27 Kasım 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 2 EKİM 1994 PAZAR OLAYLAR VE GORUSLER Lodos mu desem poyraz mı bilemiyorum... Gecekondu. yüzde 65'lik payıyla iktidardır, 27 Mart'ta olduğu gibi. Gecekondu oylan, kentli oylarla birlikte elmayla armut toplar gibi toplanmaz. Toplanırsa. 27 Mart olur. Merkez sol ve sağ oylann alt alta, yan yana toplanamayacağı gibi. Doç. Dr. NUR ALKIŞ Yıldız Tek. Üni. öğretim üyesi Varsa yoksa esas oğlan, esas kız. Bu arada suflör de meslek erbabı, ne fısıl- dasa yerini buluyor. Bizim zamanımızda, öyle kızla er- kek el ele, diye anlatırdı annem. Ge- çende iki ögrenci konuşuyor, oğlanın ayakkabısı, reklama girmesin falan markaymış, çıkamazmış onunla. Aman hocatn, ne uğraşıp duruyorsunuz. siz yazdınverin en iyisi ya da ders notu ve- rin. Zeytinyaglı enginar istedi bizımki, açıverdim İconserveyi gıkı çıkmadı. Ni- ye gazefe okuyayım ki televizyon var ya. Televizyon seyrettirmiyorum co- cuklara günah! Neden otobüste yer \ e- reyim ki ben de yorgunum. o da. Ben de onun yaşına gelince yaşlı bir yorgun olurum... Bir tarafta onlar, bir tarafta biz. Yeni bir biz kavramını da ben yarattım, şim- dı, neden olmasın? Onlar oynuyor, biz seyrediyoruz. Adını modernlik koymuş oynuyor- lar, adını tutuculuk koymuş oynuyor- lar. Biz de zeytinyaglı enginan zahmet- siz yapmanın tadı varsa tadına mı \ara- T oplumsal değişmedir adı, nereden geldiği bilınse de pek ne tarafa, hangi şid- dette estiğı bilinmez. Kos- koca çınarlan devirir, ev- leri ocaklan söndürür. Kâh sel olur akar. kâh hortum olur uçu- rur. Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birligi'nin yaşadıklan var ortada, en yakın toplumsal değişme örneği. Biz de vanz, onlar da ötekiler de görünmü- yordaha neolup bittiği. Sanki. lodos- lamış hava da denizin kıyısında gözle görülür yerler vardır ya hani. oralarda kum, balık. yosun suyun içinde sanki havalanmış da salınır ya. işte öyle bir şey. Kimi birinci cumhuriyetçiymiş, kimi ikinci. Kimi Marksistmiş, kimı Is- lamiyetçi. Birileri, birincilen merkezi- yetçi. devletçi. rutucu, Atatürkçü; ikin- cilen yerelleşmeci, tartışma yanlısı vb niteliyor ya ben anlamıyorum. Rolleri belirlenince öyle olsalar da olmasalar da seyirci role uygun seyrediyoroyunu. Kimdir bu aktörler. ne yer ne içerler, ge- celeri rahat uyurlar mı kimse bilmez. lım, gıkı çıkmayan kocaya sevinelim mi, üzülelim mi, korkalım mı şaşırdık. Ne dersiniz dostlar. bu toplumsal değiş- me değil de ne° Ben anlamam. Bir de- ğer karmaşasıdır gidiyor. Nereye gidi- yor. nasıl gidiyor, iyiye mi yormalı. kö- tüye mi onu da bilmem. tşte tam da bu noktada, bunun lodos mu, poyraz mı olduğunu bilmeye gerek var. Havayı koklamaya gerek var. Kurt puslu havayı seveımiş. Hangi deger yargılannı tutacağız, hangilerini atacağız. hangileri kalır, hangileri gider bilinmez. İkinciler mi. Marksistlermi, Islamiyetçilermi rolle- rin hakkını verir, o da bilinmez ama. İş- te tam da bu noktada hava iyi koklan- malı. Birileri diyor ki birinciler var ya bı- rinciler, biz asıl onlardan korkanz. ikin- ciler falan, bizi de kucaklıyorlar. ekme- gimize yağ sürüyorlar, biz bekliyoruz, kurt puslu havada iyi görür. Havanın adı toplumsal değişme. Top- lumsal, siyasal ve özellikle ekonomik yaşantımızdaki degişmeler çok büyük bir hızla deviniyor. Kültürümüz degişı- yor. Aslında, bütün bunlar her gün olup duruyorda biz farkında değiliz. Dünya bir kazan. Bu kazanda her1>ir degişme bir ısıya denk düşerse, yüz derecede ka- zan kaynar. Fen bilimciler söylüyor. ben bilmem. "Dünya degişiyor. biz de deği- şiyoruz" dogru. kolay, fakat sorumsuz- ca bir cümle gibi geliyor bana. Eskiye takılıp kalmadan. yeniye ka- pılıp gitmeden durup bir düşünsek ne dersiniz? Yazın. denize gitmeyiverip çalıştık. Bızim kazanda ne var yok diye. Erken- miş, genelmiş değilmiş onlardan uzak. Televizyonsuz, gazetesiz, dedikodusuz. Elimizde büyülteç, gecekonduya bak- tık, gördük ki ama yazıyorum yazıyo- rum bitmiyor. Seçim araştırması degil ki, seçim de- gerlendirmesi diye 'Refah Partisi ile SHP'nin etkin olduğu gecekondu semt- lerinin sosyoekonomik yapısı ve bu ya- pıda tercihieri etkileyen değişkenier' is- miyle başladı. sağ-sol arası kaymalan değerlendirelim diye, öyle gitmiyor, o da degilmiş. Hava kokluyoruz. Şimdi- lik bir-iki bulguyla yetinelim, araştırma raporu bitınce hava lodos mu poyraz mı siz karar verin. Araştırmada. "Şimdi bir milktvekili secimi olsa hangi partiye oy verirsi- niz"sorusunu. şimdilik diğer sorularla konularla sanki baglantısı yokmuşça- sına düşünerek değerlendirdiğimizde şu sonuçlar elde edilmiştir: Yer: Istanbulilı 1989 ve 1994mahal- li seçimlerinde SHP ile Refah'ın etkin olduğu gecekondu semtleri. Uygulama tarihi: 2-9 Temmuz 1994 Frekans 150 11 74 102 33 89 18 2 4 71 114 Yüzde 22.5 1.6 11.1 15.3 4.9 13.3 2.7 .3 .6 10.6 17.1 BHÜomfi 22.5 24.1 35i 50.5 55.4 68.7 71.4 71.7 72.3 83.2 100.0 Yüzde Refafı RP'yekayabılecek oylar SHP ANAP DYP DSP MHP CHP İP Oyvermem Kararsız Bunlann hepsi rakam. Nedir ki biri- nin rolü degişir, rakam degişir. O kadar degişir ki her şey. Bir anda olmasa da. Mermere damlayan su örneği, sebatla yavaş yavaş. Kim damlatmada sebatı bırakırsa o kaybeder, ben bilmem.Ge- cekondu, yüzde 65'lik payıyla iktidar- dır, 27 Mart'ta olduğu gibi. Gecekon- du oylan, kentli oylarla birlikte öyle el- mayla armut toplar gibi toplanmaz. Toplanırsa 27 Mart olur... Tıpkı, mer- kez sol ve sag oylann alt alta, yan yana toplanamayacağı gibi. Aslında, biliyor musunuz seyreden- lerin. oynayanlar olmasa fazla da kor- kacagı bir şey yok. Bakın ne diyor ge- cekondulu: "Ben kapının önünde otu- ran bir kadınım evladım, ben ne anla- nnı sağından solundao, bastık işte müh- rü, o da geçti gttti," Gayri, siz düşünün hava lodos mu poyraz mı? ARADA BİR VEDAT GINYOL TARTIŞMA Ah Şu Genç Knlarıımz! Bir dost, nerden duymuşsa duymuş, şu sözü aktardı bana: "örtünmek, soyunmanın özlemidir." Soyunmak da örtünmenin özlemidir yargısını ekliyorum ben buna. Bugün Türkiyemizde şeriatçılık adı altında, gerinin ge- risi bir yobaz kesimin, kadınlan insan yerine koymama eğilimi, zorbalığı, saplantısı ile başlannı örtme, umacı gö- rüntüsüyle kara çarşaflara bürünme girişiminin öncülü- ğünü üstlenmiş olduğunu ve bu uğurda kıyasıya sava- şıp kan dökmeye baş koyduğunu görüyoruz, insanlık adına utanarak. Çiçeği burnunda bir genç kızın, açılıp saçılıp sevgi ve saygımızı üstüne çekerek, doğal güzelliğini alabildiğine sergileyecek yerde, örtülere, dahası kara çarşaflara bü- rünmesi insan onurunu, insan haklarını hiçe sayan bir sapıklığın, örümcek kafalılığın ürünüdür. Fransız yazar ve romancı Anatole France'ın Pengu- venler Adası adlı bir romanı, bu konuda neler neler öğ- retmiyor ki bize. Anlatayım: A.France, güya penguven- lerin yaşadığı bir adayt ve oradaki yaşamı konu alıyor romanına, Fransız toplumunun bir çeşit eleştirisini ya- parak. Bu adada penguvenler, nasıl olduysa oluyor, insan kı- lığına, kişiliğine bürünüveriyorlar; kadın-erkek, bizim gi- bi birer vaıiık kılığına giriveriyorlar. Kurduklan toplum dü- zeni, yaşayışı, düşünüşü, davranışı Batı dünyasının tıpı tıpına aynı düzende. Penguven topJumunun öndegelen Mael adındaki yö- ne^etsi, bir gün "Yahu", diyor kendi kendine, "şu dişi penguvenler, doğal olarak soyunukken erkek pengu- venlerin pek ilgisini çekmiyorlar. Çünkü çıplaklığa doy- muşlar. Hiçbir istek, çıplaklığın ötesine geçip cinsel is- teğe el atamıyor." Yapılacak bir tek şey var: O da, dişiyi örtünlemek. Bu amaçla Mael, hiçbir erkeğin ilgisini çekmeyen çirkin bir kadını alıp süslüyor, takılarla bezeyip, örtünük bir kılık- la ortaya atıyor. Hiçbir penguven erkeginin ilgisini çek- miyen bu kadın, birden cinsel ilgi kaynağı oluyor vetüm erkekler onun peşine takılıyor. Örtülü bir kadının örtüsünün yanklarından taşan ten yuvarlaklığında bir şehvet çağrısı ön plana geldiğinde gemleyebilirsen gemle istek çılgınlığını. Ne diyordum yazımın başında? "Ortünme soyunma- nın özlemidir" diye. Büyük kentlerde, özellikle de Istanbul'da doğup bü- yümüş aydın kesimin güzelim kızlannın şeriat zorlama- sıyla başlarını örtmelerini aklım almıyor. Bana göre, bu sevgi ve saygıdeğer genç kızlar, kafaları yıkanmış, şe- riata baş koymuş erkeklere hoş görünmek isteği ve sap- kılığıyla katlanıyorlar bu işkenceye. Koca bulmak kor- kusu mu, gencecik kızlarımızın bir kesimini böylesi çağ- dışı, aptalca bir eyleme iten? Neyse, ben her düşünceye saygısı olan bir insan, bu- na da eyvallah diyorum bu duruma. Ama yazıma son vermeden, örtünme-soyunma ko- nusunda en güzel yargıyı büyük şair Dağlarca'ya bıra- karak onun dizesine başvuruyorum: Biri var nice giyinse duyar çıplaklığını. CUMHURİYET GAZETESİ BAŞYAZARI NADIR NADİ'Yİ ANMA GÜNÜ "DOSTU MOZARTTAN NADİRNADİ'YE" BİLKENT ULUSLARARASIAKADEMİK SENFONİ ORKESTRASIÖZEL KONSERİ GürerAYKAL,şef Suna KAN, keman W.A. Mozart Figaro'nun Düğünü Operası Uvertürü (KV 492) La Maj. "5. Keman Konçertosu" (KV 219) Do Maj. 41 ••Jüpiter Senfonısi'" fKV 551) 2 EKİM 1994 Pazarsaat 19.00'da AYA İRİNİ MÜZESİ'nde Daveti>eler perşembe. cuma. c.tesi \e pazar günleri Aya İrini ve Atatürk Kültür Merkezi gişeierindenücretsiz temin edilebilir. DAYIMIZI YÎTİRDİK! Prof.Dr. BEDRİ BAYRAKTAR ÜTOPYA DÜNYASININ GÜZEL İNSANI, BU DÜNYA SENİ ÇOK ARAYACAK! GLLDAL KÖPRİ LÜ Hl LLSİ KÖPRLLÜ Gerçek devlet adamı özlemi.^^m *^i ünümüzde W ı ülkemizde m -^_- eksikliği M W duyulan en ^ ^ m önemli olay ^ ^ " ^ ^ gerçek 'devlet adamı' nitelığinde kişilerin bulunmayışıdır. Uzun bir süreden ben Türkiye'de devlet vönetimindegörülen karmaşa bunu açıkça göstermektedir. Birçok görevli; milletvekilleri. belediye başkanlan. siyasi parti \ etkililerı. bürokratlar ve daha nicelen kendilerini 'devlet adamf olarak görmekte ve tammlamaktadırlar. Yazık ki medv a \ c bir kısım basınımız da bu yanlışın içindedir. 'Devlet adamı' sözü o denli ayağa düşmüştürki; birsabık banka müdürü bıle "Bankaya memur olarak geldim, devlet adamı olarak gidiyorum" diyebilmiştir. 'De>let adamı' sıfatının bu denli hatalı yorumlanmasının önemli bir kültür ve eğitim eksikliğinden kaynaklandığını söylemeye sanınm gerek yoktur. Kendilerini 'devlet adamı' olarak görenlerin her şeyden öncekendilerineyakı^tırdıklan busıfatınanlamınıve nitelıklerini bılmcleri gerekir. 'Devlet adamf kendi ülkesinın sosyal. kültürel ve siv asal alanlannda olduğu İcadar uluslararası siyasada da etkisi veağırlığı olan, hizmet ve deneyimleri uzun yıllara dayanan. düşünce ve ilke sahibi. çağdaş kafalı. gereğinde dingin ve ağırbaşlı. gereğinde de çok cesur ve yılmaz, hoşgörülü. sev ecen. ülkesini her şeyin üstünde tutan. doğruluğu ilke edinmiş. halkı ile bütünleşmiş. hepsinden önemlisi ülke ınsanlannca beğenilen ve sev ilen kişidir. Yakın tarihimizdcki gerçek devlet adamlanndan birkaç örnek vermemiz sanınz v ararlı olacaktır: 'Devlet adamı". Osmanlı Devleti'nin en buhranlı günlerinde '1839Tanzimat Fermaru' ile ülkev e canı pahasına özgürlük ve insan haklarını getiren zamanın Sadrazamı Mustafa Reşit Paşa'dır. 'Devlet adamı'. 19. yüzyılın sonlannda Alman-Fransız Sa\ aşı sonunda banş antlaşması yapılırken Bismark'a "Âli Paşa'nuı görüşünü aldınız mı?" dedirten. kişiliği ile tüm Avrupa siyasetini etkileyen ve Osmanlı İmparatorluğu'nun_yıkılışını en az elli yıl geciktiren Ali Paşa'dır "Devlet adamı', "Peygamberiniz Allah'ın huzuruna hangi merdivenle çıkmıştır" diyen mağrur Rus Çan'na "Hazreti İsa'nın çıktığı merdivenle", "Girit'i kaça satarsınız" diye şoran küstah Fransa İmparatoru 3. Napolyon'a "Aldığımız fiyata" yanıtını verebilen ve 19. yüzyılın başlannda oluşan Mısır. Suriye ve Yunan isyanı olaylannı silahla değil, akıla yolla çözümleyen Hariciye Nazın ve Vezir-i Azam Kececizade Büyük Fuat Paşa'dır. 'Devlet adamı'. savaş meydanlanrun şanlı galibi. •banş'ın koruyucusu, modern Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu, devrimlerin yaratıcısı üstün insan Mustafa Kemal Atatürk'tür. 'Devlet adamı'. İnönü savaşlannda ülkenin 'makûs talihi'nı yenen, Atatürk ilkelerinin en önde gelen savunucusu, Lozan'ın yaratıcısı, Türkiye'yi İkinci Dünya Savaşı felaketinden kurtaran. hepsinden önemlisi ülkeye demokrasiyi getiren lsmet İnönü'dür. 'Devlet adamı'. 1974lerde üstün azmi vecesareti ile Kıbns Türklerini özgürlüklerine kavuşturan, inançlanndan ödün vermeyen dürüstlük ve namus simgesi Bülent Ecevit'tir. Devlet adamı, bir avuç Kıbns Türkü'nün özgürlüğü ve bağımsızhğı için otuz vıldırtüm dünyaya karşı birölüm kalım savaşı veren Rauf Denktaş'ur Bugün ülkemizde gerçek devlet adamı olarak göstereceğimiz adlar iç ve dış sorunlarda önemli hizmet ve deneyimleri olan Cumhurbaşkanı Sayın Süleyman Demirel dışında hemen yok gibidir. Aydın Olgun 5 6 1926-22 9 UNUS EMRE Esbank'm düzenlediği XI. Yunus Emre Resim Yanşması sonuçlan belli oldu. 614 sanatçının toplam 1836 yaprtıyla katıldığı yarışmada Seçici Kurul'un değerlendirmesi sonucu aşağıdaki değerli sanatçılanmız Başarı Ödülü almaya hak kazandılar. (Alfabetik sırayla) 1- Selim Birsel 2- Kerim Kıhçarslan 3- Aydan Murtezaoğlu 4 M. Orkun Müftüoğlu 5- Bülent Şangar Başan Ödülü alan ve yapıtlan sergilenmeye değer bulunan sanatçılanmızı kutlar ve yanşmaya ilgi gösteren tüm * sanatçılara yürekten teşekkür ederiz. PENCERE Zavalh Him, SolBim... Adamın suratından düşen bin parça, yüzü asık mı asık, kaşları çatık... Sorarsın: - Ne o, bu sabah solundan mı kalktın?.. Töremizde sol dışlanır, sağ içlenir. Müslümanın sağ omuzbaşında iyilik meleği, sol omuzbaşında kötülük meleği nöbete durmuyor mu? Üstelik hangi elle taharetlenirsin?.. -Solelle!.. Anadolu'da uzun yıllar solculuk böyle çürütülmek is- tendi; ama, sol gelişti... Bugün solun oranı yüzde 30!.. • Şaşılası bir orandır bu!.. Büyük güçtür... En yaşamsal alanlarda bile, bir ülke halkının tümü, doğruyu bulamaz; yüreğinde doğruyu sezinlese de se- sini çıkaramaz; Fransız halkının çoğunluğu Nazi işgali karşısında pısmadı mı?.. Direnişçiler bir avuçtan fazla değildi. Kurtuluş Savaşı'nda Istanbul hangi yandaydı?.. Ege boyun eğmedi mi?.. Anadolu halkının çoğunluğu, yüreğine taş basıp susmuştur: çaresizlik, yetersizlik, V/- ran olası hanedeki evlad-ü /ya/'in kaygısı, toplumlarda açık seçik düşmana karşı direnişi bile sınırlandmr. Kaldı ki Türkiye'nin sağı da solu da ulusal kapsamda demokratik hesaplaşma sürecindedir. Bu gibi durum- larda sorun akılda tartılıyor, bilinçte ölçülüyor, sağduyu- da endazeleniyor. Halkm yüzde kaçı aptal?.. Bilemem; ama, yüzde 30'u sola oy vermiyor mu?.. Batı'daki oranlardan az değil bu!.. • Peki, bugün sol niçin defterden silinmek tehlikesiyle karşı karşıyadır?.. Hem yüzde 30 sağlam tabanı var; hem de parlamentodan silinmek rizikosunun eli kula- ğında... Niçin?.. Soruyu yanıtlarken politikacılığı geriye itip insancıl gözlemciliği öne çıkarmakta yarar var... Anadolu solcusu nasıl bir insan?.. Nâzım Hlkmet'e bayılır, komünist değildir; ama, bü- yük şairi baştacı eder. Erbakan Hoca'ya dudak büker, üçkâğıtçılıkla suçlar; şeriatçıya karşıdır; ama, "Elham- dülillah Müslümanım" der... Işçi olmasa da emekçi ideolojisini benimser. Kayıtsız şartsız 'kalpaksız ku- vacı'd\r. Fazıl Hüsnü Dağlarca'yı Orhan Veli'yle birlikte bağrına basar, Mehmet Akif'in 'istiklal Marşı' okunur- ken gözleri dolar; Tevfik Fikret'i okumadan benimser. BülentEcevK ile Erdal inönü'yü birbirinden ayırmaz, iki- si de makbuldur. Hurafeye kulak asmaz da yerde ekmek parçası görünce öpüp bir kenara koyar. Mazlum halkla- ra sıcaktır, Amerikaya kızar. Sırasında Allah'a sığınır; A2İ2 Nesin'i yere göğe koyamaz; yobazlara ateş püskü- rüp Islama saygı duyar. Çarşaflıya yan bakmaz, kendi kızının, karısmın mayoyla denize girmesini doğal sayar. Sosyalizmi sonuna dek benimser de ayaklarını toprağa dayamasını bilir. Kürtlerin haklarını savunur; 'Milli Mi- sa/('tan ölür de vazgeçmez. PKK'nin numarasını ver- miştir de DEP'lilere HADEP'lilere soğuk bakmaz. Ezanı milli marş gibi dinler de hoparlörle cayırtıyı sevmez. özelleştirmeden hoşlanmaz, kapitalizmi sömürü düzeni bilir, medyayı izler; ama, medya gülleri'nin her birine notunu vermiştir. Karayalçın'ı, Baykal'ı, İnönü'yü. Ece- vlt'i, Gürkan'ı aileden sayıp her birinin dikenine katlanır. Ytlmaz Güney eski gözağnsıdır, vazgeçemez; RuhiSu- yu unutamaz, halk türkülerini dinlemeden edemez. Marks yakını gibidir, Rusya'da olan-bitenden hoşlan- maz. 'Kemalizm 'dedin mi yüzünde güller açar. Ceyhun Atuf un 'Bağımsızlık Gülü'öür sevdiği çiçek... Yüzde 30 solun harmanı budur. • Evet, insanca yaklaşımla yüzde 30 solun harmanı bu- dur; ama, politikacı gibi yaklaşınca, şairin dediği gibi: Al eline bıçağı. Açılıp açılıp vur bana.. Bir damla kanım akmaz. BARIŞ DERNEĞİ GENEL BAŞKANI Buyukelçi MAHMUT DİKERDEM'İ Anma Programı 3. Ekim 1994 15.00 Karacaahmef'teki Mezarı başında anma foplanfısı 17.00 PANEL Türkiye'de Banş Kültürünün Yeri ve Gelişimi Konuşmaatar Aydın AYBAY (Ögretim Üyesi) Ali SİRMEN (Gazeteci) Ataol BEHRAMOGLU (Şaır) Reha İSVAN (Egitimci) Yöneten Ali TAYGUN Yer Küçük Sahne-Beyoğlu Istiklâl Cd-Atlas Sineması üstü 20.30 Çatı Restaurant'da GELENEKSEL BARIŞÇÎLAR YEMEĞI Fanele butun banşsevedef davedidir ÖltS is invitation is ours! We are lookıng for friends wtıo vvould İlke to be apart ot translation House managed through a contemporary understanding, and contribute it to go fufther in ifs goals, and receive the equivalent of his / her contribution This ad is for who have abilıty to use English & a second foretgn language in written and oral translations & have academic - mental qualrficatıons to grasp the meanıng of what is said above ( This [OÎIR ation is ours! Please send your cv by mail or fax, with photo to; İLETİŞİM DU ve Daıuşmanlık HızmeÜeri LtdŞti. K I Eski Yıldız Cad. Dilek Apt. No:66 Daire:3 Beşıktas 80700 İstanbul İ T 227 28 61 (Telefax)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle