Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 9EKİM1994PAZAR
DtZİYAZI
,i3JİJYJl/J\ DOÖllü
Herkesi AIDS'le mücadeleye çağıran ünlü sinema oyuncusu Elizabeth Taylor Cumhurİyet 'e yazdı
ATDS sizin de başınıza gelebilir
ANKARA NOTLARI
MUSTAFA EKMEKÇI
50 yıldır diinyamn
gündeminde
Londra'da bir Amerikan ailesinin çocuğu ola-
rak 27 Şubat 1932'de doğan Elizabeth Rosemond
Taylorİ. Dünya Savaşı'ndan kısabirsüreönce ai-
lesi ile California'ya göç etti.
1942'de 10 yaşında çocukken çevirdiği 59 da-
kikalık 'There'sOne Born Every Minute-Her Da-
kika Bir Çocuk Doğuyor' fılmiyle dünya kamu-
oyunun ilgisini çekti ve bu sempatiyi yanmyüz-
yılı aşan bir süredir yitirmedi. 1946'da 'National
VeJvet-Ulusal Kadife' filmıni dostluğunu yaşam-
boyu bırakmadığı Mkkey Rooney ile çevirdi. Tay-
lor, en çok bu filmini beğendiğını söyler.
MGM Stüdyosu ile imzaladığı sözleşme ile şu
filmleri çevirdi: 'Little YVömen-Küçük Kadınlar
(1949)\SpencerTrac\ UeFatherof DheBride-Ge-
linin Babası (1950)\Robert Taylor ile Ivanhoe-
Kara Şövalye (1952)' ve 'Cat on a Hot Tin Roff-
Kızgın Damdaki Kedi (1958)'.
Elizabeth Taylor, daha sonra sinema tarihinin en
önemli gişe filmlerinde başan gösterdi: James
Dean-Rock Hudson ile 'Giant-Devler (1956)',
Montgomery Clift ve Shelly VVinters ile 'SuddenK
Last Summer-Vaz Sıcagı (1959), Richard Burton
ile 'Cleopatra'.
Taylor beş kez Oscar'a aday gösterildi. 196O'ta
'ButterfiekJ 8' ve 1%5'te 'Who's Afraid of Vırgi-
nia VVoolf-Virgina VVoolTtan Kim Korkar?" film-
leri ile Oscar kazandı. Amerikan Sinema Akade-
misi'nin, sinema dünyasına başanlanyla katkıda
bulunanlara verdiği'Yaşamboyu Başan Ödülii'nü
de 1993'te alan en genç sinemacı oldu.
Şu anda dünya sinemalannda kapalı gişe oyna-
yan Steven Spielberg'in yapımt'Füntstones-Ta$
Devri' filmınde Fred Çakmaktas'm kâyınvalide-
si gibi küçük bir role çıktı. Taylor'un isteği üzeri-
ne bu Fılmin gala geliri A1DS ile mücadeleye ba-
ğışlandı. Broadvvay'de oynadıgı 'The Little Foxes-
Küçük Tükiler'rolüyle'TonyOdülü'ne aday gös-
terildi, 'Praite Lives-Özel Yaşamlar' oyununda
Richard Burton ile kısa bir süre sahneye çıktı.
lş dünyasına gırişi kamuoyunda bir bomba gi-
biydi. 1986'da basın mensuplan Elizabeth Tay-
lor'dan mor renklı ve üzerinde 'top secret-çokgjz-
li'zarflaraldıklannda, sanatçınınyapacagı önem-
li açıklamanın ne olacağı büyük merak konusuy-
du. Taylor, 500 muhabirden başka, tüm Amerikan
televizyonlannın yanı sıra 17 yabancı televizyon
ekibinin de izledıği basın toplantısında beklenen
açıklamasını yaptı. Sanatçı, bir koku firması ile
yaptığı anlaşma çerçevesinde kendi adını taşıyan
'Elizabeth Taylor's Passion-Elizabeth Taylor'un
Tutkusu' parfîimünü piyasaya çıkartıyordu,
Parfiim, ilk dört ayda 35 milyon dolar (1.2 tril-
yon lira) gelir getirdi. Daha sonra güzellik ilaçla-
nna ve erkek parfümlerine de el attı. Bu arada es-
ki eşi Richard Burton'un hediyesi olan değerli el-
maslardan esinlenerek 1991 'de 'White Diamonds-
Beyaz Pırlantalar" adlı yeni bir parfumü de pıya-
A
IDS gerçeğiyle karşılaştığınız
zaman, bir aile bireyinin, iş
arkadaşınızın ya da dostunuzun
çektiği acılara ya da kaybına tanık
olduğunuz zaman, ancak bu
öldürücü hastalığın en korkunç yanını
anlıyorsunuz. O da şu ki AIDS herkesin başına
gelebilir. Hatta sizin bile.
Böyle ürkütücü ve yıkıcı bir güç karşısında
çaresizliğe düşmek işten bile değil. Ama
umudumuzu yitiremeyiz ve yitiımemeliyiz.
Elimden geldiğınce bu bulaşıcı hastalıkla
savaşacağım. Sizlerin de bana katılmanızı
istiyorum ve bugün bu yazıyı bunun için
yazıyorum. AIDS'in en güçlü yardımcısı
bilgisizlik. HIV/AIDS hakkındâ konuşmak ve
gerek sizin gerek dostlannızın bütün gerçekleri
öğrenmesini sağlamak bunun için çok önemli.
Gözardı edemeyeceğiniz bir başka gerçek de şu
ki; AIDS salgmı son yıllarda heteroseksüeller
A
Üçüncü Binyıl'a Doğru yazı di/jnıize AIDS konusundaki uvan yazısıyla katilan Elizabeth Taylor,
Cumhuriyet okurlan için bir de imzalı resmini gönderdi.
saya çıkardı. Son olarak da kepdi tasanmı.olan ta-
kılan pazarlıyor.
Hiçlaışkusuzsayısınıunuttuğuevliliklerveson
zamanlarda kendisini adadığı AIDS ile mücade-
le, Elizabeth Taylor'a dünya kamuoyunda önem-
li bir yer ayırdı. AIDS kurbanlanna ilgisiz kalın-
masına son verip oniara sevecenlikle yaklaşımı-
nın sağlanmasında ünlü rol arkadaşı Rock Hud-
son'ın AIDS'ten ölümünün etkisi büyük oldu.
Dünyada ilk kez 1985'te AIDS ile mücadele
için 'Los Angeles AIDSTasanmı' adlı bir fonu ve
aynı yıl 'AmerikaAIDS AraşbrmaJarVakfi'nı kur-
du. Vakfa 40 milyon dolar (yaklaşık 1.4 trilyon li-
ra) bağışladı. 1991 "de yeniden yakın dostu, Mic-
hael Jackson'un evinde evlendiğinde. töreninin
fotoğraf hakkını sattı ve geliri AIDS hastalannın
tedavisınde kullanılmak üzere yeni kurduğu 'Eli-
zabeth Taylor AIDS Vakfi'na bağışladı.
AIDS ile mücadeieden önce UNICEF ve ayn-
ca çocuk hastaneleri için bağışlar yaptı, para top-
ladı. Bu çalışmalan kendisine Fransa'dan Legion
d'Honneur ve Amerika'dan Jean Hersholt Insan-
lık Ödülleri'ni getirdi.
Bir aralık geçirdiği zatürree tedavisi sırasında
hastanede tanıştığı alkol bağımlısı Larry For-
tensky ile evli olan Elizabeth Taylor'un 10 toru-
nu bulunuyor. Taylor'un yaşam felsefesi şöyle:
"Sevmek vermektir... Vermek sevmektir..."
Elizabeth Rosemond Taylor
.IDS; rehine almayan,
kurbanlan arasında ayınm
yapmayan ve elinden kimsenin
kurtulamadığı bir canidir. AIDS
şaşırtıcı boyutlan olan bir
insanlık dramıdır. Siz de bir
istatistik konusu olmayın.
Gerçekleri öğrenin ve kendinizi
koruyun. Unutmayın ki her şey
sizin elinizde.
ve bu nedenle de kadınlarda daha çok
görülmeye başladı.
Bu tehlikeyi fark etmeniz cinsel yaşamınızdan
vazgeçmek anlamına gelmez... Ama önlem
almalısınız. Güvenli seks, anlamsız bir slogan
değil; gerekli bir önlem. Güvenli bir tek eşli
ilişki yaş.ıyorsanız, ve her ikinizde de HIV
virüsü yoİtsa, çok iyi.. ama aksi takdirde
kuracağınız her cinsel ilişkinin sizi tehlikeye
attığını düşünmelisiniz. Canınızı başka
birisinin eline bırakmayın. Kendi önlemmızı
kendiniz alın. AIDS; rehine almayan,
kurbanlan arasında ayınm yapmayan ve
elinden kimsenin kurtulamadığı bir canidir.
Araştıımalar başlangıçtan beri epey ilerledıği
halde bugün h
A
al
A
a çaresi bulunmuş degil.
Tüm enerjimizi, dikkatimizi ve kararlılığımızı
HIV/AIDS virüsünü kapmış olanlann bakımına
ve kendimizi ve dostlanrruzı korumaya
yöneltmeliyiz. Herkese söyleyin. Bu konuyu
ailenizle, iş arkadaşlannızla ya da
sevdiklerinizle konuşmaktan kaçınmayın. Hele
eşiniz ya da sevgilinizle konuşmaktan hiç
çekinmeyiniz. AIDS şaşırtıcı boyutlan olan bir
insanlık dramıdır. Siz de bir istatistik konusu
olmayın. Gerçekleri öğrenin, kendinizi koruyun
ve bu acıya son vermeye çalışan, AIDS ile
savaşan yerel demeğinizi destekleyin. AIDS'in
daha da yaygınlaşmaması konusunda ne
yapmanız gerektiğini öğrenmek için kendinizi
bilgilendirin. Unutmayın ki her şey sizin
elinizde.
Fransız gazeteci ve yazar Jean Daniel, geleceğe ilişkin görüşlerini Cumhurİyet 'e yazdı
Genetıkbilimi insan yaratabilir
K
asım 1989'dan beri, yani Berlin Du-
van'nın yıkılışından bu yana, XX.
yüzyılın, aynı zamanda bir binyıl so-
nu olan bitiminin başat özelliğinin,
önceden kestirilemezlik olduğunu
açıklamak adına, çalışmalanm ve konferanslan-
ma hız verdim. Sonrasını öngörebilmek için ya-
rarlandığımız tüm ölçütler yok olmuştur. Günde-
lik tahminlerde bile yaya kalınıyor artık.
Son on yıldır dünyada olup bitmiş hiçbir önem-
li olay, uzmanlarca tahmin edilememiştirdiyebi-
liriz. Tam tersine söz konusu uzmanlar, çoğu za-
man bu olaylann gerçekleşemeyeceklerini ileri
sürmüşlerdir.
Nixon'un Mao'yu Pekin'de ziyareti, Mısırlı Se-
dat'ın Kudüs'e gidişi, iki Almanya'nın birleşme-
si, Ukrayna ve Gürcistan'ın bağımsızhklanna ka-
\'uşmalan, Şili 'nin demokrasiye geçişi ve son ola-
rak Israil ile Filistin'in uzlaşması konulanndaya-
nılındığını anımsatmak isterim.
Portre
Sartre fle polemikleri ünlü
'inyılımızın son aşamasında
insan, kendinde Tannsal
özellikler görrnüştür. Herhangi
bir hayvan gibi yalnızca yakın
komşusunu öldürmelde
yetinmeyip, nükleer silahlarla
türünü yok edebilir. Kimi
hastalıklan tedavi etmekle
yeterince mutlu olmayıp, Tann
örneği, genetik bilim aracılığı ile
istediği gibi bir insan yaratabilir.
Sorunuzun beni ne denli tedirgin ettiğini açık-
lamak için saydım bütün bunlan. XXI. yüzyılda
neler olacağını tahmin etmeye kalkışırsam, ken-
di kendimle çelişkiye düşeceğimi biliyorum. Bir
kez daha, tüm ciddi yaklaşım ve çalışmalann, bi-
linmezlikle kaynaşmasının koşul olduğunu ileri
sürüyorum. Öğretimin temelinde bu bakış yatıyor.
Yorumcu ya da yaratıcı olalım, bizler anlatımcı in-
sanlar olarak, yazar çizer olarak, bundan böyle hor
görülmeye mahkA
umuz.
Bilinmezliğin sağladığı tek teselli, kesin ve yo-
ğun karamsarlığın azaltılmasında yatar. Gerçek-
JeanDaniel21 Temmuz 192O'deBuda'da(Ce-
zayir) doğdu. Hem savaş madalyası sahibidir ve
hem de onur lejyonu şövalyesidir.
Sanat ve yazın uzmanıdır. Felsefe ve yazın
eğıtımi görmüştür.
KariyerL Başkanm Konsey kabinesine, yirmi
yaşında girmiştir, 1947'de "Cafiban" kültür der-
gisini kurdu, 1951 yılına dek yönetti.
"Express''in önce redaktör yardımcıhğını,
1955'ten 1964"e dek de şef redaktörlügünü üst-
lendi. Uluslararası röportajlarla üne kavuştu. Ce-
zayir savaşı ve Afhka ile Latin Amerika savaş-
lan, birincil konulan idi. Aynı dönemde, "Fore-
ign Affairs" (Dış Işleri), "Ireıms" (Kanıtlar),
"Esprit" (Tin) dergilerine katkıda bulundu.
1964 yılında Le Monde ile çalıştı. 1964 yılı
sonunda "Le Nouvel Observateur"u kurdu. Şu
anda da yönetiyor. 1989'dan bu yana Roma'da
"La RepubHca"ya, Madrid'de *E1 Pais" gazete-
lerine katkıda bulunuyor.
Jean Daniel, MerreMendesFrance'ın, Albert
Camus'nün, Elio VTttorini'nin, Maurice ClaveJ
ve Michel Faucault'nun yakın dostuydui, Jean-
Paul Sartre ile polemikleri ünlüdür. Küba buna-
hrrundan sonra, Kennedy ile Castro'yu konuş-
turabilmiştir. Bu söyleşi uluslararası basındaçe-
şitli kez yinelenmiştir.
Marksist ütopya bağlamında, bir Fransız ay-
dını olarak, bütün tartışmalara katılmış, Islam ül-
keleri ve Akdeniz'de gelenek ve modernliğin
din ile ilişkileri konusunda da görüş bildinniş-
tir.
Yapıtlan şunlardın Bir Gazetecinin Günlüğü
(1953), Yanılgı (1953, Albert Camus'nün önsö-
zü ile), Elde Kalan Zaman (Uluslararası Basın
luğu ile. 1000 yılından 1492'ye dek, yaşlı dünya
tektannlı ve ataerkil mirasına sahip çıkarak yaşa-
dı. Hıristiyanlık ve Müslümanlık Ibrani, Yunan ve
Roma miraslannı paylaştılar. Ancak XV yüzyıl-
da gerçekleşecek olan büyük keşiflerin düşü XII.
yüzyılda ticaret çağı devreye girer girmez günde-
me geldi. Yenı Dünya'nın keşfinden sonra en bü-
yük devrim, uzaklıklann uçak, radyo, televizyon,
telefaks aracılığıyla yok edilişidir.
/„
Ödülü 1973), Sığınak ve Kaynak (1977, Ronald
Barthes'ın önsözü ile), Bozuşma çağı, (Michel
Foucault'nun önsözü ile, 1979), Cezayir ve De
Gaulle (1985), Bir Başkanın Dinleri (1988), Do-
ğu'daki Büyük Işık. (Youri Afanasiev ile birlik-
te 1989) Yara, 1982).
Ortaklaşa yazılmış eserlere de katkıda bulun-
muştur. Bunlar, (Camus - Mauriac - Clavel - Sol
ve Dünyanın Üçte Biri - Leonard'ın Karmaşık-
iığı adlı kitaplandır.
Jean Daniel
ten de, kullanılan tüm yöntemler, ipuçlanna inat
ciddi bir ekonomik atak, nüfiıs artışında bir azal-
ma. şovenlik ve irkçılığın yok olması ve Üçüncü
Dünya ülkelerinin güçlenmeleri öngörülemez.
Artık ölçütler işlerliklerini yitirdiklerine göre, ar-
tık hiçbir şeyi önceden kestiremeyeceğimize gö-
re, her şeyin daha kötüye gideceğini de kestirmek
olanaklı değildir. Dolayısıyla düşünü bile kurama-
dığımız kimi nedenlerin, daha güzel yannlaroluş-
turabileceğini düşünmek mantıksızlık sayılamaz.
Üçüncü Binyıl'ı nasıl nitelendirebilıriz? Her
şeyden önce gezegenimize sahip çıkma zorunlu-
. nsanoğlu aynı anda her
yerde olabilme yeteneğine de
sahiptir. Telekomünikasyon
aracılığıyla gerçekten de, aynı
anda, birkaç yerde birden
bulunabilir insanoğlu.
Prometheus, gökyüzünden ateşi
çalmaya kalİcıştığında,
böylesine bir gücü, bir erkin
düşünü bile kuramamıştı. Ama
Prometheus'un sonunu da
dikkate almamız gerekir.
Binyıhmızın son aşamasında insan, kendinde
Tannsal özellikler görmüştür. Herhangi bir hay-
van gibi yalnızca yakın komşusunu öldürmekle
yetinmeyip, nükleer silahlarla türünü yok edebi-
lir. JCimi hastalıklan tedavi etmekle yeterince mut-
lu olmayıp, Tann örneği genetik bilim aracılığı ile
istediği gibi bir insan yaratabilir. Aynı anda her
yerde olabilme yeteneğine de sahiptir. Telekomü-
nikasyon aracılığıyla gerçekten de aynı anda, bir-
kaç yerde birden bulunabilir insanoğlu. Promet-
heus, gökyüzünden ateşi çalmaya kalkıştığında,
böylesine bir gücü, bir erkin düşünü bilme kura-
mamıştı. Ama Prometheus'un sonunu da dikka-
te almamız gerekir. Bu son insan için de aynen te-
kerrür edecek midir? Bunu önceden kestirmek
mümkün mü? Yazımın başında hiçbir şeyin kes-
tirilemeyeceğini söylemiştim.
Yarın: Rus sinema yönetmeni
Nikita Mihalkov
Y A Y I N H A K K I C u m h U r İ y e t ' E A İ T T İ R . İ Z İ N S İ Z Y A Y I M L A N A M A Z
İş, İş Değil!
DEP'lilerin geçenki duruşmalarına Yaşar Kemal da gelmiş-
ti Duruşmaya birlikte gittik. Bir gazeteci Yaşar Kemal a mikro-
fonu uzatarak:
- Efendim, Kürtçe bir demeç verir misiniz? Bizim Kürtçe ya-
yınımızdavar..
Yaşar Kemal, isteği reddetti.
- Demeç verecek kadar bilmiyorum, mu ne dedi.
Yaşar Kemal, Kürtfıkraları anlatmayı seviyordu.
Nadir Nadi, bir gün sormuş:
- Senın Kürtçen mi, Türkçen mi daha iyi?
- Vallahi Nadir Bey, evde Kürtçe konuşuruz, dışarıda Türk-
çe!
- Hep Türkçe bilsen, kimbilirne güzelyazardın? demiş Nadir
Nadi.
Yaşar Kemal karşılık vermiş:
- Öbür yazarlar gibi yazardım!
Yaşar Kemal'in bir de soğan ekmek fıkrası ünlü.
Anlattı ama, not almamışım. Meclis'te, yemekte Tekin İleri
Dkmen'e sordum, Kürtçesini ondan öğrendim. Fıkra şöyle:
Bir Kürt yoida giderken, çeşme başında bir Kürdün öldüğü-
nü görmüş. Adamın yanı başında, çıkının içinde ekmekle so-
ğan varmış; şöyle mırıldanmış:
- Nan heye pivaz heye, Heso çıma mınye? (Ekmek var, so-
ğan var; Haso niye ölmüş?)
Tekin İleri Dikmen, Kürtçeyi sonradan öğrenmiş. Ama, daha
önce Zazaca biliyormuş. O da bir fıkra anlattı. Şöyle: Kürdün
biri yalınayak dolaşıyormuş. Biri sormuş:
- Ape çıma pegas dıgeri? (Amca, niye yalınayak dolaşıyor-
sun?)
- Lave me mıdas bahane çarığa ji ez pe nakım ey be ji bovi
pigas dıgeri. (Oğlum, ayakkabı pahalı, çanğı da giymek istemi-
yorum, ayıptır. Onun için yalınayak dolaşıyorum.)
Tekin İleri Dikmen'in bir fıkrası da şöyle:
"Vaktiyle otorıte filan yok, belki cumhuriyet öncesi bir hika-
yedir. Bir Ermenipapazı geçerken, keşiş diyorlar; iki tane Kürt
delikanlısı bir dağ yolunda yolunu kesmişler, üstünde ne var
ne yok almışlar.
- Hadi Allahısmarladık! demişler. Keşiş:
- Gitmeyin gençler, demiş, size söyleyeceğim bir şey var:
\*a'nın Incili hakkı için, Muhammet/n Kuranı hakkı için, bu
yaptığınız iş iş değildir. Yani, ayda yılda bir papaz gelecek, biri
geçecek; onu soyacaksınız. Geçineceğinizi sanacaksınız.
Bundan birşey çıkmaz. Gidin, kendinıze bir tarla sürün, birşey
yapın. Yani ciddi bir iş tutun..."
Tekin İleri Dikmen, eski CHP'Iİ, eski Muş Milletvekili SHP'li
şimdi, bir yere ne gitmeye de niyeti yok...
•••
Bayrampaşa'da DSP'Iİ Bayan Ann Yüzbaşıoğlu Namalın
"Ankara Notları"nöa çıkan mektubuna açıklamalar geldi.
Açıklamalar daha çok, DSP'nin Hilton'da yapılan il kongresine
ilişkin, Ann Namal'ın gözlemleriyle ilgili bazı sözcüklere karşı-
lık veriyor DSP'li gençler. Yazıda adları geçenlerden bir açık-
lama -nedense-yok! Ingilizler, "Tekzip haberdeğildir"derler.
Buna karşılık, "açıklama"ya her zaman önem verdiğimi okur-
lar bilirler. Gelen açıklamalardan biri, istanbul İl Kongresi'nde
görev alan Kadıköylü Oemokratik Solcu Gençler adına Osman
Bucukoğlu Bir başkası DSP Usküdar llçesi Gençlik Kurulu
üyesi Fatoş öztuma, Usküdar Gençlik Kurulu üyesi Koray Ko-
nal, bir başkası da Duygu Kozak'tan!
Okurlara bir örnek vermek için Duygu Kozak'ın açıklamasını
yayımlamak istiyorum. Şöyle:
"Sayın Mustafa Ekmekçi,
Sayın Ann Namal.
Gazetenizde çıkan bu yazıdan dolayı büyük üzüntü duydum.
Orada görev alan, ayrıca görevinin bilicinde olan bir bayanım.
Kendisini DSP'// diye adlandıran bu kışinin üç beş karalaması,
ayrıca partimıze yakışmayacak ağızla konuşması karşısında
söyleyecek pek sozum yok.
Çünkü böyle insanların aramızda işi yok. Ayrıca partiye gi-
renler genç veya yaşlı, hiç fark etmez, ıtinayla seçiliyor. Kişi-
likleri, davranışları, dürustlukleriyle, kendi benliğiyle birleş-
miş olması gerekir. Demek ki bu kişisunduğum meziyetlerden
uzak bir insan.
Zannediyorum gözden kaçmış olacak. Bize gönül verenler-
den özur diliyoruz.
O kadar rahatım ki, çünkü diğer arkadaşlarım gibi kendim-
den çok eminim. Hepimiz, belli meslekleri olan, kabiliyetli,
kendini tanıyan, partisine ters gelecek hareketlerden kaçınan
gençlerle dolu DSP.
Bu bilinci yıkmaya kimsenin gücü yetmez. Ayrıca kenar ma-
halle diye adlandırdığı gençlik kimdir, nedir, ne anlama geldi-
ğini anlamayacak kadar cahil bir insan: çünkü partimizde
insan ayrımı yapmayız, nerede oturduğu bizim için önemli de-
ğildir. Sorarım o kişiye, kendisi nereden geliyor. Hepımız Ana-
dolu insanıyız. Hiç bir Türk kendi insanını aşağılayamaz. Buna
da hakkı yok.
Şunu bil ki, senin gibi düşünen zihinlerin aramızda ışi yok.
Bizler kafa yapılarına önem verıriz, insanların kıyafetlerine,
ayakkabılarına değil, ayakkabısı yeni olup kafası eski olan çok
insan tanıdık...
Ayrıca böyle önemli bir gazetede saçma sapan bir yazının
yayınlanmasından dolayı üzüldüğümü tekrar söylemeden ge-
çemeyeceğim. Bu yazının, gerçekle uzaktan yakından bir ala-
kası olmadığını bütün medya gördu. Çoğu gazete tarafından
takdir edildik. Davranışlarımızla ve kıyafetlerimizle, modern
bir hava estirdik.
Bunu gururla söylüyorum. Ayrıca yazımın ciddiye alınması
dileğiyle. Saygılarımla."
•••
Bugün Behice Boran'ın ölüm yıldönümü. Dostları, arkadaş-
ları onu bugün saat 12.00'de Zincirlikuyu'da anıyorlar. Gön-
lümden ben de orada olacağım. Bu demokrasi savaşçısı dos-
tu, ölümsüzlüğe ulaştığı günde anacağım. Bir gün şöyle
demişti:
- Ben senin yazılannı sonuna kadar okuyorum. Nerede ne
yazdığını bilemiyorum ki!
Onu hiç unutmadık....
BULMACA
1 2 3 4 5 6 7 8 9SOLDANSAĞA:
1/ Ağnlı ve kanlı ishalle ..
beliren, bağırsakta yara-
lara yol acan bulaşıcı bir 2
hastalık. 2/ Hisse, pay... o
Maden eşya üzerine vu-
rulan bir cins cila. 3/ Evcil
bir geyik... BatıL tacirle-
rin, ticaret için geldikJeri
Osmanlı limanlannda
gümrük dışında vermek
ya da ödemek zorunda
kaldıklan her şey için
kullandıklan deyim. 4/
Ses... Cibuti Cumhuri-
yeti'nde nüfusun büyük bir bölü-
münü oluşturan halk. 5/ Yankısı-
nın çokluğundan sesin iyi anlaşıla-
madığı yer. 6/ Afrika'da bir ülke...
Radyumun simgesi. 7/ Çeşitli bit-
kilerden elde edilen bir tür yumu-
şak recine... Bir cins taze ve tuzsuz
beyaz peynir. 8/ Vücutta duyulan
güçlü ağn... Çok kokulu bir tür
kahve. 9/ Üretilen mal değerleri-
nin iniş çıkışına göre saptanan üc-
ret ödeme ölçümü.
YUKAMDAN AŞAĞIYA:
1/ Düğün armağanı... Havva'nın Batı dillerindeki adı. 2/ Bed-
dua... Kokmuş hayvan ölüsü. 3/ Budizm'in, Buda'yla tek vücut
ohnayı amaçlayan kolu... Köydeki işlerin elbirliğiyle bitirilme-
si. 4/ Yemek... Sermaye. 5/ Gösterişli, çalımlı. 6/ Ara vermeden
devam etme... Molibden elementinin simgesi. 7/ Belirti... Tenis-
te topu rakibin arkasına düşürmeyi amaçlayan vuruş. 8/ Nâzıın
Hiknıet'in soyadı... Bir konu ya da nesnenin başhca özeÛikJerini
yansıtacak biçimde haarlanmış taslak. 9/ İstenilen niteh'kleri
taşıyan... Takımada