03 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 23 KASIM 1994 ÇARŞAMBA 12 DIZI-YAZI Sosyalizme nasıl geçileceği sorunu, sosyal demokrat hareketi böldü Devrimci-reformist aynşma S eçimlere girmenin mantıksal sonucu bir aşamada hükü- met olmayı da kabul etmeyi gerektirir. Bu yüzden sosyal demokratlar, seçımlere sadece propaganda için girme fikrinden kolayca vazgeçtiler. Bunun yeri- ne iktıdara geldıklerinde, bunu bir ucu sosyalizme açılan bir sü- recin parçalan olacak reformla- n yerine getirmekte kullanmaya karar verdiler. Bu sırada Avru- pa'da sanayi işçilerinin sayısı hızla büyüyordu. Bu iki tespitin pozitr.ist bir şekilde birleştiril- mesinden ister istemez bir sonuç çıkacak, yukandaki iki soru doğru dürüst bir cevap bulunma- dan gündemden kalkacaktı. Genel kabul gören bir cevabı Engels'in ağzından dinleyelim "Seçim süreci bö\ k devam eder- se, yüzyılın sonuna doğru biz bu toprakİarda önlenemez bir giiç haline gelecegiz. Biitiin diğer güçler isteseler de istemeseler de önümüzde eğilmek zonında ka- lacaklar." Engels, Branting'in sorusuna iyimser bir cevap ven- yor ve seçimlerle iktıdara gel- miş bir işçi sınıfının tüm diğer güçlen dıze getirebileceğıni ıle- ri süriiyordu. Belli kı 'isteseler de istemeseler de' tespıti 'zor kullanmak' durumunda kalmak olasılıgını da kapsamak için söy- lenmişti. Erfupt Kongrasi Ancak Engels'in bu ifadesi te- orik-politik gelişmenin yönünü tespit etmesi açısından tarihi bir önemesahıp. Nitekım Marksda daha 1850'de New York Daily Tribune'de ve 1867'de Polonya göçmenlennin gazetesi Glos Wolny "de "genel seçim hakkının toplumun çoğunluğunu oluşru- ran İngiliz işçi sınıfı için siyasi ik- ridar anlamına gelecegini' yazı- yordu. kautskv de ışçı sınıfınm giderek 'biitün medeni ülkeler- de nüfusun çoğunluğunu oluş- turduğunu' düşünüyordu. Seçimlere katılan sosyal demokratlann önünde iki sorun vardı: Birincisi, "Nasıl çoğunluğu sağlayacağız ve hükümet olacağız?" îkincisi ise "Reformlar yolu ile sosyalizme geçilebilir mi?" Bu iki soruya verilen yanıtlar, hem sosyal demokrat partilerde hem de işçi sınıfının şekillenmesinde önemli bir değişiklik süreci başlatacak ve hareket, devrimci ve reformist olarak ikiye bölünecekti. Ergin Yıldızoğlu L. şçi sınıfının 1 dışındaki sınıflardan oy almayı amaçlama taktiği, beraberinde iki değişiklik getirdi. Sosyal demokrat partiler, işçi sınıfının özgül çıkarlannı diğer sınıflara karşı savunmayı bırakıyor, bunun yerine işçilerle diğer yoksul kesimlerin ortak çıkaılan üzeıiııde Başlangıçta işçilerin kitlesel eylem ve gre\ silahını önemli bir giiç olarak gören sosyal demokrat partiler, devrimci-reformist aynş- masından sonra kontrolünü elden kaçırma korkusuyla 'genel grev' vh. eylemlere pek sıcak bakmadılar. hükümet olmayı kendilerine he- def aldıktan sonra sosyal de- mokrasinin kitle eylemine karşı zaten oldukça kuşkucu olan tu- tumu, giderek değişmeye başla- mıştı. Sosyal demokrat partile- rin kitle eylemine ilişkin tutum- lannı, işçi sınıfının ilk şekillen- me dönemlerinde ortaya çıkan ve güvenlik güçlerince \ahşice bastınldığı için büyük zararlara yol açan, düzensiz, kendilığın- den yani örgütsüz hareketlerin anısı ve derslen şekillendiriyor- du. Sosyal demokrat partiler bu tür 'felaketlerin'tekrar ortaya çıkmaması gerektığı konusunda anlaşıyorlardt; özellikle 1870 ve 1880'lerdeki Belçika işçi hare- ketlerinden sonra. Üstelik kitle- sel işçi hareketleri orta sınıflann sosyal demokrasiden uzaklaş- masına da yol açabilirdi... Ne \ar ki sosyal demokrasi için sorun, çok daha karmaşıktı: "Sosyalizmegiden yolda reform- lar nasıl konınacak?", "Hükü- met olacak kadar parlamenter çoğunluk voksa burjuva partile- ri bazı vasalan geçirmeve nasıl zorlanacaklardt?'"Sosyal de- mokrat partilerin elindeki tek si- lah, ister istemez işçi sınıfı üze- rindeki muazzam örgütsel (sen- dıkalar. siyasi parti, da>anışma kuruluşlan. sosyal kulüpler, gençlik kollan, kadın kollan, sağlık hizmetlen, muazzam bir basın-yayın ağı ve onlarca baş- ka örgütlenme...) ve manevi et- kisiydi. Sosyalizmden kopuş Kitle e> lemı burjuv aziyı oldu- ğu kadar sosyal demokrat partı- len de korkutuyordu. ama bu tehdit (şantaj) olmadan parla- mentoda biretkı yapmak da ol- dukça zordu. Sosyal demokrat partiler. sendıkal hareket üzerin- dekı kontrole gü\enip ısteksiz bir şekilde deolsa 'genel gre\ Si- lahını üreterek kitle eylemini hem kontrol etmeyi hem de bir silah olarak kullanmayı kabul et- tiler sonunda. POÜTİKA VE ÖTESİ MEHMED KEMAL yogunlaşmaya başhyordu. Bu ıvımserlık Ertt'urt Kongre- si'nde doruğa çıktı. Babel şöyle diyordu' "Hedeflerimizin ger- çekleşmesi o kadaryaklaştı ki bu odada bulunanlann çoğunun o günü göreceklerine inanıyo- rum." Ancak seçimlere katıl- mak. ajitasyon amacınm ötesine geçip de iktidara gelme anlayışı ile birleşince ortaya bir seri ye- ni sorun daha çıktı. Bu sırada SD partilerin oylannın 1860-1890 döneminde Avrupa'da katlana- rak artmasına rağmen yakın za- manda sosyal demokratlan ikti- dara getirmeye yetmeyeceği bel- li olunca bu sorunlar ağırlaştı. Bu sorunlardan birincisi, "Nasıl çoğunluğu sağlayacağız ve hükümet olacağız?" Ikincısı ise "Reformlar yolu ile sosyalizme geçilebilir mi?rl lkıncı sorunun bir cevabı, aslında çoktan seçim- lerle hükümet olarak bunu sos- yalizmi kurmak için kullanma fikri içinde olgunlaşmıştı. SD partı iktidarolduğunda bunu git- tikçe biriktirerek sonunda sos- yalizme dönüşecek bir reformlar silsilesini hayata geçırmek için kullanabileceğine inanıyordu. Seçimleri kaybederek hükümet- ten uzaklaşma olasılığının ister istemez bu projede yarattığı be- lirsizlik, bir düzeltme ile çözül- dü: SD partiler reformlann geri döndürülemez olduğunu varsay- dılar. Tekrar iktidara geldiklenn- de bıraktıklan yerden devam edeceklerdi. Devrtroct-retopımstböiüıme "*İşçi sınıfuun o\ savısı yetme- diği koşullarda nasü iktidar ola- cağız'' sorusu ise "İşçi sımfi dı- şındaki sınıflardan da oy alarak çoğunluğu sağtayabUiriz" şeklin- de cevaplandınldı. Bu iki soruya verilen cevaplar, reformlann kalıcıhğı ve diğer sı- seçimlerinde de yüzde 40'ını aldı. Belçika da Partıe Ouvriere ilk serbest seçimler olan 18941e oyîann yüzde TTTinu kazandı. PO'nun seçmen desteği giderek nmıvc 1925'teyüzde-^ Hollanda'da Sosyal Demokrat Parti'nin oy desteği 1896"da yüzde 3'ten 1913'te 18.5'e çıktı. Danimarka'da sosyal demokratlara oy verenlerin oranı 1889'da yüzde 3.5"ten 1935'te yüzde 46'ya çıktı. Isveç'te sosya! demokratlar, 1902'de oylann sadece yüzde 3.5'ini alabıldiler. 1911 'de oy verme hakkı genişletilince aldıklan oylar 1914'te yüzde 36'ya yükseldi. Norveç'te Sosyal Demokrat Partı "nin oylan 1897 ile 1915 arasında yüzde 5'ten yüzde 32'ye yükseldi. 20. yiizyıl başlarında sosyal demokrasi kitleleri kucaklıyor Sosyaldemokrat oylannyükselişi Almanya'da Sosyal Demokrat Parti'nin oylan 1871 'de 125.000'den 1881 'de 1.427.000'e ve 1890'da4.250.000'e çıktı. Alman SDP'nin oylan 1919 seçimlerinde 12.000.000'a yaklaşacaktı. Avusturya Sosyal Demokrat Partisi genel oy hakkının (sadece erkekler için) kazanılmasından sonra, 1907'deki yi\7i\e 71'ini 1919 SLosyal demokratlann iki dünya savaşı arasında girdikleri süreç daha sonra sosyalizm fikrinden tümü ile vazgeçmelerine yol açacaktır. Böylece reformist olma özelliklerini de yitiren bu partiler, o noktadan sonra işçilerin de oy verdikleri halk partı lerı durumuna Jeceklerdi-r. 1930 bunahmı: Sosyal demokratlar yeni politika arayışında. nıflardan oy almak gereği hem SD partilerde hem de bu parti- lerde temsil edilen işçi sınıfının şekillenmesinde önemli bir de- ğişiklik süreci başlatacak \e SD hareket. hemen devrimci ve re- formist olarak ikiye bölünecek- ti. Bu bölünmenin I. Dünya Sa- vaşı' nda Alman \e diğer SDP'lerin mılliyetçı bırtavırta- kınması ile gerçekleşmesı ise hiç de tesadüf değildi. SDP'ler bu noktaya. seçimlere \e reformla- ra karşı olan tutumlannın bir so- nucu olarak gelmışti. Şimdi kı- saca bu son derece önemli bağ- lantıya bakalım. tşçi sınıfının dışındaki sınıf- lardan oy almayı amaçlama tak- tiği, beraberinde iki değişiklik getirdi. SD partiler, işçi sınıfının özgül ve ayn çıkarlannı diğer sı- nıfîara karşı savunmayı bırakı- yor. bunun yerine işçilerle diğer yoksul kesimlerin ve orta sınıf- lann ortak çıkarlan üzerinde yo- gunlaşmaya başhyordu. Böylece işçi sınıfı. bu partiler tarafından toplumda tek başına ve diğer sınıflardan ayrı, karşı bir sınıf olarak temsil edilmek yerine halk sınıflanndan bin ola- rak temsil edılmeye başlandı. Bunabağlı olarak işçılerde ken- dilerini, politik arenada ayn öz- gün çıkarlan olan bir sınıfın üye- leri olarak değıl. diğer sınıflarla ortak olan çıkarlan temelinde ifade etmeye başladılar. Bunun sonucunda uzun yıllar- dır yavaş yavaş gelişen kurum- sal ifadelerbulmaya başlayan iş- çilerin ortak mücadele geleneği, diğer sınıflann karşısında toplu- ca \e sınıf olarak tutum alma, tek tek işçilenn kendilerini va- tandaş olarak değil. önce bir sı- nıfın üyeleri olarak görme gele- neği, kısaca sınıf şekillenme sü- reci bozulmaya başladı. İşçi sntfna bakış değişiyor Sanayi de\ nminden beri geli- şen bir süreç. işçileri gerek eko- nomik gerekse politik kurumla- n. ortak mücadele yöntemlen vb ile bir araya getiriyor ve toplu- mun karşısına ayn bir sınıf ola- rak koyuyordu. Tüm mülk sahi- bi, sınıf-sermaye ilışkisi içinde, her gün ve her an topluma, siya- si mekanizmaya müdahale ede- biliyor. Üstelik de bunu hem sı- nıf olarak hem de birey olarak yapabiliyordu. İşçilenn ise sermaye ilişkisi içindeki yerleri buna izin vermi- yordu. Sahip olduklan tek ola- nakları ortak ve diğer sınıflar- dan ayn davranmaktı. Kapitalist sınıf, kendi çıkarlannı savunur- ken (özel mülkiyetin ortak bir temel olmasından dolayı) ulus, bir dinsel veya emik grup. tüke- tici. vergi mükellefi. yatırımcı vb olarak grup halinde davrana- biliyordu. Ancak işçıler. sadece ve sadece işçi olarak davrandık- lannda, ayn durduklannda öz- gül çıkarlan için mücadele ede- biliyorlardı. SD partilerin bu yeni seçim taktiği. tarihın saatini geri çevi- rerek işçileri tekrar diğer sınıf- larla birlıkte vergi mükellefi. yoksullar. tüketiciler vb şeklin- de davranmaya itmeye başladı. Sınıf şekillenmesi bozulmaya başladı. lşçiler, SD partilere oy \ ermeyd devam ettiler, ancak gi- derek bunu bağımsız çıkarlan temelinde bir sınıf olarak toplu- ca yapmaktan ziyade. işçiler. tek tek tüketıci, vergi mükellefi, de- mokrasi yanlısı bireyler olarak yapmaya devam ettiler. Böylece işçilerin SD'ye desteği bir sını- fın organik desteği olmaktan çıkmaya, o sınıfın bireylerinin matematik toplamının ıfadesı olan bir destek haline gelmeye başladı. Bu davranışın mantıki bir uzantısı olarak da SD partileri, bir ulus parti olarak kendını sun- maya başladı. Sonuç. I. Dünya Savaşı'nda, sa\aş kredilenne oy vermek ve diğer SD partilere karşı savaşa girmeyi kabul et- mek. Bilindiği gibi burada büyük biraynm oluşur: Komünıst par- tıler (işçi sınıfının devrimci yol- la iktıdara gelerek sosyalizmı kuracağını savunan partiler) ve sosyal demokratlar (işçi sınıfı- nın, temsilcisi olan partınin ikti- dara gelmesi ve reformlar yolu ile tedncen kapıtalizmi ortadan kaldırarak sosyalizmi kurması- na inanan reformist partiler). Kitle eytemi ve sosyal demokrasi Bu aşamada her iki akım da (sosyal demokrasi ve komünist- ler) henüz işçi sınıfının partileri olmaya de\am etmektedir An- cak SD partiler giderek halk par- tileri olmaya başlamışlardır. Ne var ki bu bölünme. sosyal de- mokrasinin reformızmden gide- rek uzaklaşan evrımleşmesini, özellikle kitle eylemine (yani parlamento dışı eylem) karşı tu- tumunu da etkileyerek daha da hızlandırdı. Seçimlere katılmaya karar verdikten. işçi sınıfı dışındaki sı- nıf ve tabakalardan da oy alarak Ancak sosyal demokrat ve ko- nıüıııst aynmından sonra bu 'ge-- nelgrev' silahı sosyal demokrat- lar açısından iyıce kullanılmaz hale geldi. Bu 'genel grev' baş- ladığında sosyal demokratlann kontrolü elden kaçırması. 'aşın' unsurlann lıderliği ellenne ge- çinnesi ve 'genel grevi' hedefle- rinin ötesine geçirmeyi deneme- len reformist stratejı ile kesin bir şekilde çelişen büyük bir tehli- keydi artık. İki dünya savaşı arasında top- lumsal ıstıkrar sağlamalan ıçın hükümete katılmaya davet edilıp de bu davetı kabul ettikten son- ra sosyal demokratlar. hem vaat ettikleri reformlardan vazgeçe- ceklerdı hem de genel gre\ fik- rinden. SD'lerin bu evnmleşmeleri daha sonra sosyalizm fikrinden tümü ile vazgeçmeleri ile ta- mamlanacaktır. SD'ler reformist de olsa sosyalizm hedefinden vazgeçecekler ve böylece refor- mist olma özelliklerini kaybede- ceklerdir. O noktadan sonra sos- yal demokrat partiler, işçilerin de oy verdikleri halk partileri ha- line geleceklerdir. Sosyal demokrat partilerin re- formizmden vazgeçmelen, ya da vazgeçmek zorunda kalma- lan, fiilen iki dünya sa\aşı ara- sında gerçekleşti. II. Dünya Sa- vaşı sonrasında sosyal demok- rat partiler. isim ve programlan- nı değiştirip sosyalizmle tüm ilişkilerini kesmenin ötesinde sosyalizmi engellemeyi kendi- lerine amaç edinince, sendika- larla aralanndaki ilişkileri yeni- den düzenlemeye başlayınca bu değişiklik kurumsallaştı. Yarın: Reformizmden, düzenlemeciliğe Değeri Bilinirse... "Seçimler iptal edilmiş." "Putunu kendı yapar, kenti tapar." Bu sırada odaya Semih Poroy girdi, "lyimi desem, kö- tü mü desem, size bir haber" dedi. "Bozdoğan Keme- ri'ndeki Karikatür ve Mizah Müzesi'ni kapatmışlar." "Kim kapatmış?" "Bir ülkede heykelleri kim kırıyorsa, sokak adlannı kim değiştiriyorsa, elbette o!" Genç karikatürist dişlerini gıcırdatarak, "Kapatsınlar bakalım!" dedi. Tuhaf bir rastlantı, genç mizahçılardan Cihan Demir- ci'nın "Deli Gömleği Ütü lstemez"\n\ karıştırıyordum. Daha kitabın başında, "Beyaz birgömlek bıraktım ko- kuşmuş ülkemin kapısına" demez mi? Bir ülke nasıl ko- kuşur? Işte böyle deli gömleği giyerek... "Ankara Merkez Kapalı Cezaevi 'nde" bir milletvekili var, durmadan mektup yazmaktadır. Kimıne göre milletveki- li, kimine göre değil. Ama durmadan mektup yazıyor. Ad- resine gidiyor mu, adresi yanlış mı yazıyor? Talanı bekle- nen bir PTT var, sahibini ne zaman yıtirecektir? Şair Hu/ki Aktunç, 'yılların ötesinden' yazıyor; bir dize olsa bile: "Öç zamanı yarım koryanm kaldığı zaman." istanbul'da, "Karikatür ve Mizah Müzesi" kapatılırken, Kayseri'de Atatürk heykelı yerınden kaldırılıyordu. Gür- dal'ın yaptığı bu güzelim heykel, valinin söylediğine gö- re bir parka konacaktı. Bir kez yerinden oynadı, bakalım bir yere konur mu? Gürdal'ın heykellerinın başına bu ilk kez gelmıyordu. Ka- raköy'de, Yüksekkaldırım'ın başına dikilen "Ah Güzel Is- tanbul" adlı yarı soyunuk kadın heykelı de bir gece yerin- den kaldırılmıştı. Heykelı nereye koyacaklarını bilemeyen- ler, sonunda Yıldız Parkı'nın bir köşecığine koymuşlardı. Son gelen belediye başkanlarından Bedrettin Dalan Istanbul'u heykellerle donatmak istemışse de, onun da, siyaset çekişmelerinden vakti olmamıştı. Şimdi Istanbui parklarında gördüğünüz yarım yırtık heykeller Dalan'ın eserıdir. Zincirlikuyu'da, mezarlığın bitişiğindeki çok katlı yapı- nın önünde çubuk demırlerle yapılmış uzun eteklı, elinde kitap tutan bir kız heykeli vardır. Yıllardır yerli yerinde du- rur. Bıraz açık saçık olsa llhan Koman'ın yaptığı bu hey- keli de yerinde komazlardı. Bir rastlantı olarak burdadır. llhan Koman, Roma-Bizans heykelciliğinin harman ol- duğu bir ülkede barınamamıştır. 1959 yılında gidip Is- veç'e yerleştı. Bir sandal almış, içinı döşemiş, deniz kıyı- sına yerleşmışti. Böyle bir sanatçının değerini Isveç bili- yordu. llhan Koman da burayı (teknesiyle) kendine mes- ken tutmuştu. Isveç hükümeti, onu, "Stockholm Uygulamalı Sanatlar Yüksek Okulu'na" öğretım görevlısı yapmıştı. Hem hey- kel yapıyor, hem de ders veriyordu. Oğretim görevlisi ol- makla yetinmemiş, Orebro Belediye Sarayı'na dikilecek heykel için açılan yarışmada birinciliği de kazanmıştı. Yap- tığı heykel belediye önündeki parka dikilmişti. 1987 yılında, bir teknede öldüğü zaman Edirneli ll- han'dan haberımiz bile olmamıştı. Yabancı iletişim araç- ları ölüm haberını verdiklerinde duyabilmiştik. Belki bir gün Koca Sinan'ın yani başına bir heyeli di- kilirse değerini bılmış oluruz. Nâzım'ın ölüsünü getirelim dıyorlar; getirmesinler... De- ğerini bildiğimiz gün elbette gelır. Şimdi herkes seçim kaygısında; yapılacak da günü bel- li değil... Bir belli olsa!.. BULMACA 1 2 3 4 5 6SOLDAN SAĞA: 1/ Donanmada kurs gör- ^ müş. rütbe almış ve bir deniz aracını yönetebile- 2 cek yeteneğe sahip er. 2/ Ses... Kapı önü, eşik. 3/ Çabuk ve kolay kavra- 4 yan... Bir Günev Ameri- ka ülkesınin başkenıı. 4/ Nazar değmesıne karşı 6 olarak nılan sözcük... Kürkü değerli bir yaban kedisi. 6/ Tann'ya göre insan... Esnek ve ince uzun metal şerit. 7/ Bölüşme işi... Bir soru eki. 8/ Gö\de yapısı. 9/ Tuzağa düşürülen şey... Bahke- sir ve yöresinin eski adı. YUKÂRIDAN AŞAĞIYA: 1/ Tortu. 2/ Cılız, zayıf... Püskür- tü. 3/ Kocaeli Yanmadası'nm ku- zey kıyısında bir ada. 4/ Bir ko- nuyla ilgili. değgin... Çocuk. 5/ Bir görevin yürütülebilmesi için mer- kez olarak seçilen yer... Vladimir Nabokov'un. fılme de aktanlan \e büyük yankılar uyandıran ünlü romanı. 6/ Savaş sırasında orduya yardımcı olarak topla- nan halk gücü... Bir renk. 7/ Toplum içindeki davranışlarda iz- lenecek yol... Eylemleri olumsuz yapmakta kullanılan ek. 8/ Şöhret... Bir şeyi elle tutma. dokunarak hissetme. 9/ İtalya'da bir kent. tutsu olarak kullanılan bir bitkı. 5/ Mımarlıkta TRABZON ASLİYE1. HUKUK HÂKİMLİĞİ'NDEN EsasNo: 1994 182 Davacılar Samı\e Sevhan. M. Eşref Seyhan. Y. Selım Seyhan ve Yıldız Demirvılmaz vekili avukat Halit Saka tarafından davalılar M. Nedim Ertürİtler. E. Sadiye Erdemlı. H. Cahide Semercıoğlu, Abdul- lah Semerci ve Hüsevin Civelekoğlu aleyhlenne açılan tapu iptali ve tescil davasının >apılan duru^ması sırasında venlen ara karan gere- ğince. yaptınlan tahkikat sonucunda davalılann teblıgata yarar açık adresleri tespit edilemediğinden. da\ alılar Mahmut Nedım Ertürkler, Emine Sadiye Erdemlı. Hatice Cahide Semeraoğlu. Abdullah Se- merci ve Hüsevin Civelekoğlu'nun duruşmanın atılı bulunduğu 28. 12.1994 çarşamba günü saat 09.00da mahkememiz duruşma salo- nunda hazır bulunmalan veya kendılenni bir vekille temsil ettirmeleri gerektiğınden gelmedikleri ve bir v ekille temsil ettirmediklerinde yok- luklannda karar verileceğinden ışbu ilan. dava dılekcesi ve duruşma günü tebliği yerine geçerli olmak üzcre davalılara ilanen tebliğ olu- nur. Basm: 52673 IFSAK 10. İSTANBUL FOTOĞRAF GÜNLERİ'NDE BUGÜN Gösteri: Şakir Eczacıbaşı "2. Dönem Fotoğrafları" Fransız Kültür Merkezi / Taksim Saat: 18.30 ve 19.30 İLAN T.C. KIRŞEHİR ASLİYE 1. HUKUK MAHKEMESİ'NDEN DosyaNo:1993 32 Davaa Halide Özyılmaz tarafından davalı Cemal Ozyılmaz aley- hine mahkememize açılan zina nederuy le boşanma, nafaka ve velayet davasının vapılan açık yargılaması sırasında verilen ara karan gere- ğince. Kırşehir merkez Ahievran Mahallesı nüfusuna kayıtlı Mehmet Nazmi ve Emine oğlu 1960 doğumlu dav alı Cemal Özyılmaz'a yenile- me dilekçesı ve duruşma günü teblıgatı v apılamamış olup ilanen teblı- gat yapılmasma karar verilmiştır. Davalı Cemal Özyılmaz'ın mahkememızde duruşma günü olan 20.12.1994 günü saat 09.00"da bizzat hazır bulunması veya kendisini bir vekille temsil ettirmesı. aksi lakdirde yargılamaya yokluğunda de- vam edileceği ve karar venleceğı hususu yenileme dilekçesı tebliği yerine geçerli olmak üzere ilanen tebliğ olunur. 13.10.1994 Basın: 52675
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle