19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
5EYLÜL1993PAZAR CUMHURİYET SAYFA i DUNYADAN Keşmir yanaçık cezaevi BDT HİNOİSTAN Keşmirli MiisJümaniannçoğunluğu Hindistan'danaynlmak istiyor. Ama çatışmalar, birinci Hindistan-Pakistan savaşı sonrası ikiye aynlmış olan Keşmir'in iki taraftan birine dahil olmasıyla da sonuçlanacağa benzemiyor. Çünkü birçok Keşmirli, Hindistarfdan kurtulup Pakistan'ın eline düşmek istemiyor. S aat gece yansını biraz geçi- yor. Keşmir'in dağlık yollan- ndan birinde konvoy yavaşb- yor. Tüm ışıklar söndürülüyor. Hintb askerier kamyonlardan inip yol boyunca gruplanıyor. Kamufle edilmiş 60 adam emre haar bekh- yor. Bir süre sonra farlar yeniden yakılıp yola koyuluyorlar. Tüm bunlar düşmanı şaşırtmak için yapüıyor. Gece yansı yoluna devam eden konvoyun amacı. gün doğmadan Banyar'a ulaşmak. Askeri kaynak- lara göre. beşbin nüfuslu Banyar'da aynlıkçı Müslü- manlar buJunu- yor. Kamyonlar- dan inip yola piya- £t p y py de devam eden askerier. dağ kenar- lannda yapılan uzun bir yürüyüşten sonra sabah saat beşte kenti görii- yor. 2. taburdan sonra djğerleri de yerlerini abyor. Banyar hala uyu- yor. Sessizh'k, askerlerin mermileri "şak şak" diye sürmesiyle bozulu- yor. Sonra yine sessiziik. Üç buçuk yıl içinde on binlerce in- sanın yaşamıru yitirdiği Keşmir'de bu olay rutin bir görev gibi görüJü- yor. Askerier ağır ve sessizce kente giriyor. Saat altıbuçuk olduğunda, Banyarhlar gölün kenannda sıraya giriyor. On altı yaşından biiyük tüm erkekJer kimlik kontrolü yaptınyor. Bu. Banyar operasyonunun ilk aşa- ması. Kimlik kontrolünden geçen yaklaşık iki bin kişi, nemli çimlerin üzerine oturmuş "kediler"in önün- den geçmeyi bekliyor. Halk, siyah cüppeler giymiş. yalnızca gözleri açıkta kalan aynlıkçı militanlara bu ismi veriyor. îki kedi, okulun pence- relerinin arkasında oturmuş önle- rinden teker teker geçen Banyarhla- n inceliyor. Bazen ikısinden biri ka- fasını sallıyor. İKedfler fazla I işe yaramıyor Bunun anlamı. ö'nünden geçen ki- şinin aynlıkçı mibtanlarla jfîşkisi ol- duğu anlarmna geliyor. İstihbarat seryisinin yüzbaşısı. işaret edılen ki- şiyi kenara çekiyor. Sıradan çıkan- lan bu kişiler daha sonra sorgularu- yor. Yaşlı bir adam. aynlıkçılarla yemek yemekten dolayı sorgulanı- rken. kediler üç genci daha işaret ediyor. Yaşlı adam, militanlann evi- ne girmelerini engelleyemediğini sö'ylerken üç genç korkudan titri- yor. Bu durum karşısında yüzbaşı şöyle diyor: "Kedilerimiz fazla işe yaramıyor. Çoğunhıkla. bizi mem- nun etmek için her hangi birini işaret ediyoriar. Ama gerçek bir militanla karşılaştıklarında, hiçbir şey söyle- miyorlar." Herşey 1947'de Pakistan'ın Hin- distan'dan aynlmasıyla başladı ve Hindistan'ın tek Müslüman çoğun- Iuğa sahip olan ülkesi Jammu ve Keşmir'de, 1990 ocağından beri ayaklanmalar görüJüyor. Keşmirli Müslümanlann çoğunluğu Hindis- tan'dan aynlmak istiyor. Ama çaüş- malar, 1949"dan beri, birinci Hin- distan-Pakistan savaşı sonrası ikiye aynlmış olan Keşmir'in iki taraftan birine dahil olmasıyla da sonuçlana- cağa benzemiyor. Çünkü birçok Keşmirli, Hindistan'dan kurtulup Pakistan'ın eline düşmek istemiyor. nda bir arkadaşlannı kaybeden as- kerier. Sopor kenti meydanındaki 250 mağazayı yakıp 50 kişiyi cldür- dü. Birkaç ay sonra aynı olay Srina- gar'da yaşandı. Askerier, başkentin tarihi merkezi olan Kızıl Meydan'm bir kısmınj ateşe verdi. Yerel yetkililer, 1990'dan bugüne kadar yaşamlannı yitiren 3 bin 600 sivilin 1900'ününaynhkçımihtanlar tarafindan öldüriildüğünü belirti- yor. İhbarcılan ve işgalcilerle işbirli- ği yaptıklanndan kuşkulandıklan kişiîeri öldüren aynbkçılann, bölge- de kendi yasalannı uygulamaya ça- lışuklanna dikkat çekiyorlar. Bu- gün Keşmir'de tüm sinemalar. El Turco vuruyor, basınyılmıyor Gazeteciler saldırıya uğradıkça, kirli savaşgünlerini anımsayan Arjantinlüerin kaygısı günden güne artıyor A ğustosun 25'inde, sabaha karşı saat 3.30. Buenos Ai- res"te bir gazete muhabiri, yorgun argın evine geldığinde kapı- da iki kişi kendisini bekliyordu. Muhabir ne olup bittiğinin aynmı- na varmadan adamlardan feci şe- kilde dayak yedi. Saldırganlar gi- derken şu tehdidi savurdular: "O saçmalıklan yayınlamaya devam edersen, gelecek sefer bu kadar ucuz kurtulmavacaksın." Hernan Lopez Echague adındaki muhabir, sonradan polise verdiği ifadede, kendisine saldıranlann Pe- ronist hüküme- tin parayla kira- ladığı serseriler olduğundan kuşku duydu- ğunu belirtti. Arjantin'de son haftalarda gaze- tecileri hedef alan saldın ve tehdit- ler. gözardı edilemeyecek boyutla- ra ulaştı. Başkan Carios Saul Me- nem'in son demecini kaydeden yedi muhabir, feci şekiJde dövüldü. Ye- rel bir TV kanah. rastlantı sonucu olayı fılme çekince. saldırganlar- dan biri saptandı. Ayru kişi, sonra- uğrarken pazar günü FM radyosu "La Tribu"nun merkezine bomba konuldu. "Pagina-12"gazetesi mu- habiri Jorge Lanata, olayların kor- kutucu boyutla- Devlet Başkanı Carlos Menem, 1991 yılırnn başlannda gazetecileri çağırarak hükümetteki yolsuzluk ve rüşvet olaylanyla gereğinden fazla uğraştıklannı söylemişti. dan resmi bir törende Menem'i ku- caklarken göriildü. Geçen ay "Clarin" adh gazetenın muhabiri ve "Radyo Mitre"nın yo- rumcusu Marcelo Bonelli saldınva ra vardığına dik- kat çekerek "Sıra gazetecile- rin öJdünilmesi- ne geldi. Bence artık harekete geçmek gerekiyor" diyor. Kımse Menem hükümetini saldınlardan dolayı suçlamamakla birlikte, basına karşı düşmanca bir tutum takınılmasından hükümet Kkmy dankaçtı, ıvkdaşmayakalaiHh guzelbk salonlan kapah, alkollü içe- cek bulmak olanaksız. İslamın ya- saklan tam anlamıyla uygulanıyor. Birkaç gün önce yakalanan iki ay- nlıkçı militanın üzerinde iki kalaşni- kof, el bombalan ve komutanlanyla çekilmiş bir fotoğraf bulundu. Sor- gulamadan sonra gazetecilere göste- rilen aynlıkçı militanlann iyice hır- palandığını gören gazetecilerin şaşkıniığ] üzerine, bir yetkili açıkla- ma yaptı: "Onlara giiiJ verraemizi beklemiyordunuz ya?" BnınoPhilip I Dehşet verici bilanço Keşmir halkıyla merkezi yönetim arasındaki uçurum gittikçe derinle- şiyor. Halk, güvenlik güçleriyle ge- rillalar arasında kabyor. Her iki ta- raf da halka baskı yapıyor. Son üç buçuk yılın resmi bilançosu dehşet verici: 2 bin 800 militan ve 560 asker öldürüldü, 3 bin 600 sivil ölü bulun- du. Aynı süre içinde tüfek. roketa- tar, mitralyöz gibi 8 bin 192 adet si- lah ele geçinldi. Aynlıkçı mib'tanlar, bu yıhn başından bugüne kadar 240 sığınağa ya da yönetimin güçlü yer- lerinesaldırdı. Keşmir'in başkenti Şrinagar'da yüzlerce kontrol bölgesi ve sığınak var. Askerler. halka çok sert davra- nıyor. Kuşkulu görülen herkes, he- men tutuklanjyor. Yetkililerden biri, üç bin kişinin hapiste olduğunu belirtirken Srinagar'm eslci baro başkanı Abdöl Kayum. en az 15 bin kişinin Hindistan'ın çeşiüi yerlerin- de hapiste tutulduğunu belirtiyor. Kendisi de iki yıl önce bir gösteriye katılmaktan dolayı tutuklanmış. rutuklananlann çoğu Kayum ka- lar şanslı değil. 19 yaşındaki Mas- •uf Sultan semtinde patlayan bir >ombadan dolayı tutuklanmış. Sor- ^ılama sırasmda elektrikle işkence ;ördükten sonra bir kanala atıbp ılvime terkedibniş. Keşmir pobsi ta- afından hastaneye götürülürken ücudunda 7 kurşun yarası varrruş. tu tür şiddete uğrayan Keşmirlile- n sayısı oldukça yüksek. Çoğu ya- ımlannı yitiriyor. Gösteriler ve /•aklanmaiar sırasında kayıp veren skerler. daha sonra ıntikam alıyor. cak ayinda bir ayaklanma sırası- T eksas'ut, irkçıhğın hüküm sürdüğü Vidor kasabasında, beyailann baskıst nedeniyle kendisi için birgelecek görmeyerek yakındaki Beamount kasabasına taşman tVUSam Simpson, burada kısa bir süre sonra öldürüldü. Simp- son'ı bir baska siyahtn, soygun amaayla öldûrdüğü söyleniyor. Bir zamanlar uyuşturucu kulla- nan Simpson, sakin bir yasam sü- ren, çocuktarı seven bir insan ola- rak tanımyordu. Konut projesi çer- çevesinde Vidor 'a taşınan Simpson, ölümünden kısa bir süre önce "Vi- dor 'dakilerin ne düşündûğünüya da ne yapacağtnı kestirmek mümkün değildi" diyordu. Beaumont'taki evinde kendisiyle yapüan bir söyk'fiden kısa süre son- ra,parasını çaJmak isteyen kişikrce öldürüldü. Potis, Simpson'ın ölii- müyle Ugib' olarak 19 yaşındaki bir genci ttıtukladı, öteki kufkulular da aranıyor. Konut projesi çerçevesin- de Vidor'a taşınan siyahlar arası- nda, kasabayt en son terekeden kişi Simpson'<h. Vidor'da kaldığı apart- mantnsakinlerinden Dawn Cocker- ham, "Onu geçen sabah evden taşı- nırken gördüm. Yüksek sesle telaf- fiız etntesine Ku Klux Klan 'ların kalesi olarak bilinen Vidor 'da birgün siyahların da huzur içindeyaşayabileceğine inaıuyordu: "Belki biraz vakit alacak, ama sonunda bu gerçekkşecek." gerek yok- tu, ama ha- reketlerin- den 'sonun- da güvence- de ola- cağun' dedi- ği/ıi hissedebiüyordum. Gerçekten rahatlamıstı'' diyor. Simpson 'ın canım en çok da basın sıkmıstt. Çarşamba günü kendisiyle yapılan bir söyleside "Aynı soruyu üst üste defaîarca soruyorlar" di- yordu. Içlerinden en korkuncunun, A vustralyab bir televizyon ekibinin, bir Ku Klux Klan üderiyle merdi- venlerin baştnda gözfikmesi olduğu- nu da sözJerine eklenu'şti. Simpson, uzun zamandır Ku Klux Klan'ların kalesi olarak bili- nen Vidor 'da bir gün siyahların da huzur içinde yaşayabileceğine ina- nıyordu: "Belki biraz vakit alacak, so- bu ama nunda gerçekle- şecek." Beau- mont'taki iki odah evi içinse "Rahat biryer, tam istediğim gibi" demişti. Arada bir yaşanan suç olaylarma karşın, Beaumont 'ın gü- venti biryer olduğunu dûşüttüyordu. Bir zamanlar bulasık yıkadığı, hala arkadaşlarının bulunduğu bir yardun kıarumu da evine çok yakın- dı. "Geri dönüp dönmeyeceğimi sordular." ,\e var ki, biiyük ölçüde aHzindeki sakatbk yüzünden, şinuti- Kk çahşmayı düşünmüyordu. KaUforniya'da doğan Simpson, küçük bir kasabada dini biilün hir anne ve bir üvey baba tarafindan büyütüldü. Başanb bir öğrenci ol- masına karşın, arkadaşlannın da büemediği nedenlerden ötürü, bir- denfazla içki içmeye, gecelerini cb- sanda geçirmeye başladı. Başından geçen basansız bir evti- h'k ileneyiminin ardından, evsiz barksızlara yiyecek bulan, kiliseye bağa bir grubun korumasına girdi. Vidor'daki eri kendisine bulanlar da kilise üyeleriytS. Vidor'da ailesiyle yeniden bağ- lantı kurdu. Hatta öbneden birkaç saat önce bir arkadaşından, New York 'taki kız kardeşi Lorraine Jef- ferson 'a yazacağı mektuba pul ala- bilmek için borç para istedi. York Times sorumlu tutuluyor. 1991 yılının başlannda Menem, gazetecileri çağırarak hükümetteki yolsuzluk ve rüşvet olaylanyla gereğinden fazla uğraştıklannı söyledi. Aynca. politikasını komünistlereyakın bu- lan gazetecileri de sürekli suçladı. "Pagina-I2'de çıkan bir yazıda, parlamento başkanı Alberto Pierri, saldırılan düzenlemekle suçlandı. Pierri. tüm suçlamalan reddederek muhalefettekı Radikal Pani'yi ken- disini yıpratma çabalan içinde ol- makla suçladı. Televizyonda program yapımcısı olarak çalışan Ricardo Eliasche*. basına saldınlann Peronist hükü- met tarafindan duzenlendığini san- madığını belırterek "Peronist Par- ti'nin içinde şiddet yanlısı gnıplar var. Ne yazık ki parti. bu göriişJeri desteklcmest- de engellemeye çaJışmıyof" diyor. Arjantin'in "Kirü Savaş'" döne- minde 9 bin Arjantinli ortadan yok olmuş ya da öldürülmüş, 93 gazete- ci de yaşamını yitirmişti. Arjantin basını bu dönemde sessizliğe gö- mülmüş, 1984"te demokrasıye geri dönüldüğünde bile cekingenliğin- den kurtulamamışü. Gazetecilerin saldınya uğraması, Arjantinlileri kaygılandınyor. Lo- pez Echague olayında suçlulann yakalanmasına karşın, saldınnın arkasındaki güçler, ciddi olarak araşünlmadı. Siyasi gözlemciler, basını sındirme girişiminin geri te- peceğini ılen sürüyor. Arjantin orta sınıfı, geleneksel olarak Peronist akıma karşı olmakla birlikte. Me- nenVin ekonomik programını des- tekliyor. Ancak bu destek. basına yöneltilen saldınlar karşısında gi- derek aşınabılir. Nathaniel Nash Berlin Soykınm müzesini isteyenler, istemeyenler Yakın bir tarihte Washing- ton'da açılan Soykınm Mü- zesi'nden esinlenen bir grup Alman, benzer bir müzenin Beriin'de kurulması için baskı yapıyor. Almanya'nın çeşitli yerle- rinde Nazi rejiminin kur- banlan için dikilmiş anıtla- nn bulunmasına ve bazı toplama kamplannın müze haline getirilmesine karşın. Nazilerin milyonlarca sivili katletmesini tam olarak belgeleyen bir müze yok. Bir soykınm müzesi ku- rubnası için kamuoyuna su- nulan dilekçe, iki düzineden fazla politikacı, yazar, sa- natçı, müze yöneticisi ve dinbilimcı tarafindan imza- landı. "Haya! edilmesi bile giiç olan bir gerçeği belgele- re dökjnenin zamanı gelmiş- tir" denilen dilekçe. şöyle sürüyor: "Müze, bize soykı- nmın kurbanlarına, özelÛkle de V ahudilere, Çingeneiere, politik göriişleri için öldürii- lenlere, eşcinsellere ve fırm- da yakılanlara karşı olanso- rumluluğumuzu hatırlata- caktır. Korkunç bir gerçeği gözler önüne serecek, yükse- len sağ kanat radikalİzmine karşı bir uyan oJacaktır." • GünterGrass: I Çok geç kalındı Doğu Almanya kökenli Barbel Bohley. Abnanya'da bir Soykınm Müzesi kurul- masının, Amerika'da ku- rulmasından daha önemli olduğunu belirtiyor. Yazar Günter Grass, böyle bir giri- şimin bugüne dek yapı- lmamış olmasını utanç veri- ci bir durum olarak değer- lendiriyor. Dilekçeyi imzalayan pek çok sosyal demokraün yanı sıra ülkenin önde gelen sa- natçılan da girişimi destek- liyor. IResmi görûş aykırı yönde Ancak, resmi yetkililer, Nazi kurbanlan anıtlannı her köşe basına dikmeye pek sıcak bakînıyor. Örne- ğin. 1980 yılında Gestapo karargahırun bodrum katı- nı müzeyeçevinnek isteyen- ler, sert bir muhalefetle karşılaştılar. Dilekçeye imza atan ga- zeteci Alfred Bilok, genç neslin, geçmişte işlenen suç- lan üstlenmediğini belirte- rek. şunlan söylüyor: "Nazi suçiarını sürekli gündemde tutarak aşırı sağ akımlann eylemlerini engel- levebiBriz."' Afrika yürüyüşünü de kalemc alacak olan Ffyona Campbell'- in, Avustralya deıieyimini anlattığı "Kilden Âyaklar" adlı ki- tabı, yok sattı. Genç kadın, yalnızca bu kitabın telif haklanv- la, ömür boyu lüks içinde yaşayabilecek (Telefoto: Reuter) Tann, Campbell'e 'Yürü yakulum' dedi Haber Merkezi - İki yıl önce Cape Tovvn'dan yola çıkan İngiliz kadın koşucu. 16 bin kilometreyol yürüyerek Afrika'yı biruç- tan öteki uca katetti. Maratonu Fas'ta tamamlayaıî Ffyona .CampbeU, zorlu bir işi' başarmanın sevinciyle kendini Akde- niz'in tuzlu sulanna atü. Cape Town'da başladığı yüriiyüşün ilk kilometrelerinde, yerli halk. kendisine davul, flüt ve zillerle eşlik etmişti. Amerika ve Avusturalya'dan sonra Afrika'yı da yürüyerek geçen 26 yaşındaki Campbell. yolculuğun son kilo- metrelerini. ayaklannın su toplamasına karşın tamamladı. KJ- talan yürüyerek aşan ilk kadın olma çabasındaki CampbeH'in gerçek amacı, tüm dünyayı yürüyerek katetmek. Campbell, Afrika'yı aşarken pek çok engelle karşılaştığını belirtiyor. İç sa- vaşlar, kapalı sınırlar, tecevüze yeltenen yerli halka karşın hiçbir zaman umu- dunu ve heyecanjnı yitirmediğini ifade ediyor. Günde 45 kiîometre yürüyerek hedefıne ulaşan sporcu, Afrika'dan aynldığı için çok üzüldüğünü. çünkü iki yıl boyunca kıtayı kendi memleketi gibi benimsediğini vurguluyor. Babası Ingiltere Deniz Kuvvetleri'- nde subay olan Campbell. henüz 13 ya- şındayken dünyayı yürüyerek aşmaya karar verdiğinde, bun- dan boyle yollan, evi olarak görmeye çalışmış. Afrika yürüyüşünü kalemealacak olan Campbell'in. Avust- ralya deneyimini anlatlıâ "Kilden AyaJdar" adlı kıtabı. büyük ilgi gördü ve yok sattı. Campbell, yalmzca bu kitabın telıf hak- kıyla. ömrünün sonuna kadar rahat içinde yaşayabilecek. İn- giltere'de Stoke Flemıng kasabasında kızının dönüşünü has- retle bekleyen anne Campbell. Afrika maratonu boyunca, onun güvencede olması için her gün dua ettiğini, yolculuğun. "şimdilik" bitmcsinin bile kendisini rahatlattığını belirtiyor. Andrevv Pierce Birdeniz subayının kıa olan Campbell, IŞyaşındayken dünyayı yürüyerek aşmaya karar verdiğinde. yollan. evi olarak görmeye çalışmış.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle