Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
11KASIM1994CUMA CUMHURİYET SAYFA
KULTUR 13
SİZe d e ÇlkObİIİr (It Could Happen To You) Yönetmen: AdrewBergman/Senaryo:
Jane Anderson/ Kamera: Caleb Deschanel, Müzik: Carter Bunvell/Oyuncular: Nicolas
Cage, Bridget Fonda, Rosie Perez, Seymour Cassel, Isaac Hayes, Stanley Tucci/1994
ABD (WB). Beyoğlu Fitaş, Şişli Kent, Kadıköy Kadıköy, B.Avşar, Aksaray Yıldız, E.
Apollon, Etiler Akmerkez, Altunizade Capitol, Maslak Mövenpick sinemalannda.
'Tutulansözlere, ödüllendirilendürüstlüklere, uçuranmutluluklara'ciair romantik birgüldürü
SUNGU ÇAPAN
G_ I enellikle "Hayatta
bana piyango vurmaz" söylemıyle
hem yerinen hem de şişinen, hat-
ta bu konudaki sado-mazo tavrr-
lanru daha da ileri götürerek
"Gökyüzünden para yağsa benfan
başuna taş dûşerî" diyenîere sıkça
rastlamaz mıyız çevremizde? İşte
şans-kader-kısmet şeytan üçge-
njnden havalanarak talih dağı-
tan, masallardan fırlama, zümrü-
düanka kuşunun semtlerine hiç
uğramadığı, o ararruzdaki ara-
beskimsi bahtsızlann çokluğuna
karşın. genelde yıllardan ben
"Umut fakirin ekmeği, ye memet
ye!" afyonuna şartlandınlmış
bızler için Hollyvvood sine-
masının ürettiği romantik masal-
lann en yenisini seyrettik bu haf-
ta: Size de Çıkabilir.
Son dönemde mucızemsi rast-
lantıiara dayanan birtakım aşk
ö>külerini allayıp-pullayarak
önümüze süren, mendil ıslatan
sevda çeşitlemeleriyle gişe patla-
masına yol açan Hollyvvood
yapımı. mutlu sonlu romantik
komedılenn. Vegasta Balayi ya
da Setginin BağladıkJan çızgisin-
dekı yenı ve sevimli bır örneği ni-
teliğındekı Size de Çıkabilir, hoş
bir masalın güzel duygulannı
uyandınyor. Oteden beri çoğun-
luğunu zaman zaman bilıncimızi
dumura uğratan o şiddet-seks-
heyecan serüvenlerinin oluştur-
duğu filmleri imal ederek dünya-
ya hayal, düş ve imaj pazarlayan
Hollyvvood'un. son dönemde ro-
mantızmı yeniden keşfettığini
söyleyebılinz. Erkek egemenlı-
ğindeki sinemanın. özellikle kadı-
na göz kırpan demirbaş malze-
romantizm ve onsuz edile-
Piyangodançıkan aşk
New York'ta geçen çağdaş peri masahnn aşricbn Nicolas CageTe Bridget Fonda. Hoilywood'tın ketleştirip ruh hastasına çevirdiği Nicolas Cage hanka oynuyor (altta).
meyen romantik öğe, yeniden "Hollywo-
od'un ortak zeka"sında çokça yer işgal
ediyor arlık.
Bahşiş niyetine verilen bir Leto bileti-
nin bir araya getirdiği aşıklar ya da pi-
yangodan çıkan aşk gibisinden, yanm
yüzyıl öncesının geçerli motiflerine yeni-
den başvuran senarist Jane Anderson'un
kaleminden damlayan yoğun duygu-
sallıkla yer yer yer göz pınarlannı doldu-
ran Size de Çıkabilir. Tbe Freshman-Akıl
Hocası, ve Honeymoon in Vegas-Vegas'-
ta Balayı gibi düzeyli, duyarlıkb çahşma-
lanyla tanıdığımız yazar-yönetmen And-
rew Bergman'ın son filmi.
Adeta bir NewYork azizi
Bronx'ta yetişmiş, herkese yardımcı
'olan, kanaatkar, iyi yürekJi, dürüst ah-
laklı bır New York polisi Charlıe (Nico-
las Cage), fılmin merkez kahramanı.
Öykü geliştikçe, birtakım yükselen de-
ğerlerin çekim alanına gjrmiş modern
yaşamın. gjttikçe yabancılaşarak ner-
deyse ıskartaya çikardığı bazı ahlaki ni-
telikleri benliğinde toplamış, inanılmaz
derecede iyi, dürüst, uyumlu, alcakgö-
nüllü, sevecen ve cömert bir masal polisi
olduğuna tanıklık edeceğimiz Charlie.
zenci arkadaşıyla her devriyeye çıkışında
kendini kaşif gibi hisseden, mahallenin
.çocuklanna kol kanat gererek beyzbol
öğreten. sözünün eri, otobüstekı doğu-
ma ebeiık yapacak kadar müşfik, yattığı
ilk kıza kapılıp evlenecek kadar sadık \ ı
masum biri. İyilik timsali, mekanı cennet
bır INCVV York azızı adeta. Zengınlı
şindeki, bütün değer sistemi paraya da-
dırdırcı ve rnrslr kansı
olmakla ve öyle de kalmakla kategorize
edilen kahramanımız Charlie'nin tıpkı
kendi gibi iyi yürekli. yardımsever oldu-
ğunu farkettiği, yanlış bir evliliğin fatu-
rasını ödeyerek feleğin aamasız silleleri-
ni göğüslemeye çabalayan. artizlik ha-
yalleriyle New York'a düşmüş, saf ve
güzel taşralı cafe garsonu Yvone'a (Brid-
get Fonda) bozukluğu çıkışmayınca,
bahşiş olarak evlilik yıldönümü için
aldığı Loto biletinin yansını verirse (ve
de piyango o bilete çıkarsa!) görün sey-
reyleyin neler olur?
Bir anda medyanın ilgi odağına dönü-
şen, namuslu, sözüne sadık, eli açık poli-
sin peri masalından farksız öyküsünü.
masalcı zenci dedc Isaac Hayes'ın ağzı-
ndan hıkaye eden filmimizin bundan
sonrası. tabiı ki hala paravla ölçülmeye-
cek b;i7i dcğerlerc sahıbı? ya da mutlu-
luk için ille de maddıyat gerekmeyebilir
gıbısındcn kimı olumlu mesajlara açılan,
masalsı bır mutlu sona bağlanıyor.
Vencı olmanın. armağan dağıtmanın.
iyilik yapmanın güzellığine ilişkin tatlı
duygular uvandınp insancıllığına ve ner-
deyse tedavülden kaldınlacak bazı ahla-
ki kavramlara övgü düzen Andrew
Bergman'ın bu sevimli. naif. peri masalı
çeşıtlcmesi. perdede ızlediğı mucizevi
aşka ve melek gıbı güzel kahramanlanna
(özellikle Nıcalos Cage'e ve oyunculuğu-
nu hayli geliştirmış Bndget Fonda'ya) il-
gisiz kalamayan sevırcivı hoşnut bı-
rakan. hoş bir cğlendırme terapisı uygu-
luyor. gerçekten.
Piyangonun artık birbirleriyle konuş-
ma konusu bile bulamayacak kadar so-
ğuklaştırdığı, biri CNN seyrederken öte-
kinin alışveriş kanalını izledığı çiftle, ak-
tör gecinen asalak kocasından ipleri ko-
parmış garson kızın. zenginlik ve ünle
alabildiğıne değışen yaşamlannı kesişti-
rcn filnı. "Holywood romantizminin da-
\anıimaz büvûsü"nü yeniden kurmaya
sıvanarak bir masal ve rüya alemine
daldınyor seyircisini birbuçuk saatli-
ğıne.
Filmin masalsı duygusal cümbüşüne
katılmadan edemivorsunuz sonuçta.
Zengin olur olmaz kürkler. mücevherler
(Rosie Perez) tarafindan işçi sınıfından
alıp lükse gark olan. göğüslerine silikon
taktıran ve medyanın önünde Altın
Kalpli Kadın'ı oynayan (oysa tam ma-
saldaki kötü kalpli kralıçedir Muriel).
"beyaz atlı prens" polisimizin görmemiş.
paragöz ve şirret kansına (Korkusuzla
Oscar'a aday gösterilen Rosie Perez,
Muriel rolüyle bu yılın en iyi yardımcı
kadın Oscan'na aday ve sahip olursa da
doğrusu pek şaşırmam) lanetler yağdın-
rken Charlie'yle Yvorne"un arasındakı
kıvılcımın aşka dönüşmesıne destek ve-
rip kaçınılmaz mutlu sona alkış tutuyor-
sunuzisteristemez.
Mutiuluk aşılayan bir masal
Sonunda bütün parasını mali danı-
şmanı Seymour Cassel'e kaptıran Mu-
riel'in tekrar manıkürcülüğe talim edişi-
ne kıs kıs gülerken. tüm New York
halkının verdiği yüklü "bahşiş"le ihya
olan pıyangozede. masal kahramanı aşı-
klanmızın, samanlığın seyran olduğu fi-
naline (kerevetine) de için için gıpta ede-
rek çıkıyoruz.
Entrika ve çıkar ilişkileriyle örülü
Hollyvvood yaşantısının gıttıkçe "keDeş-
tirip ruh hastasına çevirdiği" Coppola'nın
yeğeni Nicolas Cage'ın harika oyununa
ayak uydurmuş, Fonda Klan'ının genç
kuşak temsilcisi Bridget Fonda'nın da
hayli göz doldurduğu. yönetmen And-
revv Bergman'ın da eski klişelere çagdaş
bir ceşni katan, dokunaklı ve düzeyh bir
nlatım tutturduğu Size âc. Çıkahilir
mutiuluk aşılayan, tozpembe bir eğlen-
^lik.^)ncelıkle meraklısımn gönüj telle-
İTnPturetebileceY tath bir romantîzm,
aşk, komedi bulamaa.
Listebaşı yazar John Grisham uyarlamalannın en dişe dokunuru gösterimde
Yıllar sonra veni bir 'Sahidin GözlerT...Breh breh breh! Sadece ABD hasılatı. şimdilik
küçük çapta devlet bütçesine denk bir miktan.
bizim paramızla üç trilyonu çoktan aşmış bulu-
nan Müşteri'nin biz de mecburen müşterisi ol-
duk bu hafta. Mecburen diyorum. çünkü doğ-
rusu bu albenisi yerinde, gösterişli VVarner Bros
yapımmın yaalı ve görüntülü tanıtırruna vakıf
olunca. yıllar sonra yeni bir Küçük Şahit va-
kasıyla karşı karşıya kalmaktan öteye pek an-
lam ve önem ifade etmeyecek bir heyecan ve ge-
rilim çeşitlemesini daha sindireceğiz kanısına va-
rarak burun kıvırdığımı itiraf edeyim. Do-
layısıyla biraz da görev gereği, gittik seyrettik
Müşteri'yi. Ancak sonuç, beklediğim kadar
olumsuz çıkmadı.
Belli bir ustalığın eseri
Geçen mevshnde. ABD'deki gündelik yaşam-
da süregelen şiddete ilişkin hatın sayılır ve ilginç
Faüing Down - Sonun Baştangıcı fılrniyle dikkate
değer bir çıkış yapmasmdan bu yana pek sesi-
soluğu çıkmayan işine titiz, iddialı senarist-
yönetmen Joel Schumacher'in imzasını taşıyan
Müşteri, Şirket ya da Pelikan Dosyası gibi eski
John Grisham uyarlamalannın yavanlığından,
hantallığmdan uzak, iyi çekilmiş ve oynanmış,
belli bir ustalığın eseri sayılabilir. Tam bir başan
olmasa da bir oturuşta okunan, süriikleyici bir
'best-seller'ın peş peşe sayfalannı çevirircesine
tüketilen, kolay, oyalayıa. oyunculanndan da
destek alan, eli-yüzü düzgün bir fılm kotarmış
Schumacher, bir süredir çok satan kitaplar liste-
lerine demir atmış, heyecan, gerilim, macera
üstüne iş tutan ve her yazdığı kapış kapış giden
Amerikalı yazar John Grisham'ın dihmize de
çevrilmiş (Bakınız: Altın Kitaplar) romanından
uyarladığı Müşteri'yle.
Yabani ve ürkmiiş küçük şahit
MÜSterl (The Client) Yönetmen: Joel Schumacher/ Senaryo: Akiva
Goldsman, Robert Getchell, John Grisham'ın romanından/ Kamera: Tony
Pierce-Roberts, Müzik: Howard Shore/ Oyuncular: Susan Sarandon,
Tommy Lee Jones. Brad Renfro. Anthony LaPaglia. Mary-Louise Parker,
Ossie Davis, Anthony Edvvards, 1994 ABD (WB) Beyoğlu Emek, Şişli Kent,
Maslak Mövenpick, Etiler Akmerkez, Bakırköy 74. Ataköy G. Prestij,
Kadıköy Ocak, Çemberlitaş Şafak, Altunizade Capitol, Erenköy Apollon,
Fenerbahçe Pyramid, Pendik Oscar sinemalannda.
Schumacher eliyle sinemaya uyarlanan Müşteri,
karikatürümsü kaçmış mafva tipleri dışında.
sağlam çızılmiş karakterleri üstüne boca edil-
miş. 'azKik action ve heyecan, çokça da tartışma
ve çekişme' formülüyle kuşkusuz Şirket'ten de
Pelikan Dosyası'ndan da daha doyurucu bir
John Grisham adaptasyonu olmuş.
30 yıl öncesinin sisli-puslu anılanna
tıkıştırdığımız, yabani ve ürkmüş küçük şahit
Hayley Mills'in yerine (meraklısı İngiliz aktör
John MiUs'in sanşın, çillı kızını üne kavuşturan.
J. Lee Thompson'un Tiger Bay - Şahidin Gözleri
klasiğini hatırlayacaktır). bu kez maf>a par-
mağının kanştığı bir intihara-cinavete isteme-
den tanık olarak birtakım ölümcül bilgileri du-
yup öğrenen. 11 yaşındaki Amerikalı, çok bilmiş
zamane veledi Mark (Brad Renfro) var Müşte-
ri'de. Gerçek yaşamında Megadeth hayranı,
Tennessee li, cin gibi birçocuk olan Brad Renf-
ro. kamera karşısında. yıllanmış oyunculann
deneyimine sahip doğrusu, bayağı rol kesiyor
profesyonellerin arasında.
Mafyadan rüşvet yemiş, ama istenileni yerine
getirmeyince. 'baba' amcasınca zar-zor zapte-
dilen. çılgın genç mafya reisi. altın dişli Muldano
(Anthony LaPaglia) tarafindan öldürülmüş bir
senatörün kayıp cesedine dair. ağzına silah
sıkan, şişman avııkattan öğrendikleri yüzünden
hayatı tehlikeye girmiş küçük tanık Mark'ın pe-
şindedir herkes.
Hem uzun süredir kıstırmaya çalıştığı Mul-
dano'yu tutuklayarak mafyaya darbe vurup
eyalet valiliği yolunda öne çıkmak isteyen, du-
ruşmalarda Incil'den pasajlar okuyup taşı
Cösterimdeki filmlerin değerlendirilmesi
Son dönemde Hollyvvood'un can simidi gibi
sanldığı best-seller uyarlamalan furyasırun en
çok rağbet gören yazarlanndan John Grisham'-
da yeni bir senaryo madeni keşfeden büyük
stüdyolann, (geçen mevsim seyretmek
bahtsızlığına uğradığımız Pelikan Dosyası ve
büyük hayal kınklıgı yaratan Şirket gibi fıyas-
kolara karşın) Grisham'da ısran sonucunda.
•••
••
•
•
•••
•
• • • •
•
••
••
Acı Çikolata/Corno Agua Para Chocolate/Alfonso Arau
Dört Nikah Bir Cenaze/Four VVeddigns And A Funeral/Mike
Nevvell
Gerçek Yalanlar/True Lies/James Cameron
HizTuzağı/Speed/Jan De Bont
Kraliçe Margot/La Reine Margot/Patrice Chereau
Kurt/Wolf/MikeNichols
Üç Renk: Mavi/Trois Couleurs) Bleu/K. Kieslovvski
Müşteri/TheClient/Joel Schumacher
Size De Çıkabilir: It Could Happen To You/Andrew Bergman
Ve Orkestra Durmadan Çalıyordu/And The Band Played
On/Roger Spottisvvoode
gediğine oturtmasıyla ünlü, kendini beğenmiş,
hırsb sava Roy Foltrigg (Tommy Lee Jones)
hem de küçük tanığı ortadan kaldırmayı kafaya
takrruş mafya tarafindan kovalanıyor Mark'cık.
Ağabeyi Mark'la birlikte mafya avukatının ölü-
müne tanık olunca şoka girip yemeden içmeden
kesilen, dili tutulan küçük kardeşini hastaneye
kaldıran. alkoiik kocasının iki çocukla bırakıp
gittiği Mark'ın yoksul ve şaşkın annesiyse ev
niyetine yaşadıklan gecekondu-karavanlan da
kundaklanınca üzüntüden kahroluyor iyice.
Başı belaya sannca canını kurtarmak için
küçük kahramanımızın gelip sığındığı kadın
avukatın da tıpkı ailesini terk etmiş gamsız ba-
bası gibi sorunlan vardır. Alkole. haplara abone
olduğu bunalımlı dönemini geride bırakıp yeni-
den çalışmaya koyulmuş, boşandığı kocasının
çocuğunu da elinden aldığı becerikli kadın avu-
kat Reggic Love'ın (Susan Sarandon) müşterisi
oluyor küçük Mark.
Mendil ıslatan etkileyici bir final...
Ve yeraltı dünyası, adalet mekanizması, polis
sarmalında köşekapmaca oynanan fılmde,
küçük müşterisiyle sevgi, şefkat ve anlayışla örü-
lü. dokunaklı bir ilişkiyi koyultuyor gjttikçe
avukat Susan Sarandon. Filmin cinayet, inti-
kam, mafya ilişkilerinden bütünlenen gerilim ve
heyecan öğesine, hayatlan pahasına mafya ve
FBI ile mücadele eden çocukla avukatın, Led
Zeppelin muhabbetiyle başlayan yakınlıklan da
ekleniyor gjderek. Duygusal bir anne-oğul ilişki-
sini çağnştırarak gittikçe anlatılan öykünün
odak noktasını oluşturan bu duygusal boyut,
mendil ıslatan, etkileyici bir finale vanyor sonra-
dan.
Cinsellikten yana hiç nasibini almamış. ama
duygusal dozajı gittikçe yükselen bu beylik maf-
ya gerilimi, öncelikle yıllan devirdikçe çağdaş
bir Bette Davis olmaya yönelen Susan Saran-
don'la her zaman usta aktörlüğünü sergilemiş,
çopur Tommy Lee Jones'un performanslannın
hatınna rahatlıkla seyrediliyor.
Öyküye hakim, becerikli Schumacher'in
özenli yönetiminde parlak oyunculuklarla
bezenmiş Müşteri, aynca belirgin bır best-seller
tadı içermesiyle de bu türün gediklisi sinemase-
verlere davetiye çıkanyor.
YEDIRE1NK
UĞURKÖKDEN
'OnurYazapT
Geçen cuma açılan 13. TÜYAP Kitap Fuarı'nda, Adalet
Ağaoğlu "onur yazarı" seçilmiş bulunuyor. Bu seçimi
bütünleyen iki etkinlik de kitap yüklü haftayı bir katdaha
zenginleştirdi. Biri, Yapı Kredi Bankası SermetÇifter Ki-
taplığı'nda açılan ve süren "Adalet Ağaoğlu Arşivi";
öbürü de, salı gecesi Küçük Sahne'de başarıyla gerçek-
leştirilmiş bulunan "Ağaoğlu Gecesi". Bu sonuncuya bir
yandan istanbul Devlet Tiyatrosu sanatçıları belirli bir
dramatik kurguyla katkıda bulundu; öbür yandan da Tür-
kiye Pen Kulübü'nün işbirliği, geceyi, söz konusu yaza-
rın tüm yaşam ve verimini beklenmedik, alışılmamış bir
biçimde anlamla yükledi.
Ağaoğlu'nun onur yazarı seçilmesi, TÜYAP'ın bu yılı
"Türkiye'de Tiyatro ve Tiyatro Edebiyatı "naayırmasıyla
da yakından ilgili kuşkusuz. Çünkü, Ağaoğlu'nun yazar-
lığı da, radyo skeçleri, oyunlarla başlıyor. Şiir alanındaki
ilk denemelerini saymazsak eğer. Değirmen'den akan
ilk sulara, onun söylediği en güzel şarkıya gözümüzü
kapatırsak...
Şimdi, yıllar ve yıllar sonra, yazarın yeniden "ilkaşk"a
döndüğünü söylemek belki olası. Son yazdığı Çok Uzak
Fazla Yakın'ı dikkate alarak. Ama, gerçekten öyle mi?
Evcilik Oyunu'nun yazanyla şimdiki Adalet Ağaoğlu ay-
nı insan mı? Ya da, Aşk Şarkısı'run yazıldığı günleri bir
kez daha yaşamayı -bedeline katlansak bile- hayal ede-
bilir miyiz?
Ağaoğlu'nun yazınsal ilgi alanı, bir bakıma, üç kanatlı
eski resimlere benziyor. Hem birbirinden bağımsız,
hem birbiriyle ilgili üç tablo. Biri oyun yazarlığıysa, öbü-
rü romancılığı, bir üçüncüsü de öykü yazarlığı. Ama,
Ağaoğlu deyince, okur, daha çok romanları ve öyküle-
riyle geniş kanatlarını edebiyat ufkuna yaymış bir yazarı
düşünüyor. Üstelik o, kendi değerlendirişiyle genel akı-
şın tersine, romandan öyküye geçmiş bir kalem. Bunun-
la birlikte ilk romanıyla (Ölmeye Yatmak), ilk öyküsü
(Yüksek Gerilim) eşzamanlı sayılabilir. Ancak, asıl Ağa-
oğlu, bu üç kanatlı altın çerçeveli değerli tablonun öte-
sinde, denemelerinde ve anılarında kendini gösteriyor.
Sanırım, Doğan Hızlan'ın ta Tokyo'dan gönderdiği
küçük, sıcak ve anlamlı notun yansıttığı gerçek de bu ol-
malı. Çünkü, her yazarın karakterine, anlatım özelliğine
denk düşen bir yazın türü var. Kabul etsek de etmesek
de. Ağaoğlu, derin duyarlığına karşın kendini saklayan,
kapalı bir yazar. Sözü sınırlı ve örtülü. Dolayısıyla, böyle
bir yazara en çok, anılarını dile getirirken yakın oiabilir
okur. izlenimci bir kalem Ağaoğlu.
Kaldı ki o bir anılar avcısı. Yaşamak sanki Ağaoğlu
için anılar üretmekle, biriktirmekle eşanlamh bir bakı-
ma. Anılarını fGöç Temizliği, Geçerken, Karşılaşmalar)
yazıyor; yazdıkça, yazılanlar da anıya dönüşüyor. Din-
mez ırmaklardan suyunu alan değirmen, asıl burada.
Sonra o taze anıları da yazıya çeviriyor, her şey tıpkı ya-
şam gibi, sürekli anılaşılıyor. Bu yüzden yalnız "anlar"\n
değil, anıların da "uzun solukluyazarı".
Sermet Çifter Kitaplığı'ndaki sergi, Adalet Ağaoğlu'na
giden asıl yolun işaret levhalarıyla dolu. Her insanı, ne
çok ve karmaşık ilişkiler örgüsü yaşama bağlıyor? Bağ-
lıyor, üstelik hiç kimse bundan haberli de olamıyor. "7e-
reke" ya da "cesaretle ortaya dökülmüş iç çamaşırlar":
Bilgiler, belgeler, nesneler. kağıtlar, resimler, arma-
ğanlar, fotoğraflar. nişanlar. el altında sürekli tuttuğu-
muz küçük eşya, tükettiklerimiz -attıklarımız. atmadıkla-
rımız-sonra "geceyi sabırla. dikkatlekaydedenkâtipler"
yabancı iklimlerden taşınan anılar, imzalanmış kitaplar,
esin perisi kurutulmuş mavi kelebek, ilk gençlik notları
ve defterleri, elyazmaları, aile çevresi, yitirdikJerimiz,
uzaklaşanlar, unuttuklarımız...
Ağaoğlu'nun yaşam arşivini gezerken izleyici, rahat-
lıkla hırsızlık yaptığı inancına kapılabilir. Kendimizin bir
çeşit anılar hırsızı olduğumuzu sanabiliriz. Acaba bütün
bunları görmeye hakkımız var mı? Ama, yazarın verimi
de tüm bu istasyonlardan geçince saydamlaşıyor an-
cak. Bilincin oluşmasına, biçimlenişine, etkileşimine,
kuşaklararası ilişkilerin sorgulanmasına, irdelenmesi-
ne bu yolla tanık oluyoruz.
Ama öncelikle fotoğraflar...
Ağaoğlu'nun ne çok çehresi, ne kadar değişik gülüm-
sevişi, yaşamını oluşturmuş sayılamaz ölçüdeki "an"\
yansıtan ne zengin bir durum mozaiği var! Binlerce an-
Jam taşıyan_,^biljnmeyen insanjortaya koymayı dene-
yen binlerce bakış. Sanki her resim, bir başka Adalet"
Ağaoğlu ya da Adalet Sümer. Her çehre, bir başka yapı-
tın yazarını temsi) ediyor. Bunların çatışması, kimi kez
uyumu, kısaca birlikteliği, insan-Ağaoğlu'nu oluşturan
doku. Bölünmez biçimde sonluyla sonsuzdan, bedenle
bilinçtenörülmüş "ölümlüinsan'ınfotoğrafı bu
Yazarın "aşkım ve başkaldınm" diyerek tanımladığı
Ankara'nın yerine kolayca Cumhuriyetl koyabiliriz.
Gerçekten Ağaoğlu, Cumhuriyet döneminin ürünü her
açıdan. Onunla yaşıt, onunla değer kazanmış, gene onu
zenginleştiriyor. Her sitemi, eleştirisi de yine ona yöne-
lik. Bir konuşmasında "Özgürlüklerin de, eşitliğin de
aydın olmanın da bir bedeli var" diyen o. Ağaoğlu bu
bedeli tanımladığı gibi, önüne konan faturayı da durak-
samasız ve ödünsüz ödemekte. Ona göre "silinmeyi
göze almalı yazar, hem İsa'ya hem Musa'ya yaranmak
olamaz''.
12 Eylül Anayasası'na açıkça "Hayır!" diyen, oyunu
"Hayır" doğrultusunda kullanacağını açıklayan çok az
gür sesten biriydi o. "Tutuklanmanın yalnız demir par-
maklıklar arkasında olduğunu düşünmüyorum. Hepimiz
gözle görülmeyen çeşitli hücrelere tıkıldık " diyen de ge-
ne Adalet Ağaoğlu oldu. Bir bakıma sözcüğün geniş
anlamıyla TÜYAP'ın bu yılki konuğu. Ağaoğlu'nun
kişiliğinde Cumhuriyet'in kendisi, bir adım ötede de
Türk yazını sayılabilir. Zaten cumhuriyetin temeli de
adalet değil mi? Öteki etkinliklere gelince, onlar da
okura, nesneden özneye geçişi kanıtlıyor bir bakıma.
13. TÜYAP İSTANBUL KİTAP
FUARTNDABUGÜN:
• ASalonu: 14.30-17.30 "Ölürisetenölür., Canlarölesideğir'
Haldun Taner ve Hatıralar Düzenleyen: İstanbul Belediyesı
ŞehirTiyatrolan
18.00-19.30 Söyleşi: Orhan Pamuk/ Düzenleyen: İktişim
Vayınlan
• B Satonu: 12.00-13.30 Söyleşi: "hetişün Çatışmaları ve
Empati" Üstün Dikmen Düzenleyen: Sistem Yayıncılık.
14.00-15.45 Panel: "Günümüz Tiyatrosunda Mekan
Kullanımı" Yöneten: Kerem Kurdoğlu/ Naz Erayda, Aykut
Köksal, Emre Koyuncuoğlu, Nihal Geyran Koldaş, Beklan
Algan
16.00-18.00 Panel: "Türk Edebiyatı Klasiklerine Sahip
Sıkalım" Yöneten: Faruk Şüyun, Ahmet Oktay, Atılla
zkınmlı, Hılmi Yavuz, Konur Ertop. Tahsin Yücel'
Düzenleyen: Dünya Kitap Dergisi
1830-19.30 Dia Gösterisi ve Söyleşi: "Sokak Çocuklan'7
Konuşmacı: Yusuf Ahmet Kulca- gazeteci. p>edagog
Düzenleyen: Sokak Çocuklan Derneği
• İmza: TYS Standı: Nevra Bucak, Ömer Nida. Serhat Kestel,
Güngör Gençay, İsmet Kemal Karadayı, Salah Birsel, Erbil
Tuşalp, Burhan Günel.
• Pen Yazarlar Derneği: İnci Aral, Gülten Dayoğlu
• Edebiy atçılar Derneği: Rahmi Kumaş, Metin Turan,
Hüseyın Atabaş
• Remzi Kitabevi: Buket Uzuner
Gerçek Sanat Yayınlan: Muazzez Menemencioğlu, Mehmed
Kemal, Metin İlkin, Yılmaz.