Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 6EKİM1994PERŞEMBE
12 KULTUR
Genco Erkal, 'Bir Delinin Hatıra Defteri'ni oynuyor, sorguluyor, deniyor, yaşıyor, kuruyor ve gösteriyor
Sahnede her akşam yeni bir söz arıyor
ECETEMELKURAN
ANKARA - Geoco Erkal Anka-
ra'da, her gece Nikolay Gogol'ün
yazdığı "Bir Delinin Günlüğii"nden
sahneye uyarlayıp yönettiği tek kişi-
lik oyunu oynuyor, sorguluyor, ku-
ruyor, yaşıyor ve deniyor. Müzikle-
rini Mete Sakpuıar'ın yaptığı oyun-
' da, sahne tasanmını Duygu Sağıroğ-
Ju. kostüm tasanmını Sevim Çavdar
üstlenmiş. Bir "küçük" adarrun, ya-
şamının merkezlerini dışandan içine
taşımasının öyküsünü anlatan "Bir
Delinin Haüra Defteri". Ulus 100.
Yıl Kültür Merkezi'nde de sergile-
niyor.
"Bir Delinin Hatıra Defteri" ilk
kez 1965"te Ankara Sanat Tiyatro-
su'nda yine Genco Erkal tarafından
sergilenmişti. Daha sonra 1969'da
Dostlar Tiyatrosu'nda sergilenen
oyun. 29 yıi sonra farklı bir yorumla
Ankarah izleyicilerin beğenisine su-
nuluyor. Genco Erkal ile Dostlar Ti-
yatrosu ve "Bir Delinin Hatıra Def-
teri" üzerine konuştuk.
Bu belayı ben sardım
- Genco Erkal, tek başına oy-
namayı nasıl yaşıyor?
Türk tiyatrosunun başına bu be-
layı ben'sardım. İlk kez 1965'te An-
k'ara Sanat Tiyatrosu'nda "Bir Deü-
nin Hatıra DefterP'ni oynayarak tek
kişilik oyunlar oynamaya başladım.
Duyanlar, inanmadılar. "Başka
oyuncu yok mu bu oyunda?" dediler.
Oysa Türk tiyatro geleneğinde, tek
başına bir öykü kurmak ve anlat-
mak var. Meddah geleneğinden
tanış olduğumuz bir yöntem bu.
Bu oyunla başlayan seriiven,
Nazım Hikmet'in şiirlerinden derle-
nen "Kerem Gibi" ve "Merhaba"
adlı oyunlarla sürdü. En son olarak
da Nazım Hikmefin "Memleketim-
den fnsan Manzaralan" adlı yapıün-
dan "Insanlanm" adlı oyunu sahneye
uyarladık. Çok genç olmasam böyle
yüreklılik göstermezdim saruyorum.
Tek kişilik oyunlann özel bir yen
var bende. Ailemin. "Tiyatrocu olur-
san eve geüne" demesiyle başlayan
bir kavganın zaferlerinden biri.
Özellikle şimdiki oyunumun tek ki-
şilik olması, seçtiğim ikıncı meslek
olan psikoloji ile çok örtüşüyor, bir-
birini besliyor.
Oyuncu her zaman kendisidir
- Bir Delinia Hatıra Defteri, oyun-
culuk yaşammizda bir mihenk taşı
oldu hep. 1%5 yüından bu yana iic
ayrı yorumla sergilediniz bu oyunu.
Bu yorumlardan ve süreçten söz eder
Tiyatrosu ve bızım kurduğumuz
Dostlar Tiyatrosu bu kaynaktan
çıktı.
Bu kez, hatıra defterinin kendisinin gizli kalmış bir oyun olduğunu düşünü) orum. Oy unu, kendi üzerinde deneyen bir insanı canlandırıyorum artık.
misiniz?
Tiyatroya başladığım vıllarda, bi-
reyci bir felsefem vardı. Psikoloji
eğitimi gördüğüm ıçin de bir akıl
hastasının anatomisi olarak baktım
oyuna. Psikiyatri kliniklerinde uzun
gözlemler yaptım. 1969'da İstan-
bul'daki sahnelemede Bertolt Brecht
ile tanışmıştık. Anarşi tırmanıyor-
du. toplumsal bir değişim söz konu-
suydu.
Şimdiki yorumsa daha teatra!. Bu
kez, hatıra defterinin kendisinin gizli
kalmış bir oyun olduğunu düşünü-
yorum. Oyunun ne kadan oyun. ne
kadan gerçek. bunu tartışıyorum.
Oyunu, kendi üzerinde deneyen bir
insanı canlandınyorum artık. Te-
kerlekleri gitgide hızlanan bir süreç-
te, bir insanın ipin ucunu kaçırmaya
varan oyununu canlandınyorum.
- Sizin için son dönemde yerini öv-
gülere bırakan "Genco, hep kendisi-
ni oynuyor" eJeştirisini nasıl değer-
lendiriyorsunuz? Siz kendinizi bir
oyuncu olarak nereye koyuyorsunuz?
Oyuncu aslında her zaman kendi-
O yuncu aslında her zaman kendisidir.
Yasadığı deneyimler ve yaşama bakışıyla oynadığı
role kendisini de katar. Bu süreçte toplum da sizı
biçimlendiriyor. Ben kendimi tanımlamakta güçlük
çekiyorum; bunu hep başkaları yapmalıymış gibi
geliyor bana. Yalnızca, değişik bir oyuncu
olduğumu söyleyebılıyorum.
sidir. Yasadığı deneyimler ve yaşa-
ma bakışıyla ovnadığı role kendisini
de katar. Bu süreçte toplum da sizi
biçimlendinyor. Ben kendimi tanı-
mlamakta güçlük çekivorum; bunu
hep başkalan yapmalıymış gibi geli-
yor bana. Yalnızca. değışik bir
oyuncu olduğumu söyleyebiliyo-
rum.
Sanki uzanıpgiden çizgiler varmış
da ben onlara eklenmek yerine, ayrı
bir çizgi olmayı seçmışım gibi. Belkı
de çok fazla tek kişilik oyun oyna-
mak nedeniyle oyunculuk kurallan
dışına çıkıvormuşum gibi. Kendi
kendime eğleniyormuşum, her ak-
şam bir şeyi prova ediyormuşum
gibi. Sanki her akşam yeni bir şey
anyorum. Oysa. hiçtuluat yapmam.
hep aynıdır oyun. Bu aynılığa
karşın. her gece başka türlü gibi geli-
yor.
- Konuşurken zaman zaman 'bız'
di>erek Dostlar Tiyatrosu'ndan söz
ediyor olmalısınız. Ama son vıllarda
Dostlar Tivatrosu, tek kişilik bir ti-
yatro gibi görünüyor. 1969 yılından
başlayan süreci siz nasıl değerlendiri-
yorşunuz?
Özledığim günler o günler. 1969'-
dan başlayan lOyıllık dönem. Dost-
lar Tiyatrosu'nun sabit kadroyla
çalıştığı ve en başarılı olduğu dö-
nemdı. Külıürmerkezimiz vardı, fu-
ayemiz üniversite öğrencilerivle do-
luydu hep. Haftada iki film göste-
rimi, paneller. forumlar. Ruhi Su-
nun Dostlar Korosu ile verdığı kon-
serler. resim sergıleri. oyun eleştiri
toplantılan. Hiç durmuyorduk. Ti-
yatromuz tıklım tıklımken bile. ver-
gi borçlan, kira borçlan derkcn bu
açığın hiç kapanamayacağını an-
ladığımız bir anda pes ettik Ycrlcşik
kadroyu devam ettiremeycceğimızi
düşündük ve herkes biryanasavrul-
du. Herkes bir yere savrulsa da va-
şam sürdü gıtti. Dostlar Tiyatrosu
içın. yine de 25 yıl sonra doğrultu-
sundan ödün vermeden \ar olmak
önemli bir başan bana kalırsa.
- Dostlar Tiyatrosu'nun 25 yıl bo-
yunca Türkiye'deki politik tiyatroda
konunıu neydi?
Türkiye'de politik tiyatro. 1963le
Asaf Çiğiltepe'nın kurduğu "Arena
Tiyatrosu" ile başladı. Daha sonra
Erkan Yüeel'in kurduğu Ankara
Halk Ovunculan ve Ankara Sanat
Rejinin yanında koreografi
Bölündükçe gücümüzü de yitir-
dik. Seçilmiş kadro dağıldı. Biz. ku-
ruluşumuzda politik tiyatro yapma
karanyla kurulduk. Ülkemizin biri-
kimıni çağdaş bir biçimde yenıden
yaratmak istedik. Kendi geleneği-
mizin Brecht kuramıyla uyumlulu-
ğu işımize geldi. Katı bir Brecht'çi
olmadık hiç. Hiçbir zaman slogancı
tiyatroya prim vermedik.
Ama bugünkünden daha he-
yecanlı olduğumuz kesin. Şimdi,
daha az bağıran oyunlar yapıyoruz.
Bu nedenle repertuvar konusunda
sıkıntı yaşadık. Oyun bula-
madığımız zaman. kendimiz oyun
ürettik. 'Azizname, Abdülcanbaz,
Merhaba, Kerera Gibi', böyle bir
sıkıntının üretimidir. Bundan sonra
yapacağımız politik tiyatronun reçe-
tesi yok. yalnız daha kapsamlı ve de-
rinliklı olacağı ortada. Bunun için de
eskimeyecek metinler anyoruz.
- O> unculuğunuzdaki özel anlatım
biçiminden söz eder misiniz?
Sözün ötesinde bedenimle
yaptığım şev. bir yanıyla kendiliğin-
den, bir yandan da bilınçli. Müziğe
kaptınyorum kendimi. Yaptığım
hareketlerin dans olduğu da söyleni-
yor. Bana kalırsa artık oyunlann re-
jisinin yanında koreografileri de var.
Selam bölümü hiç olmamalı
- Oyun bittikten sonra selam ver-
mek için alışılmış süreden daha fazla
bir süre geçiriyorsunuz.
Oyun bittikten sonra, hele sonu
delirme sahnesiyse oyun bitti dıye
gülümsemeye başlamak, seyirciye
saygısızhk gibi geliyor bana. Sanki
hiçbir şey gerçek değilmiş de ben on-
ları kandırmışım gibi. Böyle yap-
mak istesem yapanm belki, ama
böyle bir seçimım yok. Zaten bana
kalırsa selam bölümü hiç olmamalı,
seyirci izleyip gitmelı.
- Ya Fransa'da Fransızca oy-
nadığuuz oyun?
Çağdaş bir Fransız oyunu. Phil-
lippe \lin\ana nın yazdığı "Nereye
Gidi>orsun Jeremy?"yi Edith Scob
yönetivor. 8 tipi canlandırdığım
oyunda, bir oyuncunun dünyayı do-
laşması anlatılıyor.
- Bu sezon yeni bir oyun düşündü-
miz mü?
Bunu ben de bilmiyorum. Başına
yanlışyansıdı biraz. Şimdilik bir şey
yok. anyorum. Belki de ertelenmiş
projeler... Bılmemkı.
îşte, Devlet Tiyatroları'nın ^iKültfir Ser\isi - Geçen hafta, "tstan-
bul Detlet Tiyatrosu Müdürii Murat
Karasu" imzalı, "Devlet Tiyatrosu iç-
yüzünii' açıklayacağım" bıçirninde bir
faks alan gazeteciler ve televizyoncu-
lar solugu İstanbul Devlet Tiyatrosu
Müdürlüğü'nde aldılar. Kafalannda,
bir süredir Türkiye gündemini işgal
eden yolsuzluk ve rüşvet skandal-
lannın izdüşümüyle Murat Karasu'-
nun karşısına dizilip merakla bekleşen
basın mensuplan "Devtet Tiyatrosu
gwçeği.."nin ne olabileceğini düşü-
nürken. kafalanndan "Acaba..?"larla
başlayan bırçok ıhtimal geçiriyorlardı
Sonunda bekleyiş sona erdi ve Ka-
rasu'nun ardına takılan gazeteci ordu-
su. AKM içınde ılerlemeye başladı. İlk
durak dekor boyama ve bezeme atöl-
jesiydi. Karşılannda Müdür Karasu
ve gazeteci ordusunu görûnce neye uğ-
radığıru şaşıran ustalann bakışlan altı-
nda konuşmaya başlayan Karasu.
yeni sezona çok zor koşuliarda girdik-
İerini. tasarruf tedbirleri nedeniyle
harcamalarda büyük kısıntıîar
yapıldığını ve yeni kadro verilmedjğini
söyledi.
Kostüm. dekor, ayakkabı. peruk,
demir, aksesuvar imal atölyelerinde de
benzer konuşmalan yapari Murat Ka-
rasu gazetecilere "Size biraz ağla-
yayım" diyerek, her biri ustalık isteyen
atölyelerin yetersiz elemanla, sağlıksız
koşuliarda işleri yetişürmeye çalıştı-
klannı, prova mekanı olmadığı için fu-
aye ve başka ilgisiz odalarda okuma
provalan vapıldığını, üç masanın bu-
lunduğu tek tasanm odasmda altı kişi-
nin nöbetleşe çalıştıklannı, büyük sah-
ne. onanm dolayısıyla kullanılamaya-
cağı için büyük yapımlargerçekleştire-
meyeceklerini. İuralama olanaklannın
da tasarruf tedbirleriyle önlendiğini,
Taksim Sahnesinin 35-40 milyona
mal olan çatı tamirinin ancak EN-
KA'nın yardımıyla yapılabildiğini an-
HavaJandımıası olmayan ayakkabı imal atölyesi, aksesuvar imal atölyesinde tek usta. üç masası olan tasarım odasında nöbetleşe çalışan altı ta-
sanmcı ve 'Olmayan Kadın'uı okuma provası. (Fotoğraflar: DEVRİM BARAN)
lattı. Son durak TOBA V lokaliydi. Bir
kaç saattır Devlet Tıyatrolan'nın ve
Murat Karasu'nun dertlerini dınleyen
gazeteciler meraklı bakışlannı Kara-
su'ya çevirerek "Devlet Tiyatrolan
gerçeğiııi" açıklamasını beklemeye
başladılar. Ellerini ikiyana açan Murat
Karasu "tşte bizim rç yüzümüz de bu"
dedi. "Bizde yolsuzluk, rüşvet skandal
yok. Para yok ki bunlar da olsun.'*
De\ letin Devlet Tıyatrolan'na
ayırdığı bütçenin son derece kısıtb ol-
duğunu. sadece 36 milyar lira aldı-
klannı belirten Murat Karasu, "Devle-
rin gübreye verdiği sübvansiyon bile biz-
den fazla"dıye yakınırken başlattıklan
sanat seferberliğiyle toplantıyı bitiri-
\ordu:
"Ülkemiz sancılı bir dönemden geci-
yor. Moral değerlerde bir çöküntü >ar.
Biz. bir avuç insan bu moral değerleri
yaşatmak, ayakta tutmak için uğraşı-
yoruz. Bu başlarhğımız bir sanat sefer-
liğidir. Tiyatromuzu sadece oyundan
oyuna geünen yerler değil, > aşayan me-
kanlar durumuna getirmek istiyoruz.
Çok zor şartlarda çalışıvoruz. 20.
