07 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 11 KASIM 1994 CUMA OLAYLAR VE GORUŞLER Yitikler MELIH CEVDET ANDAY Y ıllar önee burada çıkan "İç biliameyen" baş- lıklı yazımda (deneme kıtaplanmdan birinde vardır o} azı) tarihin üç biıyük adamını bılme- diğımizden JÖZ etmıştırn; bunlar, Ho- meros,lsaveShakespeareidi. tlk ıkisi- nin yaşayıp >aşamadığı bile belli de- ğildır. Destarıları kalm^saydı Home- ros"un adını hangi kitapta görecektik? O zaman kitap yoktukı' imparatorluk- tan bize kadarkaydı saklanmışolan Ro- ma arşivinde Isa'nın ad yoktur. Sha- kespeare"in ıse elimizde sadece imzası var. Oeşsizoyunlan yaztnbu şairmiy- di. bugün de tartışmalıd-.r. Oysa bu üç bilınme\en adamdan bı- rincısi llkçag'a. ikıncts Orta Çağ"a. üçüncüsü Yeni Çağ'aegeTien olmuş.tur. Ne garip bır yazgı! Chle ki ünlü ol- maktan utanır ınsan. Yahya Kemal Be>atlı.oçok sevdiğim "ItrTadlı şıinnınbırverinde şöyleder: O ki bir ihtişamlı dün>âya Ses ve tel kudretiyle tıakimdi Adetâ benzi>or muammaya Ulemamız da bilmi\or kimdi. Nât'dır cn mehibi, en derini. Alınsızebilinmeyenbirbüyükadam daha! Bu durum karşısında "Yapıtlan kal- mışya,yeter bize!" dıyemeyiz: y apıtla- nn yazgısı da yaratıcıların yazgısına benziyor. Bakın. Yahya Kemal Beyatlı, gene o şıirinde ne diyor: Kıskanıp gizlemiş kaza ve kader Belki binden ziyade bestesini Bize mirası kaldı yirmi eser. Ne oldu, nasıl yitti bunca yapıt? Bel- ki o zaman nota olmaması. ya da nota- nın basılmaması bunun nedeni olarak gösterilebilır, amabasılı notanınbulun- duğu Avrupa "da bile kimi müzık yapıt- larının yittiğı biliniyor. Derlerki. Men- delssohn. büvük Bach'ın biryapıtını bir kasap dükkânında bulnıuş. Nerden nereye! Yahya Kemal Beyatlı "kaza ve ka- der" demekledogruetmiş. Kimbilirne değerli yapıtlar yitıp gittı bu dünyada! "Doktor Jivago" romanının yazarı ünlü Rus yazarı Pastcrnak anı kıtabın- da aniatir; olay gençlığınde geçtnış ba- şından. elınde çantası. çantasının için- de yenı yazdığı yirmi kadar hıkâye. tı- renle bir yerden bir yere giderkcn çan- tasını y itirmiş. Ara da bıılasın! Kım bilır ne perişan olmuştur za\al- lı! Oturup baştan yazamazsın ki! Felâket desek doğrudur. Pasternak. Isanın bır >özü ıle yatış- tırmış kendini: "Yitiren kazanacaktır." Ama nerde. ne zaman? Sanatçı. yapıtını kendinden çok se- ver. Öy le olması da akla uygundur: çün- kü kendisi ölecek. ama yapıtı yaşaya- caktır. Nerden belli diye sorulacak olursa. deriz ki, bütün sanatçılar yapıtlarını ölümsüz sayarlar. Saymasalar yaratırlar mıydı? Demek öldükten sonra anılmanınya- şamaya benzerbiryanı \ar. Şu da söylenebılir: belki de kimse gerçekten öleceğıne inanmıyordur. adı- nın anıldığını ötekı dünyadan duyup mutluolacak. Garip bir yaratıktır şu insan! Yukardan beri sanat yapıtlarının yi- timinden söz ediyoruz: oysa bütün yı- tirilenlerböyledegildirelbet.yenneko- nulacak >eylerimizin yitimi de kişıyı üzer. Örnegin bir arkadasım gözlüğü- nü yıtirmişti. günlerce basiını ağrıftı. - Canım. büyütme. yenısını alırsın. dedim. - Almasına alırım da nere\e sııtti. onu merak edıyorum. - Bır yere gıtmemistir. - Öy leyse nerde'1 - Ben ne bıley ım kardeşım. Neyse. tu\alette buldu da \akami kurtardım. Giysıyitimıni hıçbilmezdım.birres- sam arkadaşımdan dinledim. anlata- yım: Rahmetlı ressam Sabri Berkel, çok şık giyinırdi. öyle ki şıklığı hiç göze çarpmazdı. Birgünona: - tyi bir terzin \ar anla^ılan. diyecek oldum. meğer derdine dokunmuşum. "Ah.. ah!" dedıkten sonra sö\le anlat- tı: - Kaç giysımi y itirmişimdir ben. bil- mezsın. Kolay değıldirgiysı diktırmek. Kumaşçıya gideceksin. bır kumaş be- ğeneceksin. sonra onu terzine götüre- ceksin. Bu arada kumaşın başına neler gelmez! Otobüste. \a da dolmusta. ya- nında oturan birının mürekkepli kale- mi. yanan cıgarası kumaşın üstiine dü- >er. al başınabelayı! Yadaterzının kal- fasi ütüyü biraz fazla tutar giysinin üs- tünde. pantolonun paçasi. ceketın kolu filan yanık renginı alır. Gel de kullan o giysiyi. Bırserüvendırgıysı diktırmek. her an bır tehlike ı'e karşıiasılabılir. Demek y ıtimin bıçinıı adamına göre değişiyor. Bır de zamanı yitirmek diye bir şey \ardır ki buna "zamanı kaçırmak" de- mek dahadoğru olur. Edward Grant "-Orta Çağda Fizik Bi- limleri" adlı kitabının (V Ya\ ınları) ba- sında şöylc diyor. "Yunan felsefe ve biliminin Roma dünyasına ilk niifuz ettiği M.Ö. ikinci ve birinci y iizy ıllardan günümüze gelince- ve dek, Batı A\rupa"da bilimin, M.S. yaklaşık 500 ile 1000 > ıiları arasında, en düşük düzey inden geçtiği, sonra da, Yu- nan ve Arap bilimsel eserlerinin gün y ü- züne çıkmasıyla, yepyeni bir literatür birikimine tanıklık 12. > iizyıl ile 13. y üz- yıl başlarına dek yavaş bir gelişim gös- terdiği tartışılmaz bir gerçektir. Böyle- sine felaketli bir durum nasıl doğdu ve nasıl oldu da onca > iizyıl sürüp gitti?" E\et. beşyüz yıl Avrupa için yitmis- tir. Bu açıdan bakıldığında bizim yiti- ğimizin daha ağırolduğunu söyleyebi- liriz; çünkü burnunıuzun dibindeki bi- lim.sel gelişmeyi görememişizdir. \azımızın haşınadönersek... Itri'nin bunca bestesının elimizde olmadığına üzülen \ahya Kemal Beyatlı. gene de onların y itip gıttiğme ınanmıyor" Belki hâlâ o besteler çalıntr Gemiler gevmeyen bir ummanda. PENCERE Cumhuriyet Kitap Kulübü 13.TÜYAP İSTANBUL KİTAP FUARI'NDA İMZA GUNU 12 Kasım Cumartesi(yarın) TARTIŞMA Öğrencilik yıllanmın büyük aası İLHAN SELÇUK Yer Tüyap Sergi Sarayı A Salonu Tepebaşı/lstanbu! Saat: 16.00-19.00 Y ıl 1938. Adana KJZ Lisesi son sınıfındayım. Ekimin son haftası. Radyo (okulumuzun müdür odasında duran bir radyosu vardı). Atatürk'ün rahatsızlandığfnı bildirdi. Hepimiz heyecanlandık, korktuk. üzüldük. Bir bakıma da inanmadık. Ata hasta olmaz, nasıl olur. Ata hastalanamaz... Derken her ajansta sağlık bültenleri yayımlanmaya başladı. Birkaç gün sonra daha sık arahklarla doktor raporlan okundu. Nabzı. ateşinin derecesi, yediği yemekler açıklanmaya başladı. Raporlannı veren doktorlannın adlan... Adana Kız Lisesi'nin taş koridorunun salon şeklindeki yerinde bütün kız öğrenciler toplanıp gecey e dek heyecanla bu haberleri izledik. Gitgide Ata'nın ağırlaştığını anhyorduk. Üzülüyorduk. üzülüyordum. İyileşmesi için dua ediy orduk. Yaradan'ayalvanyorduk. Ne y azık ki gün geçtikçe haberler kötüleşti ve o kara, kapkara 10 Kasım geldi: Radyodan çıkan ses. Atamızın 10 Kasım sabahı saat 9'u 5 geçe gözlerini kapadığını söyledi. Mübalağasız, taş binanın tavanı başıma çöktü sandım. Herşey bitti. Düşmanlar sınırlan basacak. Türkiye"nin içindeki idareciler birbirine girecek. başa geçmek için ka\ga edecekler sandım. Hüngür hüngür ağlamaya başladım. Aynca Ata'nın yerine kim geçebilir, Ata"nın yerine kim yakışır. Ata'nın yerini kim doldurur diye düşünüyor ve o günkü on sekiz yaşımın kıt bilgisiyle mi. yoksa Atatürk'e Cumhuriyet Kitap Kulübü 13.TÜYAP İSTANBUL KİTAP FUARI'NDA İMZA GUNU 11 Kasım Cunta(bugün) Alevilik ve sol HALİT ÇELENK Okuyuculanna kitaplannı imzahyor Yer: Tüyap Sergi Sarayı Tepebaşı/lstanbul Saat: 14.00-18.00 G ün geçmiyor ki "•Aleviler yeni arayışlar içinde". "bir grup Alevi MHFye geçti". "Aleviler sağa mı kayıyor?" biçiminde haberlere rastlıyorolmayalım. Tozun dumana kanştığı. gözün gözü görmediği şu günlerde anlaşılan. kurtlar dumanlı havadan yararlanmak istiy or. İlkönce bu tür haberlerden ne kadar rahatsız olduğumu belirtmek isterim. Alevilik. sol ve sağ: Alevilik. hilafet seçiminden Tann'nın yeryüzündeki "imgesi" olarak görür. Bu. Tann'yı gaip'te arayan dinsel dogmaya karşı aklın çıkanlmasıdır. Metafızik anlayışa karşı materyalist seçimdir. Ben-i Adem. En-el Hak kuramlanyla (teorileriy le) bu rasy onel eylem somutlanır. Yukanda değinilen Alevilik normlannı gözardı etmeden. soj siyasal düşünceye kay naklık eden benzer ilişkileri irdeleyelim: Materyalizmi düşünün; "hümanizmi' ve sağın dogmalanna karşı direnen sol'un akılcılığını. Aleviliğin yüzyıllardır egemen sınıflara karşı sonsuz sevgıy le ve mantığımla mı hep olumsuz yanıt veriyordum.. Babamı kay betmişçesine burnumun direğinin sızladığını hissettim. Ağlamak. acımı dindirmiyordu. Babam, annem Elazığ'da idiler. Hemen. okul müdürümüz rahmetli Şahap Nazmi Coşkunlar'a giderek Atatürkümüzün cenaze törenine katılmak istediğimi. izin vermesini rica ettim. Çok anlayışlı. ileri görüşlü bir büy üktü. İzin verdi. Annemlere de telgraf çekerek onlardan da izinaldım. Adana'da kara trene binerek. kara tünellerden geçerek Ankara'yageldim. İsmetpaşa Kız Enstitüsü'nde konuk edildim. Yağışlı bir günde. dünyanın her tarafından gelen seçkin kişilerden oluşan heyetlerin katıldığı muazzam bir kortejle bîr tek yolu vardır: Aleviliğin içi boşâltıİır. özünden uzaklaştınlırsa... İstenende budur. Aleviliğin. sol siyasal düşünceyle bir ortak noktası da laik düzene olan bağlılık ve üstlendiği laik özgörevdir (misyondur). Onyıllardır ülkemizde şeriatçı güçlere karşı direnen Aleviler, ülkemizde laikliğin giivencesidirler. Alevilik özgürlükçü bir felsefey e dayanır. sol da özgürlükçüdür. Sağ statükocudur. yasakçıdır. Alevilik ve sol devrimcidir: benimsedikleri özgürlükçü kaynaklanaıı ay nşrııadan gelen—karşı. yuksul ve czilen halkın felscfenin gereği yeniliğ' "mezhepsel" kökeninden e. yüzyıHar içinde Ata'yı Etnografya Müzesi'ndeki geçici kabrine uğurladık. Top arabasındaki Ata'yı uğurlayanlar arasında, Çanakkale'de bacağını kaybetmiş protezli generalden, Avustralya'dan gelen Anzak temsilcilerine kadar yedi düvel vardı. Yağmur hazin hazin çiseliyordu; bando. Schopen'in Cenaze Marşı'nı çalıyordu. Bugün 75 yaşındayım; aradan geçen 57 yıla karşın o günkü acıyı. bütün tazeliğıyle yaşıyorum... Büyük. eşsiz, güzel Atam böyie etkiliydi... Ve biz Atatürk nesli. bu anıyı taptaze yaşatacağız. O yerinde mutlu uyusun. Ben, böyle büyük Ata'nın kızı olduğum için. hep inançlı. güvenli \e dinamik oldum. Ne mutlu bana ki dünyada benzeri olmayan Atam var. Müyesser Gürtürk cesetleri soğumayan 37 aydın. Sıvas'ta. SHP koalisyon ortağı iken yakıldı. Bu olumsuz tablo kendisine sol diyen. fakat solculuğu salt adında taşıyan: kimliğine, örgütlenmesine. eylemine çökertmeyen sui generis siyasi partilerin yanlışlannın sonucudur. Bunlann hepsi yaşadığımız gerçeklerdir. kimse yadsıyamaz. Fakat bu kurumlarla "evrensel sol ideoloji"'yi özdeşleştirmek ve yargılamak. sonra da mahkum etmek haksızlıktır. Olması gereken. sol kimliktenyoksun. sadece adı solcu si\ asal partileri l i dk Çarmıhtaki İsa'nın ÖPtÛSÜ... Sabahzırrrrteleion.. Bir tanıdığın sesi: - Bugünkü yazından okuyorum: Aydınlanma kökü de- rinde bir kaynaktır, bir dünya görüşü ve yaşam biçimidir, Ortaçağ resim sanatında neden çıplak insan bedeni yok gibidir de Rönesans'ta bu durum değişmiştir?.. 1923'e çok uzak görünse de bu sorunun yanıtı, Kemalist devri- min içeriğini özümsemek için gereklidir. Aydınlanma felsefesini öğrenmeden Atatürk' ü konuşmak olanaksız- dır; bu eksiklik konuyu yüzeysel siyasetin sığlığıyla sı- nırlar...' Telefondaki ses sordu: "Ne demek bu?.. Çıplakla Kemalist devrim arasında negibibirbağ var?.." Sesöfkeli gibiydi... • Mustafa Kemal'ın siyaset ve askerliktarihinde biryeri var; ama, Atatürkü değerlendirmek ya da eleştirmek için 'uygarlık tarihi'ndekı konumunu araştırmak, gerçe- ğe yaklaşmak için en geçerli yöntemdir. 2000e 5 kala. Fransa'da ya da Türkiye'de, şeriatçı öğ- renci eylemleri "türban" ve "başörtüsü"ne dayanıyor; Iran'da kadınların etek boyu ölçülüyor; Islam dünyasın- da kadınlar çuvala sokuluyor; Islamcılar "tesettür"ü si- yasal savaşım aracına dönüştürüyorlar. Yalnız Doğu'da değil, Batı'da da tesettür un tarihi var; çünkü Hıristiyanlıkla birlikte 'çıplak' yasaklandı; daha önceki çağlarda çıplaklık doğal sayılıyordu. insanlığın fikrinde çıplaklığın günahla özdeşleşmesi, Kutsal Kitap- larla başlamıştır. Ne var ki Rönesans döneminde Avrupa, eski Yunan'la tanışınca, sanatçılar Afrodrt'i ve Apollon'u keşfedip in- san bedenindekı güzelliğin gizemine yeniden ulaştılar; 'Aydınlanma nın ilk cılız ışınları, sanatta yobazlığı deli- yordu; Hazreti İsa'nın resimleri hep örtülü yapılırdı; Mic- helangelo ile Çellini, çarmıha gerili Isa'nın örtüsünü küçültüp 'tesettür'e karşı çıkınca, ortalık birbirine girdi. Yobazlar bağırıyorlardı: - Günahtır bu!.. Cehennem ateşinde cayır cayır yan- maya hazırlanın!.. Michelangelo cehennemde yandı mı?.. • Hıristiyanlıkta tesettür, önce sanatta delindi; Ortaçağ'- ın aklın üstüne serdiği bağnazlık örtüsü kalkınca, Aydın- lanma Çağı'na ulaşıldı. islam'da resim yasaktı. Osmanlı'nın son döneminde çıplaklık tuvale yansıya- bildi: ama, 1923 Devrimi'ne karşın, bugün bile çıplak insan bedenine tepki Refah Partisi'nde sürüyor; insan bedeninin çıplaklığı bir yana, kadının saçını göstermesi bileyasaklanıyor. Üniversitelerde kimi genç kız, erkekler saçlarını gör- mesinler diye başını örtüp göze göz dişe diş bir kavga- nın hırçınlığını yaşıyor. Michelangelo'ya varıncaya değin, Hazreti isa'nın çar- mıha gerili resmindeki örtünün ölçüleri vardı... 16'ncı Yüzyılda, Batı'da, bu tür tesettür'ün kavgası ki- üsenin çatısı altında verildi... 2000'egeliyoruz... Türkiyenin universitelerinde tesettür' kavgasının sürmesi anlamsız değil mi?.. 1923, uygarftkdevrimidir. ~ '•-'•** Her devrim bir karşıdevrimin durulgücünü hesapla- mak zorundadır. Ama 1994 Türkiyesi'nde bu iki karşıt gücün tartışması politikanın yüzeyselliğinde kalırsa, bir kördövüşüne dönüşür. 1923 Devrimi. dünyanın karma- şık bir döneminde. emperyalizme karşı direniş sürecin- de gerçekleştiğinden. kavranması güç boyutları da içe- riyor. Devrim tartışması, felsefe tarihinin içeriğinde yerli ye- rine oturtulursa yüzeysellikten kurtulur. ol. p aldemokrat kazandığı felsefı boyutla düşünüldüğü anlaşıldığı oranla daha iyi yorumlanabilir. Aleviliğin ilk algılanan özelliği "bir büyük hümanizma" olmasıdır. Bu olgu Aleviliğin içsel zenginliğini oluştunır: İnsanı sevmek Tann'yı sevmektir. insana hizmet en bm ük ibadettir. İnsanı. yanında tavır alması en belırgin -özelliğidir. Yalnızca bu yönü bile, sol siyasal düşünce ile ne kadar örtüştüğünü çok açık biçimde ortaya koymay a yeter. Yıllardır dinsel dogmalan siyasal araç olarak kullanan. halkımızın kafasında öcüler oluşturan. onu ezen. sömüren egemen sınıflann çığırtkanlığını yapan sağ düşünceyle Alevilik biraraya nasıl gelebilir? Bunun değışimeaçıktır. Bundan dolayıdır ki geçmişteki devrimci hareketlere en fazla destek veren toplum kesimi Alevilerdir. Bugüne değin. solcu olma savındaki siyasal parti örgütlenmeİeri Alevilerden hep destek almış. ama onlara hiçbır şey vermemıştır. Hatıa 1978 CHPiktidanndaK.Maraş katliamı yapılmıştır. Daha kimliğine bir an önce kavuşturmaktır, bunun- savaşımını vermektir. Toplumsal belleğı ne kadar zayıf birulusuz. K.Maraş'ta 1978 yılında kanlanmızla du\arlara"KjzılbaşlaraÖlüm" yazan katillerle aynı saflarda olma iğrençlığıni insanlığımıza nasıl yakıştınnz. Yusuf Yalnız / Ankara İLAN T.C. IĞDIR 2. KADASTRO MAHKEMESİ 1994-13 Davacı M. Hazinesi tarafındnn davaJılar Şerif £r,_Mııstafkûe-_ rinsu. Nergiz tnce ve ömer Er ale> hine açılan Asma Köyü 98 parselin tapulama tespitinin iptali istemi ile açılan davanın yapılan açık duruş- ması sonunda v erilen karar, Yargıtay 7. Hukuk Dairesi'nin 22.2.1993 tarihli ilamı ıle bozuk gelmekle dosva venıden mahkememizin yuka- ndaki esasına ka> dı > apıldığından da\ ah Şerif Er ve Ömer Er miras- çılannın adreslen tespıt edılemediğinden söz konusu bozma ilamı ve duruşma günü olan 9.2.1995 tarihi. davalı Ömer Er ve Şerif Er miras- çılanna ilanen tebliğ olunur. Tebliâ. ilan tarihınden 7 gün sonra yapılmış sayıhr 25.10J994 Basın: 52397 İDAM GECESİANILARI HalitÇelenk 11. Baskısı çıktı Fiyatı: 140.000 TL TEKİN YAYINEVİ orum ILAN T.C. LALAPAŞA KADASTRO MAHKEMESİ hsasNo: 1992 214 Davacı: Hazine'yi temsilen Lalapaşa Malmüdürlüğü Davahlar: Hafız Murat kızı Cevriye vs. Dava: Kadastro tespitine itiraz Davacı Lalapaşa Malmüdürlüğü Lalapaşa Hanlıyenice köyünde bulunan 163 ada 2 parselde 3100 m2 noksanlığın. 3 parselde 2393 m2 noksanlığın davab 163 ada 1^4-5-6 ve 7 parsellerden tamamlanmasmı talep ve dava etmişür. Dava konusu Lalapaşa Hanlıyenice köyünde bulunan 163 ada 6 parsel sayılı taşınmazda 192 768 pa\ sahibi Hafız Murat kızı Ce\- riye'nin nüfus kaydının bulunmadığı, bu suretle mirasçının bilineme- diği. kendisinin ya da mirasçılannın. dosyaya müracaatlannın ve duruşma günü olan 2.12.1994 günü saat: 9.Ö0'da mahkememizde ha- zır bulunmalanm sağlamak amacıyla ilanen tebliğine karar verilmiş- tir. Gelmedikleri takdirde veya kendilerini bir vekille temsil ettirme- dikleri takdirde 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun ilgili maddeleri gereğince yokluklannda duruşmalara devam olunacağı ve sonuçlan- dınlacağı. dava dilekçesi yerine kaim olmak üzere 7201 savılı S.K.'de 3220 S.K.la yapılan değişikliğin 29. maddesi \e nizamnamenin 47 ve 50. maddeleri ile 7201 sayılı kanunun 19. ve 28. maddeleri ve nizam- namenin 13. maddeleri gereğince 3220 sayıb kanunun 31. maddesi gereğince ilanın yapıldığından 7 gün içinde tebliğ edılmiş sayılmak üzere ilanen tebliğ olunur. 21.10.1994 Basın: 52364 Kasım ayı Oz İmkânlarıyla Arçelik TEIEVT 1 ı y o r um PESİN PfSİNAT.7 TAKSIT PESİNOT. 10 TAKSİT PESINAT. 14 TAKSİT TV-8770 70 FXBAN FASTEXT V^LST T. 8Js3 e3 rnüAN FiS'EC "e;EC TV-1455 5 5 EKRAN FASTOCT-STtSEO T. ÎJ<5 5.' E f f e ^ •»:"£»• ; " K : TV 8255/7255 55 EKRAN TElETDfT - . : : ; : :' -f •<•+'. - - „ . • . t TV S 2 J ' 5 ' EKRAN FASTECT r, 33; 3 E<Pi-l TV 82*} 10 EKRAN fASTEXT - . s r :7 EKBA-4 -«. »„> 37»OOiX» : ^ c X'j 25 »000» :" a x>: 255000)0 :ı :s: or 21300ÜOO S500JG0 : -K XC 5 05008 i 3": XL 129C093 : ;*; >x 37İ5000 ." İ8C M 3IJCD00 . •;: :<j] 2 71B0OO : ;sc :oc S13500C «3 40000 4 3^: v,; . . 3;, ;.;<. «2«OO0O İ133S00C. : "n »: : ni :•-'- 3713 0GO »72O.O0O : i B x>: r 54; ;•:•: 31»000 25'2O1XB :aMx>.ı ım:»: 2718000 216B.005 2 2oC 000 S CS3 Û00 ^«5000 ] :3 J'J. 3 5:5030 ] : : 5 :•:<. 3050000 : E:.: :o. 2 5S3O0O : : 4 ; :•:•: 22Î5OX. B3İXC tt&OM : "53 >x 3İ2500S 3:ı$ »o 3050 000 : -oc :oo 25K00O : : J ; :CCI 2225 0ÛO «»l'İOCO 4 :•:•:•.: 347750D0 : : f î : ."'.<: 33 $50 00O : 1 «c :•:•: 21380306 :;"»; .'.0 2İ4750CO ««5000 3525000 30501100 3 3KÜ30 : l ü x<: 2H5JX» 1 £5: XX 3S3O 000 • zr. xt 3025000 : " ; f<~ 25KOO0 :4:3 x> 2185000 15» 000 ;=•: :cc 5S085000 43 :33 :CC Ö87500C 4; :i; jx «iTooıe . : ~4. X: 3357O300 ^. 35 JOC 2İM5O0O U 5 OCC Y e t k i I i S a t ı c ı l a r ı ' n ARÇELİK
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle