Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 2 EKİM 1994 PAZAR
OLAYLAR VE GORUSLER
Lodos mu desem poyraz mı bilemiyorum...
Gecekondu. yüzde 65'lik payıyla iktidardır, 27 Mart'ta olduğu
gibi. Gecekondu oylan, kentli oylarla birlikte elmayla armut
toplar gibi toplanmaz. Toplanırsa. 27 Mart olur. Merkez sol ve
sağ oylann alt alta, yan yana toplanamayacağı gibi.
Doç. Dr. NUR ALKIŞ Yıldız Tek. Üni. öğretim üyesi
Varsa yoksa esas oğlan, esas kız. Bu
arada suflör de meslek erbabı, ne fısıl-
dasa yerini buluyor.
Bizim zamanımızda, öyle kızla er-
kek el ele, diye anlatırdı annem. Ge-
çende iki ögrenci konuşuyor, oğlanın
ayakkabısı, reklama girmesin falan
markaymış, çıkamazmış onunla. Aman
hocatn, ne uğraşıp duruyorsunuz. siz
yazdınverin en iyisi ya da ders notu ve-
rin. Zeytinyaglı enginar istedi bizımki,
açıverdim İconserveyi gıkı çıkmadı. Ni-
ye gazefe okuyayım ki televizyon var
ya. Televizyon seyrettirmiyorum co-
cuklara günah! Neden otobüste yer \ e-
reyim ki ben de yorgunum. o da. Ben
de onun yaşına gelince yaşlı bir yorgun
olurum...
Bir tarafta onlar, bir tarafta biz. Yeni
bir biz kavramını da ben yarattım, şim-
dı, neden olmasın? Onlar oynuyor, biz
seyrediyoruz.
Adını modernlik koymuş oynuyor-
lar, adını tutuculuk koymuş oynuyor-
lar. Biz de zeytinyaglı enginan zahmet-
siz yapmanın tadı varsa tadına mı \ara-
T
oplumsal değişmedir adı,
nereden geldiği bilınse de
pek ne tarafa, hangi şid-
dette estiğı bilinmez. Kos-
koca çınarlan devirir, ev-
leri ocaklan söndürür.
Kâh sel olur akar. kâh hortum olur uçu-
rur. Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler
Birligi'nin yaşadıklan var ortada, en
yakın toplumsal değişme örneği. Biz
de vanz, onlar da ötekiler de görünmü-
yordaha neolup bittiği. Sanki. lodos-
lamış hava da denizin kıyısında gözle
görülür yerler vardır ya hani. oralarda
kum, balık. yosun suyun içinde sanki
havalanmış da salınır ya. işte öyle bir
şey. Kimi birinci cumhuriyetçiymiş,
kimi ikinci. Kimi Marksistmiş, kimı Is-
lamiyetçi. Birileri, birincilen merkezi-
yetçi. devletçi. rutucu, Atatürkçü; ikin-
cilen yerelleşmeci, tartışma yanlısı vb
niteliyor ya ben anlamıyorum. Rolleri
belirlenince öyle olsalar da olmasalar
da seyirci role uygun seyrediyoroyunu.
Kimdir bu aktörler. ne yer ne içerler, ge-
celeri rahat uyurlar mı kimse bilmez.
lım, gıkı çıkmayan kocaya sevinelim
mi, üzülelim mi, korkalım mı şaşırdık.
Ne dersiniz dostlar. bu toplumsal değiş-
me değil de ne° Ben anlamam. Bir de-
ğer karmaşasıdır gidiyor. Nereye gidi-
yor. nasıl gidiyor, iyiye mi yormalı. kö-
tüye mi onu da bilmem.
tşte tam da bu noktada, bunun lodos
mu, poyraz mı olduğunu bilmeye gerek
var. Havayı koklamaya gerek var. Kurt
puslu havayı seveımiş.
Hangi deger yargılannı tutacağız,
hangilerini atacağız. hangileri kalır,
hangileri gider bilinmez. İkinciler mi.
Marksistlermi, Islamiyetçilermi rolle-
rin hakkını verir, o da bilinmez ama. İş-
te tam da bu noktada hava iyi koklan-
malı.
Birileri diyor ki birinciler var ya bı-
rinciler, biz asıl onlardan korkanz. ikin-
ciler falan, bizi de kucaklıyorlar. ekme-
gimize yağ sürüyorlar, biz bekliyoruz,
kurt puslu havada iyi görür.
Havanın adı toplumsal değişme. Top-
lumsal, siyasal ve özellikle ekonomik
yaşantımızdaki degişmeler çok büyük
bir hızla deviniyor. Kültürümüz degişı-
yor.
Aslında, bütün bunlar her gün olup
duruyorda biz farkında değiliz. Dünya
bir kazan. Bu kazanda her1>ir degişme
bir ısıya denk düşerse, yüz derecede ka-
zan kaynar. Fen bilimciler söylüyor. ben
bilmem. "Dünya degişiyor. biz de deği-
şiyoruz" dogru. kolay, fakat sorumsuz-
ca bir cümle gibi geliyor bana.
Eskiye takılıp kalmadan. yeniye ka-
pılıp gitmeden durup bir düşünsek ne
dersiniz?
Yazın. denize gitmeyiverip çalıştık.
Bızim kazanda ne var yok diye. Erken-
miş, genelmiş değilmiş onlardan uzak.
Televizyonsuz, gazetesiz, dedikodusuz.
Elimizde büyülteç, gecekonduya bak-
tık, gördük ki ama yazıyorum yazıyo-
rum bitmiyor.
Seçim araştırması degil ki, seçim de-
gerlendirmesi diye 'Refah Partisi ile
SHP'nin etkin olduğu gecekondu semt-
lerinin sosyoekonomik yapısı ve bu ya-
pıda tercihieri etkileyen değişkenier' is-
miyle başladı. sağ-sol arası kaymalan
değerlendirelim diye, öyle gitmiyor, o
da degilmiş. Hava kokluyoruz. Şimdi-
lik bir-iki bulguyla yetinelim, araştırma
raporu bitınce hava lodos mu poyraz mı
siz karar verin.
Araştırmada. "Şimdi bir milktvekili
secimi olsa hangi partiye oy verirsi-
niz"sorusunu. şimdilik diğer sorularla
konularla sanki baglantısı yokmuşça-
sına düşünerek değerlendirdiğimizde
şu sonuçlar elde edilmiştir:
Yer: Istanbulilı 1989 ve 1994mahal-
li seçimlerinde SHP ile Refah'ın etkin
olduğu gecekondu semtleri.
Uygulama tarihi: 2-9 Temmuz 1994
Frekans
150
11
74
102
33
89
18
2
4
71
114
Yüzde
22.5
1.6
11.1
15.3
4.9
13.3
2.7
.3
.6
10.6
17.1
BHÜomfi
22.5
24.1
35i
50.5
55.4
68.7
71.4
71.7
72.3
83.2
100.0
Yüzde
Refafı
RP'yekayabılecek
oylar
SHP
ANAP
DYP
DSP
MHP
CHP
İP
Oyvermem
Kararsız
Bunlann hepsi rakam. Nedir ki biri-
nin rolü degişir, rakam degişir. O kadar
degişir ki her şey. Bir anda olmasa da.
Mermere damlayan su örneği, sebatla
yavaş yavaş. Kim damlatmada sebatı
bırakırsa o kaybeder, ben bilmem.Ge-
cekondu, yüzde 65'lik payıyla iktidar-
dır, 27 Mart'ta olduğu gibi. Gecekon-
du oylan, kentli oylarla birlikte öyle el-
mayla armut toplar gibi toplanmaz.
Toplanırsa 27 Mart olur... Tıpkı, mer-
kez sol ve sag oylann alt alta, yan yana
toplanamayacağı gibi.
Aslında, biliyor musunuz seyreden-
lerin. oynayanlar olmasa fazla da kor-
kacagı bir şey yok. Bakın ne diyor ge-
cekondulu: "Ben kapının önünde otu-
ran bir kadınım evladım, ben ne anla-
nnı sağından solundao, bastık işte müh-
rü, o da geçti gttti," Gayri, siz düşünün
hava lodos mu poyraz mı?
ARADA BİR
VEDAT GINYOL
TARTIŞMA
Ah Şu Genç Knlarıımz!
Bir dost, nerden duymuşsa duymuş, şu sözü aktardı
bana: "örtünmek, soyunmanın özlemidir." Soyunmak
da örtünmenin özlemidir yargısını ekliyorum ben buna.
Bugün Türkiyemizde şeriatçılık adı altında, gerinin ge-
risi bir yobaz kesimin, kadınlan insan yerine koymama
eğilimi, zorbalığı, saplantısı ile başlannı örtme, umacı gö-
rüntüsüyle kara çarşaflara bürünme girişiminin öncülü-
ğünü üstlenmiş olduğunu ve bu uğurda kıyasıya sava-
şıp kan dökmeye baş koyduğunu görüyoruz, insanlık
adına utanarak.
Çiçeği burnunda bir genç kızın, açılıp saçılıp sevgi ve
saygımızı üstüne çekerek, doğal güzelliğini alabildiğine
sergileyecek yerde, örtülere, dahası kara çarşaflara bü-
rünmesi insan onurunu, insan haklarını hiçe sayan bir
sapıklığın, örümcek kafalılığın ürünüdür.
Fransız yazar ve romancı Anatole France'ın Pengu-
venler Adası adlı bir romanı, bu konuda neler neler öğ-
retmiyor ki bize. Anlatayım: A.France, güya penguven-
lerin yaşadığı bir adayt ve oradaki yaşamı konu alıyor
romanına, Fransız toplumunun bir çeşit eleştirisini ya-
parak.
Bu adada penguvenler, nasıl olduysa oluyor, insan kı-
lığına, kişiliğine bürünüveriyorlar; kadın-erkek, bizim gi-
bi birer vaıiık kılığına giriveriyorlar. Kurduklan toplum dü-
zeni, yaşayışı, düşünüşü, davranışı Batı dünyasının tıpı
tıpına aynı düzende.
Penguven topJumunun öndegelen Mael adındaki yö-
ne^etsi, bir gün "Yahu", diyor kendi kendine, "şu dişi
penguvenler, doğal olarak soyunukken erkek pengu-
venlerin pek ilgisini çekmiyorlar. Çünkü çıplaklığa doy-
muşlar. Hiçbir istek, çıplaklığın ötesine geçip cinsel is-
teğe el atamıyor."
Yapılacak bir tek şey var: O da, dişiyi örtünlemek. Bu
amaçla Mael, hiçbir erkeğin ilgisini çekmeyen çirkin bir
kadını alıp süslüyor, takılarla bezeyip, örtünük bir kılık-
la ortaya atıyor. Hiçbir penguven erkeginin ilgisini çek-
miyen bu kadın, birden cinsel ilgi kaynağı oluyor vetüm
erkekler onun peşine takılıyor.
Örtülü bir kadının örtüsünün yanklarından taşan ten
yuvarlaklığında bir şehvet çağrısı ön plana geldiğinde
gemleyebilirsen gemle istek çılgınlığını.
Ne diyordum yazımın başında? "Ortünme soyunma-
nın özlemidir" diye.
Büyük kentlerde, özellikle de Istanbul'da doğup bü-
yümüş aydın kesimin güzelim kızlannın şeriat zorlama-
sıyla başlarını örtmelerini aklım almıyor. Bana göre, bu
sevgi ve saygıdeğer genç kızlar, kafaları yıkanmış, şe-
riata baş koymuş erkeklere hoş görünmek isteği ve sap-
kılığıyla katlanıyorlar bu işkenceye. Koca bulmak kor-
kusu mu, gencecik kızlarımızın bir kesimini böylesi çağ-
dışı, aptalca bir eyleme iten?
Neyse, ben her düşünceye saygısı olan bir insan, bu-
na da eyvallah diyorum bu duruma.
Ama yazıma son vermeden, örtünme-soyunma ko-
nusunda en güzel yargıyı büyük şair Dağlarca'ya bıra-
karak onun dizesine başvuruyorum:
Biri var nice giyinse duyar çıplaklığını.
CUMHURİYET GAZETESİ
BAŞYAZARI
NADIR NADİ'Yİ
ANMA GÜNÜ
"DOSTU MOZARTTAN
NADİRNADİ'YE"
BİLKENT ULUSLARARASIAKADEMİK
SENFONİ ORKESTRASIÖZEL KONSERİ
GürerAYKAL,şef
Suna KAN, keman
W.A. Mozart Figaro'nun Düğünü Operası Uvertürü (KV 492)
La Maj. "5. Keman Konçertosu" (KV 219)
Do Maj. 41 ••Jüpiter Senfonısi'" fKV 551)
2 EKİM 1994 Pazarsaat 19.00'da AYA İRİNİ MÜZESİ'nde
Daveti>eler perşembe. cuma. c.tesi \e pazar günleri Aya İrini ve
Atatürk Kültür Merkezi gişeierindenücretsiz temin edilebilir.
DAYIMIZI YÎTİRDİK!
Prof.Dr. BEDRİ BAYRAKTAR
ÜTOPYA DÜNYASININ
GÜZEL İNSANI,
BU DÜNYA SENİ ÇOK
ARAYACAK!
GLLDAL KÖPRİ LÜ
Hl LLSİ KÖPRLLÜ
Gerçek devlet adamı özlemi.^^m
*^i ünümüzde
W ı ülkemizde
m -^_- eksikliği
M W duyulan en
^ ^ m önemli olay
^ ^ " ^ ^ gerçek 'devlet
adamı' nitelığinde kişilerin
bulunmayışıdır. Uzun bir
süreden ben Türkiye'de devlet
vönetimindegörülen karmaşa
bunu açıkça göstermektedir.
Birçok görevli; milletvekilleri.
belediye başkanlan. siyasi parti
\ etkililerı. bürokratlar ve daha
nicelen kendilerini 'devlet
adamf olarak görmekte ve
tammlamaktadırlar. Yazık ki
medv a \ c bir kısım basınımız
da bu yanlışın içindedir. 'Devlet
adamı' sözü o denli ayağa
düşmüştürki; birsabık banka
müdürü bıle "Bankaya memur
olarak geldim, devlet adamı
olarak gidiyorum"
diyebilmiştir. 'De>let adamı'
sıfatının bu denli hatalı
yorumlanmasının önemli bir
kültür ve eğitim eksikliğinden
kaynaklandığını söylemeye
sanınm gerek yoktur.
Kendilerini 'devlet adamı'
olarak görenlerin her şeyden
öncekendilerineyakı^tırdıklan
busıfatınanlamınıve
nitelıklerini bılmcleri gerekir.
'Devlet adamf kendi ülkesinın
sosyal. kültürel ve siv asal
alanlannda olduğu İcadar
uluslararası siyasada da etkisi
veağırlığı olan, hizmet ve
deneyimleri uzun yıllara
dayanan. düşünce ve ilke
sahibi. çağdaş kafalı. gereğinde
dingin ve ağırbaşlı. gereğinde
de çok cesur ve yılmaz,
hoşgörülü. sev ecen. ülkesini her
şeyin üstünde tutan. doğruluğu
ilke edinmiş. halkı ile
bütünleşmiş. hepsinden
önemlisi ülke ınsanlannca
beğenilen ve sev ilen kişidir.
Yakın tarihimizdcki gerçek
devlet adamlanndan birkaç
örnek vermemiz sanınz v ararlı
olacaktır:
'Devlet adamı". Osmanlı
Devleti'nin en buhranlı
günlerinde '1839Tanzimat
Fermaru' ile ülkev e canı
pahasına özgürlük ve insan
haklarını getiren zamanın
Sadrazamı Mustafa Reşit
Paşa'dır.
'Devlet adamı'. 19. yüzyılın
sonlannda Alman-Fransız
Sa\ aşı sonunda banş
antlaşması yapılırken
Bismark'a "Âli Paşa'nuı
görüşünü aldınız mı?" dedirten.
kişiliği ile tüm Avrupa
siyasetini etkileyen ve Osmanlı
İmparatorluğu'nun_yıkılışını en
az elli yıl geciktiren Ali
Paşa'dır
"Devlet adamı', "Peygamberiniz
Allah'ın huzuruna hangi
merdivenle çıkmıştır" diyen
mağrur Rus Çan'na "Hazreti
İsa'nın çıktığı merdivenle",
"Girit'i kaça satarsınız" diye
şoran küstah Fransa
İmparatoru 3. Napolyon'a
"Aldığımız fiyata" yanıtını
verebilen ve 19. yüzyılın
başlannda oluşan Mısır. Suriye
ve Yunan isyanı olaylannı
silahla değil, akıla yolla
çözümleyen Hariciye Nazın ve
Vezir-i Azam Kececizade
Büyük Fuat Paşa'dır.
'Devlet adamı'. savaş
meydanlanrun şanlı galibi.
•banş'ın koruyucusu, modern
Türkiye Cumhuriyeti'nin
kurucusu, devrimlerin
yaratıcısı üstün insan Mustafa
Kemal Atatürk'tür.
'Devlet adamı'. İnönü
savaşlannda ülkenin 'makûs
talihi'nı yenen, Atatürk
ilkelerinin en önde gelen
savunucusu, Lozan'ın
yaratıcısı, Türkiye'yi İkinci
Dünya Savaşı felaketinden
kurtaran. hepsinden önemlisi
ülkeye demokrasiyi getiren
lsmet İnönü'dür.
'Devlet adamı'. 1974lerde
üstün azmi vecesareti ile Kıbns
Türklerini özgürlüklerine
kavuşturan, inançlanndan
ödün vermeyen dürüstlük ve
namus simgesi Bülent Ecevit'tir.
Devlet adamı, bir avuç Kıbns
Türkü'nün özgürlüğü ve
bağımsızhğı için otuz vıldırtüm
dünyaya karşı birölüm kalım
savaşı veren Rauf Denktaş'ur
Bugün ülkemizde gerçek devlet
adamı olarak göstereceğimiz
adlar iç ve dış sorunlarda
önemli hizmet ve deneyimleri
olan Cumhurbaşkanı Sayın
Süleyman Demirel dışında
hemen yok gibidir.
Aydın Olgun
5 6 1926-22 9
UNUS EMRE
Esbank'm düzenlediği
XI. Yunus Emre Resim Yanşması
sonuçlan belli oldu.
614 sanatçının toplam 1836 yaprtıyla
katıldığı yarışmada Seçici Kurul'un
değerlendirmesi sonucu aşağıdaki
değerli sanatçılanmız Başarı Ödülü
almaya hak kazandılar.
(Alfabetik sırayla)
1- Selim Birsel
2- Kerim Kıhçarslan
3- Aydan Murtezaoğlu
4 M. Orkun Müftüoğlu
5- Bülent Şangar
Başan Ödülü alan ve yapıtlan
sergilenmeye değer bulunan
sanatçılanmızı kutlar ve
yanşmaya ilgi gösteren tüm *
sanatçılara yürekten teşekkür ederiz.
PENCERE
Zavalh Him,
SolBim...
Adamın suratından düşen bin parça, yüzü asık mı
asık, kaşları çatık...
Sorarsın:
- Ne o, bu sabah solundan mı kalktın?..
Töremizde sol dışlanır, sağ içlenir. Müslümanın sağ
omuzbaşında iyilik meleği, sol omuzbaşında kötülük
meleği nöbete durmuyor mu?
Üstelik hangi elle taharetlenirsin?..
-Solelle!..
Anadolu'da uzun yıllar solculuk böyle çürütülmek is-
tendi; ama, sol gelişti...
Bugün solun oranı yüzde 30!..
•
Şaşılası bir orandır bu!..
Büyük güçtür...
En yaşamsal alanlarda bile, bir ülke halkının tümü,
doğruyu bulamaz; yüreğinde doğruyu sezinlese de se-
sini çıkaramaz; Fransız halkının çoğunluğu Nazi işgali
karşısında pısmadı mı?.. Direnişçiler bir avuçtan fazla
değildi. Kurtuluş Savaşı'nda Istanbul hangi yandaydı?..
Ege boyun eğmedi mi?.. Anadolu halkının çoğunluğu,
yüreğine taş basıp susmuştur: çaresizlik, yetersizlik, V/-
ran olası hanedeki evlad-ü /ya/'in kaygısı, toplumlarda
açık seçik düşmana karşı direnişi bile sınırlandmr.
Kaldı ki Türkiye'nin sağı da solu da ulusal kapsamda
demokratik hesaplaşma sürecindedir. Bu gibi durum-
larda sorun akılda tartılıyor, bilinçte ölçülüyor, sağduyu-
da endazeleniyor. Halkm yüzde kaçı aptal?.. Bilemem;
ama, yüzde 30'u sola oy vermiyor mu?..
Batı'daki oranlardan az değil bu!..
•
Peki, bugün sol niçin defterden silinmek tehlikesiyle
karşı karşıyadır?.. Hem yüzde 30 sağlam tabanı var;
hem de parlamentodan silinmek rizikosunun eli kula-
ğında...
Niçin?..
Soruyu yanıtlarken politikacılığı geriye itip insancıl
gözlemciliği öne çıkarmakta yarar var...
Anadolu solcusu nasıl bir insan?..
Nâzım Hlkmet'e bayılır, komünist değildir; ama, bü-
yük şairi baştacı eder. Erbakan Hoca'ya dudak büker,
üçkâğıtçılıkla suçlar; şeriatçıya karşıdır; ama, "Elham-
dülillah Müslümanım" der... Işçi olmasa da emekçi
ideolojisini benimser. Kayıtsız şartsız 'kalpaksız ku-
vacı'd\r. Fazıl Hüsnü Dağlarca'yı Orhan Veli'yle birlikte
bağrına basar, Mehmet Akif'in 'istiklal Marşı' okunur-
ken gözleri dolar; Tevfik Fikret'i okumadan benimser.
BülentEcevK ile Erdal inönü'yü birbirinden ayırmaz, iki-
si de makbuldur. Hurafeye kulak asmaz da yerde ekmek
parçası görünce öpüp bir kenara koyar. Mazlum halkla-
ra sıcaktır, Amerikaya kızar. Sırasında Allah'a sığınır;
A2İ2 Nesin'i yere göğe koyamaz; yobazlara ateş püskü-
rüp Islama saygı duyar. Çarşaflıya yan bakmaz, kendi
kızının, karısmın mayoyla denize girmesini doğal sayar.
Sosyalizmi sonuna dek benimser de ayaklarını toprağa
dayamasını bilir. Kürtlerin haklarını savunur; 'Milli Mi-
sa/('tan ölür de vazgeçmez. PKK'nin numarasını ver-
miştir de DEP'lilere HADEP'lilere soğuk bakmaz. Ezanı
milli marş gibi dinler de hoparlörle cayırtıyı sevmez.
özelleştirmeden hoşlanmaz, kapitalizmi sömürü düzeni
bilir, medyayı izler; ama, medya gülleri'nin her birine
notunu vermiştir. Karayalçın'ı, Baykal'ı, İnönü'yü. Ece-
vlt'i, Gürkan'ı aileden sayıp her birinin dikenine katlanır.
Ytlmaz Güney eski gözağnsıdır, vazgeçemez; RuhiSu-
yu unutamaz, halk türkülerini dinlemeden edemez.
Marks yakını gibidir, Rusya'da olan-bitenden hoşlan-
maz. 'Kemalizm 'dedin mi yüzünde güller açar. Ceyhun
Atuf un 'Bağımsızlık Gülü'öür sevdiği çiçek...
Yüzde 30 solun harmanı budur.
•
Evet, insanca yaklaşımla yüzde 30 solun harmanı bu-
dur; ama, politikacı gibi yaklaşınca, şairin dediği gibi:
Al eline bıçağı.
Açılıp açılıp vur bana..
Bir damla kanım akmaz.
BARIŞ DERNEĞİ GENEL BAŞKANI
Buyukelçi
MAHMUT DİKERDEM'İ
Anma Programı
3. Ekim 1994
15.00
Karacaahmef'teki Mezarı başında anma foplanfısı
17.00
PANEL
Türkiye'de Banş Kültürünün Yeri ve Gelişimi
Konuşmaatar
Aydın AYBAY (Ögretim Üyesi)
Ali SİRMEN (Gazeteci)
Ataol BEHRAMOGLU (Şaır)
Reha İSVAN (Egitimci)
Yöneten
Ali TAYGUN
Yer
Küçük Sahne-Beyoğlu
Istiklâl Cd-Atlas Sineması üstü
20.30
Çatı Restaurant'da
GELENEKSEL BARIŞÇÎLAR YEMEĞI
Fanele butun banşsevedef davedidir
ÖltS
is invitation is ours!
We are lookıng for friends wtıo vvould İlke to be apart
ot translation House managed through a contemporary
understanding, and contribute it to go fufther in ifs
goals, and receive the equivalent of his / her contribution
This ad is for who have abilıty to use English & a second
foretgn language in written and oral translations & have
academic - mental qualrficatıons to grasp the meanıng
of what is said above
(
This [OÎIR ation is ours!
Please send your cv by mail or fax, with photo to;
İLETİŞİM DU ve Daıuşmanlık HızmeÜeri LtdŞti.
K I Eski Yıldız Cad. Dilek Apt. No:66
Daire:3 Beşıktas 80700 İstanbul
İ T 227 28 61 (Telefax)