03 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 14EKİM1994CUMA 12 KULTUR Tiyatro döneminde 'sanata evet' diyecek mîyiz? AYŞEGÜL YÜKSEL Yaz aylan boyunca tiyatro hiç manşetten düşmedi. Ne yazık ki sanatsal etkinlikler yerine, devlete ve yerel yönetimlere ('bağlı' değil) 'bağnnlı' statüsünden kaynaklanan olaylarla...Konumuözgül bir yasayla belirlenmediği -böyle bir belirlemenin yapılması istenrnediği- için 'Bulanık suda balık avlama'ya itilen, arada bir pohpohlan sa da, sırası geldığinde dizginlenebilmesi yolunda politik iktidarlara ve yerel yönetimlere hep 'açık kapı' bırakılan, açıkça söylenmese de 'özgûr' ve 'özerk' kıhnması 'sakıncalı' görülegelmiş, toplumumuz için 'eğlence' mi, 'yaşamsal gereksinme' mi olduğu sorusu hiçbirzaman dürüstçe yanıtlanmayan bir 'kahıriı sanat' olup çıkü tiyatromuz. Isterdik ki basında İstanbul Belediyesi ŞehirTiyatrolan. Bakırköy Belediyesi Şehir Tiyatrolan ve Devlet Tiyatrolan çevresinde kopan, işin içine Kültür BakanlığYnın ve yerel yöneticilerin degirdiği firtınalan değil. yaz aylan boyunca yapılmasını hep özlediğimiz tiyatro şenliklerini izleyelim. İsterdik ki İBŞT'de on yıllık emeği olan Gencay Gürün'ün yönetiminden Erol Keskin yönetimine yumuşak bir geçiş yapılsın, Zeliha Berksoy'un Bakırköy Beledıyesı Şehir Tiyatrolan'nı kurumlaştırmak için alü yıldır harcadığı çabaya saygı gösterilsin. Devlet Tiyatrolan çahşanlan genel müdürlerinin Tamer Levent mi, Bozkurt Kuruç mu olduğunu bilsinler. biz de 'özel isün'lerin belirledığı 'tiyatro sanatı dışı' olaylara takılmayalım. • Tiyatro, güçlü yazarlann ve sanatçılann elinde yaman bir 'demokrasi' silahına dönüşür. Devlet, yerel yönetimler ve toplum 'sanat'a gerçekten 'evet'derse, sanat üreten kummlanmız da daha iyi ve daha güzel olanı yaratma yolunda yürekleneceklerdir. Oysa tiyatro olgusunu manşet yapan 'özel isim'lere konservatuvar öğrençileri bile katılmaya başladı artık. İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuvan öğrencisi, ünü -hakkmda yazılanlara bakılırsa- babasınınkini de geçen Serdar Güreş'in değerli sanatçı ve 22 yıllık öğretim üyesi Ahmet Levendoğlu'nun -emeklilik hakkıru da yakarak- istifa etmesine neden olan olaylan arkasında bırakıvererek Hacettepe Üniversitesi Devlet Konservatuvan'na 'olayü' bir 'yatay geçiş' yapüğını yine basından öğreniyoruz. Öğrenemedığimız. özel tiyatrolara birkaçyıldır, sunduklan yapım projelerinin değerlendirilmesi sonucunda verilen parasal devlet desteğinın bu yıl neden gecıktiği ya da verilip verilmeyeceği... Akla hemen 5 Nisan 1994'ten bu yana alınan 'istikrar tedbirleri' geliyor. Eğitim \esağlık alanlannda patlayan enflasyon karşısmda sessiz kalan ve 'önlem alma" uygulamasını neredeyse -üniversiteler dahil- devlet kurumlannda yapılan harcamalara ve memur maaşlanna getirilen kısıtlamayla sınırlayan İcraat anlay ışı' özel üyatrolara verilen desteği de ülke için 'lüks' bulmuş olabilir. Ya da özel tiyatrolar için aynlan kısıtlı tutann kimseye 'ayıp' olmadan nasıl dağıtılacağı sorunu yöneticileri zor durumda bırakmış olabilir. Trilyonlann nerelere gittiğini artık hepimiz ezbere biliyoruz. Özel tiyatrolara verilecek destek ise yalnızca 'milyon' düzeyinde... Türkiye'nin sürekli tiyatro seyircisi 'memur' aileleri olagelmiştir. îçinde yaşadığımız ekonomik bunalım döneminde, çocuklannı eğitebilme ve doyurup giydirebilme adına elinden geleni yapan memur kesiminin tiyatro izleyiciliğini sürdürüp sürdürmeyeceğini de hep birlikte göreceğiz. Umanz sürdüreceklerdir, umanz tiyatrolanmız da onlann özverisine 'doyurucu' yapımlarla karşıhk vereceklerdir. Devlet Tiyatrolan'nın başlattığj 'Sanata Evet' kampanyasının sloganını yazının basından bu yana değindiğim noktalar nedeniyle yürekten benimsiyorum. Doğru düşünen, düşüncelerini özgürce dile getirebilen. beğeni düzeyini yükseltmek isteyen, 'ortaJama kültür' anlayışına göre hazırlanıp paketlenmiş medya malzemesiyle yetinmeyen, yaşamın her cephesinde hep daha iyi. daha doğru, daha güzel olanı arayan bir toplum olma adına, parasal gücümüzün sınırlannı zorlayarak 'Sanata Evet' diyebılirsek. çevremizdeki çirkin olaylann yarattığı moral bozukluğunu göğüsleyebiliriz. Tiyatro baş- langıcından bu yana hep çirkin- liklere karşı olmuş, hep haklı olanı, hep insana yakışır olanı desteklemiştir. Düzeyli tiyatroda bağnazlığa yer yoktur. Tiyatro, güçlü yazarlann ve sanatçılann elinde yaman bir 'demokrasi' silahına dönüşür. Devlet, yerel yönetimler ve toplum 'sanata' gerçekten 'evet'derse, sanat üreten kurumlanmız da daha iyi ve daha güzel olanı yaratma yolunda yürekleneceklerdir. Tiyatro toplum için vardır; toplum hangi koşullan yaşıyor olursa olsun. Yeni bir tiyatro dönemi başlıyor. Tiyatromuza sahip çıkmak, tiyatromuzu her tür baskıya karşı korumak demektir. Birde unutmayalım, tiyatromuza ne düzeyde sahip çıkarsak, tiyatromuzu eleştirme hakkımızda o düzev de olacaktır. Akbank 4.Uluslararası Caz Festivali'nin Mimar Sinan Üniversitesi Oditoryumu'ndaki konserleri 2O.yiizyıl müziğiııiıı en son örnekleri MEHMETULUĞ Akbank 4. Uluslararası Caz Festi- vali, bu yılki programı kapsamında "mini" bir festival de içeriyor. Mi- mar Sinan Üniversitesi Oditoryu- mu'nda cuma, cumartesi ve pazar günleri her gün ikişer konserle de- vam edecek olan festival, üniversite- nin 400 kişılik sempatik salonunda Avrupa çağdaş müziğinin önemli temsilcilerini ağırlayacak. Ufak bir amfıtiyatro konumundaki salonda akustik ağırhklı ve minimal ses tesi- satı kullanılarak gerçekleşecek olan bu konserler, sanatçılarla izleyicileri bütünleştirecek. 4'ncü festival. kapsammdaki kon- serlerin gerçekleştiği Sabana Çen- ter, Aksanat ve Mimar Sinan Üni- versitesi gibi üç farklı mekanda caz müziğinin birbirinden farklı akı- mlanndan örnekler sergilemeyi amaçlarken, Mimar Sinan Üniversi- tesi Oditoryumu'nda çağdaş Avru- pa müziğinin cazla kesiştigi nokta- dan örnekler verilecek. Cuma günü saat 18.30'da Fransız piyanist Alain Jean Marie'nin solo piyano konse- riyle başlayacak olan konserler, İngılız trombon ustası Paul Ruther- ford'ın piyanist Keith Tippett'la ve- receği konserle devam edecek. Bu mekanda çalacak olan son topluluk ise Alman piyanist Georg Graewe li- derliğindeki George Graewe-Gerry Hemingway-Emst Reijseger üçlüsü. Türk cazseverler Amerikalı davul ustası Gerry Hemingvvay ve Hollan- dah çellist Ersnt Reijseger'i, Cemal Reşit Rey Konser Salonu Caz Kon- serleri serisinde geçen şubat ayında yer alan Gerry Hemingway beşlisi konserinden anımsayabilirler. Özellikle 60'h yıllardan sonra Av- rupa kıtasına sıçrayarak bu kıtada asırlardır ağırlıklı olarak icra edilen klasik müzik ekolüne yeni bir kan getiren caz müziği, Avrupalı sanatçı- lar tarafından farklı farkb yorum- landı. Klasik müziğe yakın olan sa- natçılar, cazın daha çok 'bebop' ve 'cool' tarzlanna yatkınlık gösterir- ken. VVeber, Schonenberg ve Stock- hausen gibi çağdaş bestekarlara ilgi gösteren sanatçılar, cazın doğaçla- ma temasından ve özgür ruhundan etkilendiler. Bu ikinci ekolden gelen Georg Graevve, Paul Rutherford, Keith Tippett ve Emst Reijseger, cazı Avrupa kıtasına taşıyan Cecfl Taylor ve Anthony Braxton gibi vir- tüözlerle çalarak, Afro-Amerikan müziğiyle Avrupa müziğinin evlen- mesine katkıda bulundular. Domi- nik asıllı Fransız piyanist Alain Jean Marie ise doğup büyüdüğü Antilles adalannın balo salonlannda ıç ıçe geçen Karayip ritimleri. caz ve Avrupa müziğinin sentezini daha sonra taşındığı Paris'e getirerek. kendine özgün yorumuyla sergiledi. Birbirlerinden değişik yorumlanyla caz müziğine yeni bir soluk getiren Avrupalı sanatçılar, farkh birikimle- ri ve ekollerine rağmen cazın özünde yatan doğaçlama ruhunu üç gün bo- yunca Mimar Sinan Üniversitesi Oditoryumu'nda yaşatırken, izleyi- cilere 20'inci yüzyıl müziğinin en son örneklerini sunacakJar. ALAİN JEAN-MARIE Pointe a Pitre'de doğan Alain Jean-Marie 8 yaşında piyano çalmaya başladıktan sonra, yetişkinük yıllannda Karaipler'deki balo salonlannda profesyonel müzisyen olarak çalmaya başladı. 1973'te Paris'e yerleşen A.J. Marie, La Cigale'de Robert Mavounzy ve Al Lirvat ile çalmaya başladıktan sonra, 1976'dan başlayarak, Chet Baker. Sonny Stitt, Art Farmer, Slide Hampton, Jonny Griffin, Clark Terry1 ve Lee Konitz gibi pek çok değerli soliste eşlikettı. 1979'da Django Reinhardde L'Academie du Jazz ödülüne layık görüldü ve bu başansının ardından Lee Konitz, Charles Tolliver, Harry Edison, Eddie Lockjav* Davis, Cat Anderson ve Abbey Lincoln ile pek çok kayıtgerçekleştirdi. 1986'daDeeDee Bridgewater'ın başrolü oynadığı Lady Day adlı müzikalin müzikal direktörlüğüne getirilen A.J. Marie, bu ticari başanyı Dee Dee Bridgevvater'la birlikte çıküğı konserlerde ve Piyanist ve kompozitör Georg Graewe, ilk topluluğu olan Georg Graevve Quintet'i 1974yıbnda kurduğu günlerden itibaren profesyonel bir kompozitör ve performans sanatçısı olarak çalı- şmaktadır. Graevveaynca. 1982 yılındanberi 10 kişilik çokuluslu bir oda orkestrası olan Gruben Klug Orchester'm şefliğmi yapmaktadır. Kendi gruplannın dışmda Anthony Bra\ton, John Tchicai, Barre Philips, Franz Koglmann, Evan Parker, John Lindberg, Marilyn Crispell, Mark Feldman, Michael Moore, Mark Dresser, Herb Robertson ve Phil Minton gibi sanatçılarla da ça- lışmalar yapan Graewe"ın son yı- llardaki çalışmalan. Ernst Reijseger ve Gerry Hemingway'den oluşan bir üçlüyü, flüt vırtüözü Robert Dick ile bir ıkiliyi ve John Butcher. Hans Schneider \ e Martin Blume'- turnelerde devam ettirdi. 1992'de yaptığı 2 albüm çalışması kritikler tarafından çok başanlı bulunarak geniş yankı uyandırdı. Bunlardan biri Biguine Reflectıons adını taşıyan Karaipli köklerinden aldığı ilhamı yansıtan çalışmaydı. Diğeri ise Dreamtime adını taşıyan ve Barney VVilen ile birlikte gerçekleştirdiği ikili bir çalışmaydı. Bu plak Fransa'da Telerama tarafından yıhn caz plağı seçildi. dan oluşan "Frisque Concorance" dörtlüsünü kapsıyor. Graewe"ın son oluşturduğu topluluk ise 1994 yılı ilkbahannda kurduğu ve Dorothea Schüch. Anne LeBaron. Robert Dick, HorstGrabosch. Hans Schneider ve Gerry Hemingvvay'den oluşan topluluğu. Graevve, 1993 Martı'ndan itibaren de Random Acoustics adlı firmasıy la çağdaş müzik yapıtlannı piyasaya sürmekte. İstanbul'a getirdiği üçlüyü oluşturan Hollandalı çello ustası Ernst Reijseger ve Amerikalı davul ustası Gerry Hemingvvay ile yapüğı çalışmalann müzikal kariyerinde ayn bir yeri olduğunu söyleyen Graevve. Avrupa çağdaş müzik çevrelerinin en çok aranılan isimlerinden biridir. Georg Graevve piyano. Ernst Reijseger çello. Gerry Hemingvvay davul. Georg Graevve'ın katıhmı İstanbul Alman Kültür Merkezi'nin değerli katkılanyla gerçekleşmiştir. RUTHERFORD & TİPPETT 29 Şubat 1940 tarihinde Lond- ra'da doğan tromboncu Paul VVil- liam Rutherford, 1965 yılında Londra'da Stevens ve VV'atts ile birlikte Sponteneous Music En- semble'i (SME) kurdu. 1964 yıhnde Nevv İazzOrchest- ra"ya (NJO) yatıldı ve 1967 yılından iti- baren de Mike \Vestb- rook'un çe- şitli grup- lannda çaldı. Rutherford -. .^. T „ her zaman Keith Tippett için doğaçlamanın birçok farklı yönünün yorulmak bilmez de- neyimcisi oldu ve 1960'larda trom- bona yeni bir dil kazandıran bir avuç ınsandan birisi durumuna geldi; yeni sesler, yeni aralıklar, yeni dokular. 1970 yılında Iskra 1903 adlı grubunu kurdu ve Lon- don Jazz Compesers' Orchestra"- nın (LJCO) da baş tromboncusu oldu. 1981 yıhna kadar"Golbe Lnity Orchestra"da Peter Brötz- mann ve Alex von Schilippenbach ile çaldı. 1973 yılından beri de solo çalışmaya devam ediyor. 1970'ler- de İngiltere. Amerika ve Sovyetler Birliği'nde yayımlanan çeşitli der- gilerin yanşmalannda birinciliğe yerleştı. Hiç ödün vermeyecek de- recede çağdaş bir isim ohnasına Paul Rutherford rağmen. sevdıgı tromboncular şaşırtıcı derecede geleneksel isim- lerdır; Jilm Robinson, Jack Tea- garden, J.J. Jonson. Bob Bro okmeyer, Jimmy Knepper. Roy VVUliams. Rutherford'un müzik yaşamını etkıleyen isimlerin ba- şında John Coltrane ve Eric Dolphy gibi cazcılann yanı sıra Bartok ve Varese gibi çağdaş mü- zik ustalan da yer alır. Ruther- ford'a piyanoda eşlik edecek olan vatandaşı Keith Tippett, güç ve es- tetiği hassas bir içgüdüyle birleşti- rebilen çok yetenekli bir müzisyen- dir. Paul Rutherford trombon. Keith Tippet piyano. Paul Rutherford ve Keith Tip- pett ikilisinin konserleri The Bri- tish Council'ın değerli katkılanyla gerçekleşmiştir. Beşiktaş, yeni bir Kültür Merkezi'ne kavuşuyor YAHYA KOÇOĞLU Sinema salonlannın tek tek kapandığı bugünlerde bir sinema daha kapanıyor. Ancak bu sinema, düğün salonu, mobilya mağazası haline dönüşmeyeceİc. Bir kültür merkezi olarak daha geniş bir içerikle sanata yer açacak. Kapanan Beşiktaş Mıstık sineması, 15 ekimde "Beşiktaş Kültür Merkezi" adıyla, ağırlığı tiyatro olmak üzere, sinema gösterimleri, konser, toplanü gibi etkinliklere perdelerini açıyor. Bu kriz ortamında, ellerindeki parayla daha karlı işler yapmak yerine, sanata, kültüre milyarlarca Üra yaünm yapan kişiler; tiyatro yazan ve oyuncusu Yıhnaz Erdoğan ve birçok tiyatroda idarecilik yap- mış Necati Akpınar. Erdoğan ve Akpınar, ideallerindeki tiyatroyu yaratmak için uygun ortam ararken Mıstık Sineması'nı bulmuşlar: "Beşiktaş gibi İstanbul'un göbeğindeki semtte bir kültür merkezinin olmaması eksiklikti. Beşiktaş Çarşısı'nda balıkçı var, işkembeci var, beyaz eşya satıcısı var ama kültüre yönelik bir \ apı yoktu. Bu eksikliği gidermek bize düştü. Mekan bu kadar büyük olunca sadece bizim kendi tiy atromuzu yapacağumz bir mekan olmaktan çok, bir kültür merkezi haline getirmeyi düşündük. Sinema gösterimini yok etmiyoruz. Kaliteli yerli yapımlara her zaman hazmz. Haftalar düzenleyerek sinema faaliyetlerini sürdüreceğiz. Ama bu kültür merkezinin lokomotifi bizim kendi tiyatromuz olacak. Nejat Uygur'un 'Alo Orası Tımarhane mi?1 oyunuyla 15 ekimde perde- • Yann açılacak 760 kişilik Beşiktaş Kültür Merkezi'nde ağırlık tiyatro olmak üzere, film gösterimleri, konserler ve toplantılar gerçekleşecek. Perdeler, 'Otogargara' adlı müzikalle açılıyor. lerimizi açacağız. Sonra bizim oyunumuz "Otogargara'yla kendi oyunlarımıza başlayacağız." 760 kişilik salonda Erdoğan, idealindeki tiyatroyu gerçekleştirecek: "İdealim, yazar ve oyuncu olarak önderliğini yaptığım, çizgjsini belirlediğim bir tiyatro yaratmak; politik tavırlı, poHtik ağırlığı olan bir oyun tarzı. Genel olarak sonuna kadar taşlama gibi olmayan. sözünü hiçbir şeyden yakırunay an, çok rrajik olaylan bile sağlıklı bir mizah anlayışıvla anlatabilen bir çizgi tutturmaya çaltşıvorum. Bu tavır daha önce y azdığım oyunlarda vardı ama o oyunlann özelliği benim sonuçta başkalanna y a/dığım, onlarla bir ortak nokta aradığım oyuntardı. Şimdi öyle bir durum yok artık kimseyi bir şeye ikna etmek zorunda değüim. Benim tiyarromun çok net bir biçimde ortaya çıkacağı bir sürece giriyoruz. Şimdi artık 'Otogargara' oyunuyla başlayacak benim tiyatromun ortaya konacağı sürece giriyoruz."' Levent Kırca Tiyatrosu'nun oynadığı "Gereği Düşünüldü" oyununun büyük bölümü, TRT'de 2 yıl yayımlanan "L'mut Taksi" dizisi. Yasemin Yalçın Tiyatrosu'nun 2 yıl kapalı gişe oynadığı "Kaduüık Bizde Kalsm" bir bÖlümü Shovv TV'de yayımlanan "Haşlama-Taşlama" dizisi hep Yümaz Erdoğan'ın eseri. Aynca yayımlanan "Hüzünbaz Sevişmeter" ile yayım aşamasındaki "Kadmlık Bizde Kalsm" adlannda kitaplan bulunuyor. 27 yaşında olması nedenıyle "gelecek vaadediyor" sözünü söyleyenlere itiraz ediyor: "Arük vaat etmiyorum. Vaat ettiğimi yapıyorum." "Otogargara"nın 4 yıllık bir proje. Yılmaz Erdoğan'a göre. otogarlarda Türkiye'nin her yanından insan var ve oyunuyla bunlan yakalamaya çalışıyor. Bu zenginlikten doğan çatışmalan. toplumsal sorunlan aktanyor. Oyundaki otogar büyük bir kentin otogan biçiminde ele ahnıyor. 'Otogargara', bir umut uğruna yapılan göçün, bugün vardığı noktayı dile getiren bir müzikal. Son bölümde aynlıklann ve hüzünlerin yaşandığı trajik bir mekana dönüşen otogann özgün ritmini sahneye taşımaya çalışnruş Erdoğan. Bu oyun Beşiktaş Kültür Merkezi'nde gerçekleşecek müzikallerzincirinindeilkhalkası. "Otogargara" oyununun müziklerini İlhan Şeşen'in yapüğını kendisi dışında kadronun Demet Akbağ, Sinan Bengier, Ferdi Akamur, Aydın Tolan, Olgun Şünşek, Savaş Barutçu, Meral Küçükerol, Tuna Arman, Celal Tak ve Birdan Turan'dan oluştuğunu söylüyor. Jorge Sempnun Frankfurt Kitap FuaiM'ndaydı • Kültür Servisi - tspanya'nın eski Kültür Bakam. yazar Jorge Semprun Frankfurt Kitap Fuan'nın onur konuğuydu. Sanatçılar, Alman editörler ve halk tarafından çluşturulanjüri tarafından Banş Ödülü'nedeğergörülen Semprun, son kıtabı "Yazınyada Yaşam"ın, bugüne dek yayımlanan en önemli kitabı olduğunu vurguluyor ve büyük yankı yapacağından emin görünüyor. Yazar, yapıtığı konuşmada izleyiciiere "Bugünün Almanyası'ndan çok şey bekliyoruz. Özellikle Nazizm ve Stalinizm gibi yaşadığı iki totalitarizm ömeğinden sonra.." dedi. MastikSanatlar Raporu yayımlandı • Kültür Servisi - Uluslararası Plastık Sanatlar Derneği'nin, plastik sanatlar alanındakı sayısal verilen bir araya getirmek ve kamuoyunun bılgisine sunmak amacıyla hazırlattığı Plastık Sanatlar Raporu yayımlandı. Rapor. Kültür Bakanlığı'nın bütcesinın reel olarak her geçen yıl küçülmekte olduğunu açıkça ortaya koyarken, plastik sanatlar alanındaki çeşitü rakamlann ve bu alanın hacminin de yetersiz kaldığını gözler önüne seriyor. Özel biraraştırma kuruluşuna hanrlatılan, Canan Beykal ve Prof. Hüsamettin Kocan tarafından yayına hazırlanan raporda. grafiklerin de yardımıyla, ülkemizde basılan kitap sayısı, kütüphane. müze ve sinemalardan yararlanma oranı gibi kültür yaşamına ılişkin çeşitli göstergelerin yanı sıra. Kültür Bakanlığı'nın plastik sanatlar alanındaki yatınm ve harcamalan da yer alıyor. Halktürküterimizi dinlemek istiyoruz • Kültür Servisi - Truva Folklor Araştırmaları Derneği'nin 3-11 eylül tarihleri arasında Bakırköy Özgürlük Mey dam'nda düzenlediği "Halk Türküferimizı îstiyoruz" adb ımza kampany ası halk müziği sanatçılan, kültür konulu kuruluşlar ve vatandaşlann katılımıyla gerçekleşti. Bakırköy Belediyesi, Çağdaş Yaşamı Destekleme . Demeği adına Türkan Saylan, Bakırköylü Sanatçılar Demeği, EsenlerFM.İTÜ Devlet Konservatuv an. Yurttan Sesler Korosu, halk müziği sanatçılan ile folklor konulu dernek tarafından desteklenen ve 11.000 imza toplanan kampanyada, geleneksel halk kültürümüzün hızla yozlaştığı. adet ve geleneklerimizın yok olduğu bu dönemde. kültürümüzün ve folklorumuzun en önemli parçalanndan bıri olan halk türkülerimizi korumak, y aşatmak sevdırmek ve bu konuda kamuoyu oluşturmak fikri etrafında görüş birliği sağlandı. YapıSanatevi etkinlikleri • Kültür Servisi- Tiyatro, müzik, resim ve fotoğraf etkinüklerine Çakırağa Camii Sokak Huzur apartmanı numara 8 Aksaray'da başlayan Yapı Sanatevi. cumartesi ve pazar günleri de etkinliklerini sürdürüyor. Yann gazteci Halil Nebiler " Yolsuzluklar ve basının sorumluluğu" konulu söyleşiye katılıyor. 16 ekim pazar günü ise Benimle Oynar mısın? adh oyun ile Kutup Yıldıa adh grup müzik dinletisi sunacak. Tel: 632 7403 'Hoşçakal Umut' Manheim Film Festivali'nde • Kümîr Servisi - Bu yıl 43'sü yapılacak olan Uluslararası Manheim Film Festivali'nde Türkiye'yi, Canan Evcimen Içöz'ün yönettiği TRTyapımı "Hoşçakal Umut" temsil edecek. Uluslararası yanşmaya bu yıl çeşitli ülkelerden yaklaşık 600filmkatıldı ve ön eleme sonucu 20filmfınalde yanşmaya hak kazandı. Ayla Kutlu'nun öyküsünden, Nuray Oğuz'un senaryolaştırdığı "Hoşçakal Umut", TRT prçdüktörlerinden Canan Evcimen Içöz'ün ük yönetmenlik çalışması.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle