Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 10 KASIM 1994 PERŞEMBE
12 KULTUR
Demokrasi
eleştiriyle
gelişebilir
Kültür Servisi - 13 TUYAP
tstanbul Kıtap Fuan etkınlıklen
çerçevesınde oncekı gun gerçek-
leştınlen "Türkiye'de Demokrat
Otmak" konulu panel yoğun ılgi
gördu Mete Tunçay'ın yonettığı
panele konuşmacı olarak Prof.
Dr.Toktamış Ateş, Atilla Coşkun,
Prof. Dr.Yakup Kepenek ve ZüMii
Dkleli katıldı
Gazetemız yönetım kurulu uye-
sı Av Atilla Coşkun, 12 E>lul re-
jımmın hala yururlukte olduğunu
belırterek demokrasının bır hukuk
rejımıyle şekıllenecegını ıfade et-
tı En onemli sorunun devletin sı-
nırlandınlması olduğuna değınen
Coşkun, Türkıye'nın demokrat
olmak ıçın ıhtıyaç duyduğu ana-
yasayı şoyle tanımladı
"Anayasamızıi] insan haklanıu
beürteyen kısmı, uluslararası söz-
leşmede yer alan tum hak ve öz-
guriukieri kayitsız bir biçimde ka-
bul etmelidir. Hak ve özgürlükler
snuiandınlamaz".
Toktamış Ateş ıse demokrası-
nın 'kanlım' demek oldugunu be-
lırttı "Bir bireyin ya da grubun
kendini ilgilendiren her hususta
karariann oluşum surecine katı-
hmlandır demokrasi. En ufak sos-
yal birim olan aileden başlamak
üzere insan yasamının her aşama-
»nda vardır".
Yakup Kepenek, demokrat ol-
mayı üç temel koşula bağladı
"Yaşama hakkını gûvence altına
alacaksınız. ekonomik güvenceniz
olacak \e mesleğinizi yapabilme
özgurluğünıiz olacak. Türkiye'de
bunlann iiçü de soru işareti için-
de".
Kepenek, aynca ozellıkle genç-
lere uretken olmalarını oğütleye-
rek, uretken olunursa çok rahat
demokrat olunabıleceğını belırttı
Zulfö Dıclelı ıse demokrasıyı
'risk rejimi' olarak tanımladı
"Demokrasi risk alabilen serma-
yenin hareketi, risk abp mucadele-
ye atılan emekçi hareketi ve özgür,
aykırı, eleştirel düsüncevle
geüşebilir''.
'Yasaklara
karşı savaşmak
insanın zekâsını
geliştirir'
Kûltur Servisı - "Birgün insan vir-
gülii kay betti. O zaman zor cümleler-
den korkar oldu ve basıt ifadeler kul-
lanmaya başladı, vırgulsuz. Cumiele-
ri basitleşınce duşuncelen de basitleş-
ti. Bir başka gun. untem ışaren'ni ka>-
betti. alçak bir sesle ve ses tonunu de-
ğiştırmeden konuştu. Ne bir şeye kra-
yor ne de bir şeye sevinrvordu. Hep un-
İemstz yaşıyordu. Bir sure sonra soru
işaretini kay betti ve soru sormaz oldu.
Hiçbir şey ama hiçbir şey onu ilgiien-
dirmiyordu. Ne evren ne dünva ne de
kendisi umurundaydı. Birkaç yıl son-
ra iki nokta ust uste ışarcrini kay betti
ve davranış sebebinı başkalanna açık-
lamaktan vazgeçtı. Onırunun sonuna
doğru elinde yalmz nrnak işareti kai-
mışn. Kendine özgu tek düşuncesi yok-
tu. Hep ürnakla alıyordu düşunceleri
başkasından. Son noktaya geldığinde
düşünmeyi ve konuşmayı çoktan unırt-
nrnşro."
TUYAP Kıtap Fuankapsamında
düzenlenen "Yaratma Özgürlüğü ve
Edebiyat" başlıklı panelde F.rdal
Öz'un dınleyıcılere okuduğu bu alın-
tı. yaratma ve duşunme ozgurluğu
elınden alınan insanın dramını çok
çarpıcı bır bıçımde gozler önune se-
nyordu
Alpay Kabacab'mn yonettığı pane-
le konuşmacı olarak Buket Lzuner,
Prof Dr Zafer Üskül ve Erdal Oz ka-
tıldı Duşunce ve yaratma ozgurluğu-
ne hukuksal açıdan yaklaşan Zafer
Üskül, duşuncenın ıfadesı ozgurluğu-
nün anayasa tarafından korunması ge-
rektığınedıkkatıçektı Sanatsal vebı-
lımsel yaratmanın aslında duşuncenın
ıfadesı oldugunu söyleyen Uskül, bu
alanda getınlecek herhangı bır sınır-
lamanın, yaratma ozgurlüğünun özü-
ne zarar verecegını ıddıa ettı tnsan
düşuncesıne sınırkonduğunda ıse ya-
ratmanın yok edıleceğını vurguladı
Uzun yıllar Türkıye'de yaşanan en-
gellemelere, duşünce\e ve yaratıya
konan sınırlara değınen Uskül. ınsan-
lann yaratmaya her turlu engele kar-
şın devam ettıklennı, yasaklanan bır
kıtabın (Oğlak Donencesı - Henry
Mıller) 20 >a>ınevı tarafından ortak-
laşa yayımlandığını vurguladı
Buket Uzuner de "yaraticıhğın sı-
nırlan üzerinde, hiçbir koşula bağh ol-
mayan kişinin, varancüığı sırasında,
kendi içinde karşılasacağı engeller-
den" söz ettı tnsan olanaklannın sı-
nırsız olmasının aslında teşvık edıcı
olmadığı, insanın yaratıcılığı açısın-
dan umut kıncı oldugunu verdığı ör-
neklerle savunan bzuner, "insanınsı-
nıriılıklar üzerine kurulu bir meka-
nizma"olduğunu, sınırlılıklanmızın
başının da ölum oldugunu vurguladı
Uzuner, sınırlann çok olumlu bır so-
nuca vardığını belırttı Alfred Ad-
ler'ın. "Sııurlara, yasaklara. güçiükle-
re karşı savaşmak insanın zekâsını ge-
üstirdi" sozünü benımsedığını belır-
ten Uzuner, uygarlığın fizıksel sınır-
lamalardan doğduğuna dıkkat çektı
ve "ÇeMşki dediğimiz kavranu yaran-
abğımızın ana kaynaklanndan biri-
dir" dedı Duşünce ozgurluğunun en
temel ozgurluk olduğuna değınen Er-
dal Öz ıse tum yasaklamalarda ama-
cın duşunce akımını durdurmak oldu-
gunu söyledı Duşunce açıklama oz-
gurluğu olmayan bır ulkede yaşama-
nın bızde alışkanlık yarattığına değı-
nen Öz, edebıyatm acılardan ve hu-
zünden beslendığıne dıkkat çekerek
Nâzım Hikınet'in en güzel şurlennı
hapıste yazdığmı belırttı
'Nutuk'tan saııntn Atatürl£.
GÜRHANTÜMER
Bu yazımda, Ata'nm sanatla ılışkıle-
nnden soz açacağım Ama bunu yapar-
ken. "HepinLz mebus olabilirsiniz— Ve-
kil olabilirsiniz.- Hattâ Cumhurreisi
olabilirsiniz-. Fakat sanatkâr olamazsı-
mz" gıbı, aslında çok doğru, çok ılgınç
olan, ancak, artık herkes tarafından çok
lyı bılmen, çok yınelenmış, beylık ha-
lıne gelmış sozlennm çevresınde do-
nup dolaşmayacağım Bunun yenne,
onun, dort sanatla, edebıyat, muzık,
heykel ve mımarlık sanatianyla ılışkı-
lenne, bıraz daha değışık acılardan de-
ğınmeye çalışacağım
Atatürk ve edebiyat ya da
"Nutuk' '
Kımı devlet adamlan, düpedüz ya-
zardırlar Bu gıbılenn sayısı çok fazla
değıldır ama, çok da az değıldır ve bu-
rada, bırkaç tanesını hemen sayabılı-
nm ömeğm, lngıltere'de ıkı kez baş-
bakanlık yapmış olan Benjamin Dısra-
eti, "VIVTIUI Gre>" "The \ougn Duke",
"Henrietta Temple" "Coningsby"gıbı
bırçok roman yazmıştır, bugunkü Çek
Cumhunyetı Cumhurbaşkanı HavAbır
tıyatro yazandır. 17 ve 18 yuzyıllarda
vaşamış olan Polonya Kralı Stanislavv
Leszcynski "Bir Avrupah'nın Dumoca-
la Adası Krallıgı Vurttaşı tle Görfişme-
si" başlıklı bır ütopva kaleme almıştır;
Şah İsmaiL "Hatavi" mahlasını kulla-
nan bir ozandır; birçok Osmanlı padi-
şahı şiir yazarken, divan oluştururken,
Abdülaziz. vazdığı bır oyunu sarayda
temsıl ettırmıştır ve HitJer'ın unlu Pro-
paganda Bakanı Geobbebde, "Mfchd"
adlı ekspresyonıst bır romanın yazan-
dır
Atatürk'un kalemınden çıkmış bu
tûr yapıtlar yoktur Onun. gençlığınde,
Selanık'teyken yaptığı "CumaüOrdu-
gâhı" ve "Tâbiye Tatbikat Sevabati"
başlıklı ıkı telıf yayınının "Takımın
Muharebe Talimi" \e "Bolüğun Mu-
harebe Talimi" başlıklı, asken ıçenklı
ıkı de çev ınsının bulunduğu bılınmek-
tedır
Ve bır de. daha ıyı bılındığı gıbı,
"Nutuk."
Burada şunu so> lemek ıstıyorum Bu
kıtap, bır edebıyat kıtabı değıldır elbet-
te kı ama, bence, bu kıtaptakı uslûp,
edebı bır uslûptur Ben, kendı adıma,
butün ötekı sayfalan bır vana bıraksak
bıle, oradakı. unlu Gençlığe Hıtabe'yı
okurken, bır edebıyat yapıtından. bır
romandan, bır şurden aldığım tadı alı-
nm Şovenlık yapmıyorum, korukorü-
ne bır Ataturk ovguculuğu yapmıyo-
rum, ama o yazı parçasını, dünyanın en
başanlt edebıyat sayfalan arasında sa-
yıyorum O sozcuklenn, o tümcelenn
müthış bır muzığı vardır Oyle kı, kos-
koca bır romanı, dudaklanmı kıpırdat-
madan okuyabılınm de, o sözcüklen, o
tumcelen, zaman zaman. o çok denn,
o güzelım anlamlanndan bıle soyutla-
yarak, ıçerdıklen muzığı duyabılmek
ıçın. hep, ama hep, yûksek sesle ya da
en azından. mınldanarak okumak ıste-
nm ve oyle yapanm
Ve ışte bunun ıçın de, Turkçenın ye-
nılenmesınden yana olmama, yenı
Turkçe sözcüklen se\ meme ve kullan-
mama karşın, kım ne derse desın. "Nn-
tuk"un. ozellıkle de, sozunu ettığım o
bolümun. muzığınm, yazınsal değen-
nın yok olmaması ıçın, sadeleştınlme-
sıne hep karşı çıkmışımdır, oyle, oldu-
ğu gıbı, Osmanlıca bırakılmasını hep
savunmuşumdur ve gerçekten de. çevı-
nsı ne kadar başanlı olursa olsun, sa-
deleştınlmış "Nutuk"tan hiçbir zaman
doğı u duıust IM dlaınamışımdır
Atatürk ve müzik ya da
Ata'nın itiraf ettiği bir çelişki
öyle sanıyorum kı, bütun sanatlar
ıçınde, Ata'nın, kışısel olarak, kendını
en yakın hıssettığı, bır başka deyışle. en
fazla sevdığı. muzıktır Ve butun mu-
zıkler ıçınde de. alaturka muzıktır
Evet. Ataturk. alaturka muzığı, şar-
kılan, Rumelı turkulerını çok se\er O
kadar kı. hükumetın aldığı bır karar ge-
reğmce, ama besbellı kı Atatürk'un et-
kısiyle, 1924 yılında, Rı> aset-ı Cumhur
Ince Saz Heyetı kurulmuştur ve birgün
tstanbul'da, Valı Muhittin Üstündağ'ın
Avrupa'dan getırttığı. o zamanlar ıçın
son derece değerlı olan çıft hoparlorlü
kocaman radyodan, Beyoğlu'ndakı Ye-
nı Postane bınasının ustunden yayın ya-
pan Jstanbul Radyosu'nun çaldığı Nı-
havend Faslı'nı çok beğenen Ata, rad-
yoevme, bu faslın uzatılması ıçın tele-
fon edılmesını buyurmuştur
Sonra, Ataturk alaturka muzığın
amatoru değıldır Hayır. onu sozleny-
le, makamlanyla. oldukça ıyı bılır, bun-
larda yapılan yanlışlar onu çok sıkar Iş-
te bır kanıt "Atatürk. Elgazfye baka-
ye Cumhunyetrnın müzığının, alatur-
ka değıl, alafranga olmasını öngörmuş-
tur ve ışın ılgınç yanı, benlığınde duy-
duğu, yaşadığı bu çelışkıyı hiçbir za-
man yadsımamıştır, gızlememıştir ve
şoyle demıştır "Bizler. olunceve kadar
alaturka müzikten hoşlanacağız: fakat
esas muzık Batı muzığidır. (._) Onun için
Avnıpa musikisini nakle çakşıyoruz."
Onun bır yandan. kon^erlerde ya da
rakı sofralannda coştuğunda. "Şahâne
gözler şâhâne / Hüsnüne voktur bahâne
/Sulevman olsam cıhâne Gönııleğlen-
mez asla aman turküsünü okurken,
Ankara Radyosu sanatçısı MeJek Tok-
göz'un, konsennde hangı şarkılan söy-
leyeceğını belırlerken, bır yandan da.
Batı muzığı eğıtımı vereceic olan kon-
Atatürk'ün, böyle bır şeyı kabullen-
mesı, elbette kı olanaksızdı O, bu tutu-
munu, 1923 yılının Ocak ayında, Bur-
sa'dakı §ark Sıneması'nda yaptıgı bır
konuşmada, "Dfinvada mutemeddin
(uygar), müterakki (üerlemiş) ve müte-
kâmil (olgun) olmak ısteven herhangı
bır millet behemehal hev kel vapacak ve
he> kelrraş yetiştirecektır \bıdatın(abi-
delerin) şuraya buraya hahratı tarihive
olarak rekzinin (dikilmesinin) mugayi-
ri din (dine ay kın) oldugunu ıddıa eden-
ler. ahkâmı şeriyyeyi layıkivle tetebbu
(inceleme) ve tetkik etmemış olanlardır
(_) Bir millet kı (...) heykel yapmaz (_.)
itiraf etmeli kı. o millerin tariki terakki-
de (ilerleme yolunda) yen yoktur" dıye-
rek açıkça ortaya koymuştur
rak: 'Bır gazel okuyunuz' dedi. Elgazi
gazel okumaya başladı. Gazeli guftesi,
zemin ve mevzûnu bozuk okuyuşunu
fark eden Ataturk, hafifçe gulumseye-
rek yuzüme bakıyordu. (...) thtiyann
keyfini kaçırmamak isteyen Atatürk,
nâzikâne bir hareketle: 'L'stad vorul-
dunuz. ıstırâhat edınız.' diye Elgazi'yi
" (Cencrn Hnhl FrHnörm \n.
servatuvan kurdurması. radyolarda, ba-
loiarda, alafranga muzık çaldırması ve
Ahmet \dnan Saygun'a. konusunu
kendısının verdığı "Ozsoy OperasTnı
ısmarlaması da bundandır
Atatürk ve heykel ya da
Büyük Taarruz ve Krippel
şanmış Ola\ larla Ataturk ve Muzık. Mu-
zık Ansıklopedtsı iaymları. Ankara,
1993 s 79)
Ve Ataturk, o şarkılan, o türkülen,
yalruzca dınlemekle kalmamıştır, >e-
tınmemıştır. aynı zamanda, o şarkılan.
o türkülen, şarkıcılara, turkucülere eş-
lık ederek söylemıştır de
Oysa, aynı Ataturk. bu muzığın, Ba-
tı müzığıyle kıyaslandığında, gen bır
muzık olduğuna ınanmıştır. yenı Turkı-
Bılındığı gıbı OsmanTıda TıeykeF
yoktur, çünkü yuzyıllar boyunca tslam
dînınde sûret yasafr nedeniylerbn 5ff-
natın da yasak olduğuna ınanılmıştır
Kanuni Sultan Sülevman'ın damadı Ib-
rahim Paşa'nm, Macanstan'ın Budın
kentınden getırtıp, Sultanahmeftekı sa-
rayının önune dıktırdığı uç heykel.
"Dünyaya iki tbrahim geldi. Biri putla-
n kırdı. oteki dikti"anlamına gelen
Farsça bır beyıtle eleştinlmıştır
Ancak ben burada, konunun çok
farklı bır yönünu ele almak ıstıvorum
MustafaKemal bır Osmanlı paşası-
dır Ne var kı. otekı Osmanlı paşalan gı-
bı olmadığından, Batı emparvalızmıne
baş kaldırmış, Batı'ya karşı savaşmış-
tır Ama, yukanda, muzık omeğınde de
gördûğümuz gıbı. Batı'nın kültürüne
karşı değıldır Tam tersıne. onu, Turkı-
Batı'nın kesın yenılgısının başlangıcı
sayılabılecek olan Afyon'dakı anıtı, Ba-
tılı bır sanatçının, Krippel'ın \apma-
Mnda kendı heykellennın bırçoğunun
da, yıne yabancılar tarafından yapılma-
sında sakınca görmemış, bundan hıç ra-
hatsız olmamıştır Ata. "Beni Tiırk he-
kimlerineemanetediniz"demıştır ama,
'Benim heykellerimi Tiırk heykeloraş-
lanna yapbnnız' dememıştır
Oysa, o yıllarda, kımı Turk aydınla-
nnm. bu uygulamalardan tedırgın ol-
duklannı görûyoruz örneğın. "Mi-
mar" dergısının. 1932 tanhlı 2 sayısm-
da, mımar B O Celâl, "Gazi Hazretle-
rinin bir iki şehırde rekzedilen (dikilen)
hey kellerinden maadasının (başkası-
nm) maateessuf ecnebılere vaptınlması
havsalamın bır turlu hazmedemediği
bir meseledir'" dı>e yazmıştır
Atatürk ve mimarlık ya da
modern mimarlık tutkusu
Çeşıtlı konuşmalarında, demıryolu
yapımından heykel sanatına, bılımden
teknık öğretıme kadar, şehırcılık de da-
hıl olmak uzere, hemen her konuda bır
şeylersoylemışolan Ata'nın, doğrudan
mımarlıklaılgılıbırözdeyışınerastlan-
maması ılgmçtır Ancak. yme de, onun
bu sanatla ılgıîı goruşlennı bılıyoruz
Şoyle kı
O. ulkemıze, Batı'da kullanılan gıy-
sılenn, Batı'da kullanılan takv ımın, Ba-
tı'da kullanılan harflenn, Batı muzığı-
nm gelmesını ıstedığı gıbı, Batı mıma-
nsının de gelmesını ıstemıştır Onun
ıçın de, Osmanlı mımansınden oğeler
taşıyan Bınncı Ulusal Mimarlık Akı-
mı'nı benımsememıştır, destekleme-
mıştır Türkıye'de. bugüne kadar ya-
yımlanan en uzun surelı mimarlık der-
gısının, "Arkitekt
r
'ın yayıncısı olan, 90
yaşındakı Zeki Sayar, yakın zamanlar-
da. bırbaşkamimarlık dergısınde. "Ya-
pı"da yer alan bır söyleşısınde şunlan
sovlemıştır "(_) 1930'lardabizmezun
oldugumuz sıralarda, Ankara'da Zira-
at Bankası binası vapüdı. Mongen vap-
tı. bı/jm hocamız yaph. Osmanlı mima-
nsındeyapa. Ataturktasvipetmedi.be-
ğenmedi yani. Ozel bir binadır aslında,
Osmanlı mimarisınde... Ama istemedi
Ataturk, modern mimari istiyordu"
(Yapı Sayı \>2, Temmuz 1994, s 46)
Yıne Vlongeri'nın onensı olan. kü-
lâhlı cumhurbaşkanlıgı köşkü onensı-
nı gen çevıren Ata, Ankara'dakı Turko-
cağı bınasının cephesmdekı mırhapçık-
lan, herhalde eskı mımanyı çağnştırdı-
ğı gerekçesıyle, bunlardan bınne ken-
dı heykelının konulacağının soylenme-
sıne karşın, uy gun bulmamı^, daha son-
ra, kendısı ıçın geçıcı kabır olarak se-
çılecek olan Etnoğrafya Muzesı'nın
kubbesını de beğenmemıştır
Bunakarşılık. Bırıncı Ulusal Mimar-
lık Akımı'nın onderlennden, unlu mı-
mar Kemalettin Bey'ın.tasarladığı, an-
cak gerçekleşmemı>olan ve "gelenek-
sel camilerden çok farklı" önenler ıçe-
ren Çankaya Camıı ıle ılgılı olarak
onunla gorüştuğunu. Ankara'nın ıman
ıçın açılan yanşmaya gonderılen plan-
lan, junyle bırlıkte. Ata'nın da bızzat
ınceledığını, onun. Afyon anıtının bır
yabancıya ısmarlanmasına tepkı gos-
termedığı gıbı >enı Turkıye Cumhun-
yetı'nın sımgesı olan. Çankava'dakı
Cumhurbaşkanlıgı Koşku'nun. yıne bır
yabancı, Avusturyalı mımar Holzmeis-
tertarafmdan yapılmaiina karşı çıkma-
dığını. ancak. koşkte. yatak odasının.
kalonferdaıresınm ustune geldığını go-
rünce. mıman çağınp, onu bu konuda
sorguladığını. buna karşılık. Anka-
ra'nın ımarplamnı yapan Orley,dukkân
yapılmaması gereken bır yere Çanka-
ye Cumhunyetı'ne ıthal etmek ıstemış-
tır Onun sağlığında, Cumhunyet'ın 10
vıRnda. 31 Mayıs 1933 tanh ve 2250 sa-
yılı yasa ıle, Istanbul da Darulfünun'un
kapatılmasıyla kurulan çağdaş unıver-
sıtede. Batı'dan gelen pek çok bılım
adamına, sanatçıya yer venlmesı, bu-
nun en somut kanıtıdır
Aynı kultür polıtıkasının sonucu ola-
rak, Ataturk, Buyuk Taarruz un hazır-
landığı ve başlatıldığı. dolayısıyla da.
ya'dan geldiğrîçTmzfflTerdığını söyle-
yınce. "Bizim için plan bozulmaz" dı-
yerek. dükkâm hemen 4taldırtt;ğifH vfr
Meclısyakınlarındayapılmasıdu^unü-
len bır gobeğın, arabalann orada yav aş-
lamalanna neden olacağı ıçın, ken-
dısıne suıkast y apmayı duşunenlenn ış-
lennı kolavlaştırabıleceğını sovleyen-
lcre. "\u\artagi belki biraz daraltmak
lazım, ama fikir doğructur, yaptinnız"
dedığını bılıyoruz
Demirtaş Ceyhun,'2 yüzyıldır Batılılaşmayı tartıştığımız halde henüz köylüleşmeyi bile başaramadık' diyor
GAMZE VAREVI
Demirtaş Ceyhun, 'Ah Şu Biz Ka-
rabıyıkh Türkler' adlı kıtabının deva-
mı olan 'Ah Şu Biz Göçebeter'de son
ıkı yüzyıldır elımızden gelenı vaptığı-
mız halde neden hala Avrupalılaşa-
madığımızı sorguluyor Bu süreçte
değıl Avrupalı olmak, göçebelıkten
koyluluğe bıle terfı edemedığımızı
duşunen Ceyhun, bu kıtap uzerıne
yaptığımız söyleşı sırasında zaman
zaman ozeleştın de yaptı 'Kara Bı-
yıklı Turkler'de kentleşmeyı verleşık-
lığın bır işareti olarak tanımlavan ya-
zar. artık bu goruşte değıl Ceyhun
6O'lı yıllarda ovdüğu gecekondulaş-
mayı ıse şımdı göçebelığımızın sur-
düğunün gostergesı. o donemı de 'ay-
dınlanmızın romantik dönemi. gece-
kondu romantizmi' olarak nıtehyor
- Turkler Batılılaşmayı nasıl değer-
lendirmişler?
18 yuzyılda Batı'da sanayı devn-
mıyle ordu ve sılahlar yenılenınce
Osmanlı ordusu başansız olmaya baş-
lamış Osmanlı 18 vuzyılın ıkmcı ya-
nsından ıtıbaren sureklı ordusunu ye-
nılemek, Avrupa'dan asker getırmek,
sılah almak ıçın çabalara gırışmış
Osmanlı Imparatorluğu donemındekı
Avrupalılaşma çabamız tamamen sı-
lah sanayı açısından olmuş Tanzı-
mat'tan sonra hızla her şeyımızı Batı-
lılaştırmaya gayret etmışız Etmese
mıydık7
Bunu söylemıyorum
Nıçın Batılılaşamadığımızı ıkı yüz-
yıldır tartışıyonız Kımı Doğulu top-
lum olduğumuzu soyluyor ama bunun
ne anlama geldığını hıç analız etmı-
yor Bence Batılılaşma, sadece sana-
yıleşme değıldır Batılılaşma. toplum-
lann, uretımın ışlevıyle ılgılı ekono-
mik yapısında, klasık evrelennı yaşa-
yarak, goçebe toplumundan tarım
toplumuna, sonra sırasıyla. kölecı du-
zene, ucretlı emek duzenıne geçerek
sanayı toplumu aşamasına gelmesıdır
- Bir de sanat ve kültür var...
Biz Batılılaşmayı bu açıdan hıç dü-
şunmemışızdır Sadece uygarlık açı-
GöçebeHkten kurtulatnadık
sından ele almışızdır Uygarlık ve
kultür ayrı şeyler Her topîumun kül-
turu kendine ozgu Cunkü toplumla-
ruı kültürlennı yaratan. bıçımlendıren
ıçınde bulunduklan uretım ılışkılen
Bu toplumda uretım ılışkılen aynı
kalsın ama Avrupa kulturunu getınp
yerleştırelım dersek yanılgıva duşenz
- Neden göçebelıkten kurtulamadı-
ğımızı düşünüyorsunuz?
1950 den sonra kırsal kesımde ya-
şayan mılyonlarca insan kentlere akın
etmeye başladı Duşunurlerımız. sa-
nayıleşme ınsanlan kentlere çekıyor
dıyorlar Kente gelen ınsanlar fabnka
ışçısı mı oluyor' Fabnkalanmızda ışı-
nı babasından devralmış ışçı sayısı
kaç
9
lşçılen sıgortalı bıle yapamıyo-
ruz Işçı olmayı hıç duşunmedığı ıçm
sıgortalı olmak ıstemıyor lşverenle
küçuk bır para uzerınde anlaşıyor Ta-
bıı sendıkah olmayı da ıstemıyor
Ama Batılı hakkını koruyor Hemen
sendıkalanna gıdıp kaydoluyor ls-
veç'te lsveç Yazarlar Bırlığı. Alman-
ya'da Alman Yazarlar Bırlığı basın ış-
kolunda bırer sendıka Biz Türkıye'de
yazarlan sendıkalı yapamıyoruz
Kente goçen mılyonlarca msan gel-
dıklen yerde köylü olsalar, köyde bır
çırpıda bırakıp gelemeyeceklen çıft-
lıklerı, tarlalan olur Yıne mulkıyet
kavramları olsa kente gelıp boş bul-
duklan yere gecekondu yapmazlar
1927 yılında Cumhurıvet hukume-
tının yaptırdığı bır araştırma. Anado-
lu'nun ekılebılır topraklarının 6'da
5'ının boş oldugunu ortaya koydu
Anadolu'da yaşayanların yuzde 80'ı
de o boş topraklar uzennde vaşıyor
ama tapu çıkartmıyor tanmla uğraş-
mıyor Toplumumuz Osmanlı Impara-
torluğu dönemınde koyluleşememış
Cunku Osmanlı lmparatorluğu'nda
mulkıyet kavramı yok Tanhçılenmız
bunun aksını savunmayı, Osmanlıyı
temıze çıkarmak gıbı değerlendırmış-
ler Osmanlı toplumunda ekılebılır
toprakların 6"da 5'ını Ermenıler ve
Rumlar sürmuş Turkler, onların ya-
• Batılılaşma,
toplumların, üretim
işleviyle ilgili
ekonomik yapısında,
klasik evrelermi
yaşayarak, göçebe
toplumundan tanm
toplumuna, sonra
sırasıyla köleci düzene,
ücretli emek düzenine
geçerek sanayi toplumu
aşamasına gelmesidir.
nında toprak ışçısı olarak çalışmışlar
Toplumlar göçebelıkten tarım top-
lumuna geçerken mutlaka kole eme-
ğınden yararlanmışlar Osmanlı lmpa-
ratorluğu da kole emeğınden tanmda
vararlanıldığına daır bır belge \ok
Tanhçılenmız "Osmanlı lmpara-
torluğu'nda ticartt Vahudilerin, zana-
aüar Ermeni ve Rumlann kontrolun-
deydi, Turkler çiftçiydi" demışler
Ama çıftçı değılız Tıcaret de Turkle-
rın elinde Yahudıler zaten 16-17
yuzyıldan sonra gelmış \e Anado-
lu'nun her koşesıne gıdememı^
- Aydınlarla halk arasındakı kopuk-
luk köflusunda neler soylersiniz?
Tanzımaftan sonra. hatta Osmanlı
Imparatorluğu tanhı boyunca aydınla-
nmız ayn bır kast grubu oluşturmuş-
lar Padı^ah, ıdareyı oğrensın dıye
şehzadeyı valı yapıp bır >;erlere gon-
derıyor Gozden duşen bır sadrazam
Anadolu ya suruluyor Oraya bırkaç
yuz kışılık bır aşıret halınde gıdıp bır
sıte kuruvor Ancak vaşadığı yerın
halkıyla uzaktan yakından ılgısı yok
Bu, gûnümuzde de devam edıyor Ay-
dınımız lstanbul'un guzel semtlennde
oturur Anadoluüakı insan onemlı de-
ğıldır Yönumuz Batı'ya dönüktûr
196O'lı yıllarda gecekondulaşma
konusunda alkışlayıcı yazılar yazdım,
demeçler verdım Şımdı ozeleştın ya-
pıvorum ve buna 'aydınlanmızın ro-
mantik dönemi, gecekondu romantiz-
mi''dıyorum Gecekonduyu bu toplu-
mun devnmcı dınamığının coğrafı
mekandakı gostergesı sanmıştım
Tam tersı, goçebelığın surdüğünun
göstergesıymış Batı dıllennde goçe-
be sozcuğu goçmek fıılınden turetıl-
memış Bır tek Turkçe'de oyle olduğu
ıçın biz goçebeyı sureklı göçen msan
sanmışız Goçebelıgı bır toplumsal
uretım bıçımı olarak değerlendınrsek
çozum bulmamız daha kolaylaşır
GöçebeHkten hala kurtulamadığı-
mıza gore kcntlileşmek için daha finü-
müzde uzun bir yoi var.
'Kara Bıyıklı Turkler'de kentleş-
mevı yerleşıklığımızın bır işareti ola-
rak yorumlamıştım Bugun aynı go-
ru^te değılım Oyle olsaydı, Batılı ül-
kelerde bu buyuk kentler gerçeğının
ortaya çıkması lazımdı Buyuk kent-
lerın hepsı az gelışmış ülkelerde Bızı
tüketım toplumu halıne getırmeye ça-
lıştılar Bır araya gelır. buyuk kentlere
yığılırsak tuketıcı oluruz Kapıtalızm,
sanayı devrımınden sonra ucretlı
emeğı çalıştırarak 20 yuzyıla kadar
onun urettığı artı değen somurup bü-
yumuş Bugun bu devam edıyor Ama
ucretlı emeğın somurusu kadar da
fabrıkalarda robotlar çalışıyor Ancak
nıtelıklı ucretlı emek çalıştırılıyor
Ona dd artık somuruden pay venyor
Tukettırırken somuruyor Insanlann,
tuketırken en kolay somurulebıldığı
yerler. kentler
Fransız basmında
Vıyana Operası
• ANKARA (AA) - Fransa'da
yayımlanan "L'est Republıcam"
gazetesı, bır habennde, 26 kasım
akşamı tstanbul'da
gerçekleştırılecek Vıyana
Operası'nın büyük balosuna yer
verdı Tunzm Bakanlığı'ndan
yapılan açıklamaya göre "Vıyana
Operası'nın Buyuk Balosu
Istanbul'da" başlığıyla
yayımlanan haberde, baloyu
ızlemek uzere lstanbul'agıtmek
ısteyenler ıçın uçak ve otel
fıyatlan hakkında bılgı venldı
Haberde, en unlu tralolardan bın
olan 'VVıenerOpernball'ın 1877
yılında kurulduğu ve her sene
Vıyana Operası'nın bu balo ıle
ozel akşam tıyatrosuna donüştügü
ıfade edıldı tstanbul Svvıssotel'de
gerçekleştınlecek baloda,
"VVıenerOpernbaH" ve Istanbul
Fılarmonı Orkestrası eşlığınde
Vıyana Operası Balosu dekoru
canlandınlacak Geleneklere göre
balo, 200 çıft tarafından
"Polonez" dansı ıle açılacak ve
sabaha kadar sürecek Dünyanın
tanmmış sımalannın Istanbul'a
gelmesının beklendığı balo,
Türkıye'nın tanıtımında önemlı
bır rol ustlenecek
'Günlük Mûstehcen
• Kültür Servisi - "Tıyatrofil",
sezonun ıkmcı oyunu "Gunlük
Mustehcen Sırlar" Istanbul Sanat
Merkezı'nde (Tarlabaşı)
sergılenmeye başlandı M
Antonıo de la Parra'nın "Günlûk
Mustehcen Sırlar" adh farsmı
Ö^kan Schulze yonetıyor, Şehır
Tıyatrolan oyunculanndan Anf
Akkaya ve Engın Alkan
oynuyorlar Komedırungensınde
psıkanalızm ve Marksızrru, bırey
ve toplum karşıtlığında sınıriayan
çağımız aydıruna yonelık hafıf bır
eleştın de ıceren oyunda. Freud ve
Marx olduklanru one suren
teşhırcı kılığındakı ıkı kışı, bır
parkta karşılaşırlar Parktakıaynı
bankı sahıplenme konusunda
tartışmaya başlayan bu insan
prototıplennın. bırbınru tanıma ve
benımseme surecı ı«^nde
trajı-komık durumlar ortaya
çıkar Oyun, pazartesı akşamlan
20 30'daTarlabaşıCaddesı
uzenndekı Istanbul Sanat
Merkezı'ndeızlenebılır (2563751)
İFSAK'ın temel
fotoğraf
semmerleri ' '
• Kultur Servisi - İFSAK'ın 74
donem temel fotoğraf semınerien,
12 11 I994Cumartesıve
15 11 1994Salıgünlenbaşlıyor
Sah gunlen saat 19 00-21 00,
cumartesı gunlen 11 00-13 00
arasında yapılacak olan
semınerlerde, Fotoğraf Tanhı -
Fotoğraf Makınesı - Işık Bılgısı -
Yardımcı Araçlar - Kompozısyon
- Karanlık Oda derslen ışlenecek
Semınerler arasında çekım
gezılen ve karanlık oda
uygulamalan da vapılacak
'Yılmaz Güney
Rlmleri Gösterimr
• Kültür Servisi - Yılmaz Guney
Kultür \e Sanat Vakfi'nca Yılmaz
Gunev'ın olumunun 10 yılı
nedenıyle 14-26 kasım tanhlen
arasında "Yılmaz Guney Fılmlen
Gostenmı" yapılacak Vakıf
Başkanı Fatoş Güney'ın yaptığı
açıklamaya gore 14 kasım
pazartesı günü "Yol" adlı fılmle
başlayacak toplu gostenmler,
Beyoğlu Kuçuk Sahne'de
duzenlenecek Gostenmlerde 12
fılm. seyırcılenn beğenısıne
sunulacak Fatoş Guney,
gostenmler ıle ılgılı olarak şöyle
dedı "Bu faalıyet, Turk sınema
tanhınde ıstısnaı bır önem ve yere
sahıp olan Yılmaz Güney'ın
bıraktığı kültür \e sanat mırasıyla
bu mırası adadığı Turk toplumu
arasındakı her zaman canlı kalmış
bağı tazelemek amacıyla
duzenlendı "
13.İSTANBULTÜYAP
KİTAP FUARI'NDA
BUGUN:
A Salonu 14 30- 16 00 Altın Kı-
taplar Odul Torenı
17 00-19 00 Konferans "Atatürk
ve Uygarlık" Ord Prof Dr Reşat
Kaynar Duzenleyen Ataturk Vakfı
20 00Soyieşı Alev Alatlı
B Salonu 14 00- 15 30 Panel:
"Sanata E\et'" Yoneten Atilla
Bırkıye Özdemır Ince, Husamettm
Koçan, Halıs Başarır Duzenleyen.
Cağdaş Istanbul Platformu
16 00-18 000 Panel "Türkıye'de
Oyun Yazannın Sorunlan'7 Yöne-
ten Esen Çamurdan Prof Dr Ay-
şegül Yuksel. Adalet Ağaoğlu, Işıl
Kasapoğlu, Necatı Cumalı/ Duzen-
leyen Yapı Kredı Yayınlan
18 30-20 00 Konferans "Make-
donya'da 50 Yıldır Turk Dılınde Ya-
yın Etkınlığı"' Drıta Karahasan/
Duzenleyen Bırlık Gazetesı ve Ya-
yınlan Makedonya Cumhunyetı
Imza TYS Standı Öner Yağ ,
Mehmet Başaran. Atilla Dorsay,fcı•
cument Uçarı, Can Yücel, Behzat
Ay. Osman Şahın
Boyut Yayınlan Alev Alatlı
Gerçek Sanat Yayınlan Zıhnı
T Anadol. Kemal Anadol, Samı
Gokturk, Muzaffer Arabul
Parantez Yayınlan Bıber Dergısı
yazarveçızerlen