Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 11 KASIM 1994 CUMA
OLAYLAR VE GORUŞLER
Yitikler
MELIH CEVDET ANDAY
Y
ıllar önee burada çıkan
"İç biliameyen" baş-
lıklı yazımda (deneme
kıtaplanmdan birinde
vardır o} azı) tarihin üç
biıyük adamını bılme-
diğımizden JÖZ etmıştırn; bunlar, Ho-
meros,lsaveShakespeareidi. tlk ıkisi-
nin yaşayıp >aşamadığı bile belli de-
ğildır. Destarıları kalm^saydı Home-
ros"un adını hangi kitapta görecektik?
O zaman kitap yoktukı' imparatorluk-
tan bize kadarkaydı saklanmışolan Ro-
ma arşivinde Isa'nın ad yoktur. Sha-
kespeare"in ıse elimizde sadece imzası
var. Oeşsizoyunlan yaztnbu şairmiy-
di. bugün de tartışmalıd-.r.
Oysa bu üç bilınme\en adamdan bı-
rincısi llkçag'a. ikıncts Orta Çağ"a.
üçüncüsü Yeni Çağ'aegeTien olmuş.tur.
Ne garip bır yazgı! Chle ki ünlü ol-
maktan utanır ınsan.
Yahya Kemal Be>atlı.oçok sevdiğim
"ItrTadlı şıinnınbırverinde şöyleder:
O ki bir ihtişamlı dün>âya
Ses ve tel kudretiyle tıakimdi
Adetâ benzi>or muammaya
Ulemamız da bilmi\or kimdi.
Nât'dır cn mehibi, en derini.
Alınsızebilinmeyenbirbüyükadam
daha!
Bu durum karşısında "Yapıtlan kal-
mışya,yeter bize!" dıyemeyiz: y apıtla-
nn yazgısı da yaratıcıların yazgısına
benziyor. Bakın. Yahya Kemal Beyatlı,
gene o şıirinde ne diyor:
Kıskanıp gizlemiş kaza ve kader
Belki binden ziyade bestesini
Bize mirası kaldı yirmi eser.
Ne oldu, nasıl yitti bunca yapıt? Bel-
ki o zaman nota olmaması. ya da nota-
nın basılmaması bunun nedeni olarak
gösterilebilır, amabasılı notanınbulun-
duğu Avrupa "da bile kimi müzık yapıt-
larının yittiğı biliniyor. Derlerki. Men-
delssohn. büvük Bach'ın biryapıtını bir
kasap dükkânında bulnıuş.
Nerden nereye!
Yahya Kemal Beyatlı "kaza ve ka-
der" demekledogruetmiş. Kimbilirne
değerli yapıtlar yitıp gittı bu dünyada!
"Doktor Jivago" romanının yazarı
ünlü Rus yazarı Pastcrnak anı kıtabın-
da aniatir; olay gençlığınde geçtnış ba-
şından. elınde çantası. çantasının için-
de yenı yazdığı yirmi kadar hıkâye. tı-
renle bir yerden bir yere giderkcn çan-
tasını y itirmiş. Ara da bıılasın!
Kım bilır ne perişan olmuştur za\al-
lı!
Oturup baştan yazamazsın ki!
Felâket desek doğrudur.
Pasternak. Isanın bır >özü ıle yatış-
tırmış kendini: "Yitiren kazanacaktır."
Ama nerde. ne zaman?
Sanatçı. yapıtını kendinden çok se-
ver. Öy le olması da akla uygundur: çün-
kü kendisi ölecek. ama yapıtı yaşaya-
caktır.
Nerden belli diye sorulacak olursa.
deriz ki, bütün sanatçılar yapıtlarını
ölümsüz sayarlar. Saymasalar yaratırlar
mıydı?
Demek öldükten sonra anılmanınya-
şamaya benzerbiryanı \ar.
Şu da söylenebılir: belki de kimse
gerçekten öleceğıne inanmıyordur. adı-
nın anıldığını ötekı dünyadan duyup
mutluolacak.
Garip bir yaratıktır şu insan!
Yukardan beri sanat yapıtlarının yi-
timinden söz ediyoruz: oysa bütün yı-
tirilenlerböyledegildirelbet.yenneko-
nulacak >eylerimizin yitimi de kişıyı
üzer. Örnegin bir arkadasım gözlüğü-
nü yıtirmişti. günlerce basiını ağrıftı.
- Canım. büyütme. yenısını alırsın.
dedim.
- Almasına alırım da nere\e sııtti. onu
merak edıyorum.
- Bır yere gıtmemistir.
- Öy leyse nerde'1
- Ben ne bıley ım kardeşım.
Neyse. tu\alette buldu da \akami
kurtardım.
Giysıyitimıni hıçbilmezdım.birres-
sam arkadaşımdan dinledim. anlata-
yım:
Rahmetlı ressam Sabri Berkel, çok
şık giyinırdi. öyle ki şıklığı hiç göze
çarpmazdı. Birgünona:
- tyi bir terzin \ar anla^ılan. diyecek
oldum. meğer derdine dokunmuşum.
"Ah.. ah!" dedıkten sonra sö\le anlat-
tı:
- Kaç giysımi y itirmişimdir ben. bil-
mezsın. Kolay değıldirgiysı diktırmek.
Kumaşçıya gideceksin. bır kumaş be-
ğeneceksin. sonra onu terzine götüre-
ceksin. Bu arada kumaşın başına neler
gelmez! Otobüste. \a da dolmusta. ya-
nında oturan birının mürekkepli kale-
mi. yanan cıgarası kumaşın üstiine dü-
>er. al başınabelayı! Yadaterzının kal-
fasi ütüyü biraz fazla tutar giysinin üs-
tünde. pantolonun paçasi. ceketın kolu
filan yanık renginı alır. Gel de kullan o
giysiyi. Bırserüvendırgıysı diktırmek.
her an bır tehlike ı'e karşıiasılabılir.
Demek y ıtimin bıçinıı adamına göre
değişiyor.
Bır de zamanı yitirmek diye bir şey
\ardır ki buna "zamanı kaçırmak" de-
mek dahadoğru olur.
Edward Grant "-Orta Çağda Fizik Bi-
limleri" adlı kitabının (V Ya\ ınları) ba-
sında şöylc diyor.
"Yunan felsefe ve biliminin Roma
dünyasına ilk niifuz ettiği M.Ö. ikinci ve
birinci y iizy ıllardan günümüze gelince-
ve dek, Batı A\rupa"da bilimin, M.S.
yaklaşık 500 ile 1000 > ıiları arasında, en
düşük düzey inden geçtiği, sonra da, Yu-
nan ve Arap bilimsel eserlerinin gün y ü-
züne çıkmasıyla, yepyeni bir literatür
birikimine tanıklık 12. > iizyıl ile 13. y üz-
yıl başlarına dek yavaş bir gelişim gös-
terdiği tartışılmaz bir gerçektir. Böyle-
sine felaketli bir durum nasıl doğdu ve
nasıl oldu da onca > iizyıl sürüp gitti?"
E\et. beşyüz yıl Avrupa için yitmis-
tir. Bu açıdan bakıldığında bizim yiti-
ğimizin daha ağırolduğunu söyleyebi-
liriz; çünkü burnunıuzun dibindeki bi-
lim.sel gelişmeyi görememişizdir.
\azımızın haşınadönersek... Itri'nin
bunca bestesının elimizde olmadığına
üzülen \ahya Kemal Beyatlı. gene de
onların y itip gıttiğme ınanmıyor"
Belki hâlâ o besteler çalıntr
Gemiler gevmeyen bir ummanda.
PENCERE
Cumhuriyet Kitap Kulübü
13.TÜYAP İSTANBUL KİTAP
FUARI'NDA
İMZA GUNU
12 Kasım Cumartesi(yarın)
TARTIŞMA
Öğrencilik yıllanmın büyük aası
İLHAN SELÇUK
Yer Tüyap Sergi Sarayı A Salonu Tepebaşı/lstanbu!
Saat: 16.00-19.00
Y
ıl 1938. Adana
KJZ Lisesi son
sınıfındayım.
Ekimin son
haftası.
Radyo
(okulumuzun müdür odasında
duran bir radyosu vardı).
Atatürk'ün rahatsızlandığfnı
bildirdi. Hepimiz
heyecanlandık, korktuk.
üzüldük. Bir bakıma da
inanmadık. Ata hasta olmaz,
nasıl olur. Ata hastalanamaz...
Derken her ajansta sağlık
bültenleri yayımlanmaya
başladı. Birkaç gün sonra daha
sık arahklarla doktor raporlan
okundu. Nabzı. ateşinin
derecesi, yediği yemekler
açıklanmaya başladı.
Raporlannı veren
doktorlannın adlan... Adana
Kız Lisesi'nin taş koridorunun
salon şeklindeki yerinde bütün
kız öğrenciler toplanıp gecey e
dek heyecanla bu haberleri
izledik. Gitgide Ata'nın
ağırlaştığını anhyorduk.
Üzülüyorduk. üzülüyordum.
İyileşmesi için dua ediy orduk.
Yaradan'ayalvanyorduk.
Ne y azık ki gün geçtikçe
haberler kötüleşti ve o kara,
kapkara 10 Kasım geldi:
Radyodan çıkan ses. Atamızın
10 Kasım sabahı saat 9'u 5 geçe
gözlerini kapadığını söyledi.
Mübalağasız, taş binanın
tavanı başıma çöktü sandım.
Herşey bitti. Düşmanlar
sınırlan basacak. Türkiye"nin
içindeki idareciler birbirine
girecek. başa geçmek için ka\ga
edecekler sandım. Hüngür
hüngür ağlamaya başladım.
Aynca Ata'nın yerine kim
geçebilir, Ata"nın yerine kim
yakışır. Ata'nın yerini kim
doldurur diye düşünüyor ve o
günkü on sekiz yaşımın kıt
bilgisiyle mi. yoksa Atatürk'e
Cumhuriyet Kitap Kulübü
13.TÜYAP İSTANBUL KİTAP
FUARI'NDA
İMZA GUNU
11 Kasım Cunta(bugün)
Alevilik ve sol
HALİT ÇELENK
Okuyuculanna kitaplannı
imzahyor
Yer: Tüyap Sergi Sarayı Tepebaşı/lstanbul
Saat: 14.00-18.00
G
ün geçmiyor ki
"•Aleviler yeni
arayışlar
içinde". "bir
grup Alevi
MHFye
geçti". "Aleviler sağa mı
kayıyor?" biçiminde haberlere
rastlıyorolmayalım. Tozun
dumana kanştığı. gözün gözü
görmediği şu günlerde
anlaşılan. kurtlar dumanlı
havadan yararlanmak istiy or.
İlkönce bu tür haberlerden ne
kadar rahatsız olduğumu
belirtmek isterim.
Alevilik. sol ve sağ: Alevilik.
hilafet seçiminden
Tann'nın yeryüzündeki
"imgesi" olarak görür. Bu.
Tann'yı gaip'te arayan dinsel
dogmaya karşı aklın
çıkanlmasıdır. Metafızik
anlayışa karşı materyalist
seçimdir. Ben-i Adem. En-el
Hak kuramlanyla (teorileriy le)
bu rasy onel eylem somutlanır.
Yukanda değinilen Alevilik
normlannı gözardı etmeden.
soj siyasal düşünceye kay naklık
eden benzer ilişkileri
irdeleyelim: Materyalizmi
düşünün; "hümanizmi' ve sağın
dogmalanna karşı direnen
sol'un akılcılığını. Aleviliğin
yüzyıllardır egemen sınıflara
karşı sonsuz sevgıy le ve
mantığımla mı hep olumsuz
yanıt veriyordum.. Babamı
kay betmişçesine burnumun
direğinin sızladığını hissettim.
Ağlamak. acımı
dindirmiyordu. Babam, annem
Elazığ'da idiler. Hemen. okul
müdürümüz rahmetli Şahap
Nazmi Coşkunlar'a giderek
Atatürkümüzün cenaze
törenine katılmak istediğimi.
izin vermesini rica ettim. Çok
anlayışlı. ileri görüşlü bir
büy üktü. İzin verdi. Annemlere
de telgraf çekerek onlardan da
izinaldım.
Adana'da kara trene binerek.
kara tünellerden geçerek
Ankara'yageldim. İsmetpaşa
Kız Enstitüsü'nde konuk
edildim.
Yağışlı bir günde. dünyanın her
tarafından gelen seçkin
kişilerden oluşan heyetlerin
katıldığı muazzam bir kortejle
bîr tek yolu vardır: Aleviliğin içi
boşâltıİır. özünden
uzaklaştınlırsa... İstenende
budur.
Aleviliğin. sol siyasal
düşünceyle bir ortak noktası da
laik düzene olan bağlılık ve
üstlendiği laik özgörevdir
(misyondur). Onyıllardır
ülkemizde şeriatçı güçlere karşı
direnen Aleviler, ülkemizde
laikliğin giivencesidirler.
Alevilik özgürlükçü bir
felsefey e dayanır. sol da
özgürlükçüdür. Sağ
statükocudur. yasakçıdır.
Alevilik ve sol devrimcidir:
benimsedikleri özgürlükçü
kaynaklanaıı ay nşrııadan gelen—karşı. yuksul ve czilen halkın felscfenin gereği yeniliğ'
"mezhepsel" kökeninden
e. yüzyıHar içinde
Ata'yı Etnografya
Müzesi'ndeki geçici kabrine
uğurladık. Top arabasındaki
Ata'yı uğurlayanlar arasında,
Çanakkale'de bacağını
kaybetmiş protezli generalden,
Avustralya'dan gelen Anzak
temsilcilerine kadar yedi düvel
vardı. Yağmur hazin hazin
çiseliyordu; bando. Schopen'in
Cenaze Marşı'nı çalıyordu.
Bugün 75 yaşındayım; aradan
geçen 57 yıla karşın o günkü
acıyı. bütün tazeliğıyle
yaşıyorum... Büyük. eşsiz,
güzel Atam böyie etkiliydi... Ve
biz Atatürk nesli. bu anıyı
taptaze yaşatacağız. O yerinde
mutlu uyusun. Ben, böyle
büyük Ata'nın kızı olduğum
için. hep inançlı. güvenli \e
dinamik oldum. Ne mutlu bana
ki dünyada benzeri olmayan
Atam var.
Müyesser Gürtürk
cesetleri soğumayan 37 aydın.
Sıvas'ta. SHP koalisyon ortağı
iken yakıldı. Bu olumsuz tablo
kendisine sol diyen. fakat
solculuğu salt adında taşıyan:
kimliğine, örgütlenmesine.
eylemine çökertmeyen sui
generis siyasi partilerin
yanlışlannın sonucudur.
Bunlann hepsi yaşadığımız
gerçeklerdir. kimse
yadsıyamaz. Fakat bu
kurumlarla "evrensel sol
ideoloji"'yi özdeşleştirmek ve
yargılamak. sonra da mahkum
etmek haksızlıktır. Olması
gereken. sol kimliktenyoksun.
sadece adı solcu si\ asal partileri
l i dk
Çarmıhtaki İsa'nın
ÖPtÛSÜ...
Sabahzırrrrteleion..
Bir tanıdığın sesi:
- Bugünkü yazından okuyorum: Aydınlanma kökü de-
rinde bir kaynaktır, bir dünya görüşü ve yaşam biçimidir,
Ortaçağ resim sanatında neden çıplak insan bedeni yok
gibidir de Rönesans'ta bu durum değişmiştir?.. 1923'e
çok uzak görünse de bu sorunun yanıtı, Kemalist devri-
min içeriğini özümsemek için gereklidir. Aydınlanma
felsefesini öğrenmeden Atatürk' ü konuşmak olanaksız-
dır; bu eksiklik konuyu yüzeysel siyasetin sığlığıyla sı-
nırlar...'
Telefondaki ses sordu:
"Ne demek bu?.. Çıplakla Kemalist devrim arasında
negibibirbağ var?.."
Sesöfkeli gibiydi...
•
Mustafa Kemal'ın siyaset ve askerliktarihinde biryeri
var; ama, Atatürkü değerlendirmek ya da eleştirmek
için 'uygarlık tarihi'ndekı konumunu araştırmak, gerçe-
ğe yaklaşmak için en geçerli yöntemdir.
2000e 5 kala. Fransa'da ya da Türkiye'de, şeriatçı öğ-
renci eylemleri "türban" ve "başörtüsü"ne dayanıyor;
Iran'da kadınların etek boyu ölçülüyor; Islam dünyasın-
da kadınlar çuvala sokuluyor; Islamcılar "tesettür"ü si-
yasal savaşım aracına dönüştürüyorlar.
Yalnız Doğu'da değil, Batı'da da tesettür un tarihi var;
çünkü Hıristiyanlıkla birlikte 'çıplak' yasaklandı; daha
önceki çağlarda çıplaklık doğal sayılıyordu. insanlığın
fikrinde çıplaklığın günahla özdeşleşmesi, Kutsal Kitap-
larla başlamıştır.
Ne var ki Rönesans döneminde Avrupa, eski Yunan'la
tanışınca, sanatçılar Afrodrt'i ve Apollon'u keşfedip in-
san bedenindekı güzelliğin gizemine yeniden ulaştılar;
'Aydınlanma nın ilk cılız ışınları, sanatta yobazlığı deli-
yordu; Hazreti İsa'nın resimleri hep örtülü yapılırdı; Mic-
helangelo ile Çellini, çarmıha gerili Isa'nın örtüsünü
küçültüp 'tesettür'e karşı çıkınca, ortalık birbirine girdi.
Yobazlar bağırıyorlardı:
- Günahtır bu!.. Cehennem ateşinde cayır cayır yan-
maya hazırlanın!..
Michelangelo cehennemde yandı mı?..
•
Hıristiyanlıkta tesettür, önce sanatta delindi; Ortaçağ'-
ın aklın üstüne serdiği bağnazlık örtüsü kalkınca, Aydın-
lanma Çağı'na ulaşıldı.
islam'da resim yasaktı.
Osmanlı'nın son döneminde çıplaklık tuvale yansıya-
bildi: ama, 1923 Devrimi'ne karşın, bugün bile çıplak
insan bedenine tepki Refah Partisi'nde sürüyor; insan
bedeninin çıplaklığı bir yana, kadının saçını göstermesi
bileyasaklanıyor.
Üniversitelerde kimi genç kız, erkekler saçlarını gör-
mesinler diye başını örtüp göze göz dişe diş bir kavga-
nın hırçınlığını yaşıyor.
Michelangelo'ya varıncaya değin, Hazreti isa'nın çar-
mıha gerili resmindeki örtünün ölçüleri vardı...
16'ncı Yüzyılda, Batı'da, bu tür tesettür'ün kavgası ki-
üsenin çatısı altında verildi...
2000'egeliyoruz...
Türkiyenin universitelerinde tesettür' kavgasının
sürmesi anlamsız değil mi?..
1923, uygarftkdevrimidir. ~ '•-'•**
Her devrim bir karşıdevrimin durulgücünü hesapla-
mak zorundadır. Ama 1994 Türkiyesi'nde bu iki karşıt
gücün tartışması politikanın yüzeyselliğinde kalırsa, bir
kördövüşüne dönüşür. 1923 Devrimi. dünyanın karma-
şık bir döneminde. emperyalizme karşı direniş sürecin-
de gerçekleştiğinden. kavranması güç boyutları da içe-
riyor.
Devrim tartışması, felsefe tarihinin içeriğinde yerli ye-
rine oturtulursa yüzeysellikten kurtulur.
ol.
p
aldemokrat
kazandığı felsefı boyutla
düşünüldüğü anlaşıldığı oranla
daha iyi yorumlanabilir.
Aleviliğin ilk algılanan özelliği
"bir büyük hümanizma"
olmasıdır. Bu olgu Aleviliğin
içsel zenginliğini oluştunır:
İnsanı sevmek Tann'yı
sevmektir. insana hizmet en
bm ük ibadettir. İnsanı.
yanında tavır alması en belırgin
-özelliğidir. Yalnızca bu yönü
bile, sol siyasal düşünce ile ne
kadar örtüştüğünü çok açık
biçimde ortaya koymay a yeter.
Yıllardır dinsel dogmalan
siyasal araç olarak kullanan.
halkımızın kafasında öcüler
oluşturan. onu ezen. sömüren
egemen sınıflann çığırtkanlığını
yapan sağ düşünceyle Alevilik
biraraya nasıl gelebilir? Bunun
değışimeaçıktır. Bundan
dolayıdır ki geçmişteki
devrimci hareketlere en fazla
destek veren toplum kesimi
Alevilerdir.
Bugüne değin. solcu olma
savındaki siyasal parti
örgütlenmeİeri Alevilerden hep
destek almış. ama onlara hiçbır
şey vermemıştır. Hatıa 1978
CHPiktidanndaK.Maraş
katliamı yapılmıştır. Daha
kimliğine bir an önce
kavuşturmaktır, bunun-
savaşımını vermektir.
Toplumsal belleğı ne kadar
zayıf birulusuz. K.Maraş'ta
1978 yılında kanlanmızla
du\arlara"KjzılbaşlaraÖlüm"
yazan katillerle aynı saflarda
olma iğrençlığıni insanlığımıza
nasıl yakıştınnz.
Yusuf Yalnız / Ankara
İLAN
T.C.
IĞDIR 2. KADASTRO MAHKEMESİ
1994-13
Davacı M. Hazinesi tarafındnn davaJılar Şerif £r,_Mııstafkûe-_
rinsu. Nergiz tnce ve ömer Er ale> hine açılan Asma Köyü 98 parselin
tapulama tespitinin iptali istemi ile açılan davanın yapılan açık duruş-
ması sonunda v erilen karar, Yargıtay 7. Hukuk Dairesi'nin 22.2.1993
tarihli ilamı ıle bozuk gelmekle dosva venıden mahkememizin yuka-
ndaki esasına ka> dı > apıldığından da\ ah Şerif Er ve Ömer Er miras-
çılannın adreslen tespıt edılemediğinden söz konusu bozma ilamı ve
duruşma günü olan 9.2.1995 tarihi. davalı Ömer Er ve Şerif Er miras-
çılanna ilanen tebliğ olunur.
Tebliâ. ilan tarihınden 7 gün sonra yapılmış sayıhr
25.10J994
Basın: 52397
İDAM
GECESİANILARI
HalitÇelenk
11. Baskısı çıktı
Fiyatı: 140.000 TL
TEKİN YAYINEVİ
orum
ILAN
T.C.
LALAPAŞA KADASTRO MAHKEMESİ
hsasNo: 1992 214
Davacı: Hazine'yi temsilen Lalapaşa Malmüdürlüğü
Davahlar: Hafız Murat kızı Cevriye vs.
Dava: Kadastro tespitine itiraz
Davacı Lalapaşa Malmüdürlüğü Lalapaşa Hanlıyenice köyünde
bulunan 163 ada 2 parselde 3100 m2
noksanlığın. 3 parselde 2393 m2
noksanlığın davab 163 ada 1^4-5-6 ve 7 parsellerden tamamlanmasmı
talep ve dava etmişür.
Dava konusu Lalapaşa Hanlıyenice köyünde bulunan 163 ada 6
parsel sayılı taşınmazda 192 768 pa\ sahibi Hafız Murat kızı Ce\-
riye'nin nüfus kaydının bulunmadığı, bu suretle mirasçının bilineme-
diği. kendisinin ya da mirasçılannın. dosyaya müracaatlannın ve
duruşma günü olan 2.12.1994 günü saat: 9.Ö0'da mahkememizde ha-
zır bulunmalanm sağlamak amacıyla ilanen tebliğine karar verilmiş-
tir. Gelmedikleri takdirde veya kendilerini bir vekille temsil ettirme-
dikleri takdirde 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun ilgili maddeleri
gereğince yokluklannda duruşmalara devam olunacağı ve sonuçlan-
dınlacağı. dava dilekçesi yerine kaim olmak üzere 7201 savılı S.K.'de
3220 S.K.la yapılan değişikliğin 29. maddesi \e nizamnamenin 47 ve
50. maddeleri ile 7201 sayılı kanunun 19. ve 28. maddeleri ve nizam-
namenin 13. maddeleri gereğince 3220 sayıb kanunun 31. maddesi
gereğince ilanın yapıldığından 7 gün içinde tebliğ edılmiş sayılmak
üzere ilanen tebliğ olunur. 21.10.1994
Basın: 52364
Kasım ayı Oz
İmkânlarıyla
Arçelik TEIEVT
1
ı y o r um
PESİN PfSİNAT.7 TAKSIT PESİNOT. 10 TAKSİT PESINAT. 14 TAKSİT
TV-8770 70 FXBAN FASTEXT V^LST
T. 8Js3 e3 rnüAN FiS'EC "e;EC
TV-1455 5 5 EKRAN FASTOCT-STtSEO
T. ÎJ<5 5.' E f f e ^ •»:"£»• ; " K :
TV 8255/7255 55 EKRAN TElETDfT
- . : : ; : :' -f •<•+'. - - „ . • . t
TV S 2 J ' 5 ' EKRAN FASTECT
r, 33; 3 E<Pi-l
TV 82*} 10 EKRAN fASTEXT
- . s r :7 EKBA-4 -«. »„>
37»OOiX»
: ^ c X'j
25 »000»
:" a x>:
255000)0
:ı :s: or
21300ÜOO
S500JG0
: -K XC
5 05008
i 3": XL
129C093
: ;*; >x
37İ5000
." İ8C M
3IJCD00
. •;: :<j]
2 71B0OO
: ;sc :oc
S13500C «3 40000
4 3^: v,; . . 3;, ;.;<.
«2«OO0O İ133S00C.
: "n »: : ni :•-'-
3713 0GO »72O.O0O
: i B x>: r 54; ;•:•:
31»000 25'2O1XB
:aMx>.ı ım:»:
2718000 216B.005
2 2oC 000 S CS3 Û00
^«5000
] :3 J'J.
3 5:5030
] : : 5 :•:<.
3050000
: E:.: :o.
2 5S3O0O
: : 4 ; :•:•:
22Î5OX.
B3İXC
tt&OM
: "53 >x
3İ2500S
3:ı$ »o
3050 000
: -oc :oo
25K00O
: : J ; :CCI
2225 0ÛO
«»l'İOCO
4 :•:•:•.:
347750D0
: : f î : ."'.<:
33 $50 00O
: 1 «c :•:•:
21380306
:;"»; .'.0
2İ4750CO
««5000
3525000
30501100
3 3KÜ30
: l ü x<:
2H5JX»
1 £5: XX
3S3O 000
• zr. xt
3025000
: " ; f<~
25KOO0
:4:3 x>
2185000
15» 000
;=•: :cc
5S085000
43 :33 :CC
Ö87500C
4; :i; jx
«iTooıe
. : ~4. X:
3357O300
^. 35 JOC
2İM5O0O
U 5 OCC
Y e t k i I i S a t ı c ı l a r ı ' n
ARÇELİK