23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 21EKİM1994CUMA* HABERLER 11TİKK0ûyesi yakalandı • tstanbul Haber Servisi - istanbul'daTKP/ML- TİKJCO örgütüne yönelik operasyonlarda, örgüt üyesi olduklan ileri sürülen ikisi bayan 11 kişinin yakalandığı bildirildi. Terörle Mücadele Şubesi'nden dün yapılan açıklamada Aydııı Hambayat, Ahmet Polat, Seher Delikız, Gulay Inccsu, Güzel Boltaş, Erhan Odabaş, Doğan Yer, Hasam Ceylan, Ali Rıza Geçici, Seydali Geçkin, Kadir Kadan ve Cem Demirçivi'nin gözaltına alındığıbelirtildi. Sanıklann kaldıklan yerlerde yapılan aramalarda da bir adet tabanca ile bu silaha ait şarjör ve mermiler, sahte kimlikler, örgütsel dokûmanlar ve bir adet bilgisayar ele geçirildiği bildirildi. 750 gp uranyum ele geçti • İstanbul Haber Servisi- Azerbaycan'dan getirdiği 750 gram uranyum maddesini, ahcı kılığındaki polislere 60 bin dolara satmak isteyen Azeri uynıklu Ramiz Şahgeldiye-v adlı bir kişi yakalandı. İstanbul Emniyet Müdürlüğü Asayiş Şubesi'nin yaptığı açıklamada, Şahgeldiyev'in Iğdır sınır kapısından giriş yapmasından beri izlendiği bildirildi. Küçükçekmece Nûkleer Araştırma Merkezi'nde incelenen uranyumun "U-238, zenginleştirilmış ve bomba yapımında kullanılabilir" nitelikte olduğu belirlendi. PTTçalrşanlan bakanla göröştü • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu)-Türk Haber-Sen Genel Sekreteri Kamil Köse başkanlığında bir grup PTT çalışanı, Ulaştırma Bakanı Mehmet Köstepen ile görüştüler. Köse, basına kapalı olarak gerçekleştirilen görüşmenin ardından. çabşanlann sorunlannı içerenbirdosyayı Köstepen'e verdiğiru söyledi. Köse, PTT çalışaalan olarak bugüne kadar haklannın verilmemesi veellerindekı mevcut haklannın ahnması karşısında sustuklannı belirterek. "Bütün yollan denedikten sonra üretimden gelen gûcümüzü kullanacağız" dedi. Çağtar'ıncezası onandı • ANKAR A (Cumhuriyet Bûrosu)- Yargıtay 4. Hukuk Dairesi, eski Devlet Bakanı ve DYP Bursa Milletvekili Cavit Çağlar'ı. ANAP Genel Başkanı Mesut Yılmaz'a "yavşak". ANAP Genel Başkan Yardımcısı Ekrem PakdemirlTyede "hırsız' dediği için 220 milyon lira tazminat ödemeye mahkum eden mahkeme kararlannı onadı. Tokar yoğun bakımda • isUnbuJ Haber Servisi- Bir davet sırasında geçirdiği beyin kanaması sonucu önceki akşam Amerikan Hastanesi'ne kaldınlarak tedavi altına abnan işadamı ve gazeteci Feyyaz Tokar'ın beynindeki damar tıkanıklığına bağlı olarak kısmi felç durumunun devam ettiği açıklandı. Tokar. halen yoğun bakjmda tutulu> or. Damştay'a üç yeniüye • ANKARA (Cumhuriyet Bûrosu)- Adalet Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Fulya Kantarcıoğlu. Danıştay üyeliğine secildi. Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu, dün yaptığı toplantıda boş bulunan üç Danıştay üyeliğj için seçim yapu ve Kantarcıoğlu ile birlikte halen Danıştay Savcısı olarak görev yapan Ülkümen Osman Ağaoğlu ve Nevin Gönenç'i Danıştay üyeliğine seçti. "İÇKİ İÇF.RKEN SANAT vr POLtllKA KONVŞMAYIN" Oğu/. ARAL UD & SAZ RUŞEN RUŞRR Ana (et) yemeği sOğuk Baykal seçim için hiçbir partiyle bağlantılannm olmadığını söyledi Bütüıüeşmede ipler kopuyor •Muhalifler, Baykal'a bayrak açmaya hazırlanırken SHP'de birlik için Karayalçın'a bir deklarasyon hazırlayanlar, metin üzerinde anlaşamadılar. Taslak rnetinde yer alan 'Birlik için somut adımlar atılmazsa, partiyle ilişkilerimizde kendimizi bağımsız hissederiz' ifadesi tartışmalara yol açtı.CHP, ara seçime 'tek başına' katılma karan aldı. TÜREYKÖSE AYŞE SAYIN ANKARA - SH P içınde Genel Başkan Murat Karayalçın'a sol- da birlik için baskı yapmak ama- cıyla deklarasyon hazırlayan milletvekilleri, metin konusun- da kendi aralannda anlaşmaya varamazken, CHP'de bütünleş- meye karşı olanlarda Genel Baş- kan Deniz Baykal'a bayrak aç- müya hazırlanıyorlar. 4 aralık ta- rihine kadar bütünleşme için ön kurultaylann toplanması, takvim ve yöntemin belirlenmesi koşu- luyla ara seçime Mttifakla' gir- me>e 'evet' diyen CHP, SHP Merkez Yürütme Kurulu'nun (MYK), bu konuyu ertelemesi üzerine, seçimlere tek başına gir- me karan aldı. Deniz Baykal, CHP'nin hiçbir partiye ara seçim konusunda 'taahhüdü' bulunma- dığını belirterek "CHP ara seçi- me tek başına glrecek" dedi. BaykaTın sözleri CHP lideri Ba>kal, Cumhuri- yet"ın sorulannı yanıtlarken, ara seçimlere SHP ile ıttifak halinde girilmesi için 'ortak tavır' belir- leyecek bir gelişme olmadığını belirterek "Seçim konusunda hiçbir parti ile bağlantunız, veril- miş sözûmüz yok. O nedenle se- çime kablmamak ya da ittifakla girmek gibi bir düşüncemiz ola- maz" diye konuştu. Bütünleşme- SHP Genel Başkanı Murat Karayalçın'la SHP'nin 'Onursal Genel Başkanı' Erdal tnönü, dün öğle yemeğinde bir ara> a geldiler. Karayalçın'la tnönü'nün solda birlik dahil, son sijasi gelişmelerie ilgili görüş ahşverişinde bulunduklan öğrenildi. Karayalçın, gö- rûşmeye MYK toplantsını yarıda keserek gitti. (Fotoğraf: TAR1K TINAZAY) nin, şu aşamada 'tıkandığını1 vurgulayan Baykal, SHP MYK'nin getirdiği yeni öneriyi kabul etmelerinin mümkün ol- madığını söyledi. Bütünleşme konusunda CHP'nin tavnnın baştan beri net oldugunu ve her türlü özveride bulunduklannı kaydeden Bay- kal, "Şu anda bütünleşme konu- sunda bir uzlaşma mekanizması da ışlemiyor. SHP'nin aldığı ka- rar, tek taraflıdır. Bizim taMimız ortada, çok fazla olumlu bir ge- lişme göremiyorum" görüşünü dile getirdi. CHP'de SHP ile bütünleşmeye karşı çıkan muhalif grup ise Bay- kal'a bayrak açmaya hazırlanı- yor.*CHP'nın ilk parti meclisı (PM) toplantısını bekleyen mu- halifler, gelışmeleri şimdilik 'iz- leme' karan aldılar. Başıni Er- tuğnıl Günay, Kemal Anadol, Hayrettin Uysal'ın çektiği muha- lifler, ara seçim için aday belir- lemek üzere 8 kasımdan önce toplanacak PM'de. Baykal'dan 'hesap soracaklannı' ifade edi- yorlar. Muhaliflerin, PM toplan- tısında, partinin SHP'ye endeks- lendiği, kamuoyunda gereksiz yere bütünleşme beklentisi yara- tıldığı ve CHP'nin geleceğinin düşünülmediği konulannda eleş- tiriler yöneltmeleri beklenıyor. Muhalifler, SHP millervekilleri- nin tavnnı netleştinneyı bekle- diklerini belirtirken, sessiz kala- caklannı belirtiyorlar. CHP üst yönetimi ise bütün- leşme görüşmelerinin başansız- lıkla sonuçlanması üzerine zor durumda kaldı. Partiden millet- vekili istifalannı göze alarak SHP ile bütünleşmeden yana ta- vır koyan yönetimin, PM ve ör- güte gelişmeleri anlatma konu- sunda güçlük çekeceği ifade edi- liyor. SHP'de Grup Başkanı Seyfî Oktay ile bir grup milletvekili, Genel Başkan Murat Karayal- çın'a birlik konusunda baskı yapmak için bir deklarasyon ya- yımlama karan aldılar Ancak, metin konusunda anlaşmaya va- nlamadı. MYK'yc ters karar Hazırlanan taslak metinde, MYK'nin karannın aksıne. 'ara seçimden önce ön kunıhay yapd- masının seçimlere yaran olacağT görüşü savunulurken "Eğer is- teklerimiz göz öniine alınmazsa, partiyle ilişkilerimizde kendimi- zi bağımsız, özgür sayanz"görü- şüne yer venlmesı, tartışma ya- rattı. Grup Başkanvekili Adnan Ekmen ile parti yönetıminde gö- revi olan bazı milletvekillen "Bu ifade olacaksa önce parti içinde- ki görevlerimizden istifa etmeli- yiz. Hem görevlerimizin başında olup hem de kendimizi bağımsız sayıyoruz, diyemeyiz" dedıler. Metnin imzaya açılıp açılmama- sı da tartışma yarattı. Deklarasyona imza atacak milletvekillerinin sayısının 15'ı geçmeyeceği bildirilirken, daha önce parti içi muhalefetin önde gelen bazı temsilcileri de, grup başkanı Seyfı Oktay ile bazı es- ki bakanlann ve bir grup millet- vekilinin yürüttüğü muhalefetin dışında kalmaya özen gösteriyor. Daha önce parti içi muhalefetin önde gelen temsilcilennden olan Sıvas Milletvekili Ziya Halis, "Ben deklarasyonu imzalamam. Benim birlik olsun diye bir ça- bam vok. Birleşme olsun, ama bu yetmez. Parti içinde bu yönde yü- rütülcn hareket yetmezlik için- de'dedı. İstanbul Milletvekili İbrahim Gürsoy da deklarasyona imza at- mayacağını söyledi. Fatoş Cüney, Yilmaz Cüney gerçeğini Cumhuriyet'e anlattı-2 Kadife kadaryumuşak, küçük bir çocuk kadaryujka yüreklive berrakbir su gibisafve de çocuksuydu Yılmaz! O yok, anısını rahat bırakın -RölZ İCKÎ Rez:246 44 18 A vnıpa'ya ayak bas- tığı andan itibaren, Güney Film Şirke- ti'nden pay talep edip Yılmaz'la pa- zarlığa girişerek tepkisini çeken. sonra da ona "Patron" diyen Ni- hat'ın kaleminden dökülen şu tümceler de benim için çok önemlv.Pans Polis Merkezi'nde işimiz uzadığı için geç kaldığı- mıza sinirlenen Yılmaz'ın, üze- rimize yürüyerek "Şeref5İzler,be- ni nasıl bekletirsiniz, ben Yümaz Güney'ûn!" dediğini sıkılmadan iddia eden Behram'a diyorum kı:"Ben daha ölmedim_." Evet, senin üzerine yürüdü, gözlüklerin yere düştü, doğru da nedeni bizim onu bekletmemiz miydi?! Kimi kızgınlık anlannda vuru- cu ve kıncı olabıldığı doğrudur Yılmaz'ın. İlk gençlik yıllann- dan bu yana polis takiplerinde. hapishanede. sürgünde, tekrar hapishanelerde, tekrar sürgünde yaşamış olmasından, ülkesinde hiçbir zaman özgür yaratma or- tamında üretememiş olmasından gelen gerginlikleri, sıkıştınlma- nın ve ezilmenin bunalımlannı taşırdı Yılmaz: Zaaflan da olmuştu, hatalan da vardı; herkesten önce de bun- lara kendisi sahip çıkardı. Kendi- ni sürekli eleştiren, hatalanndan ders çıkaran, haklı-haksız kızdır- dıklannın, küstürdüklerinin gön- lünü alan; ama bencilliğe, aptal- lığa, tembelliğe, sorumsuzluğa ve ben- zeri olumsuzluklara dayanamayan yanıy- la, çoğu zaman tepkici ve rahatsız edici de olmuştur Yılmaz... Kimseye zarar vermek istemeyen. ama hayatın akışı içerisinde kaçınılmaz olarak ters düştügü, mecbur olduğu için, iste- meden ve elinde olmayan nedenlerden ötürü güç duruma düşürdükleri de olmuş- tur Yılmaz'ın. Oysa, kadife kadar yumuşak, küçük bir çocuk kadar yufka yürekli ve bir kann- cayı ezemeyecek kadar insancıl ve berrak bir su gibi safve de çocuksuydu Yılmaz! Ve ben Fatoş Güney, on altı yıl boyun- ca, başka hiçbir kimsenin onunla beraber olmadığı kadar uzun sürece, iyiden çok kötü günlerini paylaştığım, hayat ve yol arkadaşım Yılmaz Güney'ın ne yalancı- lığını, ne nankörlüğünü. ne el koymacılt- ğını, ne gaspçılığını ve ne de tek bir ınsa- nı harcadığını, ne de Nihat Behram, se- nin kast ettiğin biçimde "cezalandırdığı- nı" gördüm... Ve, bunlan söylemek be- Yılmaz Güney, bir iç çekinıde, kamera arkasında prova yapfırıyor nim için vicdan borcu oldu. Onu yakından tanıyan, seni de tanıyan ve bugün hala yaşayan ve de söyledikle- rinin karşısında tanıklık yapmak istedik- leri için beni arayan sayisız dostlar var. Ama değmez; çünkü. söylediklerin ve söyleyeceklerin kuma yazılmış yazılar- dır. Yılmaz öldü gitti, sen ve senin gibiler anısını rahat bırakın! Simdi, aradan on yıl geçti, Düşmanlar.. kimı açık seçik, kimi iki- yüzlü, kahpece, kimi dost kisvesi altında, düşmanlıklannı sürdürüyorlar... Bu nedenle, ben, Yılmaz'ın son döne- minin şimdilik küçücük bir özetini yap- mak gerekliliğini du>Tjyorum... "Yol" filminin çekim kopyasını, Isviç- re'nin küçük kasabalanndan birindeki fılm laboratu\annda Yılmaz'la birlikte izlediğımizde ben son derece heyecan- lıydım. Yılmaz'ın yakın çalışma arkadaşı, yö- netmen Şerif Gören ve diğer bütün oyun- cular \ e de set ekibi büyük bir cesaret ör- neği göstererek o dönemin zor şartlann- da fedakarca çalışmışlardı. Ancak. film- de çekim ve teknik olarak aksamalar var- dı. Kimi oyunculardan iyi oyun, iyi sonuç alınamamıştı. Kimi sahneler değişik yo- rumlanmıştı: yine senaryodaki önemli bazı sahneler, çift kamerayla çekilmesi- ne rağmen, kullanılamayacak vaziyettey- di. Yılmaz, bütün bunlan daha önceden tahmin ediyor ve bekliyor olmanın sakin- liği içindeydi. Montaj masasının başına geçtiğinde makası acımasızca kullanmaya başladı. Senaryoyu ilk okuduğumda, "Bu, se- naryo suurlannı aşıyor; bu, destan tadın- da bir başeser'" dediğim hikayedeki on bir kahramandan beş tanesi, zaten Yıl- maz tarafından, çekimde kolaylık olsun diye daha önceden öldürülmüşlerdi; şim- di yıne bir sürü sahne. çöp kutusuna atı- lıyordu. Sonunda senaryo bir kez daha allak bullak oldu, hallaç pamuğu gibi atıldı. birçok sahnenin yen değişti. geriye kalan altı kahramandan sadece dört tanesi ha- yatta kaldı. Diyaloglar çıkanldı. yeni di- yaloglar eklendi... Müziklerle beslendi; halı gibi, film baştan dokundu. Yepyeni birbiçim, yepyeni bir ruh kazandı. Dina- mik, enerjık bir yapıya kavuşru... Bitmiş olarak ilk seyrettiğimde gözle- rime zor inandım. Bubirmucizeydi... Yılmaz, çöpe giden yüzlerce metre ne- gatıfe, makasın hışmına uğrayarak kuşa dönen eserine bakarken, kanadı kınk bir kuş gibiydi. • Hüzünle, "An, bir de bu fümi ben çekebilmiş ol- saydım!" dedi. Hapishanede yazdığı ve başkalan tara- fından çekilen her filmi gördükten sonra içinde duyduğu acıydı bu. Cannes'a a>ak bastığımız andan itiba- ren, festivalin odak noktalanndan biriy- dik. Yann:Kahramanlann yarahcısıklmıll? BtRBAKIMA SERVER TANİLLİ Ozgürlüklerin Boyutları Türkiye'nin bir özelliği de şu: 20. yüzyılın bitmesine -faz- la değil- bir beş yıl kaldığı halde, özgürlükler düzenine çağdaş bir içerik kazandıramamış durumdayız. Faşist 12 Eylül rejiminin sivil kanadı ANAP iktidannın, çekip gitme- den önce, ülkenin başına bela ettiği Terörle Mücadele Ka- nunu'nda yapılması gereken değişikliğin, ne denli çatış- malara, bu arada ne türlü cambazlıklara yol açtığını gaze- telerden izliyorsunuzdur. Konunun bir yanı, düşündüğü- nü özgürce açıklama ile ilgili; rejimin içerdeki ve dışarda- ki saygınlığı da üstelik buna bağlı. Üstüne gölge düşürül- memesi gereken bir özgürlük, hâlâ rahatsız edip duruyor insanlanmızı. Düşünceden korkan bir toplum olduğumuzdan mı bu? Ama aynı ülkede, özgürlükler üstüne pek güzel kitapla- nn yazıldığı da bir gerçek. Aydınlarımız, bilim adamlanmız, çağdaş dünyada, özgürlükler adına atılmış adımlan, van- lan hedefleri, bütün açıklığıyla dile getiren eserleryazıp ya- yımlıyorlar. Bunun anlamı şu ki, çağımızın farkındayiz. Eksiklik, kuramın uygulamaya konulamayıştnda... Kuram ise, pek göz alıcı! Onu şöyle topariamama izin verir mısiniz? Ne dersek diyelim, özgürlük, çağdaş anlamıyla "Batılı" bir metadır. Orada, o da büyük kavga ve gürültüler paha- sına, insanın ilk akla gelen değerleri özgürlüğüne kavuşun Yaşam hakkı, bedenin dokunulmazlığı, düşünce ve inanç özgürlüğü. başında gelir bu değerlerin. 20. yüzyılda, "kla- sik" haklardan "sosyal" haklara doğru bir evrilme olur ve özgürlükleri "hukuksal güvence"\ere bağlayacak önlem- ler üzerinde düşünülmeye başlanır ve bulunur da. Yargı güvencesi, en saygın olanı içlerinde. Bugün özgürlükler, başlıbaşına bir hukuk dalı. Sistematıği, tartışmaları, eğilimleri ve önerileriyle, üze- rinde dikkatle durulması gereken bir alan. Konunun, çağımızda ne türiü boyutlar kazandığı, Mar- maraJJniversitesi Hukuk Fakültesi profesörlerinden İbra- him Özden Kaboğlu'nun, Afa Yayınlan'nda çıkardığı öz- gürlükler Hukuku adlı eserinde açıkça görülüyor. Sadece uzmanlara değil, hemen her yurttaşa seslenen bir kitap bu. Ve alabildiğine de güncel... Çağımız insanının donandığı "yeni haklar"\ mı merak edi- yorsunuz örneğin? Önce, "çeı^rehakkı"gelıyor. Başkabildirgelerlededes- teklenen 1972 tarihli Stockholm Bildirgesi'ne göre, "Insan, kendisine onurlu ve iyi bir yaşam sürmeye olanak veren nitelikli bir çevrede, özgürlük, eşitlik ve tatmin edici yaşam koşullan temel hakkına sahiptir." Sonra, "insanlığın ortak malvarlığına saygı hakkrvar. Onu, "yoksulluktan annmış özgür insan"ın "gelişme hakkı" izliyor. İçinde de şunları görüyoruz: Her insanın ve toplu olarak düşünülen bütün insanlann yaranna, iktisadi olduğu kadar sosyal, kültürel, siyasal ve hukuksal bütün- lüğüne ilerleme hakkı; her insanın kişiliğini serbestçe, ge- liştirme hakkı; hertopluluğun kültürel kimliğine saygı hak- kı. Bitmedi: "Savaşa karşı barış hakkı"r\\z var. Işte, çağdaş ve uygar bir toplumda, temel insan hakla- nnı taçlandıran yeni olanaklar! Bunlann yaşama geçirilmesini mi soruyorsunuz? Bir insan, üstelik bir yurttaş olarak sizin göreviniz o! Özgürlükler, insan soyunun ortak kazanımlandır; yalnız şu ya da bu ülkeyi değil, bütün insanları ilgilendirir. Onla- nn anayasaya, kanunlara, tek kelimeyle yaşama geçiril- meleri, güvencelerle donatılmaları, sizin yurttaş olarak ve- receğinız kavgaya bağlı. Unutmayınız, özgürlükler verilmez, ahnır! Vesile mi anyorsunuz? Bakınız çevrenize, sokağa dökülmeniz için, yığınla ne- den bulacaksınız. Cesur olunuz yeter ki!.. RP lideri VVashington'da Necmettin Erbakan ABD'yi 6 örgütlüyor' VVASHINGTON (AA) - ABD'nin başkenti VVashıngton'a bugün gelen RP Genel Başkanı Necmettin Erbakan, "Batı'nın çifte standardı. aleyhine işlhor" dedi. Erbakan. Amenkalılann RP'den tedirgin olmadıklannı ve partiyi tanımak istediklerinı de söyledi. Erbakan, çeşıtlı ülkelerden parlamenterlenn oluşturduğu beş kişilik bir heyetle birlikte California eyaletinden Washington'a geçti. Erbakan, California'da. üç hafta önce kundaklanan cami ile ilgili olarak temaslarda bulunduklannı kaydetti. Erbakan, caminin bulunduğu Yuba City'nin belediye başkanı ve diğer yetkilileri ile bir araya geldiklerini, hoşgörü ve banşçı mesajlar verdiklerini belirtti. Parlamenterler heyeti. daha ' sonra. Cizvit rahipler tarafından kurulan ünlü Georgetown Üniversitesi'ndeki Müslüman-Hıristiyan ' Hoşgörü Merkezi'nde bir ' görüşmede bulundu. Necmettin Erbakan, görüşmeden sonra gazetecılerin sorulannı ' yanıtlarken şunlan söyledi: "Maalesef, ne Müslümanhğı ne Müslüman ülkeleri ne de Türkiye'yi yeterince tannorlar. Konuşmalardan açığa çıkan gerçek bu. Bunlara çok şey anlatmak lazım." KOZAN1. AŞLİYT HUKUK HAKİMLİĞİ'NDEN Sayı: 1991 188 Davaa Maliye Bakanlığı adına Kozan Mal Müdürlüğü tarafın- dan davahlar Hüseyin Karatop ve arkadaşlan aleyhine açılan tapu iptali ve meni müdahaledavasından dola>ı mahkememizin 26.6.1992 gün ve 1991 188 esas. 1992 191 sayıh kararlan ile davanın kısmen kabulüne karar verildiği. verilen karar İbrahim Yılmaz tarafından temyizedildiği Yargıtay 1. HukukDairesi'nin7.10.1993gün ve 1993/ 7471 esas, 1993 11496 sayılı kararlan ile tasdik edikhği, ancak adres- leri meçhul bulunan İbrahim Yılmaz. Hüseyin Karatop, Meryem Karatop, Fatma Karatop. Ayşe Karatop, Abdullah Karatop, Fethi- ye Karatop, Irfan Karatop ve Ahmet Karatop'un işbu karann gaze- tede yayım tarihinden itibaren 15 gün içinde itiraz edilmemesi hahnde karann kesinleşeceği hususu tebliğ olunur. Basın- 38054 AKÇADAĞ ASLtYE HUKUK MAHKEMESl Sa>r. 1994 % Davacı Cemal Yolukaslan vekili tarafmdan davalı Songül Yo- lukaslan aleyhine açılmış olan evlilik birliğimn temelden sarsılması nedeniyle boşanma davasıran yapılan duruşmasında verilen ara ka- ran gereğmce: Davalı Songül Yolukaslan'ın adresi meçhul olduğu yapılan zabıta tahkikaünda anlaşılmakla davalı Yusuf kızı Cemal eşı Songül Yolu- kaslan'ın. Türkiye'de yayımlanan yüksek tirajlı bir gazetede ilan edi- lerek duruşmanın bırakıldığı 28.11.1994 tarihinde hazır olması veya kendisini bir vekille temsil ettirmesi aksi halde davanın gıyabında de- vam edeceği hususu ilan olunur. 6.10.1994 Basın: 51778 KARŞIYAKA 3. SULH HUKUK HAKİMLİĞİ'NDEN Sayı: 1992 526 Davacılar Dina Bekişoğlu. Erdal Becı vekili tarafından davalılar Mustafa Necdet Yüksel aleyhine hakimlığımızin 1992'526 esas sayıh dosyası ile açılan Karşı>aka ilçesı Emek Mah. 25 m lc pafta, 36871 ada, 13 parsel sayılı taşınmazm taksımen veya saularak ortaklığının giderilmesi ile ilgili davada Beyzo Sarak'ın (Şengel) taşınmazın 1121 hissesine sahip olduğundan dahili dava edilmesine karar verilmiş olup adı gecen Beyzo Sarak (Şengel) adresinde bulunamamış olmak- la. duruşma günü olan 25.11 1994 günü saat 09.00'da duruşmada hazır bulunması. aksi halde yokluğunda davanın sonuçlandınlacağı iianen tebliğ olunur _ ,noco 11 10 1994 Basın: 40858
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle