Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 23 KASIM 1994 ÇARŞAMBA
12 DIZI-YAZI
Sosyalizme nasıl geçileceği sorunu, sosyal demokrat hareketi böldü
Devrimci-reformist aynşma
S
eçimlere girmenin
mantıksal sonucu
bir aşamada hükü-
met olmayı da kabul
etmeyi gerektirir.
Bu yüzden sosyal
demokratlar, seçımlere sadece
propaganda için girme fikrinden
kolayca vazgeçtiler. Bunun yeri-
ne iktıdara geldıklerinde, bunu
bir ucu sosyalizme açılan bir sü-
recin parçalan olacak reformla-
n yerine getirmekte kullanmaya
karar verdiler. Bu sırada Avru-
pa'da sanayi işçilerinin sayısı
hızla büyüyordu. Bu iki tespitin
pozitr.ist bir şekilde birleştiril-
mesinden ister istemez bir sonuç
çıkacak, yukandaki iki soru
doğru dürüst bir cevap bulunma-
dan gündemden kalkacaktı.
Genel kabul gören bir cevabı
Engels'in ağzından dinleyelim
"Seçim süreci bö\ k devam eder-
se, yüzyılın sonuna doğru biz bu
toprakİarda önlenemez bir giiç
haline gelecegiz. Biitiin diğer
güçler isteseler de istemeseler de
önümüzde eğilmek zonında ka-
lacaklar." Engels, Branting'in
sorusuna iyimser bir cevap ven-
yor ve seçimlerle iktıdara gel-
miş bir işçi sınıfının tüm diğer
güçlen dıze getirebileceğıni ıle-
ri süriiyordu. Belli kı 'isteseler
de istemeseler de' tespıti 'zor
kullanmak' durumunda kalmak
olasılıgını da kapsamak için söy-
lenmişti.
Erfupt Kongrasi
Ancak Engels'in bu ifadesi te-
orik-politik gelişmenin yönünü
tespit etmesi açısından tarihi bir
önemesahıp. Nitekım Marksda
daha 1850'de New York Daily
Tribune'de ve 1867'de Polonya
göçmenlennin gazetesi Glos
Wolny "de "genel seçim hakkının
toplumun çoğunluğunu oluşru-
ran İngiliz işçi sınıfı için siyasi ik-
ridar anlamına gelecegini' yazı-
yordu. kautskv de ışçı sınıfınm
giderek 'biitün medeni ülkeler-
de nüfusun çoğunluğunu oluş-
turduğunu' düşünüyordu.
Seçimlere katılan sosyal demokratlann
önünde iki sorun vardı: Birincisi, "Nasıl
çoğunluğu sağlayacağız ve hükümet
olacağız?" îkincisi ise "Reformlar yolu ile
sosyalizme geçilebilir mi?" Bu iki soruya
verilen yanıtlar, hem sosyal demokrat
partilerde hem de işçi sınıfının şekillenmesinde
önemli bir değişiklik süreci başlatacak ve
hareket, devrimci ve reformist olarak ikiye
bölünecekti. Ergin Yıldızoğlu
L. şçi sınıfının
1
dışındaki sınıflardan
oy almayı amaçlama
taktiği, beraberinde iki
değişiklik getirdi.
Sosyal demokrat
partiler, işçi sınıfının
özgül çıkarlannı diğer
sınıflara karşı
savunmayı bırakıyor,
bunun yerine işçilerle
diğer yoksul
kesimlerin ortak
çıkaılan üzeıiııde
Başlangıçta işçilerin kitlesel eylem ve gre\ silahını önemli bir giiç olarak gören sosyal demokrat partiler, devrimci-reformist aynş-
masından sonra kontrolünü elden kaçırma korkusuyla 'genel grev' vh. eylemlere pek sıcak bakmadılar.
hükümet olmayı kendilerine he-
def aldıktan sonra sosyal de-
mokrasinin kitle eylemine karşı
zaten oldukça kuşkucu olan tu-
tumu, giderek değişmeye başla-
mıştı. Sosyal demokrat partile-
rin kitle eylemine ilişkin tutum-
lannı, işçi sınıfının ilk şekillen-
me dönemlerinde ortaya çıkan
ve güvenlik güçlerince \ahşice
bastınldığı için büyük zararlara
yol açan, düzensiz, kendilığın-
den yani örgütsüz hareketlerin
anısı ve derslen şekillendiriyor-
du.
Sosyal demokrat partiler bu
tür 'felaketlerin'tekrar ortaya
çıkmaması gerektığı konusunda
anlaşıyorlardt; özellikle 1870 ve
1880'lerdeki Belçika işçi hare-
ketlerinden sonra. Üstelik kitle-
sel işçi hareketleri orta sınıflann
sosyal demokrasiden uzaklaş-
masına da yol açabilirdi...
Ne \ar ki sosyal demokrasi
için sorun, çok daha karmaşıktı:
"Sosyalizmegiden yolda reform-
lar nasıl konınacak?", "Hükü-
met olacak kadar parlamenter
çoğunluk voksa burjuva partile-
ri bazı vasalan geçirmeve nasıl
zorlanacaklardt?'"Sosyal de-
mokrat partilerin elindeki tek si-
lah, ister istemez işçi sınıfı üze-
rindeki muazzam örgütsel (sen-
dıkalar. siyasi parti, da>anışma
kuruluşlan. sosyal kulüpler,
gençlik kollan, kadın kollan,
sağlık hizmetlen, muazzam bir
basın-yayın ağı ve onlarca baş-
ka örgütlenme...) ve manevi et-
kisiydi.
Sosyalizmden kopuş
Kitle e> lemı burjuv aziyı oldu-
ğu kadar sosyal demokrat partı-
len de korkutuyordu. ama bu
tehdit (şantaj) olmadan parla-
mentoda biretkı yapmak da ol-
dukça zordu. Sosyal demokrat
partiler. sendıkal hareket üzerin-
dekı kontrole gü\enip ısteksiz
bir şekilde deolsa 'genel gre\ Si-
lahını üreterek kitle eylemini
hem kontrol etmeyi hem de bir
silah olarak kullanmayı kabul et-
tiler sonunda.
POÜTİKA VE ÖTESİ
MEHMED KEMAL
yogunlaşmaya
başhyordu.
Bu ıvımserlık Ertt'urt Kongre-
si'nde doruğa çıktı. Babel şöyle
diyordu' "Hedeflerimizin ger-
çekleşmesi o kadaryaklaştı ki bu
odada bulunanlann çoğunun o
günü göreceklerine inanıyo-
rum." Ancak seçimlere katıl-
mak. ajitasyon amacınm ötesine
geçip de iktidara gelme anlayışı
ile birleşince ortaya bir seri ye-
ni sorun daha çıktı. Bu sırada SD
partilerin oylannın 1860-1890
döneminde Avrupa'da katlana-
rak artmasına rağmen yakın za-
manda sosyal demokratlan ikti-
dara getirmeye yetmeyeceği bel-
li olunca bu sorunlar ağırlaştı.
Bu sorunlardan birincisi,
"Nasıl çoğunluğu sağlayacağız ve
hükümet olacağız?" Ikincısı ise
"Reformlar yolu ile sosyalizme
geçilebilir mi?rl
lkıncı sorunun
bir cevabı, aslında çoktan seçim-
lerle hükümet olarak bunu sos-
yalizmi kurmak için kullanma
fikri içinde olgunlaşmıştı. SD
partı iktidarolduğunda bunu git-
tikçe biriktirerek sonunda sos-
yalizme dönüşecek bir reformlar
silsilesini hayata geçırmek için
kullanabileceğine inanıyordu.
Seçimleri kaybederek hükümet-
ten uzaklaşma olasılığının ister
istemez bu projede yarattığı be-
lirsizlik, bir düzeltme ile çözül-
dü: SD partiler reformlann geri
döndürülemez olduğunu varsay-
dılar. Tekrar iktidara geldiklenn-
de bıraktıklan yerden devam
edeceklerdi.
Devrtroct-retopımstböiüıme
"*İşçi sınıfuun o\ savısı yetme-
diği koşullarda nasü iktidar ola-
cağız'' sorusu ise "İşçi sımfi dı-
şındaki sınıflardan da oy alarak
çoğunluğu sağtayabUiriz" şeklin-
de cevaplandınldı.
Bu iki soruya verilen cevaplar,
reformlann kalıcıhğı ve diğer sı-
seçimlerinde de yüzde 40'ını aldı.
Belçika da Partıe Ouvriere ilk serbest
seçimler olan 18941e oyîann yüzde TTTinu
kazandı. PO'nun seçmen desteği giderek
nmıvc 1925'teyüzde-^
Hollanda'da Sosyal Demokrat Parti'nin oy
desteği 1896"da yüzde 3'ten 1913'te
18.5'e çıktı. Danimarka'da sosyal
demokratlara oy verenlerin oranı 1889'da yüzde
3.5"ten 1935'te yüzde 46'ya çıktı. Isveç'te sosya!
demokratlar, 1902'de oylann sadece
yüzde 3.5'ini alabıldiler.
1911 'de oy verme hakkı genişletilince aldıklan
oylar 1914'te yüzde 36'ya yükseldi.
Norveç'te Sosyal Demokrat Partı "nin oylan
1897 ile 1915 arasında yüzde 5'ten
yüzde 32'ye yükseldi.
20. yiizyıl başlarında sosyal demokrasi kitleleri kucaklıyor
Sosyaldemokrat
oylannyükselişi
Almanya'da Sosyal Demokrat Parti'nin oylan
1871 'de 125.000'den 1881 'de 1.427.000'e ve
1890'da4.250.000'e çıktı.
Alman SDP'nin oylan 1919 seçimlerinde
12.000.000'a yaklaşacaktı. Avusturya Sosyal
Demokrat Partisi genel oy hakkının (sadece
erkekler için) kazanılmasından sonra, 1907'deki
yi\7i\e 71'ini 1919
SLosyal
demokratlann iki
dünya savaşı arasında
girdikleri süreç daha
sonra sosyalizm
fikrinden tümü ile
vazgeçmelerine yol
açacaktır. Böylece
reformist olma
özelliklerini de yitiren
bu partiler, o noktadan
sonra işçilerin de oy
verdikleri halk
partı lerı durumuna
Jeceklerdi-r.
1930 bunahmı: Sosyal demokratlar yeni politika arayışında.
nıflardan oy almak gereği hem
SD partilerde hem de bu parti-
lerde temsil edilen işçi sınıfının
şekillenmesinde önemli bir de-
ğişiklik süreci başlatacak \e SD
hareket. hemen devrimci ve re-
formist olarak ikiye bölünecek-
ti. Bu bölünmenin I. Dünya Sa-
vaşı' nda Alman \e diğer
SDP'lerin mılliyetçı bırtavırta-
kınması ile gerçekleşmesı ise hiç
de tesadüf değildi. SDP'ler bu
noktaya. seçimlere \e reformla-
ra karşı olan tutumlannın bir so-
nucu olarak gelmışti. Şimdi kı-
saca bu son derece önemli bağ-
lantıya bakalım.
tşçi sınıfının dışındaki sınıf-
lardan oy almayı amaçlama tak-
tiği, beraberinde iki değişiklik
getirdi. SD partiler, işçi sınıfının
özgül ve ayn çıkarlannı diğer sı-
nıfîara karşı savunmayı bırakı-
yor. bunun yerine işçilerle diğer
yoksul kesimlerin ve orta sınıf-
lann ortak çıkarlan üzerinde yo-
gunlaşmaya başhyordu.
Böylece işçi sınıfı. bu partiler
tarafından toplumda tek başına
ve diğer sınıflardan ayrı, karşı
bir sınıf olarak temsil edilmek
yerine halk sınıflanndan bin ola-
rak temsil edılmeye başlandı.
Bunabağlı olarak işçılerde ken-
dilerini, politik arenada ayn öz-
gün çıkarlan olan bir sınıfın üye-
leri olarak değıl. diğer sınıflarla
ortak olan çıkarlan temelinde
ifade etmeye başladılar.
Bunun sonucunda uzun yıllar-
dır yavaş yavaş gelişen kurum-
sal ifadelerbulmaya başlayan iş-
çilerin ortak mücadele geleneği,
diğer sınıflann karşısında toplu-
ca \e sınıf olarak tutum alma,
tek tek işçilenn kendilerini va-
tandaş olarak değil. önce bir sı-
nıfın üyeleri olarak görme gele-
neği, kısaca sınıf şekillenme sü-
reci bozulmaya başladı.
İşçi sntfna bakış değişiyor
Sanayi de\ nminden beri geli-
şen bir süreç. işçileri gerek eko-
nomik gerekse politik kurumla-
n. ortak mücadele yöntemlen vb
ile bir araya getiriyor ve toplu-
mun karşısına ayn bir sınıf ola-
rak koyuyordu. Tüm mülk sahi-
bi, sınıf-sermaye ilışkisi içinde,
her gün ve her an topluma, siya-
si mekanizmaya müdahale ede-
biliyor. Üstelik de bunu hem sı-
nıf olarak hem de birey olarak
yapabiliyordu.
İşçilenn ise sermaye ilişkisi
içindeki yerleri buna izin vermi-
yordu. Sahip olduklan tek ola-
nakları ortak ve diğer sınıflar-
dan ayn davranmaktı. Kapitalist
sınıf, kendi çıkarlannı savunur-
ken (özel mülkiyetin ortak bir
temel olmasından dolayı) ulus,
bir dinsel veya emik grup. tüke-
tici. vergi mükellefi. yatırımcı
vb olarak grup halinde davrana-
biliyordu. Ancak işçıler. sadece
ve sadece işçi olarak davrandık-
lannda, ayn durduklannda öz-
gül çıkarlan için mücadele ede-
biliyorlardı.
SD partilerin bu yeni seçim
taktiği. tarihın saatini geri çevi-
rerek işçileri tekrar diğer sınıf-
larla birlıkte vergi mükellefi.
yoksullar. tüketiciler vb şeklin-
de davranmaya itmeye başladı.
Sınıf şekillenmesi bozulmaya
başladı. lşçiler, SD partilere oy
\ ermeyd devam ettiler, ancak gi-
derek bunu bağımsız çıkarlan
temelinde bir sınıf olarak toplu-
ca yapmaktan ziyade. işçiler. tek
tek tüketıci, vergi mükellefi, de-
mokrasi yanlısı bireyler olarak
yapmaya devam ettiler. Böylece
işçilerin SD'ye desteği bir sını-
fın organik desteği olmaktan
çıkmaya, o sınıfın bireylerinin
matematik toplamının ıfadesı
olan bir destek haline gelmeye
başladı.
Bu davranışın mantıki bir
uzantısı olarak da SD partileri,
bir ulus parti olarak kendını sun-
maya başladı. Sonuç. I. Dünya
Savaşı'nda, sa\aş kredilenne oy
vermek ve diğer SD partilere
karşı savaşa girmeyi kabul et-
mek.
Bilindiği gibi burada büyük
biraynm oluşur: Komünıst par-
tıler (işçi sınıfının devrimci yol-
la iktıdara gelerek sosyalizmı
kuracağını savunan partiler) ve
sosyal demokratlar (işçi sınıfı-
nın, temsilcisi olan partınin ikti-
dara gelmesi ve reformlar yolu
ile tedncen kapıtalizmi ortadan
kaldırarak sosyalizmi kurması-
na inanan reformist partiler).
Kitle eytemi ve sosyal
demokrasi
Bu aşamada her iki akım da
(sosyal demokrasi ve komünist-
ler) henüz işçi sınıfının partileri
olmaya de\am etmektedir An-
cak SD partiler giderek halk par-
tileri olmaya başlamışlardır. Ne
var ki bu bölünme. sosyal de-
mokrasinin reformızmden gide-
rek uzaklaşan evrımleşmesini,
özellikle kitle eylemine (yani
parlamento dışı eylem) karşı tu-
tumunu da etkileyerek daha da
hızlandırdı.
Seçimlere katılmaya karar
verdikten. işçi sınıfı dışındaki sı-
nıf ve tabakalardan da oy alarak
Ancak sosyal demokrat ve ko-
nıüıııst aynmından sonra bu 'ge--
nelgrev' silahı sosyal demokrat-
lar açısından iyıce kullanılmaz
hale geldi. Bu 'genel grev' baş-
ladığında sosyal demokratlann
kontrolü elden kaçırması. 'aşın'
unsurlann lıderliği ellenne ge-
çinnesi ve 'genel grevi' hedefle-
rinin ötesine geçirmeyi deneme-
len reformist stratejı ile kesin bir
şekilde çelişen büyük bir tehli-
keydi artık.
İki dünya savaşı arasında top-
lumsal ıstıkrar sağlamalan ıçın
hükümete katılmaya davet edilıp
de bu davetı kabul ettikten son-
ra sosyal demokratlar. hem vaat
ettikleri reformlardan vazgeçe-
ceklerdı hem de genel gre\ fik-
rinden.
SD'lerin bu evnmleşmeleri
daha sonra sosyalizm fikrinden
tümü ile vazgeçmeleri ile ta-
mamlanacaktır. SD'ler reformist
de olsa sosyalizm hedefinden
vazgeçecekler ve böylece refor-
mist olma özelliklerini kaybede-
ceklerdir. O noktadan sonra sos-
yal demokrat partiler, işçilerin
de oy verdikleri halk partileri ha-
line geleceklerdir.
Sosyal demokrat partilerin re-
formizmden vazgeçmelen, ya
da vazgeçmek zorunda kalma-
lan, fiilen iki dünya sa\aşı ara-
sında gerçekleşti. II. Dünya Sa-
vaşı sonrasında sosyal demok-
rat partiler. isim ve programlan-
nı değiştirip sosyalizmle tüm
ilişkilerini kesmenin ötesinde
sosyalizmi engellemeyi kendi-
lerine amaç edinince, sendika-
larla aralanndaki ilişkileri yeni-
den düzenlemeye başlayınca bu
değişiklik kurumsallaştı.
Yarın: Reformizmden,
düzenlemeciliğe
Değeri Bilinirse...
"Seçimler iptal edilmiş."
"Putunu kendı yapar, kenti tapar."
Bu sırada odaya Semih Poroy girdi, "lyimi desem, kö-
tü mü desem, size bir haber" dedi. "Bozdoğan Keme-
ri'ndeki Karikatür ve Mizah Müzesi'ni kapatmışlar."
"Kim kapatmış?"
"Bir ülkede heykelleri kim kırıyorsa, sokak adlannı kim
değiştiriyorsa, elbette o!"
Genç karikatürist dişlerini gıcırdatarak,
"Kapatsınlar bakalım!" dedi.
Tuhaf bir rastlantı, genç mizahçılardan Cihan Demir-
ci'nın "Deli Gömleği Ütü lstemez"\n\ karıştırıyordum.
Daha kitabın başında, "Beyaz birgömlek bıraktım ko-
kuşmuş ülkemin kapısına" demez mi? Bir ülke nasıl ko-
kuşur? Işte böyle deli gömleği giyerek...
"Ankara Merkez Kapalı Cezaevi 'nde" bir milletvekili var,
durmadan mektup yazmaktadır. Kimıne göre milletveki-
li, kimine göre değil. Ama durmadan mektup yazıyor. Ad-
resine gidiyor mu, adresi yanlış mı yazıyor? Talanı bekle-
nen bir PTT var, sahibini ne zaman yıtirecektir?
Şair Hu/ki Aktunç, 'yılların ötesinden' yazıyor; bir dize
olsa bile:
"Öç zamanı yarım koryanm kaldığı zaman."
istanbul'da, "Karikatür ve Mizah Müzesi" kapatılırken,
Kayseri'de Atatürk heykelı yerınden kaldırılıyordu. Gür-
dal'ın yaptığı bu güzelim heykel, valinin söylediğine gö-
re bir parka konacaktı. Bir kez yerinden oynadı, bakalım
bir yere konur mu?
Gürdal'ın heykellerinın başına bu ilk kez gelmıyordu. Ka-
raköy'de, Yüksekkaldırım'ın başına dikilen "Ah Güzel Is-
tanbul" adlı yarı soyunuk kadın heykelı de bir gece yerin-
den kaldırılmıştı. Heykelı nereye koyacaklarını bilemeyen-
ler, sonunda Yıldız Parkı'nın bir köşecığine koymuşlardı.
Son gelen belediye başkanlarından Bedrettin Dalan
Istanbul'u heykellerle donatmak istemışse de, onun da,
siyaset çekişmelerinden vakti olmamıştı. Şimdi Istanbui
parklarında gördüğünüz yarım yırtık heykeller Dalan'ın
eserıdir.
Zincirlikuyu'da, mezarlığın bitişiğindeki çok katlı yapı-
nın önünde çubuk demırlerle yapılmış uzun eteklı, elinde
kitap tutan bir kız heykeli vardır. Yıllardır yerli yerinde du-
rur. Bıraz açık saçık olsa llhan Koman'ın yaptığı bu hey-
keli de yerinde komazlardı. Bir rastlantı olarak burdadır.
llhan Koman, Roma-Bizans heykelciliğinin harman ol-
duğu bir ülkede barınamamıştır. 1959 yılında gidip Is-
veç'e yerleştı. Bir sandal almış, içinı döşemiş, deniz kıyı-
sına yerleşmışti. Böyle bir sanatçının değerini Isveç bili-
yordu. llhan Koman da burayı (teknesiyle) kendine mes-
ken tutmuştu.
Isveç hükümeti, onu, "Stockholm Uygulamalı Sanatlar
Yüksek Okulu'na" öğretım görevlısı yapmıştı. Hem hey-
kel yapıyor, hem de ders veriyordu. Oğretim görevlisi ol-
makla yetinmemiş, Orebro Belediye Sarayı'na dikilecek
heykel için açılan yarışmada birinciliği de kazanmıştı. Yap-
tığı heykel belediye önündeki parka dikilmişti.
1987 yılında, bir teknede öldüğü zaman Edirneli ll-
han'dan haberımiz bile olmamıştı. Yabancı iletişim araç-
ları ölüm haberını verdiklerinde duyabilmiştik.
Belki bir gün Koca Sinan'ın yani başına bir heyeli di-
kilirse değerini bılmış oluruz.
Nâzım'ın ölüsünü getirelim dıyorlar; getirmesinler... De-
ğerini bildiğimiz gün elbette gelır.
Şimdi herkes seçim kaygısında; yapılacak da günü bel-
li değil... Bir belli olsa!..
BULMACA
1 2 3 4 5 6SOLDAN SAĞA:
1/ Donanmada kurs gör- ^
müş. rütbe almış ve bir
deniz aracını yönetebile- 2
cek yeteneğe sahip er. 2/
Ses... Kapı önü, eşik. 3/
Çabuk ve kolay kavra- 4
yan... Bir Günev Ameri-
ka ülkesınin başkenıı. 4/
Nazar değmesıne karşı 6
olarak
nılan sözcük... Kürkü
değerli bir yaban kedisi.
6/ Tann'ya göre insan... Esnek ve
ince uzun metal şerit. 7/ Bölüşme
işi... Bir soru eki. 8/ Gö\de yapısı.
9/ Tuzağa düşürülen şey... Bahke-
sir ve yöresinin eski adı.
YUKÂRIDAN AŞAĞIYA:
1/ Tortu. 2/ Cılız, zayıf... Püskür-
tü. 3/ Kocaeli Yanmadası'nm ku-
zey kıyısında bir ada. 4/ Bir ko-
nuyla ilgili. değgin... Çocuk. 5/ Bir
görevin yürütülebilmesi için mer-
kez olarak seçilen yer... Vladimir
Nabokov'un. fılme de aktanlan \e büyük yankılar uyandıran
ünlü romanı. 6/ Savaş sırasında orduya yardımcı olarak topla-
nan halk gücü... Bir renk. 7/ Toplum içindeki davranışlarda iz-
lenecek yol... Eylemleri olumsuz yapmakta kullanılan ek. 8/
Şöhret... Bir şeyi elle tutma. dokunarak hissetme. 9/ İtalya'da
bir kent.
tutsu olarak kullanılan
bir bitkı. 5/ Mımarlıkta
TRABZON ASLİYE1. HUKUK
HÂKİMLİĞİ'NDEN
EsasNo: 1994 182
Davacılar Samı\e Sevhan. M. Eşref Seyhan. Y. Selım Seyhan ve
Yıldız Demirvılmaz vekili avukat Halit Saka tarafından davalılar M.
Nedim Ertürİtler. E. Sadiye Erdemlı. H. Cahide Semercıoğlu, Abdul-
lah Semerci ve Hüsevin Civelekoğlu aleyhlenne açılan tapu iptali ve
tescil davasının >apılan duru^ması sırasında venlen ara karan gere-
ğince. yaptınlan tahkikat sonucunda davalılann teblıgata yarar açık
adresleri tespit edilemediğinden. da\ alılar Mahmut Nedım Ertürkler,
Emine Sadiye Erdemlı. Hatice Cahide Semeraoğlu. Abdullah Se-
merci ve Hüsevin Civelekoğlu'nun duruşmanın atılı bulunduğu 28.
12.1994 çarşamba günü saat 09.00da mahkememiz duruşma salo-
nunda hazır bulunmalan veya kendılenni bir vekille temsil ettirmeleri
gerektiğınden gelmedikleri ve bir v ekille temsil ettirmediklerinde yok-
luklannda karar verileceğinden ışbu ilan. dava dılekcesi ve duruşma
günü tebliği yerine geçerli olmak üzcre davalılara ilanen tebliğ olu-
nur.
Basm: 52673
IFSAK
10. İSTANBUL FOTOĞRAF GÜNLERİ'NDE BUGÜN
Gösteri: Şakir Eczacıbaşı
"2. Dönem Fotoğrafları"
Fransız Kültür Merkezi / Taksim
Saat: 18.30 ve 19.30
İLAN
T.C.
KIRŞEHİR ASLİYE 1. HUKUK
MAHKEMESİ'NDEN
DosyaNo:1993 32
Davaa Halide Özyılmaz tarafından davalı Cemal Ozyılmaz aley-
hine mahkememize açılan zina nederuy le boşanma, nafaka ve velayet
davasının vapılan açık yargılaması sırasında verilen ara karan gere-
ğince.
Kırşehir merkez Ahievran Mahallesı nüfusuna kayıtlı Mehmet
Nazmi ve Emine oğlu 1960 doğumlu dav alı Cemal Özyılmaz'a yenile-
me dilekçesı ve duruşma günü teblıgatı v apılamamış olup ilanen teblı-
gat yapılmasma karar verilmiştır.
Davalı Cemal Özyılmaz'ın mahkememızde duruşma günü olan
20.12.1994 günü saat 09.00"da bizzat hazır bulunması veya kendisini
bir vekille temsil ettirmesı. aksi lakdirde yargılamaya yokluğunda de-
vam edileceği ve karar venleceğı hususu yenileme dilekçesı tebliği
yerine geçerli olmak üzere ilanen tebliğ olunur. 13.10.1994
Basın: 52675