03 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
2SEKİM 1994 CUMARTESI CUMHURİYET SAYFA KULTUR 15 Edebiyatçılarınkaleminden CumhııriyetBayraım KONUR ERTOP Cumhuriyet'in öncesiyle sonrası kabn bir çiz- gnle ayrılır. Ancak kuruculardan günümüzde 2 Cumhuriyet türküsü çagıraılara dek 71 yıldır Cumhuriyet bayrağı altında yaşayanlar, zaman bcyunca rejimi farklı biçimerde değerlendirdi- ler Cumhuriyet ilan edildiğ sırada Atatürk'ün enyakın çalışma arkadaşlannın ve basının gös- terdiği tepkiler "Söylev"de ozetlenmiştir. 4 ^ann Cumhuriyeti ilan edeceğiz' Samık Kemal ilk Meşrutıyet'in anayasası hanrlanırken Fransa Cumhuriyetı'nin ana- yasası yolunda bir şeyi akhndan bile geçirmedi- ğini, çünkü padişahın, ülkesne cumhuriyeti ge- tirmeyi asla düşünmediğini anlatır. Ahmet Mit- hat Efendi'ye bir mektubunda. Mustafa Kemsü P»şa ise daha Erzurum Kongresi arifesınde adı- mlan artık duyulan yeni düzenin cumhuriyet okcağını açıklamıştı. Koşullar olgunlaşınca bir Çankaya gecesinde "Yarın cumhuriyeti ilan ede- cefjz" diyebildi. Cumhuriyet, yeni Türkiye'ye kimliğini kazandıran ilkelerin birincisiydi; on- dan aynlmayacak öteki ilkelerle birlikte Türk ajdınlanması şekillendi. Zaman içinde cumhuriyetin elbette farklı yo- runnlan yapıldı. Bunlar siyasal ve kültürel ya- şamda farklı değer sistemlennin belirtisidir. Kadınlar geceye tabancaiar sıktı Çocuk Ceyhun Atuf Kansu, Akgün Sokağı'- ndaki eski Ankara evinde cumhuriyetin ilan edıldiğinı öğrenen kadınların sevinç içinde avlu- ya çıkıp geceye tabancaiar sıktığmı görmuştür. Derken kaleden toplar atılır; Kale Camisi'nin kandilleri yanar. Türkiye btr dönüşümü yaşa- maktadır... Fuat Köprûlü'nün genç Cumhuriyet'le ilgili değerlendirmesi şöyledir: Ortaçağ'don kalan hali/elik ve saltanat kurumlarıyla onun yüzyıllar- ca dayanağı olan medrese ve tekkenin kapa- tılması, devletin eski teokratik yüzünü değiştire- rek yasama hakkmı ortaçağ kurumlarından bağımsız bir biçimde istediğigibikullanmaya bas- laması, bağnazlık ve gericiliğin adeta son sığmağı sayabileceğimi: fes ve sarığın ortadan kaldırı- Iması. bütün bunlar a ek olmak üzere iktisadi alan- larda ve özellikle eğitim ve buvmdırlıkta yapılan birçok önemli işler, Türk ulusunun 4 vıldan beri uygarhk ve yükselme volunda nasıl kuvvetli adı- nüarla rürüdüğünü veter derecede açıklıkla gös- terebilir.'' Köprülü. 20 yıl kadar sonra DP yöne- timi strasında devrimden verilen ödünlerin. uy- gulamalann sorumlulan arasında yer alacaktır. Cumhuriyetin 10. yılındaki görkemli kutlama şenlikleri Cenap Şahabettin'in son ya/jlanndan bırine konu olmuştur. Edebiyat-ı Cedide'nin ünlü ozanı. 3 gün süren şenlikleri ancak çok mutlu kavimlerin yaşamında bir kez görülebıle- cek bir ışık ve zafer olayı di>e niteler. C.A. Kansu bu törenkrde köylülerin cumhu- riyete nasıl yürekten bağb olduklannı gözlemiş- tir. "Ankara sokakları caddeleri, alanları atları üzerinde kasketli, bayraklı Ankara köylüleri ile dolup taşıyor, davullar zurnalar çalıyor, Çankırı kapısmdan, İstasyon Caddesi'nden, Istanbul • Cumhuriyet, yeni Türkiye'ye kimliğini kazandıran ilkelerin birincisiydi; Türk aydınlanmasını şekillendirdi. • Ancak çok mutlu kavimlerin yaşamında bir kez görülebilecek bir ışık ve zafer olayı. Caddesi'nden alay alay köylü, laşları nal çak- maklarıyla ışıldata ışıldatageliyor.gcçiyordu." 'Öleceğini aklımdan geçirmezdiın' Yakup Kadri'nın Ankara romanında ikınci 10 yıhn kutlanışı bir ütopya içinde canlandınhr. Romancı bu yapıtı için sonralan "Bvn o zaman- lar. bir gün gelip öleceğini aklımdan bile geçirme- diğim Atatürk'ün öncütüğü ve rehberliğhle ideal Türkive've 20 yıl içinde varacağımızı umardım" diyecektir. 1934 yılında. 9 yıl sonrasmı konu edi- nen romanın Cumhuriyet Bayramı bölümünde Ankara gecesi Çankaya'dan Keçiören'e kadar her dakika değjşen ışıklar içindedir. Gökyüzüne Türk devriminin ilkeleri ışıktan satırlar halinde yaalmaktadır. Caddelere her biri devrim sa- vaşının söylencelerini konu edinen taklar kurul- muştur. Çankaya'ya tırmanan onbinler, vanı başında İnönü'nün yerini aldığı Gazi ile bayram- laşır. Istanbul'dan yayan gelmiş izciler bütün Anadolu'yu dolaşmaya çıkmak üzeredir. "He- nüz çözülmemis, henüz kesfedilmemis ufuklara doğru..." Resmi törenler halkla bütünleşememişse so- ğuk ve cansi7 bir gösteridir. C.A. Kansu, Cum- huri>et bayramlannın tören alanlannda olduğu gjbı evde de sıcak bir scvgiyle kutlandığmın tanığıdır. "Babamın etkisi olacak, Cumhuriyet bayramları evinüzde bir şenlik içindegeçerdi. " Ev renkli kağıtlar. küçük bayraklar. kağıttan fener- lerle süslenir. Kaleden toplar atılmaya başlayı- nca. ev halkı vollara dökülür. Mustafa Kemal halkla biriikte bayramın sevincini yaşayacaktır: "Bir otomobille gelir, ortalık alktştan inlerdi. O, yerini alınca Cıımhurivet'in askerleri, Cumhuri- vet'in izcilerigeçmeyebaslardı. Onların ardmdan Ankara demircileri. terzileri, bakırcıları, arabacı- lart... Ahilikten kalan ne kadar zanaatçı varsa on- lar veçarşıjaytonlarla, arabalarlageçit törenine emeğin sevincini katarlardı." işime gelmeyen bir yanı da var' Bu coşkulu fakat sade halk bayramı başka bir yazarın, Adalet Ağaoğiu'nun bir kahramanı. ka- saba bakkalı Salim Efendi için bambaşka bir anlam taşır. Bu halkadamı "Cumhuriyet'in, işime gelmeyen bir yanı da var!" diye düşünür. "Cumhuriyet'in 10. yılında karısmı Ankara'ya törene götür- müştü. Olup biten her şeyı ikisi de pek sevdiler, beğendiler, Ama bir yandan da baskentteki o üç gün Salim Efendi'yi küçülımüş de Hunbıl Osman'ın torbalaraıdaki kavut gibi unufak edivermisti." • Yenilik, uygarlık adına ne görünürse ortalıkta, topuna birden soğukluk duymakta. Kasabaya döndükten sora kansı gördüklerini dilinden dü- şürmeyecek, eşe dosta anlatüklan bitip tükenmeyecektir. Salim Efendi ise köylü gibi milletin efendisi sayılmayan, övülmek için de yerilmek için de sözü edil- meyen küçük esnaftan biri ol- manın ağırlığını gjtgıde daha çok duyumsayacaktır. "Kaymakam mahfellerde, bay- ramlarda, kalktnan ısıklı ülkeden söz etıikçe boğulmakta. Şakir Ağa erkana rakı sofraları kurdukça, bağına bahçesine kuzu çevirmeye götürdükçe onları, boğulmakta. Onu belediye re- isinin kotunda, sosede dolaşırken görüp görüp bo- ğulmakıa. Onun öğretmenden yanak aldığtnı gö- rüp görüp boğulmaktu. Jandarma kumandanına besili hmdiler gönderdikçe boğulmakta. Kimin kimden yana olduğunu çıkaramadıkça boğul- makta. Boğuldukça nemrutlaşmakta. Nemrut- laştıkça yenilik, uygarlık adına ne görünürse or- tabkta, topuna birden soğukluk duymakta, haıta kin toplamakta..." 1946'dan sonra Salim Efendilerin 1946'dan sonraki çok parti- li dönemde kimleri destekleyeceği açıkça belli- dir! Romanlanmız, öykülerimiz Cumhuriyet ba- lolannı (R.N. Güntekin), okullardaki törenleri (Nezihe Meriç, Adalet Ağaoğlu) anlaürken bu geciş döneminin Batı öykünmeciliğini, yönetici- lerle halk arasındaki çelişkileri. sınıfsal aynmcılığı da eleştiri konusu yapmaktadır. Adalet Ağaoğlu'nun burada sözü edilmiş olan "Ölmeye Yatmak" romanındaki bazı sayfalar buna örnektir. Bu eleştirilerde "tkinci Cumhuri- yetçüer rı in görüşlerini yakalamak mümkündür. Cumhuriyet'i I923'ün Ekim gecesindeki top seslerinin verdiği coşku içinde, 10. yıl kutlama- lannın bilinç ve geleceğe güveniyle değerlendi- renler ise laik, çağdaş, halkçı cumhuriyet yo- rumunu böyle bayramlarda daha da derinleştir- mekte, zenginleştirmektedir. 3-10 kasım arasında 'müzik köprüsü' gerçekleştirilecek CSO, ikiııciUzakdoğuturnesine çıkıyor ECE TEMELKURAN ANKARA - Cumhurbaşkanhğı Senfoni Orkestrası (CSO), 3-10 kasım günleri arasında, ikinci Japon>a tur- nesıni gerçekleştirecek. Türk bestecile- rinin yapıtlannın seslendirileceği tur- ne. "Japonya ile Türkiye arasında bir kardeşiik köprüsü" olarak nıtelendiri- liyor. CSO Müdürü Hüseyin Akbulut. tur- neyi. "geleneklerine sahip çıkan ve çağ- daşlaşmayı amaçlavan iki ûlke arası- ndaki müzik köprüsü" olarak nitelen- diriyor. . CSO, geçen yıl düzenlediği Güney Kore tumesinden sonra, ikinci Uzak- doğu programını Japonya"da, 3-10 •kasım günleri arasında gerçekleştire- cek. 4 konseri içeren etkinükte iki ayn program sergilenecek. 200 kişilik bir Japon korosu Türk ve Japon sanatçüann birlikte gerçekJeştirecekleri konserlerde, Türk bestecilerin yapıtlan seslendirilecek. , CSO Müdürü Akbulut, Cumhuriyet'e . yaptığı açıklamada, CSO'nun ulusal müziği ve Türkiye'>i tanıtmak an- -lamında önemli bir işlevi olduğunu - söyleyerek, "Günümüzde bir ülkenin tanıtunında yerel değerlerden çok çağ- , daş değerier daha önemli bir yer tutu- yor. CSO da bumın biliiKİnde" di>e konuştu. CSO'nun 1926 yılında yaptığı ilk yurtdışı tumesinden söz •f eden Akbulut, şöyle konuştu: ' M Genç cumhuriyetin kuruluşundan 3 yıl sonra, Avrupa'da düzenlenen fuar- larda Türkiye tanıtılacaktı. Ancak, 'Türkiye'yi tanıtacak üzüm, incir gibi ,' ürönlerden başka bir tek CSO tanıtun 1 tşkvini üstlenmLşti. Karadeniz Gemisi'- ; yle çıkılan turne, 3 ay sürmüştü. Kara- deniz kıyılannı ve Âvrupa'nın önemli - saoat merkezJerinde verilen konserleri , içeren turne, Cumhurbaşkanı Atatürk'- On himayesinde gerçekleştirildi. Bu ör- nek, sanattan tasarnıf edilemeyeceğini gösteriyor." 5 nisan kararlanyla sanat etkinlikle- rinin ve kendi programlannın geniş öl- çûde aksadıgını belirten Akbulut, İCültür Bakaru Timurçin Savaş'ın gös- terdiği duyarhükla Japonya turnesi- nin gerçekîeştirildiğini söyledi. Japonya turnesinin CSO'nun dün- yanın büyük orkestralan içinde oldu- gımu gösterdiğine dikkat çeken Akbu- lut, turnenin önemini şöyle dile getir- di: "Japonya müzik dünvasında bir zir- ve. \ alnızca Tok\ o'da 9 senfoni orkest- rası olduğu; ydda 50 ile 60 arasında ünlü orkestranın Japonya'da konserier vermek için turnelere çtktığı *e Tokyo'- da gecede ortalama 24 konser verildiği düşünülûrse, CSO'nun böyle bir ortam- da yer tutumasuun önemi anlaşılır." 200 kişilik bir Japon korosunun katılacağı konserde, Türk ve Japon müzisyenler yer alacak. Japonya tur- nesinin programı şöyle: CSO. 3 kasımda Şef Yoshinao Osa- wa'nın yönetimide Ferit Tüzün'ün "Türk Kapriçyosu". S. Rahmaninof- un "2. Piyano Koncertosu" ve P. I. Çaykovski'nin "4. Senfoni''' adlı yapı- tlannı seslendirecek. Konsere sohst olarak piyanist Verda Erman kaüla- cak. 6 ve 7 kasımda gerçekleştirilecek üçüncü ve dördüncü konserde orkest- rayı Şef Gürer Aykal yönetecek. M. I. Glinka'dan "RussJan ve Ludmilla", Uvi Cemal Erkinden "Keman Kon- certosu**, W. A. Mozartdan "Requi- em" başlıklı yapıtlar sergilenecek. Konsere, kemancı Suna Kan. soprano Nabuko Takahashi. alto Yumiko Kan, tenor Toshiro Gorobe, bas Tat- suya Tajbna kaülacaklar. Konserlerin 4. gününde CSO, Şef Osawa yönetiminde Ferit Tüzün'ün Türk Kapriçyosu'nu, Rachmaninof- un 2. Piyano Konçertosu'nu ve Çay- kovski'nin 4. Senfonisi'ni seslendire- cek. Konsere solist olarak piyanist Verda Erman katılacak. 'Alternatif NobelÖdülü' açıklandı GÜRHAN UÇKAN tf mmn. SYMPHfjY OROCSTR' f?/a*« «:• 'Tensing' salı günü başlıyor KülturServisi - tstanbul Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatrolan kasım ayına yeni bir oyunla giriyor. Meroet Baydur'un "Tensing" adlı oyunu Kadıköy Haldun Taner Sahnesi'nde 2 kasımdan itibaren 13 kasıma dek sunulacak. Çetin Ipekkaya nın yönettiği oyunda, 1953'te Everest'in zirvesine çıkan ilk dünyah olan Sir Hillary ile kılavuzu Nepalli dağcı Tensing karşı karşıya geliyor. özdemir Han, Kahraman Acehan ve Möge Akyamaç'm başrolleri paylaştığ oyunun dekoru Ersin Satgan. kostümlen Canan Göknil tarafından gerçekleştirildı. Şehir Tiyatrolan'nın bir başka ovunu da geçen yıldan tekrarlananan "İstanbuf*tm Göderi Mahmur''ad'ı oyun. Meüssa Gürpınar'jn vazdığı, Hakan Altıner'in yönettiği oyunda Hümeyr», Ayla Algan,Toron Karacaoğlu gibi sanatçılar rol alıyor. Oyun Harbi>e Muhsın Ertuğrul Sahnesi'nde l -6 kasım arasında izlenebilecek. "Çıkmaz Sokak Çocuklan"da Şehir Tiyatrolan'nın ilgi gören ve tekraredilen oyunlanndan. Gazjosmanpaşa Sahnesi'nde l -6 kasım tarihleri arasında sahnelenecek oyunun yazan Lyle Kessler. Gencay Gürün'ün sahneye koyduğu oyunda Kamran l sluer, Ha/ım Körmükçü, ve Yıldıray Şahinier rol abyor. Moliere'in "Tarhıffe"ü. konuk Fransız yönetmen Jean-Louis Martin Barbaz'ın rejisiyle Fatih Reşat Nııri Sahnesi'nde izlenebilecek. Ani İpekkaya. Kaan Girgin, Cünevt Türd'in oynadığı oyun, birdinadamı olan Tartufie'ün çevresinde gelişiyor. Üsküdar Musahipzade Celal'de 9-13 kasım tarihleri arasında sahnelenecek oyunsa Loleh Beflon'un "Öyte Bir Sevgi ki"adlı yapıt). Oyunu Engin Gürmen sahneye koyuyor, Funda Postacı ve Seuna Kutluğ başrolde. Oyunlar çarşamba 15.00 ve 2O.3O'da,perşembe ve cuma 20.30. cumartesi 15.00 ve 20.30'da, pazar ise 15.00 ve J 8.30'da sahneleniyor. STOCKHOLM - 1980'den beri her yıi "Herkesia ifinde daha ivi yaşayaböeceği bir dünya için" çaba gös- teren kişilere ve kurullara verilen "The Right Liveliho- od"(Doğru Yaşama) ödülünü kazananlar açıklandı. 250 bin dolar tutanndaki ödülü alanlar arasında. ço- cuk edebiyatının yaşayan en ünlü >azan Astrid Lindg- ren de var. Astrid Lindgren'e "Ontır ödülü" uygun görüldü. Birçoklan tarafından "Alternatif Nobel ÖdüK" olarak adlandıralan bu ödülün kurucusu, halen Londra'da yaşayan Alman Jacob von Uexkıdl. 15 yıl önce Nobel kurumuna baş\ r urarak. verilmekte olan ödüllere, bir de "Insanlığa en iyi hizmet eden, dünyanm daha yaşanabilir hale gelmesi için çaba gösteren "kişile- re ve kurumlara verilecek bir ödülün eklenmesini iste- miş, gerekli parayı vermeyi önermişti. Nobel yönetimi tarafından başvurusuna olumsuz yanıt alınca "The Rifht livelihood" adı altında bir fon kuran Alman işa- damı, bir de uluslararası bir jüri oluşturarak 1980'de kendi ödülünü vermeye başladı. 1994 yılının ödülünü kazananlar Astrid lindgren: Uzunçorap Pippi'nin yaratıası tsveçli yazar bugüne dek 60 dile çevrildi. Dİnya co- cuklannın masakı ninesi olarak tanımlanan yazar 88 yaşmda. Astrid Lindgren aynca toplum içindeki tartı- şmalara katılan. çocuklar ve hayvanlar için önemli değişikliklerin, gelişmelerin yapılmasında pay sahibi olan bir düşünürdür. * Ken Saro-Wiwa / MOSOP (Ogani, Nijerya): Ken Saro-Wiwa, Nijerya'nın Ogoni bölgesinde ekolojik dengeyi bozarak petrol çıkarulması sonucu halkın bölgeden göçe zorlanması, göçmeyenlerin de sağlığı- nın ciddi bir şekilde tehlikeye sokulmasını önlemek için bir direniş örgütü kurmuştu. Mayıs ayında asker- ler tarafından götürülen Saro-Wiwa'dan bugüne dek hiç haber alınmadı. Büyük bir olasıhkla. güney Nijer- ya'daki Rivers State askeri hapishanesinde olduğu sanılıyor. Hanumappa Reddy Sudharshan / VGKKfHindis- tan): Dr.Sudharshan, Karnataka eyaletinin Biligiri Rangana bölgesinde yaşayan Soliga halkının yaşam koşullannı geîiştirmek amaayla kurduğu VGKK ör- gütünü 15 yıldır başanyla yönetmekte. SERVOL (Trinidad ve Tobago): Bu örgüt, okulçağı öncesi çocuklann. gençlerin ve anababalann eğitimi için oluşturduğu programı Frinıdad hükümetine ka- bul ettirmeyi başarmış ve kısa sürede bütün Karayip ülkelerini de etkileyen bir eğitim reformunun başlatı- lmasını sağlamıştır. SERVOL'un programı, ailelerin daha büyük sorumluluk yüklenerek, çocukiannın ye- tişmesine etken olarak katkıda bulunarak topluma yararlı bireylerin kazanılmasmı içeriyor. "The Right Livelihood" ödülü geleneksel şekilde, Nobel Ödüüeri'nin verileceği 10 aralıktan bir gün önce, 9 aralıkta Isveç parlamentosunda yapılacak res- mi törenle sahiplerine verilecek. • • • • DUŞUNCEYE SAYGI MEMET FUAT Memleketimden insan Manzaralan Nazım Hlionefin Memleketimden İnsan Manzaralan'- nın Türkçesi 537 sayfa, Randy Blasing ile Muttu Konuk'- un yaptıkları İngilizceçevirisı ise 293 sayfa. Türkçesinde her sayfada 36 satır var; ingilizcesinde biraz daha fazla: 42 satır. Gene de ingilizcesi Türkçesinin üçte ikisi kadar bile değil. Nasıl kısaltıldığını anlamak için iki kitabı baştan sona karşılaştırdım. Bazı yerlerde kişilerin konuşmalarından parçalar, örnekse anlattıkları öykücüklerçıkarılmış, bazı yerlerde kişilerçıkarılmış, bazı yerlerde olduğu gibi bö- lümler çıkarılmış. Öyküler birbirinden bağımsız oldukları için yapılan kı- saltmalar yapıtın bütünlüğünü bozmuyor; gene, kısaltıl- mamış bir kitap gibi, anlatılanlar birbirine bağlanarak akıp gidiyor, ama pek çok şey dışarda kalmış. Yapıtın Türkçesini bilenlerin, "Olur mu!"diye karşı çı- kacakları önemli kesintiler var. Örnekse "Hikayei Arha- veli Ismail"; "Hikayei Bir Aletle Bir İnsan" (Şoför Ah- met); "Senfoni" bölümü; "Gabriel Peri" bölümü yoklar arasında... Ben Memleketimden İnsan Manzaraları'nm yirminci yüzyılda yazılmış başyapıtlar arasında yer aldığına inandığım için, onu dünya insanlarına taşıyacak olan In- gilizcesine çok önem veriyorum. Randy Blasing ile Mutlu Konuk bu yapıtı 1982'de çevi- rip yayımlamışlardı. Kitabın ikinci basımı ancak on iki yıl sonra yapılabildi. Yeterince ilgi görmediğinden değil, yayın olanaklannınkısıtlılığından. Çünkü ABD'dede faz- la satış yapmayacağı bilinen şiir kitaplarını bizdeki gibi sanatsever kişilerin yönettiği yayınevleri yayımlıyor. Randy Blasing ünlü bir şair, ayrıca üniversitede öğret- men. Kansı Mutlu Konuk bir Türk. O da ABD'de üniversi- te öğretmeni. Anladığıma göre yaz tatillerini Türkiye'de, güneyde geçiriyorlar. Bir süre önce, Cumhuriyet'te, çevirilerinin başarısına değinen bir yazı yazmıştım: "Nazım Hikmet Amerika'- da "diye. Onlar da o günlerde Türkiye'de, güneydeymiş- ler. Görüşemedik, ama mektuplaştık Benim özellikle öğrenmek istediğim, bu başarılı çevir- menlerin Memleketimden İnsan Manzaralan nın bütü- nünü çevirip çevirmedikleriydi, Kısaltmayı kendileri ya- parak yalnız Ingilizce kitapta yer alan bölümleri çevir- miş olsalardı, buna çok üzülecektim. Geride aşağı yuka- rı 7000 satır daha kalıyordu ki bunu bir daha kimse kolay kolay çevirmezdi. Ayrıca böylesine büyük bir kitabı çevirtmek için Ame- rikalı bir şair bulmak, onun yanına bir Türk yardımcı ver- mek, Türkiye'ye gefirip Türk insanlarını tanımasını sağ- lamakkimseningerçekleştirebileceği birdüşdedeğildi. Randy Blasing ile Mutlu Konuk'un Memleketimden in- san Manzaralan'm çevirmeyi göze almış olmaları ben- ce, Türk yazını için, ayrıca dünya yazını için de, çok mut- lu bir rastlantı... Evet, yapıtı çeviri sırasında kısalttıklarını öğrensey- dim çok üzülecektim. Randy Blasing'in mektubunda verdiği bilgilere göre onlar yapıtın bütününü çevirmişler, ama yayınevi (Per- sea Books) böylesine büyük bir yatırımı göze alamadığı için kısaltarak yayımlama yoluna gitmiş. Yalnızca 2000 adet olan ikinci basımın kısa sürede tü- keneceği, yapıtın bir daha basılıp basılmayacağının ise belli olmadığı söyleniyor ki, bundan ötesi sanırım Türk yayımcılarını ilgilendirir. Memleketimden İnsan Manzaraları'n\n bütünü Tür- kiye'de Ingilizce olarak yayımlamp yabancı ülkelere pa- zarlanamaz mı? Bu konu üzerinde yalnız yayınevlerimizin değil, bütün yazın kurumlarımızın yöneticileri düşünmelidirler. Böylesine önemli bir yapıtın böylesine başarılı bir çe- virisi bir köşede unutulup giderse çok yazık olur... Japonların kendi yazınlarını çevirtip yayımlamak için ABD'de yayınevi satın aldıklarını bilmem duydunuz mu? Kochı aldığı Oscar'ı satıyor • VVASHLNGTON (AA) - Senarv o yazan Hovvard Koch, tüm zamanlann en iyi filmlennden biri olan "Kazablanka"nın senaryosu ile aldığı Oscar'ı satışa sunuyor. Altın heykelin, 6 aralıkta New York'taki Christıe's Müzayede Salonu'nda yapılacak açık arttırmada alıcı bulacak. 91 yaşındaki Koch, 100 bin dolar ile başlayacak açık arttırma sonucu, 1942 yılında kazandığı Oscar heykelinin 150 bin dolara alıcı bulacağını düşünüyor. Heykelin, evindeki kitaphkta durmaktan başka bir işe yaramadığmı söyleyen Koch. satıştan alacağı para ile yüksek lisans eğitimi yapan torununun okul masraflannı karşılamayı planlıyor. Hovvard Koch'un radyo için vazdığı ve Orson VVelles'in seslendirmesi sonucu, binlerce kişinin Mars'tan gelenlerin New Jersey eyaletini işgal ettiği düşüncesine kapıldığı "War of the Worlds"un senaryosu, 1988'de. 143 bin dolara abcı bulmuştu. Oscar ödüllerinin dağıtıcısı olan Amerikan Film Akademisi, heykellerin satılmasına karşı çıkıyor. OrhanPekerresimsergisi • KülrürServisi-"Türkresmininhaylazçocuğu"olaraktanınan ressam Orhan Peker'in eserlerinden oluşan sergi, Milli Reasürans Sanat Galerisi'nde 4 kasım cuma günü açılacak. Orhan Peker'in sanat yaşamı boyunca ortaya koyduğu yabn, vurucu yapıtlanndan oluşan sergide, suluboya, yağhboya ve karakalem yaklaşık 60 çalışma yer alacak. Siyah beyaz ustası Orhan Peker'in sergisi nedeniyle, Milli Reasürans Sanat Galerisi birde kitap hazırladı. Prof. Dr. Önder Küçükerman'ın hazırladığı kitapta. "Orhan Peker, hayatı boyunca hep önde olmak istemiş. bu hedefe ulaşmak için bütün gücünü, kendine acımaksızın kullanmıştır" deniliyor. 1927 yılında doğan Orhan Peker, Istanbul Güzel Sanatlar Akademisi'ni bitirdi. Çeşitli karma sergilere katılan ve ödüller kazanan Peker, yurtiçi ve yurtdışmda da kişisel sergiler açti. Sanatçının pek çok eseri yurtiçi ve yurtdışındaki koleksiyonlarda bulunuyor. Orhan Peker resim sergisi, 26 kasım tarihine kadar sanatseverler tarafından görülebilecek. Orhan Peker resim sergisiyle birlikte hizmete girecek olan Milli Reasürans Sanat Galerisi, Teşvikiye Caddesi, 43 Numara'da yer alıyor. 200 metrekarelik sergileme alanına sahip galerinin yöneticiliğini ise Amelie Edgü yapacak. Galeride bu sezon Örhan Peker'in sergisinden sonra îlhan Berk, Leopold Levy, Bülent Erkmen, Selçuk Demirel, Süleyman Saim Tekcan ve Necmettin Özlü'nün sergileri yer alacak. 'Yargı', Capitol Müjdat Gezen Tiyatposu'nda • Kültür Servis' - Bizim Tiyatro, 1994-95 dönemi etkinliklerini; Altunizade Capitol'de yeni açılan Müjdat Gezen Tiyatrosu'nda sürdürüyor. Yeni dönem oyunu olan "Milena'dan Kafka'ya Mektuplar", aralık ayının ilk haftasında gösterime girecek. Genel istemler doğrultusunda süreye dek "Yargı" aynı sahnede sergilenecek. Dokuzuncu yaşına giren oyun, İkinci Dünya Savaşı'nda tutsak yedi Sovyet askerininçınlçıplak, yiyeceksiz \e susuz olarak kapaüldıklan bir hücrede yaşam savaşımlannı; onbirinci günde kura çekerek birbirlerini yemek zorunda kalan Yüzbaşı Vukhov'un, başlanndan geçenleri askeri heyete rapor etmesini konu alıyor. Barry Collins'in yazdığı. Enver Özen'in çevirdiği ve Zafer Diper'in yönetip oynadığı "Yargı", bugünden itibaren her cumartesi ve pazar saat 15.00'te sahnelenecek. (39165 38)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle