03 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 13 KASIM 1994 PAZAR' PAZAR KONUKLARI SUNUŞ: Üniversitelerimizde görevli öğretim üyeleri bir süredir zincirleme eylemler yapıyorlar; üniversitelerdekifîkri ve bilimsel zorluldara bir de geçim sıhntısının eklendiğini söyleyerek seslerıni hükümete duyurmaya çalışıyorlar, Son olarakAnkara aa yaptıklan eylemde YÖK'ün kapısına siyah çelenk bımkacaklan sırada, YÖKyöneticileri tarafindan sıcak bir karşılama beklerken karşılannda kılıç-kalkan ekibi oyuncularına benzeyen silahlı, kalkanlı güvenlik güçlerini buldular. Türkiye 'nin gelecek kuşaklarını yetiştirmek için canlarını dişlerine takan, saatlerce süren mesaiye bana mısın demeyen bu hocalar, üstüne üstlükgeçim sıkıntısına mahkum ediliyorlardı. Peki hükümet neyapmak istiyordu? Amacı neydi? Üniversite hocalannı rahatlatacakyerde neden sorunlarına sonın eJdiyordu? Bütün bu soruîarın yanıtlarını Devlet Bakanı Esat Kıratlıoğlu ile îstanbul Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Bülent Berkarda dan almaya çahştık. Tek sorunparadiyeovtayaçıknuuhk Söyleşi Leyla TavşanogLu, Konuklar îstanbul Üniversitesi Rektörü Prof.Dr. Bülent Berkarda Devlet Bakanı Esat Kıratlıoğlu - Üniversite öğretim üyeleri yaşadıkian öteki önemli sorunla- ra ek olarak maaş ve ödenek vetersizliğinden yakınarak eylem- ler vapıyoriar, hükümetin dikkatini bu konuya çekerek sonınun çöziime kavuşturulmasını istiyorlar. Bu olay, deyim yerindeyse neden böyle geniş çaplı patladı? BERKARDA: E\et. bu yılm gündemı de bu. 27 Mart'ta \n- pılan yerel seçimden sonra nısan başında da hükümet büyük birtasarruftedbirleri programını uvgulamaya koydu. O günler- de dolar büyük bir devalüasyona uğradı. Dolar 15 bin iiradan 30 bın, hatta daha yukanlara çıkınca cebimizdeki para da yan- ya indı. Işte, bu gürültü de ondan sonra başladı. Bu durumda ayın sonunu getirememeye başladık. Ondan önce maaşımnz 1100-1200 dolar dolayındaydı. Bu devalüasyondan sonra bi- zim maaşlar 500 dolara indi Siz bir ınsanın maaşını pat diye yanya indirirseniz ne olur? - Kamuoyu, hocalann maaşlan ve ödeneklerinin yetmediğini kabul ediyor. Ancak üniversitelerin öteki sorunlarına da dikkat çekilmesi ve bunlann da v urgulanmasını istiyor... BERKARDA: Tabii. Biz de zaten tek sorunumuz budur dı\e ortaya çıkmadık. - Son zamanlarda adresler de kanştığı için bu sorunlann şim- diki muhatabı kim ve nereden kaynaklanıyor? BERKARDA: Bana sorarsanız bu sorunlar parlamentodan ve siyasi partilerden kaynaklanıyor. Siyasi partilerin hepsi mu- halefetteyken üniversitede sorunlar var, üniversite yasası de- mokratik değil, üniversite özerk degil diyorlar; bizim söyledük- lerimize kattlıyorlar. Sonra da iktidara geldiklerinde söyledîk- lerini unutuyorlar. Şu anda Türkiye'de üniversiteler özerk ck- ğil: demokratik degil. Yürürlüktekı kanuna göre durum böyle. Muhalefetteki partiler, "Hakikaten öyle' diyorlar. Ondan sonra iktidara gelince bu destekten vazgeçıyorlar. Sayın Demirel muhalefetteyken ünîversîfe~kanunünuiî, YÖK'ün dıgıştirileeeği __ ni söylerdi. Sonra parti- ^ A t k k r DİiinciLbu. tafe- riönce Anıtkabir'e,ardından da YÖK'egittiler. Kapısına sivah çelenk bırakırlarken karşılannda kalkanlı, silahlı askerler bul- dular. Üniversite öğretim üvelerinin YÖK tarafindan bu karşı- lanış biçimini nasü karşüadınız? BERKARDA: Idarecılık de bir sanallır. Ben YÖK Başkanı okavdım kapıya çıkardım. 'Çocuklar hoş geMiniz. Buvrun içe- ri' dıyerek imkan nıspetınde çay, kahve ıkramı yapardım. Dediğım gıbi. şu andakı YÖK, eski YÖK'ün faturalannı ödüyor. Prof. Mehmet Sağiam (YÖK Başkanı) son aylarda so- runlarla bizden fazla uğraşıyor. Etkisi olmuyor. o da başka. Geçen hafta öğretim üyelerinin karşılanış biçimi yanlış. Insan- lar bazı durumlarda heyecanlanıyorlar ve yanlış yapabiliyorlar - Üniversitelerin üzerinde bugün ciddi bir parasal ve bilimsel ipotek var. Bu ipotek nasıl kaldınlabilir sizce? BERKARDA' Sadece maaşlar konusunda değil, ödenekler konusunda da ciddi bir ipotek var tabii. Ama bilimsel a!anda bir ipotek yok. Bizde gelenekler oluşmuş. Olanaklar az. Siz bana az ödenek venrserriz oradan beni bilimse! ipoteğe alırsı- nız. Param olmadıgı ıçin bir şey yapamam. Bizde iş oraya van- yor. Zaten parasal ipotek en önemlisi. Biz özerklik derken mali özerklık de dıyoruz. Bunu anlıyoruz. - Üniversite kendi kendini döndürmek için ne vapmalı? BERKARDA: Üniversitenın kendı kendini döndürmesi için yeni kaynaklar yaratmak lazım. - Bu yeni kaynaklar neler olabifir? BERKARDA: Üniversitenin sanayiye açılması lazım. Üni- versite teknoloji üretir. sanayiyle işbirliği yapıp oradan para alabılir. Kendısi bazı üretim ışlerine girebilir. Aynca öğrencıle- rin üniversiteye katkı payları biraz daha fazla olur. Devlet, bir ılkokul öğrenimini yüklendiğı gibi bir üniversite öğrenimini yûklenemez. Zaten de olamıyor. Türkiye devleti bütçesinm yüzde 20'st miUi eğitime aynlı- yor. Bu parayla Türki- =;daş. Baulı kalktı. - Bunun neden oldu- ğunu kestirebitiyor nra- sunuz? BERKARDA: Tabii ki kestirebiliyoruz. Üni- versiteler bilim üretilen, fıkir üretilen, bol eleşti- ri ve tartışma yapılan yerlerdir. Siz bir olayı eleştirdiğiniz zaman o bir yerde hükümeti eleş- tirmek gibi de oluyor. Dolayısıyla hükümetler üniversitelere pek sıcak bakmıyorlar. Bu üniver- siteler doğrulan söyler- ken bu bir eleştiri olu- yor. Üniversitenin o ka- dar da serbest, ağzı gev- şek konuşmamasını isti- yorlar. Üniversitenin her aklına geleni söylemesine karşılar. O zaman da üniversite ka- nunu biraz daha sıkı olursa herkes birtakım sürpriz konuşmaiar yapamaz düşüncesindeler. Bana böyle geliyor. - Ya da istenmeyen kişilerin de yönetime girmelcri bu yoüa mı engellenmeye çahşılıyor? BERKARDA: Gibi... Bir yandan da eğer yöneticileri siz ta- yin ederseniz o da hükümetler için bir emniyet supabı oluyor. Eleştiriler daha kontrollü olursa yöneticiler yine tercih edilen kişiler arasından atanınca. sanıyorum bu hükümetlere bit ra- hatlık sağlıyor Işte bu rahatlık hissi daha serbest üniversite ka- nunlannın çıkmasını engellıyor diye bir izah getirebiliriz. Ger- çek bu mudur, değil midir diye iddia edecek değilim. Ama ba- na en akla yakın gelen izah budur. Oysa ben diyorum ki: Üni- versiteler serbest konuşsalar, hükümetler de bunda alınganlık göstermeseler, belki ülke gerçeklerine daha çok parmak basılır. Hükümetler, üniversitelerden daha çok yararlanmalı. Hükü- metler yabancı uzman getıreceklerine Türkiye'deki uzmanlar- dan yararlansalar daha ucuz olur - YÖK'ün bu duruma katkısı ya da bundaki payı ne kadar? BERKARDA: Üniversitelerin bugünkü durumunda YÖK'ün pek büyük bir etkisinin olduğunu sanmıyorum. YÖK de sıste- min bir parçası. 25 kişinin oluşturduğu, belli yetkileri olan bir kurul. Bence YÖK tipinde bir kurul lazım zaten. Bu eski ka- nunda da vardı, ama pek işletilmiyordu. Türkiye'de 60 tane üniversite var. Bu 60 üniversitenin koordinasyonu gerekiyor. Yani her halükarda bir yükseköğretim kurulu lazım. Ben bizatihi YÖK'e karşı değilim. Ama geçmiş devirde YÖK'ün başında bir zat (Prof. thsan Doğramacı) vardı. Zaman zaman kişilerin verdiği zarar, kurullann verdiği zarardan daha fazla oldu. O zat tek başına bir sürü antidemokratik maddeler- den daha güçlüydü. Antıdemokrasıyi o temsil ediyordu. Onun için ben YÖK'e karşı değildim, ama o zata karşıydım. Ama sonuçta kabahatli _gibi görünen kurul oluyor. - O zat şimdi YÖK'ün başında değil» BERKARDA: Ben on aydır rektorüm. O zat gitti. Bugüne kadar YÖK'ten şikayet etmem için hiçbir müdahaleyle karşı- laşmadım. - Geçen hafta içinde Ankara Üniversitesi'nden öğretim üyele- 'Üniversitedeki sorunlar, parlamentodan ve siyasi partilerden kaynaklanıyor' ye nın ç öğretim-eğitimi sağla- k Ç ^ k Batılı da kendı bütçesin- jlen yüzde 2O'yi_egitime_ ayınyor. O zaman toplu- mun gayri safi mılli ha- sılasına bakacaksınız. Size bazı örnekler ver- mek istıyorum. Alman- ya'nın aayri safi milli hasılasıyıllık 1.500 mil- yar dolar. Türkiye'nin gayri safi milli hasılası 150 milyar dolar. Bu ıki ülke de eğitime bu para- nın yüzde 20'sini ayın- yor. 1500 milyann yüz- de 20'si 300 milyar do- lar ediyor. Türkiye ise bu durumda eğitime sa- dece 30 milyar dolar ayırmak durumunda. Bu parayla bu işi yapamaz- sınız. Fransa'ya bakahm. Fransa'nın nüfusu hemen hemen Türkiye'ninkiyle aynı. Yıllık gayri safi milli hasılası 1000 mil- yar dolar. Onun da yüzde 20'si 200 milyar dolar ediyor. Mesele budur. Burada yeni kaynak la- zım. Batı'da artık bütün üni- versiteler öğrencilerden para ahyor. Bunu bizde de yurt ger- çeklerine uyan bir biçimde bü- tün öğrencilerden almak lazım. Öğrenci kendi eğitimine para- sıyla biraz katilırsa o işin de- ğerini daha fazla anlar. Bir tıp fakültesinde okuyan öğrenciyi düşünün. Böyle bir çocuk ABD'de yılda 15-20 bin dolar veriyor. Hiç para vermeden okuyan bir çocuğun eğitimine aynı değeri verdiğini söylemek ımkansızdır. ABD'dekı çocuk "Ben bu işe bunca para veriyo- rum. Bunu anlamam lazım" diyor. Eğitim paralı olursa öğ- renci de buna biraz sahip çıkar. - Öğretim üyelerinin sorun- lannı hiç olmazsa kısa vadede çözmek için ne yapılabilir? BERKARDA: En azından öğretim üyelerinin maaşlannı yeniden bin dolara çıkarsanız bir kere bir nefes alacaklar. Aynca du>duğumuza göre Bütçe- Plan Komisyonu'nda yeni 15 üniversite daha açıl- ması için bir tasan varmış. Şu andaki sıkıntılar varken buna 15 üniversite daha ekle- mek ne kadar gerçekçi bir dav- ranış olur? -üniversite öğretim üveleri 5 Nisan KarariarTndan sonra el- lerine geçen maaş ve ödeneklerin yan yanya azalması nedeniyle büyük parasal zorluklara düştüklerini söyleyerek dunımlannın dü/eltilmesini istivorlar; bu amaçla da eylemler vapıvorlar. Hü- kümet bu soruna bir hal çarvsi bulabilecek mi? Yoksa üniversite öğretim üvelerinin paralan olduğu gibi kalacak mı? KIRArLIOĞLU - Üniversite öğretim üyelerinin ellerıne ge- çen maaş itibarıyla tatmin olmadıkları için büyük bir parasal zorluğa düştükleri iddia ediliyor. Elbette biz çalışanlanmızın büyük bir parasal zorluk içinde olduğunu biliyoruz. Onların hepsinin durumlannı düzeltmek hükümetimizin görevıdır. Kal- dı ki hükümet, üniversitedeki öğretim üyelerinin durumlarını düzeltmek için TBMM'ye yasa tasansı sevk etmiştir, Tasan, il- gili komisyonlardan geçti ve TBMM'ye geldi. Gündeme alın- dı, ama ana muhalefetin incelemelerinden dolayı netıcelendiri- lemedi. Özelleştinne kanunu, aciliyet bakımından sıraya girdi- ği için devamlı olarak özelleştinne kanunu görüşülmektedir. Sayın Başbakanımızın bvzim grup başkanvekıllerimize verdiği talimat şudur. Özelleştinne kanunu çıktıktan hemen sonra üniversite, Yar- gıtay ve Danıştay'la ilgılı kanun tasanlarının derhal gündeme ahnması ve süratli bir şekilde geçirilmesidir. Bu bakımdan üni- versite hocalanmızın durumlannın düzeltılmesi için hüküme- tin teklif ettigi kanun tasansı özelleştirmeden hemen sonra ele alınacak çalışma olacaktır. - Hükümet, tasarnıf önlemleri çerçevesinde üniversitelere ay- rüan ödeneği kısıvor. Bu arada devletin vükseköğrenim kurum- lanna avırdtğı yıllık para Gayri Safi Milİi Hasıla'nın vüzde 20'si dolayında. Ancak bu paralann da yetmediği görülüvor. Pek çok öğretim üyesi, daha fazla üniversite açılmasıvla bütçedcn avn- lan ve zaten az olan paranın üniversite başuıa bölüştürüldüğün- de daha da azaldığı görüşünü savunuyoıiar. Siz bu konuda ne diyorsunuz? K1RATLIOGLU Üniversitelere ayrılan ötknegm kıstknast sebe— biyle sanki üniversiteye karşı hükümetin tavır al- rnası glBrbir duruma dü- şürmek doğru değil. Şu anda tam anlamıyla dev- letın zaruri ve acil ihti- yaçlan bile yüzde 20 ta- sarrufa tabi tutulmuştur. Üniversiteler de bunun içindedir. Milli savun- manın dahi ihtiyaçları- nın yüzde 20 tasarrufa tabi olduğu bir durumda üniversitelerin tasarruf genelgesi içinde mütalaa edilmesi. üniversitelere cephe alınması gibi bir durum olarak gösteril- mektedır. Bu yapılma- malıdır. Bugün 57 tane üniver- site var. Ancak fazla üniversite olmasının zararı var gibi bır tu- tum sergileniyor. Şu anda üniversitelerde okuyan öğrencilen- mizin sayısı, mevcut üniversitelerin çok üzerinde. "Yeni üni- mesi. her üniversitenin kalıtelı hocalara sahip olması, bunun ötesinde aynı şekilde parasal dengelerin sağlanması ve bürok- ratik. idari ve bilimsel dengelerin sağlanması. bir üstün organa ıhtıyaç göstermektedir ki. bu da Türkiye'de YÖK'tür Dolayı- sıyla ben YÖK'ün çalışma itıbanvla fikn ve bilimsel bakım- dan engel teşkil ettığini düşünmüvorum. - Dış görünüşte N'ÖK'e siyasi partiler dahil. pek çok kişi ve kesim karşı. VOK, bu durumda neden kaldınlmıvor ya da iş- levsel bir kunım haline getirilmiyor? KIRATLIOĞLU - Bazı arkâdaşlann YÖK'e karşı olduğu söylenebılir. YÖK müessesesi yalnız bizde ortaya konmuş, bizde icat edilmiş değıldır. Buna benzer kuruluşlar. pek çok dış ülkelerde de mevcuttur. Bazıları YÖK'e benzerdir; emsaldir. Kimısı de değildır. Ama kuruluşu ve yönetilışı bakımından YÖK'e hemayardır. Yani YÖK Türki>e"de ıcat edılmış bır mü- essese değildır. Buna karşı olmak, ancak bunun zarannı ortaya koymakla mümkündür. Ben zararlı görmüvorum. - Üniversitelerin kendi parasal ve bilimsel özerkliğini kazan- malan için herhangi bir önlem düşünüyor musunuz? KIRATLIOĞLU - Üniversiteler. parasal bakımdan birözerk- liğe kavuşturulabılır mı° Belkı ılerıde kavuşturulabılır. \BD gibi düşünürsek öğrencilerden çok daha fazla para almak sure- tiyle parasal özerklige kavuşturulabilir. Ama şu anda Türki- ye'nin şartlanyla çok yüksek para almak suretıvle üniversitele- rimizde öğrenci okutmak mümkün değil jgibi geliyor bana Bi- limsel özerkligin üniversitelenmizde YÖK tarafindan engel- lendiği görülmemektedır. Hangi üniversitede YÖK, "Şunu okutacaksınız, bunu okutacaksınız" diye talimat vermektedir? Bildığım kadanyla üniversitelerde hocalanmız hürdür ve kendi bilimsel kapasitelerı değerince bunu ortaya koymaktadırlaç YÖK'ün böyle bir müdahalesi olduğunu sövlemek mümküı». değildir. - Sizce yüksekeğre- nim daha pahalı duru- 4 Hocalanmızın, bir sokak eyleminde bulunmasını ma gctırılmelı mi. KIRATLIOĞLU - Batı ülkelerinde maaşlar Türkiye'de üniversite öğretim üyelerinin parasal durum- lannı daha iyı anlayabılmek amacıyla bazı Batı ülkelerinden örnekler vermek istıyoruz. ALMANYA: Profesör - Kıdemine göre maaşlar 7000 marktan (170 milyon 100 bin lira) başlıyor. Doçent - 5000-6000 mark (111 milyon 500 bin ile 135 milyon 800 bin lıra) arası. Asistan - 2500-3000 mark (60 milyon 750 bin lira ile 62 milyon 900 bin lira) arası. Profesör (erkek) - 23.500 kron ile 25.356 kron (117 milyon 500 bm ile 126 milyon 780 bin lira) arası. (kadın) - 22.600 kron ile 24.622 kron (113 milyon ile 123 milyon 110 bin lira arası). Doçent (erkek) - 21.367 kron ile 25.190 kron (106 milyon 635 bin ile 125 milyon 950 bin lira) arası; (kadın) - 21.260 kron ile 24.000 kron (106 milyon 300 bin ile 120 milyon lira) arası. Asistan (erkek) - 15.500 kron ile 20.250 kron (87 milyon 500 bin ile 101 milyon 250 bın lira) arası; (kadın) - 17.373 kron ile 19.714 kron (86 milyon 865 bin ile 98 milyon 570 bin lira) arası. FRANSA Profesör - 19.400 ile 25.000 Fransız Frankı (135 milyon 800 bin ile 175 milyon lira ) arası. Doçent - 12.000 ile 20.000 Fransız Frankı (84 milyon ile 140 milyon lira) arası. Asistan - 10.000 ile 12.000 Fransız Frankı (70 milyon ile 84 milyon lıra) arası. Dekan - 25.000 Fransız Frankı (475 milyon lira). Rektör - 25.000 Fransız Frankı (175 milyon lira). versitelerin açılmasını doğru bulmuyorum" demek, bence yanlıştır. Yeni açılan üniversi- telerimize öğretim üyelerinin kaliteli olarak sağlanması da tabii epey zaman alacaktır. -15 yeni üniversite daha açı- lacağı soylentisi var. Bu doğru mu? KIRATLIOĞLU - 15 yeni üniversite açılması Bütçe-Plan Komisyonu'nda kabul edil- miştir. Ve konu TBMM'ye ge- lecektir. Karar, yüce Mec- lis'indir. Bu yeni üniversitele- rimizin milletimize hayırlı ve uğurlu olmasını temenni edi- yorurn. - YÖK'ün üniversitelerin bi- limsel ve fikri bakımdan geliş- melerini engellediği söyleniyor. Bu görüşe katılıvor musunuz? KIRATLIOĞLU - YÖK, hiçbir zaman üniversitelerin bilimsel ve fikri bakımdan ge- lişmelenni engelleyici tutum ve davranış içinde değildir. El- bette ki her müessese bir di- sipline ihtiyaç göstermektedir. Üniversitelerimizin de bu hal ve anlayış içinde birliğin \e beraberliğin. bölgeler arasın- daki dengenin sağlanması. üniversite hocalanmızın bir yerde birikmesinin engellen- pahalı hale getirildıği lakdırdc -daha önce de ifade ettiğim gibi- oku- ma durumunda bulu- nan insanları, eğer im- kanları yoksa okuta- mazsınız. Bu. bir nevı okuma hürriyetine en- geldir. Memleketimiz gelişır. kişi başına dü- şen milli gelir 7-8-10 bin dolar civarına çı- karsa o zaman üniver- sitelerimizin parasal bakımdan değerlendi- rilmesi sağlanabilir. Ama bu durumda bunu düşünmek doğru değil- dir - Batı ülkelerinde il- kokul oğretmenleri bile devlet katinda her anlamda saygı gö- rürken Türkiye'de üniversite öğretim üvelerinin durumlannı düzeltmek ve sorunlanna bir hal çaresi bulmak için neden en kısa zamanda önlem alınması yoluna gidilmivor? Bu insanlar, sonuçta Türkiye'nin gelecek kuşaklannı yetiştiriyoriar... KIRATLIOĞLU - Üniversite hocalanmıza devletimizin ve hükümetimizin saygın davranmadığı gibi bir düşüncede buluri mak doğru değildir. Eğitim bir bina gibidir. Temeli çürük olan bir eğitimın en üst kademesi olan üniversite dediğimiz kuruluş. sağlam bir zemine dayanmadığı için çökmeye mahkumdur. Bu nedenle hepsini yetiştirilme düzenı içinde kendi sorumlulukla- rıyla değerlendirelim. Elbette kı devletimizin ekonomik ba- kımdan bugünkü durumu. ancak mevcut durumlan sağlamak- tır. Bizim amacımız da her kesımde ekonomik düzenlemeyi gerçekleştirmektir. - Bir gnıp öğretim üyesinin hafta içinde Ankara'da yaptıklan eylem sırasında YÖK'ün kapısına siyah çelenk bıracaklan an- da karşılannda kalkanlı ve silahlı askerterle karşılaştıklannı bi- liyonız. Siz, VÖK'ün üniversite öğretim üyelerine bu muamele- sini nasıl karşıladınız? KIRATLIOĞLU - Bence üniversite hocalanmtzın meşru ze- minlerde kalması ve haklannı o zeminlerde savunmalan lazım gelir. Üniversite hocalanmız kendileriyle ilgili ve durumlanyla alakalı haklı buldukları konulan kanunun öngörmediği. doğru bulmadığı biçimlerle aramaya çalışırlarsa okuttuklan öğrenci- ler kendilerinden misal alarak aynı durumlan belki daha tehli- keli biçimde yapabilirler. Nitekim bundan önceki dönemlerde bu hadiseler olmuştur ve memleketimiz bunun zarannı görmüştür. Dolayısıyla ben mevcut yapımızla üniversite hocalarımızi'' haklannı, hukuklannı meşru zeminlerde savunacak güçte gö-. rüyorum. Üniversite hocalanmız bu kapasitededir. Sokak eylemi yap- manın, üniversite hocalanmıza yakıştığını söyleyemem. Hocalanmızın içeriden sokağa çıkarak bir sokak eyleminde bulunmasını doğru bulmuyorum ve doğrusu hocalanmızı böy- le bir eylemde görmekten üzüntü duyuyorum Bundan sonra inşallah böyle bir eylem olmaz.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle