Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 14EKİM1994CUMA
12 KULTUR
Tiyatro döneminde 'sanata evet' diyecek mîyiz?
AYŞEGÜL YÜKSEL
Yaz aylan boyunca tiyatro hiç
manşetten düşmedi. Ne yazık ki
sanatsal etkinlikler yerine, devlete ve
yerel yönetimlere ('bağlı' değil)
'bağnnlı' statüsünden kaynaklanan
olaylarla...Konumuözgül bir
yasayla belirlenmediği -böyle bir
belirlemenin yapılması istenrnediği-
için 'Bulanık suda balık avlama'ya
itilen, arada bir pohpohlan sa da,
sırası geldığinde dizginlenebilmesi
yolunda politik iktidarlara ve yerel
yönetimlere hep 'açık kapı'
bırakılan, açıkça söylenmese de
'özgûr' ve 'özerk' kıhnması
'sakıncalı' görülegelmiş,
toplumumuz için 'eğlence' mi,
'yaşamsal gereksinme' mi olduğu
sorusu hiçbirzaman dürüstçe
yanıtlanmayan bir 'kahıriı sanat'
olup çıkü tiyatromuz.
Isterdik ki basında İstanbul
Belediyesi ŞehirTiyatrolan.
Bakırköy Belediyesi Şehir
Tiyatrolan ve Devlet Tiyatrolan
çevresinde kopan, işin içine Kültür
BakanlığYnın ve yerel yöneticilerin
degirdiği firtınalan değil. yaz aylan
boyunca yapılmasını hep
özlediğimiz tiyatro şenliklerini
izleyelim. İsterdik ki İBŞT'de on
yıllık emeği olan Gencay Gürün'ün
yönetiminden Erol Keskin
yönetimine yumuşak bir geçiş
yapılsın, Zeliha Berksoy'un
Bakırköy Beledıyesı Şehir
Tiyatrolan'nı kurumlaştırmak için
alü yıldır harcadığı çabaya saygı
gösterilsin. Devlet Tiyatrolan
çahşanlan genel müdürlerinin
Tamer Levent mi, Bozkurt Kuruç mu
olduğunu bilsinler. biz de 'özel
isün'lerin belirledığı 'tiyatro sanatı
dışı' olaylara takılmayalım.
• Tiyatro, güçlü yazarlann ve sanatçılann elinde yaman bir 'demokrasi'
silahına dönüşür. Devlet, yerel yönetimler ve toplum 'sanat'a gerçekten
'evet'derse, sanat üreten kummlanmız da daha iyi ve daha güzel olanı
yaratma yolunda yürekleneceklerdir.
Oysa tiyatro olgusunu manşet
yapan 'özel isim'lere konservatuvar
öğrençileri bile katılmaya başladı
artık. İstanbul Üniversitesi Devlet
Konservatuvan öğrencisi, ünü
-hakkmda yazılanlara
bakılırsa- babasınınkini de geçen
Serdar Güreş'in değerli sanatçı ve 22
yıllık öğretim üyesi Ahmet
Levendoğlu'nun -emeklilik hakkıru
da yakarak- istifa etmesine neden
olan olaylan arkasında
bırakıvererek Hacettepe
Üniversitesi Devlet
Konservatuvan'na 'olayü' bir 'yatay
geçiş' yapüğını yine basından
öğreniyoruz. Öğrenemedığimız.
özel tiyatrolara birkaçyıldır,
sunduklan yapım projelerinin
değerlendirilmesi sonucunda verilen
parasal devlet desteğinın bu yıl
neden gecıktiği ya da verilip
verilmeyeceği... Akla hemen 5 Nisan
1994'ten bu yana alınan 'istikrar
tedbirleri' geliyor. Eğitim \esağlık
alanlannda patlayan enflasyon
karşısmda sessiz kalan ve 'önlem
alma" uygulamasını neredeyse
-üniversiteler dahil- devlet
kurumlannda yapılan harcamalara
ve memur maaşlanna getirilen
kısıtlamayla sınırlayan İcraat
anlay ışı' özel üyatrolara verilen
desteği de ülke için 'lüks' bulmuş
olabilir. Ya da özel tiyatrolar için
aynlan kısıtlı tutann kimseye 'ayıp'
olmadan nasıl dağıtılacağı sorunu
yöneticileri zor durumda bırakmış
olabilir. Trilyonlann nerelere
gittiğini artık hepimiz ezbere
biliyoruz. Özel tiyatrolara verilecek
destek ise yalnızca 'milyon'
düzeyinde... Türkiye'nin sürekli
tiyatro seyircisi 'memur' aileleri
olagelmiştir. îçinde yaşadığımız
ekonomik bunalım döneminde,
çocuklannı eğitebilme ve doyurup
giydirebilme adına elinden geleni
yapan memur kesiminin tiyatro
izleyiciliğini sürdürüp
sürdürmeyeceğini de hep birlikte
göreceğiz. Umanz sürdüreceklerdir,
umanz tiyatrolanmız da onlann
özverisine 'doyurucu' yapımlarla
karşıhk vereceklerdir.
Devlet Tiyatrolan'nın başlattığj
'Sanata Evet' kampanyasının
sloganını yazının basından bu yana
değindiğim noktalar nedeniyle
yürekten benimsiyorum.
Doğru düşünen, düşüncelerini
özgürce dile getirebilen. beğeni
düzeyini yükseltmek isteyen,
'ortaJama kültür' anlayışına göre
hazırlanıp paketlenmiş medya
malzemesiyle yetinmeyen, yaşamın
her cephesinde hep daha iyi. daha
doğru, daha güzel olanı arayan bir
toplum olma adına, parasal
gücümüzün sınırlannı zorlayarak
'Sanata Evet' diyebılirsek.
çevremizdeki çirkin olaylann
yarattığı moral bozukluğunu
göğüsleyebiliriz. Tiyatro baş-
langıcından bu yana hep çirkin-
liklere karşı olmuş, hep haklı olanı,
hep insana yakışır olanı
desteklemiştir. Düzeyli tiyatroda
bağnazlığa yer yoktur. Tiyatro,
güçlü yazarlann ve sanatçılann
elinde yaman bir 'demokrasi'
silahına dönüşür. Devlet, yerel
yönetimler ve toplum 'sanata'
gerçekten 'evet'derse, sanat üreten
kurumlanmız da daha iyi ve daha
güzel olanı yaratma yolunda
yürekleneceklerdir.
Tiyatro toplum için vardır; toplum
hangi koşullan yaşıyor olursa olsun.
Yeni bir tiyatro dönemi başlıyor.
Tiyatromuza sahip çıkmak,
tiyatromuzu her tür baskıya karşı
korumak demektir. Birde
unutmayalım, tiyatromuza ne
düzeyde sahip çıkarsak,
tiyatromuzu eleştirme hakkımızda
o düzev de olacaktır.
Akbank 4.Uluslararası Caz Festivali'nin Mimar Sinan Üniversitesi Oditoryumu'ndaki konserleri
2O.yiizyıl müziğiııiıı en son örnekleri
MEHMETULUĞ
Akbank 4. Uluslararası Caz Festi-
vali, bu yılki programı kapsamında
"mini" bir festival de içeriyor. Mi-
mar Sinan Üniversitesi Oditoryu-
mu'nda cuma, cumartesi ve pazar
günleri her gün ikişer konserle de-
vam edecek olan festival, üniversite-
nin 400 kişılik sempatik salonunda
Avrupa çağdaş müziğinin önemli
temsilcilerini ağırlayacak. Ufak bir
amfıtiyatro konumundaki salonda
akustik ağırhklı ve minimal ses tesi-
satı kullanılarak gerçekleşecek olan
bu konserler, sanatçılarla izleyicileri
bütünleştirecek.
4'ncü festival. kapsammdaki kon-
serlerin gerçekleştiği Sabana Çen-
ter, Aksanat ve Mimar Sinan Üni-
versitesi gibi üç farklı mekanda caz
müziğinin birbirinden farklı akı-
mlanndan örnekler sergilemeyi
amaçlarken, Mimar Sinan Üniversi-
tesi Oditoryumu'nda çağdaş Avru-
pa müziğinin cazla kesiştigi nokta-
dan örnekler verilecek. Cuma günü
saat 18.30'da Fransız piyanist Alain
Jean Marie'nin solo piyano konse-
riyle başlayacak olan konserler,
İngılız trombon ustası Paul Ruther-
ford'ın piyanist Keith Tippett'la ve-
receği konserle devam edecek. Bu
mekanda çalacak olan son topluluk
ise Alman piyanist Georg Graewe li-
derliğindeki George Graewe-Gerry
Hemingway-Emst Reijseger üçlüsü.
Türk cazseverler Amerikalı davul
ustası Gerry Hemingvvay ve Hollan-
dah çellist Ersnt Reijseger'i, Cemal
Reşit Rey Konser Salonu Caz Kon-
serleri serisinde geçen şubat ayında
yer alan Gerry Hemingway beşlisi
konserinden anımsayabilirler.
Özellikle 60'h yıllardan sonra Av-
rupa kıtasına sıçrayarak bu kıtada
asırlardır ağırlıklı olarak icra edilen
klasik müzik ekolüne yeni bir kan
getiren caz müziği, Avrupalı sanatçı-
lar tarafından farklı farkb yorum-
landı. Klasik müziğe yakın olan sa-
natçılar, cazın daha çok 'bebop' ve
'cool' tarzlanna yatkınlık gösterir-
ken. VVeber, Schonenberg ve Stock-
hausen gibi çağdaş bestekarlara ilgi
gösteren sanatçılar, cazın doğaçla-
ma temasından ve özgür ruhundan
etkilendiler. Bu ikinci ekolden gelen
Georg Graevve, Paul Rutherford,
Keith Tippett ve Emst Reijseger,
cazı Avrupa kıtasına taşıyan Cecfl
Taylor ve Anthony Braxton gibi vir-
tüözlerle çalarak, Afro-Amerikan
müziğiyle Avrupa müziğinin evlen-
mesine katkıda bulundular. Domi-
nik asıllı Fransız piyanist Alain Jean
Marie ise doğup büyüdüğü Antilles
adalannın balo salonlannda ıç ıçe
geçen Karayip ritimleri. caz ve
Avrupa müziğinin sentezini daha
sonra taşındığı Paris'e getirerek.
kendine özgün yorumuyla sergiledi.
Birbirlerinden değişik yorumlanyla
caz müziğine yeni bir soluk getiren
Avrupalı sanatçılar, farkh birikimle-
ri ve ekollerine rağmen cazın özünde
yatan doğaçlama ruhunu üç gün bo-
yunca Mimar Sinan Üniversitesi
Oditoryumu'nda yaşatırken, izleyi-
cilere 20'inci yüzyıl müziğinin en son
örneklerini sunacakJar.
ALAİN JEAN-MARIE
Pointe a Pitre'de doğan Alain Jean-Marie 8
yaşında piyano çalmaya başladıktan sonra,
yetişkinük yıllannda Karaipler'deki balo
salonlannda profesyonel müzisyen olarak
çalmaya başladı. 1973'te Paris'e yerleşen A.J.
Marie, La Cigale'de Robert Mavounzy ve Al
Lirvat ile çalmaya başladıktan sonra, 1976'dan
başlayarak, Chet Baker. Sonny Stitt, Art
Farmer, Slide Hampton, Jonny Griffin, Clark
Terry1
ve Lee Konitz gibi pek çok değerli soliste
eşlikettı. 1979'da Django Reinhardde
L'Academie du Jazz ödülüne layık görüldü ve
bu başansının ardından Lee Konitz, Charles
Tolliver, Harry Edison, Eddie Lockjav* Davis,
Cat Anderson ve Abbey Lincoln ile pek çok
kayıtgerçekleştirdi. 1986'daDeeDee
Bridgewater'ın başrolü oynadığı Lady Day adlı
müzikalin müzikal direktörlüğüne getirilen
A.J. Marie, bu ticari başanyı Dee Dee
Bridgevvater'la birlikte çıküğı konserlerde ve
Piyanist ve kompozitör Georg
Graewe, ilk topluluğu olan Georg
Graevve Quintet'i 1974yıbnda
kurduğu günlerden itibaren
profesyonel bir kompozitör ve
performans sanatçısı olarak çalı-
şmaktadır. Graevveaynca. 1982
yılındanberi 10 kişilik çokuluslu
bir oda orkestrası olan Gruben
Klug Orchester'm şefliğmi
yapmaktadır. Kendi gruplannın
dışmda Anthony Bra\ton, John
Tchicai, Barre Philips, Franz
Koglmann, Evan Parker, John
Lindberg, Marilyn Crispell, Mark
Feldman, Michael Moore, Mark
Dresser, Herb Robertson ve Phil
Minton gibi sanatçılarla da ça-
lışmalar yapan Graewe"ın son yı-
llardaki çalışmalan. Ernst Reijseger
ve Gerry Hemingway'den oluşan
bir üçlüyü, flüt vırtüözü Robert
Dick ile bir ıkiliyi ve John Butcher.
Hans Schneider \ e Martin Blume'-
turnelerde devam ettirdi. 1992'de yaptığı 2
albüm çalışması kritikler tarafından çok
başanlı bulunarak geniş yankı uyandırdı.
Bunlardan biri Biguine Reflectıons adını
taşıyan Karaipli köklerinden aldığı ilhamı
yansıtan çalışmaydı. Diğeri ise Dreamtime
adını taşıyan ve Barney VVilen ile birlikte
gerçekleştirdiği ikili bir çalışmaydı. Bu plak
Fransa'da Telerama tarafından yıhn caz plağı
seçildi.
dan oluşan "Frisque Concorance"
dörtlüsünü kapsıyor. Graewe"ın son
oluşturduğu topluluk ise 1994 yılı
ilkbahannda kurduğu ve Dorothea
Schüch. Anne LeBaron. Robert
Dick, HorstGrabosch. Hans
Schneider ve Gerry Hemingvvay'den
oluşan topluluğu. Graevve, 1993
Martı'ndan itibaren de Random
Acoustics adlı firmasıy la çağdaş
müzik yapıtlannı piyasaya
sürmekte. İstanbul'a getirdiği
üçlüyü oluşturan Hollandalı çello
ustası Ernst Reijseger ve Amerikalı
davul ustası Gerry Hemingvvay ile
yapüğı çalışmalann müzikal
kariyerinde ayn bir yeri olduğunu
söyleyen Graevve. Avrupa çağdaş
müzik çevrelerinin en çok aranılan
isimlerinden biridir. Georg Graevve
piyano. Ernst Reijseger çello.
Gerry Hemingvvay davul.
Georg Graevve'ın katıhmı İstanbul
Alman Kültür Merkezi'nin değerli
katkılanyla gerçekleşmiştir.
RUTHERFORD
& TİPPETT
29 Şubat 1940 tarihinde Lond-
ra'da doğan tromboncu Paul VVil-
liam Rutherford, 1965 yılında
Londra'da Stevens ve VV'atts ile
birlikte Sponteneous Music En-
semble'i (SME) kurdu. 1964
yıhnde Nevv
İazzOrchest-
ra"ya (NJO)
yatıldı ve
1967
yılından iti-
baren de
Mike \Vestb-
rook'un çe-
şitli grup-
lannda çaldı.
Rutherford -. .^. T „
her zaman Keith Tippett
için doğaçlamanın birçok farklı
yönünün yorulmak bilmez de-
neyimcisi oldu ve 1960'larda trom-
bona yeni bir dil kazandıran bir
avuç ınsandan birisi durumuna
geldi; yeni sesler, yeni aralıklar,
yeni dokular. 1970 yılında Iskra
1903 adlı grubunu kurdu ve Lon-
don Jazz Compesers' Orchestra"-
nın (LJCO) da baş tromboncusu
oldu. 1981 yıhna kadar"Golbe
Lnity Orchestra"da Peter Brötz-
mann ve Alex von Schilippenbach
ile çaldı. 1973 yılından beri de solo
çalışmaya devam ediyor. 1970'ler-
de İngiltere. Amerika ve Sovyetler
Birliği'nde yayımlanan çeşitli der-
gilerin yanşmalannda birinciliğe
yerleştı. Hiç ödün vermeyecek de-
recede çağdaş bir isim ohnasına
Paul Rutherford
rağmen. sevdıgı tromboncular
şaşırtıcı derecede geleneksel isim-
lerdır; Jilm Robinson, Jack Tea-
garden, J.J. Jonson. Bob Bro
okmeyer, Jimmy Knepper. Roy
VVUliams. Rutherford'un müzik
yaşamını etkıleyen isimlerin ba-
şında John Coltrane ve Eric
Dolphy gibi cazcılann yanı sıra
Bartok ve Varese gibi çağdaş mü-
zik ustalan da yer alır. Ruther-
ford'a piyanoda eşlik edecek olan
vatandaşı Keith Tippett, güç ve es-
tetiği hassas bir içgüdüyle birleşti-
rebilen çok yetenekli bir müzisyen-
dir.
Paul Rutherford trombon.
Keith Tippet piyano.
Paul Rutherford ve Keith Tip-
pett ikilisinin konserleri The Bri-
tish Council'ın değerli katkılanyla
gerçekleşmiştir.
Beşiktaş, yeni bir Kültür Merkezi'ne kavuşuyor
YAHYA KOÇOĞLU
Sinema salonlannın tek tek
kapandığı bugünlerde bir sinema
daha kapanıyor. Ancak bu sinema,
düğün salonu, mobilya mağazası
haline dönüşmeyeceİc. Bir kültür
merkezi olarak daha geniş bir
içerikle sanata yer açacak.
Kapanan Beşiktaş Mıstık sineması,
15 ekimde "Beşiktaş Kültür
Merkezi" adıyla, ağırlığı tiyatro
olmak üzere, sinema gösterimleri,
konser, toplanü gibi etkinliklere
perdelerini açıyor.
Bu kriz ortamında, ellerindeki
parayla daha karlı işler yapmak
yerine, sanata, kültüre milyarlarca
Üra yaünm yapan kişiler; tiyatro
yazan ve oyuncusu Yıhnaz Erdoğan
ve birçok tiyatroda idarecilik yap-
mış Necati Akpınar. Erdoğan ve
Akpınar, ideallerindeki tiyatroyu
yaratmak için uygun ortam ararken
Mıstık Sineması'nı bulmuşlar:
"Beşiktaş gibi İstanbul'un
göbeğindeki semtte bir kültür
merkezinin olmaması eksiklikti.
Beşiktaş Çarşısı'nda balıkçı var,
işkembeci var, beyaz eşya satıcısı var
ama kültüre yönelik bir \ apı yoktu.
Bu eksikliği gidermek bize düştü.
Mekan bu kadar büyük olunca
sadece bizim kendi tiy atromuzu
yapacağumz bir mekan olmaktan
çok, bir kültür merkezi haline
getirmeyi düşündük.
Sinema gösterimini yok etmiyoruz.
Kaliteli yerli yapımlara her zaman
hazmz.
Haftalar düzenleyerek sinema
faaliyetlerini sürdüreceğiz. Ama bu
kültür merkezinin lokomotifi bizim
kendi tiyatromuz olacak. Nejat
Uygur'un 'Alo Orası Tımarhane
mi?1
oyunuyla 15 ekimde perde-
• Yann açılacak 760 kişilik Beşiktaş Kültür
Merkezi'nde ağırlık tiyatro olmak üzere, film
gösterimleri, konserler ve toplantılar
gerçekleşecek. Perdeler, 'Otogargara' adlı
müzikalle açılıyor.
lerimizi açacağız. Sonra bizim
oyunumuz "Otogargara'yla kendi
oyunlarımıza başlayacağız."
760 kişilik salonda Erdoğan,
idealindeki tiyatroyu
gerçekleştirecek:
"İdealim, yazar ve oyuncu olarak
önderliğini yaptığım, çizgjsini
belirlediğim bir tiyatro yaratmak;
politik tavırlı, poHtik ağırlığı olan bir
oyun tarzı.
Genel olarak sonuna kadar taşlama
gibi olmayan. sözünü hiçbir şeyden
yakırunay an, çok rrajik olaylan bile
sağlıklı bir mizah anlayışıvla
anlatabilen bir çizgi tutturmaya
çaltşıvorum. Bu tavır daha önce
y azdığım oyunlarda vardı ama o
oyunlann özelliği benim sonuçta
başkalanna y a/dığım, onlarla bir
ortak nokta aradığım oyuntardı.
Şimdi öyle bir durum yok artık
kimseyi bir şeye ikna etmek zorunda
değüim. Benim tiyarromun çok net
bir biçimde ortaya çıkacağı bir sürece
giriyoruz. Şimdi artık 'Otogargara'
oyunuyla başlayacak benim
tiyatromun ortaya konacağı sürece
giriyoruz."'
Levent Kırca Tiyatrosu'nun
oynadığı "Gereği Düşünüldü"
oyununun büyük bölümü, TRT'de
2 yıl yayımlanan "L'mut Taksi"
dizisi. Yasemin Yalçın
Tiyatrosu'nun 2 yıl kapalı gişe
oynadığı "Kaduüık Bizde Kalsm" bir
bÖlümü Shovv TV'de yayımlanan
"Haşlama-Taşlama" dizisi hep
Yümaz Erdoğan'ın eseri. Aynca
yayımlanan "Hüzünbaz Sevişmeter"
ile yayım aşamasındaki "Kadmlık
Bizde Kalsm" adlannda kitaplan
bulunuyor.
27 yaşında olması nedenıyle
"gelecek vaadediyor" sözünü
söyleyenlere itiraz ediyor: "Arük
vaat etmiyorum. Vaat ettiğimi
yapıyorum."
"Otogargara"nın 4 yıllık bir proje.
Yılmaz Erdoğan'a göre.
otogarlarda Türkiye'nin her
yanından insan var ve oyunuyla
bunlan yakalamaya çalışıyor. Bu
zenginlikten doğan çatışmalan.
toplumsal sorunlan aktanyor.
Oyundaki otogar büyük bir kentin
otogan biçiminde ele ahnıyor.
'Otogargara', bir umut uğruna
yapılan göçün, bugün vardığı
noktayı dile getiren bir müzikal. Son
bölümde aynlıklann ve hüzünlerin
yaşandığı trajik bir mekana
dönüşen otogann özgün ritmini
sahneye taşımaya çalışnruş Erdoğan.
Bu oyun Beşiktaş Kültür
Merkezi'nde gerçekleşecek
müzikallerzincirinindeilkhalkası.
"Otogargara" oyununun
müziklerini İlhan Şeşen'in yapüğını
kendisi dışında kadronun Demet
Akbağ, Sinan Bengier, Ferdi
Akamur, Aydın Tolan, Olgun
Şünşek, Savaş Barutçu, Meral
Küçükerol, Tuna Arman, Celal Tak
ve Birdan Turan'dan oluştuğunu
söylüyor.
Jorge Sempnun
Frankfurt Kitap
FuaiM'ndaydı
• Kültür Servisi - tspanya'nın eski
Kültür Bakam. yazar Jorge
Semprun Frankfurt Kitap Fuan'nın
onur konuğuydu. Sanatçılar, Alman
editörler ve halk tarafından
çluşturulanjüri tarafından Banş
Ödülü'nedeğergörülen Semprun,
son kıtabı "Yazınyada Yaşam"ın,
bugüne dek yayımlanan en önemli
kitabı olduğunu vurguluyor ve
büyük yankı yapacağından emin
görünüyor. Yazar, yapıtığı
konuşmada izleyiciiere "Bugünün
Almanyası'ndan çok şey bekliyoruz.
Özellikle Nazizm ve Stalinizm gibi
yaşadığı iki totalitarizm ömeğinden
sonra.." dedi.
MastikSanatlar
Raporu yayımlandı
• Kültür Servisi - Uluslararası
Plastık Sanatlar Derneği'nin, plastik
sanatlar alanındakı sayısal verilen
bir araya getirmek ve kamuoyunun
bılgisine sunmak amacıyla
hazırlattığı Plastık Sanatlar Raporu
yayımlandı. Rapor. Kültür
Bakanlığı'nın bütcesinın reel olarak
her geçen yıl küçülmekte olduğunu
açıkça ortaya koyarken, plastik
sanatlar alanındaki çeşitü
rakamlann ve bu alanın hacminin de
yetersiz kaldığını gözler önüne
seriyor. Özel biraraştırma
kuruluşuna hanrlatılan, Canan
Beykal ve Prof. Hüsamettin Kocan
tarafından yayına hazırlanan
raporda. grafiklerin de yardımıyla,
ülkemizde basılan kitap sayısı,
kütüphane. müze ve sinemalardan
yararlanma oranı gibi kültür
yaşamına ılişkin çeşitli göstergelerin
yanı sıra. Kültür Bakanlığı'nın
plastik sanatlar alanındaki yatınm
ve harcamalan da yer alıyor.
Halktürküterimizi
dinlemek istiyoruz
• Kültür Servisi - Truva Folklor
Araştırmaları Derneği'nin 3-11 eylül
tarihleri arasında Bakırköy
Özgürlük Mey dam'nda düzenlediği
"Halk Türküferimizı îstiyoruz" adb
ımza kampany ası halk müziği
sanatçılan, kültür konulu kuruluşlar
ve vatandaşlann katılımıyla
gerçekleşti. Bakırköy Belediyesi,
Çağdaş Yaşamı Destekleme .
Demeği adına Türkan Saylan,
Bakırköylü Sanatçılar Demeği,
EsenlerFM.İTÜ Devlet
Konservatuv an. Yurttan Sesler
Korosu, halk müziği sanatçılan ile
folklor konulu dernek tarafından
desteklenen ve 11.000 imza toplanan
kampanyada, geleneksel halk
kültürümüzün hızla yozlaştığı. adet
ve geleneklerimizın yok olduğu bu
dönemde. kültürümüzün ve
folklorumuzun en önemli
parçalanndan bıri olan halk
türkülerimizi korumak, y aşatmak
sevdırmek ve bu konuda kamuoyu
oluşturmak fikri etrafında görüş
birliği sağlandı.
YapıSanatevi
etkinlikleri
• Kültür Servisi- Tiyatro, müzik,
resim ve fotoğraf etkinüklerine
Çakırağa Camii Sokak Huzur
apartmanı numara 8 Aksaray'da
başlayan Yapı Sanatevi. cumartesi
ve pazar günleri de etkinliklerini
sürdürüyor. Yann gazteci Halil
Nebiler " Yolsuzluklar ve basının
sorumluluğu" konulu söyleşiye
katılıyor. 16 ekim pazar günü ise
Benimle Oynar mısın? adh oyun ile
Kutup Yıldıa adh grup müzik
dinletisi sunacak.
Tel: 632 7403
'Hoşçakal Umut'
Manheim Film
Festivali'nde
• Kümîr Servisi - Bu yıl 43'sü
yapılacak olan Uluslararası
Manheim Film Festivali'nde
Türkiye'yi, Canan Evcimen Içöz'ün
yönettiği TRTyapımı "Hoşçakal
Umut" temsil edecek. Uluslararası
yanşmaya bu yıl çeşitli ülkelerden
yaklaşık 600filmkatıldı ve ön eleme
sonucu 20filmfınalde yanşmaya
hak kazandı. Ayla Kutlu'nun
öyküsünden, Nuray Oğuz'un
senaryolaştırdığı "Hoşçakal
Umut", TRT prçdüktörlerinden
Canan Evcimen Içöz'ün ük
yönetmenlik çalışması.