>üz\ılın sonunda De\let Tiyatrolan
•Sanala Evet' kampan>ası bâşlatmak
zorunda kalı>or. Biz de "Tehlike anında
en yakın tiyatroya sığının!" diyoruz."
Devlet Ti\atrolan'nın ıkramı olan
mütevazı yiyecekleri atıştıran gazetecı-
lerden bazılan düşkınklığıyla **ne yani
bepsi bu muydu.." dercesine bir ifade
takınırken. bazılan da "başka bir işe
yetişecektik de.." diverek oradan
aynldılar. Bazılan da etkilenip daha
sonra vazı ya da programlannda >er
verdi. Programlannda kültür-sanata
yer olmayan. sanata ve sanatçıya ilgi-
leri paparazzilikten öteye gitmeyen
özel kanallar ve renkli basının ilgisini
bir türlü çekemeyen İstanbul Devlet
Tiyatrolan'nın Müdürü Murat Kara-
su belkı de careyi böyle "gizemli" bir
faks çekmekte buldu. Gerçekten de o
gün Devlet Tiyatrolan'nda kolay ko-
la\ görülemeyecek bır gazeteci kala-
balığı vardı. Karasu'nun amaa da
hem sorunlannı bır kez daha haykı-
rmak ve kamuoyunun ilgisini çekmek
hem de basının desteğini sağlamaktı.
5'i yeni 16 oyun sahnelenecek
İstanbul Devlet Tiyatrosu 1994-95
sezonunda 5"i >eni prodüksiyon ol-
mak üzere 16 oyun sahneleyecek. Oda
Tivatrosu, Birim Sahne ve Taksim
Sahnesi'nın kullanılabileceği yeni se-
zon 14 ekimde Arthur Miller'ın "Cadı
Kazanı" adlı oyunuyla başlayacak.
Ovunu bu yıl 50. sanat yılını kutlayan
Cünejt Gökçer yönetiyor.
Yeni sezonda ızlenebilecek ve pro-
valan süren diğer \eni yapımlar da
Meroet Baydur'un >azıp Can Gürzap'-
ın >önettığı "Yeşil Papağan Limited",
Kenan Işık'ın >azıp yönettiğı "Olma-
>an Kadın", .\ziz Nesin'in vazdığı ve
Metin Belgin'in yönettiği "Hadi Öl-
dürsene Canikom" ve Woody ADen'ın
yazdığı Cüneyt Çalışkur'un yönettiği
"Fınal".
Geriye kalan 11 yapım ise geçen yıl
sahnelenen eserlerden oluşuyor. Bu
eserlerin provalan da bu ayın ortalan-
nda başlayacak.
Pasolini'nin şüri kitap olarak yayımlandı
Kültür Servisi - Pier Paolo Pasolini'-
nin uzun ve tutkulu şüri 'Ben Kimün',
Fransızcaya yeniden çevrildi ve Arlea
Yayınevi tarafından yayımlandı. Bun-
dan 10 yıl önce Laura Betti tarafından
kurulan Pasolini Vakfı. sanatcının bir
albürnünü yayımlamıştı. O kitapta
Pasolini'nin bir de uzun şüri bulunu-
yordu. Amerika'da, 1966 . yılında
yazıldığı sanılan bu uzun şiir, İngjlizce
admdan da anlaşıldıgı gibi, Amerilcan
yaşamına pek çok göndermede bulu-
nuyor, İtalyan okuyucu için pek çok
göndermeler içeriyordu. Bologna 'sü-
tunlarla dolu bir şehir' değildi. Badelai-
revari bir antikite de yoktu onun şiirin-
de. Bologna. kemer-
ler. kırmızı çatılar ve
geçitlerle doluydu.
Ama geri kalan her
şey, çok güzel ve he-
yecan venciydi.
Pasolini, ton deği-
şikliği, politik tünel-
ler, ateşlı kavgalar, dij
tartışmalan, aile içi
ilişkiler, nostaljik
göndermelerle dolu
düz şüri çok seviyor- p j e r p a o ] o
du. Kendını en ıyı şu
dizelerdç anlatıyordu belkı de: "Ben de
herkes gibi yaşadım/Ölümehükümgiy-
miş biri gibi". Kardeşi-
nin ölümü, komünıst
partiden atılması gibi
yaşamında önemli dö-
nüm noktalan, bu şiir-
de hüzün ve öfke ola-
rak dışvurulur. Filmle-
rinde ve kitaplannda
binlerce kez dıle getir-
diğj burjuvaziye duy-
duğu nefret. burada
Amerikan orta sınıfına
yönelik bir tepki olur:
"Sizin tanrınız bir bu-
dala / Tüm orta sınıf vatandaşların /
Tüm gücü / V e tüm benliğiyle / Diğer-
lerine benzemek isteyenlerin / I anrıları
gibi".
Pasolini'nin şiırlerini okuyan herkes.
öncelıkle onun çok bilinçlibir şekılde
kendinı anlattığının ve İtalya'nın kade-
rinı dıle getırdığinin farkına vanp etkı-
lenir.
Pasolini. şeffaf sanatçılar kategorisi-
ne rahathkla girebilecek bir sanatçı.
Onlar. ne istediklerini. ne aradıklannı
ve neyi ıfade edeceklerinı çok ıyı bılır-
ler. Şiir yazmalannın nedeni. düşünce-
lerini bulutlann ardında göstermek de-
ğil, tam tersine söylemek istediklerini
tüm parlaklığı ve netliğiyle ışıklar için-
de olduğu gibi söylemektir.
"sanat'a evet
vv
mi?
öyleyse; bugün sinemaya gidin..
Y l I « T İ T A T R O II I I t I t I
Vıllık Abone Bedeli: 400.000 TL.
Posta Çekl No: 655248
Banka Hesap No: T.lş Bankası Cihangir Şb.: 197245
Hayriye Cad. 3/10 Galatasaray İstanbul
Tel: (212) 243 35 33 293 72 77 Fax: (212) 252 94 14
Frankfurt Kitap
Fuarı başladı
• FRANKFURT(AFP)-
Dünyanın en büyük kitap fuan
olan Frankfurt Kitap Fuan dün
başladı. Brezilya Yazın Akademisi
Başkanı ve yazar Josue de Souza
Montello tarafından dün akşam
açılan fuar süresince 100 ülkeden 8
bin 500 yayıncı, toplam 321 bin
975 kitap sergileyecek. Bu yıl
fuann onur konuğu, Brezilya. 150
milyon nüfuslu bu ülkede, halkın
yüzde 19'ununokumayazma
bilmemesine karşın, her yıl 12 bin
yeni kitap yayımlayan 350
yayınevi bulunuyor. Kitap
satışlannın üçte birini bilimsel
kitaplaroluşturuyor. İngiliz yazar
Salman Rüşdü için verilen ölüm
fetvasını protesto eden fuar
organizatörleri, bu ülkenin fuara
katılmasmı yasakladılar.
Organizatörler, aynca Nobel
Edebiyat Ödülü sahibi Nijeryalı
yazar VVole Soyinka'nın seyahat
özgürlüğüne Nijerya hükümeti
tarafından kısıtlama getirilmesini
de kınadılar. Bangladeşli yazar
Teslime Nesrin'in de fuar
çerçevesindeki etkınliklere
katılması bekleniyor. Geçen yıl
fuarda görülen ve geienekçilerin
tepkisini çeken elektronik
yayıncılığın bu yıl daha etkili
olacağı sanılıyor.
Nevruz Turan'ın
resim sergisi
• Kültür Servisi - Nevruz
Turan'ın fantastik ve sürrealist
anlayıştaki resim sergisi.
bugünden itibaren Ataköy'deki
Yunus Emre Kültür Mçrkezi'nde
izlenebilecek. Sergi, I7ekimedek
sürecek. Adana'da doğan sanatçı,
yurtiçi ve yurtdışında 9 kişisel sergi
açtı. Birçok karma sergiye de
katılanTuran. 1984-85-86-87-89
yıllannda Yunus Emre,
1985-86-87-88 yıllannda DYO ve
1988 Bandırma Kuş Cenneti resim
yanşmalanna. aynca 1988 yılında
'Orman' konuluyanşmalı resim
sergisine katıldı. Vakıflar Bankası,
Akbank, Aksigorta. SSK başta
olmak üzere çok sayıda resmi ve
özel koleksiyonda yapıtlan
bulunan sanatçı. çalışmalannı
serbest olarak kendi atölyesinde
sürdürüyor.
John Lennon'ın
bilinmeyen şarkısı
• LONDRA (REUTER) - Beatles
topluluğu, önümüzdeki yıl yeni bir
plak çıkanyor. İngiliz "Daily Mail'
gazetesi, John Lennon'ın,
topluluğun ünlü parçasi 'Let It
Be'den 5nce yazıp ^slendirdiği,
şimdiye dek duyulmamış bir
şarkının önümüzdeki yıl piyasaya
çıkacağmı duyurdu. Topluluğun
hayattaki 3 üyesi Paul
McCartney, Ringo Star ve George
Harrison tarafından keşfedilen
parça hakkında aynntılı bilgi
verilmedi. McCartney,
"Olanaksızı başararak bu
şarkıdan yepyeni bir Beatles
parçası yaratmayı başardık"dedi.
Hüseyin Sermeî'ten
piyano resitali
• Kültür Servisi - Dev let sanatçısı
Hüseyin Sermet'in vereceği piyano
resitali. bugün saat 18.30'da Milli
Re Auditorium'da gerçekleşecek.
1988"den bu yana İstanbul
Üniversitesi Fahri Doktoru
unvanına sahip Hüseyin Sermet,
piyanist olmasının yanı sıra
kompozitör olup bazı eserleri
Radio France'da yayımlandı.
Sermet. programında R.
Schumann ve F. Mendelssohn'un
eserlerini seslendirecek.
Seniye Fenmen'den
renklep
•Kültür Servisi - Ressam ve
seramikçi Seniye Fenmen'in
'Renkler-Renkler' başlıklı resim
sergisi bugün 18.00'de Kadın
Eserleri Kütüphanesi ve Bilgi
Merkezi Vakfi'nda açılıyor.
Fenmen'in sergisi 6 kasıma dek
görülebilecek. istanbul Devlet
Güzel Sanatlar Akademisi Resim
Bölümü mezunu olan sanatçı,
1958-88 vıllan arasında îstanbul,
Ankara, İzmir, Samsun ve
Konya'da sergileraçü. TBMM ve
başka binalarda duvar panosu
biçiminde büyük boyutlu seramik
çalışmalan da yapan Fenmen'in
yapıtlan, çeşitlı müze ve özel
koleksiyonlarda yer alıyor.
TMMOB'den
karîkatûr ve
fotoğrafyarışması
• Kültür Servisi - TM MOB İnşaat
Mühendisleri Odası, kuruluşunun
40. yılı nedeniyle karikatür ve
fotoğraf yanşması düzenliyor. Her
iki yanşmada da birinciye 20,
ikinciye 10, üçüncüye 5 milyon lira
para ödülü verijeceic. Seçici kurulu
Sabıt Kalfagil. İsa Çelik, Halim
Kulaksız, Rıza Baloğlu, Mustafa
Atmaca'dan oluşan fotoğraf
yanşması, renkli baskı dabnda
yapılacak. Konu sınırlaması
olmayan yanşmaya 30x40 cm
boyutlannda dört adet fotoğrafla
katılınabilecek.
Yapıtlar en son 31 ekime dek
'İnşaat Mühendisleri Odası
Selanik Cad, 19/1
Yenişehir/Ankara' adresine
ulaştınlacak.