25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 9 OCAK1994 PAZAR 8 PAZAR YAZILARI Buyrun bitpazanna LONDRA EDtP EMİL ÖYMEN Bit pazarlanna pazar günleri nur yağı- yor. Her kentte. her kasabada, bunlann irili ufaklı hemen her semtinde büyük küçük bit pazarları sabah erkenden iİcin- diye kadar müşteri bekleyecek. Bazılan çok ünlü. Londra turist rehberlerine gi- recek kadar. Bu yüzden de pahalı. Ama hiç tunstik olmayan, sıradan bit pazarla- nnda en olmadık şeyler en olmadık ucuz fıyatlara gidecek. Türkler ve Kürtler de- vamlı müşteriler. Yahudiler de. Diğer yabancılar da. Mutfağına çatal bıçak tencere alan, televizyonuna kaset alan. •üzerine kazak, altına çorap. arabasına parça alan... Üç kuruşa türlü ıvır zıvır içinde gerçek antikaya da rastlandığı olur. Satarun ha- beri bile yoktur çoğu kez. Zaten haben olsa. bunu alır müzayede fırmasına gö- türür, kaça satılır öğrenir. Haberi olma- dı mı da alır bit pazanna getirir, orada öylecetutar. Sıcak soğuk demez pazarcılar. Pazarcı dedıysek, sadece satıcı anlamına değıl Alıcılar da. Hafta içlerinde insansız arsa- lar, hafta sonlannda arz-talep dengesine göredolar. Hele kentin kenanndaki met- ro istasyonlannın otoparklan en uygun adresler. Arz listesi. döküntü süprüntu ıvır zıvırdan. antikamsı ve eski ama artık sahıbinin işıne yaramadığı için sokağa atılan her şe>e kadar. Etikeli çıkartüma- mış givsiden, daha paketinde duran gömleğe kadar. Ve bit pazannın bir kö- şesınde de elbette sebze-meyve reyonu- muz da hizmetinizde. Ve de çicekcimiz. Londra"nın turistik köşelerini veren rehberlere giren birkaç tanesi var ki bun- lara sadece bakmak için gidilmeli. Batı kesiminde Portobello. doğu kesiminde Bricklane ve Petty Coat Lane ünlü turist avcılan. Pardon. bunlara bit pazan da denilemez de olsa olsa, antikamsı eski eserleri çok fahiş fıyatlara yutturmaya çalışan yerler demek gerek. Normal bit pazannda üç kuruş için pazarlık yapılıp iki kuruşa alınabilir de turistik tarifeliler- de pazarlığın anlamı yoktur. Turist çün- kü hep gelir oraya. Bir sterlin kaç gulden eder. kaç peseta eder. markın kuru bu- gün kaç, bu kaça diyene kadar turist. kaşla göz arasında kazıklanır ve gıder. Kazıklanmazsa da sırada öbürü var- dır zaten. Bit pazarlan ise öyle değil. Sa- tıcı, aşk için yapar bu işi, alıcı da pazarlık zevkine varmak için yine aşkla. Bunlan bizim ucuzcu pazarlardan farklı kılan da bu zaten. Bit pazarlan. geçım sıkıntısı çe- kenlerden çok, pazarlık zevkini çıkart- maya çalışıp arada üç kuruş da sebeplen- mek isteyenlere. Gazeted emekliolmaz, gazeteciölür STOCKHOLM GÜRHAN UÇKAN Uzun boyu, öne eğik yürüyüşü ve dal- galı ak saçlanyla hemen göze çarpar. Basının bulunduğu her yerde vardır. Di- ğer zamanlannı. yabancı basın için Dışı- şleriBakanlığı'ncasağlanan"Pressrunı"- da (Basın Odası) geçirir. Geçirir demek yanlış, o odarun bir parçasıdır. Teleksin üzerine eğilmiş silueti odanın simgesi gi- bidir. Sözünü ettiğim. Romanyalı Musevi gazeteci Andrei Bart. Yetmişinci yaşgü- nünü birkaç yıl önce kutlamışük. Bura- daki yabancı gazetecilerin en emektan. Ona kalırsa, gazeteci olunmaz, gazeteci doğulur. Bu nedenle olsa ki, arkadaşlar ona "Ne zaman emekli olacaksın" diye takılınca hep aynı yanıtı verir "Gazeteci emekli olmaz; gazeteci ola- rak ölûrî" O\sa kendisi gazeteci olmaya karar verdiğinde 25 yaşındaymış: "II. Dünya Savaşı bitince, gazeteci ol- maya karar verdim" diyor, "anlatacak çok şeyim \ardı çünkü." Anlatıyor işte o günden beri. Savaşı Romanya"da yaşamış. Savaştan sonra ülkesinden aynlmış, önce Avusturya'ya, sonra İsveç'e gelmiş. İsrail'in yüreğinde- ki >en sıcak; ancak kendisinin kötü bir İsrailli olduğunu söylüyor. Bununla, ül- kesinin çeşitli konulardaki çizgisini des- teklemediğini anlatmak istiyor. Aynı za- manda Romanya yönetimine karşı mu- halefeti sürdürüyor. Saatlerce teleks başında oturmasının nedeni bu. Andrei Bart içten bir Türk dostu. Da- ğarcığında sakladığı Türkçe sözcükleri zaman zaman bizlere söyleyerek şakala- şır. En sevdiği yemek, döner kebaptır. Türk kebapçılann çoğunu tanır. Geçen- lerde. bunlardan en sık uğradığına artık gitmemeye karar vermiş. Anlatıyor: "Deükanlının bakışlan. sakalı beni ra- hatsız etti. Ona sordum: 'Sen fundemen- talist mısın?" Yanıt verdr. 'Evelallah!: Ben de ona yanıt verdim: "Öyleyse ben de Aziz Nesınim dedim. Çocuk kızdı, yere tükü- rûr gibi yaptı, "O, şevtanın ta kendisi" dedi. Elimdeki ekmek içi döneri tezgaha bıraktım; elimle dizboyunu göstererek. "Sen bu kadarken ben onun kıtaplannı okuyordum' dedim, çıktım dışan." Stockholm'e gelip "BarışSokağf nda- ki Pressnım'a uğrarsanız, onu teleksin başında göreceksiniz. Kim olduğunu so- rarsanız, "Andrei Bart" derler ve ekler- lcr: "Gazeteci." Sokaklanıısolıığııkesilmezîspanya'daAlaaddin'in sihirli lambasından çıkıp sorsa de\: - Hangi ülkede yaşamak istersin? Hiç düşünmeyin. yaşama scvincinin tadı damağjnızda kalacak bir ülke var: - İspanya! Yaşamak. çok karmaşık bir meyvedir; başka başka latlar verir her yiyene; başka anlamlar, değerler yüklüdür. Tek bir tanı- mı yapılamaz yaşamın. Yine de The Eco- nomist dergisi ekonomik, sosyal, kültürel ve politik parametrelerin ortalamasını ala- rak en iyi yaşanılacak ülkeleri sıralamış. Ülkelerdeki. l milyon kişiyedüşen McDo- nald's restoranlan sayısına vanncaya ka- dar detavlı bir araştırma bu! Ne yapalım. McDonald's da bir kültür göstergesi! Sıralamada İsviçre birinci, Almanya ikınci ülke..Ama yine de siz gelin beni din- leyin ve "İspanya!" deyin. İspanyollann slogaru "İspanya başkadır!", kandırmaca değildir. Dünyamızda gerçekten yaşanılası bir yer var mı ki? İnsanoğlu var olalı beri bitmeyen savaşlar, açlıklar, cinayetler. haksızhklar, yolsuzluklar. insanın insanı ezmesi... Kap- kara bir dünya. Kapkara bir dünya. İşte budur yaşa- mak; karalığını aklamaktır dünyanın! Bu- nun için vardır insan. Adı üstünde dünya. Kusursuz, karasız bir dünya. dünya ol- mazdı. Cennet olurdu. Neresinde yaşamak isterdiniz bu dünyanın? Neresidir yaşama- nın en beyaz olduğu köşe? Amerika değildir. Bakmayın bolluk için- de yüzdüğüne, cinayetlerde başı çeker ne- redeyse. Güvenli değildir yaşamak. İnsan- lan mutlu değildir, her ne ise mutluluk. Bo- şanmalann en yaygın olduğu toplumdur; yarısı boşanmalarla son bulur evliliklerin. Herhalde bir mutsuzluk göstergesidir bu da? En çok arabası olan ülkedir. İki kişiye bir araba düşer. Ama bu da çevre kirliliği demektir. Her Amerikalı'nın yirmi ton karbondioksit gazı soluma lüksü vardır! Bir İspanyol ise beş ton ile yetinir. Amerika, banş bayrağını elinden düşür- mez. ama ulusal gelirinden silaha. savun- ALt KIŞLAK maya ayırdığı pay en çok olan ülkedir. The Economist'in yaşanılası ülkeler listesinde ancak sekizinci sırayı alabilmiş zaten Ame- rika. İsviçre ve Almanya da bolluk ülkeleridir. Refah ülkeleridir. Ama yanmdır yaşamak bu ülkelerde. Gelişmiş endüstri ülkelerinin göz kamaştıncı bolluklan ille de "yaşa- mak" değildir. İspanya, ekonornik refahın doruğuna çıkmamıştır. Yetecek kadar bir bolluğu ya- kalamıştır. Döküpsaçacak kadar değil. Fi- esta sürsün yeter. Yaşamını çalışmakla tü- ketmez İspanyol; fıestaya da zaman ayır- mak gerekir. Akşamın erken saatlcrinde durur yaşam öteki Avrupa ülkelerinde. Mağazalar, bakkallar manavlar kapanır. El etek çekilir sokaklardan, evlerin içine sı- kıştınlır yaşam. İspanya'nın siestası vardır; daha bir canlı sürdürebilmek için yaşamı. enerjısini yeniler. Durmasızdır yaşam İspanya'da. Sokak- lann soluğu kesilmez hiç. İspanya coşku- dur, İspanyol coşkuludur. Akdenizateşi ile yoğrulmuştur İspanyol. İnsancıldır. Pav- laşır. Cömerttir. Ispanyollar. alkol tüketiminde Almanla- n geçemezler, ama Amerikahlann üstün- dedirler. Bir İspanyol, yılda ortalama 10 litre alkol ile yaşamın kuruluğunu ıslıyor. Almanya'da, Isviçre'de 1000 kişiye 400 ga- zete düşerken İspanya'da yalnızca 80 gaze- te düşüyor. Gazete okumanın gereksizliği- ni anlamış İspanyollar. Yaşamak, yaşanı- lanı okumak değildir; yaşamak, yaşanıl- ması gerekeni yaşamaktır. İspanyol'un okumaya zamanı yoktur yaşamaktan. Öteki Avrupalılann ise okumaktan za- manlan yoktur yaşamaya. Gazete. bir kül- tür göstergesi. Yine bir kültür göstergesi, " 1000 kişiye düşen televizyon sayısına" göre İspanyollar. Arnerikalılara göre çok "kûl- tür yoksulu": 1000 Amerikalı'nın 800 tele- vizyonu. 1000 İspanyol'un ise yalnızca 400 televizyonu var. İspanyollann Amerikalı- lardan daha kültürsüz olduklan söylenebi- lirmı? Derginin on yıl önceki aynı araşürması- na göre İspanya, on birinci sırada yer alı- yormuş. Tam on yılda on birincilikten üçüncülüğe çıkmış ispanya. Bu on yıllık dönem, Felipe'nin başında olduğu bir sos- yalist dönemdir. İspanya, politik özgürlük- lerde, sivil özgürlüklerde başlarda gelen bir ülke. Kim ne derse desin. İspanya'run en yaşanılası ülkelerin başlannda gelmesi, sosyalistlerin yadsınamaz bir başansıdır. Hangj ülkede yaşardınız? The Econo- mist. Türkiye'yi bu araştırmasının içine al- mamış. Nedenli yaşanılasıdır göstergelerin gözünde Türkıye. bilmiyorum. Evet "İspanya başkadır!" ama, elbette "Bir başkadır benitn memleketim!" Dünyanınküçükdevi Uzakdoğu'nun refah örneği Singapur'daki hayvanat bahçesinde 2000'e yakın hayvan doğal ortamda yaşıyor İngiliz Doğu Hindistan Kumpanyası'ndan Sir Thomas Stamford RafFles, atandığı şir- ketine yer ararken 1819'da, Ja- hor Sultanı'yla anlaşıp ada ülke Singapur'u keşfcttiğinde nüfu- su hiç de kalabalık olmayan bir bahkçı köyüydü. Singapur hakkında ülkemiz basınmda yazılanlar -her yıl de- ğişen istatistiki bilgiler dışında- üç aşağı beş yukan aynı şeyler- dir. Bizce bu yaalanlann örtüş- meleri; yazanlann 'gözlem fu- karası' olmalanndan değıl. yazılmalannın gereklilıği ile açıklanabilir ancak. Bu ülke adını da ilginç bir öyküden alıyor. Rivayete göre prens. yerleşim yeri aramak için ormanda dolaşırken bir kaplan görür. Karar kıldığı yere Singa- pur adını 'münasip' görür. Bö\ - lece ülkenin adı, 'Aslan Şehir1 anlamına gelen Singapur ola- rak kalır. (Singa: Kaplan, Pur: Şehir). 'Dünyanın Vitrini'. "Lzakdo- ğu'nun Refah Örneği". 'Dün- yanın Küçük Devi', 'Kültür ve Gelenek Mozayiği' gibi birçok sıfata layık görülen Singapur, 'minik' \ e ijginç' bir ada ülkesı. I946'da İngiliz sömürgesi. l%3'te Malezya'nın bir par- çası, I965'te bağımsız olan bir ülke için 'dün' sayılabilecek ta- rihte (1971) İngilizlerin askerle- rini çektikleri bu 'minik' ada ül- kesi, nasıl olduda Raffles'in ha- SINCAPUR CENGİZ YILDIRIM yalgücünün smırlannı fersah fersah aşıp bu aşamâya geldi? Singapur'un ilerleme ve büyümedeki 'azim ve ka- rarlılığı' milli marşında dahi yansımasını bulmuş. Sözü ve müziği Zubir Said'e ait bu marş şöyle: "Haydi Singapur halkı, hep biriikte mutluluğa yürii- yelim. Bü>ük emelimiz Singa- pur'u başarıya ulaştırmaktır. Yeni bir anlayışta birleşelim. Biriikte dua edelim. Singapur ilerlesin, Singapur ilerlesin." İşin dua kısmını "Geç bunlan anam babam. geç bunlan" diye- rek geçclım de bu ülkenin ken- dinden söz ettiren bazı önemli özelliklerini aktaralım. Her şcyden önce ilginç ya- saklannı vurgulamak gerekir. Örnek mi? Belirli yerler dışında sıgara içmek. yerlere sigara iz- mariti ve kuşlara yem atmak. verlere tükürmek. sifonu çek- memek vb. gibi 'suç'lar. 500 ile 1000 dolar arasmda değişen para cezalanna tabi. Çiklet ıt- hal etmek mi 'büyük suç'lardan. Hele hele çiklet çiğnemek? Aman yarabbi! Ne büyük 'saygısızlık' ve dahi 'hafiflik.' Bu 'hafiflik'in cezası, pek de 'hafif değil: I000dolar(cık). "Bu ülkenin yasaklanndan başka özelliği yok mu" deme- yin. Olmaz olur mu? Bu "mi- nik" ülke. nüfusunun iki kata kadar turist ağırlıyor. (Nüfusu 2.7 milyon) Bir havaalanı var ki ne kadar anlatılsa 'kelüneler ki- fayetsiz' kalır. tek kelimeyle 'muhteşem.' Ya o 2500 çeşit çı- çek ve ağacın bulunduğu 'Bota- ıtik Bahçesir> Hele hefe 2000'e yakın hayvanın kendi doğal or- tamlannda yaşadığı 'Kayvanat Bahcesi*1 Dünyada kendi alanı- nda ön sıralarda gelen 3000 çe- şit kuş türünün bulunduğu 'Ju- ron Kuş Parkı'nı unutmak mümkün mü? Az kalsın unutu- yordum: Dünyanın en işlek li- manlanndan biri de burada. Kapasitesi mi° Yılda 80.000 (yazıyla: Seksen bin) gemi giriş çıkış yapıyor. Coğrafı konumu- nun limanın 'cazibesini' arttırdığı belirtiliyor. Ülkede petrol çıkam'adığı halde Uzak- doğu Asya'nın en büyük petrol işleyicisi bir ülke. Hava yolu taşımacılığında ise pek çok ül- keye 'nal toplattırdığını' hemen belirtelim. Bu ülkenin insanlan inanç- lan doğrultusunda o kadar öz- gür ve rahatça yaşayabiliyorlar ki "Birçok değişik dine, kültüre, gelenek-göreneklere hoşgörü- nün •timsali'dir" denilse 'abart- ma' savılmamah. CENÇLER BtZE KATILIN! BtZE KATILIN Kİ * ONURLU BİR MESLECE, * CÜVENL1 BİR CELECECE, SAHİP OLUN. * UZMAN ERBAŞ ALIM İŞLEMLERİ DEVAMLI YAPILMAKTADIR- KARA KUVVETLERİ KOMUTANLlÇlNA KOMANDO BİRLİKLERİNDE UZMAN ERBAŞ OLARAKİSTİHDAMEDİLMEKL'ZEREKOMANDO PERSONELİ ALINACAKTIR. ADAVLARDA ARAN'ILACAK NİTEI.İKLER: • En az ORTAOKUL mezunu olmak. - lLKOKULmezunlan için askerligini KOMANDO olarak japmış ve askerligi esnasmda başarı belgesi almış olmak. - Halen çavuş. onbaşı veya er olarak askerlik hizmetini yapmaku olmak veya terhis tarihi üzerinden 3(Üç) >ıldan fazla süre geçmemiş olmak. - Yapılacak mülakat ve sınavlarda başanlı olmak. - Halen görevde olanlar için uygun nitelik belgesi almış olmak. - Askeri hasianekrüı birinden "Uzman Erbaş olur" kayıtlı sağlA raporu almış olmak. - Yapılacak güvenlik sonjşturmasından olumlu sonuç almak. ALIMI VAPILACAK BRANŞ VE İHTİSASLAR: A. Komando Birlikterine: 1. Askerük yükümlülüğünü oiağanüstü hal bölgesinde veya dışında komando olarak yapmış veya yapmakta olanlar. 2. Askerligini oiağanüstü hal bölgesinde yapmış veya yapmakta olanlardan operasyonlara katılmış ve belge almış olanlar. 3. Geçici olarak oiağanüstü hal bölgesinde görev yapmış, oparasyonlara katılarak belge almış olanlar. 4. Sırur ötesi hareka^ kaülarak belge almış olanlar. 5. Yukandaki niteliklerden birine sahip en az ilkokul mezunu ve komando ihtisaslı olanlar. B. Diger Sımriar: Piyade, Tank, Top, lstihkam, Muhabere, Ulaştırma, Levazım, Ordudonatım ve Kara Havacılığı sıruflanna en az oriaokul mezunlarının daha önce iian edilen esaslar dahilmde alunlanna devam edilmektedir. Mİ RACAAT İÇİN İSTENEN BELGEIER: - Dilekçe (Hangi smıfvebranş için uzman erbaş olmak istediğini belirten). - Nüfus cüzdanı sureti. - Adli sicil raporu (Cumhuriyet Savcılığından/ terhis olanlar için). - En son durumununu gösterir 4.5x6 ebatlı 9 adet fotoğraf. - İlkokul mezunlan için başan belgesi (Askerlik hizmeti esnasında almış olduğu takdir, teşekkür, operasyona kaülma veya sırur öte si harekata katıldığma dair belgelerden herhangi biri). Ml'RACAATI.AR: - Uzman erbaş alım işlemleri SUREKLİ bir uygulamaya dönüştüriilmüştür. - -\skerlik hizmetini yapmış olanlar K.K.EGİT1M KOMI'TANI.IGI MAMAK/ ANKARAadresine HER AN ŞAHSEN VEYA POSTA İLE MÜRACAAT edebileceklerdir. Rusların en çok sevdiği hak, dinlenme hakkı MOSKOVA HAKAN AKSAY SAHİP OLACAClNIZ DİCER H A K VE AVANTAJLAR : * İyi bir gelir. * Lojman hakkı veya lojman tazminatı, * Ordu Pazanndan yararlanma. * Bedeli mukabilinde zaü tabanca edinebilme ve taşıyabilme. * 20 sene hizmet edip 25 sene üzerinden emekli olabilme, * Askeri hastanelerden ve çeşitli sağhk hizmetlerinden yararlanma (Siz, eşiniz. çocuklannız ve bakmakla yûkûmlü oldugunuz kişiler), * Sözleşme süresini biürip aynlmak isteyen ya da kendi kusuru olmaksızın hizmet süresinin uzaülma- ması nedeniyle ajT.lanlara ikramiye, * Çalışılan sürenin diger sigorta kurumlarına (S.S.K., BACKUR) aktarüabilme imkaru. BİZE KAT1LMAK İÇİN ACELE EDİN ! Burada yaygın bir şakadır. Dünya işçi- lerinin ideali. Rusişçisi gibi çalışıp Ameri- kan işçisi gibi kazanmaktır. Bu, Ruslann kendi tembellıkleriv le alay etmc yeteneklerini yansıtır. Kendisiyle alay edebilmek iyi bir özel- liktir. Ama tembellikle ilgıli olarak aynı şeyi söylemek zor. Daha geçenlerde yeni yıl mesajlan ya- yımlandı ve bunlann bazılannda. gele- neksel olarak Rusya halkının çalışkan ve becerikli olduğundan söz edildi. Hangısi doğru? Ruslar çalışkan mı. tembel mi? Burada eski ideolojik ahşkanlık. bir konu incelenırkcn onunla ılgili olarak Le- nın'in nedediğine bakmaktı. Biz de böyle yapalım "Sovyet iktidarının gündeminde- ki göre\ler" adlı vapıtında. iş disiplinin- den söz ederken Rus halkının tembel olduğunu belirtiyor Vladimir İliç. Bir de güncel bir örnek seçelim. İzvesti- ya gazeıesinin geçen günkü ana başlığı şöylcydi: "Vurttaşlarının bu kadar çok ta- til > aptığı bir devlet asla zenginleşemez.n Gazete. yılbaşı ve noel tatıllcn arasında kalan birkaç günün de fıilen tatile dönüş- türüldüğünü ve toplam on gün iş yapıl- madığını aktanyordu. Bu konuyu elcştiren İzvestiya da uzun bir tatile girdi. Söz konusu yazı perşembe günü çıkmıştı. Sonra noel tatili. Ve Rusya gazetelerinin geleneksel tatilleri olan cu- martesi-pazar girdi araya (Bu nedenle pazar ve pazartesi günleri gazete yayım- lanmaz Rusya'da). Benzer bir durum. her yıl mayıs ayında ortaya çıkıyor: 1 Mayıs emekçi (ve ba- har!) bayramıyla, 9 mayıs zafer bayramı arasındaki günlerde üretim fıilen felce uğ- ruyor. Aynca bayram sayılan da artıyor Rusya'da. Ateizmi reddettiğini her fırsat- ta kanıtlama çabasındaki devlet, dini bayramlan birer birer tatile dönüştürü- yor. Yurtaşlar. devletin kendilerine yeni ta- tiller armağan etmesini sevinçle karşılı- \or. Bu yalnızca Rusya yurttaşlanna özgü bir tutum değil tabii. Rusya'ya ve onun yurttaşlanna özgü olan durum şu: İşc geç gelinmesine, işten erken çıkılmasına, hastalık ve başka ne- denlerle alınan ızinlere son derece sık ras- laruyor. Her yıl başında üretimi aksatan bu tür nedenler. istaüstik verilerle biriikte açıklanıj or. uyanlar yapılıyor, ama deği- şen pek bir şey olmuyor. Rusya'nın birçok kentinde inşaat işle- nnde çalışan Türk işçilerinin "ne kadar hızlı ve disiplinli" olduklanyla ilgıli sık sık rastlanılan övgüler. biraz da işçilerimizin Rus meslektaşlanyla karşılaştınlmasına dayanıyor. Bazı Türk firmalan. ucuz işgücü olma- sı nedeniyle baştan Rus ışçıleri çahştır- mışlardı. Sonra onları yeterince çalışkan bulmadıklannı belırterek Türkiye'den iş- çi geürmeye başladılar. Bu arada Rusça bir sözcük. bütün Türk fırmalannda telafuz edilir oldu: "Perekur", >ani sigara molası. Buranın neredeyse dokunulmaz bir hakkıydı bu. İşçi yorulduğu zaman gider dinlenir. siga- rasını içer. becerebilirse "bir-iki fırt çe- ker", sonra işinin başına dönerdi (veya dönebilirdi!) Dinlenme hakkı, Rusya'da en çok sevi- len anayasal hak. Gerçi en az onun kadar anayasal olan bir başka hak daha var: Çalışma hakkı. Ama şimdi bundan söz edip de kimsenin rahatını kaçırmayabm. Hem zaten bugün pazar. Romanlannız ve ansiklopedi leriniz yerinizden alınır. Tel:5540804 Sağhk cüzdanımı yitirdım. Hükümsu7dür BLRAK GÖKALP GAZİPAŞA ASLİYE HUKUK HÂKÎMLİĞİ'NDEN DosyaNo:1991 193 D.Günü: 8.3.1994 Davaa Mehmet Baz ve Osman Karaca vekili Av. Engin Dik- men tarafından davalılar Mehmet Çetiner ve Musa Sözen aleyhine mahkememize tazminat davası açılmış olup yapılan yargılaması sıra- sında da\ acılar vekili Av. Engin Dikmen'in vefat ettiği ve davaalara duruşma günü tebliğ edilmesi için tüm araştırmalara rağmen davaa- lardan Osman Karaca'nın adresi tespit edilemediğinden duruşma gününün davacı Osman Karaca'ya ilanen tebliğine karar verilmiş ol- makla. Karar gereğince davacı Osman Karaca vekili Av. Engin Dikmen'- in vefaü nedeniyle Osman Karaca'nın duruşmadanttaberdarolması için Gazipaşa Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 1991/193 esas sayılı da- va dosyasının duruşmasının 8.3.1994 tarihi olduğu, davacının duruş- ma günü gelmesi veya kendisini bir vekille temsü ettirmesi, gelmediği takdirde duruşmaya yokluğunda devam edileceği ve hüküm kurula- cağı hususu HUMKnun 213 ve 377. maddeleri uyannca ilanen tebliğ olunur. Basın: 45137
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle