Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 2 9OCAK1994PAZAR
KULTUR
Yapı Kredi'nin 'Kudret ve Hüner' başhkh sikke sergisi 5 nisana dek Vedat NedimTör Müzesi'nde
Geçmişedokunmak ister misiniz?
NİLGÜNTOPTAŞ
"Ç
oğu zaman dayanıklı
malzeme kalır; gele-
__„ ceği.tanıklığı üst-
lenir. A?âp uygarlığının sikkeleri
gibi. Bu sikkeler bugün bakıldığı-
nda, bir dönemin gücfinü. erkini
taşıyorlar yüzlerinde: Kudret gi-
der nişanesi artar. Her bir sikke-
nin kesilujinin arkasında bir hika-
yenin gizlendiği, orada gizini ele
vermeyi beklediğini unutmamak
gerekir: Güç el değiştirmiş, kan
pıhtılaşmış. yeni bir el, yeni bir
isim için altın ateşe süriilmüş, gü-
müş dövülmüştür".
IKoleksiyonda
40binparçavar
Enis Batur, Yapı Kredi'nin
sikke sergisi kataloğuna yazdığı
önsözde sikkelere böyle övgü dız-
miş. Gerçekten de, Yapı Kredi'-
nin yanm yüzyülık geçmişe sahip
40 bin parçayı aşkın sikke kolek-
siyonundan oluşan sergıyi gezer-
ken larih, ilginç aynnülanyla
akıp geçiyor gözlerinizin önün-
den. Eğri büğrü bakır paralar,
uçlan kınlmış ya da yıpranmak-
tan erimiş gümüş paralar, zama-
na meydan okurcasına parlayan
altın paralar. elişi keselerden
saçılmış çil çil paralar sizi bir tarih
yolculuğuna çıkanyor. Kimbilir
kaç el değiştirdi, ne pazarlıklara
konu oldu, ne çok emekle elde
edilip. hangi keselerde saklandı.
ne yaşantılara tanık oldu ve işte
karşımızda. Dokunup bir Sasanı,
Emevi ya da Abbasi'nin iziyle te-
mas edemesek de seyredip öy-
küler kurabiliriz.
IKazım Taşkent
zamanında oluştu
Önceki gün Yapı Kredi Kültür
Merkezi'nde "Kudret ve Hüner"
başlığıyla açılan sergide, dün-
yanın sikke alanındaki önde ge-
len hazinelerinden sayılan kolek-
siyonun, tslam sikkelerini içeren
bölümü yer alıyor.
Bankanın kurucusu Kazım
Taşkent zamanında oluşturul-
udret ve Hüner başhkh sikke sergisi, milattan önce
altıncı yüzyıldan başlayarak Grek, Roma, Bizans ve İslami
dönem paralanndan oluşuyor.
maya başlanan koleksiyon dört
bölüm halinde ssergileniyor İlk
sergi tslami dönem, ikinci sergi
Selçuklu dönemi, üçüncüsü Bey-
likler dönemi, dördüncüsü de Os-
manlı dönemi paralannı kapsı-
yor. Müze Yöneticısi Şennur
Aydın'ın gözetiminde, Vedat Ne-
dim Tör Müzesi'nde düzenlenen
serginin tasanmını mimar Samih
Rıfat. aydınlatmasını da Elektrik
Y. Mühendisi Erol Çığırgan
yapmış.
Müze yöneticisi Şennur Ay-
dın'la sergi hakkında kısa bir gö-
rüşme yaptık:
- Koleksiyon hakkında biraz
bilgi verebilirmisiniz?
Koleksıyonumuzda milauan
önce 6. yiızyıldan başlayarak,
Grek. Roma, Bizans \e esasen
önemlı bölümü oluşturan İslami
dönem paralan var. Arap-Sasa-
ni, Arap-Bizans paralan. Emevi
paralan kronolojik olarak yer
alıyor. Genelde tanhsel bir sını-
flandırma yapılmış, bu açıdan
araştırmacılann çok dikkatinı çe-
ken bir koleksiyon.
Bu sergide ilk İslam dönemi
paralan yer alıyor. Arap-Bizans.
Arap-Sasani paralanyla başhyor
daha sonrd İslamın ilk özgün pa-
rasını basan Emeviler"in, Abbasi
devrinin \e Endülüs Emevilen'-
nin paralan sergilenmekte. Bu-
nun yanı sıra küçük sultanlı-
klann. emırliklerin paralan yer
alıyor. Aynca 1200'lereait Eyyu-
bi dönemi. Fatımi dönemi, Mısır,
İskenderiyede basılmış paralar
da koleksıyonun diğer parça-
lannı oluşturuyor.
- Sikkelerin önemi ncdir. sergiyi
hangi gözle izletneliviz?
Sikkeler tanhsel obje olarak
çok önemli çünkü. milattan önce
yaşamış bir devietin bastırdığı
parada darp yeri yazılı, hüküm-
dann adı. resmi yer alıyor. Bura-
dan bir tarih araştırmacısı önemli
sonuçlar çıkarabilir. Hangi dev-
let hangi tarihte yaşamış, başken-
tı ya da önemli kenti neresıymiş
(darphaneler başkentte veya
önemli şehirlerde bulunur). hü-
kümdan kimmiş. hangi tanhte
kim hükümdarmış gibi ipuçlan
eldeedilebilir.
Aynca paralann durumundan
bir devietin o sıralardakı ekono-
mık durumu anlaşüabilir. Altın,
gümüş ya da bakır paralann çok-
luğu ya da ayarlannın derecesine
göre.. .Örneğin Osmanlı paralan-
na bakıldığında kuruluş de\ rinde
bakırla başhyor. Fatih de\rinde
ilk kez altın paralar görülüyor,
ortada görülen bol altınlı kesim
yükselme devn, yanı Kanunı
dönemi, sonlarda ise çöküş devri-
nin psikolojisıni yansıtan abartılı
altın paralar ve düşük ayarlı altın
bakır paralar yanyanadır.
- Sergide yer alan bazı paralar
Bizans parasına benzemekle bir-
likte üzerlerinde Arap harfleriyle
vazılar var...
Tanhsel geçişlerde, bir devietin
yanında bir başka de\letin kurul-
ması olayında, her ikı devietin
aynı coğrafyada olması nedeniyle
buolay olabiliyor, Araplarda Bi-
zans ve Sasanı paralannın üzeri-
ne Arap harfleriyle "Mıdıammed,
Lailahe İllallah. Allah. Lillah"
gibi şeyler yazarak kullanmışlar.
Geçiş dönemleri paralarda çok
güzel bir biçımde görülüyor.
islamın ilk özgün parası Emevi
devletinin Hıcri 77 yılında
bastırdığı. kendı hükümdar-
lannın adının yazıldığ). kendi ta-
sanmlan olan paradır.
- Paralar size ne durumda geli-
yor, nasıl bir bakım yapüıyor?
Paralar bıze toprak altından
çıktığı gibi geliyor. Bakır paralar
topraktan çıkanldığında havayla
temasında. üzerinde koruyucu
bir tabaka oluşuyor. Gümüşte de
benzeri bir oluşum görülüyor. Bu
tabakanın kimyasal yöntemlerle
temizlenmesi çok yanlış. Paraya
zarar verebilıyor. yıpranmasına
yol açıyor. Doğal yöntemlerle su
ve fırçayla temizlenebıliyor.
Altın zaten mekanik yöntem-
lerle temızlendığinde pınî pınl or-
taya çıktyor. Bız bakım işindeAr-
keoloji Müzesi'nden yardım alı-
yoruz. Onlann önerileri doğrul-
tusunda çalışıyoruz.
1953 yılında İslam sikkeleri ile
başlanan. gıderek Grek. Roma.
Bizans paralan da katılarak Os-
manlı \e Cumhuriyet'e geçış dö-
nemine değin uzanan koleksiyon
Vedat Nedim Tör Müzesi'nde 5
nısan tanhine dek izlenebilecek.
Sartre, feminizm... 86. doğum yıldönümünde andığımız Simone de Beauvoir'ın yaşamının bir de perde arkası var.
TUNA ERDEM
S
imone de Beauvoir,
"amacına ulaşmtş bir pro-
je" olarak tanımladığı
yaşamına, 9 Ocak 1908 tarihin-
de başladı.
Felsefe, edebiyat \e siyaset
alanlannı kaplayan ve 1986
yılında sona eren bu "proje" sa-
yesinde Beauvoir dünvada en
çok tanınan kadın yazar ve dü-
şünürlerden biri konumuna
geldi. Ancak bu ününü daha
çok bir feminist ve Jean Pa>ü
Sartre'ın sevgilisi olarak kazan-
dı. Oysa Beauvoir altmış yaşına
kadar femınizmi red etmiş.
Sartre ile olan ilişkisı de ne "sev-
gili" tanımına uymuş ne de
samldığı kadar ideal bir ilişki
olmuştu.
Beauvoır'ın kadının ezilmiş-
liğinin kaynaklannı ırdelediği
kapsamh çalışması "İkinci
Cins"(Le Deuxıeme Sexe). 1949
yıbnda yayımlandığı zaman he-
nüz ikinci dalga feminist hare-
ket ortaya çıkmamışiı. Beau-
voir'ın feminizmin annesi ola-
rak anılmasına yol açan yanhş
anlaşılmanın kaynağı, "ikinci
Cins"in uzun süre kadın soru-
Dünyanın en çok tanınan kadın yazarlanndan biri olan Simone de Beauvoir, 'Kadınları gördüğüm gibi yazdım, yani paramparça' demişti...
Bir
projeyedönüştürülen yaşam...nu üzerine yazılmış tek kapsamh kitap
olarak kalmasıydı.
Beauvoir "İkinci Cins"de kadın so-
nınunu v aroluşçu bir perspektiften ele
almış ve bireysel bir çözüm önerisiyle
sonuçlandırmıştı.
Daha sonraki dönemlerde Beauvoir
bu bireysel çözümden vazgeçerek
kadın sorunun ancak sosyalizimle çö-
zümleneceğini ileri sürmüş ve ancak
1970 yılında sosyalizmle koşut olmak
şartıyla bir özerk kadın hareketinin
parçası olabileceğini açıklamıştı.
Beauvoir her ne kadar tüm kadı-
nlann karşı karşıya kaldığı baskılar
üzerine kafa yorduysa da kendisini di-
ğer kadınlardan ayn istisnai bir konu-
ma koyoıyordu. "Kadın olarak doğul-
maz, kadın olunur" diyen Beauvoir
sanki doğduğu gibi kalmış. insanı
kadın yapan süreçlerin yarundan etki-
lenmeden geçmiş gibi sunar kendini.
O. kadın olmanın getirdiği hiç bir
baskı yaşamadığını iddia ediyor aksi-
ne "her iki cinsin avantajlannı biriktir-
diğini" söylüyordu. "Şanslı ve ayrı-
calıklı" bir yaşam sürdüğünü erkekler
arasında onlann eşiti gibi yaşarken
kadınhğından da ödün vermek zorun-
da kalmadığının belirtiyordu: "Ben is-
tisna bir kadınım ve bunu kabullendim"
Oysa Beauvoir üniversiteyi bitirene
kadar, yanlız aışan çıkmasına. erkek-
lerle arkaduşlık etmesine ızin verilme-
yen mektuplan annesi tarafından
okunan, hangi okula gideceğine hatta
hangi kitaplan okuyacağına ailesinin
karar verdiği bir ortamda yetişmişü.
Daha da önemlisi Sartre ile kurduğu
özgür ve eşit ilişkinin smırlannı belir-
leyenin de kendisinden çok Sartre ol-
duğu anlaşıhyor.
Beauvoir 21 yaşında üniversıteden
mezun olduğu yıl tanıştı Sartre'la."tki
yıllık bir sözleşme" ile başlayan ve
Sartre'ın ölümüne kadar süren bu iliş-
kı boyunca Beauvoir ve Sartre hiçbir
zaman aynı evde oturmadılar. birbir-
lerine hep "siz" diye hitap ettiler ve 30
yıllık ılişkilerinin ilk on beş yıhndan
sonra hiç bir cinsel ilişki yaşamadıar.
Bu ilişkinin farkûhğına rağmen.
Sartre'ın ölümünden sonra Times
Dergisi'nde çıkan makalede Beauvoir
Sartre'ın t>
metresi" olarak tanımlanı-
yordu.
İNe kadar ideal'di
I mitleştirilen bu ilişki?
Evlilık dışı bir ilişkiyi ancak "met-
res" kavramıyla açıklayabilen genel-
geçer görüşlerin tam karşısında ise
Sartre-Beauvoir iüşkisini. baskıcı bur-
juva alie modelinin ideal alternatifi
olarak mitleştirenler yer almaktaydı.
Beauvoır'ın kendisinin de iddia ettiği
kadar "ideal" miydi bu ilişki? Beauvo-
ir Sartre'la tanışmasının yaşamının en
önemli olayı olarak nitelendirmesine
ve dört ciltlik biyografısinde detay-
lanyla bu ilişkiyi incelemesine karşın
aslında. bir keresinde itiraf ettiği gibi
"kendi tamdığı Sartre'ı ortalığa dök-
mekten nefret edivordu". Yine de satır
Beauvoir - 'Ben istisna bir kadınım...'
aralan bu ilişkinin doğasını açığa vu-
ruyor.
Beauvoir biyografısinde Sartre'ın
ilişki kurduğu " M " olarak söz edilen
kadın ile ilgjli aralannda geçen konuş-
mayı şöyle aktanyor:Gerçeği söylese-
nize artık, hangimiz daha onemliyiz.
M.'yi mi, yoksa beni mi seçiyorsunuz?"
diye sordum. 'M. yi kavbetmek istemi-
vonun, çok önem veriyorum ona, atna
göriiyorsunuz. yanınızdayım' diye ce-
vap verdi. soluğum kesilecek gibi oldu.
Aslında Araımzda bir sözleşme var,
bunu bozmuyorum. fazlasını sorma-
sanıza' demek istemişti." Sözkonusu
sözleşme çift taraflıydı ve Beauvoir'a
istediği erkekle ilişki kurma "'hak"kını
tanıyordu.
Ancak Beauvoir'ın bu "hakkını"
kullanmaya kavrar verdiği özel za-
manlar da çok ilginçti. Örneğin Beau-
voır'ın Nelson Algren ile olan ilişkisi
Sartre'ın Amerika'ya telefon edip.
M.'inin onunla bırlikte Paris'de daha
uzun süre kalacağı ıçin Sımone'un da
orada daha uzun kalmasırun istemesi
üzerine başladı.
IBeauvoir'ın Amerika
yolculukları...
Bir sonraki yıl M. gene Paris'de
Sartre'la bırilikte olurken Beauvoir
dört aylığına Amerika'ya gitmeye ka-
rar verdı.
Son anda M. gelmeyeceğini bildi-
nnce bu geziyi iki aya indirdi. Amen-
ka'dan döndüğünde M'nin orada ol-
duğunu görünce tekrar Algren'e geri
dönmeyi düşündü. KLısacası bu ilişki
Beauvoır'ın özgür ve iradi seçimi ol-
maktan çok uzaktı.
Evienmeme karannın nedenlerini
açıklarken de. Sartre'ın isteklerinin
kendi isteklerinin önünde olduğunu
ele veriyor: "Kendi bağımsızlığımı
umursamıyordum. asıl Sartre'ı düşiinü-
yordum... Onun evli adamlar safına
katılması zaten hazmedilmemiş yenilgi-
lere bir \enisini ekleyecekti." Çocuk
sahibi olmama karannı da yine Sartre
dolayımından geçerek gerekçelendıri-
yor:
"Sartre'ın yaşantısınm bir başkası-
nda devam etmesini, bir uzantı olarak
sürüp gitmesini hiç de çekici bulmuyor-
dum. O hem kendine hem de bana yeti-
yordu"
Yine de Beauv oir'ın Sartre ile ilişkisi
konusunda en açık sözlü davrandığı
alan edebi yapıtlan oldu. "Yazın,ya-
şamda başka şeyler yıkıldığnda ortaya
çıkıyor" diyen Beauvoir ilk romanı
"Konuk Kız"da Sartre'ın Olga adlı öğ-
rencisiyle kurduğu ilişkıden duyduğu
kıskançlığı konu alıyor.
Goncourt ödülüne değer bulunan
"Mandarinler" ısımli romanında ise
hem Sartre hem de Algren ile olan ilış-
kısını ortaya koyuyor. Yazın yapı-
tlannda bile Sartre konusunda ketum
davranıyorsa da. en azından kendi
duygulannı ifade ederken "örnek
kadın1
' olma baskısından kendisini
kurtarabilıyor.
Kısacası "kadınları gördüğüm gibi
yazdım, yani paramparça" diyen Bea-
uv oir'ın gördüğü parçalanmış
kadının. otobıyografısınde tersini söy-
lese de. kurgunun aynasına yansıyan
kendi yüzü olduğu anlaşıyor.
İntihar
Sen tam tabancayı
Şakcığına dayamışsın;
Kapı açılıveriyor
Ve ihtündekileri
Bir bir fırlatıp alan
Bir levlak sesi...
Cemal Süreya'yı yitireli dört yıl oldu...
ŞİİRİN ORTAYA ÇIKTIĞI AN
Çok içten ve gerçek bir şey söyleyeyim mi? Kendi şiirlerime
karşı o kadar duyarlı değilim. Yaptıklanmın üzerinde hiçbir
zaman aynntılı düşünemedim. Ashnda şıirleri yazarken de
öyleydim. Her seferinde ne yaptığımı bilmeden çalıştım. Çab-
şmak da denemez buna. İnsanın kendini ordan oraya vur-
ması gibi bir şey. Aynca şıirden hep korktum. Şair miyim diye
kendimden de her zaman kuşkulanmışımdır. Beceremediğim,
bunun için de bir türlü sevemedığım bir iş yapıyorum havası
işte. Bu. ilk şıırimi yayımladığım zaman da böyleydi, bugün
de böyle. Hep zorlanarak yazdım: mecburdum sanki. Elimde
bulunan bir ilk imge ya da bir ilk dizenin şiddetli dürtüsünden
de hiçbir zaman kurtulamadım. Bu dürtünün benim için
yalnız sanat değil. hayat dürtüsü de olduğunu soyleyebilirim.
Metnin ağardığı. şiirin artık ortaya çıkar gibi olduğu an ve
onu izleyen kısa süre ise oy le büyük bir sevinç getirir ki, gali-
ba. bugüne dek sadece o se\ inci duymak için yazdım.
Kısacası ilk şiirimle son şiirim arasında benim için hiçbir
aynm yok. Bana öyle geliyor. Bak. başka şairler nerden nere-
ye gittiler. Ben tek deneyi. onun altında ezile ezile sürdürdüm.
Tabii. ülkemdekı büyük siyasal sarsıntılar, özel hayaümdaki
çalkantılar (benimki hep çalkantı ıçindeydi), dünya durumu,
ıçlennde bulunduğum değışik çevreler. çok şey etkiledi beni.
Yeni kuşaklannçıkışı etkiledi. Bunlardaelbetşiirimeyansıdı.
Ama bü\ ük bir değışme \ar denemez.
Cemal Sureya
(Şair Çünkü Onlar'dan)
Sevincelik
Kızkulesi 'nin düş getirenpay
seneıleri
Kısa gümie kapış kapış gitti
İşçisi köylüsü öğrencisi şairi
Tam lamma 49,5 milyon kişi
Yuzddı defterine güzelliğin
Çocuklar sabah akşam resim çektirdi
Sevinçler acılar şarkılar ki
, htanbul 'u an an görünür kılar
Fenerime ıığru yeşil tatlı pembe sürül-
miiş
) anındu ne kt Koç lar Sabancı lar
Sonra 49.5 milyon düş senedi
Bir sabah törenle denize verildi
İçlehnden üç tanesi de
Şu şu şu kisilere ciro edildi:
Tarihin babası sayılan Herodotos'a;
Tarihin bir babası daha varsa ona;
-1 e uzun tartışmalardan sonra-
Süfusumuzun geri kalan kısmına.
Cemal Süveya'yı anma
toplanîılan
Kültür Servisi - 9 ocak 1990 tarihinde yaşamını yitiren ünlü
şair Cemal Süreya. bugün öğleden sonra Bostancı Hatay
Lokantası'nda düzenlenen bir toplantıyla anılacak. Şairin
anısına Clkü Acar'ın yann Kadıköy Belediyesi Merkez
Sanat Galerisinde (İskele Meydanı'nda) açacağı ahşap
rölyef şiir sergisi de 19 ocak tarihine dek izlenebilecek.
Cemal Süreya'yı anma etkinlikleri arasında. 13 ocak
perşembegünü Atatürk Kitaplığı'nda saat 16.00'da, Enver
Ercan'ın y öneteciği. Zuhal Tekkanat'ın konuşmacı olarak
katılacağı söyleşı yeralıyor. Şairin anısını yaşatmak
amacıyla Ay dınlık gazetesinin düzenlediği 4. Cemal
Sürey a Şiir Ödül töreni de yann saat 18 00'de Cağaloğlu
Basın Müzesi'nde gerçekleştirilecek.
'£7/wa ŞekerV dergisi
Kültür Servisi - Kültür Bakanlığı tarafından yayımlanan
çocuk kültürdergisi "Elma Şekeri"nin altıncı sayısı çıktı.
Dergide aym konusu "Çalışan Çocuklar". Çeşitli işlerde
çalışan çocuklarla konuşulup onlann dünyasından kesitler
sunulmuş. "Onlar da Çocuktu" köşesinin konuğu ise
Gülten Dayıoğlu. Dayıoğlu. okurlanna yazarlığırun
öyküsünü anlatıyor. Dergınin "L'çan Balon" sayfasında
Hollanda tanıtılırken. çev recı köşe "Yeşil Elma"da ozon
tabakası ele ahnıyor. Elma Şekeri'nde aynca, Hikmet
Şimşek'in müzik köşesi, Yekta Kara ve Köksal Toptan'ın
çocuklarla şöyleşileri. şiirler. öyküler, karikatürler,
bilmeceler % e oy unlar yer alıy or.
Sevgi AlgüVün ilk sergisi
Kültür Servisi - Sevgı Algül'ün ilk kişisel resim sergisi yann
The Marmara Otelı Sergi Salonu'nda açıhyor. 1986 yılında
stılistlik dalında diploma alan Algül, 1987-88 yıllannda
Yorumcular Atölyesi'nde ressam Zühal Köseler ile
birlikte. empresyonist ve ekspresyonist tarzlarda
y oğunlaşan v e 5 yıl süren desen ve yağhboya çalışmalan
yaptı. Bir süre Erol Deneç ile çalışarak değişik teknik ve
yaklaşımlardenedi. Daha önce çeşitli karma sergilere
katılan sanatçının yapıtlan 23 ocak tarihine kadar
seralenecek.
r