Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 23 KASIM 1994 ÇARŞAMBA
14 KIILTUR
Emmy
ödülleri
sahiplerini
buldu
NEVV VORK (AA) - ABD
Televizyon ve Sanat Bilımleri
Akademısi tarafından her yıl en
başarılı televiz>on programları
içın verilen Emmy ödüllerinin bu
yılki sahıpleri belli oldu.
Nevv York'ta düzenlenen tören-
de ödüllerin büyük bölümü Ingi-
liz yapımlanna gitti.
Ingiltere'nin altın rezervlerinin
çahnmasıyla ılgilı komedı-gerı-
lim türü "The Bullion Boys", dra-
ma ödülünü alırken. üç kışinin
Antartika kıtasına yaptığı seferi
anlatan "Ufe in the Freeser: The
Big Freeze" adlı BBC dizisı de en
iyi belgesel ödülünü elde etti.
"Peter and the Wolf masalı-
nın, ünlü rock şarkıcısı Stingtara-
fından anlatılan kuklalı versiyonu
da sahne sanatlan ödülünü aldı.
Popüler sanat dalındaki ödüller
ıse. yine lngiliz bilim kurgu dizı-
si "Red Dwarf 6: Gummen of the
Apocalypse" ve İngılız komedı
dizisı "Absoluteh Fabulous"a ve-
rildı.
Avusturya televizyonunun "Po-
sitive Aı*t" isimli sanat dizisi en
iyi sanat belgeseli ödülünü alır-
ken. ınsan ve doğayı konu edinen
Fransız yapımı "Insektors" ço-
cuk ve gençlik ödülüne layık gö-
rüldü.
Manhattan'da lüks bir otelde
düzenlenen ödül törenınde sunu-
culugu ünlü sanatçı Peter Ustinov
yaptı. Her yıl düzenlenen Emmy
ödüllerinde toplam 281 televiz-
yon programından her kategoride
üçer finalist seçıliyor.
Şecaettin
Tanyerli için
kampanya
Kültür Servisi- Yapı Kredı
Bankası. Alzheimer hastalığına
yakalanan "tango ustası" Şecaet-
tin Tanyerli'ye destek olmak
amacıyla 100 mılyonluk bır he-
sap açarak kampanya başlattı.
Türk tangosunun en önemli ses-
lennden Şecaettin Tanyerli ve eşi
Kamuran Tanyerli adına düzenle-
nen kampanyaya katılmak iste-
Krcdi Me
ycıııcr rapT ıs.ıc ^
5879057 nolu hesaba para yatıra-
bilirkr ^ = ^
74 yaşındaki Şecaettin Tanyerli
lise sıralannda Beyoğlu Halke-
vı ride TconrçaTı|maTânnâ~kânîa^
rak, Goldenberg'den şan dersleri
alarak müziğe adım attı. 1948'de
ilk plağı yayımlanan sanatçı, bir
yıl sonra Istanbul Radyosu'nda
Necdet Koyutürk ve Fehmi Ege
orkestralanyla tango söjlemeye
başladı. 43 yıl boyunca kesintisiz
TRT'de tango seslendirerek bu
türün sevilmesine yardımcı olan
Tanyerli. son vıllarda sağlık so-
runlan nedeniyle müziâe ara ver-
di.
Sayılan otuzu aşan taş plak, iki
uzunçalar ve eski yapıtlarının
toplandığı CD'si olan Tanyer-
li'nın piyasada iki de kaseti
satılıyor.-
Tiyatro sanatçısı
Asuman
Korad'ı yitirdik
Kültür Senisi - Türk tivatrosu-
nun öncü sanatçılanndan Asu-
man Korad, dün Ankara'da öldü.
Türk tiyatrosunda uzun yıllar
oyuncu, rejisör ve başrejisör ola-
rak görev yapan Korad için bu-
gün Büyük Tiyatro'da bir tören
düzenlenecek". Asuman Korad"ın
cenazesi Kocatepe Camisi'nde
öğleyin kıhnacak namazdan son-
ra Karşıyaka Mezarlığı'nda top-
rağa verilecek. Sanatçmın ölümü.
sanat çevrelerinde üzüntüyle kar-
şılandı.
Bu arada Kültür Bakaıu Ti-
murçin Savaş, Korad'ın ölümün-
den dolayı, Devlet Tiyatrolan
Genel Müdür Vekili Tamer Le-
vent'e ve Asuman Korad'ın ailesi-
ne birer başsağlığı mesajı gönder-
dı.
1924'te İstanbul'da doğan Asu-
man Korad, 1949"da Devlet Kon-
servatuvan Tiyatro Yüksek Bö-
lümü'nü bitirdi ve aynı yıl Devlet
Tiyatrolan'nda sanatçı olarak gö-
reve başladı. Yurtdışında ve için-
de yabancı rejisörlerle çahşmalar
yapan sanatçı, birçok yurtdışı tur-
nesine katıldı. Hacettepe Üniver-
sitesi Devlet Konservatuvan'nda
sahne dersleri veren Korau, 200'e
yakın oyunda yönetmen olarak
çalıştı.
Yapımcılığmı Sabahattin Çetin'in üstlendiği 'Sekizinci Saat'i Cemal Gözütok yönetiyor
Yeni ismılerle Hddiah' bir fihnKültür Servisi - Yönetmenlığıni
Cemal Gözütok"un yaptığı "Seki-
zinci Saat" adlı filmin çekimıne bu-
gün başlanıyor. Oyuncu kadrosu da
yönetmeni gibi tanınmamış isimler-
den oluşan filmin yapımcısı Saba-
hatin Çetin ise "Sekizinci Saaf'ko-
nusunda oldukça ıddıalı. Filmin
"star" olaca|ını söyleyen Çetin.
"Film star olacağı için oyuncular da
starolacak" dıyor.
Dün, filmin mekanlarından bırı
olarak kullanılacak olan Trıbunal
Bar'da düzenlenen toplantıyla fil-
min kadrosu basına tanıtıldı. konu-
su hakkında bilgi venldi.
Yönetmen Cemal Gözütok. baş
oyuncular Osman VV'öber, Zühal
Gencer ve Özlem Savaşıle o>uncu-
lar \1ah>a Taşdöven, Devrim Atma-
ca, Parkan Y'avuzve Turgut Yasa-
lar'ın katıldığı toplantıda konuşan
Sabahattin Çetin. seyircinin gele-
neksel sistemi reddettiğini ve star
sısteminin artık cazibesini yıtırdıği-
nı belırterek şöyle devam etti:
"Türk sinemasının yarahcılık ve si-
nema dili de ciddi değişime uğramış,
çağın hızlı dinamiğine uydurarak,
anlatımda aksivon ve devinim aravı-
şına girmiştir."
Bugüne dek sinemaya destek sağ-
layan devletin 5 nisanda iflas ertiğı-
ni böylece sinemanın kendi kendisı
yaşatma zorunluluğunu gündeme
geldiğinı ıfade eden Çetin sinema-
nın yeni kabuğunu oluşturmava
başladığını biidirdı.
Belge Filmcilik olarak ilk fılmle-
nni yapan yönetmenlere ve star sis-
Cemal Gözütok
teminin dışında kalmış yeni oyun-
culara fırsat sagladıklannı anlatan
Sabahattin Çetin. filmin bu anlayış-
la çekileceğini ve başarılı olması
için prodüksiyon olarak elinden ge-
Özlem Savaş
Cemal Gözütok da en az yapımcısı
kadar iddialı konuşuyor. Filmin id-
dialı olduğunu çünkü senaryosu-
nun, konusunun ve vermek istediğı
temanın iddialı olduğunu belirten
Sabahattin Çetin
avantaj olduğunu ifade eden Cemal
Gözütok "Ya iyi film vardır, ya da
körü film. Ben iyi fihn yapmak isti-
yonım"dıyor. Gözütok'un daha ön-
ce çektıği ve sadece televizyonda
• Sabahattin Çetin, seyircinin geleneksel sistemi reddettiğini ve star
sısteminin artık cazibesini yitirdiğini belırterek,'Türk sinemasının
yaratıcılık ve sinema dili de ciddi değişime uğramış, çağın hızlı
dinamiğine uydurarak, anlatımda aksiyon ve devinim arayışına
girmiştir' dedi.
leni yapacağını söyledi. Filmin yö-
netmenine. konusuna ve tüm ekibe
güvendiğini belirten Çetin seyirci
olark Amerikan filmlerine gıden
kıtleyı hedeflediklerinı de sözîerine
eklıvor.
Filmin aynı zamanda senaryosu-
nu da yazan ve bununla Kültür Ba-
kanlığı ödülünü kazanan yönetmen
Gözütok. Türk seyircisinin artık
oyuncu adı için değil, "iyi film" için
sinemaya gittiğine dikkat çekerek
"Artık Türkiye'de yönetmen sine-
ması var. Ya bu işi \apanz ya da bı-
rakır başka iş yapanz" diyor. Fil-
min 30 kışılık oyuncu kadrosunun
tiyatro kökenli kişilerden oluştuğu-
nu ve bunun kendisi için büyük
gösterilen "Adada Son Gece"adlı
bır uzun metrajlı filmi daha bulunu-
yor.
İki kadm ile bır erkek arasındaki
tutkulu ilışkiyi konu alan "Sekizinci
Saat" trajik ve duygulu bir aşk hı-
kayesini anlatıyor. Finalinde bir
"penis kesme" olayının yaşandığı
öyküyü Cemal Gözütok 1992'de,
yani Amerika'da yaşanan ve dünya
kamuoyunu günlece işgal eden pe-
nis kesme olayından önce kaleme
almıs.
Filmin baş erkek kahramınını
canlandıran Osman Wöber tıyatro
kökenli.
Bugüne dek 6 tiyatro oyununu
sahneleyen VVöber'in yönetti-
ği"Müthiş İkili*1
halen Dormen Ti-
yatrosu tarafından sahneleniyor.
Baş kadın oyunculardan Zühal
Gencer önce tiyatro oyunculuğuyla
adını duyurup daha sonra TV dızi-
lerinde rol almış. Gencer Zeki De-
mirkubuz'un "C Btok" adlı filmin-
de de eleştirmenlerin beğenisini
toplamıştı.
Özlem Savaş ise daha çok TV su-
nuculuğuyla tanınıyor ancak onun
da geçmışinde tiyatro oyunculuğu
var. Savaş. Tunç Başaran"ın filmi
"Uçurtmayı Vurmasınlar'!
'da da rol
almıştı.
Filmin görüntü yönetmenliğini
üstlenen Erhan Canan "Ajaşlı ve
Kiracılan"adlı dizideki çalışmasıy-
la ödül almış
Sanat yönetmenliğini yine yeni
bir isim. Funda Arkurüstleniyor.
Müzık dikertörü Volkan Gücer ise
dana önce Şerif Gören'ın "Ameri-
kalı" adlı filminin müziklerinı yap-
mıştı.
4 milyar 500 milyon lıraya malo-
lacağı belirtilen filmin üç ayda ta-
mamlanması hedeflenıyor. Beş si-
nemada birden gösterime gırecek
olan filmin işletmesini de Özen
Film üstleniyor.
Avrupa Kültür Haftalan, kültür alanında ortak çalışmaları yoğunlaştırmayı amaçlıyor
Kültür Servisi - Avrupa Birli-
ği"ne üye devletler ıle üyeliği bekle-
nen devletler. 21 kasım-11 aralık ta-
nhleri arasında Avrupa Kültür Haf-
talan adıyla ortak bır etkinlık dü-
zenledi. Bu etkınliklerin amacı Av-
rupa Birlığı ülkelerinın kültür ala-
nındakı ortak çalışmalarını yoğun-
laştırmak.
Italya. Almanya. Isveç. Avustur-
ya, Hollanda. Belçika ve Norveç N-
tanbuFa çeşitli kültürel etkınlıklerle
konuk oluyorlar. Avrupa Kültür
Haftalan çatısı altında birleşen dev-
letler. kültürel etkınlıklerini ilk kez
ortak bir amblem kullanarak sunu-
yorlar.
Avrupa Kültür Haftalan etkinliği-
ni tanıtmak amacıyla önceki gün
Alman Başkonsolosluğu'nda bır ba-
Değişik kültürler bir aradasın toplantısı düzenlendı. Toplantı-
va katılan Alman Başkonsolosu
Christine Gisslerkup. Alman Kültür
Ate^esı Jens-Kraus-Mosse. Isveç
Başkonsolosu Bongt Falkmann.
Ankara"dan etkinlıkler için tstan-
bul'a gelen Avrupa Birlığı Birinci
Sekreteri Michael Re>n. Italyan
Kültür Merkezı Müdürü Adeiia Ris-
poli, lngiliz Kültür Heyetı Sanat Iş-
İeri Sorumlusu Leyla Tonguç ve
Hollanda Başkonsolosluğu kültür
görevlisi Semra Ulusoy katıldı ve
etkinlikler hakkında bilgi verdi.
Alman Başkonsolosu Gisslerkup.
Türk-Avrupa ilışkılennden söz edil-
diğinde akla ilk olarak Brüksel'de
yapılan pazarlıklar \e gümrük birli-
ğinin geldiğini. bunların zamanla
halledileceğini söyledi ve kültürel
ilişkilerin önemıni vurguladı. Türki-
ye'nin kültürel olarak çoktan Avru-
pa Birliği'ne dahil olduğuna dikkat
çeken Başkonsolos, külrürdc tek bir
çözüm gerekmedığini. Avrupa ülke-
lerinın birbirlerinden farklı olarak
kültürel özelliklerını koruduğunu
söyledi. Başkonsolos bu çerçevede
etkinliklerin ilgiyle karşılanacağını
vurguladı ve Isveç gibi Avrupa Bir-
iiği'ne üye olmaya yaklaşan bir ül-
kenın de bu etkinliğe katılmasının
sevindirici olduğuna dikkat çekti.
Isveç Başkonsolosu Bongt Falk-
mann bir bölgenin kimlığinın ko-
nınmasına önem verilmesi gerekti-
ğıni. gelecek yıl Avrupa Birliği'ne
girdiklerinde de bır Avrupa kalesi
içine kapanmayacaklannı. bunu di-
ğer Avrupa ülkeleriyle ilışkîleri
zenginleştirmek doğrultusunda kul-
lanmak ıstediklerıni belirtti. Falk-
mann, bu etkinlıklere ülkesinın. 'İs-
veç endüstri tasanmı'hakkında Mı-
mar Sınan Ünıversıtesi'nde 29 ka-
sımda Kerstin VVickmann'ın vere-
ceği 'Insan Boyutlan-Endüsrri Çizi-
minde İsvcç Kavramr başlıklı kon-
feransla katılacağını söyledi.
Avrupa Birliğı'ni temsil eden bir-
liğin Birinci Sekreteri Michael
Reyn "Bu etkinlikleri Türkhe'de ne
kadar çok gerçekleştirirsek o kadar
iyi olur. Çünkü biz politik >e ekono-
mik cephelerde iyi ilişkiler kurmaya
çalışırken kültürel ilişkileri de aynı
yoğunlukta sürdürmeliviz. Maast-
richt Anlaşmasfnda kültür alanını
kapsayan bir madde var. BövlelikJe
Avrupa Birtiği içinde kültürel sorun-
lar anlaşma çerçevesine oturtulmuş
oluvor. Bu haftaların amacı sanat-
sal etkinlikleri A\rupa Birliği'nin
de ekonomik olarak desteklemesi.
Maastricht Anlaşması'nın bir
maddesi de İ'çüncü Dünva ülke-
leri ile olan ilişkilerin zenginleşti-
rilmesidir" dedi.
Nâzım'la 1940'lannTürkiyepanoraması
Şehir Tiyatrolan, Nâzım Hikmet'in Bursa Cezaevi'ndeki yaşamını, şiirlerinden ve mektuplanndan yola çıkarak sahneliyor
ASU MARO
Yıl 1940. Yer, Bursa Cezaevi. Ve
buraya ıkinci kez giren bir adam:
Nâzım Hikmet Dört duvar arasında
geçen on yıl... Bir yanda içlerinde
yazar Orhan Kemal'in. ressam Ba-
ları. bır yanda IstanbuTdaki karısı
Pirayp... Istanhııl Relprliyes
Tiyatrolan"nın Macit Koper tarafın-
dan yazılıp sahneye konan o>unu
"Astolan Hayattır", Nâz-tm
met'in yaşamındaki bu on yıllık sü-
reci konu alıyor.
Koper'in "Nâzım Hikmet'in bire-
bir karşılığı değil, bizim şairi nasıl
anladığımızı iletmeye çalışan bir
oyun" diye tanımladığı "Aslolan
Hayattır"da. Nâzım'ı Mustafa Ala-
bora canlandırıyor. Diğer rolleri
Berrin Koper, Avni Yalçın, Cengiz
Keskinkılıç, Arif Akkava. Burteçin
Zoga. Uğurtan Atakan. Arslan Ka-
car, Yavuz Şeker, Mustafa Arslan.
Fahri Kıncır ve Hüsevin H.Kar-
şuı'ın paylaştığı oyunun dramaturjı
çalışması HJLafer Şahin tarafından
gerçekleştirilmiş. Sahne ve giysi ta-
sanmı Ozhan Ozdil'e. müzikler ise
Arif Erkin'e ait.
Macit Koper, bu oyunu Dostlar
Tiyatrosu'nda sahnelemek üzere
1981 "de yazmış: "Nâzım Hikmet
üstüne bir oyun kotarmak söz konu-
su olmuşru, görev bana kaldı. Oyu-
nu tasariadım. sahneye kovma göre-
vi de benimdi. Ama prmalar sıra-
sında askıda kaldı, dönemin kuşku-
lanndan dolavı. l zun zaman sonra.
13 yıl oldu, buraya nasipmiş. Bura-
da yeniden gündeme gerirdik."
Öyun, Nâzım Hikmet'in 1940'ta
Bursa Cezaevi'ne gelişiyle başlıyor:
"Nâam'ın kendi şiirierinden, o dö-
nemdeki Kemal fahir'le, kansı Pi-
raye ile mektuplaşmalanndan çıka-
rılmış, kotanlmış bir oyun bu. Bir
belgesel değil. Sahnedeki tiplerimiz
de o zamanki karakterleriyle birebir
çakışan, belgesellik içeren karakter-
ler değil. Onlardan uçucu öğeler ta-
şıyan. ancak bu şiirierden, bu mek-
tüplaşmalardan olabildiği kadanyla
kendi sanatçı duvarlığımızla çıkara-
bikiigimiz ve iletmek istediğimiz şey-
ler."cfl
Oyunda Nâzım Hikmet'in şiiri
yoluyla, cezaevi insanlanndan yola
çıkıp Türkiye'ye, Türkiye insanına
bakışı anlatılıyor. Dramarurg Hilmı
Zafer Şahin, oyunun Nâzım Hikmet
gibi yıllarca görmemezlikten gelin-
miş bir ozanı bir başyapıtıyla.
"Memleketimden İnsan Manzarala-
n"yla tanıttığını belirtiyor: "Oyu-
nun temel kurgusuna oturan şiirler
de Memleketimden Insan Manzara-
lan'ndan alınma. Nâzım Hikmet ve
onun memleketi ilişkisinin yanı sıra
memleketin ona etkisi gösteriliyor.
yorum. Ben de insanları çok seve-
rim, toplumcu bir adannm. birkaç
sene hapishanede vattını, ben de ça-
buk sinirlenip sonra karşımdakini
kırdığım için hemen özür dilerim. O
noktalarda benzeşiyormuşuz gibi
geliyor, işime de geliyor, daha doğal
bir yere orurttuğumu hissediyorum
âzım ı. Daha vaşayan, oanlı. Insan
halini etiyle, kemiğivle ortava çıka-
ımyoı uıt*. Ama^ok~
Çünkü ülkenin her siyasal gelişmesi,
Nâzım'ın sanatuu, cezaevindeki du-
rumunu, özgürlüğünü, tutuklanışı-
nı, sıkıntılannı. Uişkilerini belirliyor.
Oyunumuz bir çesit 1940'larm Tür-
kiye panoraması.-
Mustafa Alabora'nın fizik olarak
Nâzım Hikmet'e benzemedığinı be-
lirten Macit Koper, zamanla kendi-
liğinden bir benzerlik oluştuğunu
söylüyor: "Oyunda "Boyu ne kadar
uzun'gibi sözkr var, onlan yadsıma-
yalım diye ve bu işi becerebileceğine
inandığımız bir arkadaşı seçtik. O
da kendiliğinden Nâzım 'ın fıziğini
andıran bir kişi oldu. Ama amact-
mız Nâzıın'a benzeyen birisini seç-
mek değildi."
Bu dönemde Şehir Tiyatrola-
n'nda Nâzım Hikmet üzerine bir
oyun oynanmasını çok önemsediği-
ni dile getiren Koper. ızleyıcinin de
bu önemi kavrayacağına inanıyor.
Mustafa Alabora, Nâzım'ı oyna-
manın zor olduğunu dile getiriyor:
"Herkesin kafasında bir imaj var
Nâzım için. Ayrıca dünyanın en bü-
yük şairİerinden biri, belki de birin-
cisi. Günahsız yere, düşüncelerinden
dolavı hapse atılmış, on beş seneye
•Aslolan Hay atür', Nâam
Hikmet'in İ940'ta Bursa
Cezaevi'ne gelişiv le başlıyor.
Nâzım'ın kendi şiirlerinden, o
dönemdeki Kemal Tahir'le, kansı
Piraye ile mektuplaşmalanndan
çıkanlmış, kotanlmış bir oyun bu.
Bir belgesel değil. Temel
kurgusuna oturan şiirier
'Memleketimden Insan
Manzaralan'ndan alınma.
yakın hapislerde kalmış. gerçekten
insanın vüreğini ahp götürecek şe-
kilde acı çekmiş bir insan Nâzım. "
Macit Koper gibi Alabora da Nâ-
zım'a birebir benzeme kaygısı güt-
mediklerini belirtiyor: "Onun mek-
tuplanndan. şiirlerinden çıkardığı-
nıız insan tarafını, acılaruiı, sevinçlc-
rini ve tabii ki toplumculuğunu ön
plana kovmaya çalışıyoıum oyuncu
o!ar>k." "
-v oora. Nâzım'ı \o mlarken
kendınden yola çıkmış: "kendimle
o deşleştirmeye çalıştım. Galiba ben
ı biraz vapı olarak Nâzım" benzi-
heyecaniıyım. Hiç bir oyuna hazırla-
nırken bu kadar hcvecanlandığımı
hatıriamıyorum."
Nâzım'ın hemen hemen bütün ki-
taplannı okumuş olan Alabora. on-
lan tekrar ele almaktan kaçınmış:
"Çünkü ben Nâzım'ın karakterini
araştırmaya çalışmıyorum. Cezaevi-
ne düşen, halkını seven bir aydının,
büyük bir şairin neter hissedebilece-
ğini yakalamaya çalışıyorum. Ken-
dime gore bir Nâzım karakteri çiz-
dim."
Oyunda Balaban'ı oynayan Bur-
teçin Zoga da Balaban gibi yürüyüp
konuşmak yerine onun kimliğinde
bir mahpusun yaşadıklarını aktar-
maya çalışmış: "Onun kişiliği ile il-
gili detaylara girmektense şairte ya-
şadıklarındaki duvguyu ortaya çı-
kartmak adına Balabanla da soh-
bet ettim ve tabii ki faydalı oldu.
Çünkü anlattığı, yazdığı şeyler var
yaşadıklanndan."
Oyunda, yeni yeni resim yapma-
ya başlayan Balaban'ın Nâzım 'la
ilişkisi alınıyor: "Resmi çok seviyor,
şair hapishaneye geldiği zaman
onunla görüşmek istiyor ve sonunda
şair kabul ediyor. Balaban ondan
sonra başlıyor resme. Belki bir şey-
ler çiziyor, ama çizdikleri şaiıie ta-
nıştıktan sonra şekil değiştiriyor.
Daha toplumsal bir takını şt> leri ya-
kalamaya başhyor."
"Aslolan Hayattır"ın dekoru bir
dokuma tezgâhı ve bu tezgahın is-
keletinden oluşuyor. Oyunu sahne
ve giysi tasarımını gerçekl ştiren
Özhan Özdil. Macit Koper kendisi-
ne nasıl bir sahne istediğinı anlattı-
ğında önce kendini sınırlandınlmış
hissetmiş: "Yaşamın şiire ve şiirin
yaşama dönüştüğü bu oyunda anla-
tımın belirleyici özelliği şiirin valınlı-
ğı. düşlem ve dönüşüm gücüydü.
Çalışmamız başladığında yönetmen
I" ıden tek şey istedi: Bir dokuma
<. Liâhı. Ancak oyunun tüm sahne
uii/eni bu 'te! . ^ "den yola çıkılarak
çö/ümlenmelı> di ?ir tasanmcı ola-
rak kendimi çok . mdınlmış his-
settiğimden önct- bira/ canım sıkıldı.
Yönetmen önüme sert bir ceviz koy-
muş, içindeki mev~veyi istiyordu. Ce-
vizin kabuğunu kırıp parçalarını
kendisine geri verdim. O, bu parça-
larla samrım düşlemindeki oyunu
kunl'i. Cevizin meyvesine gelince o
hc '/indir."
Nevvton, çıplak
model
görüntülemekten
vazgeçti
• LONDRA (AA) - Düny amn en
usta fotoğrafçılanndan Helmut
Nevvton. Londra'da hayranlanyla
buluştu ve çıplak model
görüntülemekten vazgeçtiğini
açıkladı. 75 yaşını kutlamaya
hazırlanan ve 1960'lardan beri
çığır açan çıplaklanyla tanınan
fotoğrafçı, artık moda çekimlerine
yöneleceğıni söyledi. Nevvton,
"Marifet güzelliğı giyinik
modelde yakalamakta, çıplak
güzeli herkes çeker" dedi.
Yaklaşık 5 yıldır konferans
vermeyen Nevvton, Sothebys
müzayede şirketinin düzenlediği
toplantıda sanatına değindi ve
bazı çalışmalannı diapozitiflerle
sergiledi. Nevvion. anılannı
anlattığı konuşmasmda "Genç
fotoğrafçılara öğüdüm, çok
fotoğraf çekin. Kopya ya da
estnlenme. genç yaşlar için
olagandır. Sürekli hale gelirse,
tehlıkelidır" dedi
Avrupa Basın
Fotoğraf Ödülleri
• Kültür Senisi - Vakkorama ve
Fujı Film işbırliği ile
gerçekleştinlecek olan 1993
Avrupa Basın Fotoğraf Ödülleri
Sergisi yanndan itibaren 3 aralığa
kadar Vakkorama Rumeli'de
izlenebilecek. 1993 yılında ikinci
kez gerçekleştirilen Profesyonel
Fotoğrafçılık Yanşması. 16
ülkenin katılımıyla
gerçekleştirildi. Yanşmada
Fransa'dan Richard Martin
birinciliğe, Wim Van Capellen
ikinciliğe ve Yunanistan'dan
Nikos Panagiotopoulos
üçüncülüğe değer görüldü.
Insanlann düşünmeleri.
hissetmeleri ve kendilerini dünya
olaylanndan sorumlu tutmalarını
vurgulamak amacına yönelik
olarak sonuçlandınlan yanşmanın
ürünleri yıl içinde Avrupa'da pek
çok büyük sergı merkezinde
sergilenecek. 1994 yılının
yanşması ıse 1995 yılı başında
yapılacak.
Kültür Bakanlığı
1995te 40ı aşkın
anıt yaptıracak
• Kültür Servisi - Kültür
Bakanlığı 1995 yılı içinde 4O'ı
aşkın anıt yaptıracak. Anıtj
yaptınlacak kışıler arasında şu
isimler bulunuyor: III. Selim,
Ibrahım Mütefernka, Mimar
Kemalettin. Mustafa Necati. Akif
Hikmet Koyuroğlu. Haldun Taner,
Ahmet Kutsi Tecer. Halide Edip
Adıvar. Fuzuli, Ömer Seyfettin,
Mehmet Akif Ersoy, Evliya
Çelebi. Dadaloğlu. Fuat Köprülü,
Sedat Hakkı Eldem.
Cemal Nadir, Kemal Tahir, Falih
Rıfkı Atay, Nef'i. Reşat Nuri
Güntekın. Cahit Sıtkı Tarancı ve' 4
Dede Efendi. Kültür Bakanlığı,
1995'te Atatürk heykeli ile
hoşgörü anıtı yaptırmayı da
programına aldı
Ş
Hayaf' konulu
soruşturma
• Kültür Senisi - İki ayda bir
çıkan Atıka dergısinın son sayısı
çıktı. Edebiyat dergisi olarak
yayımlanmaya başlayan ve
gıderek bir şiir dergisi niteliğine
bürünen derginin bu sayısmda
Metın Cengiz'in 'Kültür ve Şiır
2', Feridun Andaç'ın 'Söz
Burcunun Yıldızı' başlıklı
yazılanyla. Ahmet Oktay,
Mehmet H. Doğan. Mustafa
Öneş, Gültekin Emre. Tuğrul
Tanyol. Metin Cengiz, Feridun
Andaç, Andan Özer, Metin Celâl,
Ayten Mutlu, Sezai Sanoğlu ve
Evren Erem'in görüşlerinin yet
aldığı "Şiir ve Hayat" konulu bir
soruşturma yer alıyor. Dergide
ayrıca Gültekin Emre, Ahmet
Ada. Metin Cengiz. Hasan
Öztoprak. Ya\w Özdem, Mustafa
Köz. Nuh Ömer Çetinay. Osman
Çakmakçı, Radovan Pavlovski,' •
Christopher Read, Berdan '
Karagöz. Sezai Sanoğlu, Fikret
Tuncer, John Ashbery. e. e.
cummings. Suca Dündar, Yüksel
Andız. Cüne>t Uzunlar. Adnan
Günay ve Zühtü Bayar'ın şiirleri
yer alıyor
İzlek dergismm
kasım sayısı çıktı
•Kültür SenİN . ^k dergisi
kasım sayısıyK. ınci yılında 14.
sayısına ulaştı. i/jrginin son
sayısında Hayatı Bakı'nin 'Şair,
tnsan, Sanat ve Yanılsama', Ali
Burak'ın "Sözün Öte Yanı', Ismail
Serin'ın 'Werther'in 12 Ağustos
Tarihli Mektubu:
Ölümün Dili', Nizamettin
Uğur'un "Benzetme", Gültekin
Emre'nin 'Berlin Güncesi', Erhan
Kuzhan'ın 'Şiır Nedir? Sorusuna
Bir Yanıt' başlıklı yazılan, Bahar
Aslan'ın öyküsü, Kaan tnce,
Ahmet Ada, Özer Aykut, Banu
Balar, Şükrü Erbaş, Fergun Özelli,
Yusuf Eradam, Ergül Çetin,
Hüseyin Kıran. Küçük Iskender
ve H. Özgür Gören'in şiirleri,
Gökhan Tok'un metınleri yer
alıyor.