05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
4 KASIM 1994 CUMA CUMHURİYET SAYFA KULTUR 15 Yer yer dayanılmaz lezzette, Meksika yapımı, afrodizyak bir film: Acı Çikolata Nefis bir görsel ziyafet!Yıl 1895. Meksika'nın, Tek- sas sınınndaki Rio Grande böl- gesi. Gelenek-göreneklerin kıs- kacında, kocasını genç yaşta yi- tirmiş ve (belki bu nedenle) yıl- lardır öteki aile bireylerini ezen bir baskı kurmuş, otoriter, siniri hep tepesinde bir anne (Regina Torne),çekip çevirdigi çiftligin- de üç kızını yetiştirmeye çabalı- yor. Varlıklı anneyle kızlan ve yan- lannda çalışanlann alıştlmış ya- şamlannı sürdürdükleri çiftligin dışındaysa 19. yüzyıl sonu - 20. yüzyıl başı Meksikasf nda, Pan- ço VTUa'yla devrimci yoldaşlan- nın halk iktidan uğruna kelleyi göze alıp düzenle ve yönetici sı- nıfla kıyasıya mücadeleye giriş- tikleri bir karmaşa ve savaş dö- neminin tozu dumanı tütüyor. Mutfak masasında, yemek koku- lan arasında vaktinden önce dün- yaya gelmiş ve yaşamının büyük bölümünü. dünyaya karşı tinsel- tensel iletişimini, uzun uzadıya hazırlayıp pişirdiği son derece le- ziz yemekler aracılığıyla kurdu- gu mutfakta geçirmeye yazgılı, en küçük kız Tita (Lumi Cavs- zos), iiç kardeşin en tatlısı. ama en bahtsızı aynı zamanda. Kök- lü aile geleneğine göre en küçük kıza aşk ve evlilik yasak, çünkü son nefesini verinceye dek anne- sine bakmak, ablalannın değil de hüzünlü Titacıgın görevi. Üstelık onu isteyen, ölçüsüz bir aşkla sevdigi erkeğin. Tita'ya kara sevdalı Pedro'nun (Marco Leonardi), despot annesinin da- yatmasıyla ablası huysuz Rosa-. ura'yla (Yarefi Arizmendi)e\ len- dirilmesini de sineye çekmek zo- runda kalıyor. Tita'nınkine ben- zerbiralınyazısını paylaşmış. hıç evlenmemiş ve doğurmamış, yıl- lardıraileden biri gibi olmuş, ca- hil ama yemek sanatının bilgesi, ahçı kadından mutfaga, yemek yapmaya ilişkin her şeyi ögren- miş genç kız kahramanımız. gi- derek annesinden daha yakın ol- dugu ahçı kadından kaptığı pi- şirme sırlan ve olağanüstü bece- risi sayesinde, yemeklerle eşsız bir bağ oluşturacak ve mutfağı adeta bir sanat atölyesine çevire- rek yemek yapmayı, "mesajlar taştyan bir sanata" dönüştürecek- tir... Çeşitli dillere çevrilip Meksi- ka ve ABD başta olmak üzere. yayımlandığı ülkelerde satış re- korlan kıran, Türkçesi de Mü- keırem Akdeniz'in çevirisiyle Can Yayınlan arasından çıkan Meksika!ı kadın yazar Laura Es- quivel'in, 'içinde yemek tarifleri. SUNGU ÇAPAN Laura F.squKel"in romanırtdan uyarianan filmde Lumi Cavazos, gelenekkr zoruyla aşk ve evliliğin yasaklandığL, aşçilığa ve mut- fağa taJim eden genç kıa. başanyİa oynuvor. aşk öyküleri ve kocakan Uaçlan bulunan tefrika rouıanı'ndan (Acı Çikolata - Agua Para Cho- colate - Like Water For Choco- late) uyarianan, Meksika yapı- mı, adeta her karesinden ye- me(k) zevki fışkıran bu incelik- li ve sevimli filmin bütün sine- maseverleri sık sık yutkunmala- ra gark ederek acıktınp fena hal- de iştahlandıracagı kuşkusuz. Özellikle tat uzmanlannın na- bıza göre şerbet veren, düğün pastasından gül yapraklı bıldırcı- na, kuzey sucugundan ceviz sos- la biber dolmasına dek çeşitli ye- mek tariflerini de içeren Laura Esquivel'in büy'ülü gerçekçılik çizgisini sürdüren nefts roma- nından. Meksika sinemasının ta- nınmış isimlerinden Alfonso Arau eliyle sınemaya uyarlan- mış Acı Çikolata, Ispanyol kültü- riinün azımsanmayacak boyut- lardaagırçektigi ABD'deen çok ACI ÇI(O(ata (Como Agua Para Chocolate) / Yönetmen: Alfonso Arau ' Senaryo: Laura Esquivel, kendi romanından / Kamera: Emmanuel Lubezki, Steve Bernstain / Müzik: Leo Bnroer / Oyuncular: Lumi Cavazos, Marco Leonardi, Regina Torne, Ada Carrasco, Claudette Maille, Mario Ivan Martinez, Yareli Arizmendi / 1992 Meksika (Film Pop) Beyoğlu Beyoğlu Sinemasf nda. ilgi toplayan yabancı film oluşu- nun yanı sıra. ödül rekortmeni bir film aynca. "Büyülevici fan- terinin asıl anası-babası, sadece gerçekçiliktir'" diyen. 'faltaşı gi- bi açılmış gözieriyle gündelik ya- şamabakıp' ilbam penlerini ha- rekete geçirerek romanlannı ya- zan, Latin Amerika edebıyatının ustası Gabriel Garcia \larqu- ez'in izinden gıden Laura Esqu- jvel'in kendı rpmanından senar- yolaştırdıgı Acı Çikolata, 1900'lerin de\rinıçalkantılanna boğulmuş. karmaşık Meksika- sfna 'erkek terminolojisiyle an- cak duyariı bir kadın gözüyle" ta- nıklık ederken, kadını geri plana iterek alabildigıne horlayıp sö- müren geleneklerin kolunu ka- nadını bagladıgı, alınyazısını de- ğiştirmeye çabalayan, annesinin zulmettiği Tita'nın kimlik soru- nunu ve var olma savaşımını da ele alıp işliyor; sıcacık, hoş, za- rif ve ironik bir sinema diliyle. Gelenek baskısıyla zorbaca mahrum edıldigi tensel aşka ku- cak açarak sevgisiz, anlaşmalı evlilikler çarkıni kıran, çiftliğin dışında süregelenden nerdeyse 'daha zorlu birdevrimi" gerçek- leştiren, ömürboyu buyurgan ve fesat annesine bakmaya ve habi- re yemek pişirmeye yargılı, yap- tıgı yemeklere kimi zaman ruhu- nu ve tüm yaşama sevgisini de koyan Tita, sevdigiyle evlenmiş ablasını dogurtuyor ve besin tan- nçası gibi emzirip annelik ettigi küçük yegeni Esperanza'nın ka- derini de değiştiriyor. Anaerkil aile baskısından çınlçıplak ka- çarak içindeki ateşi söndürecek erkek(leri) ararken devrimcilerin arasına kansan. bir süreligine fa- hişelik de yapan, cesur ve özgür ortanca kızkardeş Gertrudis'le (Claudette Maille) dayanışma içindeki Tita'nın, aşk, arzu, şeh- vet, utanç ve sevecenlikten dev- rim, kargaşa, delilik, ölüm ve do- gumlara kadar açılan bir yelpa- zede seyreden yaşamına, Ped- ro'nun aşkı bunalım ve azap ve- rirken, kızı deliligin eşiğinden döndüren Amerikalı dul aile doktorunun sevgisi. huzur ve gü- ven veriyor. Son derece başanlı çevre-me- kan düzenlemesı, epey titizlenil- miş ışıklandırma-aydınlatmayla çiçek gibi açmış, harika görüntü ve müzik çaltşması ve oyuncula- nnın da katkısıyla biraz da aşkın yolunun mideden geçtigine iliş- kin bu sevimli, komik ve roman- tik bin birgece masalı çeşitleme- sinde, tabak-çanagın siiip süpü- rüldügü, görkemli sofra sahne- lerinden geçilmiyor. Şahane sofralar Ceviz ya da nar ayıklanan, pat- hcan-biber közlenen, havanda sarmısak dövülen ya da börek açılan aile mutfagında, şafagın alacasından gurubun kızıllıgına kadar sürekli çalışıp bir tek kuş sütünün eksık oldugu şahane sofralar düzen, mükemmeliyetçi ve otoriter annesinin hayaletiyle hep başı belada, hassas ve hari- ka aşçı Tita'nın, mum ışıgı altın- da, pirinç karyoladakı büyük aş- kı Pedro'yla bu kez zalim anne- sinin gözetleyen bakışlan ol- maksızın ölüme yol açan büyük birorgazma baglanarak yıllarca süren degişimini hikaye eden fil- mi, Tita'nın yegeni Esperan- za'nın agzından dinleyip seyre- diyoruz. Sam Peckinpah'ın Vahşi Bel- de, John Landis'ın Üç Kabada- vı, Robert Zemeckh'in NiPde Ölüni gibi filmlerinde rol almış, Alejandro Jodorovvsky'nin ünlü yapıtı EITopo'da başrolü üstlen- miş, deneyımli oyuncu, yapımcı ve yönetmen Alfonso Arau'nun Laura EsquKe!"m bir solukta okunan ilgınç romanından başa- nlı biruyarlamayı gerçekleştire- rek ımzaladığı, humorla dramı zevkli bir biçımde kaynaştıran An Çikolata'sı, kuşkusuz hafta- nın filmi bizce. Birinci sınıfgör- sel düzeyi, göriintüleri, oyuncu- lan ve içerigiyle bir süreligine zihne nakşolunan. biraz domes- tik ancak zevkli, seçkin bir *sen- tez ve vizyon'un ürünü olan bu usta işi Meksika filmıni kaçır- mayın deriz! YEMİ Mûşteri: Jod Schumacher'ın yönetmenlığinı üstlendigı fılmın başrollerinı Susan Sarandon ve Tommy LeeJonesv e Brad Renf 1 ro payiaşıyor. John Grisham'ın bir ayda 2 mılyon adet basılan aynı adlı kı- tabından sınemaya uyarianan filmde, her şey 11 yaşındakı Mark Svvay'in (Brad Renfro) kardeşiyle bırlikte sıgara içmek ıçin ortnana gıtmesıyle başlıyor. Ormanda bir avukatın egzos bo- rusuna hortum takıp dığer ucu- nu da arabanın ıçıne koyup gaz- la ıntihara kalktşmasına tanık oîur. Avukat, onun kendısinı kurtarma çabasını öfkeyle karşı- lar. Mark, avukatla konuşması sırasında katıller ve kayıp bir se- natör hakkında çok şey ögrenır. Mark'ın kardeşı, avukatın intı- hannı görünce şok geçınp ko- maya girer. Bunlann sonucunda, mafya Mark'ı susturmak ıçın. kanun- lara son derece ınançlı, saygın ve hırslı savcı Roy Foltngg (Tommy Lee Jones) isebıldıkle- nnı ögremek ıçin peşine düşer. Mark kendıne hırslı ve ışını bilen bir avukat olan Reggie Lo- ve'ı (Susan Sarandon)bulur. Ha- yatlannı tehlikeye atarak mafya ve FBI ıle mücadele eden bu ıkı- li, birbırlenne karşı sevgı ve say- gı duymaya başlarlar. SizedeÇıkabflir. AndrevıBerg- man'ın yönetüği fılmin başlıca rollerinde Nicholas Cage, Brid- get Fonda ve Rosie Perez var. Charlıe Lang'ın (Nicholas Cage) hayattan beklediği bırkaç basit şey vardır. lyi bir polis ve yardımsever bir komşu olmak. Kansını sevmek ve bir aile kur- mak. Kansı Murrel Lang'ın (Rosie Perez) ise istekleri bütü- nüyle paraya dayalıdır. Qu- eens'tan Manhattan'ataşınmak, Charlıe ıle yaşadığı hayattan kurtulmak istemektedir. Yvon- ne Biasi (Bndget Fonda) ıse ko- casının kendisine yaptığı kötü- lükler yüzünden iflas etmıştir ve TriBeCa adlı küçük bir cafede çalışmaktadır Mahkemenın iflası Yvonne'a bildirdiği gün, Charlie öğlen ye- meğı yemek ıçin cafeye gitmış- tir. Yvonne'un mutsuzluğunu fark edip onu neşelendırmeye çahşır. Hesabı çekle ödedigınde bahşiş bırakmak ıçin hıç nakıt parası olmadığını fark eder. Bu- nun üzenne karısı ıçın aldığı pi- yango bıletını göstererek ödül çıktığı takdırde yan yanya pay- laşacağına, çıkmadıgı takdirde geri gelip bahşiş bırakacağına dair söz verir. Arnie'nin James Bond'luğa soyunduğu, 'action-komedi' katan İstanbul'da... Gündüz bilgisayar sabcısı^ geceyse gizJi ajan 007 • Gerçek Yalanlar (True Lies) Yönetmen: James Cameron / Senarvo: J.Cameron, Randall Frakes, Claude Zidi - Simon Michael - Dider Kaminka'dan / Kamera: Russel Carpentir / Müzik: Brad Fıedel / Oyuncular: Arnold Schvvarzenegger, Jamie Le Curtis, Tom Arnold, Bill Paxton, Art Malik, Tia Carrere, Eliza Dushku/ 1994 ABD (UIP) Beyoğlu Atlas, Kadıköy Süreyya, Çemberlitaş Şafak, Osmanbey Gazi, Bakırköy Avşar, Maslak Mövenpick, Aksaray Yıldız, Altunizade Capitol sinemalannda. Önceleri C harfiyle başlayan filmlere (Conan'lar, Comman- do, vb.) merak sandınp son dö- nemdeyse T'den gıden (Termi- nator'lar, Tnins, Total Recall ve şimdı de True Lies) Hollyvvo- od'un en çok para kazandıran megastan 'Koca Arnie' yine kar- şımızda son filmiyle: Gerçek Ya- lanlar - True Lies. 1968'debir vü- cut geliştirme yanştırmasına ka- tılmak için ABD'ye yollanarak canlı bir Mikelanj heykeli gibi or- taiarda boy gösterip tam bu fir- satlar ülkesine özgü, tipik vt ko- canıan bir başan öyküsünü ger- çekleştiren ve kaslanndan sonra kafasını da geliştirerek zirveye de- mir atan Schvvarzenegger'i ge- çen yıl Jurassk Park'ın Dıno'la- rından esaslı bir kötek yiyerek tam bir gişe fiyaskosuna dönü- şüp, Last Action Zero ya da Lost Action Herogibi alaycı nıteleme- lerle etiketlenerek rafa kaldın- lan, action-adventure parodisi Son Muhteşem Kahraman üstün yapımında seyretmiştik en son. Arnie'nin Amerikan riiyası Barbar Conan, Terminatör filmleriyleküpünüdoldurduktan sonra Kennedy ailesine damat olacak kadar saksıyı çalıştıran bu uyanık kas yıgını, Avusturya Gerçek Yalanlar'da Arnold Schvvarzenegger bu kez James Bond ve kıskanç koca olmuş. göçmenini, çeyrek asırdır hala yetkinleştiremediği, Alman ak- sanlı Ingilizcesine karşın, günün birinde ABD başkanı olarak da görebilirizbelkıgelecekte. Böy- lesi, Arnie'nin Amerikan Rüya- sı'na da cuk oruımaz mı zaten? Hazret artık alışıldıgı üzere Hollywood'un en yeni dijital tek- nolojisinın emrine koşuldugu, bütün sinema tarihinin en paha- lı üstün yapımı oldugu ileri sürü- len (filmin bütçesinin 100-120 milyon Amerikan dolanna çıktı- ğı rivayet ediliyor) bu son filmin- de, şimdıye dek komple bir 'sa- vaş makinesi'ne dönüştürdügü yenilmez kahraman imajını ar- tık komedi türüyle yumuşatıp, çocuklanyla birlikte cümbür ce- maat sinemaya giden bütün Cösterimdeki f iimlerin değerlendirilmesi ••• • • • • ••• • •••• • Acı Çikolata/Como Agua Para Chocolate/Alfonso Arau Çılgın Sahtekârlar/City Slickers 2/Paul VVeiland Dört Nikah Bir Cenaze/Four VVeddigns And A Funeral Gerçek Yalanlar/True Lies/James Cameron HızTuzağı/Speed/Jan De Bont Kraliçe Margot/Patrice Chereau Kurt/Wolf/MikeNichols Üç Renk: Mavi/Trois Couleurs Bleu/K. Kieslovvski Taş Devri/The Flintstones/Brian Levant Ve Orkestra Durmadan Çalıyordu/And The Band Played On/R. Spottisvvoode ' Geçen hatla yanlışlık sonucu değerlendirmemiz karmakarışık bir şekilde yayınlanrmfbr, 6zûr düerlz. Amerikalı anne-babalan eğlen- dirmeyi ve patlamış mısır tüke- timini arttırmayı amaçlıyor 1990'larda iyiden iyiye. Action türünün başı çeken ustası James Cameron'un yönetiminde bu kez entelektüel ve işinin uzmanı olan. uluslararası terorizme, nük- ler füze ve silahlara karşı müca- dele eden, yeni bir James Bond gibi adeta üstat. Güvenlik nedeniyle gizli ajan- lıgını kansı Jamie Lee Curtis'ten bile saklayan Schvvarzenegger, onu bilgisayar satıcısı zanneden ve ev kadınlıgından fena halde sıkılmışa benzeyen kansıyla meslegi arasında kalacak, kıs- kançlıgi ve düşmanlan olmak üzere iki cephede birden çarpışa- caktır! Tabii bu arada komedi bi- çiminde yansıtılan şiddetin dozu da bir ölçüde hafifletilip mizah- komedi ögesi bayagı öne çıkan- lacak ve cilalı, bol atraksiyonlu bir 'yüksek teknotoji gösterisi'nc dönüştürülecektir bütün hikaye. Amerikan eğlenceliği Gerçek Yalanlar'da. Ram- bo'ya rahmet okutan süper bir gizli ajan kimligindeki kahrama- nımızın adrenalin yükselten (!) heyecanlı maceralan, film göste- rime girer girmez bütün Müslü- man Arap ülkelerinin de tepkisi- ni çekti, öyküdeki kötü kişilerin birOrtadogu ülkesinden kaynak- lanan ve ABD'yi tehdit eden. gö- zü kara teröristler olarak göste- rilmesinden ötürü. Dolby ses sistemi sayesinde kulagınızın hemen yanıbaşında patlayan uçak, helikopter, top, tü- fek şamatası biryandan, anlatılan öykünün pek yenilir, yutulur, çe- kilir olamayışı öte yandan, dört koldan seyircinin üstüne üstüne gelen bu 'komedi' artı aksiyon kokteyli, dogrusu, yorucu, yavan ve sevimsiz bir 'dijital varye- te'düzeyınden pek öteye geçemi- yor sonuçta. Görememış oldugumuz Fran- sız Claude ZJdi'nin LaTotale ad- lı komedisinin de, Hollyvvood usulü yenıden çevrimi niteligin- deki Gerçek Yalanlar, aldatıldı- gını zanneden koca-Arnie'nin kıskançlıgı üstüne gelişen gırgır yanlarıyla harmanlanmış bayat bircasusluk serüvenı vesürükle- yıci aksiyon özellikleriyle çekici kılınmış. dijital bır yepyenı Amerikan eglencelıgı. YEDtRENK UGUR KOKDEN Kitabın Duğunu Bugün, kitabın iki hafta sürecek yeni düğünü başlıyor. Her yıl güz mevsimi, yapraklar kızanrken, kitabın da altın mevsimi başlar. Okurun, yayınevinin ve ürünün (kitap) bir- liktelik şöleni. "Beraber olmak bir mucizedir"demişx\ Ara- gon; gerçekten şaire hak verdiren bir mucize gerçekleş- miş oluyor böylece. Yılda bir kez. Mucizeyi gerçekleştiren TÜYAP Istanbul Kitap Fuan, bu yıl on üç yaşına basıyor. Bir bakıma on üç yaş, insanlar için ergenliğin bekleme odası sayılır. Eşiği. Ama bu kurum, on yç yılda kendini, işlevinin gerekliliğini ve sağladığı yaran dosta/düşmana kanıtladı. Yazım haklarının değil, doğrudan tüketimin fuan olan bu canlı sergileme ve okurla kitabın arasında doğan bu dina- mik karşılaşma, yöneticilerinin diliyle Avrupa'nın en büyük kitap fuarını oluşturmakta. Öyle ya, yalnız geçen yılın zi- yaretçi sayısı çeyrek milyona ulaşmamış mıydı?^ Dahası, bir adım ötede TÜYAP Kitap Fuan gerçekliğinin bundan böyle artık kurumlaşmaya doğru gidiyor olması. Istanbul'dan sonra önümüzdeki beş yıl içinde başka dört ile de sıçrama yapma hazırlığı içinde. Ayrıca, Istanbul Fu- arı da son sınınna ulaşmış bulunuyor -yetkili açıklamalara bakılırsa. Yani, katılan toplam yayınevi sayısı 237. Türkiye toplamı, yaklaşık dört yüz. Demek ki, aradaki farkı temsil eden yayınevleri için fuar çerçevesi içinde yer bulma ola- sılığı yok görünüyor var olan koşullarda. • • • Her yıl yinelenen, büyüyen ve gelişen bu şenliğe karşı- lık, 'kitap' için özgüriük gerçekleşti mi? Bu soruya, henüz 'Evet!' demekten uzağız. Şu anda bile, kentin duvarlarını kaplayan siyah kağıtlarda, "Önce kitapları yaktılar; sonra insanlan yaktılar; şimdi de köyleri yakıyoriar; ya sonra " so- rusu sorulabiliyor. Yırminci yüzyılın bitimine, tek elin parmaklan kadar bir zaman kalmışken, böylesi bir utanç sorusuna kolayca "Ha- yır!" karşılığını veremiyoruz. 1989-94 yılları arasında, Istanbul anakent ve ilçe yerel yönetimleri kitabın üstüne dikkati çekmek, kitap çevresin- de bir ilgi ve çekim odağı oluşturmak amacıyla pek çok etkinliklerde bulundular. Özel toplantılar, haflalar, "kitap şenlikleri", kültürfestivallen düzenlediler. Öyle ki, bu etkin- likler sırasında kitabı yüceltici kimi bez afış metinleri so- ruşturmaya bile uğradı. Bu arada, Şişli Belediyesi, Osmanbey'in araç ulaşımına kapalı bir sokağında (Tayyareci Fehmi Sok.), yarışma ka- zanmış bir projeye bağlı kalarak özel mimarili kitap satış birimleriyle yardımcı birimler inşa etti; böylece, yayalara açık kültür ağırlıklı bir sokak düzenlemesi gerçekleştirdi. Anayasayı değiştiren, kişi hak ve özgürlüklerini kısıtla- yan 12 Eylül askeri darbesinden bu yana, ilk kez söz ko- nusu 1989-94 döneminde, resmi düzlemde kitaba sahip çıkılmış olunuyordu. Böyle bir yaklaşım, anlamı ve etkisi açısından, ülkenin demokratikleşme çabaları açısından, yi- ne de başlıbaşına önemli bir adım sayılmalı. Bununla birlikte kitap yeterince özgür mü? Kuşkusuz, hayır! Yazarlarımızın alnını -şu anda bile- defne dallanndan bir taç değil, cezaevlerinin dikenli tellerinden haleler süs- lüyor. Dolayısıyla kitaba karşı sergilediğimiz davranışlar bütü- nünde gerçekçi bir içtenlikten söz etmek zor. Kitabı ne öl- çüde benimsiyoruz, onu ne ölçüde sever görünüyoruz? Nerdeyse hiç! Sözlü ve yazılı basının hızla tekelleştiği bir sırada, kaç gazete ya da TV kanalında kitap için yer ayrıl- makta. • • • 1994 TÜYAP istanbul Kitap Fuan'nın tartışmaya açtığı konu, Türkiye'de Tîyatro ve Tıyatro Edebiyatı. Bu konuya, TÜYAP'ın geride bıraktığı yıllara da uygun olarak, bu yıl, "onuryazan" Adalet Ağaoğlu seçilmiş. Bu tür etkinlikler de ayrıca, fuan dar sınıriarın ötesine taşıyor ki, okur ve ül- ke için kıvandıncı bir girişim. Gönül, "Keşke kitabın düğünü her yıl iki bahar gerçek- leşse... "diyor. İsmetKûntay rıyatro Ödûlleri sahiplerine venliyop • Kültür Servisi - Daha önce açıklanan 1993-94 dönemi tsmet Küntay Tiyatro Ödûlleri, 5 Kasım 1994 Cumartesi günü saat 20.00'de "Yeşil Papağan LTD.ŞTİ." oyununun galasında verilecek. Biündiği gibi en iyi oyun ödülü, Antalya Devlet Tiyatrosu'nda sahnelenen Murathan Mungan'ın yazdıp "Mezopotamya Üçlemesi'nin son oyunu "Geyikler Lanetler"e, en iyi yönetmen ödülü "Mezopotamya Üçlemesf'nin yönetmeni Mustafa Avkıran'a. en İyi kadın ve erkek oyuncu ödûlleri de Şehir Tiyatrolan'nda sahnelenen Melisa Gürpınar'ın "Istanbul'un Gözleri Mahmur" adlı oyundaki rolüyle Ayla Algan'a ve İstanbul Devlet Tiyatrosu'nda sunulan Turhan Selçuk-Kenan Işık'ın yazdıklan "Abdülcanbaz"daki rolüyle Atilla Olgaç'a verilmişti. Kumdan Kaleler topluhığu • Kültür Servisi - Çahşmalannı üç yıldan bu yana sürdüren "Kumdan Kaleler" adlı topluluk 8 kasımdan itibaren her sah Jazz Stop'da çalacak. Bilinen rock çalgılannın yanı sıra. ut ve flüt gibi enstrümanlara da ağırlık vererek yaptıklan çalışmalarda geçmişten gelen müzik değerlerimizle bugünün beğenileri arasında dürüst, içten ve derinlikli bir köprii kurmanın yollannı arayan topluluk, yedi müzisyenden oluşuyor. 'Osmanlı ve Tûrk Müziği Rûzgan' • Kültür ServBİ - İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin kültür etkinlikleri kapsamında düzenlenen "Yerebatan Konserleri" sürüyor. 5 kasım cumartesi günü Türk klasik müziği sanatçısı Gönül Paçacı'nın da aralannda bulunduğu profesyonel 6 müzisyenden oluşan "Yeni Alaturka Grubu", "Sarnıç'ta Osmanh ve Türk Müziği Rüzgan" başlığı altında bir konser verecek. Doğan Dikmen'in solist olarak katılacağı programda. az sayıda otantik saz ve sesle. hem klasik repertuvardan hem de bugün üretilen klasik üslupta eserlerden ömekler sunulacak. Saat 16.00'da başlayacak konseri Sarnıç'a giriş için bilet alan herkes izleyebilecek. Alrnıet Kaya'nın Kıbns konseri • LEFKOŞA (Cumhuriyet) - Ünlü Türk sanatcılannm Yavruvatan Kıbns çıkarmasına Ahmet Kaya da kaülıyor. Sanatçı, iki konser için orkestrası ile birlikte 700 milyon lira alacak. Ahmet Kaya'nın ilk konseri 5 kasım cumartesi günü Lefkoşa'ya bağlı Gönyeli Köyü'nün "Ali Naci Karacan" Stadyumu'nda gerçekleşecek. İkinci konser ise 6 kasım pazar günü Gazi Magosa Salamis harabelerinde yer alacak. Her iki konser için giriş ücretinin 200 bin lira oldugu açıklandı. Katmandu fotoğpaflan • Kültür Servisi - Türkıye'nın önde gelen fotoğraf derneklerinden AFSAD'ın kurucuları arasında yer alan Özcan Yurdalan'ın Katmandu'da yaptığı fotoğraf çalışmalan cumartesi gününden itibaren Fotografevi'nde sergileniyor. Sanatçı, sergi açılışında "Nepal'den Görsel Notlar" başlıklı birdia gösterisi de gerçekleştirecek. 1975'te fotoğraf çekmeye başlayan Yurdalan, çok sayıda konulu grup sergileri ve karma sergilere katıldı. dia gösterileri yaptı. Fotoğraflan, foto-röportajlan ve fotoğraf yazılan, gazete ve dergilerde yayımlanıyor. "Doğrudan fotograf" anlayışını savunurken fotoğraf, insan bedeni, gölge ve müzikle gerçekleştirilen deneysel çalışmalara katılıyor. Sanatçının, 2 aralığa dek sürecek sergisinde, Nepal'in başkenti Katmandu'da çekilen fotoğraflar yer alacak.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle