25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 13KASIM1994PA2AR 10 PAZAR YAZILARI Üçüncü Dünyalılık ve güvenlikte alaturkalıkGüvenlik önlemı, görülmedi- ği ölçüde etkilıdir. Devletın gü- cü. ortaya silahlı, komandomsu insanlan salmasıyla değil, bun- lan gizlemesiyle orantılıdır. Her köşe başına eli makineli tüfekli. tehdit edıci bakışlı gü- venlik görevlileri yerleştirme- siyle değil. bunlan gizlemesiy- le orantılıdır. Sporun ssiyle ilgisiz. göbek- lı, formsuz. lahmacun, soğan ekmeğe talim eden garibanları otobüslerın otomobillerin ya- nında kan ter içinde koşturarak değil, bunlan gizlemesiyle oran- tılıdır. Meydanlara kurulan kürsüle- re çıkan önemli kişinin yanına sağına soluna eli silahlı adamlar doldurarak güvenliği nasıl be- ceremediğimızı cümle alemin gözüne sokmak değil, bunlan gizlemesiyle orantılıdır. Devletin en yiiksek yönetici- lerinin bulunduğu bir yere, kim olduğu, ne olduğu, kimi temsil ettığı bilinmeden. araştırılma- dan. anlaşılmadan. rastgele in- sanlann girmesine göz yumma- masıyla orantılıdır. LONDRA EDİPEMİL ÖYMEN Yasalara saygılı uygarlara gözdağı vererek, kaba saba dav - ranarak, dayılanarak onları hor görmesiyle değil, yasa kırıcı olabilecekleri şıp diye gözünden anlamasıyla orantılıdır. Emeklisi, memuru öğretim üyesi. gazetecisi ve tüm sivil toplumunun üzerine copla. da- yakla, jandarmayla, eli coplu polisle, hoyratlıkla. kaba saba davranışlarla uygarlık dışı bi- çimde gitmemesıyle orantılıdır Askerler \ e ordu dışında. üze- rine her üniforma geçirenin, is- ter değnekçi olsun, ister beledi- ye zabıtası, kendisini sonsuz ve sorumsuz iktidar sahibı sanma- sina, cart curt etmesine. kendi küçüklüğünü örtmek ıçin sivil toplumu hor görmesine set çek- mesiyle orantılıdır. Ama bütün bunların olabil- mesi için bizzat devletin, önce alaturkalıktan ve Üçüncü Dün- yalılıktan uzaklaşması gerekir. Oysa görünen, devletin, tam ak- sine. gitgide daha alaturkalaştı- ğı ve Üçüncü Dünyalılaştığı. Ve bu özelliklerin, artık önü alına- maz biçimde toplumun her kat- manına yayıldığı, bulaştığı, bal- çık gibi, katran gibi temizlene- mez bir biçimde sıvaştığı. Terör ve şiddet eylemini kafa- ya koyan, engel tanımaz. Ama devlet, önlemini almakla yü- kümlü. Bu önlemi de kendi sivil top- lumuna karşı en hoyrat ve en saygısız biçimde almayı marifet sayacağına, başka ülkelere bak- malı, örneğin Ingilizler teröris- te karşı nasıl fenni biçimde ön- lem alıyor? Ama artık bunu bek- lemek herhalde boş. Çünkü şim- diye kadaröğrenilseydi. öğreni- lirdi... Alaturka ve Üçüncü Dünya- lılık. beceriksizliklere yatkınlı- ğımız. ulusal benliğimize daha uygun belli ki. Karanlıkta yanan ateş Karafatmalargibi karanhk kö- şelerinden çıkıyorlar: adım adım toprak kazanıyorlar. Çoğunun yüreğindekı karanlık. yüzüne vurmuş. Dil uzatmadıkları ulu- sal değer kalmadı. Ufak tefek çı- karlar için korkunç bir zarara doğru hızla giden bir yönetim. hatalanyla tarih yazıyor. Ne var ki ükemizm güzel in- sanları tükenmiyor: karanlıkta yanan ateşjer gibi parlıyorlar. 1991 de TU VAP Kitap Fuanna konuk olarak katılan Isveçli emektar yazar Sven O Bergkvist, ilk kez ülkemıze gelmişti. Yapıt- ları gibi kafası da Isveç'ın kuze- yinin sessiz, boş, yeşil ve soğuk doğasında yaşayan ınsanlaria doluydu. Türkiye"yle ilgili bil- diklen, zaman zaman gazeteler- de çıkan haberlerden olusuyor- du: Hangi yazarı. hangi baha- neyle içeri tıktığımız, işkenceye karşı uluslararası anlaşmalara ımza attığımız halde kaç kişinin karakol hukukunu >aşadığı. ka- çının da kaybolduğu türü haber- lerden. TÜYAP'ta o genç, kita- ba susuz. aydınlık yüzlü kitlele- STOCKHOLM GÜRHAN UÇKAN rı görünce çok. ama pek çok şa- şırmıştı. Daha sonra. yanımızda yıne çağrılı yazarlardan Dan Mellin olarak bu dünyanın yaratıcısı. genış ufuklu ınsan Büİent Clnal'ı zıyaret etmıştık; bu öneri. S\en'den ve Dan'dan gelmişti. Her ıkı yazar da kısa bir süre ön- ce Göteborg'dakı uluslararası fu- arda bulunmuşlardı. Sven'ın sözlen bugün de kulağımda: "Siz fuan, insan için, okur için düzenlemişsiniz; büy ük ya> ınev- lerinin bol satış getirecek kitap- lann yazarlanvla pazariık ma- sasına oturması için değil. BLdm fuarda, yayınev leri ve ajanlar bu- luşuriar; yazarlar söyleşi vapar- lar, ama kitap satışı çok sınııiı olur. Bövle sorunlu bir ülkede av- dınlanma için böylesine güzel bir dünya yarattığınız için sizi kutlu- yonız." Şımdı her iki yazar da Türki- ye'dekı gelişmeleri kaygıyla iz- liyorlar. Basına yansıyan birçok haberi bıze yakıştıramıyorlar. Gördükleri dünyanın kültür, say- gınlık dolu özelliği. duyduklan dünyanınkiyle bağdaşmıyor çünkü. Dan Mellin, buradaki adı "Türk güvercini"o!an kumru- nun hüzünlü sesinden çok etki- lenir. Kumrunun anavatanına gitmiş olmanın mutluluğunu duymuş, güzel bir yazıyla duy- gularını anlatmıştı. Geçenlerde karşılaştık; bir dolu sorunla uğ- raştığı ıçin acelesı vardı, fa2İa konuşamadık. Sıvas vahşetini duyunca da aramıştı beni. Bu karşılaşmamızda bana aynı ola- yı anımsatarak sorumlulann ce- zalandırılmış olup olmadığını sordu. Mahkemenin, kapalı ka- pılar ardında sürdüğünü söyle- dını. Başını iki yana salladı "Kumrunun sesi bana artık daha da hüzünlü geliyor" dedi. gittı. . Bir ömürboyu beklemekNe kadarbekliyoruz? Yaşamı- mızın kaçta kaçı bekleyerek ge- çiyor? Uyku. yaşamımıztn orta- lama üçte birini alıyor. Ya bek- lemelerimiz, umutlanmız, sabn- mız ne kadar sürüyor? Dört beş yıl sonra Rusya düz- lüge çıkacakmış. Bir iki yıl için- de özelleştirme tamamlanacak- mış. 1996 seçimleriyle birfikte ülke politik istikrara kavuşacak- mış. llkbaharda asgari ücrete zam yapılacakmış. Yeni yılın ilk günlerinde ülke dışındaki Rus azınlığın haklannı güvence altı- na alan bir yasa çıkanlacakmış. Mış, mış, mış... Bekleyelim bakalım! Sahi, beklerken ne yapılır? Kemerler mi sıkılır? Dişler mi? "Sabret gönül" mü söylenir? Yoksa "bekleyen derviş" mi anımsanır? Çocukken büyümeyi bekleriz. Sonra okul sıralannda tatilleri, kınksız karne günlerini, diplo- mayı. Askerliğin bitmesini iple çekeriz. İş bulma ümidi de bir büyük bekleyiştir. Devamı zam beklentilerinde yatar. Gerçek aşkı bekleriz. Elimiz- de çiçekler, kız olduğu ıçin biz- den daha geç gelmeye hakkı olan büyük umudumuzu bekle- riz. İki yakamızı bir araya geti- rip nikah masasınaoturacağımız güne ayarlanz sonsuz sabnmızı. Boşanmak için de beklememiz gerekir: Çocuklann büyümesi- ni, taşınabileceğimiz bir eve sa- MOSKOVA hip olmayı "elalem nedere" da- yanabilecek cesarete kavuşmay ı bekleriz. Her gün iş çıkışını bek- leriz. Hafta sonunu bekleriz. Ay başını bekleriz. Toto ve milli pi- yango sonuçlannı bekleriz. Otobüs bekleriz. Yaşam boyu gövdemizi bir yerden başka bir yere taşımak için bir an önce va- racağımız yere ulaşmayı bekle- riz. Sevilmeyi bekleriz. Birile- rinden işaretler bekleriz. Taksitlerin bitmesini bekleriz. Kestanenin pişmesini bekleriz. Haberlerin saatini beklenz. Sıkı- cı misafirlerin gitmesini bekle- riz. Birilerine ders vereceğımiz günün gelmesini bekleriz. Kar- puzun çıkmasını bekleriz. Yük- selen tansiyonumuzun düşmesi- ni bekleriz. Kaloriferlerin yan- masını bekleriz. Devrimi bekleriz. Tuttuğu- muz takımın şampiyonluk turu atmasını bekleriz. Sinemada ya- nımızda oturan kişinin çekirde- ğinin bitmesini beklenz. Tomur- cuğun çiçek açmasını bekleriz. Mektup bekleriz. Birilerinin adam olmasını bekleriz. Mirası- na konacağımız kişilenn ölümü- nü bekleriz. Sorulanmıza yanıt bekleriz. Cezaevine dışardan bakabile- ceğımızanı bekleriz. Şakırşakır Ingilızce konuşacağımız günü bekleriz. Olur olmaz kişılerden kötülük bekleriz. Sılah elde nö- bet yerini bekleriz. Yenı aldığımız ayakkabının açılmasını beklenz. Perhızin bit- mesini bekleriz. Yazın gelmesi- ni bekleriz. Herkesten anlayış bekleriz Hep bir şeyleri, birilerini bek- leriz. Bekler oğlu bekleriz. Biz beklemekle meşgulken beklemediğimiz bir tarih de bize kavuşacağı günü bekler... 11 iKUyoil »CtACUC a r i v n r İtarya\vı etkisi altına alan şiddetli yağmurlar hayatı felç ederken birçok insan dae\si/kaldı. Evinisu d i i ) u ı basanbu>aşlıkadınkurtarabildi^ieşyasınısokagataşımış.Eviselbaskınındaotunılama>acakha- legeten yaşh kadın devletin kendisine yardım etmesini beküyor. (Fotoğraf: RELTER) UĞUR MUMCU ARAŞTIRMACIGAZETECİLİK VAKFI AMBLEM VE LOGO YARIŞMASI ŞARTNAMESİ 1.AÇ1KLAMA: Vakfın Amacı: Uğur Mumcu ile ilgili yan. kitap. yayın,fotoğraf, resım, fılm vb. nıteliktekı bütün yapıt, ürün ve belgelen de bünyesın- de topla>ıp değerlendirecek bir Uğur Mumcu Araştırmacı Gazetecilik Merkezi kurarak gazeteciliğin gelişrnesine ve saygınlığırun artma- sına katkıda bulunmak, haber alma ve haber verme özgürlüğünün gereklerine saygıb, laik ve demokratik cumhuriyet ilkelerine bağlı, mesleki bilgi ve yeteneğı yüksek düzeyde araştırmaa gazetecilerin yetişmesi için çajışmak, bu alanlarda bilgi toplamak, cağdaş bilimsel yöntem ve tekniklerin geliştirilmesine katkıda bulunmak, çeşitli türde topJantılar düzenkmek ve araştırmalar yapmak ve yaptırmaktır. 2.KON1I: Uğur Mumcu Araştırmacı Gazetecilik Vakfı K AT1I ,M A KOŞLLLARk UM AG" için, amMem ve logo yanşmasıdır. 3.1. Yanşma.T.C. uyrukhfbütün tasanmalaraaçıktır. ~ — • — 3.2. Her tasanma. yanşmaya istedigi sayıda yapıtla katılabilir. 3.}. Yans«»aya katılan yapıt'ar. hiçhir ykilHpgöriilmr^, benzer, kopya edilmiş, tûmû ya da bir bölümü daha önce başka amaçla kul- larulmış olmayacak, bu tür yapıtlar yanşma dışı bırakılacaktır. Benzerlik durumu, yanşma sonrası ortaya çflcarsa lconu, ilgili yasalar uyannca çözümlenecektir. ' 3.4 Seçici Kurul. birinci seçilen yapıtın tasanmasından gerekli gördüğü değişiklikleri isteyebilir; bu değışıklikler ıçin aynca ucret 3.5 Yapıtlar, 30 x 30 cm. boyut içinde, siyah-beyaz olarak çalışılacak, küçültülmüş uygulaması da bu alan içinde yer alacaktır. Renkli uygulama ise aynı boyutta ayn bir çabşma olarak hazırlanacaktır. Renk düzenlemesinde tasanmalar tamamen özgürdür. 3.6. Yapıtın görünen y üzüne, imza niteliğinde hiçbir ad, rumuz, numara ve benzeri işaret konulmayacaktır. Tasanmalar, yapıtlannın arka yüzünün sağ üst köşesine alh rakamlı bir rumuz koyacaklardır. Aynı rumuzu, kimlik bildirimlerini (ad ve adres) içerecek zarfin üstüne de vazacaklardır. Kimlik zarfının üstünde, rumuzun dışında hiçbir işaret bulunmamalıdır. Yapıtı ve kimlik zarfını, üzerine yal- nızca yanşma adresi ve rumuzun bulunduğu bir büyük zarfya da ambalaja koyarak teslim edeceklerdir. 3.7. Birden fazla yapıtla katıhnıyorsa. her yapıt için ayn rumuz ve ayn kimlik zarfı verilecekür. 3.8. Yapıtlannın dereceye girememesi durumunda, kimlik zarflannın açılmasını istemeyen tasanmalar, kimlik zarflannın üstündeki rumuzun yanına bir üçgen işareti koymahdırlar. Üçgen işareti sadece kimlik zarfının üstündeki rumuzun yanına konmalıdır. Yanşmaya bu koşulla katılan tasanmalar, yanşma sonunda rumuzlanru bildırerek yapıtlannı elden aldırabilirler. 4 SÜRE: 4.1. Yapıtlar. en geç. 11 OCAK 1995 Çarşamba günü saat 17.00'ye kadar Uğur Mumcu'nun Sokağı 65/9 - 06700 Büyûkesat/ANKA- RA adresine ulaşacak biçimde postalanmış ya da imza karşıhğı elden teslim edilmiş olacaktır. 4.2 Postadaki gecikmeler dıkkate ahnmayacakür. Yapıtlar, postada zarar görmeyecek biçimde paketlenmelidir. Yapıtlann postada zarar görmesinden. vakıf sorumlu tutulamaz. 5. ÖDÜLLER: Birina seçilen yapıün tasanmasına 50.000.000.-TL. ve Uğur Mumcu Vakfı Ozeipdülü îkinci seçilen yapıtın tasanmasına 30.000.000.- TL. ve Uğur Mumcu Vakfı Özel Ödülü Üçüncü seçilen yapıtın tasanmasına 20.000.000.- TL. ve Uğur Mumcu Vakfı Özel Ödülü. Ödüller: 24 OCAK 1995 Salı günü Ankara'da verilecektir. 6.SEÇİCİKURUL: Yurdaer ALTINTAŞ Grafık Tasanma (GMK Üyesi) Murat DORKtP Grafık Tasanma (GMK Yön. Kurulu Uyesi) Büfcnt ERKMEN Grafık Tasanma (GMK Üyesi) Mengü ERTEL Grafık Tasanma (GMK Üyesi) Gûldal MUMCU 'UMAG" Vakıf Başkanı TurhanSELÇUK Karikatür Sanatçısı / Milliyet AliULVt Karikatür Sanatçısı / Cumhuriyet NOT: "SeçiciKurul, soyadlaragöre alfabetik olarak sıralanmıştır." 7. DUYURU: Seçici Kurul. 14-15 Ocak 1995 günü Ankara'da toplanacaktır. Seçici Kurul'un yaptığı değerlendirme sonucu 24 OCAK 1995 günü, basın organlannda da duyurulacaktır. 8. YAPITLARIN ALINMASI: Sonucun açıklanmasından sonra, yapıtlar 15 gün içinde geri alınmalıdır. Bu süre içinde alınmayan yapıtlann zarar görmesinden, ilgi- li kuruluş sonımlu tutulamaz. 9. Kazanan yapıtlann sahipleri, kazandıklan ödüllerin verilmesinden sonra, yapıtlanna ilişkin bütün haklannı ilgili kuruluşa devret- miş sayıhrlar. 10. Vakıf, yanşma sonunda ödül kazanan yapıtlardan, dilediğini, yeni amblem ve logo olarak uygulamada ya da hiçbirini kullanma- mada özgürdür. 11. Yanşmaya katılan tasanmalar, bu şartnameyi bütün maddeleriyle kabul etmiş sayıbrlar. Yanşma şartnamesine uymayan yapıt- lar. yanşma dışı bırakıhrlar. 12. Bu yanşma, "GMK" (Grafıkerler Meslek Kunıluşu) Grafık Yanşmalan Yönetmeliği'ne uygun olarak hazırlanmıştır. Bu yanşmaya katkılanndan dolayı başta Cumhuriyet, Milliyet, Hürriyet gazeteleri ile Grafıkerler Meslek Kuruluşu'na teşekkürleri-mızısunanz. UĞUR MUMCU ARAŞT1RMACIGAZETECİÜK VAKFI '0-7'ciler hükümete direniyor Casteliana Bulvarı Madrıd'in denızidir. Sekiz gidiş sekiz geliş araba şeridı; gidiş ge- liş iki otobüs yolu. iki yanında yetmişer met- relik ağaçlı geniş yürüyüş şeritleriyle Cas- teliana deniz olur Madridlilere yazları. Ağaçlann altına kurulmuş yazlık barlarda yığılan Madndliler, sabahlara kadar bir de- nizin düşsel serinliğini yaşar. MADRİD ALİ KIŞLAK kurulmuş al11 yeşi Ili yüzlerce çadırda, soğuk geceleri^p_yan flT^fr gnniılden knraklami'j nırlarötesi doktorlar. Greenpeace gibi hükü- metlere bağlantısız örgütlerin katılımlanyla bu yardımların doğru ellere ulaşımını sağla- mak gerek. İçecek su. temel ılaçlar. okul bir yana. açlık \e ölüm insanlığın utancı. • Sıfır-yedicilerhükümettengelecekyılVn yüzde 0.5, önümüzdeki y ıllar için yüzde 0.7 "sörü" aldılar. Ama direnış, yardım kurum- lasıp kesinlesene kadar sürecek. 16 kasım- binlerce Madridli "sefH" bir yaşamla iç içe Çağ iletişim çağı. medya çagı. Televizyon aygrrmdan dünyanın her köşcsindekt sava^- lan.açlıklan,ölümleri, sefıllığirahatkoltuk- lanmızdan naklen izliyoruz. Içımızde bir kı- pırtı uyandınyor belki bu görüntüler, ama beynimizin a eylem''düğmesine dokunamı- yorlar. Yok olup gıdiyor görüntü. eylemsiz- ligin buğusu ardınca. BirleşmişMilletlerÖrgütü, gelişmişülke- lerden milli gelirlerinin yüzde 0.7"sıni -yani binde 7"sıni- yeryüzünün yoksul ülkelerine vermelerini ıster hep. Birkaç ülke. gayri sa- fı milli hasılasının bir kısmını bu Üçüncü Dünya ülkelerine ayınr da. Ama Üçüncü dünya hep yerinde sayar, degişen bir şey yok- tur. Tüm gelişmiş ülkelerdüzenli olarak zen- ginliklerinin yüzde 0.7'sini Üçüncü Dün- ya'ya ayırsalar sorun biraz olsun çözümle- necek. Casteliana Bulvan'ndaki çadırcılar**sıfir- yedkiler1 ", aylardan beri hükümetin. bütçe- nin yüzde 0.7'sini ayırmasını sağlamak için direniyorlar. Direnış yavaş yavaş tüm Ispan- ya"ya yayıldı. Şehir merkezlerinde, üniver- site kampuslannda çadır kamplan kuruldu. Ispanya, Üçüncü Dünya ile dayanışmanın öncüsü. Sıfır-yedi platfoımunda her ses. her renk var; bir sol ya da sağ eyleme sıkışıp kalmış değil. Öğrenci, öğretmen, avukat. ekonomist, mühendis, sağcı. solcu. papaz. cmekli. işstfc=yak«ıl. 7engındtadMU erJteky çocuk... Işi olan işine gidiyorgündüzleri; ak- şam olunca kravatını çıkanp sefîlliği payla- şlyorYampTâVkâMpfrf Takir kâfav anasrndan yiyor. çadınnda uyuyor. Bu. demokrasi işte! "Katılımcı demokra- si" deriz hep. İşte bu, tam elle tutulur gözle görünür örneği. Yalnızca seçim gününe in- dirgenmiş sorumluluğu aşıp eyleme geç- mek. Bir ideali yalnızca sol ya da sağ birgö- rüşün tekelinde çözümsüzlüğe, mahkum et- meden. toplumun değişik kesimlennin or- takhğında hedefe ulaşmak. Gelişmiş ülkeler, Üçüncü Dünya ülkele- rine üç aşağı beş yukan hep yardım edegel- mışler Belki güzel dayanışma duygulanyla. belki de bu yoksul ülke halklannı on yıllar- ca sömürmenin utancını hafifletmek için. Belki de sefıllıkten patlamak üzere olan bir güney kuşağı, kuzey kuşağına bir tehlike ol- duğu için. Yardımlar hep doğru ellere de git- miyorolabilir, varlıklarınısürdürüyorolabi- lirler, hükümetler bu yardımlan siiaha yatı- nyorolabilir. 1987-1991 yıllanarasında yar- dım alan 12 ülke grubu. Rusya, ABD, Çin, Fransavelngiltere'den30mılyardolarlıksı- lah almış! Yardımı yapıp ardından silah sat- mak ıyi bir ticaret olsa gerek! O zaman "sıfir-yedicfler"in üçüncü dünya- ya el uzatmalan boşuna mı? Hayır. Bir yan- dan yüzde 0.7'y i toplarken bir yandan da sı- da ünıversiteler genel boy kata gıdiyor. Amaç yalnızca yüzde 0.7'yı koparmak değil; top-. tUrnun^biîinçîenmesi. OçûıreOılOnyffTteTİa^ yanışma sorumululugunun kazandınlması. Bınlerce öûrencı bir gece ünıversıtelerine kapanıp koridorlarda sabahladılar. Geceyı söyleşilerle "Dünya Oyunu" ovnavarak ge- çirdiler. "Üçüncü Dünya" ve "Zengin Ülke- ter" olarak ıkı gruba ayrıldı öğrencıler. Zen- gın gruba birçok makas \e yapıştırıcı ve az karton. üçüncü dünya grubunda da bol bol karton ve birkaç makas ile az vapıştıncı ve- rildi. Yani. gelişmiş ülkelerin vüksek tekno- lojileri. sanayıleri \ar; Üçüncü DünyaVJa ise bol bol hammadde var. teknolojı sıfır. Oyu- nu. yanm saat içinde en çok kutu yapan ka- zanacak. Bir süre sonra alışverişler başladı. zengın grup bir iki makas venp karşılığında birsürü karton aldı. Kazanan elbette ki zen- gin ülkeler grubuydu. Oyunlar, çadırlarda da sürüyor. llkokul. ortaokul öğrencilen. sınıflanyla. sıfır yedi- cüeriziyaret ediyorlar. \ine iki grup oluştu- ruluyor. Zengin gruba kocaman peynirli sa- lamlı sandviçler. fakir gruba küçücük sand- viçlerdağıtılıyor. Bir süre sonra zengin grubun ögrencileri kannlarını bir güzel doyuruyorlar. Bu gru- bun açıkgöz ögrencileri -ülkeleri-. artan sandviçlerini fakir gruba sunuyor. ama-'- ha sonra bir sandviçe iki sandviç alma ko- şuluyla! Aşın sağcı Rus lider Jirinovski ABD'de basın toplantısı düzenledi: Tüıidye'de KGB ajanı değflcüm WASHINGTON (AA) - Rusyanın aşın sağcı lideri Vladimir Jirinovski, "Türkiye'de KGB ajanı değüdinT dedi Jirinovski. aralannda Aleksandre Lebed ve BorisGrommgibi generallerin de bulunduğu bazı subayların darbe hazırlığında olduklan- nı ıleri sürdü. ABD'de bulunan Jirinovski, Washington"da düzenledığı basın toplantısında, 'i^inç'üslu- bu ile gazetecileri zaman zaman kahkahala- ra boğdu. Yahudi olmadığını ve ailesinde de Yahudi bulunmadığını söyleyen Jirinovski, "Herye- ri arasınlar, tarasınlar ve bubunlar kimmiş Yahudi" şeklinde konuştu. Jirinovski, Rus- ya'nın etnik sorununun, Yahudilerin Alas- ka'yayollanmasıylaçözümlenebileceğiniid- dia etti. Viladimir Jirinovski. bir soru üzerine 'Elip- tonbonıbası'nın mevcut olduğunu iddia eder- ken "Bu bomba, insanlan öldürüyor, ancak silahlara ve askeri malzemeve zarar vcrmi- yor. Nötron bombasıgibi" ıfadesini kullandı. Jirinovski. bir süre önce. var olduğunu id- dia ettiği bu bombanın Boşnaklara karşı kul- lanılmasını istemişti. Vladimir Jirinovski, Bosna konusunda da "Dışandan müdahale edilmesin, BM askerieri çekilsin \e Sırplar da bu işi çözüme ka\uştur$unlar" diye konuştu. Gözaltına alındım Jirinovski. Türkiyecle bulunduğu dönem- de KGB ajanı olup olmadığı yolundaki bir so- ru üzerine sınirlendi \e şöyle dedi: "25 yıl önce Türkive'de idim. Türkiye'ıie KGB ajanı değildim. Bunlar asılsızdır. Türk polisi beni gözaltına aldı. Ama bir şe\ çıkara- madı. Ajan değildim. Bunlar iki yıldır söyle- niyor. Propagandadır. Ben buraya önemli iş- ler için geldim."
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle