03 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
13HVASIM 1994PAZAR CUMHURİYET SAYFA HABERLER Greenpeace: Sonıına dek eylem Ankara daki eylemle kamuoyıınun dikkatini nüldeer santrallara çekmeyi amaçladıklarını bildiren Greenpeace üyeleri, 'Akkuyu Nükleer Santralı 'na karşı kampanyamız, yapımından vazgeçilinceye kadar sürecek' dediler ASUV1AN ABACIOĞLU İZVIİR - Greenpeace örgütünün lz- mirdeki Rainbow Warrior adlı gemisi- ain kaptanı Joel Stewart Ankara'daki nrotesto eylermni Türk kamuoyuna lükleer santrallann ne kadar tehlikeli îlduğıınu göstermek içındüzenledıkle- ini belirterek, "Bu eylemeyönelik tep- dler kötü olsa bile, en azından toplu- nun dikkatinin nükleer santraDarkonu- Hina çekilmesi için eylemin yarariı ve »nemfi olduğuna inanjvorum. Akkuyu Vükleer Santralına karşı kampanya- nız, santral yapımından vazgeçiünceye kadar sürecektir** dedı Greenpeace üyelennın ve Türk veşıl- ferinin Ankara'da, Akkuyu Nükleer Santralı"nakarşı düzenledikleri protes- D eyiemi büyük bir gizlilik içinde plan- landı. Izmir'e 9 kasım çarşamba günü gelen Greenpeace örgiitünün Rainbow VVarrior adlı gemisı. basın mensuplan- nın ve çevrecilenn ilgı odağıydı. Ancak gemide bulunan Greenpeace yetkilile- ri, basın mensuplannın Izmir'e niye gel- diklerine ılişkın sorulannı yanıtsız bı- raktı. 10 kasım perşembe günü ıse ge- mi, ziyarete kapalıydı lzmirlı yeşiller- den gelen telefonlar, 11 kasım cuma gü- nü yapılacak eylemle ilgili sinyallerve- nyor, ancak nerede ve nasıl bir eylem olacagına ılışkin bılgı içermiyordu Ankara'ya gizli yolculuk Perşembe gecesi, Rainbovv Warnor gemisindeki hareketlilik kimsenin dik- katini çekmedi. Gece geç saatlerde ge- miye yanaşan bir kamyon, ertesi sabah yapılacak eylem ıle ilgili malzemeleri taşımak üzere yükleniyor ve yine gizli- lik içinde Ankara'ya dogru yola koyu- luyordu. Cuma günü Ankara'da eyle- min sona ermesinden sonra Rainbovv NVarnor gemisindeki Greenpeace üye- leri, gözaltına alınan eylemci arkadaş- larının geleceğınden endişeliydiler. Türk polisinın eyleme vönelik tepkisi- ni, "sert ve şjddetli" bulan Greenpeace üyeleri, polisin camlan kırdığını ve tüm eylemcileri "zorkullanarak" gözaltına aldığını bildirdiler. Rainbovv Warriors adlı geminin kap- tanı Joel Stevvart, Greenpeace olarak Türk hükümetinden, ekonomik açıdan felaket getirecek, eski ve tehlikeli bir teknolojiye bağlanmak yerine Türki- ye'nin kendi enerji gereksinimlerine ilişkin bir degerlendirme yaparak, yeni- lenebilırenerjı kaynaklanna yönelik ya- tınma girişmesini istediklerini söyledi. Stevvart, Ankara"da yaptıklan eyleme yönelik hükümetın tutumunu eleştire- rek, "Nükleer santnıla Uişkin tepkimiz ve duvarlılığımı/. saldırganlık ile karş»- laştı" diye konuştu. Akkuyu'da yapımı planlanan nükle- er santraldan vazgeçilinceye kadar. yak- laşık iki yıl önce başlayan kampanyala- nnı sürdüreceklerini belirten Stevvart, şu değerlendırmeyi yaptr "Ankara'daki eylemimize yönelik ge- rek toplumdan gerekse basından kötü tepkiler alabUiriz. Ancak yine de toplu- mun gündemine nükieer santrallann gelmesi ve dikkatlerin bu konuya çekil- mesi açısından eylemin vararlı ve önem- li olduğuna inanıyorum. Amacımız, Türkiye'de yasavan herkese nükleer santrallann ne kadar tehlikeli olduğunu göstermekti." Gözaltinda ayncalık Eyleme katılan bir bölümü yabancı 35 kişinın gözaltına alındıklan gün ser- best bırakılmasıyla ilgili görüşlerini be- lirten Türk yeşiller de. "Eyleme katı- lanlann hepsi Türklerden oluşsaydı, he- men serbest bırakılııiar mıjdı" dıye so- rarak, çok satan gazetelenn tek sütun- luk küçücük haberler ile protesto eyle- minegösterdikleriduvarsızlığıdakına- dıklanm söylediler. Ankara Büromuzun haberine göre emniyet güçleri, nükleer santrala karşı eylem yapan Greenpeace üyelerine gö- zaltı sırasında "ayncalık" tanıdı. Green- peace üyesi 6 yabancı eylemci 4 saat gözaltinda tutulurken, Türk katıhmcılar. 5.5 saat gözaltinda kaldı. Tunceli Yakılan köyleri ziyarete valilik engeli tstanbul Haber Servisi - Tun- celi ile Sıvas'ın bazı yörelerinde meydana gelen orman ve köy yakma iddialannı araştırmak amacıyla bölgeye gıden tstanbul Demokratik Kitle Orgütleri Plat- formu Inceleme Araştırma He- yeti, Olağanüsrü Hal Bölge Va- liliginin izın vermemesı üzenne geri döndü. Gezıye katılan heyet üyelen dün, Istanbul Tabip Odasında bir basın açtklaması yaparak, bölgeye girmelerine ızın veril- memesini eleştırdiler. Çagdaş Hukukçular Dernegı (ÇHD) ls- tanbul Şube Baş.kanı Mehmet Ali Kırdök, heyet adına yaptıgı açık- lamada, Olağanûstü Hal Bölge Valilıği'nin karanyla Tunceli'ye sokulmadıklannı söyledi. 'Hukuksuziuk örneğp Valiliğın karannı "keyfi" ola- rak nıteleyen Kırdök. "Heyeti- mlz, Tlınceli've giremedigi icin köylerde gözlem yapamamıştır. YaşadıklanmiA Kürtlerin vogun olarak bulundugu bölgelerdeki hukuksuziuk vezorbalığın somut bir örneğidir "dedı. Tunceli ve yöresinin, devlet güvenlik güçleri tarafından ab- luka altına almarak dünya ile ilış- kisinin kesildıgini öne süren Kır- dök, bölgede yaşayan insanlann hiçbir hukuksal güvencesinın bulunmadığını ıddia eni Tunce- li halkının anayasal temel hak ve özgürlüklerinin devlet tarafından engellendiğinı de ileri süren Kır- dök, heyete ızın verilmemesını "bölgedekJ insan haklan ihlalle- rinin gizlenmeye çalışılmasr ola- rak degerlendirdi Tendeki ipeksi estetik ...Ve Tann kadını yarattı. Adını Hav va koydu. Dünyaya, tüm doğallıgıyla, "nü" bıçimde "merhaba" dıyen Havva gıyınme ıhtıyacı hıssettiğinde, incir yapragıyla yetinmek zorundaydı. Aradan yüzyıllar geçti. Başta kadınlar olmak üzere. ınsanoglunun giyinme ıhtıyacı modayı yarattı. Moda ıse. kımi zaman çılgınlık ölçüsüne varan yaratıcılığın \e estetığin sınırlannı zorlayan modacılan yarattı. Bu nedenle günümüzdeki kadınlar, Ha\\a'dan daha şanslı. Çünkü ıncır yapragıyla yetinmek zorunda kalmadıklan gibi, sayısız alternatıf gi>sıler arasında hangisını giyeceklen konusunda oldukça zorlanıyorlar. Modanın başkenti Parıs'ten, Türkiye'de açacağı butik ıçin ön tanıtım yapmak üzere tstanbul'a gelen. Fransa'nın dünyaca ünlü modaevı Leonard'ın başdesinatörü ve Yönetım Kurulu Başkanı Daniel TriboluiUard'm imzasını taşıyan, 1995 ilkbahar'yaz koleksiyonundaki ipeksi gıysiler ise giyimine özen gösteren çağdaş Türk kadınlarını epey zorlayacağa benziyor. Öncekı gece Conrad Istanbul Otelı'nde gerçekleştirilen özel defilede Fransız ve Türk mankenler tarafından sunulan gıysiler. yumuşak tendeki ipeksi estetığı yansıtıyordu. (Fotoğraflar.MUHARREM AYDIN) Zonguldak'tan mıtmg karan^ıktt dele etmesı gerektiğıydi. Temsılciler Kurulu Başkanı ve Zonguldak Belediye Başkanı hrıln"ımptın rlcmir- GÜNNURİLHAN ZONGULDAK-Özelleştirme ve kapatma kararlanna karşı Ka- rabük'te hayatı durduran eylem- den sonra Zonguldak-Bartın Temsılciler Kurulu dün bir ku- rultay toplayarak 23 kasımda "protesto mitingi'' düzenleme karan aldı. Türk-lş Genel Sekre- teri ve Genel Maden-lş Sendika- sı Genel Başkanı Şemsi Denizer "Hükümet bu yanlış ekonomik karaıian geri âlmazsa Zongul- dak halkı ZonguMak'ın geleceği- ni korumak için Ankara'ya gi- der. Bu kez ekmegjni alarak geri döner" dedı. Zonguldak ve Bartın ıllennde- ki sendika, siyasi parti, belediye vönetimlen, demokratik kitle ör- gütlennden oluşan Temsılciler Kurulu. Zonguldak'» G*nel Maden-lş Sendıkası Konferans Salonu'nda bir kunıltay topladı lşçi, memur v e esnafın katıldığı. muhtarlann ise yoğunluktaoldu- ğu kurultayda, kurumlann tem- silcilen yaptıklan konuşmalarla hükümetin ekonomik uygulama- lannı, ocaklann \e Karabük'ün kapatılması, Erdemir'in ise blok satışına ilişkin kararlannı eleş- tirdiler. Konuşmacılar. 5 Nisan ekonomik paketiyle gündeme gelen kararların hükümet tara- fından geri alınmasını ıstedıler. Tüm konuşmalardakı ortak vurgu ise Zonguldak ve Bartın halkının hiçbir kişisel \e siyasal çıkan olmadan Zonguldak" ın or- tak çıkarlan içın birlikte müca- çelık fabrikalan ve kömürocak- lanna ilişkin verdiği karan geri ~aTmasıni7sted7. Kömufocaklan^ nın kapatılması, demir-çelik fab- TTKâTCTtıffIftOZCnCŞlrrHTifCS1 Vu Ua kapatılması kararlannın geri çe- kilmesi yönünde hükümeti son bir kez uyardıklannı söyleyen Genel Maden-lş Sendikası Ge- nel Başkanı Denizer de "Zon- guldak halkı her şeye hazır; ör- gütlenmiş, kenetlenmiş, bu ka- rarlann doğru obnadıgını söylü- yor" dedi Kurultayın sonunda, konuş- malar sırasında sunulan 100 im- zalı önerge oylandı. Oybirliğiy- le kabul edilen önergeyle 23 ka- sımda Zonguldak'ta bir protesto mitingi gerçekleştirme karanna vanldı. Kurultayda tartışılmamış olmasına karşın kulislerde Zon- guldak mitinginin Karabük ey- leminedönüşecegi konuşuluyor. Toktamış Ateş İmza günü... Gebzeli işçisinden JSabancı! yaprotesta venlmesını protesto eden 112 iş- çinin iş akdı de öncekı gün fes- hedildi. Gebze'de 87. Izmir'de 25 ıççinin ış akdini fesheden 13- verenin. işyerinde sahte belge- lerle 54 kişiyi fazladan çalıştır- GÜNEŞGÜRSON ANKARA - Sakıp Saban- cı'nın sahibi olduğu Olmuksa Mukavva Sanayi ve Ticaret AŞ'de (OLMUKSA) örgütlü olan Selüloz-lş Sendikası'nın toplusözleşme mücadelesi, 112 işçinin işten çıkanlmasıyla so- nuçlandı. Çoğunluğu sağlaya- madıği için toplusözleşme yet- kisini yitiren sendika, işverenin "işcilere baskı yaparak sendika- dan istifaya zoriadığını ve sahte belgeyle işci sayısını oldugundan fazla göstererek sendikanın yet- Id almasını engellediguıi" ileri sürdü. Selüloz-lş Sendikası, işveren ile Çalışma Bakanlığı hakkında. "yetkisizlik tespitinin iptalPis- temıyle dava açtı. Selüloz-lş Sendtkası Genef Başkam Afk=r hat San, "Kendüerini 21. yüzyv h yakalayan holdingolarak tanıt- maya çalışan ve Türkive'nin en büyük ilk iki holdinginden biri olan Sabancı Holding'in Olmuk- sa işyerlerinde sendikasızlaştir- ma girişimleru bütün yoğunluğu ilesüriîyor" dedı. San, Sabancı Holding'ın Ol- muksa'nın Adana. lzmir. Edirne ve Gebze'de sendika üyesi işçi- lere baskı vaparak sendikadan istifaya zorladıgını, ıstıfa etme- yenlerin işten çıkanldıgını kay- detti. Olmuksa'nın Gebze Fabrika- sı'nda toplusözleşme yetkısi düşmeden önce işyeri temsilci- si olan Hüseyin Ünal'ın işineson dıgı ilen sürüldü. Sendikanın avukatı Nezaket Yüksel Ozveri. işyerterinde 405 peTsonetTn ^ö- rev yaptığını, bunlardan 226'sı- nın sendikaya üye işçiler oldu- gunun mahkeme aracılıgıyla tespıt edildigini ifade etti. Sendıka'nın bakanlık ve işve- ren hakkında, yetkisizlık işlemi- nin ıptali için açtıgı davada. ba- kanlık. "üye sayısını eksik gös- termek". "işveren vekilleri ve özel güvenlik görev lilerini yetki- yeesassayıdan düşmemek", "iş- yerlerinde çalışan toplam işci sa- yısını fazlagöstermekn le suçlan- dı. Dava dilekçesinde, işverenin yetkı almak için yaptıgı başvu- ru tarihinden sonra işe aldığı iş- çılen. "başvuru tarihinde işye- rinde çalışıyor gösterdjği" ilen sürüldü. 13 Kasım 1994 Pazar Saat: 13.00-16.30/İmza 13.Tüyap Kitap Fuarı, alt kat Çınar Yaymları standı. Saat: 17.30 / "Demokrasi Onur Ödülü" Töreni 13.Tüyap Kitap Fuarı, üst kat B Salonu. Çankaya, ağjaıııaduvarı.•. Hükümet uygulamalanndan yakınanlar sıkıntılannı Demirel'e aktanyor ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Cumhurbaşkanı Sülevman IXmirel. özelleştirmenin. özellikle özelleştirme kapsamına alındıgı ıçin yatınm yapılma\an KlT'ler açısından kaçınılmaz olduğunu. ancak uygulamanın belli kurallar çerçevesınde gerçekleştirilmesi gerektiğıni vurguladı. "Devletin tesisleri hiç kimseye peşkeş çekifcmez'" dıyen Cumhurbaşkanı, çalışanlann. özelleştirmeden "kesinlikle" zarar görmemesi gerektiğıni kaydetti. Demirel. 1995 yılı bütçe yasa tasansında. işçı ve memur ücretlennin düşük tutulduğuna ilişkin eleştırilere karşılık verirken de hükümeti "işciyi ve memuru enflasyona ezdirmemeleri" konusunda uyardı. Karabük halkının, devlet güçleriyle karşı karşıya getınlmemesını isteyen Demirel. sendika yöneticilenne "Halkı tahrik etmeyin, hükümet ediyorsa kusurlu olan o olur, siz tahrik etmeyin'' dedi. Çankaya Köşkü, hükümet uygulamalanndan şıkayetçi kesımler içın adeta "ağlama duvanna" döndü. ANAP Genel Başkanı Mesut Yılmazın ardından. Hak-İş Konfederasvonu Başkanlık Divanı da hükümeti Cumhurbaşkanı Demirel'e şikayet etti. Hak-Jş Konfederasyonu Başkanı Necati Çelik başkanlıgındaki heyeti kabul eden Cumhurbaşkanı Demirel. konuşması sırasında, hem hükümeti hem de sendikalan uyardı. Konfederasyon Başkanı Çelık. konuşmasına Türkiye'dekı işçi sınıfının, sendikal faaliyetler açısından • ANAP Genel Başkanı Yılmaz'ın ardından, Hak-îş Konfederasyonu da hükümeti Demiref'e şikâyet etti. Cumhurbaşkanı Demirel, "Halkı tahrik etmeyin, hükümet ediyorsa kusurlu olan o olur, siz tahrik etmeyin. Halkla devleti karşı karşıya getirmeyin" dedi. "en sıkıntılı" dönemı vaşadığına dikkat çekerek bunun bir nedeninin. anayasa \ e yasalardan 12 Eylül ihtılalınin ızlennın silinememesi olduğunu anlattı. Çelik, en önemli nedeni ise çalışma hayatını "dayatmalarla ve emrivakilerie"yönetme anlayışına sahip hükümet olarak gösterdi. Çelık. sendika olarak özelleştirmeye karşı olmadıklannı, ancak uygulamanın daha fazla sürüncemede bırakılmamasını istediklerini kaydetti. Çelik'in eleştinlerine yanıt verirken. "Sorunlannızı anlamamak mümkün degir diyen Cumhurbaşkanı Demirel. "Ancak, bir geçiş dönemini yaşıyoruz. Bu tür geçiş dönemlerinde de birtakım sıkıntılar yaşanabilir" görüşünü dile getirdi. Oz Çelik-İş Sendikası Başkanı IMetin Türker de yaptıgı konuşmada, hükümetin Karabük işletmelerine yönelik tavnnı eleştirdi. "Karabük 5 yıldıröiümü bekliyor"1 dıven Türker. Başbakan Tansu Çiller'ın. yüksek fınnlann çökmemesi ıçin akredite açılacağı yolunda 3 ay önce verdigi sözü tutmamasından da yakındı. Demirel. Türker'in bu sözleri üzerine araya gırerek sendikacılara "sagduyulu" davranmalan uyansında bulundu ve "Haklar kargaşavla alınmaz. Biz haklannızı koruruz. Mümkün olduğu kadar halkı tahrik edecek ola> lara fırsat vermeyin. Aksi takdirdc, devlet otoritesini kullanır. Halkla devleti karşı karşıya getirmememek la/ını. Haklannızı. hakiılığınızj tahrip edecek şekilde kullanmayın" dedı. HAFTAYA BAKIŞ AHMET TANER KIŞLALI Yankılar... Esintiler... Mutsuzluğun sonucu olan bir mutluluğu yaşıyorum bu- günlerde. Annemizi yitirdiğimızin ertesi sabahıydı. Uyuyamamış- tım. Birkaç saat sonra O'nu toprağa verecektik... Sonsu- za dek sürecek bir aynlığın eşiğindeydım. Duygularımı yazmadan kendimı alamadım. "Bir Annenin Öyküsü"nü köşeme alıp almamakta ken- di kendimle çekişiyordum. Öykü acaba sadece benım an- nemin mıydi? Yoksa çok saygıdeğer bir kuşağın mı? Ikinci düşünce sonunda ağır bastı. Ve inanılmaz bir duyarlılığın ürünleri günlerdir masam- dan eksilmiyor... Kimi tanıdık kimı ise hiç tanımadık "dosf"lardan. Kiminin altında isim var, kiminin altında isim bile yok. İmza: "Meslektaş biranne (86) ve oğlu..." Meğer o, inandığı ülkü uğruna yorulmadan savaşan, yaşlansa da ınançlarıyla genç kalan kuşağa hepimiz ne ka- dar saygı duyuyormuşuz. O kuşak meğer ne kadar da "bız"denmiş... • • • Bir öğretmen... Bir anne... Atatürk'ün bir çocuğu... Bu dünyaya veda ederken harekete geçırdiği duyarlılığın bel- gelerini görebilse, kımbilir ne kadar mutlu olurdu. O insanların içinde ılık ılık bir şeylerın akmasına neden olan duyarlılığa köşemı son bir kez açmaktan kaçınamaz- dım... Bu fazla bir bencillik olurdu. Ailemiz için çok büyük değer taşıyan dosyadan iki yap- rak çektim... Birisi tanıdık birisi tanımadık iki dosttan... Bi- risi uzunca, birisi sadece üç tümce... llkı Mete Akyol'dandı: "Cumhuhyet'te sabahın bu erken saatinde okuduğum yazın, bir 'oğul'un, annesini sonsuzluğa uğuriarken düşün- dükleri d&ğildır sadece. Annenin portresini çizdiğin satır- lannda ben de kendı annemı gördüm. Benim gibi kimbi- lir kaç yüzlerce, kaç binlerce kışi de, hiç kuşkum yok, ay- nı satırtarda bugün, kendi annelerini, kendi babalannı gör- düler. Onlar, birer 'Atatürk Devrimlerı Erleri1 ıdiler. 'Kurtuluş Savaşı Gazileri'nden sonra şimdı de, onlardan bugüne de- ğin kalabilenlerin sonunculan göçüyoriar, tek tek. Türkiye Cumhuriyeti en mutlu dönemini, bu 'er'lerinin Atatürk Devrimleri'ne olan içtenhkli inancı ve içtenlikli say- gısıyla yaşadı. Bizim kuşağımız ise, bu 'er'ler tarafından yetiştinlmiş olmanın mutluluğunu ve gururunu yaşıyor. Biz, bir anne ve babadan beklenen doğal 'aıle terbiye- si' yanı sıra, onların oluşturdukları 'Atatürk Devrimleri Ter- biyesi' iklıminın de egemen olduğu evlerde yetiştirildik. Onlar bizi sadece dünyaya getirmekle kalmadılar, dünya- nın yaşamakta olduğu çağa da ulaştırdılar. Annenin ölümüyle, zamanla alışabıleceğın, fakat şımdi çok zor olan bir acıyı tadıyorsun. Sana o nedenle sabıriar diliyorum. Son 'Atatürk erlen'nden birinın daha ölümüyle, bizim ku- şağımız ise, çağdaş vartığını borçlu olduğu bir 'anne'sinı, bir 'öğretmenVn/', bir 'terbıyeci'sini yitirmenin, alışılamaz acısını bir kez daha yaşıyor. Sana bireysel olarak diledığım sabırlara ek olarak, bu ne- denle, tüm kuşağımıza da bir kez daha sabırlar diliyorum. Çünkü her 'Atatürk eri' annenin, babanın ölümüyle, bi- zim kuşağımız kendini bir kez daha sabır gereksinimi için- de buluyor..." • • • Yüzlercesinin arasından ıkinci mektup, "Emekli öğret- men Mediha Sönmez" imzasını taşıyordu... Sadece üç tümce ile "Aıerçey/"anlatıyordu... 71 yılı vegeldiğimiznok- tayı: "Bir Annenin öyküsü yazınızı okuyunca gözyaşlarımı tutamadım. Bu ülke başta Atatürk olmak üzere, arkadaş- ları ve annenız gibi yurtseverlerın özverili çalışmalanyla buraya geldi. Ancak nereye gıdıyor?" Annem, o günden güne kabarmayı sürdüren dosyanın yapraklannı bir çevirebilseydı... Ve görebilseydı, hâlâ bu toplumda bir şeylerin çok sağlam kalabıldığını... Hem de, kendi kuşağına karşı ışlenmiş tüm Vrtaneriere karşın!.. Hapis cezası kesinleşti ğ SO'fgün yatacaktstanbul Haber Servisi - Akde- niz'ın uluslararası sulannda ger- çekleştirilen bir operasyon so- nucu uyuşturucu kaçakçılığı sıı- çundan ötürü yakalanan ve v ar- gılanması tutuksuz olarak sür- dürülen Derva Ayanoglu'nun hakkında istenilen 5 vıl 10 av hapis cezası kesinleş- ti. Narkotik Şube Mü- dürlügü'nce dün gö- zaltına alınan Ayanog- lu. lstanbul Devlet Güvenlik Mahkemesı Nöbetçı Savcılı- ğı'ndaki ışlemlerinin tamamlanmasından sonra ise Bayrampaşa Cezaevi'ne nakledildi. Derya Ayanoğlu. Infaz Yasası'nagöre. I vıl 4 ay 19 gün daha cezaevın- de yatacak. Derya Ayanoğlu. 13 Aralık 1992 günü, Pakıstan'ın Ajman Limam'ndan yükledıği 3 I ton uv uşturuc'u ıle Akdenız'in ulus- lararası sularında seyrederken. Türk güvenlik botlannın kendı- sıni takip etmesı üzerine. ele ge- çırilmemesi için mürettebatı ta- rafından batınlan "KBmetim-1"" gemısi ıle ilgili açılan davada. 5 yıl 10 av hapis cezasına çarptı- nlmıştı Yargılandığı sırada vaklaşık 11 ay tutuklu kalan Derya Ayanoğlu. 7 Ocak 1993 tarihinde gözal- tına alınmış. 21 Aralık 1993tanhındeısetah- liyeedilmıştı lstanbul Devlet Güvenlik M a h k e m e s ı ' n i n . "Kısmetim-Pdavası içın Derya Ayanoglu'nun da aralannda bu- lunduğu 6 kışı hakkında istedi- ği 5 yıl 10 ay hapis cezası Yar- gıtay'ca onaylanmıştı. Avanoğ- lu'nun cezasını çekeceğı cezaev i ise vann belirlenecek. Turan Dursun İnceleme ve Araştırma Ödülü belli oldu Aydınlık dergisinin düzenlediği TURAN DURSUN İnceleme ve Araştırma Yarışmasrnın 3'üncüsü sonuçlanmıştır. ÖDÜL TÖRENİ 14 Kasım 1994 (yarın)- saat 18.00'de, lstanbul Tabip Odası Konferans Salonu'nda (Türkocağı Cad. No:19 istanbul Erkek Lisesi karşısı) yapılacaktır.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle