Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
11KASIM1994CUMA CUMHURİYET SAYFA
EKONOMI
Bıonomiye
giivenoyu
• İSTANBLL (ANKA) -
Tûrk Alman Iş Konseyi
Toplantısı'nda Türkiye'de
yatınm yapan yabancı
şirketler, ekonomiye olumlu
puan verdiler. SIMKO
Yönetim Kurulu Başkanı
Erke Lıppola. üç askeri darbe
ve krizlere karşın
ekonominin olumlu yönde
bulunduğunu belirtirken,
Mercedes-Benz Yönetim
Kurulu Başkanı Amold
Homsald de Türk
ekonomisine ınandıklanm ve
100 milyon Alman Markı
tutannda yatınm
yapacaklannı bildirdi.
Nomer,CEA
Başkan Yapdımcısı
•Ekonomi Servisi - Türkiye
Sigorta ve Reasürans
Şirketleri Birliği Başkanı ve
Milli Reasürans T.A.Ş. Genel
Müdürü Cahit Nomer,
A\Tupa Sigortacılar Komitesi
(C.E.A.-Comite Europeen
Des Assurance) Başkan
Yardımcılığı'na getirildi. 24
Avrupa ülkesine ait Sigorta
ve Reasürans Şirketleri
Birlikleri'nin üyesi olduğu
C.E.A., 20-22 ekim
tarihlerinde Viyana'da
yapılan 1994 yılı genel kurul
toplantısında 1994-96
dönemi için Başkanlık
Divanı oluşturulması ile ilgili
seçimde Cahit Nomer ile
birlikte başkan yardımcılığı
görevleri G. Bücher. O.
Hertzmann ve G. Healy'ye
verildi.
Vergi adaletsizliği
95te artacak
• ANKARA (ANKA)-
Vergi adaletsizliği 1995
yılında son yıllarda
görülmedik ölçüde
belirginleşecek. 1995'te
vasıtalı-vasıtasız vergi
dengesı büyük bir hızla
bozulacak.
Komo-faşist
poimkalan-
• ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu)- Türkiye'de her
alanda derin bir kriz
yaşandığını ve ekonomi
terimlerinin, içinde
bulunulan durumu
anlatmaya yetmediğini
söyleyen AN AP'lı Hasan
Korkmazcan, TBMMde
düzenlediği basın
toplantısında yaşanılan
dunımu "yoksulasyon",
hükümetin ekonomik
politikalannı ise
"komo-faşist" olarak
niteledi.
Üreticiler, hükümetin ithalat duvarlannı indirme hazırlığına karşı kamuoyunu uyardılar
Gıda dövize endeksleııiyorEkonomi Servisi - Ekim ayı enflasyo-
nunun beklenenin çok üzenne çıkması
üzerine, enflasyon artışını tanm ürünlerin-
dekı fiyat artışına bağlayan hükümet, gı-
da ithalatında fonlan kaldırma yoluyla gı-
da fiyatlanm aşağıya çekmek isterken, ka-
rara tepkiler sürüyor. Türkiye Süt, Et, Gı-
da Sanayicileri ve Üreticileri Birlıği(SET-
BtR)'indün düzenlediği basın toplantısın-
da konuşan Yönetim Kurulu Başkanı Do-
ğan Vardariı.Ekonomiden Sorumlu Dev-
let Bakanı Aykon Doğan'ın "enflasyonun
yfiksek çıkmasını tanm ürünlerindeki
fıyat artışına bağlamasını" eleştirerek ,
ithal yoluyla gıda fiyatlannı düşürmenin
ekonomi üzerinde uzun vadede çok daha
kötü sonuçlardoğuracağını ve hayvancılık
sektörünün tamamen yok olacağını açık-
ladı.
Iddialann aksine sene başından beri üre-
timde az da olsa belli bir artışın söz konu-
su olduğunu belirten Vardarlı, Habur Sınır
Kapısı'ndan süt ve etın çıkmadığını. dola-
•Enflasyondaki yükselmeyi tanm ürünlerindeki fiyat artışına
bağlayan hükümetin, gıda ithalatında fonlan kaldırma yoluyla
gıda fiyatlannı aşağıya çekmek istemesine tepkiler sürüyor.
SETBİR Başkanı Doğan Vardarlı. bunu ithal edilen gıda
fiyatlannı düşürerek sağlamanın ekonomi üzerinde uzun vadede
çok daha kötü sonuçlar doğuracağını belirtti.
yısıyla bu ürünlerde ihracat artışının ya-
şanmadiğını söyledi. Vardarlı, hayvansal
ürünlenn enflasyonist etkisinin de olmadı-
ğına değinerek bu ürünlerdeki fiyat artışı-
nın enflasyonun gerisinde kaldığını. buna
karşıhk önemli bir maliyet unsuru olan
yem fiyatlanndaki artışın yüzde 144'eula-
şarak enflasyonun çok üzerine çıktığını ha-
tırlattı.
Vardarlı şöyle konuştu: "Avrupa Birli-
ği'ne (AB) üye ülkelerde ortak tanm poli-
tikası adı altında özellikle desteklenir ve
hayvancılıkta üretici birim başına yılda 4
bin dolar teşvik verilirken, Türkhe'de uy-
gulama tamamen ters geliyor. Özal Hükü-
metf nce gıda maddeleri ithaiaOnın destek-
lenmesi hayvan varlığında yüzde 30 dola-
yında erozyona yol açarken, ha>vansal
üriinkr iireriminde de bekknen hedeflerin
çok altında kalındı. 1992 yıbnda ise hayvan-
cıiık sektörü teşvik edilmeyen yaünm ko-
nulan listesinde yer aldı."
Doğan Vardarlı, mevcut ithalat rejimiy-
le AB ülkelennın ithalat rejimleri karşı-
laştırıldığında yüzde 200-300 oranında
Türkiye aleyhine olan fon ve gümrük oran-
lanndakı eşıtsizliğın, gıda ithalatında fon-
lann kaldınlmasıyla daha da büyüyeceğı-
ni belirtti AB'ye üye ülkeierde hayvansal
ürün fiyatlannın Türkiye'den aşağıda ol-
masının daha ucuza maledilmiş olmala-
nndan değil. bu ülkelerin üreticilenne süb-
vansiyon vermelerinden kaynaklandığını
söyleyen Vardarlı, Türkiye'de söz verilen
teşvik primlerinin bile ödenmedinden bah-
sederek sözlerini şöyle sürdürdü:
Özal da böyle yapmıştı
"İthalatın artnıası, hayvansal ürünler
iiretkisini giiç duruma düşürecektir. Özal
hükümeti döneminde olduğu 0bi hayvan
popülasyonundaki erozyon hızlanacak, dı-
şanya önemli düzevde dovizödenerek oluş-
turulmaya çalışılmış olan damıztık stoklar
yok olma tchlikesiyle karşı karşıya kala-
cak. Türkiye hayvansal ürünlerde tama-
men dışa bağımlı hale gelirken, GATTdoğ-
rultusunda sübvansiyonlann kaldınlma-
sı\la birliktefi>atlar orada da yüzde 200 ar-
tacak. Ancak bu süre içinde biz kendi ha>-
vancılığımızı da öldürmüş olacağımız için
bunun ülke ekonomisi üzerindeki hasan
bugünkünden çok daha büyük olacaktır."
KARDEMÎR'in kapatılması isteğinin Başbakan'dan geldiğini raporu hazırlayanlar da itiraf etti
Çilleı^ Yİcdanmı rahatLatb
NURSUN EREL
ANKARA - Coopers-Ly-
brand-DEET grubu ile Mc Kin-
sey and Company ortaklığı tara-
fından hazırlanan 13 Ekim 1994
tarihli KARDEMlR Rapo-
ru'nda, hükümetin 5 Nisan Ka-
rarlan ile KARDEMlR'in kapa-
tılmasını öngördüğü anımsatıla-
rak. "Hükümet bu karan vermiş
olmakla birlikte, bu karannın ba-
ğımsız bir kurum taranndan te-
yit edilmesinide istedi. Başbakan,
Ekonomi ve Enerji Bakanı. gru-
bumuza bu nedenle görev verdr
denildi.
29 adet bastınldığı öğrenilen
ve her baskısında yer alan özel
şifre numaralan ile dağitımı çok
sınırlı tutulan Karabük raporu-
nun girişinde. işletme. teknik ve
fınansman yapısıyla ıncelenerek.
dünyada rekabet gücüne sahip
bulunmayan kuruluşun. 2000 yı-
lına değin 4 milyar dolar zarar Raporda, Karabük tesislerinin
edeceğı savunuldu. "Işçi başma
55 bin dolar zarar etmeyi göze al-
mak akıkı mı"sorusunu da içeren rapor, KARDEMlR'de çözüm
için 6 seçenek ortaya koydu.
Hangi seçenek uygulanırsa uygulansın. KARDEMlR'ın kâra
geçmesinin "düşük olasılık" olduğu vurgulanan raporda, seçenek-
lerden biri de "tümden kapatma" başlığı altında incelenerek."Bu
takdirde borçlan hariç tutulursa. KARDEMİR'de kıdem tazmina-
nödemeleri, çe% renin temizlenmesi-yeniden düzenlenmesi işlcri için
toplam 7 mihon dolar harcanacak, aktifindeki vartıklan ve hurda-
lannın satışından ise 15 milyon dolar sağlanacakür, bu işlem 8 mil-
yon dolaıiık net kazanç bırakacaktır" değerlendirmesi yapıldı.
Rekabet gücü yok
68 sayfalık raporda şöyle denildi:
"İşketmenin rekabet gücü bulunmamaktadır. 1989-1994 döne-
2000 yılına değin 4 mihar dolar zarar edeceği savunuldu.
mindeki toplam zaran 1.1 milyar dolan bulmuştur, önlem alınma-
masıdurumunda KARDEMlR 2 bin yılına değin 4 milyar dolar da-
ha zarar edecektir. Dolay ısıy la, çözüm aray ışlan için çok kısa bir za-
man aralığı tanınmah, ölmay acaksa tüınden kapatma karan veril-
melidirT
Seçenekierin anafikri aynı ^
Raporda daha sonra hükümetin KARDEMtR konusundaki ka-
rannı "en kısa zamanda" netleştırmesı istenerek 6 çözüm seçene-
ği incelendı Tümü "K\RDEMİR'in borçlan de\let tarafından
üstlenUmeli, tesis özel sektöre dev -
redilmelidir" anafiknnden yola
çıkan seçenekler. istihdam edile-
cek işçi sayısı ve yatınm rakam-
lan gibi unsurlar ıçenyor.
Karabük
için
gensoru
ANKARA (Cumhuriyet Bü-
rosu) - Refah Partısı. Karabük
DemırÇelık Fabrıkalan ıçın, Baş-
bakan Tansu Çiller'e ıletilmek
üzere TBMM Başkanlığı'na bir
gensoru \erdı. Karabük hakkında
Türk uzmanlann hazırladığı rapo-
run hiçe sayılarak, yabancı uz-
manlara rapor hazırlatılması ge-
rekçesıyle verilen gensoruda.
"Başbakan Çiller. şaşamsal önem
taşıyan fabrika\u \abancılann çı-
kanna tarihe gömmeye karar ver-
miştir" denildi. RP. önergede.
KARDEMİR'ın 7 mıKon dolara
"hurda fıvatına" satılmak ıstendı-
ği öne bürüldü. Çıller'ın. fabrıka-
lann satılmaması gerektığıne ışa-
ret eden Türk ekıbının raporunu
hıçe saydığının belırtıldığı öner-
gede yabancı uzmanlar ekıbıne
a>nı rapor ıçın 2 mılvon dolar \e-
rıldığı ılerı sürüldü. Önergede
şöyle denildi: "Ulusal çıkanmız)
\e iç banşı hiçesa\arak >e med>a\ı
da kullanarak. Sa\ın Başbakan
Çiller. fabrika\ı. \abancıtarla iş-
birligişle vabancılann çıkanna.
tarihe gömmeye karar vernûştir."
YORUM
ÖZTİN AKGÜÇ
AtatüPk'ü Yaşatmak...
Atatürk ü yaşatmak, laik Türkiye Cumhuriyeti'ni yaşat-
maktır; kalkınmış, çağdaş, onurtu, demokrat Türkiye ülkü-
sünü yaşatmaktır. Ölümünden yanm asırdan fazla bir sü-
re geçtikten sonra Atatürk'ü artık bir simge olarak algıla-
mamız, onun yaşamı ile ilintili aynntılan tartışmamız gere-
kir. Atatürk, laik Türkiye Cumhuriyeti'nin, çağdaş bir top-
lum, demokrat, onurlu bir ülke olma özlemlerinin bir sim-
gesidir.
Bağımsızlık veya Kurtuluş Savaşı, sadece yayılmacı,
emperyalist, saldırgan güçleri ülkemizden atmak için ya-
pılmamıştır. Savaş, bir sürecin başlangıcı olmuştur. Bağım-
sız, onurlu, saygın, çağdaş bir Türkiye özlemini gerçek-
leştirmenin ilk ve büyük adımını oluşturmuştur. Ulaşılmak
istenen amaçlar, uğrunda çaba ve özveri gösterilmeye de-
ğer amaçlar olmasına karşın, ne yazık ki yeterlı gayreti gös-
teremediğimızden, Atatürk'ün özlediği Türkiye'nin çok
uzağındayız. Bağımsız, özgür, onurlu, saygın bir ülke ola-
madık; ulusal egemenliği kayıtsız şartsız siyasal yaşantı-
mıza geçiremedik, kalkınma sürecinde ileri aşamalara ula-
şamadık; üretken, sağlıklı değeryargıları olan, erdemli, te-
miz bir toplum olamadık. Yapamadığımız, gerçekleştire-
mediğimiz amaçlar, özlemler için, bazı çevreler hâlâ Ata-
türk'ü suçluyor, Atatürk'ü eleştinyor, garıp bir biçımde Ata-
türk'e kin kusuyor. Atatürk döneminın çok zor koşullu en
fazla on beş yıllık bir süre olduğu, Atatürk'ün ölümünden
bu yana elli altı yıl geçtiği gözardı ediliyor. Atatürk Türkiye
için belirii hedefleri, özlemleri ortaya koymuş, bir süreci
başlatmış, bu hedeflerin altyapısını oluşturrna konusunda
ciddi çaba göstermiş, kısa süredeTürkiye'nin onurlu, say-
gın bir ülke konumuna gelmesine kişiliği ile de büyük kat-
kıda bulunmuştur. Ne yazık ki, özellikle 1950'den sonra kı-
sa aralıklar dışında, iktidara gelen sağcı yönetimler, şekii
bir Atatürkçülük kılığı (kisvesi) altında, ülkeye fazla bir şey
katmadıkları gibi Atatürk'ün temel ilkelerini yıkıcı tohum-
lan da ekmişlerdir. Bu tohumlar yeşermeye başlamıştır.
Laik Türkiye Cumhuriyeti'ni yıkmak, parçalamak ıste-
yenler Atatürk'e saldırmaktadırlar. Bağımsızlığın, ülkebü-
tünlüğünün, laikliğin simgesi olan Atatürk ve Atatürk dö-
nemi, aşağılanırsa, kötülenırse, küçültülerse, gızli emelle-
rine daha kolay ulaşabıleceklerini ummaktadırlar. Bazı iç
ve dış çevrelerin, kendi gizli emelleri açısından bir engel
gördükleri Atatürk'ü, kötülemeye, aşağılamaya kalkışma-
lannı, ızledikleri stratejinin temelini oluşturrnası açısından
anlamak mümkündür. Amaç Atatürk'ü küçültmek, aşağı-
lamak değil, laik Türkiye Cumhuriyeti'ni yıkmak, ülkeyi
parçalamak, onurlu, saygın, bağımsız bir ülke olma özle-
mini, amacını saptırmaktır.
Son yıllarda bazı kışilerin, çevrelerin de bir entel züppe-
liği (snopluğu) içinde, belki de ülkeye bir şey verememiş
olmanın doğurduğu aşağılık duygulannı bastırmak için ve-
ya ilgi çekerek sahne kapatmak amacıyla Atatürk düşman-
lığı kervanına katılmış oldukları gözlenmektedir.
Atatürk için yapılabılecek en ucuz, en yararsız, belki de
Atatürk'ün amaçlan açısından en zararlı iş; basmakalıp tö-
renter düzenlemek, basmakalıp sözlerle onu övmek,
yaşamöyküsünü bir masal havasında yinelemek, hatta
Anıtkabir ziyaret edildiğinde, Atatürk'e adeta rapor ver-
erek, bağlılıktan söz etmektir. Atatürkçü olmak, Atatürk'ün
özlemleri doğrultusunda ülkeye bir şeyler katmaktır.
Kim, ülkenin bağımsızlığı, ulusal egemenlik ilkesinin
yaşama geçirilmesi, ülkenin bütünlüğü, toplumun kalkın-
ması, Türkiye'nin onurlu, saygın bir ülke olması konusun-
da çaba gösteriyorsa, katkıda bulunuyorsa, işte o gerçek t
Atatürkçüdür.
Önemli olan Atatürk'ü basmakalıp cümlelerie övmek ,
değil, Atatürk'ün özlemleri doğrultusunda ileri adımlar i
atarak, laik cumhurıyeti, ülke bütünlüğünü de koruyarak •
yaşatmaktır.
tkonomıyîlcîm yönetiyor?
S
erbest pıyasa ekonomisi, Batı'da
uygulandığı biçimiyle, devletin
ekonomiye müdahalesini reddeder. Bu
modeli benimseyen gelişmiş toplumlarda
siyasal iktidar; fıyatlar, kurlar, faizler,
ücretler ve akla gelecek hiçbir ekonomik
veri için karar verici ve belirleyici olamaz.
Işadamıyla, medyasıyla, politikacısıyla
Türkiye'deki özelleştirme lobisinin, üzerine
basa basa vurguladığı gibi, buradaki temel
amaç "bireyi devlete karşı korumak"tır.
Hantal devletin, yasaklaria dinamik bireyin
üzerine gölge olarak çökmesi ve bireyin
teşebbüs gücünü köreltmesi engellenmeye
çalışılır.
Ancak, 1980 sonrası adı dillerden
düşmeyen "serbest piyasa ekonomisi",
devleti tümüyle ortadan kaldıran bir kavram
değildir.
Devlet, düzenleyicidir, himaye edicidir,
koruyucudur, hatta cezalandıncıdır.
Devlet, rekabetin eşit şartlarda, kimseye ya
da hiçbir zümreye ayrıcalık tanınmadan
yürütülmesi için yasal düzenlemeler yapar,
bunlara uyulmasını denetler, uymayanlan
da cezalandınr. Çünkü insana değer veren
Batılı toplumlar, "birey=sermaye"
olmadığının, emeği ile geçinen çok geniş
tüketici kitlelerin de korunması gerektiğinin
bilincindedir. Serbest piyasa ekonomisi
modeli, müdahaleleri reddederek
sermayeyi ve daha genelde girişimci ruhu
devlet otoritesine karşı korurken, devlete
de yasal denetim mekanizmalanyla
toplumsal çıkarlan gözetmek görevi
yüklemiştir. Devlet, temelinde kâr amacı
yatan ekonomik faaliyetin, toplumsal
çıkarlarla çatıştığı noktada devreye girer.
Türkiye'de, serbest piyasa ekonomisinin
bu iki erdeminden hep ilki yutturulmaya
çalışılıyor. Devletin düzenleyici ve
sermayeye karşı halkı koruyucu rolü
nedense gözardı ediliyor.
O zaman da, köşe dönücülük,
vurgunculuk, yolsuzluk, rüşvet liberal
ekonominin gereği sayılarak kanıksanıyor
ve topluma adeta zorla dayatılryor.
Özel sektör de kimi zaman bu
başıboşluktan rahatsızlık duyuyor.
Türkiye'nin en büyük sermaye gruplanndan
birinin başında bulunan Sakıp Sabancı,
biri Istanbul Sanayi Odası Meclisi olmak
üzere iki-üç kez yinelediği konuşmalannda
bankacılığı örnek gösterdi ve Batı'da banka
genel müdürleri ve üst yöneticilerinin o
ülkelerin Merkez Bankası'nın izniyle
atandığtnı anlattı. Sabancı, fınans
kesimindeki devlet otoritesi boşluğundan
yakınırken, aynı günlerde Türkiye batınlan
üç özel bankada halkın parasının nasıl yok
edildiğini yaşadı. Aynı durumdaki aracı
kurum yöneticileri bugün ellerini kollannı
sallayarak dolaşıyorlar.
Özelleştirmedeki gecikme, devletin özel
mülkiyete yönelik bir haksızlığı olarak
gösterilmeye çalışılıyor. iki özel bankanın
Çaykur'a astronomik faiz uygulamasına ise
kimsenin sesi çıkmıyor. Devlet Bakanı
Nafiz Kurt, Meclis'te bir soru önergesini
yanıtlarken, bankalann tutumunu "hukuka
ve ahlaka ayktn" olarak niteliyor. Ancak
hükümet bu bankalara, Çaykur'a haciz
uygulamanın yolunu açıyor. Koalisyon
ortağı SHP'nin Genel Başkanı ve Başbakan
Yardımcısı Murat Karayalçın, "Haciz
yasası değişecek" derken, bir gün sonra
aynı hükümetin ekonomiden sorumlu
Bakanı Aykon Doğan, kendisini yalanlıyor.
Dünya Bankası'nın dayatmasıyla, ülkenin
en önemli sanayi tesislerinden biri olan
Karabük Demir Çelik, bir kenti yok etmek
pahasına çürümeye terk ediliyor.
Otomotiv sektörü baskı yapıyor, vergi
indirimleri sağlanıyor.
Türkiye'nin hayvansal varlığını yok edip,
üreticiyi şehirlere mahkûm bırakarak, gıda
ithalatında kapılann açılması senaryolan
hazırlanıyor.
Batı'nın Dünya Bankası ve uluslararası gıda
örgütleri kanalıyla yaptığı "Tanm ve
hayvancılığa yönelmeyin" uyansı, Tarım
Bakanlığı'nca hazırtanan raporlarda temel
strateji haline geliyor.
Serbest piyasa ekonomisini savunanlar,
devletin özel sektöre karşı haksız
rekabetinden söz ederken, sivil toplumun
haklannı ve çıkarlarını gözardı ediyorlar.
"Faizleri de kurian da ben belihehm"
diyerek, liberal ekonominin en temel
kuralını çiğneyen ekonomi yönetimi,
serbest piyasa kalkanı arkasında toplumun
ekonomik değerterinin yağmalanmasına
seyirci kalıyor. Zaten galiba ekonomiyi de,
"bireyciliği" ve "sivil toplumu" kendi
tekellerine alıp, halkı hiçe sayanlar
yönetiyor.H
Aykon Doğan'ın
Cumhuriyef e demeci:
KtT'lere
haciz
«lrhnlmayflPi
m
j
ESRA YENER
ANKARA - Ekonominin ko-
ordinasyonundan sorumlu Dev-
let Bakanı A>kon Doğan. kamu
iktısadı teşebbüslerının (KİT)
haczedilmesıne olanak tanıyan
yasanın degıştırilmesıne yöne-
lik bir düzenleme yapılmadığı-
nı bildirdi. Doğan, ekim aytnda,
bir önceki a>a göre >üzde 9.5
oranında gerçekleşen enflasvo-
nu, "sanayicinin kronik enflav
>on alışkanhğıy la malfi\attannı
artnTnasına" baglarken. "Sana-
yici Myatlan arbnnca, döviz kur-
lannın \üksek otmasına karşın
ithalat da arttı. Türk sanavkis.i
kendi kendini baJtalıyor" dedı.
Doğan Cumhuriyet'e yaptığı
değerlendırmede, 1980yılından
ıtıbaren kronikleşen yük'sek enf-
lasyonun en büyük nedenının
kamu açıklan olduğunu söyledi.
Kamu fınansman ıhtıyacının
artmasının, faızlen ve aynı doğ-
rultuda fiyatları yükselttiğine
dikkat çeken Doğan, kamu açık-
lan kapatılmadığı sürece yüksek
oranlı enflasyondan kurtuluna-
mayacağını vurguladı. Bütçe
açıklannın kapatılabılmesı ıçın
yapısal önlemler alınması ge-
rektığini anlatan Doğan. "Bütce-
ye ek kavnak bulmak gereki\or.
Bu da özelleştirmeden çok an-
cak.SSK gibi sos>al gü\enlik ku-
nıluşlannın acilen rehabilite edi-
lerek \ük olmaktan çıkartılma-
sı ile gerçekleşir" dıve konuştu.
Doğan, enflasyonun ekim
ayında yıllık yüzde 136'ya kadar
yükselmesinı, özellikle gıda
ürünlerinin fiyatlannın ve itha-
latının artmasına bağladı. Do-
ğan, şu değerlendırmeyi yaptı:
"Sanavici tatep artınca daha çok
kazanmak için üretim yerine fi-
yatlan artırdı. Ondan sonra.
yüksek dö\iz kurlanna rağmen
ithalat arttı. Şimdi onlann da
maliyetleri yükselmiş oldu. Türk
sanayicisi kendi kendini baltalı-
yor."
Doğan, para pıyasalarında
dengenın ve fiyat ıstıkrannın
sağlanması ıçın dövız kurlann-
datavan sınırlaması getınlmesı-
ne yönelik bir düşüncenın oldu-
ğunu, ancak halen karar venl-
medığını söyledi ve AB'ye üye
bazı ülkeierde de dövız kurlanna
sınırlama getıren uygulamalar
olduğunu anlattı.
VEFAT
Eğin eşrafmdan merhum Eğinlioğlu Selim Ağa'nın ve Balıkesirli
Nine'nin tnnınırmerhnm Mustafavemerhumf
Hacer Eginlioglu'nun ogullan; merhume Hatice Fahriye
Eğmlioğlu'nun eşi; merhum Hicabi, Niyazi ve Halim Eğinlioğlu'nun
• kardeşleri; Selim Eğinlioğlu, Sevim Bodur, merhume Nevin Özçelik,
Güner Şahlan, Soner ve Taner Eğinlioğlu'nun babalan; İbrahim
Bodur, Alpaslan Özçelik, Mehmet Şahlan, Ayten Eğinlioğlu, Sumru
Eğinlioğlu ve Güler Eğinlioğlu'nun kayınpederleri; Zeynep Bodur
Okyay, Nur, Oya, Tank Özçelik, Pınar Kahraman, Uğur Ayman,
Hüseyin Şahlan, Selva Özcan, Bülent, Levent ve Tansu Eğinlioğlu'nun
dedeleri; Balıkesireşrafından, sanayici ve işadamı; memleket ve
hayırsever, Balıkesir ve bölgenin amcası, koca çınar;
MEHMET ŞEREF
EGENLIOGLU
10 Kasım 1994 günü Hakkın Rahmetine kavuşmuştur.
Cenazesi 11 Kasım 1994 günü Cuma namazını müteakip Bahkesir
Paşa Camii'nden (Zağnos Paşa) kaldınlarak Başçeşme
Kabristanı'ndaki aile mezarlığında toprağa verilecektir.
Not: Arzu edenler, çelenkyerine Balıkesir Eğitim Vakfı 'na bağışta bulunabilirler.
AİLESİ