgılı bır şarkı olarak duşünülen 'Fragile' adlı parçasının oykusunu anlatırken, genç bır Amenkalının Nıkara- gua'da kontrgenlla tarafından ol- durûlduğunû gazetelerde okurken 'kınlganlığın' kendısı ıçın ne den- lı onemlı olduğunun farkına var- dığını belırtıyor "Bu genç yar- dım etmeye çahşmak üzere Nika- ragua'ya gitti ama Marksist bir gerillayla kanştınlarak öldürül- dü. Sanırım böyle pek çok hata yapılmıştır. tnsanları öldürmek çok kolay. Neredeyse sıradan bir 'They Dance Alone' (1988) adlı parçanın oykusune gelınce, Stıng 7O'lı yıllann sonunda, Pinochet rejımının doruklarda olduğu bır donemde 'PbHce'grubuyla bırlık- te Şılı'deydı Bu ulkeye gıtmeden once Uluslararası Af Örgütu'nun fîkrtnı aldı Şılı'ye gıtmesı gerek- tığı, çunku bu ulkeîerde 'rockV roll'un ozguriuk demek olduğu yolunda bır yanıt aldı Şılı yolcu- luğu, acı veren bır deneyım oldu "Bizim ülkemizde bu bayrak In- giliz faşist partisinin bay rağjdır" dedı Ortalık bırbırıne gırdı "Bi- ze 'hayvan' dedıler Hıç de ıyı da\ranmadılar Şılı'de kocalan ve oğullan ortadan kaybolan kadın- lar hukümet bınasının onunde gö- runmeyen kavalyelenyle dans ederlerdı Bunun çok etkılı sus- kun bır protesto, ınanılmaz bır eğretıleme olduğunu duşunerek bu şarkıyı yazdım" Kendine chşardan bakmayı deneyince... Bazı düşünceler üzerinde kafa yormak için deneme yazan Bilge Karasu, 'kendini karşısına koyuyor' GAMZEVARIM Bilge Karasu'y la goruşmeye gıttı- ğımızde kapıda paspasın uzennde butün heybetıyle duran evın kedısı Tarçın tarafından karşılanıyoruz Karasu, soy leşı suresınce rahat dur- mayıp rurlu >aramazlık yapan Tar- çın'a, sevecen bır bıçımde "Tarçın ne oluyorsun kızırrT "Gene başla- dın, dirsekçi Tarçın, dilekçi Tarçın" sozlenyle tatlı tatlı sıtem edıyor Tarçın'ın umursamaz tavnna ıçerle- dığını zaman zaman "terbiyesiz kız" sozlenyle dıle getınyor Hay- van sevgısı yaşamında buyuk yer tutan Karasu. Ankara'da kendısını bekleyen saralı kedısınden soz edı- yor Hayvanlarla aynı dunyayı pay- laştığımızı hıçbır zaman unutmu- yor Bır dostunun "Havvanlardan söz ederken aslında insanlardan soz ediyorsun^dedığinı ve bu duşunce- sınde haklı olduğunu anlatıyor Fotoğrafı çekılırken Tarçın'ı gos- tererek **Onu da alırsınız herhalde artık, dunden beri poz veriyor. Her- kes resmini çekiyor" dıyor Gerçek- ten de pınl pırıl, san tüylenyle gu- zellığının fazlasıyla ayırdında bır genç hanım gıbı Karasu'nun kuca- ğından yennı alıveren Tarçın poz venyor adeta Tarçın'ın durmak bılmeyen mu- zıplıklerıne, kayıt cıhazının azızlı- ğıne karşın gerçekleştırdığımız söy- leşıde Bilge Karasu'yla son yapıtı 'Ne Kitapsız Ne Kedisiz' uzenne konuştuk Çok uzun bir deneme - Deoeme türünün yazuı yaşamı- nızdaki yeri nedir? Başladığımdan berı değışık bı- çımlerde yazmışımdır ama kımı ya- yımlanmıştır, kımı yayımlanmamış- tır Nedense böyle, bır noktadan sonra deneme yazma>ı duşünmeye başladım Üstelık kurmaca dışında bır şey yazmaya pek gonul yatıra- mamışımdır Onlan hep bır tuhaflık olarak, "akluna esti, yazacağun" dı- ye yazmışımdır ılk sıralar Sonra deneme yazacağım dıye kararlar vermışımdır Şımdı epeydır tasarla- dığım çok uzun bır deneme var Onun yanına ıkı tane daha eklendı Bu uç denemeyı bır an once bıtır- mek ıstıyorum Çünku ıkıncı ve üçuncu deneme kıtaplan var - Deneme yazma dürtünüz nere- den kaynaklanıyor? Bazı duşuncelen eşmek, bazı du- şünceler uzennde kafa yormak benı ılgılendınyor - 'Bilge Karasu Adlı Birinin 50. Yaşı Uzenne' başlıklı denemenizde kendinize dışardan bakıyorsunuz. Insan kendine dışardan bakmayı denemez mı 9 Başkasının gozuyfe değıl, ne de olsa yıne kendı gozûyle bakmaktadır ama kendınden bıraz- cık uzaklaşmak, kendını boyle kar- şısına koymak yapılmayacak bır şey değıl - Siz bunu sıkça yapıyorsunuz. Yaparım. başkasının gozunun ne kadar onemlı olduğunun çok far- gozunun ne kadar onemlı olduğunun çok farkındayım. Tabıı ben kendımı bıldığım gıbı kurarım, surdürürüm de... Ama başkası bu sürekhhğı. bu güzel güzel bırbırıne bıtışmış parçalan da gormez. Herkes bır parçasını görür Herkes kendine göre bır alan kurar Ben de kendımı bıraz dışardan bakarak kurmayı denerım. Yazar olarak yapacağımız ışlerden bındır bu, zaten yapılıyor ama denemelerde Bilge Karasu'yu karşıma koyanm (Fotofraflar KAAN SAĞNAK) kındayım da ondan labıı ben ken- dımı bıldığım gıbı kuranm, surdu- rurüm de Ama başkası bu sureklı- lığı, bu guzel guzel bırbınne bıtış- mış parçalan da gormez Herkes bır parçasını gorur Herkes kendine go- re bır alan kurar Ben de kendımı bıraz dışardan bakarak kurmayı de- nenm Yazar olarak yapacağımız ış- lerden bındır bu, zaten yapılıyor ama denemelerde Bilge Karasu'yu karşıma koyanm -'Imge Uretiminde Roman Hâlâ İlk Sırada" başuklı denemenizde ro- manı dıllerı, sıyasal sınırlan, çağ- lan aşabılen bır nıtelık taşıyan bır yazı bıçımı" olarak tammlıyorsu- nuz. Bu, diğer \azın tuıieri için de aynı öiçüde geçerli değil mi? Şıınn bır yerden bır yere aktanl- ması çok daha guçtur Başka bır kulturden gelen bır şıır sızın şıınnı- ze benzemez Roman taşınmaya da- ha uygundur Gerçı romanı okurken de şıınn okuru gıbı okumaz kultur- ler Hıçbır kultur de ıhraç edılmek ıçın üretılmez, denm Bu bence çok onemlı Tabıı tanınmayla. genel olarak ta- nınma polıtıkalanyla da ılışkılı bır sorun Bu konuyu bır denememde ele alacağım ıçın şımdı uzennde fazla durmak ıstemem ama bır ro- mana bır yabancı okurun ulaşması şııre oranla daha kola>dır Roman daha bır geçer akçedır dı- ğer turler arasında O yuzden oyle soyledım Ozellıkle çevın ıle değı- şık ulkenın. kulturun, dılın roman- lannı Turkçe okuruz Ama şıır ıçın durum bıraz daha guçtur Roman okurun ulaşabıldığı, anlayabıldığı, daha yorumlayabıldığı bır şeydır Şıır merakhsı arasında dolaşan bır şey Çok daha dar bır dolaşımı var bu açıdan - Bu denemenizde bir dipnotta ki- tabın cena/esinin kaldırılacağı gun- lerin pek u/akta olmadığını belırti- yorsunuz. O sırada çok daha yakın göruyor- dum Şımdı cenazesinin kalkmaya- cağına ınanıyorum ama kıtap kılık değıştıreceğe benzıyor Bıldığımız kıtap olmaktan çıkıp başka bır kılı- ğa gırecek Insanlar gene kıtap oku- yacaktır ama - Batı'da teknoloji kitabın cenaze- sini kaldıramadı henuz... Batı'da oyle olup olmaması bır şey demek değıldır Teknoloji gınn- ce ışın ıçıne bazı şeyler degışecek- tır Ama kitabın ortadan kalması değıl de kılık değıştırmesı soz ko- nusu Insanların çok yer tutan pek çok kıtabı bır tek dıske sığdırması herhalde bır fark yaratacaktır Ama kitabın oleceğını düşunmuyorum artık Sanınm bir kitabım bitmeyecek - Her metnin bize yeni bir şeyler getireceğım, bir metnı ondan once okuduklanmızın yardımıyla okudu- ğumuzu soylemıştiniz. Peki >a yaz- ma edimL. Okuduğunuz olçude yazdıklan- nız zengınleşebılır İnsan 12-15 ya- şında da yazmaya kalkar ama yaz- dıkları okuduklarına fena halde benzer Okudukları da ne kadarsa ışte ona gore yazar Kendı hesabıma ben bır yazdığımı bır daha yazmak ıstemem Dolayısıyla bır şeyı yaz- dımsa artık oyle bır şey yazmayaca- ğım demektır - İstedıgınız olçude yetkin bulma- yıp yayımlamadığınız yapıtlarınız var mı? Voksa nıtelığı nıcelıkten onemli gorduğunuz için mi az kitap yayımladınız? Nıcelığın onemlı olabıleceğı du- rumlar vardır belkı ama ben "Ta-** mam bu yayımlanır" dedığım za- man venyorum, yayınlanıyor Dola- yısıyla bır şey gızledığım yok Ama sanınm bır kitabım bitmeyecek - ıNedir o 'tamamdır. artık olmuş- tur' noktası? Tamamdır artık olmuştur noktası bıraz guç bır şey Bır bıçımde bılı- yorsunuz. tamam bu oldu bıttı bu- nun uzennde daha çok uğraşmaya- cağım dıyorsunuz Bıttı kusursuz demış olmuvorsunuz "Artık yapa- bileceğim bir şey kalmadı galiba" demektır o - 'Lstalanm' dediğiniz yazarlar var mı? Var tabıı Bana çok şey öğretmış ıkı yazar \ardır Faulkner ve Proust çok onemlı ve değışık ıkı yazanm Devlet sanatçısı Sadi Yaver Ataman öldü • İSTANBÜL(AA)- Devlet sanatçısı, folklor ve Turk halk müzığı uzmanı, derlemecı Sadı ~< Yaver Ataman (88), bugun Istanbul'da hayatını kaybettı Sadı Yaver Ataman, vasıyetı uzenne yann Safranbolu'da toprağa venlecek 1906 yılında Yanya'da doğan Ataman, Istanbul Beledıye Konservatuvan'nda oğrenım gordu Bır sure oğretmenlık yapan Ataman, 1950 ıle 1966 vıllan arasında Ankara ve Istanbul radyolannda halk muzığıyle ılgılı gofevlerde bulundu Karabuk'te 1940-48 yılları arasında beledıye başkanlığı da yapan Ataman, ' Istanbul Beledıye Konservatuvan'nda ılmı kurul uyesı ve folklor uzmanı olarak çalıştı Halk muzığı dışında saz şaırlen, halkoyunlan, gelenek ve görenekler ıle ılgılı kıtap ve makalelen bulunan Ataman'ın başlıca eserlen şunlar "Safranbolu Duğünlen, Anadolu ' Halk Sazlan, Yerlı Musıkıcıler ve Halk Muzık Karakterlen, Halk Musıkısınde Pentatonızm, Koylerde Ortaoyunu ve Tıyatro, Âşık Naılı Bu Toprağın Sesı- Memleket Havalan, 100 Turk Halk Oyunu, Dümbullu Ismaıl Efendı, Turk Halk Oyunlarv Barlar Mehmet Sadı Bey " Kapalı kütüphaneye tepki • DOMANİÇ(AA)- [ Kutahya'nın Domanıç ılçesındekı Halk Kutuphanesı'nın 4 aydan > ben kapalı olması, tepkılere yol ; açıyor Domanıç Kaymakam ı Vekılı Engın Çetın, II Kultür ! Mudurluğu'nde memur sıkıntısı , çekıldığını, bu nedenle kutuphaneye atama yapılamadığını belırterek atama • yapılması durumunda. • kutuphanenın yenıden açılacağını' soyledı Oğrencı velılen de • kutuphanenın kapalı olması nedenıyle çocuklann 45 kılometre uzaklıktakı Tavşanh ılçesıne gıttığını belırterek, kutuphanenın kısa zamanda açılmasını ıstedıler Turhan Selçuk'un karikatür sergisl Fransa'da •....,,.-... sanatçı Turhan Selçuk'un kankaturlen 17 aralık tanhıne dek Strasbourg'da sergılenecek Fransa'da faalıyet gosteren. 'Vıs a Vıs" ısımlı derneğın gınşımıyle duzenlenen sergı Turhan Selçuk'un. Fransız duşunur Voltaıre'ın 300 doğum yıldonumu dolayısıyla Prof Server Tanıllı'nın çevınsıyle Turkıye'de yayımlanan Kandıde' ısımlı kıtaba çızdığı kankatürlerden oluşuyor Onhî kankatunst Selçuk'un da katılacağı sergı. Srrasbourg'un sanatsal ve kulturel merkezı olarak bılınen Odysee Smeması nda gerçekleşecek Talto' kokuşmuş bürokratik sistemin edilgenleştirdiği, yalmzlığa ittiği 'küçük insan'ın dramını yansıtıyor 'Güleryüzlü birtragedya, çokhüzürdü bir gülmece' PELİN ÖZER Dokuzuncu dereceden kadrolu mu- meyyız Akakiy Akakiyeviç Bahmaş- kin'ın şanssızlığı, adının konulduğu gun başlar "Babasının babası ve ba- bast" gıbı memur olan ve çok şereflı bır aıleden gelen Akakiy. evraklann kopyalarını çıkararak yaşamını sur- dürmeye çalışan ve her dürust memu- run kaderını paylaşan bır "küçük adam"dır Gogol "Paho" adlı kısa öy- küsunde bu "kuçuk adam"ın dramını vurucu bır bıçımde yansıtır 1850'lı yıllann Petersburgu'nda, Neva nehnnm buz tuttuğu kış günlen- nı paçavra haline gelmış eskı palto- suyla geçırmeye çalışan Akakıy'ın macerası Yaşamında belkı de ılk kez boyle bır ozleme sımsıkı bağlanan Akakiy, "gümüş düğmeli, yakası ve kol «fızlan samur kürklü, arkası boy- dan boya tşlemeH" paltosuna kavuştu- ğu gun serv ıs arkadaşlannın 'yeni pal- to' şerefıne (') verdıklen partıye katı- lır Ancak Akakıy'ın mutluluğu çok kısa surer Partıden sonra, evıne dö- nerken, Akakiy paltosunu çaldınr Tüm çabalanna karşın, burokrası çar- kının dışlılen arasından sıynlmayı ba- şararak paltosuna kavuşamaz Ne de olsa, o yalnızca dokuzuncu dereceden kadrolu bır mumeyyızdır ve guçlü dostlan da yoktur Tum çabalanna karşı dûzene yenık düşen Akakiy, bır gece tavanafasında- kı odasında 'gözleri açık', donarak ölür Ancak olumünden bır sure sonra tüm Petersburg, gecelen meçhul bır adamın sokakta dolaşan ınsanların paltolarını çaldığı habenyle çalkala- nır Gogol'un kısa oykusunu tıyatroya uyarlayan Jean Cosmos'un oyunu bu- günlerde Istanbul Şehır Tıyatrolan ta- rafından sahnelenıyor Başar Sabun- cn'nun sahneye koyduğu oyunda. Akakıv'ı Sezai \ltekin canlandınyor Atacan Arseven. Orhan Hızlı, Salih Sankaya. Hakan Güner, Haldun Er- güvenç. Ayça Tefarmak, Sukan Kahra- man, Ersin Sanver, Dinçer Çckmez, Gökhan Mete, Metin Çeliker, Zeki Gogoi'unkısa öyküsünden Jean Cosmos'un uyarladığı 'Palto'yu Başar Sabuncu yonettı. iFotoğraflar DEVR1M BAR\N) Yıldınm. C'mh Imer ve Sueda Çil'ın rol aldığı oyunun sahne tasarımını Nuruüah Tuncer. gıysı tasanmını ıse Türkan Kafadar gerçekleştırmış 1968 yılında Gulriz Sururi- Engin Cezzar Tiyatrosu'nda sahnelenen oyun, 26 yıl sonra Başar Sabun- cu'nun 'yahn' yorumuyla seyırcı kar- şısına çıkıyor Sabuncu'nun "guler- yıizlu bir tragedya, çok hüzunlu bir gülmece" olarak tanımladığı.oyun gunumuz gerçeklerıyle ortuşmesı açı- sından da buyuk onem kazanıyor Oyunda pek çok konu. sorulan ve yanıtları bırbırıne kanşmış dev bır bulmaca gıbı seyırcıye sunuluyor Bulmacayı çozmek, sorulan ve yanıt- lan yerlerıne verleştırmek gorevı de seyırcıye duşuyor dogal olarak Bı- rey- devlet ılışkısı, kokuşmuş burok- ratık sistemin edilgenleştirdiği yal- mzlığa ıttığı "kiiçiik insan"ın dramı, gozler onune senlıyor Başar Sabuncu olayın, sanayıleş- rrenın kapıtahst duzene geçmenın ılk aşamalarını yaşavan değerler sıstemı- nın değıştığı bır Rusya'da geçtıgıne dıkkat çekıyor Akakıy'ın yukselen değerler donemınde yukselen değer- lenn dışında kalmış bır adam olduğu- Sezai Ahekin, Akakiy 'in toplumun ıçinde aşağılandığı vealay edildiği için 'karikarure en yatkın tip' olduğunu soylüyor. nu duşunen yonermen Akakiy karak- terını çozumlerken neler düşundükle- rını şu sozlerle anlatıyor " Bize sanki Akakiy mutlaka gulervuzlu, dunyava kocaman şaşkın çocuk gozlenyle ba- kaıu öfkelenmcven. anlamaya çalışan ama anlavamavan vanı bıraz neslı tu- kenen bir varabk gıbı geldi. Belki oyu- nun bugunku ınsanlara bir şey söyle- vebılmesı de boylece daha koîay ger- çekleşti. Akakiy, sevmediği bır duzen- den kaçmanın, kendini duvarlarla ku- •Yonetmen Başar Sabuncu olayın, sanayıleşmenın, kapıtahst duzene geçmenın ılk aşamalannı yaşayan, değerler sıstemının değıştığı bır Rusya'da geçtıgıne dıkkat çekıyor ve Akakıy'ın yukselen değerler donemınde, yukselen değerlerın dışında kalmış bır adam olduğunu duşunuyor şarmamn, kendine ozgu bir dönya ya- ratmanın yoiunu çahşmakta, işiyle öz- desjeşmekte bulu\or." Oyuna çok pratık katkılarda bulu- nan sahne tasanmı " içinden çıkılmaz bir luüeyle kuşahlmış, insanlann ken- dı gizli küçuk çekmecelerinde yaşa- dıklan bir dun\a"yı sahne uzennde yaratmayı başarıyor Yarım daıre bıçı- mındekı dev bır dolabın çekmecelerı açılıyor ve o çekmecelerden dışarı çı- kan ınsanlar (oyuncular) sınırlı bır sahnede, kendı sınırlı yaşamlannı sur- duruyorlar Oyle kı o ınsanlar belkı de çekmecelerden başka hıçbır şeye sa- hıp değıller Başar Sabuncu ovunlannda ve hat- ta fılmlerınde (Volcu) muzık kullan- maktan özenle kaçınıyor Bu tutumu- nu "bir yalınlık tercihi" olarak tanım- layan Sabuncu suslere sıgınmanın tehlıkelı olduğunu savunuyor Palto sımgesının ve Akakıy'ın öy- kusunun k.ımı değerlenn yok olup gıt- tığı. kımı değerlenn sözüm ona yük- seldıgı bır donemde. bugunku ınsan- lara kendılen uzenne duşünmek. ken- dılerını tartmak. yargılamak fırsatı verebıleceğıne ınanan Sabuncu "pal- to Mmgesının her donemde farklı bır objeye karşılık gelebılecegıne degını- yor "Bugunun paJtosu, uğruna bir sürü fedakârlıklara katlanılan. aıleleri yı- kan bir otomobil olabilir. Ben böyle' bir film senanosu uzennde uzun sure çahştım zaten. Paltodan >ola çıkarak "Araba Sevdası' adında bir senaryo yazmava başladım. Bitiremedim ama hâlâ vazgeçmış. degılim." Cenazesınde Akakıy'ın belkı de tekı dostu olan Nıkolay'ın "Yalnızlıktan oldu o. Valnızlık. soğuktan daha so- ğuktur. Şımdı gerçekten bazı keiimeie- rin onu ısıtabileceğini sanıyor musu- , nuz?" sözlerı Akakıy'ın yalnızlığını en vurucu bıçımde sergıler Sabun- cu'ya gore Akakıy'ın yalnızlığı, •*Akıp giden dünya içinde, yok olan değerler ıçinde hâlâ belli değerlerle, yaşamaya çalışan adamın yalnızlı- fı"dır Oyunun en "bıçak sırd" rolu olan ' Akakiy ı başanlı bır yorumla sunan y Sezai Altekin. rolünu doğala oturtma- ya çalıştığını ve tum aşınlıklardan ka-* çındığını vurguluyor "Oyunda herşey son derece yalın.- İnsan duygulan on planda. Insanıni duygulan da aslında yaşadığı gerçek- lik. Onu vaşavınca abarrılar mümkıin < mertebe doğru yola çekiliyor. Akakiy,, toplumun ıçinde aşağılanan alay edî-, len bır tip. Dolavısıvla karikarure en' yatkın tip. Sonuna doğru gidersem' çok aşırı yerlere gidebilirim. Benim' onu ayarlamam gerek. ' Bu adam bır takım eksıklıklerı, '- komplekslen. rahatsızlıkları, huzur-' suzlukları olan bır ıç yapıya sahıp' ama kendı felsefesı var Bu da rolun kendısıne bır yalınlık getınyor " , Uskudar Musahıpzade Celal Tıyat-; rosu'nda seyırcıye "merhaba" dıyen^ "Palto". 21 aralık çarşamba günün-ı den başlayarak Harbıye Muhsın Er-. tuğrul Sahnesı'nde perde açacak
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle