09 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 6 EKİM 1994 PERŞEMBE HABERLER Petrol boru hattına sabotaj • Haber Merkezi- Irak-Türkiye petrol boru hattının Midyat'a bağlı Yemişli Köyü ile İdil PS-3 pompa istasyonu arasındaki bölümü, önceki gece PKK'li teröristler tarafından bombalandı. Patlama sonucu çıkan yangın. dün hattın üzeri toprak örtülerek söndürüldü. Bitlis'in Hizan ilçesine bağlı Horozdere Köyü'ne baskın düzenleyen ve Bitlis-Baykan karayolunu kesen teröristler, 9 kişiyi kaçırdı. Güvenlik kuvvetlerince, Sivas'ın Zara-Divriği ilçeleri arasındaki kırsal kesimde4, Kars'ın Digorilçesi kırsal alanında da bir olmak üzere teröristlere ait toplam 5 sığınak ortaya çıkanldı. Şanlıurfa'nın Viranşehir ilçesinde ise bir terörist güvenlik kuvvetlerine teslim oldu. Memura sendikaya, fren • ANKARA (Cumhuriyet Börosu) - Kamu çalışanlanna grev ve toplusözleşme hakkı verilmesi, TBMM Anayasa Alt Komisyonu tarafından, "anayasaya aykın" bulundu. Memurlara "toplu görüşme" hakkı verilmesini öngören alt komisyon, "dernek statüsünde memur birlikleri" kurulabileceğine karar verdi. "DYP,ANAPveRP" ittifakıyla budanmak istenen yasa tasansı, önümüzdeki günlerde komisyonlarda "önergelerle" şekillenecek. Bakanlıklarda devir teslim •I ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Bayındırlık ve İskan Bakanhğı'na atanan Halil Çulhaoğlu, yeni görevine dün başladı. Çulhaoğlu, Bayındırlık ve fskan Bakanlığı'nı vekaleten yürüten ve bir süre önce istifa eden Devlet Bakanı Fikri Sağlar'dan bu görevi devraldı. Devir teslim sırasında konuşan Halil Çulhaoğlu, ihalelerde yolsuzluk iddialanyla prestiji sarsılan bakanlığın. saygınlığını iade edeceğini ve kamuvicdanını rahatlatacağım söyledi. Eski Devlet Bakanı Fikri Sağlar da Halil Çulhaoğlu'nun 90 trilyon liralık yatınm hacmiyle çok önemli bir bakanlığın yönetimine geldiğini belirterek, başanlar diledi. Diyarbakır Cezaevi'nde olay • DİYARBAKIR(AA)- Diyarbakır E Tipi Cezaevi'nde dün meydana gelen olaylarda bir tutuklunun öldüğü, 45'inin de yaralandığı bildirildi. Yetkililerden ahnan bilgiye göre siyasi tutuklulann bulunduğu E Tipi Cezaevi'nde kimliği açıklanmayan bir tutuklu öldü. Olaylarda 45 kişinin yaralandığı, yaralılardan 25'inin ayakta tedavi edildiği, diğer yaralı ve tutuklulann ise hastanede tedavi alüna alındığ] öğrenildi. Yetkililer, yaşamını yitiren tutuklunun havasızbktan öldüğünün belirlendigini de kaydettiler. THYpllOt yetiştiPiyop • tstanbul Haber Servisi - Türk Hava Yollan (THY) Uçuş Eğitim ve Standartlar Başkanlığı öğretmen pilotlannın, yabancı havayolu şirketlerinin pilotlanna A-340 uçaklannı kullanma eğitimi verdiği açıklandı. TH Y'den dün konuyla ilgili olarak yapılan açıklamada, eğitim programıyla, THY'nin. 210 bin dolar gelir sağladığı belirtildi. Demokpasi Platfopmu • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu)-Türk-İşGenel Başkanı Bayram Meral'in DİSKveHak-İşile ilişkilerini askıya aldığını açıklamasının ardından, başkanlar düzeyinde toplanan Demokrasi Platformu toplantısına Türk-İşkatılmadı. 18 demokratik kitle örgütünden 9'unun katıldığı toplantıda, "Demokrasi Platformu'nun sürekliliğinin korunması" karan abndı. Ayncc., Türk-Iş'in diğer işçi konfederasyonlanyla ilişkilerini askıya alması karannın "yumuşatılması" için girişimlerde bulunulması kararlaşünldı. Fransa, Italya ve Almanya'da güç günler yaşayan sol, 'komünitaryanizm'i tartışıyor Sol Avrapa'da sohık arıyor •Sosyalizm sempatizanlan şimdi yeni değerler, yeni düşünce arayışlan içinde. Son günlerde Amerika çıkışlı 'komünitaryanizm' akımının Avrupa'da da benimseneceği görülüyor. Çeviri Servisi - Son yıllarda Batı Avrupa'da ameliyat masası- na yatınlan 'sol'un kurtuluşu içın çeşitli görüşler öne sürülü- yor. Fransa, Almanya ve Ital- ya'da sosyalist partilerin sürekli kan kaybetmesi üzerine toplum- bilimciler, klasik sosyalizmin Avrupa sahnesinden silinmek üzere olduğunu, ancak yerine komünitaryanizm adı verilen yeni bir anlayışın egemen ola- cağinı iddia ediyor. Paris'te Fransız Sosyalist Par- tisı merkez binasınm satışa çıka- nlması, ttalyan sosyalist liderle- rinin en başanlılanndan sayılan Bettino Craxi'nin Tunus'ta sür- günde bulunması, tspanya'da Fettpe Gonzales'in başını çekti- gi sosyalistlerin yolsuzluk olay- lanna kanşması ve Almanya'da Sosyal Demokrat Parti'nin dör- düncü seçimi de kaybetmesi, Avrupa'da solun yoiun sonuna geldiğini gösterir kanıtlar olarak değerlendiriJiyor. SosyaHzmin gdeceği 198O'li yıllarda Avrupalı sos- yalistler kendilerini yenileme çabası içindeydi. Komünizmin çöküşünden çok önce Batı Avru- palı sosyalistler, Doğu Avrupalı komşulanndan gereken dersi al- mışlar, "merkezi planlama"nın sakıncalannı görmüşlerdi. Eko- nomide "devlet diktası"mn bü- rokratlann piyasada Tann rolü- ne girmesi anlamına geldiğini kısa zamanda anlayıp, devletin eşitlik ve ekonomık adaleti sağ- lamaktaki beceriksizliğinin bi- lincine varmışlardı. tngiliz İşçi Partisi'nın genç Liden Tony Bla- ir sosyalizmin geleceğıne ilişkın görüşlerinı Newsweek dergisine şöyle açıkladı: "Her şeyin devlet tekeline bı- rakılmasını öngören Mam'ın sosyalist göriişü artık ÖMÜ. Yan- lış anlaşılmasın, bu görüş terk edilmedi, öMü." Ancak bu gelişmeleri kapita- lizmin zaferi olarak değerlendir- mek de yanlış. Sosyalizm sem- patizanlan şimdi yeni değerler, yeni düşünce arayışlan içinde. Son günlerde Amerika çıkışlı 'komünitaryaniznı' akımının Avrupa'da da benimseneceği gö- rülüyor. Bu akım politik spekt- rumun iki uç noktastndan besle- niyor. Sol uçtan ulusal gelirin eşit dağılımını alıyor, ancak bu amaca ulaşmak için merkezi planlama mekanizmasını devre- ye sokmama koşulunu getiriyor. Diğer taraftan ise aile, gelenek- ler ve dinin önemi vurgulanarak, bu kurumlann yeniden değer ka- zanması için çalışılıyor. Ne var ki bu görüş serbest piyasa meka- nizmasınm doğasında bulunan bireyciliğin yüceltilmesine kar- şı. Komünitaryanizmin Avrupa topraklannda kök salıp salma- 10 ay içinde lmilyon kişi işten atıldı ERGÜNAKSOY ANKARA - Özelleştirme ve taşeronlaştırmadan dolayı, son 10 ay içinde 1 milyon işçinin iş- ten çıkanldığı, işini kaybedenle- rin yaklaşık 500 bininin sendi- kah olduklan bildirildi. İşçi kıyımında belediyelerin ilk sırada yer aldığı belirtilirken, Liman-İş Sendikası Genel Başkanı Hasan Biber, "İşçikre yönetik anti-d'.mokratik uygu- lamalann sürmesi halinde, işçi- lerin 2 bin yılına sendikasız bir şekilde girmesi kaçuıümazdır" dedi. Özelleştirme ve taşeronlaştır- madan dolayı yıl sonuna kadar aülan işçilerin sayısınm 1 mil- yonu geçeceği kaydedilirken, Liman Iş Sendikası Genel Baş- kanı Hasan Biber, işten atılma- lann temel nedeninin özelleştir- me ve kaçak işçi çalıştırmadan kaynaklandığını belirterek, Cumhuriyet'e şunlan söyledi: "Sendikal örgütlenme özgür- lüğü yasal düzenlemelerle güveo- ce altına alınmalıdır. Yasal dü- zenleme olmaması nedeniyle özeUeştirme tehlikeü boyutlara ulaşmıştır. İş güvencesi, işsizlik sigortası ve sendikal örgütlerin özgürlüğü yasalarla güvence al- tına alınmadan yapılacak olan bir özelleştirme, de\letin sosyal yapısını ortadan kaldıracaktır. Sendika olarak özeUeştirmeye karşıya." Alman Scharping yacağını zaman gösterecek. Avrupa hala eşitlik politikala- nna sıcak bakıyor. Geçen ay Da- nimarka'da sol partilerden olu- şan bir koalisyon iktidara geldi. Isveç'te üç yıllık muhalefet dö- neminden sonra sosyal demok- ratlar yeniden yönetimi eline ge- çirdi. Fransız Sosyalist Parti- si'nin gelecek yıl yapılacak olan cumhurbaşkanlığı seçimleri için Fransız Delors aday gösterdiği Jacques De- lors'un şansının çok yüksek ol- duğu belirtiliyor. Diğer taraftan tngiltere'de son günlerde yapı- lan bir kamuoyu araştırması, iş- çi Partisi'nin 41 yaşındaki lide- ri Tony Blair'ın gelecek seçim- lerde şansının çok yüksek oldu- ğunu gösteriyor. Batı Avrupa sosyalistleri, şim- di sosyalizmden boşalan yere İngiliz Blair saygın bir politik akım oturtma çabalan içinde. Bu bağlamda çevrecilik ve "yes.il hareket" çer- çevesinde birleşen Avrupa solu, ne yazık ki son yıllarda ortaya çıkan ekonomik darboğazın aşılmasında çevreciliğin yeter- siz kaldığını gördüler. Son ola- rak bugün Blair'in isim babalı- ğını yaptığı "sosyal dayanışma" düşüncesinin Avrupa solunu bir- leştirecek tek kavram olduğunu kabul eden sosyalistler, kadının ve erkeğin toplum içinde ıstedi- ği gibi hareket eden bireyler ol- madığını, toplumun bir parçası olarak gerek birbirlerine gerek- se topluma karşı sorumlulukla- n olduğuna dikkat çekiyor. Fran- sa'nın ciddi gazetelerinden Le Monde'da sosyalizmin tanımını yapan Jacques Delors şö>le di- yor: "Sosyalizm özgüriiik, daya- nışma ve sonımluluk demeknr." Bugüne dek Avrupa sosyalistle- ri, devleti bireyin refahını sağla- makla yükümlü bir organ olarak algılıyordu. Ancak zaman için- de bu amaca hizmet eden devle- tin içine düştüğü güçlüğü kavra- yan sosyalistler, refah devletinin ne denlı pahalıya patladığına ta- nık oldular. Örneğin Italya son günlerde emeklılik sisteminde kısıntıya gitmek zorunda kaldı. RANSA Bütün umutlar Delors'da Ülke, sosyalist liderlenn içinde bulunduğu açmazlardan kaynaklanan bir darboğazın içinde. Cumhurbaşkanı François Mitterrand kanseri yenmeye çalışıyor. Eski sosyalist başbakan geçenlerde intiharettı. Birdiğeri yargı önünde. Bir başkası kızgınhkla parti liderliğini terk etti. Seçmen ve para sıkıntısı çeken sosyalistler, son olarak merkez binalannı satmaya karar verdiler. Fransız solculannın bu duruma düşmesinin nedenleri arasında ekonomik darboğaz ve çift haneli rakamlara ulaşan işsizlik başta geliyor. Aynca seçmenler, sosyalistlerin serbest dolaşım fikrine sıcak bakmıyor. Diğer taraftan partinin parasal kaynaklan suyunu çekmiş durumda. Bağışlar yüzde elli oranında azalınca parti binasınm satılmasına karar veriliyor. Fransız solu şimdi tüm umutlannı Jacques Delors'a bağlamış bulunuyor. Kamuoyu yoklamalan gelecek cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Delors'un Chirac'ı yeneceğini, ancak Balladur karşısında çok fazla şansı olmadığını ortaya koyuyor. Eğer Delors adaylığını çekerse Fransız solunun geleceğı, popülist milyoner işadamı Bemard Tapie'ye bağlı olacak. A LMANYA Scharping'in hatası Almanya son yıllann en büyük ekonomik durgunluğunu yaşıyor. Seçmenler yeni bir umut ışığının peşinde. Bu bağlamda 46 yaşındaki yeni sosyal demokrat Scharping, Alman solunun yeni umudu olarak politika sahnesinde yerini aldı. Ancak son kamuoyu araştırmalan, Alman seçmenlerin Hıristiyan Demokratik Birliği'ni (CDLJ) tercih ettiğini ortaya çıkarttı. Bu durumda Sosyal Demokrat Parti (SPD) ancak CDU ile bir koalisyon kurabilirse iktidarda söz sahibi olabilecek. Scharping'ın yaptığı hatalann. partinin taraftar kaybetmesine yol açtığı düşünülüyor. Örneğin iktidara gelir geîmez yürürlüğe koyacağı vergi tasansı, orta sınıf Almanlann gözünü korkuttu. Diğer taraftan iki yıldır ekonomik darboğazda bulunan Almanya'nın son günlerde düze çıkması Başbakan Helmut Kohl ve partisinin güçlenmesine yol açh. LNGİLTERE Yeni Mesih Tony Blair 41 yaşındaki İşçi Partisi Lideri Tony Blair'in, son kamuoyu yoklamalannda yüksek bir rating tutturması üzerine merkez- sol seçmenler kendisini Mesih olarak görmeye başladı. Tony Blair'in İşçi Partisi lıderliğine seçilmesiyle partinin yıllar süren suskunluğu sona erdi. 1970'li yıllann ortalanndan bugüne dek tngiltere politik sağın egemenliği altındaydı. 1979 yılında Margaret Thatcher'ın ilk zaferi ile İşçi Partisi'nin yıllar süren muhalefet dönemi başladı. Oysa bu görüntü artık değişti. Eski İşçi Partisi taraftarlan artık muhafazakarlardan umudu kesmiş bulunuyor. Blair'in 1996 seçimlerinde göstereceğı başan, biranlamda yeni solun başansı olacak. Avrupa'da sol, kimliğini ve eski parlak geçmişini anyor._ Türkler Almanya'da sosyal demokratlan terk ediyor ANKARA (ANKA) - Türki- ye'de sosyal demokratlar gide- rek seçmen kaybederken, Al- manya'nın Sos>al Demokrat Partisi SDP'nindeburadayaşa- yan Türkler arasında itibannı yi- tırdığı belirlendi. Sonon yıl için- de. SDP'yi destekleyen Türkle- rin yanya yakın azalma göster- diği ortaya çıktı. Merkezi Almanya'da bulunan Türkıye Araştırmalar Merke- zi'nce gerçekleştirilen bir araş- tırmada. Alman Sosyal Demok- rat Partisi SDP'yi destekleyen Türklerin oranı 1983 yılında 88 ıken, bu oranın 1986'da yüzde 63'e, bu yıl da yüzde 49'a geri- lediğı ortaya çıktı. Almanya'daki Türklerin yüz- de 1 l'i Yeşiller Partisi'ni, yüz- de 10'u Hür Demokratlar Parti- si'ni (FDP). yüzde 6'sı Hıristi- yan Demokratlar Partisi'ni (CDU), yüzde I "ı de Demokra- tik Sosyalizm Partisi'ni (PDS) destekliyor. Almanya'dakı Türklerin SDP'ye olan desteklerinin azal- masında en önemli faktörün. bu partinin yabancılar içın pek olumlu hükümler içermeyen ya- bancılar yasasına destek verme- si olduğu belirtiliyor. Bu arada, Almanya'daki Türklerin yüzde 62'sini bu ülke- de seçme ve seçilme hakkının .verilmesinin kendileri için çok önemli olduğunu belirtirken, yüzde 21 'i önemli, yüzde 6'sı da fazla önemli olmadığı yolunda görüş bildirildi. Türklerin yüzde 4'ü söz ko- nusu hakkın kendisi için önem- sız olduğunu belirtirken, yüzde 7'si "bümiyorum'' yanıtını ver- di. Almanya'daki Türklerin yüz- de 11'i Alman vatandaşlığına sahip olduğunu belirtirken, yüz- de 88'i "ounadığr yanıtını ver- di. Yüzde l'i de konuyla ilgili soruyu yanıtlamadı. Türklerin yüzde 62'lik bölümü, Türk va- tandaşlığını kaybetmemek ko- şuluyla Alman vatandaşlığına geçebileceğini, yüzde 14 ü ise bunu tercih etmeyeceğini bildi- nrken, yüzde 10'luk bölüm so- ruya yanıt vermedi. Yüzde 14'ü de "bilmiyonım" karşılığını \erdi. Yardım paralannın 8 ay süreyle kullanıldıktan sonra teslim edildiği kesinleşti Refah, Bosna parasını bırakamadı KEMALYURTERÎ ANKARA -Bosna-Hersek'e yardım ıçın toplanan paralar aracılığıy la kara para akladı- ğmdan kuşkulanılan Refah Partisi üyesi "adil düzen bankeri" Sülevman Mercümek'ın, ıh- bar edıldığmın ortaya çıkmasınm ardından ya- pılan incelemeler, soruşturma sırasında Kon- ya Cumhunyet Başsavcılığı'na bilgi veren Fa- isal Finans Kurumu'nun gönderdığı belgeler- de küçük tahnfatlar yapıldığını gözler önüne serdı. Faisal Finans'ın kayıtlannda yer alan bılgilerle, RP'lilenn ve Mercümek'ın avuka- tı FuatSağıroğlu'nun açıkladığı belgelerkar- şılaştınldığında, Bosna-Hersek'e yardım pa- ralannın "8 a}' süreyle kullanıldıktan sonra" teslim edildiği kesinleşti. Soruşturma sırasın- da, Yapı Kredı Bankası'ndan bilgı istenırken, Mercümek'ın "109 100 016" numaralı hesabı. yanlışhkla "10100016" olarak sorulunca, yanıt1 olumsuz geldı. Edinilen bılgıye göre 1994 yılı ma- yıs ayı başlannda, "Bosna-Hersek'e yardım için toplanan paralann. RP'nin yereİ seçim barcamalaruıda kullanıldığı ve bir bölümü- nün defaaliyetJeri durdurukn bankalarda bat- tıgına"ilışkin savlann gündeme gelmesinın ardından Konya Cumhunyet Başsavcılığı, Konya'da ki 55 ayn banka şubesinden bilgı is- tedı. 53 banka. sa\cılığın. "Mercûmek adına kavıtlı bir hesap olup olmadığı ve Bosna-Her- sek yardım kampanvası için hesap bulunup bulunmadığı" sorusuna olumsuz yanıt verir- ken, Faisal Finans ve Akbank'tan olumlu ya- nıt geldi. Faisal Finans'ın 18 Mayıs 1994 ta- rih, 637 sayılı yanıtında, Bosna-Hersek yar- dım kampanyasma ilişkin bütün bilgilere yer venldı. Akbank'tan gelen yanıtta ise Alan- ya'dan Abdullah ErikçL Kütahya'dan Veli Ya- vuz ısımlı kışılenn toplam 2 bın 600 markı Ak- bank aracılıgla Faisal Finans'a gönderdiklen belirtildi. Faisal Fınans'ın kayıtlannda yer alan bilgi- lere göre hav alelenn dökümü şöyle: "11 Mart 1993tarihindekasadanVo(ksbankFreiburg'a. 12 Mart 93 tarihinde kasadan 324 bin mark Yapı Kredi Bankası Diisseldorf şubesine. 15 Mart 93 tarihinde kasadan 136 bin 685 mark Yapı Kredi Diisseldorf şubesine. 16 Mart93 ta- rihinde 100 bin mark kasadan Yapı Kredi Düs- seldorf şubesine, 19 Mart 93 tarihinde hesap- tan 500 bin mark Yolksbank Freiburg şubesi- ne, 22 Mart 93 tarihinde hesaptan 270 bin mark Yolksbank Freiburg şubesine. 22 Mart 93 tarihinde hesaptan Yolksbank Freiburg şu- besine, 29 Nisan 93 tarihinde 225 bin mark Ya- pı Kredi Düssektorf şubesine gönderildL" 'Masraf ahnmayacak' Faisal Fınans'a aıt belgelenn bınsinde. "Müdüriyetemriyle masraf alınmayacak" ta- lımatına yer venldı. Kayıtlara göre, ilk olarak 12 Mart 93 tari- • Faisal Finans'ın kayıtlanna göre Bosna-Hersek kampanyasma ilişkin son havale 29 Nisan 1993 tarihinde yapıldı ve bu tarihten sonra bir daha işlem yapılmadı. Mercümek'in avukatırun ve RP'li yetkililerin belge göstererek yaptıklan açüdamalara göre yardım paralan, 31 Aralık 1993 ve 22 Ocak 1994 tarihlerinde Bosnalı yetkililere teslim edildi. hinde 324 bın 585 mark havale edildi. 15 Mart 93 tarihinde 136 bin 685 bın mark havale ya- pılırken, bu para havalenın gerçekleşmemesı üzenne 17 Mart 93 tarihinde ıade edildi ve bu tanhten sonra yeniden havale yapılmaya baş- Iandı. Faisal Finans'ın kayıtlannda "Yapılan toplam havale: 8 bin 600 dolar, 2 milyon 240 bin 385 mark. ladeden sonra gercekieşen ha- vale: 8 bin 600 dolar, 1 milyon 679 bin mark" ıfadesi yer alırken, ıkı havale arasında farkın nereden kaynaklandığı anlaşılamadı. Banka- cılık çevreleri, "yapılan havale" ile "gercek- ieşen havale" arasında. havale için ücret alın- dığı zaman fark olabıleceğını belirterek Faisal Finans'ın ücret almadığına dikkat çektıler, an- cak 1 milyon markı aşan farklılığı açıklayama- dılar. Bosna-Hersek Komıtesi üyelen ZiyaÖzbo- yacı, Cemal Yalcındağ ve Muzaffer Âtalay ın Faisal Fınans'takı hesap numalan da 37340, 37339 ve 37343 olarak belirlendi. Komisyon üyelerinin, savcılıkta verdikleri ıfadede. Mercûmek adında binnı tanımadık- lannı ve sadece Bosna-Hersek'e yardım ıçın görev aldıklannı söyledikleri öğreniJdi. Hesap numaralannm dökümünü ıçeren bel- gelerden 37339 numaralı belgeye ilişkin ola- nında. hesap numarasının üzennde oynama yapılmış olması dikkat çekti. RP parayı alıkoy du Faisal Finans'ın kayıtlannda yer alan bilgi- ler ile RP'lıler ve Mercümek'in avukatı Fuat Sağıroglu'nun Bosna-Hersek yardımına iliş- kin daha önce yaptığı açıklamalar arasında çe- lışkıler saptandı. Bu çelişkiler şöyle sıralanı- yor: Belgelerdeki havale farklan: Havaleler. " 8 bin 600 dolar ve 2 milyon 240 bin 385 mark. İadeden sonra gerçekleşen havale: 8 bin 600 do- lar, 1 miKon 679 bin mark 115 mark" olarak gösteriliyor. İlk yapılan havale ile ikinci havale arasındaki fark nereden kaynaklanıyor? Key test-kontrol şif- resi: Şıfre karalanmış. Konuyla ilgili çevTeler, şifrenin genelde her ha- vale için değıştinldıği ve numaranın karalan- masmın gereksiz olduğunu söylüyorlar. Şıfre neden karalandı? Hesap numarasmda düzeltme: 37339 nu- maralı hesabın dökümüne ilişkin belgede, he- sap numarasının üzennde düzeltmeler var. Mercümek'in de\Te>e girişi: Belgelerden anlaşıldığına göre, havaleler ilk önce Mercü- mek'ın adına yapılmadı. Uluslararası lnsani Yardım Örgürü'nün hesabına göndenlen pa- ralar, neden daha sonra Mercümek'in hesabı- na elden aktanldı? Paralar Mercümek'e veri- lecekse. ilk havale neden onun adına yapılma- dı? 8 aylık gecikme: Faisal Finans tarafından göndenlen belgeler, Almanya'ya havalelerin 29 Nisan 1993 tanhinde son bulduğunu gös- tenyor. Mercümek'in avukatı Fuat Sağıroğlu ve RP'lıler. kendilerinı savunurken, yardımm 31 Arahk 1993 ve 22 Ocak 1994 (»rihlennde Bosna yetkılilerine verildiğine ilişkin belge- ler açıkladılar. Bu para yaklaşık 8 ay süreyle nerede ve neden bekletildi? PERŞEMBE ORHAN BURSALI Anayasal İktisadi Haklar Devletle halk arasında nasıl yeni bir toplumsal söz- leşme yapılmalı ki, iktidar olan siyasi partiler bizlerin eko- nomik, demokratik, kültürel. sosyal kazanımlarını har vu- rup harman savuramasın, tüketemesin ve sıfırlayama- sın? Bugün yürürlükteki düzende, devlet ve millet zengin- likleri belirli azınlık sınıf ve gaıplar yaranna iki türlü yağ- malanıyor: Ya ekonomik karar ve yaptırımlar yoluyla (enf- lasyon, faiz, vergi, zam vb) ya da banka kredileri, devlet ve belediye ihaleleri örneklerinde gördüğümüz gibi işler mevzuatına uydurularak. (Beceriksizlik gösterenler veya birbirlerine düşenler açığa çıkıyor!) Yaşadığımız günlerin ve sistemin bu gerçeklerinden hareketle, geçen haftaki yazımızda halkın kazanımları için anayasal güvence isteğini dile getırmiştik. • • • Peki bu anayasal güvence nasıl olmalı ve neleri kapsa- malı? Öncelikle halkın ekonomik hakları anayasaca tanınma- h. Siyasi iktidarlann ekonomik mekanizmalarla istediği gi- bi oynayarak çalışan kitlelerı, vergi ödeyenleri bir gece- de yoksullaştırmasına izin vermeyecek anayasal düzen- lemeler yapılmalı. Örneğin toplam vergi gelirinde ücretlilerin ödediği pay ile diğer vergi mükellefi grupların payları arasında adaletli bir oranı korumak, anayasanın emri olmalı. Üç mil- yon ücretlinin payını, toplam vergınin yüzde 60'ına hiçbir iktidar çıkaramamalı. Hükümetlere vergi kaynaklannda sadece belirli oranlar içinde oynama hakkı kalabilmelidir. Iktidarlar vergıyi arttıracak, yeni vergiler koyacaksa, bu- nun yükünü adaletli olarak bütün vergi grupları arasında dağıtmalıdır. Herkesin vergi mükellefi olması anayasa emri olmalı. Anayasaya, ülkenin yarattığı toplam zenginliğin bölü- şümünde, yani pastanın paylaşımında sınıflar arasında uçurumlar yaratılmasını engelleyicı hükümler konmalı. Ülkenin bağımsız dış politikasına ıpotek konmasını, dış çıkarlarını savunamayacak duruma getirilmesini engelle- mek için, dış borçlanmanın miktan ülke üretimi ve gelir- lerine endeksleyecek bir kuralı da anayasa maddesi yap- ma/ı. Bunlara, bazı anahtar maddeler daha eklemek müm- kün. Halkın anayasal iktisadi hakları, siyasi iktidarların ülke ekonomisi üzerindeki bugünkü mutlak hakkını ve ege- menliğini sın/rlayacak; hiçbir lider veya partiye ülkenin geleceğinı tehlikeye sokacak ve halkın refah düzeyini bir gecede dibe vurduracak kararlar almasına olanak tanı- mayacaktır. Anayasaya konmuş halkın iktisadi haklarını, iktidartara karşı bir denge olarak görmek gerekir. Bugün dünyada bu görüşler vardır ve bu düşünceler, daha mutlu ve adaletli sosyal ve toplumsal bir düzen için -veya güçlü ve büyük Türkiye isteyenler için!- taze fikir- lere ihtiyaç duyan siyasetçilerin tartışmasını ve incele- mesini beklemektedır. • • • Bugünkü partilere bakın. DYP, Anavatan, SHR DSP, RP ve diğerleri... Hangisinin bugünkü düzeni ve yapryı aşacak yeni bir programı, anlayışı ve sözü var? Bugüne kadarki pratikte gördüğümüz ve yaşadığımız tutul(a)ma- yan vaatler dışında? Yeni kurulan ve kurulacak partilerin de diğerlerinden bir farkı olmayacaktır. Bir partinin güven tazeleyebilmesi ve yeni bir sözü ola- bilmesi için halkın bu ekonomik haklarının anayasaya ya- zılması uğruna mücadele etmesini zorunlu görüyorum. • • • "Bu fikirleıi paylaşıyoruz, ama aramızda iletişim sağla- yamıyonız" diyerek desteklerini belirten okurlar, partileri buna zorlamak için mücadele etmeliler... Topçu: Koalisyon artık yararsız DYP'den SHP'ye: Bu iş burada biter •DYP Sinop Milleuekili Yaşar Topçu, koalisyonun Türkiye'ye bir yaran kalmadığını ve artık 'çirkin bir örnek' oluşturmaya başladığını belirterek 'SHP-DYP koalisyonu parlamentodaki tek kompozisyon değildir' dedi. Grup Başkanvekili Turhan Tayan da 'Yeni koşullan sindiremiyonız' diye konuştu. ANKARA (Cumhuriyet Bü- rosu)- Hükümet içinde özelleş- tirme ve demokratikleşme ya- sa tasanlan nedeniyle ipler kopma noktasına gelirken DYP'den gelen "koalisyonu bi- tûnrfim'" sesleri artmaya başla- dı. DYP'li muhaliflerden Yaşar Topçu. koalisyonun "fîilen bit- t^ini" ve sürdürmek için ısrar- lı olunmaması gerektiğını be- Iirtti. DYP Grup Başkanvekili Turhan Tayan da Dışişleri Ba- kanı Mümtaz Soysal'ın "özel- leştirmeiçin demokratikleşme" koşulunu anımsatarak, "Gü- vensizlik yaklaşımı ve her gün yem şart ve bahaneleri içimize sindirmekte zoıiuk çekiyoruz" dedi. DYP'li muhalifler, koalisyo- nun bıtirilmesi için bastınrken "TBMM'de, DYP-SHP dışm- da başka kompozisyonlar da ol- duğunu" dile getiriyorlar. ANAP'la bir koalisyon hükü- meti kurulmasını isteyen DYP'li muhaliflerden Yaşar Topçu, TBMM'de düzenlediğı basm toplantısında, koalisyon ortağı SHP'nin iradesinin orta- dan kalktığını ve yerine "bazı şahıslann" iradesinin geldiğini belirterek, isim vermeden özel- leştirme yasatasansını imzala- mayan Dışişleri Bakanı Müm- taz Soysal'ı eleştirdi. 'Fiilen bitik 1 Yaşar Topçu, koalisyona iliş- kin görüşlerini şöyle dile getir- di: " Fiilen bitmişolan bu koalis- yonu hala sürdürmekte ısran olanlar varsa artık bu koalisyo- nun ülkeye, ne yaran olduğunu açıklamak zorundadırlar. Ko- alisyonun ülkeye yaran kabna- nuştır, çirkin bir örnek haline gelmiştir, 'Ne kadar özgürlük, o kadar özelleştirme' diyen Sa- >m Soysal'a ben de Ne kadar Türkiye'nin birlik ve bütünlü- ğü. o kadar koalisyon. Ne ka- dar Türkiye, o kadar koalisyon' diyorum. Kavga ve kana yöne- lik fikir ve ifade özgürtüğünü kimsenin savunmaya hakkı yoktur. ÖzeUeştirmeyi engeüe- venler hükümet içindedir, or- tak sonımluluk taşıyan kişiler- dir. Ortak sorumluluğa DV P'nin katlanmasına da ge- rek voktur." Topçu, bir soru üzerine ko- alisyonun sona erdirilmesinin siyasi istikrarsızlık yaratmaya- cağını. DYP-SHP koalisyonu- nun parlamentodaki tek kom- pozisyon olmadığını söyledi. Tayan: Sindiremiyoruz DYP Grup Başkanvekili Turhan Tayan da demokratik1 ' leşmenın özelleştirme eşza- manlı olmasında direnen SHP'nin tavnnı eleştirdi. Ta- yan, DYP'nin taahhütlerine sa- dık olduğunu bildirirken ko- alisyon ortağı SHP'nin yakla- şımını "Güvensizlik yaklaşımı ve her gün yeni şart ve bahane- leri içimize sindirmekte zoriuk çekiyoruz" diye eleştirdi. SHP'nin tavnnın ortaklığı zedelediğini bildiren Tayan, dün TBMM'de düzenlediği ba- sın toplantısında, özelleştirme- yi hayati gördüklerini vurgula- dı ve TBMM zemininde geniş tabanlı bir uzlaşmaya vanlmış- ken özelleştirmeyi bir başka konu ile kanştırmanın gerek- sız olduğunu söyledi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle