Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
2 4 EKİM1994 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA
EKONOMI
Telekomünikas-
yonda Tûrk-
• ANKARA (AA) - PTT
Genel Müdürlüğü ile Fransa
Büyükelçiliği Ekonomrve
Ticaret Müşavirliği ile
Fraıısız Uluslararası
Etkinlikler Komitesi
tarafından yann ve öbür gün
Ankara'da "Türk-Fransız
Telekomünikasyon Günleri"
düzenlenecek. Fransa
Büyükelçisi François
Dopfferve PTT Genel
Müdürü Veli Bettemir
tarafından açılışı yapılacak
Telekomünikasyon
Günleri'nde, 14 Fransız
firmasımn üriinleri ile
telekomünikasyon
alanındaki bilgi ve becerileri
tanıtılacak.
Şekerpancarı
alımlan
• ELBİSTAN(AA)-
Kahramanmaraş'ta Elbistan
Şeker Fabrikası, yeni
sezonda üreticilerden bugüne
kadar 410 bin ton şeker
pancan alımı gerçekleştirdi.
Fabrika Müdürü Rüstem
Ekmekçi. yapüğı
açıklamada, kampanya
döneminde üreticilerden
800-850 milyon lira bedelle
800 bin ton dolayında şeker
pancan almayı
hedeflediklerini belirtti.
Saate 25 milyon
dolar
• ANKARA (AA)-Saat ve
diğer saatçi eşyalanrun
ithalatına ödenen döviz
miktan, bu yılın ilk yedi
ayında 25 milyon 771 bin
dolar düzeyinde gerçekleşti.
Bu yılın ocak-temmuz
döneminde ithaledilen 1
milyon 73 bin 541 adet saat
için, 1 milyon 813 bin dolar
ödendi. Geçen yıl aynı
dönemde 1 milyon 778 bin
dolar karşılığı. 870 bin 270
adet saat ithal edilmişti.
1992'de 94 bin ton olan buğdayithalatının bu yıl 3 milyon tona ulaşması bekleniyor
Tanmsal üretimSOSveriyor• Buğdaydaki üretim
düşüklüğünün, Türkiye'yi
büyük mali sıkıntılara sokacağı
vurgulanırken "Hükümet bu
yönde hiçbir çalışma içinde
değil. Tehlike karşısında
hükümetin bulabildiği tek çare.
gerçekleri gizlemek oluyor"
denildi.
MERİHAK
ÎZMİR - Tanmsal ürünlerde Türki-
ye'yi zor günler bekliyor. Türkiye Zira-
atçılar Derneği tarafından hazırlanan
Ürün Raporu 94'te. tanm sektöründe
yaşanan sıkıntmm ve üretim eksikliğinin,
hükümet tarafından gözardı edildiği öne
sürülürek "Türkiye beslenme açısından
kendine yeterli bir ülke olmaktan çıktı.
Gerçekler kabui edilmeden bu soruna çare
bulunamaz"denildi. Dernek. yağmurdu-
ası yerine sulama sistemlerinin geüştiril-
mesinı de ısterken "21. yüzyıkia Türkiye,
Somali obnasın " görüşünü dile getirdi.
Tarımdakj üretim düşükJüğünün hükümet tarafından gözardı edildiği belirtiliyor.
Türkiye Ziraatçılar Derneği Ücün Ra-
poru 94'te Türkiye'nin beslenme açısı-
ndan kendine yeterli bir ülke olmaktan
çıktığı vurgulandı. Raporda bu yıl özel-
likle buğdayda yaşanan üretim düşüklü-
ğünün, Türkiye'yi büyük mali yükümlü-
lekleraltına sokacağı ve bunun da tanmı
olumsuz etkileyeceği vurgulanırken "An-
cak bundan daha da \ahimi durumu tespit
ve düzeltmekle görevli otması gereken hü-
kümet ve bakanlığuı bu yönde hiçbir çalı-
şma içinde olmaması ve sorunlan ortaya
koyanları suçlamasıdır. Tehlike karşısı-
nda bu hükümetin bulabildiği tek çare,
gerçekleri gizlemek oluyor" denıJdi.
Raporda. dernek tarafından aynca
"Buğday Raporu" hazırlandığı; gerçekle-
rin. uzmanlann araştırmalan sonucu or-
taya konulduğu da vurgulandı ve şu gö-
rüşlere yer verildi:
"İnsanian kandımıakla gerçekleri de-
ğiştiremezsiniz. Gerçekler kendini eninde
sonunda acı biçimde kabul ettirir. Bu yılın
sonunda ne kadar buğday ithal edüdiğini
ve satın aJdığımız buğda>a kendi
sattığımız buğdaydan ne kadar fazla para
ödediğimizi de göreceğiz. 1992 yılında
Türkiye, 94 bin ton buğday ithal ctmişti.
1993 yılında 962 bin tona yükseldi. 1994
yılında ise bizim yaptığunız hesaplara göre
miktar, 3 milyon tona ulaşacaktır. Buğ-
day gibi en stratejik bir üründe kendi ken-
dimize yeterliliğimizi nasıl bir hızla kay-
bettiğimizi bu rakamlar açıkça göster-
mektedir."
Tanmda yaşanan üretim düşüşüyle
gümrük bırliğine gidilmesinin ne gibi so-
runlar yaratacağı da raporda irdelendi.
"Bu koşullarda gümrük birliği tanm sek-
törü için bir jıkım olur" görüşü dile geti-
nldi. Raporda beslenme ve tanmsal
ürünlerin üretimi acısından gelişmiş ve
azgelişmiş ülkelerarasındaki farkın gide-
rek büyüdüğü vurgulandı.
63 milyon dolarlık alacak konusunda ABD ve Kuveyt'ten üç yıldır ses seda çıkmadı
Işçiler savaş tazıııiııatı peşinde
YILMAZ KARABACAK
Körfez Savaşı'nda Irak'lılann
elinde onbeş gün tutuklu kalan
ve ölüm tehlikesi atlatan Türk
işçileri ile bunlan çalıştıran şir-
ketler, Kuveyt'in borçîu olduğu
63 milyon dolar tutanndaki sa-
vaş tazminatını üç yıldır süren
diplomatik girişimlere rağmen
alamadılar. Turgut özal'ın "Bir
koyup üç alacağız" diyerek
ABD'nin yanında yer aldığı sa-
vaşta ölümden kıl payı kurtulan
Türk işçisi Beytullah Yüksel. "Sa-
vaş sonrası Irak'ın petrol geliıie-
rinin yüzde beşine eî koyan ABD
hükümeri ie onun müttefiki Ku-
uveyt ile imzalanan protokole göre, BM aracıhğı ile 63 milyon dolar savaş
tazminatı talebinde bulunduklannı belirten Birleşik Mühendislik Proje
Geliştirme Müdürü Müçteba Okaygün, "Tazminatlar ödenmediği gibi
üstlendiğimiz Subya'daki termik santral ihalesi de Hundai Corporation adlı
Kuzey Koreli şirkete verildi" dedi.
onun müttefiki Kuvevt savaş taz-
minatlanmızı neden ödemiyor"
sorusunu yöneltirken. •jirket yet-
kilileri Çilier Hükümeti'ni savaş
tazminatlannı tahsil etme ko-
nusunda pasif davranmakla
suçladılar.
Müthiş Türk olarak anılan
Ali Rıza Bozkurt un sahibi oldu-
Birleşik Mühendislik Orta-
veyt tazminatlanmızj neden öde-
miyor" sorusunu yöneltti.
lşci Beytullah Yüksel, "Savaş-
tan sonra bizlere 2 bin 500'er do-
lar tazminat ödeneceği söylene-
rek adlanmız ve imzalanmız
alındı. Ne savaş sırasında kaybo-
lan arkadaşlarunızın ne de tazmi-
natlanmızın besabı sorulmadı"
şeklinde konuştu.
Savaşın çıktığı sıralarda Irak
sınınnın 90 kilometre güneyin-
deki Kuveyt yönetimine bağlı
Subya kentinde Birieşik Mühen-
dislik adlı Türk müteahhitlik fir-
masının üstlendiği termik sant-
ral inşaatında çahştıklannı söy-
leyen Beytullah Yüksel. "Savaş
sonrası Irak'ın petrol geliıierinin
vüzde 5'ine el kovan ABD ve 2U
doğu Ülkeleri Proje Geliştirme
Müdürü Müçteba Okaygün şöy-
le konuştu: "Kuveyt Subya'da
termik santral ihalesi almıştık.
Savaşın çıkışı üzerine inşaat dur-
dunıldu. Kuveyt hükümet) ile
aramızdaki savaş ve olağanüstü
hal koşullarında uygulanaeak
prosedürüde içeren konfrat hü-
kümlerine davanarak, Birleşmiş
Milletler aracılığı ile 63 milyon
dolar tutannda savaş tazminatı
talebinde bulunduk. Bütün giri-
şimlerimize rağmen tazminatlar
ödenmediği gibi bizim üstlendiği-
miz Subya'daki termik santral
ihaJeside Hundai Corporation
adlı Kuzev Koreli şirkete verildi."
Oransal vergiler değişken maktu vergiye dönüşüyor
Akaryakıtta yenifiyatlandırma
ANKARA (ANKA) -
Enerji ve Tabii
Kaynaklar Bakanı
Veysel Atasoy,
akaryakıtta maliyet
değişikliklerini satış
fıyatlanna anında
yansıtmaya olanak
sağlayacak yeni bir fi-
yatlandırma sistemine
geçmek için çalışma
yaptıklannı açıkladı.
Veysel Atasoy yaptığı
açıklamada, akaryakıt fıyatlandırma
sisteminde dünyanın diğer ülkelennde
uygulanan "değişken maktu vergi"
uygulamasına geçmek için çalıştıklannı bildirdi.
Atasoy. bu yeni fıyatlandırma sistemiyle,
maliye ve maliyet değişiİdiğinden gelenfiyatde-
ğişikiiği ile vergilerde yapılacak değişikliklerden
oluşacak fiyat belirlemelerinin birbirinden
aynlmış olacağmı söyledi. Atasoy şöyle
konuştu: "Böylece yeni fiyat oluşumunda mali-
yetlerden gelen ufak artişların fıyatlara anında
Enerji Bakanı Atasoy
yansıtılması mümkün
olacaktır. Bu nedenle de
stok tespitine gitmeye
gerek kalmayacaktır.
Aynı yöntem değişken
maktu vergi tespitinde de
uygulanacağından stok
tespit ve beyan usulü
kaldınJacaktır."
Türkiye'de halen
uygulanan sistemle,
akaryakıt ürünJeri için
rafineri fiyatı belirlenip,
bunun belli oranlannda akaryakıt tüketim
vergisi, akaryakıt fiyat istikrar fonu ve benzeri
vergiler hesaplanıyor. Bu nedenle de fıyatlara
zam yapıldığında. pompa fiyat içindeki vergi
oranı aynı kalmakla birlikte, vergi miktan
artıyor ya da, pompa fiyaünı artırmadan vergi
oranlannda bir artışa gidildiğinde, rafineri fiyatı
aşağıya çekilmiş oluyordu. Planlanan yeni
sistemde ise. vergi miktan maktu olarak
belirleneceği için yapılan zammın tüketiciye
parasal yansıması daha az olabilecek.
İKTİSAT BANKASI T.A.Ş.
Sayın PaySahiplerine
Rüçhan Hakkının Kullanılması İçin Duyuru
Bankamızın 19.10.1994 tarihinde yapılan Olağanüstü Genel Kurul Top-
lantısı'nda, BankaAnaSözleşmesi'nin6. maddesideğiştirilereksekizyüz-
milyar lira (800.000.000.000.-) TL'sı olan bankamız sermayesinin beşyüz-
milyar lira (500.000.000.000.-) TL. arttırılarak birtrilyonüçyüzmilyar lira
(1.300.000.000.000.-) TL.'sına çıkarılmasına ve arttırılan tutarın üçyüzelli-
rnilyarikiyüzotuzaltımilyonyediyüzotuzdokuzbinyüzaltmışbeş lira (350.
236.739.165.-TL.) tutanndaki bölümü ihtiyari yedek akçelerden, yetmiş-
dörtmilyaryediyüzaltmışüçmilyonikiyüzaltmışbinsekizyüzotuzbeş lira
(74.763.260.835.-TL.)'lik bölümü, ise Yeniden Değerleme Fonu'ndan karşı-
lanmasına ve anılan her iki tutar karşılığında pay sahiplerimize mevcut
katılmalar oranında bedelsiz hisse senedi verilmesine, geri kalan yetmiş-
beşmilyar lira (75.000.000.000.-) TL.'sının ise pay sahiplerince nakden ve
peşin olarak ödenmesine karar verilmiştir.
Genel Kurulumuzun bu kararı gereğince Yönetim Kurulumuz 19.10.1994
tarih, 21 sayılı kararıyla pay sahiplerimizin yetmişbeşmilyar lira (75.000.
000.000.- TL.) tutanndaki bölüm için, T.T.K. md. 394 uyarınca halen sahip
bulundukları pay oranında, rüçhan haklarını kullanabilmeleri için duyuru-
da bulunulmasına karar vermiştir.
Bu karar uyarınca,
1- Rüçhan hakkı kullanacak pay sahiplerimizin 08 Kasım 1994 Salı günü
çalışma saati sonuna kadar Bankamız Genel Müdürlüğü'ne başvurarak
yeni pay alma haklarını kullanacaklarını bildirmeleri ve rüçhan haklarına
tekabül eden sermaye bedellerini yatırmaları,
2- Aksi takdirde rüçhan hakkını kaybetmiş sayılacakları,
3- Süresinde kullanılmayan rüçhan hakları karşılığı hisseleri diğer pay
sahibi veya kişilere satmaya Yönetim Kurulumuzun yetkili bulunduğu,
Ana sözleşmenin 50. ve T.T.K.'nun 394. maddesine göre ilan olunur.
İKTISAT
BAIMCASI
İKTİSAT BANKASI T.A.Ş.
Yönetim Kurulu
DUNYA EKONOMISINEB AKIŞ
ERGEN YILDIZOGLU LONDRA
İşsizliğin sebebi işçiler değil!
• ki İngiliz ekonomist tarafından hazırla-
g nan ve 15 gelışmiş ülkeyi kapsayan bir
m araştırma, işsizliğin kaynağının işçiler
-*• olduğu iddiasının doğru olmadığını is-
tatistiki olarak kanıtladı. Son yıllarda
IMF, OECD gibi kuruluşların yıllık toplantıları-
nda, Avrupa'nın maliye bakanlarının demeç-
lerinde ve nihayet "sağ duyusu ile ünlü"bası-
nda, sık sık "emek pazarı yetehnce esnek ol-
madığı için işsizliğin beklendiği gibi azal-
madığı"tespıtı yapılıyordu. Böyleceekonomik
durgunluktan çıkarken işsizliğin azalma-
masının nedeni, işçilerin davranışlarında ara-
narak işsız olmanın kabahati yine işçilere yük-
leniyordu.
"İşçilerin inatçılığı olmasa"
Bu yaklaşımda işsizliğin temel nedeni dü-
pedüz işçilerin inatçılığı. yanı daha düşük üc-
retlerle. daha uzun sürelerde ve ışletmelerın
(piyasanın...) ıstediğı koşullarda çahşmayı ka-
bul etmemeleri. Öyleyse çare, bir taraftan üc-
retlerin düşmesıne, çalışma koşullannın de-
ğişmesine, işten çıkarmanın kolaylaştırılması-
na direnen sendikalann kolunu kanadını
kırmak, "güçlerini" azaltmak. Diğer taraftan
yüksek işsizlik ödemeleri ve sosyal haklar ve-
rerek "insanian aktif olarak iş aramaktan
caydıran refah devletini" yıkıp ortadan kaldı-
rmak. Bu ikisi tamamlanınca, iddiaya göre
emek piyasasında
serbest pıyasa koşul-
ları oluşacak ve her
mal gibi, iş gücünün
de fiyatı, piyasada, bir
süre sonra isteyen
herkesin çalışmasına
izin verecek bir düzey-
de dengelenecek. Bu
noktada da tabii ki bir
miktar işsiz olacak,
ama bunlar kendileri
istemedikleri için çalı-
şmayan "doğal işsiz-
ler" olacaklar.
Bu teorinin iki de
"kanıtı"var. Birincisi 1762doğumlu Jean Bab-
tist Say isminde olağanüstü iyimser bir ıktisat-
çının iddiaları: "Piyasalar kendi kendilerine
dengeye gelirler ya da üretilen her mal, ser-
best rekabet koşullarında mutlaka satılır,
satılmıyorsa fiyatı yüksek demektir." Bu yak-
laşım iki dünya savaşı arasındaki dönemcJe, il-
kel ve eski görülerek gözden düşmüştü. Örne-
ğin Keynes Genel Teori'y], 180 derece farklı
bırvarsayımla "piyasaların mükemmelolarak
işlemediğinden ve kendi kendine dengeye
gelmediğinden" hareketle yazmıştı. Hayat
1800lerden çok daha karmaşıktı 1930larda.
Bugün ise global mega tekellerin at koşturdu-
ğubirdünyadayaşıyoruz... NevarkiSay'inbu
ılkel görüşü "iktisadındoğalyasalan"adı altı-
nda 1970'lerde tekrar gündeme geldi, yaygı-
nlaştı. 1970'lerde Şıli ve General Pinochetyö-
netimi altında "Şikago Okulu" ekonomistlerı,
1980lerde ABD de RonakJ Reagan ve Ingilte-
redeMargaretThatcherbu "yasayı"ışçihak-
larına saldırmak için bir gerekçe olarak kul-
landılar ve çok ışe yaradığını gördüler. İşsizlik
pek azalmadı ama, üretkenlik ve kârlar alabil-
diğince arttı. Ikinci kanıt ise bazı gözlemlere
dayanıyor. Bu gözlemlere göre ABD ve Avru-
pa'da işsizlik oranları birbirinden farklı; ABD
ekonomisi çok daha fazla iş yaratıyor ve ABD-
de emek pazarı Avrupaya göre çok daha es-
nek. Demek ki esnek emek pazarı daha fazla
iş yaratılmasına olanak sağlıyor. Bu ikinci
kanıt esas olarak gözlemlere ve "anektodla-
ra " dayanıyor, ciddi bir istatistiki araştırmaya
değil. Üstelik bazı rahatsız edici ve gözlemci-
lerın geçiştirmeye çalıştıkları yanları da var.
örneğin ABD'nin daha fazla ış yarattığı doğru
olsa bile Time dergısinin 24 ekımdekı kapak
yazısında (BOOM FOR WHOM? - Ekonomik to-
parlanma ama kimin için?) etraflıca anlatıldığı
gıbı bu ış yaratma sürecınde, bir taraftan tam
gün çalışanlar azalıyor ve yarım günlük ve ge-
çici işlerin sayısı artıyor. İkincisı, işten atılma-
yanların çalışma saatlerı çok uzuyor. Üçüncü-
sü, yaratılan işler çoğu zaman yüksek ücretli-
lerın çıkarılıp yerine düşük ucretlılenn alı-
nması anlamına gelıyor. Bu ekonomik topar-
lanma ABD ekonomısinin rekabet gücü hızla
artarken, orta düzey yönetıcilerin ve işçilerin
gelırleri ve tüketim kapasıteleri artmıyor, hatta
düşüyor; dolayısıyla toplumsal eşitsizlik artı-
yor. Nihayet Tıme dergisı bir de şu tespiti yapı-
yor: "Eğer bu ekonomik toparlanma. geçmiş-
teki ekonomik toparlanmalar gibi olsaydı, 6
milyon değil 8 milyon iş yaratılması gerekir-
di." Yanı ABD ekonomisi de iddia edildiği ka-
dar yüksek bir iş yaratma özelliği göstermı-
yor.
Sendikaları boş yere suçlamayalım
Şımdi giriş paragrafımdaki araştırmaya dö-
nelim. 15 ülkede işsizlik ve ücret verilerini in-
celeyen araştırma, London School of Econo-
mics'ten Andrew J. Oswald ve Dortmoor Col-
legeden David G. Blanchflower tarafından
yapılmış. Araştırma ABD ve Avrupa'da ve hat-
. _ ta Asya'da belli başlı ül-
[j$Zİ2 !j keler arasında ücret es-
~~~r neklikleri açısından
esas olarak bir fark ol-
madığını gösteriyor.
London School of Eco-
nomics'te zıyaretçı eğit-
men olarak bulunan
Harvard Üniversitesi
ekonomıstlerınden Ric-
hard Freeman araştı-
masının sonuçlarını, "Yük-
sek işsizliğin sebebinın
ücretleri yükselten bir
grup kötü niyetli sendika
olduğunu düşünüyor-
sanız. yanılıyorsunuz. Bu doğru değil" diye-
rek değerlendiriyor ve araştırmanın son yıllar-
da ABD ve İngiltere'de yaygın olan bu görüşü
"tarumar ettiğini" düşünüyor (Wal Street Jo-
urnal 3/10/94). VVashington Brooking Institu'de
kıdemlı öğretim üyesı Gary Burthless ise
araştırmayı "olağanüstü. kayda değer bulgu-
lar" olarak niteliyor.Araştırma, ücretlerın yük-
sek olduğu yerde işsizliğin yüksek olduğu ıd-
dıasını da yıkıyor. Blanchflovver ve oswaldo-
nun araştırması işsizliğin yüksek olduğu yer-
lerde, ücretlerın diğer yerlerden daha düşük
olduğunu gösteriyor.
Hükümetlerin esas niyeti başka
Araştırmanın bir de "nahoş " bir sonucu var.
Bu bulgular, bundan yüz elli yıl kadar önce
Manctarafından iieri sürülen bir görüşü ampi-
riK ularaK Kanıtlayıveriyor. Bu görüş, "kapita-
lizm, çalışanları disiplin altına almak, ücretleri
düşürmek için bir işsizler ordusuna gereksi-
nim duyar" şeklinde özetlenebilir:
işsizlik, kârların arttınlması ve sermaye bi-
rikim sürecinin, kriz içinde, yeniden düzenlen-
mesini kolaylaştırmak için gerekli bir yan
üründür. Sendikaları varsa işçiler kendilerini
koruyabilirler, yoksa koruyamazlar.B\anct\\\o-
wer ve Osvvaldo'nun bulguları dünyanın bir-
çok yerinde hükümetlerin, ışsızlıği ortadan
kaldırmanın yollarını gerçekte bilmediklerini,
ama sanki biliyormuş gibi davranıp, bu baha-
ne ile işçi ücretlerine ve sendikal haklara
saldırmakta olduklarını da düşündürüyor ister
istemez.
ANKARA PAZARI
YAKUP KEPENEK
Tek Boyutlu Ekonomi
Politikası
Çok yönlü dünyayı tekil algılarsanız uzay boşluğunda
kaybolursunuz. Sovyetler.Birliği'nin dağılmasından bu
yana,öncesinegöre "n/te//A:se/o/ara/("çokdeğişık birdün-
ya vardır. Bu dünyanın algılanması ve yorumlanması için
yeni yaklaşımlar gerekir.
flk şaşkınlıklardan sonra görünen, daha doğrusu hemen
tüm bilimsel üretim kesimlerinin üzerinde birleştikleri or-
tak görüş, bu değişimin gerçek kaynağının "teknoloji" ol-
duğudur.
Bu nedenle olacak, teknolojinin yarattığı yeni sömürü
olanaklarını kılcal damarlanna dek kullanarak dünyaya bi-
çim verme ya da paylaşım düzenlemeleri yapılıyor.
Niteliksel değişimin bu son aşamasından önce kapita-
lizm. üretimi için ucuz hammadde ve ürettiklerine pazar
bulmak amacıyla azgelişmişleri sömürge edinmeyi ya-
şamsal sayıyorau. Günümüzün kapitalizmi her iki bakı-
mdan da daha bir içine kapalıdır ya da kendi kendine yeter-
lidir; çoğu hammadde ve ara ürünü teknolojinin yardımıyla
"yapay" olarak elde ediyor; ürettiğini de esas olarak yük-
sek gelirli, yani gelişmış pazarlara satıyor, kendisi tüketi-
yor.
Eski sömürgelerin. daha doğrusu "azgelişmişlerin'öne-
mi artık "ikıncildir"; madenler ve petrol gibi doğal kaynak-
larından yararlanma ve ek olarak da bunların finansman
pıyasalarının aşırı yüksek kârlarını kendilerine çekme nok-
tasındadır. Uluslararası finans piyasalarının serbestleş-
mesi için yapılan baskılar bu son noktadan, para tıcareti ile
sömürü amacından doğuyor.
Ancak dünya kapitalizmi kendi içinde türdeş değildir, üç
boyutlu gidiyor; üç ana bloka aynlmış bulunmaktadır. Bun-
lar ABD'ye dayalı NAFTA, Japonyanın başını çektiğı Pası-
fik ve Almanya'nın sürüklediği Avrupa Birliği dir. Bu blok-
ların farklı özellikleri bulunsa da çok önemlı bir "ortak özel-
likleri" vardır; bu özellik aralarındaki büyük teknoloji yarı-
şıdır.
Çoğu ülke, ekonomi politikalarını, yatırım, üretim, iş bul-
ma yaklaşımlarını bü yeni gelışmelere göre belirliyor. Eği-
tim düzeni, teknoloji, daha doğrusu yaratıcılık esas olmak
üzere yeniden tanımlanıyor. Sağlık ve iş bulma program-
ları "insan gücü'nün niteliğini yükseltmenin ek araçları
sayılıyor. Kimiönemli üretim birimlerini "strate/ik "sayıyor;
özelleştırmıyor. örneğin Almanya'nın Saar eyaletinde çı-
karılan "kömürün maliyeti dünya fiyatının üç katı dolayı-
nda"olmasınakarşın, ilgili 'öafcan'ıngeçenlerdeaçıkladığı
gibi kömür madenlennin özelleştirilmesı yoluna gıdilmi-
yor; gıdılemiyor.
Kapitalizmin "be/(/enmed/7c"değişimleri karşısında Tür-
kiye ne yapıyor?
Sorununyanıtı son on yılın ekonomi politikasınm "temeli-
nde bulunabılır; bu temel özelleştırmedır 12 Eylülün da-
raltılmış kalıpları içinde özgürlüklere ılişkın açılımlar yapa-
mayan ülke, ekonomi polıtıkasında da tek gozlüklu davranı-
yor. Özelleştirmeyı "her derde deva "biçimındealgılıyor.
Yalnız ekonomi politikasınm esasını değil; sağlık, eğıtim,
sosyal güvenlik, vb "tüm sorunlarının" çözümünü de tek
boyuta. "özelleştirme'ye indırgemiş bulunuyor. Giderek
"kamu yönetiminın temizlenmesi" de kamu bankaları ör-
neklenerek özelleştırmeye bağlandı. Terör sorununun çö-
zümünü, özelleştirmenin gerçekleştirilmesine bağlıyanlar
görülebiliyor.
Siyasal cnderlikte başarının ölçütü olarak yalnız özelleş-
tirme alınabıliyor. Özelleştirme maçında" bunu kesınlıkle
"yapacağım" diyenlerle "yaptırmam" diyenlere göre top-
lum ikiye bölünüyor; ya rtep ya hiç saçmalığında sıkışıyor,
koşullanıyor. Sorunlar birikimli büyürken yıllar "tek boyut-
lu" siyasetçılerın çapsızlığında sonbahar yaprakları gıbı
uçup gidiyor.
Oysa çoğu ülkenin yaptığı gibi ekonominin geleceğıne
ilişkin uzun erimli bir teknoloji programı çerçevesinde tüm
alanlarda bir yeniden yapılanma sürecine girilmesi ve her
bir KİT'in bu çerçevede ele alınması ve bilimsel çalışmalar
sonucu'"değerlendirilmesi" gerekiyor.
SABANC1LAB BASKILARA DAYANAMADI
Akçimentofabrikası
Trakya'ya taşınıyor
İSTANBUL (AA) - Sabancı
Çimento grubu. yerleşim
bölgesi içinde kalan ve
kamuoyunun da tepkisini
çeken Bü\ükçekmece"deki
Akçimento fabrikasındaki
üretimin. yineTrakya
bölgesinde kurulacak bir
fabrikada gerçekleştirilmesi
için proje hazırladı.
Hacı Ömer Sabancı Holding
Çimento Gnıbu İşletmeler ve
Planlama Direktörü Ahmet
Vasfi Pekin, yaptığı
açıklamada. çimento
sektöründe halen yüzde 13
olan pazar paylannı. 2000
yılına kadar yüzde 20
seviyesine çıkarmayı
hedeflediklerini söyledi.
Büyükçekmece'nin birsanayi
bölgesi olarak saptandığj
dönemde. 1967 yılında
kurulan fabrikanın. daha
sonra bölgenin planlamasının
değişmesiyle yerleşim alanı
içinde kaldığını belirten Pekin.
kamuoyundandatepkinin
geldiği bu fabrikada. bugünkü
konumunda daha fazla
büyümeyi göze alamadı k-
lannı. bu nedenle yeni bir
fabrika yeri arav ışı içine.
girdiklerini bildirdi.
Trakya bölgesinde düşün-
dükleri fabrika yerinin adını.
arsa fıyatlannın artması gibi
spekülatif hareketlere yol acıl-
maması amacıyla açıkİamak-
tan kaçınan Pekin. fabrikanın
kademeli olarak taşınmasının
düşünüldüğünü bildirdi.
Pekin'in verdiği bilgive göre
Büyükçekmece"deki
fa brikada öğütme v e
paketleme işlemi. yeni
fabrikada ise yıllık 1 milyon
ton çimentonun yan mamul
maddesi olan klinker üretimi
yapılacak. Bu miktar. daha
sonra 1 milyon 800 bin tona
çıkanlacak.
İ S T A N B U L
M İ M A R O B A
KON UTLARI
Büyükçekmece Koyu'nda, sosyal tesisleri,
yeşil alanlar, doğa ve deniz manzarasıyla iç ıçe...
Tum Emlak Bankası şubeleri satış ıçın hızmetınızdedır
EMLAK BANKASI 3
" D a h a U y g a r B ı r Y a ş a m I ç ı n "