Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
10 tCASIM 1994 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA
HABERLER
Ücret farklannın ödenmesi için hükümete açılan davalar, işçilerin lehine sonuçlamyor
IşçideiL, hükümete dava yağmuruUFUKTEKtN/
GÜTVEŞGÜRSON
AOANA/ANKARA - Işçi, ücret fark-
lannı ödemeyen hükümete, Koca-
eli'nden sonra tskenderun'da da yargı
aracılığıyla ücret dersi verdi. tskende-
run Dörtyol tş Mahkemesi, toplusöz-
leşme farklanntn. *yüzde75işletnıekre-
disi faizi" eklenerek ödenmesi gerektı-
gini karara bağladı. Hak-tş Konfederas-
yonu'nabağlı Özçelik-lş Sendikası'nın
Iskenderun Demir Çelik lşletmeleri
AŞ'de çalışan 11 bin işçiyi temsilen 10
işçi tarafından püot olarak açılan dava.
işçi lehine sonuçlanırken Harb-lş Sen-
dikası'nın 26bin işçi adına açtıgı dava-
lardan ilkinin duruşma tarihi, 21 kasım
olarak belirlendi. Hükümetin. "mali \ü-
kün bedelinin. işçi çıkanmı olacağı" yo-
lundakı açıklaması, sendıkalar tarafın-
dan "taühsizük - yasa tanımazlık" ola-
rak nitelendirildi.
Iskenderun Dörtyol Iş Mahkemesi,
"Bankalar arasında uygulanan yüzde
75 işletme kredisi faizT üzerinden işçı-
lere sözleşme farkı ödenmesi gerektiği-
ni karara bağladı. Mahkemenin karann-
da, en yüksek işletme kredi faizini be-
lirlerken Merkez Bankasfnın, işçinin
alacağa hak kazandığı temmuz ayında-
ki faiz rakamlannı esas aldığı belirlen-
di. Önceki gün verilen mahkeme kara-
nnagöre, tskenderun Demir Çelik lşlet-
meleri AŞ'de çalışan ve pilot olarak da-
va açan 10 işçinin 5 milyon lira olan 15.
dönem toplusözleşmesi ikinci dilim
zam alacaklan, ortalama 8 milyon 750
bin liraya yükseldi.
Özçelik-lş Sendikası Iskenderun Şu-
besi Hukuk Müşaviri Ali Oğretmen,
fabrikada çalışan 11 bin işçinin 15 Tem-
muz 1994 tarihinden itibaren fark ala-
caklanna hak kazandıklannı belirterek
"Dav alar. işçilerin l'er aylık fark alacak-
lan için hak kazanılınca açıldı. Mahke-
me, Merkez Bankası'ndan sorarak yüz-
de 75 oranında işletme kredi faizi uygu-
lanmasını karara bağladı" dedi. Öğret-
men, fark alacaklannın faizle ödenme-
mesi durumunda, işçilerin 6 aylık fark
alacaklan için. toplu olarak dava aça-
caklannı da belirtti.
Daçe'ye tepld
Öte yandan, Devlet Bakanı BekirSa-
mi Daçe'nin, işçilerin kazandığı alacak
davalannı "Karşılanamayacakmah'yü-
kün bedeli, işçi çıkanmı olabilir" sözle-
riyle değerlendirmesi, sendikalar tara-
fından tepkiyle karşılandı. Bugüne ka-
dar 26 bin üyesi adına dava açan Türk
Harb-tş Sendikası'nın Genel Başkanı
lzzetÇetin,Cumhuriyet"e yaptığı açık-
lamada. Dace'nin sözlerini "Talihsizlik
ve yasa tanımamanın örneği" olarak ni-
telendirdi.
Çetin.enflasyonaendeksli ücret zam-
lannın 6 aylık süre sonunda ödenmesi
anlaşmasının yasal olmadığına dikkat
çekti.
İşçi Partisi Genel Sekreteri Mehmet
BedriGültekin de dün yaptığı açıklama-
da, "Bekir Sami Daçe, suç ışlemcktedir.
Hem suçludur, hem güçlüdür. Hükümet,
bugüne kadar zaten işçi alacaklannı
ödemediği için göre\ini ihmal etmiştir.
Hatta suç işlemiştir. Daçe, hak arayana
kapıyı göstermekte, böylece suç üzerine
suç işlemektedir"1
dedi.
MadencininyüzUnü
kor çelikyyüreğini
özelleştirmeyakıyor
GÜNNURtLHAN
KARABÜK- Karabük Demir
Çelik Fabrikası'nın üç kadını
Fatma. Zeynep ve Ülkü hasta...
Kardemir'in doğurganlığı nede-
niyle kadın ismi verilmiş üç yük-
sek fınnı, tehlıke sınınna gelmış
olmasına rağmen onanlmıyor.
İşçilerin yüzünü kor çelıkten ya-
yılan sıcaklık, yüreğini ise has-
ta, ölüme terk edilen yüksek fı-
nnlann hali yakıyor. Aynı ateş,
işçinin yüreğinden yansıyıp böl-
gehalkına ulaşıyor.
Hükümet ise Karabük halkı-
nın yûkselen sesleri arasında, ış-
letmey ı satma; satamazsa kapat-
ma karannı destekleyecek rapo-
ru yabancı firmalara hazırlatı-
yor.
Karabük Demir Çelik Fabri-
kası 150 bin nüfuslu ılçe ekono-
misinin can daman. Kapatılma-
ması için bölge halkı kenetlendı.
Işçi ise şimdi tavladığı çeliğe,
önümüzdeki günlerde Ankara
yolunda biçim verecek.
İşçi tedirgin
Fabrikanın yüksek finnlan ye-
di yıllık ömürlerini geçtiğimiz
aylarda doldurdu. Işciler yeni-
lenmeyen yüksek fınnlar karşı-
sında, her an madenle birlikte
kendılerini de eritebılecek 1600
dereceiık sıcaklığın karşısında
çalışıyorlar. Hem fabrikanın
hem de kendı geleceğinden kay-
gılı Atilla L'stündağ işte bu fınn-
lann en büyüğü Ülkü'nün ağzın-
daçalışıyor. Altı yıllık demir çe-
lik işçisi Üstündağ, maden fışkı-
ran finn ağzına bakıyor. "Bizim
ekmegimiz bu işte. Tehlikedeyiz
ama bu fabrika bizim" dıy or. Ya-
kınlannın Karabük'te hayatı dur-
durdugu gün. üretimi sürdüren
yüksek firın işçisi, biraz kırgın
ancak. "Biz bu fabrikaya sahip
çıktığımız için çahşryonız'" diye
konuşuyor.
Çelikhane işçisi Orhan Yıl-
maz da çalışmamanın fabrikaya
zarar vermek olduğuna inanıyor.
Yılmaz, ağzını açıp kapattığı çe-
lik ocağına saygıyla bakıyor ve
"Bunun içinde 150-160 ton çelik
var. Onu çıkartmazsam olmaz.
Burada sen iş yapmazsın. Iş sana
kcndini > aptınr" diyor.
Bir de madalyonun diğer yüz-
leri var. Karabük Demir Çelik
Fabrikası Müessese Müdürü Er-
kan Gülergün, hükümetin. 5 Ni-
san istikrar programı nedeniyle
yüksek fınnlann yenilenmesi de
dahil 1995 yılına ait hiçbir yatı-
nm yapmadıklannı söylüyor.
Halkın gündeminde
Ankara yürüyüşü var
Başbakanlık, Ekonomiden
Sorumlu Devlet Bakanhğı ve
Enerji Bakanhğı da hükümetin
karanna uygun sonuç almak için
Coopers ve Lyrand and DEET
ve Mc Kinsey Company firma-
lanna bir rapor hazırlattı. Rapor-
da ele alınarak değerlendirilen
altı seçeneğin tümünde Karde-
mir'in mutlaka özelleştirilmesi.
aksı halde kapatılması önerildi.
Bütün bu gelişmeler Karde-
mır'in ölümü anlamına gelıyor.
Karabük halkının gündeminde
şimdilık özelleştirme yok. Özel-
leştirmeye belki de sonuçlann-
dan en çok etkilenecek işçilerin
de tepkisi yok.
Onlar Kardemir'in yaşatılma-
sı için bütün bir kentle birlikte
Ankara'ya yürümeye hazır-
lanıyor.
ARAYIŞ
TOKTAMIŞ ATEŞ
Karabük halkj, ilçenin can daman olan fabrikalannı kurtarmak için önceki gün bir kez daha kenetlendi ve sesini duyurdu.
Karabük'ün "ölükent" ilan edildiği sırada, altı yıllık demir-çelik işçisi Atilla Üstündağ, fınrun ağzındaydı. Üstündağ, "Biz bu fab-
rikaya sahip çıknğunız için çahşryoruz'' diyor. (Fotoğraflar: HATİCE TUNCER)
UĞUR MUMCU ARAŞTIRMACIGAZETECİLİK VAKFTNIN AMBLEM VE LOGO YARIŞMASIÖDÜL TÖRENİ 24 OCAKTA
Mnmcu Vakfi yanşmadîîzeııByorANKARA (Cumhuriyet Bürosu) -
Bombalı suikast sonucu 22 ay önce
yaşamını yıtiren gazetemiz yazan
Iğur Mumcu'nun eşi Güldal Mumcu
tarafından kurulan "L'ğıır Mumcu
Araştırmacı Gazetecilik Vakn",
amblem ve logo yanşması düzenliyor.
"Gazeteciligin gelişmesine ve
saygınlığının artmasına katkıda
bülunmak, haber alma-venme
özgüriüğünün gerekierine saygılı, laik
>e demokratik cumhuriyet ilkelerine
bağlı, mesleki bilgi ve yeteneği yüksek
düzeyde araşfjrmacı gazetecilerin
yetişmesi için çahşmak. bu alanlarda
bilgi toplamak. çağdaş bilimseL,
mesleki bilgi ve yeteneği yüksek
düzeyde araştırmacı gazetecilerin
yetişmesi için çalışmak. bu alanlarda
bilgi toplamak, çağdaş bilimsel yöntem
ve tekniklerin geliştiribnesine katkıda
bûlunmak, çeşitli fürde toplantılar
düzenlemek, araştırmalar yapmak ve
y«ptu-mak" amacıyla kurulan vakıf
için düzenlenen amblem ve logo
yanşmasının son katılım tarihi, 11
Ocak 1995 çarşamba günü saat 17.00
olarak belirlendi. Seçici kurulunda
grafik tasanmcılan Yurdaer AHıntaş.
Murat Dorkip, Bülent Erkmen.
Mengü Ertei. UMAG Vakfı Başkanı
Güldal Mumcu ile karikatür
sanatçılan Turhan Selçuk ve Ali
Uhi'nin yer aldığı yanşmanın
şartnamesinde yeT alan katılım
koşullan, şöyle sıralanıyor:
- Yanşma, T.C uynıklu bütün
tasanmcılara açıknr.
- Her tasanmcı. yanşmaya istediği
sayıda yapıtla katılabiür.
- Yanşmaya katılan yapıtlar, hiçbir
şekilde görülmüş, benzer, kopya
edilmiş, tümü ya da bir bölümü daha
önce başka amaçla kullanılmış
ohnayacak, bu tür yapıtlar yanşma
dışı bırakılacaktır. Benzeriik dunımu,
yanşma sonrası ortaya çıkarsa, konu,
iigili yasalar uyannca çözümlenecektir.
- Seçici Kurul. birinci seçilen yapıtın
tasanmcısından gerekli gördüğü
değişiklikleri isteyebilir, bu
değişiklikler için aynca ücret
ödenmez.
- Yapıtlar, 30x30 santimetre boyut
içinde, siyah-beyaz olarak çahşılacak,
küçültülmüş uygulaması da bu alan
içinde yer alacaktir. Renkli uygulama
ise, ay nı boyutta ayn bir çalışma
olarak hazııianacaktır. Renk
düzenlemesinde, tasaruncdar
tamamen özgürdür.
- Yapıtın görünen yüzüne, imza
niteliğınde hiçbir ad. rumuz, numara
ve benzeri işaret konulmayacaktir.
Tasanmcılar, yapıtlannın arka
yüzünün sağ üst köşesine altı rakamlı
bir rumuz koyacaklardır. Aynı
rumuzu, kimlik bildirimlerini (ad ve
adres) içerecek zarfın üstüne
yazacaklardır. Kimlik zarfının
üstünde, rumuzun dışında hiçbir işaret
bulunmamalıdır. Yapıtı ve kimlik
zarfmı, üzerine yalnızca yanşma
adresi ve rumuzun bulurtduğu bir
büyük zarf ya da ambalaja koyarak.
teslim edeceklerdir.
- Birden fazla yapıtla katılınıyorsa, her
yapıt için ayn rumuz ve ayn kimlik
zarfi verilecektir.
- Yapıtlannın dereceye gırmemesi
durumunda, kimlik zarflannın
açılmasını istemeyen tasanmcılar.
kimlik zarflannın üstündeki rumuzun
yanına bir üçgen işareti koymalıdırlar.
Üçgen işareti, sadece kimlik zarfının
üstündeki rumuzun yanına
konmalıdır. Yanşmaya bu koşulla
katılan tasanmcılar. yanşma sonunda
rumuzlannı bildirerek, yapıtlannı
elden aldırabilirler. Yanşmada
dereceye giren tasanmcılara, Uğur
Mumcu Vakfı Özel Ödülü'nün yanı
sıra. para ödülü verilmesi öngörüldü.
Buna göre, birinci seçilecek yapıtın
tasanmcısına 50 milyon lira, ikinci
seçilecek yapıtın tasanmcısına 30
milyon lira, üçüncü seçilecek yapıtın
tasanmcısına 20 milyon lira para
ödülü verilecek. Ödül törenı, 24 Ocak
1995 tarihinde Ankara"da yapılacak.
Yapıtlar, en geç 11 Ocak 1995
çarşamba günü saat 17.00'ye kadar
"l'ğur Mumcu'nun Sokağı 65/9-06700
Büyükesat/Ankara "adresinc teslim
edilecek.
Atatürk Yaşıyor
Kimileri Türkiye'de Atatürk ve Atatürkçülük sloganlan-
nın çok kullanıldığını iddia ettikleri zaman, onlara ABD ve
SSCB örneklerini veririm. "Hertoplumun karizmatik lider-
lere gereksinımi vardır" derim. "Her toplumun birieştirici
'mitlere', sembolisımleregereksinimivardır ÖrneğinABD,
kurucusu George Washington';n adını hem başkentine
hem de bireyaletine vermiştır. SSCB, kurucusu Lenin'nin
adını eski başkentine vermiştır. Türkiye bunlan yapma-
mıştır."
"lyi ama ABD'de hiç kimse 'VVashingtoncüluktan' söz
etmiyor" diye karşı çıkar bazılan. Doğrudur, ama SSCB yı-
kılana kadar Leninizmden söz ediliyordu. ABD'de VVas-
hingtoncüluktan söz edilmemesinin nedeni de artık
ABD'nin "birieştirici mitlere" gereksiniminin kalmamış ol-
ması ve bu ışlevi 'para'nın ve 'refah'ın yerine getırmesidir.
Keşke Türkiye de Atatürk'ün koyduğu ilke ve hedeflere
ulaşmış ve bunlan aşmış olsa da biz de Atatürkçülükten
söz etme ve ilkelerini savunma gereğini duymasak.
ABD'de VVashington'ın temsil ettiği değerler ve dünya gö-
rüşü, ABD'nin bugünkü yaşam tarzı olarak benimsenmiş.
Itiraz eden kimse yok ki. Bazı zavallı Kızılderililer, birkaç
yüzyıl önce nasıl "kazıklandıklannı" anlamışlar, bağnnıp-
çağrınıyorlar. Ama onlan da dinleyen yok.
Bizdeyse ben kendimi bildim bileli, Atatürk'ün ve Ata-
türk ilkelennın altını oymaya çalışırlar. Akla gelen ve gel-
meyen tüm yöntemler uygulanır. Ama gene de halkımız,
Atatürk'e sahip çıkıyor. Çünkü kendine "vatandaş" olma-
nın tadını tattıran insanın kim olduğunu bıliyor. Günümüz
dünyasında halkının çoğunluğu Müslüman olan elliden
çok ülke var. Çoğu petrol zenginı. Ama hiçbirinin halkı, va-
tandaş olmanın hak ve nimetlerinden yararlanamıyor. Pet-
rol zenginı ya da emperyalizmin uşağı şeyhlerin, krallann
kulluğunu yapıyorlar.
Türk halkı ise "vatandaş". Sırasında hakkını aramasını
da biliyor, çatır çatır almasını da biliyor. Kaymakamın ka-
pısına dayanan köylü, belki biraz abartılmış bir örnek, ama
sıkıysa yukarıda sözünü ettiğim ülkelerden bırinde yapsın-
lar bunu. Adamın bacaklarını kırarlar. Türk halkı bu farkı
görmeyecek kadar kör mü, bunu anlayamayacak kadar
aptal mı?
Erbakan Hoca, Atatürk'ün manevi huzuruna çıkmamak
için yıllarca bahane üretti. Kimi zaman hasta o!du, kimi za-
man usta oldu. Ama her ne olduysa son dönemlerde Anıt-
kabir'den çıkmıyor. Neredeyse bahçesine çadır kuracak.
"Atatürk yaşasaydı Refahlı olurdu" sözüne kızıyor kimi ar-
kadaşları. Oysa ki bunda kızacak hiçbir şey yok. Bu söz,
"Artık Refah da Atatürkçü oldu" demektir.
Necmettın Hoca da, o keskin zekasıyla Türkiye'de "Ata-
türk'e rağmen hiçbir şey yapılamayacağım" anladı. Ata-
türk'e karşı çıkmanın, insanın kendi bindiği dalı kesmesi
olduğunun bilincine ulaştı. Zira Atatürk yaşıyor. Binlerce,
yüzbinlerce, milyonlarca insanda yaşıyor. Ortaya koydu-
ğu eserde yaşıyor. Yani, laik cumhuriyette yaşıyor...
Refah da bir bakıma Atatürkçü oldu, ama acaba nasıl
bir Atatürk'ü dile getiriyorlar. Doğrusu burada kimi anlaş-
mazlıklanm var. Refah'çı arkadaşlarımın kiminin "saygı
duyduğu", kiminin "sevgiduyduğu" Atatürk ılebenim "ışı-
ğında yürüdüğüm" Atatürk arasında ciddi bazı farklar var,
aykırılıklar var.
Bu arkadaşlardan bir bölümü, Atatürk'e dil uzatmak-
tansa Atatürk'e tersdüşen insanları "yüce/fmeyVyeğliyor-
lar. Böylece bir anlamda Atatürk'ü küçültmüş oluyorlar.
Öncelerı Surtan Abdüthamit'le başlamışlardı, daha son-
ra sıra Vahdettin'e, 1. Meclis içindeki "İkinci Grup"a ve
bu grubun üyelerine ve nihayet Istiklâl Mahkemeleri'ne
kadar geldi. Bunlardan bir kısmına göre Çerkez Ethem,
bir kısmına göre Ali Şükrü, Atatürk'ten daha büyük. Kimi-
leri de Anadolu hareketini Vahdettin'in yaptığını söyleye-
cekler nerdeyse...
Doğrusu bunlara üzülmüyorum. Isteyen istediğini söy-
lesin, isteyen istediğini yazsın-çizsin. Ama 1. Meclis'le il-
gili kimi yaklaşımlar beni zor durumda bırakıyor. Zira 1.
Meclis'e "toz kondurtmak" istemiyorum. Ama bu Mec-
lis'teki ikinci grupla iigili öyle yaklaşımlar var ki; beni bu
Meclis'e de bir anlamda dil uzatmaya itiyor.
Ktmilerinin gözünde Türkıye'ntn son 70 yılındaki "en de-
mokrat" meclis, 1. TBMMjmişJMeden bu Meclis'in en de-
mokrât meclis olduğunu anlamak mümkün değil. Uyele-
rinin çoğu atanmayla gelmiş bir meclis, nasıl en demok-
rat meclis olur? Üstelik o çok kızdıkları Istiklâl Mahkeme-"
leri'nde bu Meclis içindeki ikinci grubun da katkısı var.
Mesele demokrat olmak falan değil. Mesele, Atatürk'e
muhalefet etmek. Atatürk'e karşı mısınız, muhalif misiniz,
sizden demokratı yok...
Ama ne yaparlarsa yapsınlar. Atatürk. eserleriyle ve eser-
lerinde yaşıyor. Umarım bir gün gelir, Atatürk'ü de aşarız.
Ama aşsak da yaşayacak Atatürk, aşamasak da.
TTB Merkez
Konseyi DGM'de
Yetkililer, kaçışın önceden planlı olduğu görüşünde
Daş
9
m kaçışma para
karşıfağı mı göz yumuldu?
M u t l u S e n d e n i D i y e n e
ANKARA (Cumhuriyet Bü-
rosu) - Türk Tabipleri'Birliğı
(TTB) Merkez Konseyi. Güney-
doğu'ya hekim rotasyonu konu-
sundayapılanbiraçıklama nede-
niyle bugün Ankara Devlet Gü-
venlik Mahkemesı'nde ifade ve-
recek. TTB Merkez Konseyi
Başkanlığı'nca, ifade \ermeden
önce bir açıklama daha yapılarak
bölge halkının sağlık hizmeti ge-
reksiniminin önemli bovutlara
ulaştığı belirtilerek. rotasyonun
çözüm olmadığı. yalnızca "göz
boyamay a y önelik olduğu" sa\ u-
nuldu.
TTB'den verilen bilgiye göre
Genel Sekreter"in ardından.
Merkez Konseyi üyeleri de Gü-
neydoğu'ya hekim rotasyonu
konusunda yapılan bir açıklama
nedeniyle bugün Ankara DGM
Savcılığfnda ifade verecekler.
fstanbul Haber Servisi - Ak-
deniz'de 14 ton uyuşturucu yükü
ifeele geçirilen "Lucky-S"gemi-
s: davası sanıklanndan Nejat
Daş'ın kaçışma "para karşılıgı"
göz yumulduğu ılen sürüldü. Fi-
nr sırasında Daş'tan sorumlu
cian I astsubay, 1 uzman çavuş,
4erbaş ve er, fstanbul II
Jmdarma Alay Komu-
tınlığrnca gözaltına
âındı.
Olayla iigili olarak
çok sayıda kişinin yanı
sTa Daş'ın sevgilisi
Derya Ayanoğlu da sor-
gaya alındı.
Uluslararası uyuştu-
ncu kaçakçılanndan ol-
dığu savlanan Nejat
Daş'ın firan, güvenlik
ystkililenne göre "önce-
*n planlı ve para karşılıgı'' ger-
çekieşti. Güvenlik yetkilileri, as-
İirlerin, kelepçeli olan Nejat
Daş'a ellerini yıkaması için izin
\erilmesi ve bu sırada Daş'ın ya-
nnda nözaret eden askerlerden
brisinin bulunmamasının, kaçı-
şın "planh ve para karşılıgı yapıl-
dığı" kuşkusunu doğurduğunu
belirttiler.
Nejat Daş, olay yerinden kar-
deşi Murat Daş'a ait olduğu be-
lirtilen 06 RLH 47 plakalı özel
otomobille kaçtı. Otomobil olay-
dan kısa bir süre sonra Beyazıt
•Daş'ın firan, güvenlik
yetkililerine göre 'önceden planlı
ve para karşılıgı' gerçekleşti. 1
astsubay, 1 uzman çavuş, 4 erbaş
ve er, Istanbul II Jandarma Alay
Komutanlığı'nca gözaltına alındı.
Daş'tn sevgilisi Derya Ayanoğlu
da sorguya alındı.
yakmlannda terk edilmiş olarak
bulundu.
Daş'ın güvenliğinden sorum-
lu askerler, Istanbul ll Jandarma
Alay KomutanhğYnagetirildiler.
Burada sorgulamaya alınan as-
kerlere uyuşturucu verilip veril-
mediğine bakıldığı ve ön soruş-
tunnanın bitmesinin ardından
yasal düzenlemelere gidıleceği
belirtildi. Ancak emniyet yetki-
lileri, firar olayında büyük para
karşılıgı, Daş'ın kaçmasına göz
yumulduğunu öne sürdüler. Bu
arada Daş'ın sevgilisi Gülçin
Derya Ayanoğlu, dün
Narkotik Şube Müdür-
lüğü'ne getirilerek sor-
gulandı. Istanbul Emni-
yet Müdürlüğü ek hiz-
met binasına getirilen
Ayanoğlu'nun sorgusu,
3 saatten fazla sürdü.
Emniyet yetkilileri,
olayın ardından bütün
aramalara rağmen izine
rastlamayan Nejat Daş.
ağabeyi Vahdet Daş ile
kardeşı Murat Daş'ın
yakalanmasına çalışıldığını bil-
dirdiler. Emniyet yetklileri,
Daş'ın yurtdışına kaçabileceği
ihtimali üzerinde de durarak ha-
vaalanı ve sınır kapılannda
gereken önlemleri aldıklarını
belirttiler.
Çağdaş Devİotîmizin, Demokraflk
ve Laik Cuıııhııriyetimiziıı kurucusu.
Ulnsumnzun Yüee Onderi Vtııttirk'tunüzün
De\ rim ve İlkelerini.
yaşadığınıız tüm ihanetlere karşın
ve her türlü koşullarda sonsıı/n de
inançia sav unaeak ve korııyacağız.
1IIIS1H1SS4
MUSTAFA KEMAL DERNEĞI
T e l e f o n : ( 0 2 1 2 ) 5 2 8 12 9 8 P.K. 6 9 0 S ı r k e c i - I s t a n b u l
piraye şengel
gölgesiz bir kadın
roman
Irıtıharsusu venletı btr cttıayetm ıkı msan
tarafından surulen ızı. avctnm av olduğu bir
ortamda yaşamın uzerttıe duşetı ölümün
göigesı "Golgesız Bir Kadın', çagdaş
Turk romamnda vepyenı bir soluk
T Ü Y A P K I T A P F U A R I