Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 9EKİM1994PAZAR
8 PAZAR KONUKLARI
SUNUŞ: Türkiye'debirsüredirkatılımcılıkdillerden
âûşmeyen birsöz halinegeldi. Yerelyönetimlere
katılma, demokratik işleyişleriniböylece sağlama
bilincihalk arasında iyiceyerleşir oldu. Çeşitli
demokratik ülkelerden yerelyönetimlerin
denetlenmesi, demokrasinin temel taşları olarak kabul
edilen buyönetimlereyöre halkının dahafazla katıhmcı
olması amacıylabilgileralındı; buyoldayapılan
çalışmalar sürüyor. Türkiye, artık merkeziyönetimden
yerelyönetimlere dahafazla ağırlık verme çalışmalarını
iyice hızlandırdı. Bu çalışmalarçerçevesindegeçen
günlerdeİstanbul ve Ankara ABD 'dengelen ilginç bir
konuğu ağırladı. Bukonukyerelyönetimlere demokratik
katılım konusunda uzman olan KentselEylem Enstitüsü
(Civic Action Institute) Başkanı HowardHallman 'dı.
Hallman'la ABD 'deyerelyönetimlere demokratik
katılım, İstanbul ve Ankara 'dayaptığı temasları
konuştuk. Bu arada Hallman 'ı İstanbul'dakonuk eden
Marmara Belediyeler Birliği'nin GenelSekreteri Fikret
Toksöz de bizim bu ziyaret veyapılan bilgialışverişiyle
ilgilisorularımızıyanıtladı.
YerelyöneûnûevdekatıktnabkSöyleşi Leyla Tavşanoğhı KonuklarHowardHallmanKentsel Eylem Enstitüsü Başkanı, Marmara Belediyeler Birliği Başkanı Fikret Toksöz
,1 ' 78-
Howard Hallman
Diinya yüzünde demokrasiyi yüceltme içinfaaliyet gösteren Kentsel Eylem Enstitüsü'nün başkarüığını yapıyor. Bu enstitününfaaliyetleri
arasındabeledıye hizmetlerinin tek merkezlikten çtkarılmasıyönünde çaiısmalaryapmak vekent halkının bu çalışmalarakatılımınısağlamak,
toplumm gelisürümesine halkm kaıkısı konusundayerelyönetkilere ve konışu beldelerdeki önderlere bılgi, eğitim ile teknik destek sağlamak
da bulunuyor. Avnı zamanda toplumun gelistirılmesine kent halkının katılımı alanmda ABD İskan ve Kentsel Gelişim Bakanlığı'ndan danı-
şman olarak hizmet verdi. Demokrasinin kökenleri ve toplumsalhareket konusundakibirçok makalesinin yanı sıra kitapları da var.
- Kze Gvic Action Institute 'un (Kentsel Eylem Enstitüsü) faa~
liyetlerinden söz eder nüsiniz?
HALLMAN-Enstitü 1%9'dan 1983-84'e kadar çok etkındi.
Halkın bölgesel yönetimlere katılımı, bölgesel yönetimlerde söz
sahıbi olabilmesi için çahşıyordu. Toplanular düzenleniyor,
çahşma gnıplan oluşturuluyordu.
Bir konuda teknik ve özel bilgisi olan kışiden o konuyla ilgili
mutlaka yararlanıhyordu. Ancak ben bu enstitünün kurucusu
olarak günün birinde kuruluşun işlevini görmesı ıçin gereken
paralann bittiğini gördüm. Uzun süredir de enstitü yan uy-
kudaydı.
Ama Doğu Avrupa'da demokrasinin uyanışını ve yeru yeni
ülkelerin oluşmaya başladığını görünce bu yeni demokrasilere
halkın kaülımı için yardımcı olabileceğimiz düşüncesi aklıma
geldi.
Böylece Amerikan Haberler Merkezi'nden (USIS) bu konu-
da kimlere yardıma olabileceğimizi sordum. Şimdilik bunu pek
de bilernedıklerini, ama belki de Türkiye'de bir şeyler yapabi-
leceğimizi söylediler. Bu fıkir hoşuma gitmişti. Türkıye gerçek-
ten ilginç bir deneyim olacaktı.
- Peki, Türkiye'deki temaslanmz ilginiziçektini?
HALMANN - Evet, çok. Ankara ve İstanbul'da gönüllü ku-
ruluşlann temsilcileriyle görüşmeler yapüm. Çevre sorunJan,
kadın haklan, halkın yerel yönetime katıhmı konulannı ele
aldım. Daha sonra belediye başkanlan ve yerel yönetimlerin
yetkilileriyle de görüştüm. Onlar, halkın yerel yönetimlere
katılımlannın çok gerekli olduğu konusunda fikir birliğindey-
diler. Sanıyorum Türkiye'de halkın yerel yönetimlere katıhmı
önemli bir gereksinim haline
gelmiş.
- Peki, halkm yerel yöne-
timlere katıhrm nasübaşanla-
bibr sizce?
HALLMAN - Bütün yöne-
tımJer bir işi başlatmadan
önce konuyla ilgili ayıntılı
çahşmaJar yaptınrlar. Diye-
h'm ki bir yerel yönetimin
yeni bir karayolu yapımıyla
ügili bir projesi var. Bu proje
haarlanırken yerel yönetim,
yöre halkına karayolunun
nerede yapılması gerektiğni
sorarsa o zaman iş çok daha
verimli ve kolay seyreder.
Çünkü vatandaşın görüşü
alınmıştır. Vatandaş bunu
onayladığını ya da onayla-
madığını yerel yönetim yetki-
lilerine bildirir; gerekçelerini
de açıklar.
Yerel yönetim, vatandaşla
birlikte bu türprojeleri yürüt-
tüğü takdirde genellikle çok
az ya da hiç denecek bir mu-
halefetle karşılaşır. O zaman
da işi kolaylaşır.
1955'te benim yaşadığım
şehirde yerel yönetim bir yol
yapımına karar verdi. Kara-
yolu mühendisleri şehrin
içindeki çok güzel bir parkın
içinden bu yolu geçirmek is-
tediler. Çünkü mühendisler
parkın bozulmasıyJa ilgilen-
miyorlardı. Ama vatandaş
buna şiddetle karşı çıkü. Şehir halkı toplu halde mahkemeye
başvurdu; yol inşaatını engelledi. Böylece mühendisler bu işi
yapmadan önce kent halkına danışılması gerektiğini öğrenmiş
oldular.
Türkiye'de sistem değişik olabilir. Ancak her zaman bu tür
projeler gerçekJeştirilmeye çalışılırken haJkın fikrini almakta,
halktan katıhmcıbk istemekte yarar vardır.
Size Amerika'da bir başka şehirden bir örnek vermek istiyo-
rum. Bu kentin içinden çok sayıda kamyon geciyordu. Kam-
yonlar doğal olarak hem trafiği tıkıyorlardı, hem de büyük gü-
rültü çıkanyorlardı. '
Bunun üzerine belediye meclisi toplandı. Kent halkı temsilci-
lerinden bir grup da bu toplantıya katıldı. Yerel yönetim ve
kent halkı birlikte, kamyonlann kent içinden hangi yoldan geç-
melerinin gerektiğıne karar verdiler. Böylece ikı taraf da her-
hangi bir sorun çıkmadan mutlu oldu.
- Peki, ABD'de yerel yönetimkr hükümetten para abyorlar
nu?
HALLMAN - Genelde kredi biçiminde oluyor. Bundan 20
yıl önce Alabama eyaletinin Birmingham kentinde böyle bir
borç verme olayı olmuştu. Belediye, kent merkezinde bir çarşı
yaptırmak, aynı zamanda kent merkezini de düzenletmek isti-
yordu.
Hükümetten bir kredi çıktı. Ama kent halkı buna karşı çıktı.
"Eğer kent merkezine kürüphaneier, parklar da yapılacaksa bu
işi onaylanz. Aksi balde kabul etoneyiz" dediler. Böylece bu kre-
di alma işi suya düştü.
- Mahalle çaputda örgütler de var nu?
Diyelim ki bir yerel yönetimin
yeni bir karayolu yapımıyla ilgili
birprojesi var. Buproje
hazırlanırken yerel yönetim yöre
halkına karayolunun nerede
yapılması gerektiğini sorarsa o
zaman iş çok daha verimli ve kolay
seyreder. Çünkü vatandaşın
görüşü alınmıştır.
HALLMAN-Var tabii. Mahallelerin halkı oyöreyı kendilerine
ait bildikleri için burasını geliştirmek, güzelleştirmek için çok
çalışırlar. Kendi örgütlerini kurarlar. Çünkü oturdukJan ma-
halleyı benimsemişlerdir ve bunun her zaman düzgün kalmasını
isterler. Kendilerinin bilgisi dışında buralara bir tek çivi çaktı-
rmazlar.
- Yaıti bu tür işler çok demokratik oluyor.
HALLMAN - Halk, yerel yönetime katılabilmek için belirli bir
örgütlenmeyi gereksiniyor doğal olarak. ABD'de pek çok şehirde
halk konseyleri var. Bu halk konseyleri şehir halkının kendisi ta-
rafindan seçiliyor. Bu konseylerin üyeleri son karar hakkına sa-
hip değü. Ancak belediye meclislerine danışman görevi yapıyor-
lar.
En azından yöre halkı adına fıkir belirtebiliyorlar. Hatta kent
sakınleri, belediye başkanı ya da belediye meclisine doğrudan
başvurarak yöre halkının şunu istediği ya da istemediğini söyle-
yebiliyorlar.
Örneğin o kentte bir bar açıiacak. Bu barda da içki satışı yapı-
labilmesi için ızın ıstenecek. Yöre halkı böyle bir bann açılmasmı
istemiyorsa bunu doğrudan belediyeye bildirilebiliyor.
ABD'de bu konularda halkın örgütlenmesiyle ilgili epeyce de-
neyimimiz var. Avrupa ülkelerinde de son 30-40 yıldır bu yolda
deneyimler kazanıldı.
- Enstitünüz Türkiye'dekiyerelyönetimlerle gelecekte de işbirB-
ğini sürdürecek mi?
HALLMAN - Ben buraya Türkiye'deki yerel yönetimlerie
nasıl işbırliği yapılabilir konusunu araştırmaya geldim. Gelecekte
benden yeni bir görev istenirse yeniden gelirim tabii.
Türkiye'de yaşadığımız de-
neyımleri ilgihlerle paylaştık;
ABD'deki çalışmalanmızdan
öğrendiklerimizi aniattık. Bu
tür deneyimleri kazanmak için
yıllarca bu konuda çalışmalar
yapmış olmak gerekiyor.
1960'larda ABD'deki kentle-
rin bir çoğunda iç kanşıklıklar
vardı, çok iyi anımsaya-
caksınız. Bu iç kanşıklıklan
yatışürmak amacıyla yöre
halkı yerel yönetimlerle işbirliği
yapıyordu. Çok iyi örgütlen-
mişlerdi. Bu örgütler yerel yö-
netimlere yardım için zamanla
yasal bir statü kazandılar.
- Peki, ABD'deki yerelyöne-
timler gelirlerini nereden elde
ediyorlar? Federal hükümetin
katkm da oluyor mu?
HALLMAN - Esas olarak
gelir kaynaklan vergiler. Gelir
vergüeri, emlak vergileri ve kat-
ma değer vergisiyle eşanlama
gelen satış vergisi..
- Yerel yönetimlerin ki-a ge-
Srleri var nu? Örneğin kiraya
verdikleri mülklerinden elde et-
tikleri getirler?
HALLMAN - Yerel yöne-
timlere ait önemli. kiraya veri-
len mülkler yok. Kent kalkı-
nmasına katkı sağlamak
amaayla eski binalar onanlı-
yor ya da restore ediliyor. Ama
bunlar daha sonra saühyor; ki-
raya verilmiyor.
- Örgütûnüzün Uluslararası Yerel Yönetimler Birliği'yle
(IULA) herhangi bir bağlantısı var nu?
HALLMAN - 1971 'de bir temasımız olmuştu. Bu bağlamıyı
yeniden kurmak isteriz tabii. İstanbul'da da bir şubeleri bulundu-
ğunu duydum. IULA örgütü sanıyorum ABD'deki Ulusal Şehir-
ler Birliği'ne (National League of Cities) benziyor. Ulusal Şehir-
ler Birliği'ne üye ABD'deki bütün belediye başkanlan ve belediye
meclisi üyeleri. >ilda birkezçokgenişçaplı birkonferansdüzenler-
ler. Bu konferansta bilgi alışverişinde bulunulur.
- Yerelyönetimlerin, demokrasinin temeltaşları olduğusöylenir.
Bugörüse katıayor musunuz?
HALLMAN - Tamamıyla. Topfd'in 'ABD'de DemokrasT adlı
kitabını okudunuz mu? O kitapta yerel yönetımlenn demokrasi
için bir eğitim sahası olduğunu söylüyor, "İlkokullar biüın için
oeyse yerel yönetimler de demokrasi için odur" diyor.
196O'da yayımlanan bir siyaset bilimi çalışması vardı. 'Kent
Külrürü' başlığıru taşıyan bu çabşmada yöresel katkıran kent de-
neyimini geliştirdiği ve bunun da zamanla ulusal boyuta ulaştığı
sonucuna vanlıyordu.
1880-1890'da Avrupa'dan ABD'ye geniş çaplı göç olduğu za-
man ABD'ye gelen bu göçmenler kendi aralannda gjzli örgütler
olan localar kurmuşlardı. Kendi aralannda gizli çalışmalaryapı-
yorlardı.
Bu, çok önemli bir demokratik örgütlenme halini almıştı. Bir
örgütte çalıştığıruz zaman hiçbir şekilde tek başmıza iş yapa-
mazsınız. Öncelikle o örgütte bir konsensüs oiuşması gerekir.
Ancak o zaman ortak bir iş başarabilirsiniz. İşte, demokratik ör-
gütlenmenin esası da buradadır.
Fikret Toksöz
Aydın 1939 doğumlu. Ankara Üniversitesi SiyasalBilgiler Fakültesi'ndeyükseköğrenimini tamamladıktansonralisansüstüeğitimi-
ni İngiltere'de Manchester Üniversitesi'nde yaptı. 1978-80 yılları arasında OECD'nin kentselyönetim projesi üyelığinde bulundu.
Sırasıyla kaymakamlık, Ankara Belediye Başkan Yardımcilığt, Yerel Yönetim Bakanlığı Müsteşar Yardonclığıgörevlerindebulun-
du. Şimdiki halde Marmara Belediyeler Birliği GenelSekreteri.
- ABD'de 'Kentsel Eylem Enstitüsü' Başkanı Honard Hall-
man 'ın İstanbul'da bazı büyüksehir ve ilçe belediye başkanlanyla
bir toplantıyaptığı duyuldu. Howard Hallman 'ın burayagelmesi
ya da çağnlmastndaki amac neydi?
TOKSÖZ - Hovvard Hallman'ı biz davet etmedik. Bu, Ame-
rikan Basın ve Kültür Merkezi'nin bir girişimiyle oldu. Bunu
ben şöyle değerlendiriyorum: Amerikalılar artık demokrasiyle
de ilgilenıyorlar. Bu, iyi bir başlangıç ve iyi bir programdı. Biz
şımdiye kadar ABD'nin güzel yüzünü göremedik. ABD'nin
güzel yüzü demokrasidir. Bu ülke dünyada en büyük katılıma,
en gelişkin, en ışlek topluma sahip. ABD, dernek İcurmak. katı-
lımcılık açısından hem dünyada öncüdür hem de katıhmcı de-
mokrasi açısmdan son derece gelişkin bir yapıya sahiptir.
Amerikablar böyle bir toplantı düzenlemeyi düşündüklerini
söyleyince biz Marmara Belediyeler Birliği olarak onlara
yardımcı olabileceğimizi belirttik. Böylece bir toplantı düzen-
lendi. Bu toplanüya İstanbul'dan belediye başkanlan, belediye
meclis üyeleri ve bir kısım muhtarlar davet edildı. İlk kez de
böyle bir toplantıda katılımcıbk konusu konuşuldu.
- Türkiye'de katılım nasıl, hangiyoüardan olabilecek?
TOKSÖZ - Katılım Türkiye'de çok yeni bir konu. Temsili
demokrasi daha çok merkeziyetçi hükümetlerin olduğu yerde
geçerli. Bu yüzden Türkiye'de merkeziyetçi bir yapı olunca bu-
güne kadar katılım konusu çok ön planda değildi. Ancak top-
lumda çeşitli katmanlann oiuşması sonucu Türkiye'de katılım
taleplerinin ortaya çıkmaya başladığını görüyoruz.
Türkiye'de merkezi hükümet sisteminin bugün iflas ettiğine
hep birlikte taruk oluyoruz. Sayın Cumhurbaşkanı'ndan Baş-
bakan'a kadar herkes artık
Türkiye'nin Ankara'dan yö-
netilemeyeceğini söylüyor.
Böyle bir yapıda temsili de-
mokrasi artık eksik kalıyor.
Bir de uluslararası üişkiler
çok önem kazandı. Türkiye'-
nin dünyayla entegrasyonu
ÇOK gündeme geldi. Merkez-
deki adam bunlarla mı yoksa
İstanbul'un yolu, suyu, elekt-
riği, Türkiye'nin ücra bir kö-
şesindeki başka meselelerle
mi uğraşacak. Artık bütün
dünyada yerel işleri yerel yö-
netimlere bırakmak, ulusla-
rarası ilişkilerin de merkezi
hükümet tarafından yönetil-
mesi düşüncesi ağırlık ka-
zandı. Türkiye'de bir süre-
den beri, devleti küçültme
deyışi kullanılıyor.
- Devletiküçültme kavranu
yanhş anlaşıhyor galiba?
TOKSÖZ - Yanhş değıl de
eksik anlaşıhyor. Devlet sa-
dece ekonomik işlere girme-
sin, biçiminde algılanıyor.
Aslında Türkiye'de devleti
küçültmek derken devletten
merkezi hükümet anlaşıldığı
için sorun merkezi hükümeti
küçültmektir.
Bugünkü durumda merke-
zi hükümetin zayıfladığını,
hatta çöktüğünü görüyoruz.
İnsanlann günlük yaşamda
karşılaştığı sorunlann yerin-
den çözülmesi gereği ortaya çıkıyor. Dolayısıyla kendihğinden
bir katılım konusu da oluşuyor. Temsili demokraside katıhm
çok zor. Herkesin Ankara "daki işlerekanşması mümkün değil.
Ama işi yerinden yönetmeye başladığınız zaman yerinden kan-
şmak daha kolay. Onun için katıhm dediğiniz zaman bunu,
hükümetin yeniden yapılanmasıyla birlikte düşünmeniz lazım.
Türkiye'de bu çok önemli, hemen çözülmesi gereken bir sorun
haline geldi.
- Katıhm derken bir de şöyle bir sorun aklageSyor. Türkiye'de
öteden beri dernekçiUğe, örgütçülüğe hep şüpheci, yasakçı gözk
bakılmtştır. Bu katıhmın sağlanabibnesiiçin rahat örgütlenme ve
dernekleşme olanağı nasübuhınabilecek?
TOKSÖZ - Katıhm için bırtakım engeller var. Bunlardan en
önemh'si de başta anayasa olmak üzere yasalann getirdiği en-
geller. Bütün yasalar yasakçı bir görüşle hazırlandığı ıçin
katıhmı engelliyor. Ikinci olarak kültürel engeUmiz var. Biz
kültür olarak katılıma pek de yatkın değiliz. Eskiden İstanbul'-
daki eğlence yerlerinde gazelhanlar gazel okurdu. Gazelhan
gazel okuduğu zaman dinleyıcılerin aşka gelip mınldanması
bile yasaktı. Duvarlara, "dışardan gazel okumak yasaktır" diye
yazmışlardı. Düşünün ki eğlenceye katıhmı, insanıncoşkusuna
bile izin vermeyen bir kültürden geliyoruz.
Şimdi bu kültürü yeniden, yavaş yavaş yaratıyoruz. Bu kül-
türel engelleri de hemen, bir günde aşmamız çok zçr. Üçüncü
engel ise ölcek meselesi. Düşünün ki 10 milyonluk İstanbul'da
katıhm nasıl olacak?
Anadolu'daki belediyelerde çok büyük sorun yok. Çünkü
ölçekler çok büyük değil. İstanbul'da metropoliten yönetim
yaratıhrken çok büyük bir hata yapıldı ve ait birim olan ilçe
belediyeleri kuruldu. Çünkü hala merkeziyetçi yapı üzerinden
yerel yönetımi şekillendiriyoruz. Katıhmı sağlamak için İstan-
bul'da daha çok belediye yaratmak lazım.
- Mahalle belediyelerinü?
TOKSÖZ - Hayır, gerekli değü. Örneğin 100 bin nüfusluk
birölçek bulup 100 kadar yerel belediye yaraülabılir. Bir örnek
vereyim, bu ölçeğe uyulsa>dı bugün istanbul'da Beyoğlu'nda
çok şikayet konusu olan şeyler yaşanmamış olabihrdi. Beyoğ-
lu, kültünine ve toplumsal yapılanna göre birkaç belediyeye
bölünebilirdi. O zaman bugünkü çelişkilerine de tamk ol-
mazdık.
Öte yandan bu dediğimı Bakırköy'de başanh bir biçimde
uyguladılar. Hiç değilse ayn yaşam tarzlan, ayn beklentileri
olan insanlar ayn belediyelerde örgütlenme imkanı bulabili-
yorlar.
Bütün bu engellere rağmen katılım mümkündür; önlemez
hale gehniştir. Bizim belediye yasanuzın bugüne kadar okun-
mayan, hiç üzerinde duruJmayan 13. maddesi var. Orada hem-
şerilik hukukundan söz edıhvor. Bu madde. "Bir belde içinde
oturan herkesin seçmeye, seçiimeye ve iştirake hakkı vardır" di-
yor. 1930'da yazılmasına rağmen çok ilerici bir hüküm. Ama
vatandaşlar, dernekler bunu biuniyorlar.
Ama bırdenbire son yıllarda bu katıhm meselesi önemli bir
ivme kazandı. Bu çok sevindirici bir gelişme. Çünkü sivil top-
luma doğru gidiş, bir kayma var. Hatta bazı Batı ülkelerinde
kendi kendine yönetim doğdu. Arnk belediyeler de yok. İnsan-
lar diyorlar ki: "Bizim hiç kimseye ihrivacımız yok. Biz kendi
keodünizi yönetiriz." İş artık
bu kadar ileri, demokratik
bir yapıya doğru gidiyor.
Biz şu anda oraya kadar
gidemeyiz, ama Türkiye'de
kahplar zorlanıyor. Bizde şi-
kayet etme kültürü var. Ama
şimdi artık şikayet etmeden
protesto aşamasına geldik.
Bunun üçüncü aşaması ise si-
yasi karar mekanızmasına
katıhnaktır. Bu kaülma me-
kanizmasını bugüne kadar
pek de geliştırdiğimiz söyle-
nemez. Katıhm yerel yöneti-
min çalışması için çok verimli
bir faktördür. Kar saiki nasıl
kapitalist ekonominin moto-
ruysa kamu yönetimi ve de-
mokratik düzen için de
katıhm bir motordur.
Katıhm ne kadar çoksa o ka-
dar iyi, katıhm ne kadar azsa
o kadar kötü yönetim olur.
Son zamanlarda artık bir-
takım örgütler, birtakım der-
nekler, kişiler taleplenni doğ-
rudan doğruya belediyeye
söylemekte, karar vermesine
neden ohnakta, verdiği ka-
rarlan değiştirmesine
yardıma obnaktadır.
Yine Beyoğlu'ndan bir ör-
nek vermek istiyorum. Bele-
diye Başkanı başlangıçta çok
katı bir tayır içindeydi. Ama
sonunda uzlaşmaya varmak
zorunda kaldı. Bu, kaühmın
başansı ve demokratik bir ortamın yaraülmasıdır.
• Amerikab yerelyönetimlere katıhm uzmanı Homard Hall-
man 'la yamlan toplantıda negibi bilgiler ediniM?
TOKSÖZ - Amenkah uzman konuşurken herkes kendi
kendine, "Eee, bunlan biz de yapıyoruz. Ama orada bu iş sistera-
kşmiş" dedi. Orada belediye başkanı ne kadar anti-demokra-
tik bir kafada da olsa artıİc o sistemi değiştiremiyor. Her şey
katıhmla, belh bir uzlaşmayla kararlaştınlıyor. ABD'de her is-
teyen, kafasına her esen dernek kurabihyor. Bu çok kolay bir
iş. Hatta bu derneklerin kamu parasından yararlanma imkan-
lan var.
Bizde dernek kurmak ayndır; bir de kurulduktan sonra o
derneğe para bulmak lazımdır. Bugün ABD'de federal bütçe-
de, eyalet bütçelcnnden 'noo-profit organizations' denilen
kamu yaranna örgütler için çeşitli fonlar yaratıhnış. Diyehm
ki çocuklar için bir kütüphane kurmak istiyorsunuz. O zaman
o fondan para alabiliyorsunuz. Kadınlann okur-yazarhğını
arttırmak için bir faaliyette bulunmak istiyorsanız buna para
.bulabiüyorsunuz.
Bizde ise ne yazık ki henüz bu tür uygulamalar yok. İşte,
kamu parasını harcamayı da yaygmlaşürmak lazım. Seçilmiş
insan ne olursa olsun bir azmlıktır. İstanbul Büyüksehir Bele-
diyesi'nde 200 kişi var. İstanbul içindeki sorunlara neden 200
kişi karar versin? Bunu mümkün olduğu kadar çeşitlendırmek,
arttırmak lazım. Katıhm talebi sadece, şunu yapahm, bunu
yapmayalım, olmamah. Paraya da sahip olarak kişilerin ve
derneklerin kendi başlanna o işi yürütebilmeleri gerekmekte-
dir. İşte ABDnin özelLği bu...
Türkiye'de merkezi hükümet
sisteminin bugün iflas ettiğine
hep birlikte tanık oluyoruz. Sayın
Cumhurbaşkanı'ndan
Başbakan'akadar herkes artık
Türkiye'nin Ankara'dan
yönetilemeyeceğini söylüyor.
Böyle biryapıda temsili
demokrasi artık eksik kalıyor. #